TARİHİ TEFRİKA: 183 İttihat ve Terakki! (BAHAEDDIN ŞAKIR BEYİN BIRAKTIĞI VESİKALARA GÖREJ Her hakkı mahfuzdur. Cemiyetimizin asıl iş yapacak Sali Ayaklanıyor mu? Yazan: A.C. şimdiden sonra gelmiş sayılabilir | Avrupa kuvvet gördüğü yere uğ- ramaz, onun için Allah versin de o âli kuvv hadını yalnız muha-| faza değil, tezyit eylesin. Cemiyet miz bu harekete dair gayet dit rek Matin'e bir mekale yazsa fena | olmaz. Bu aralık matın g moraeyi başmekale olarak derceder. Cemiyetimizin gazetelere verdi- ği beyanname pek güzel, pek mu- sip oldu. Pek iyi de yazılmış. Siz göndermeden evvel Matin gazete- sinde okumuştum. “Terakki Cemiyetinden kimseyi gördünüz mü? Ne diyorlar? Arka- daşların hali nasıldır? Biz burada Paris gazetelerini bir gün sonra ©- kuyoruz. Valandin geçen seneki gi bi değil, Gök kapalr, rüzgâr şid - detli, inziva ve sükünet ise son de- recede. Bununla beraber ben ye - mekle doyamıyorum. Her yerde ve bilhassa böyle a- zim ve amik bir süküneti inziva i- çinde gelmenizi sabırsızlıkla bek- liyorum. On veya on iki güne ka - dar burada görüşürüz değil mi? izden bir şey rica edeceğim. Yazıya biraz dikkat edin. Meselâ “ortadan da kalktılar,, ı ben “Edir- neden kalktılar,, okudum. Bir gün bu fikirde bulundum. Sabahı, Edir ne değil orta olduğunu anladım. Hele “muvaffakıyetler”, “tevkif - ler” okunuyor. Şimdi, bari kendi yazısı bir yazı olsa içim yanmaz, dersin a.,, Meşrutiyetin ilânmı takip eden ilk günler zarfında korkulan şey, letlerin pa . şti m lâkis de vet ler Abdül. elden gittiğini ve zalim pa kaybetti; umuzmiyesini ka- zanmak için biribirlerile rekabet etmeğe başlamışlardı. Yalnız Ab- dülhamide itimat edilebilir msi idi? O, bir irtica hareketi yapmağa te-| sebbüs etmiyecek mi idi? Cemiye- tin faal azasından olup meşrutiyet günlerinde Bulgaristanda bulun - muş olan bir zat vaziyeti uzaktan pek güzel tahlil ediyor ve Parise yazdığı bir mektubunda diyordu k 'Geçenki mektubumda Abdül - bhamidin yalanlarına aldanmama yı tavsiye etmiştim. Fakat son nü mayişleri gerek gazetelerde, gerek hususi olarak gelen mektuplarda okudukça bundan sonra Har derha olsa bir haltedemiyeceğine ve ister istemez milletin arzusunu yerine: getirmeğe kanaat getirdim. | Bütün nühuvveti müstebidanesini ayağı altına alai milletin kanın- dan ziyade kendi cancağızına ac k birden bire kanunu esasi ilânma mecbur oluvermesine gene bravo!... Akılsız adam değilmiş, mamafih hüsnüniyetine kat'iyyen şehadet edilemez ya! Cemiyetimizin asıl iş yapacak vakti şimdiden sonra hulül etti ka- naalındayım. Cemiyeti merkeziye- den kısmının Selâniğe gelip da hili daha yakından idare etmesi faydalı olduğu gibi Avrupa efkâ- rı umumüyesini lehimize celbetmek için Jâzımgelen şeyleri yapmak ü- zere bir kısmının Pariste kalması fena olmaz sanırım. Gurbet elinde vakit geçirmeyi kimse istemez ve herkes vatanının bugününü görme yi arzu ederse de, ber ihtimale kar- $ı ihtiyatla hareket etmek hayırlı- dır. Ermeni komitesinin, Abdülha - midin hal'i meydana gelmedikçe işe bitmiş nazarile bakmak isteme- diğine dair bugünkü Bulgar gaze- telerinde bir fıkra okuduk. Erme- nilerin işlere ne kadar yardımları olduğu bizce (o meçhül ise de, her , halde bu mesele İstanbulu altüst edebilmek ve düşmanların ent ya | | tarımdan ki zabitler, bu halden hoşnut olmadık larını açıktan açığa gösteriyorlar, Kolayını bulsalar menetmeğe kal- kışacaklar gibi duruyorlar.,, Bu mektupta edilen tavsiyeler tabiatile yapılıyor. Doktor Bahattin Şakir Beyle birkaç arka- daşı evvelâ İstanbula gelmişler ve oradan Selâniğe giderek dahili bir heyeti merkeziye tarafmdan par - lak bir surette | karşılanmışlardı. Evvelâ cemiyetin ismi değiştirile rek Necip Melhamenin Parise gelip cemiyeti dağıtmasından sonra ka- | bul olunan “Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti,, yerine asıl eski is mi olan “Osmanlı İttihat ve Terak- ki Cemiyeti” ismi kabul olunmuş- tu. Ondan sonra İstanbula bir heye- ti murahhasa gönderilmesine ve merkezin Selânikte kalmasına kes rar verilmişti. Bu heyeti murabha- sa Rahmi, Necip Draga ve Hafız İsmail Hakkı Beylerden mürekkep. ti. Bu heyetin İstanbula gitmesine şiddetle lüzum vardı. Çünkü İstan- bul yeni baştan karışıyordu. Ara- da sırada, gazetelerde İttihat ve Terakki Cemiyeti namma neşredi- len ilânlar pek ruhsuz gibi geliyor- du. Yapılan nümayişlerde bir i tizam yoktu. Bir de yoktan yaz ler ve nümayişçiler hep Abdülha mide “Padişahım çok yaşa” diye yazmakta ve bağırmakta dev. diyorlardı. Abdülhamidin Teta | cesaret alarak gene eski yola çalış- ması ihtimal dahilinde idi. Zaten Abdülhamit sevgili dost- nen tel nisi di re t çırtmaştı.. tirmiş, kimisini de k, Ki- misine de gazetelerde kanunu esa- si lehine yazılar yazdırarak onları beraet ettirmeğe ve yanında ala - koymağa çalışıyordu. Babrâlide iki defa vükelâ tebeddül etmişti, Velhâsıl vaziyet eski hamam eski tastı. Eğer Abdülhamitte hüsnüni- yet olsaydı mutizka gençlerden, ya hut hiç olmazsa genç fikirli ihtiyar lardan mürekkep bir vükelâ heyeti teşkil edilmesine razı olur ve ya - nındaki rezilleri def'e çalışırdı Bütün bunlar yapılmadığı gibi gazeteler ruhsuz yazılar, şahsiyata taalluk eden mekaleler yazıyor! . Dahilde yapılması | ıslahata dair mekalelere lüzum var ken gazeteler Avrupa hüküme'leri aleyhinde yazılarla meşgul oluyor lar ve Bulgaristanı da kışkırtıyor- lardı. Memleket zoru zoruna harici tehlikelere atılıyordu. Ne olduğu İttihat ve Terakki erkânmea belli olan Ali Kemal ngiliz sefiri Sirkeci istasyonu: k alkışlayanların ba- Ademi merke- da karşılay şında bulunuyordu. | ziyet ve teşebbüs taraftarı olan ve ne fikirler beslediği İttihat ve Te- rakki Cemiyetince bilinen Prens Sabahattin Beyin parlak bir suret- te karşılanması için hazırlıklar ya- pılıyordu. Otuz üç senedenberi hiç tamir edilmedi pek çürük bir bale gelen dahili ve harici siyaset binaları çökmek üzere idi. Pek şaş | kın bir hale gelen “Osmanlı İtti - hat ve Terakki,, Cemiyeti bu bina- ları yerinde tutabilmek için lâzım olan destekleri vurabilecek mi idi? İkinci Kısmın sonu Yarından itibaren “İttihat ve Terakki” tefrikamızın Uçüncü kıs mını teşk eden Meşrutiyetten son raki devre başlıyoruz. Birçok mü- him vesikaları ihtiva eden bu kıs- mu okumalarını karilerimize bil - hassa tavsiye ederiz. Sovyetlerin Bayramı kalarina yol açabilmek ihtimalini | M, Kalenin Kremlinde bü- haiz olduğundan, şimdilik o kadar | ileri gitmeğe razı olamıyacağınızı zan ve tahmin ederim, Kanunu esasinin ilânı ve Make- len yerlerde müslüman- hıristiyanların yekvücut ol - klarıma ve bundan sonra komi- teciliğe filâna tenezzül etmeyerek vatan tealisine çalışacaklarına dair yemin etmeleri, öpüşmeleri, Bulgar siyasi ricalini, bahusus A - yastafanos muahedesinin tatbikini isteyen mıtbuat efradını derin bir sükünet ve hayrete düşürmüştür. Fakat Makedonyalı olanlar bu ha- le açıktan açığa seviniyorlar. Bu garlık fikrini besleyenler, bahusus yük bir ziyafet verdi MOSKOVA, 8. A.A, — Teşrinicvvel kılâbının onyedinci yıldönümü müna- sebetile M. Kalenine, Kremline © sera- yında büyük bir ziyafet vermiş, bunda bütün hükümet erkân: ile sefirler heye- ti hazır bulunmuştur. Machadoyu zehirlediler NEVYORK, 8 (A.A.) — Nevyork Mirror gazetesine göre, etli Küba vei- si M. Mashado, zehirlenmek yüzünden ölmek üzeredir. Deyli Telgrafın Nev - york muhabirine göre de, M. Madhado gizli bir Kübalı cemiyetin vermiş ol - duğu talimata tevfikan aşçısı t dan zehirlenmiştir. MİLLİYET CUMA 9 TEŞKRİNİSANI 1934 HARİCİ HABERLER 1 İJEpirde Yunanlılar Cenuptan heri kar- şı Arnavutlar hududu sağlamlaştırdılar ATİNA, 8 (Müliyet) — Dün burada intişar eden Arnavutluk Ajansı tebliği Yunan ekalliyeti- nin tazyik gördüğüne dair Ati - na gazetelerinde çıkan haberle- ri tekzip etmekte ve Rakiri hâ- diselerinin müsebbibi olarak yu- nanca konuşan Arnavutları gös- termektedir. Arnavutluk Ajansının bu teb- liği bura siyasi mahafilinde, ha- kikate tevafak etmedikten baş- ka meydan okuyucu mahiyette telâkki edilmektedir. Hükümet mahafili, hüküme- gin alâkasız kalmamakta olduğu nu tazyikatın yalnız Yunan ekal liyetine değil, Arnavutlukta ya- şayan Yunan tebaası aleyhine de tevsi etmekte olduğnu söy - lemektedirler, Arnavutlar hududu takviye etti ATİNA, 8 (Milliyet) — Atina güzeteleri yazıyorlar: Yanyadan buraya gelen haberlerr göre şima- li Epirdeki Yunan ekalliyetinin va- eti pek gösterilmektedir. Bir taraftan hükümetin Yunan © - kalliyetine karşı devam edegelmek > feci te olan tazyileatı, kalliyetin mukavemeti tehlikelerle dolu ağır bir hava yaratmaktadır. Ergeri divarmin Yunan ekalliye er taraftan e © tutularak hemen kâmilen ğlara iltica etmişlerdir Arnavutluk hükümeti çok kuv - i polis ve süvari jı lerile intilazmın devamına Vunanlı kardeşlerini kurtar - mak için silâhlı olarak Arnavutluk hazırlanmaktadırlar. Hü - hudut muhafızlarını takvi - ye eylemiştir. Yunanistanm yes ATINA, 8 (Milliyet) — Yunan âmetinin Arnavutluğa karşı ye niden şiddetli bir teşebbüs narak Arnavutluk hükümetini bey- Delmilel muahedelere riayet etme - mekle teşhir edecektir. teşebbüsünde beynelmilel mevcut muahedata kar yi Arnavutluk hükümetinin kanunu sini bahane ederek eplerini kapatmağa hakkı ol nı da ileri sürecektir. Şimali İpirlilerin müracaat ettikleri Mil - letler Cemiyetinin derhal bü mese- bulu - Yunanistan bu ekalliyet leye müdahale edeceğine ebura si- yasi mahafili min bulunmaktadır. Macar Başvekili dönüyor Romada iki başvekil ara- sında neler görüşüldü? ROMA, 8 (A-A.) — Macar baş- vekili M. Gömböş, Romadan ayrılmış istasyonda M., Mussolini tarafından u- urlanmıştır. ROMA, 8 (A-A.) —M. Mameoli ile Macar başvekili M. Gocmboca, iki uzun konuşma yapmışlardır. Bu ko- Buşmalarda İtalya » Avusturya - Maci ristan protokolüne £ dayanarak genel siyasaya müteallik & meselelerle | iki memleketi / alâkadar eden meseleler hakkında hükümetin direletiflerinde hiç değişmemiş tam bir beraberlik ve her iki hükümette Avusturya ile çalışma birliğini genişletmeye devam arzusunun | bulunduğunu görmüşlerdir. Geçen martta yapılmış olan proto- koldaki şartlara göre, bu protokola di- ğer devletlerin de girmeleri imkânr var- dr, Protokolün iktisadi münasebetlerde yi meticeler vermiş olduğunu gören M. Mussolini ile M. Göosmboes, iki memleket arasında daha sıkı kültür mü nasebetleri o olmasını istemişlerdir. Bu maksatla iki memleketin maarif bukan- ları pek yakında toplanıp görüşecek - lerdir. Kabahat hep Mançurinin LONDRA, 8 (AA.) Ingiltere ü Mançuride yapılmış olan pet- rı dolaymile Tokyodaki İngi- Japon hükümeti nezdinde yapmış olduğu teşebbüse Japonyanın verdiği cevabı dün almıştır. Cevapta, bu meseledeki mesuliyetin doğrudan doğruya Mançuri hükümeti - ne ait olduğu ve Japonyanın bundan katiyen mesul olmadığı bildirilmektedir. Londrada da bu cevapla (inandırıcı deliller olmadığı söylenmektedir. Müsavat, Müsavat Japonlar 5/5/3 Nisbetini artık ka- | bul etmiyecekler | | Vaşhington antlaşmasını da bozacağa benziyorlar LONDRA, B.A.A. — Bugün Ingili ler'e Japonlar arasnda yapılan deniz top lantısında, müzakereleri içinde bulunu- lan çıkmazdan kurtarabilecek hiç bir rakki elde edilememiştir. Her iki tar tan da hiç bir teklif yap Revter Ajatsınm aldığı ha göre yolun. hiç bir şey sürmedikten başka herhangi bir mutavaasıt sureti halli kabul etmek mü de göstermemişlerdir. yodan bile sormuyorlar LONDRA, 8.A.A. — İngilizlerle Ja- pon'ar arasmda dün yapılan konuşma, İsr bir netice vermemiş ve bir uzlaşma formülü bulunamamıştır. Japon heyeti, İngilizlerin tekliflerini Tokyoya bildirmeyi bile gerekli görme- miştir. Dün sabahki görüşler bilâfma o- larak tedrici beraberkik telifi de benim- senmemiştir. Böy'e bir teklifin İngiliz deniz mahafilinde ciddi bir | mulafetle karşılaşacağı şüpbesizdir. Vaşington itilâfını bozacaklarmış LONDRA, B.A.A. — Amerikan deniz heyeti, Japonyanm © Vaşington deniz anlaşmasını bozacağına dair Tokyodan gelen haber gerçekleşirse bundan çıka- cak neticeleri düşünmüştür. Amerikalılar, Japonya dısta üzre diğ kalmak ine göre, deniz konuşmalarında bir uzlaşma bulm İngiltere hükümetinin ağ ifleri / ileri sürmüş oldı gazeti ylenmektedir. a, İngiltere bir beyanna- İayarak Japonyanm emniyet me-| nde beraberlik halk le ve kayıt ve gas cihetli ve nnsme meşrederek deniz bir ta han, TUZA gösterecekti fırkası gözetesi, bu yeni plân düşüncelerini ek üz- Italyan deni keratı- imaları lüzumunu ileri sürmek- bakkındal ve Fran tedir. | Protesto ediyor Sarre bududundaki Fran- | sız askerle- İrinin çekilmesini isteyorlar BERLİN, 8. A.A. — Alman istihba ari M. Laval ile Alman sefiri M. Köster arasında yapılan mülâkata dair intişar eden & son Fran- sez tebliği Sarre meselesini aydmlatmale- tan çok uzalıtır. Fransanın Sarre'da asa- yişi ve intihap hüriyetini asker gönde- yersk ten elâhiyettar ve hatta mec- bu, olduğu noktai nazar: bittabi Al manya katiyen kabul edem<2. M. Köster bu ciheti M. Laval ile yaptığı mi Köster hükümetinden gerek kendisi ge- yek Londra, Roma ve Brükseldeki mekte olduğumu ve ba talimatın Sare” da Frabsız hoktni nazarınm umumi ola- rak bir defa daha anlatılmrsı lüzumuna dair olduğunu da bildirmiştir. İ © Sarrehududu Almanyaya İ açılmalı BERLİN, SAA, 25 Sarre Genret oda sı ve diğer ik i, mi ler cemiyeti konseyine ve Aloizi komi- tesine müşterek hir muhtıra vererek Sarre istihsalâtmın o başben alıcısının Almanya olduğunu ve bilâkis Fransaya satışların azaldığını çünkü (Fransızlar rm Sarre mamulâtını almak istemedik- lerini bildirmişlerdir. Muhtirada Alman mamulâtmm satın almması için Sarre maas lüzumu men İmektedir. “Pomaklar da kaçıyor ATINA, 8 (Milliyet) — Bulgarla- rın tazyikine dayanamıyarak kaçan ©- tuz ailelik Pomalan Yunanistana ca ettikleri Dramadan telgrafla bildi » rilmiştir. Bir kımıldanmâ daha BARSELON, 8 (A.A.) — Anir - şist foderasyonu umumi grev yapmaya yeltenmiş ise de grev sabası Barselön ile Astoriadaki bazı şehirlerin fabrika. larma münhasır kalmıştır. Bununla beraber Barselon normal bir haldedir. 13 kişi © yakalanmıştır. Grev bitmiş, sükün e . İki idam cezası Ivröw, 8 (ALA) — Ağır ceza mah- kemesi, askeri bir Ukrayna heyeti aza- sından olup zabeta memurlarından Zol- kievi öldürmüş ve daha bir çok sui kastler yapmış olan Ulraynalı yedi t büşçiden ikisini ölüm cezasma, beşini de beyle on iki arasında değişen hapis ce- hududunun Almanyaya açık bulundurul- | IM.TifüleskonunGazi He. ne telgrafı ANKARA, 8(A.A.) Türk topraklarını terkederken Rei göndererek mazhar olduğu büyük zetmiş ve! Gazi Ha: Zamanda uzun ZONGULDAK, ran Uzun Mehmet için b memlekete ilk defa bu mi Romanya H. üieem el Tidüles, M. Titulesko clay iniş bir telgraf nettarlıklarını ar amhur Mehmet bayramı 8 (Milliyet) — Türk kömür hazinesini ortaya çika- gün burada Halkevinde merasim yapılmış, i serveti kazandıran kahraman hâzıruna ta - natlmış ve bu münasebetle havza faliyeti hakkında malümat verilmiştir Yalova Belediye reisliği ANKARA, 8 (Telefonla) Yalova Belediye reisliğinin belediye kanununun 94 üncü maddesi hükmüne göre kaymakam uhdesine veril- mesi İcra Vekilleri Heyetince kabul edilmişti 7 günde 34 kaçakçı yakalandı ANKARA, 8 (A.A.) - tarafından birisi ölü Geçen yedi gün içinde muhafaza teşkilâtı kaçakçı ile 28 kaaçkçı hayvanı tutulmuş ve 719 kilo gümrük kaçağı, 998 kilo inhisar kaçağı, 105 küo afyon, 8 kilo es - rar, üç tüfenk ele geçirilmiştir. M. Roosevelt'in Zaferi Şimdiye kadar hiç bir reise nasip olmamıştır NEVYORK, 98, A.A. — M. Roosvelt şimdiye kadar hiç bir Amerikan Reisi- cumhuruna nasip olmamış bir güven re- yi almıştır. e Demokratların kazanmış oldukları et büyüktür. İkti- dar mev uman Cumhuriyetçi Fırka, iki riya: imi arasında daima bir miktar lık kaybederken demx larda bunun aks Tar mecliste riyetle dayanacak ardır. Demok ha'ız heyeti farkeanın lar ve âym aki bin cumhuriyetçi - Üye- tir ki 03 * valilik makamını cumhuriyetçilerden ale vorşlardır. Orada ayan üyesinden cum- huriyetçi M. David Roedin yerine de- mokrat Güffey gelmiştir. Pensilvanyanın cumhuriyetçi fır - kası kuvvetli bir sanayici ailesi olan Mellon ailesinin ende uysal bir alet gibi idi. NEVYORK, 8. A.A. — Efkâr umu. miye, cumhuriyet fırkasma, bu hezimet- ten sonra, ya yeniden teşkilâtlanmak ve yahut ortadan kalkmak gerek olduğu merkezindedir. 1932 deki 17 devlet yerine şimdi 23 devlette demokrat vali o bulunacak ve bunlar mecüse ve ayana temamen de- mokrat temsil heyeti göndereceklerdir. Borsa bir puvanın dörtte biri betinde ve buğday da üç çent yüksek #miştir. Çünleü bazı kimseler intihabat neticesine enfilâsyonist bir mana at - fetmekledirler. Günün notları Ankara sonbahar at yarışlarının sonu ANKARA, 8 (A.A.) — Yarım son bahar at yarışlarının alime ve sonum - cu koşuları da yapılacaktır. At koşularının sonu olduğu rış program, çok zengindir. e Yarınki koşulara girecek atlar çetin bir imti - ban geçirecek ve koşular heyecanlı o- lacaktır. | Nobel edebiyat mükâfatı ISTOKHOLM, 5 (A.A.) — 1934 Nobel edebiyat mükâfatmı İtalyan mu harrirlerinden Luizi Pirandello kazan sayar. İnesiaz yasak Edilecek mi? (Başı 1 hifede) ekim kafeslerin kal - dırılması hakkında Şehir meclisi kar fakat kanuni müeyyede - dan bu temenni şeklinde kalmıştı, Binaenaleyh, incesaz işi de böyle telâkki edilmetkedir. Aldığı muz malümata göre belediye kanımu- nun çizdiği esaslar dahilinde belediye ye ait işlerle meşgul olur. İnce sazm yukarıda çalman yerlerden kaldırıl - ması işi ise doğrudan doğruya hükü - mete aittir. Konservatuvar birinci konserini verdi Konservatuvar tarafmdan veril cek olan konserlerin birincisi dün ak- sam 17 de Fransız tiyatrosunda ve » rilmiştir. Orkestra şefi Cemal Reşit B. Sanatkârlar halk tarafından tak » dir ile dinlenmitşir. Radyoda yeni program K Radyo pfozramlarından alaturka musikinin kaldırlması üzerine Radyo şirketi programlarında yeni bazı de öişiklikler yapmıştır. Şirketin hazırlar dığı yeni programım bugünden itibaren tatbikma başlamıştır. memektedir. Ne! rar vermi; si ohmadı Öz dilimizi sevmek (Başı 1 inci sahifede) l yer yüzünde kolaylıkla oluvermiş hangi reform vardır ki?... Bir millete yüzler. | €e yıldanberi aşık olduğu bir dili ter - kettirmek, milyonlarca insandan büsbü- tün yeni bir anlatış tarzı kabul etmeleri» ni istemek o kadar kolay bir iş olsaydı dilde inkılâp yapmanın orta tedrisat prog ramlarnda ıslahat yapmaktan ne farkı kalirdı? Dil inkılâbinda ne güçlük, ne de za - man endişesi inkilpçıyı durduramaz. Güçlüğü azimle yenmek, zamanı hızla kısaltmak mümkündür ve bunun on se İeri vardır; çünkü dil inkılâbı büyük kılâpçının başardığı inkalâpların ne birin- ir ne de sonuncusu... Dilimizi yabancı unsurların tasah'atun- dan kurtararak ona hakiki benliğimizi aksettirecek bir ayna berraklığı vermek hayati ihtiyaçlar azrasma girmiştir. Dil inkilâbını doğuran zaruret budur. Su - samlı Şam baklavası ve baharlı Isfahan pilâvı ile hazım şaşkınlığına uğrayan Türk midelerini © bundan sonra Türk menbalarından fışkıran tat sular ve Türk yaylalarınm çiçek kokularını € yan temiz sütlerle besleyeceğiz. — Mil bünyenin sağlamlığı ve gürbüzlüğü bu- na bağlıdır. Bu bakımdan dil inkılâbı, tam mâna - sile, bir mili davadır ve bütün milli da- valarımızda olduğu gibi bunda da her birimize terettüp eden vazife, kuvvetle- rimizi dil inkılâbı yolunda sevgi ile seferber etmektir. Sevgi diyorum, çünkü dil bilgi yaratır, sevgi yaşatır. Bir imcan ana vatanını, bir baba öz ev- m bir şocuk ecdadın şeref ve asalet asın: nasıl severse hür bir memleketin hür vatandaşları da di'lerini öyle sevme- lidir. Bugüne kadar Türk dili hissei şayinle bir maldan farklı deği Vülca onun evin anahtarı ve hattâ tapu senedi bizde inkelâbin fakat salonlarına Arap bağdaş kur. zasma mahküm etmiştir. muş, balkonunda Acem keyif çatmiş, bi- | ze kala kala bodrum katı ile tavan arası kahnıştı... Türk dili, esksi yazı ve hattâ konuş ma şekline göre, mahdut bir zümremin bir imtiyaz mahiyetinde taşıdığı cicili bicili üniformalara benzerdi. Dil inkılâ.. bı onu Türk milletinin maddi ve manevi bünyesine uygun bir kıyafet haline soka caktır, Artık dilimizin hariminde kiracı gibi oturmaktan kurtulacağız. Arapça ve farıçanın esiri değil, türkçenin emiri © laci Lüne kadar dilimizi bir süs gibi sevi- yarduk. Bundan sonra onu bir kuvvet, bir şeref gibi seveceğiz; ve ©, bu sevgi” ye lâyıktır. Onun yapılışmda öyle bir gürbüzlük, onun akışında öyle bir ber- raklık vardır ki onu yakından tetkik edip tanıyanların sevmemeleri mümkün de - öildi Dilimizi o yalnız öz bir o malımız olduğu için de dil, ayni zamanda bize çok sağ- lam bir destek ve çok vefalı bir yardım- « olabileceği için de sevmeliyiz. Tstihzalı bakışları, iymalı ve kinayeli lâf atışlarla büyük davayı küçültmeğe yehenen bulaşık gönüllülere biz ancak ve temiz bi di tidai'ğe, kelimelerimizin sadeliğ balığa atfedenler güzellik © mefhumunu kavrayamamış olanlardır. Bu pıhtılaşınış kanatların önünde fazla durmadan ge çel Tekrar ediyorum: Dil inkılâbında mu- vaffalıyetin sırrı “sevgi, dir. Taşkın bir sevgi, kıskanç bir sevgi, Ecdadın şeref ve asalet mirasa ol zatıldığı zaman nasıl isyan edersek ye, davamıza dil uzatıldığı zaman da ayni yankâr hassasiyetle ayaklanmalıyız. Dil bir milletin şerefidir, şerefle oynanılmaz. Dil inkılâbı okuyanları ve okutanları ile, yazanları ve yazdıranları ile Türkü bütün mürevver'arini vazife başına çağı- riyor. Hakkın davetine icabet Türklüğün en kuvveti radar, Ismail MUŞTAK