4 Pnömotoraks Bir hast, li i Bir kelime iki nunla beraber ikisi de ayni şeydir. Pnömotoraks, göğüste havanın bu- hunmasi demek. Daha doğrusu gö- üste değil de plevra zarınm içinde. Plevra iki yapraklı bir zardır ki te- neffüs esnasında biribirlerinin üze- rinde kayarlar. Bu iki zarın ara - sında bazan su toplanır. Satılcan- da olduğu gibi. Bazan da gaz do - lar. Gaz dolduğu zaman pnömeto- raks denir, Her hangisi dolarsa dol sun, akciğerler sıkışır, hareketten kalır. Solumak güçleşir. Plevranın içine hava nasıl girer? Ya bir arası neticesinde gi- rer; yahut bir satılcanın suyunu a- İırken içeriye hava kaçırılır. Bun - ların her ikisi de hastalrk olan pnö motoraks değildir. Başlı başma bir hastalık halini alan pnömotoraks o kendiliğinden peyda olandır. Bu, bir akciğer has- talığı esnasında olur. o Sebepleri çok olsa da oluşu, meydana gelişi hep bir türlüdür. Pdevra zatınm akciğeri o örten yaprağı yaralanır, delinir, nefes a- lırken nefes borularına ve akciğer- lere giren- hava, © akciğerlerden plevra boşluğunun içine geçer. Gö- ğüzte iken bir sancı ve nefes tıkan- ması ile belli olur. İşte bir hastalık ki bazan hayatı söndürecek kadar korkunç, bazan da çok ıstıraplıdır. Siz de işitmiş- sinizdir, bir de ist İdiği zaman plevra boşluğunun içine hava 80 - karak yapılan sun'i pnömotoraks var... Ve bu, bir başka hastalığın akciğer vereminin U tedavisi için kullanılır, Uzun bir zamandanberi dikkat olunmuştur, sulu zatülcenbe tutu - lan ve suyu kendi kendine çekil - mek üzere bırakılan veremlilerde hastalığın gidişi arzu olunanbir tarz alıyor. Bir de akciğer veremi e ilerlerken kendi ken- dine bir pnömotoraks peyda oluve- rince hastalığın ilerlemesi duruyor. Plevranın asasına ister hava dolsun İster e su... Netice bir: akciğer sıkışıyor, kımıldamıyor. Buna ba- karak bazı hekimler tedavi maksa- we pnömotoraks yapmayı denedi- er Burada pnümotoraksın nasıl ya» pıldığını ve hangi vakalarda yapıl- iması lâzımgeldiğini söylemeyece - b Onlar hekimin bileceği şeyler, alnız tesirini söyleyim: Sun'i ola- rak yapılan pnömotoraks üzerin - den zaman geçmemiş hâd vakalar. da hastalığı durduruyor. baslarken tedavi olunan vakalarm iyileşmesini ( kolaylaştırıyor. Ve böylece tedavi olunan veremlileri çarçabuk faal ve faydalı bir yaşa- yışa kavuşturmak mümkün oluyor. Uzun süren bir tedavi usulü... On- da şüphe yok. Senelerle sürüyor lâ- kin çarçabuk, hemen hemen tabii addolunabilecek bir tarzda faali - yette bulunmayı temin ediyor. Hangi vakalarda pnömotoraks yapılır, hangilerinde yapılamaz? O nu kestirmek çok ehemmiyetli bir meseledir. Bir de şunu unutmamalı. Akci - Zer veremi müthiş bir hastalıktır. Ona karşı hava, dinlenmek, gıda ve sanatoryom tedavileri tedavi u- sulünün temelidir. Mesele bir sil hin yerine öbü:ünü koymak değil, silâh birken iki yapmaktır... Dr. Rusçuklu HAKKI | Öz dilimizle | Sevr - Lozan-Cenevre Kaç gündenberi | gazetelerde, hep Cenevre'nin sözü geçiyor. Bü- tün gözler, Cenevre'den gelen tel. yazılarını okuyorlar. Hepimiz bili- yoruz: Cenevre'de, bir budunlar toplulağu (1) var ve bu topluluğun seçkin adamları içinde bizimkiler de var. Hani o günler ki Sevrde önümü - ze bir paçavra uzatmışlar, bize “ö- lümlerden ölüm beğen!,, demişler- di. Biz ölümü beğendik, fakat bu beğeniş, ölmek için değil, yaşamak içindi Sevr, Lozan ve Cenevre... Demir yolile belki bir | kaç saatin içinde aşılan bu yolun üstüne, biz başımı- zı koyduk ta öyle geçtik. Cenevre- ye varabilmek için Sevr gibi bir arman (2) gerekti. Yoksa, bugün oraya böyle yüzümüzün akile gide- mezdik. Üzerinden günler geçtiği için şim- di daha soğuk kanlılıkla düşünebi- liyorum: Sevr, ne idi? Cenevre ne- dir? Sevr bize Asyanın unutulmuş bir bucağında; her yanı, sivri dağlarla çevrili bir küçük beylik gözile bak- mıştı. Osman oğullarına İsfendiyar oğullarının derebeylik ettiği yardu bile çok görmüşlerdi. Hani o günler ki, İstanbuldan gi. den Osmanlı paşalarına; seksenlik Klemanso, kaşlarını çatarak: — Efendiler, siz (o kendinizi, ne santyorsunu? diye haykırmıştı. Evet, onlar, kendilerini ne asnı- yorlardı? Tepesi üstüne gelmiş bir törü (3) taslağının son döküntüleri olduklarını bilmiyorlar mı idi? Lozanda, ise iş, büsbütün değiş- ti, Oraya biz yalnız gittik. Türk bu. dunu dört yüz yıllık yükünden ora- da kurtuldu. İsmet paşa, Dumlupınar dağla- rında kılıcile başladığını, masa ba- şında bitirdi. Hani ogünler ki bize kimse söz vermiyordu. “Boğuluyo- ruz, ölüyoruz!,, bile diyemiyoıduk. Şimdi ise, bize hepsi kucak açıyor- İar. Bütün bunları, kazan- dırdı, demek te doğru olmaz. Çün- kü, Lozandan sonrası da var, Avrupanın bir ucunda barışıklı ğın koruyucusu, dirlik düzenliğin tartısı olduk. Karşılıklı biribirimize diş bile- hı olduğumuzu, ortaya koyduk. İnanmayanlar, inandılar. Gör- meyenler gördüler, Dinlemeyenler dinlediler. Şimdi sırası gelince biz de “varız!,, diyebiliyoruz. Sevrde kovulanın biz olmadığı. mzt artık anlamayan kalmadı. Yep ar dipdiri, taptaze bir budan ol- gi Sevr, Lozan, Cenevre... Ba üç ko. ak yerini unutan kimsenin Türk olduğundan kuşkulanırım!. (0 M. SALAHADDİN (1) Budunlar topluluğu — Cemiyeti Maya (2) Arman — imtihan, (3) törü — hükümet, (4) kuşkulanmak — gü mele şkulanmak — şüphe İRTİHAL Vaşington sefiri kebiri sabıkı Ahmet Rasim bey ATEŞ BÖCEKLERİ Yazan: Nezihe MUHİDDİN Suzan arkasını çevirdi. Yürüyü- şünü bozmaksızın çıktı... Necat hâlâ bakıyordu... Birden- bire başının döndüğünü hissetti ve bir sandalyaya kendini bıraktı... Evet Necatla Suzan evlenmişler- di. Şantöz kadın bunu, avam taba- kasının sırnaşıklığından bir can - kurtaran simidi olarak kabul etmiş- ti. Büsbütün düşmekten korkuyor- du. Onu; her zaman himaye eden Celâl Eflâtun Bey de bu izdivacı tasvip etmişti, Aleme karşı nede —— evli kadınm vaziyeti başka Dİ Necat kararan gözlerini ürke ür- ke etrafına gezdirdi. Yatağı peri - $an bir bozukluk içinde idi. Kalk. İ, biraz etrafını toplarsa belki ma, viyatı düzelecekti. Yorganı dey- $irmek için eline alınca ağız tara- fındaki kalınlaşmış siyah yağ taba- kası cildine soğuk bir temasla do - kundu. Yorganı tiksinerek bırakıp daldı, Bu yorgan filvaki âdi yazma | yüzlü yorganlardan değildi. Ka - | bartma baklava dikişli — çarşafsız kullanılan kırmızı atlas bir yorgan- dı. Fakat şarap, viski ile yer yer sol muş lekeleri vardı... Hele ağız ta - rafı iğrençti! Çarşafta ayak gire - cek kadar yırtıklar açılmıştı. Yas- tığında başının şekli hâkkolmuş, şiltenin yamrıyumru çıkmtıları çar şafm altından kabarmıştı... Nasıl olmuştu da aylarca bu bakımsız ve ii akta güzel rüyalar görebil - Şimdi genzinde yonca ko- ma yüzlü bir yorganın has- reti tütüyordu... Biraz aydınlık, bir az havaya muhtaçtı; Perdeyi çekti, Nereye temas etse parmaklarının ucu bir toz tabakasile örümcekle - niyordu, Giyinip bumezbeleden u- zaklaşmak için elbise dolabının ka pisını açınca burnuna ekşi bir ko- ku doldu. Kirli çamaşırları hafta - lardanberi burada çürümüştü. Ası- Ir üç dört pantalon kıvırcık salata bi Zaten son zaman - yordu. Bi tanesini öcele acele ayağma geçir di. Bir an evvel buradan kaçmak istiyordu. Giyinmesi tamamlanınca MiLLilri PAZLARILDİ' 44 EYLUL 1944 ear ri VİN 4 4 sirke... Bugünkü söken ISTANBUL, 18,30: Fransızca ders. riyali, CEkrem, Raşen, det, Şeref, İbrahim, Bı hanımlar.) 2120: Ajanı ve 31,30: Bedriye Rasim hanımın ya tango orkestrası. (823 Kız. RÜKREŞ 364 m. 13 - 16 Gündüz neşriyatı, 1 — Bugünlerde, müthiş acıkıyo- ram. Sabah kahvaltısını tıka basa yaptıktan yarım saat sonra, kar - nımda gurultular başlıyor. Haydi, tekrar sofra başına... o Yiyorum, yiyorum, doymuyorum. Çok ciagra içenlerden biri: — İyi ya, işte, sevin... dedi, işti. han yerinde demek... Dudağın büktü: : is. — Böyle yalancı iştihayı ne Yapa) “Kiş meni TANE an Ma ane . 21,45: Viyanadan naklen 10, uncu yıl dönümünü münarebetile verilecek konser. 23: Konferans. 23,15: Reklâm ve konser. yım?.. Geçen gün, doktora gittim. Evire çevire muayene ettikten son- ” e 18,30: ran es X — Miden, fazla ekşilik yapıyor, | Musahabe, 21: Haberiler, 21151 Alplara mah- diyince sua şarkılar, 2145: Güfteleri Sehiller tarafın- yp çal dan yapılan şarkılar. 22.50: Muoğkili kabara — Varsın, ehişilik yapsin, ne'a/- | sisrirat. 2029: Haberler, 23.50: Aşk yarkıla- liğe ” lacak? 686 Kür. BELGRAT, 437 — Ne mi olacak? Ekşilik yapa | (2020: Pisi. 2020: Murakabe, 21: Zagrepten naklen. Massenetaja “WERTHER,, oparasi. Kiz. KÖNİCSBERG 291 m 180: Aşk şarkıları. 20: o Gençlere beden ; tabaka) 3050: Kaman © iyalemel | 39 Fiçe EC 47/50.14/41 7904 00 Boyacılıktamüs” | KE Şu halde sen, bir atalar sözü. Zi: Haberler. 21,15: Alp şarkıları, 21, tamel bezir yağı. i nün kurbanısın!.. 1 Kafee LS 12 , 261 00 Demir karyola ve — Hangi atalarsözü > somya ii Saran küpüne zarar... 4 Rulo (CCIE) 12/16 o 295 00 Bi renkten fazls Gİ reni yer Kalak MİSAFİRİ 3S. MB 414/416 O 262 00 Boyalrağaç STOKHOLM, 428 m. 1. F. kıt'atı hayvanatının ihtiyacı için (213) Ton kuru Ot kapalı zarf usuliyle satın alınacaktır. Ihalesi 7 Teşrini- Radyo orkestrası tarafında 22,15; Musahabe. 23: ROMA, - NAPOİ 21,45: Campari pr: tonik Lonsar, 24: Haberler. 845 Khz. BUDAPEŞTE, 550 m. 18,15: Piyano hakkında konfer: kumu. 21,35: Msi 2136: Ops: Ki #. 2130: Haberler, 24: İtalyanca konferans, 960 Kr. BRESLAU, 316 20,25: Japon şarkıları, Zir hal İsveç musikiai, siki, evvel 934 pazar günü saat 15,30 dadır. Taliplerin şartna meyi görmek üzereher gün ve ihale için zamanmdan evvel Fındıklıda Satmalma komis- yonunda teklifnamelerini ha- zır bulundurmaları, (121) er ta. Zİ: Haberler. 20,18: Milli neşriyat, (alg havaları.) 2145: Skeç, 23: (5719) 6084 Haberler. 23,20: Siyasi neşriyat, 23445: İlk. ... Zi: Dans musüklei. Çatalca Mü. la Mevki S0Z Kr. VİYANA, SU? m. 18,30: Plâk. 19,15: Musahabe. 20: Haberler Kıt'atı ihtiyacı için “40,000,, kilo kuru Fasulye açık müna- kasa ile satın alınacaktır. Iha- lesi 18 Teşrinievvel 934 Per - şenbe günü saat 15 de dir. Ta“ iplerin şartname ve nümunesi- ni görmek üzere her gün ve İş- tirâk edeceklerin teminat mek- i tubu makbuzlariyle beraber zamanmdan evvel Fındıklıda sakil, 23,25: Haberler, 2345 Öperet musiki (Holzer irinresinde ) 24451 Köy Mü munikğik. 740 Kk. MÜNİH 405 m. 1950 Zirai haberler, 20, Zirai müsahalie, 40,25 Çiter aletile konser, 21 Haberler, 21,15 Milli meşriyat, 21,45 Piyama konseri, 22 Rad. , müsahkabe, 24 Kız. LÜKSEMBURG 1304 m. Çekonlovak ukşami: 20,35 komisyonda hazır bulunmala- | “2 Düne haberleri, 2120. Çek orketre mn ri, (5988) dm EA Hümik Çk Sani ame plakları, Fatih sulh ikinci hukuk | İeilkimliğin. Dr. İHSAN SAMİ den: Ahmet Arslan efendi ile Sofularda 13 No. lu hanede mukim Necati efendi oğlu Haydar ve Salâhattin ve Hayri beyler meyanelerinde ikametgâhlarınm meç. huliyetinden dolayı mukaddem ilânen tebliğat icra eden birinci haklarında gı- yap kararı verilen 15 gün müddetle ilâ. nen karar dahi verilmiş olduğundan mü- şa mezkür orta çeşmede 27 No. lu arsa- sun kabili teksim olmadığı 2610 lira kıy | metinde bulunduğu ehli vukuf tarafın. | dan verilen rapordan anlaşılmış olmakla yevmi mahkeme olan 22/10/934 saat 10 da wsülen itiraz ederek gelmediğiniz | veya musaddak bir vekil göndermediği- | Tifo ve Paratifo Aşısı Tifo ve Paratifo hastalıklarına tutulma- mak için tesiri çok kati muafiyeti pek emin bir aşıdır. her eczsne ve Ecza de polarında bulunur. gaya” 1 Asrm ümdesi “MİLLİYET” tir, CABONE ÜCRETLERİ : Türkiye işin LK. Galen evrak geri verilmez. — Müddeti geçen nüshalar 10 kur: niz takdirde völsaları ve arporu kabal (İl ipeği Gamereie nin etmiş addolunacağınız ilân olunur. tini kabul etmez. (2827) 20,30: Kabara neşriyatı. Zi: Musahabe 2130) tanbul İthalât Gümrüğünde 6 numaralı Satış Anbarmda insist ve: coş eli Herkesin derhal belliyeceği oynak şarkılar... baştan ni. ayet€ kadar zevk va neşeli sahnelerle dolu nefis mevzuu ile SANA TAPIYORUM filminin sizde bırakacağı izi unutmıyacaksınız Baş rollerde: VİLLY FORST - MAGDA SCHNEİDER ÇARŞAMBA akşamı MELEK sinemasında Ayrıca; PATHE dinya havadisleri gazeti Önümüzdeki Çarşamba ELHAMRA sineması tamamen yeni bir şekilde Yeni sinema mevsimine başlıyor. İlk programda: Güzel yıldız Büyük San'atkâr ve KAREN MORLEY WALLACE BERRY RİKARDO KORTEZ tarafından Fransızca sözlü olarak ibda edilen KADIN PARMAĞI Heyecan ve hareketle dolu büyük METRO filmi tlar: Düwive 30 - Ralvon 40 - Maroken 50 kuruştur 12 İstanbul Ithalât Gümrüğü .. ue Müdürlüğünden: No. 4/8.9/10 Adet Kap M. K. Gr. Cinsieşya Yukarıda yazılı dört kalem mal arttırma ile 24 . 9. 934 Pazartesi günü saat 14 de satılacağından isteklilerin o gün (5453) bulunmaları ilân olunur. Üsküdar Akşam Kız San'at Mektebi Müdürlüğünden: 1-9-934 tarihinde başlayan kayıt muamelesi devam et“ mektedir. Tedrisata 22 - 9 - 934 tarihinde başlanacaktır. Mek” tebin gayesi iyi aile kadını yetiştirmek ve icabında geçimleri” ni temin edecek san'at bilgisi vermektir. Kayıt ve kabul içif! nufuz tezkeresi, aşı ve sıhhat r aporları, 6 adet fotoğrafı, tahsil vesikaları ile her gün 9 dan beşe kadar mektebe müracaat edil mesi lâzımdır. (5969) İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünden: Gümrüklerce doğrudan do ruya kontenjan tahsisatı tet ” kik müdürlüğünden celbedilenler ve birde menşei Japon olan* lar müstesna ve hariç olmak ü zere tesçil edilip kontenjan tah- sisatı bulunmadığından dolayı eshabı yedinde kalmış olan bil- « cümle beyannamelerin “tarihi ne olursa olsun” 25 - 9. 934 Sa“ İr günü akşamına kadar Baş müdürlük kontenjan (Obürosuns teslimi kendi menfaatları iktizosından bulunduğu : ber 1 ' Nafıa Vekâletinden: Muhammen bedeli 1400 lira olan 9 adet halı pi 25-9-934 tarihine müsadif salı günü saat 16 da Vekâlet i zeme Müdürlüğü makamında yapılacaktır. o Şartnamelerdö biç bir tadilât yapılmadığından taliplerin evvelki ilânlarde. yazılı vesaikle müracaat etmeleri lâzımdır. (5836) 621; Hilâliahmer Merkezi Umumisinden: Eskişehir Hilâliahmer anbasında, Pres, torna, şerit deste- re, makkap, zımpara taşı tezgâhları ve transmisyon milleri 25 — Demir variller, eski sistem Ford otomobill, ve binek karoserileri vesaire 27 Eylül 934 tarihlerinde satılacağından taliplerin mürncaatları. (2714) ımetçi Marika ona sesleniyor. du: — Yemek hazırladım... Sofraya buyurun. Karnı da rek diline dolaşan ince şeyi tuta « rak çekti. Bu bir saç kılı idi. Belki | .rin bir resmiydi. Altını okurken de Marikanın "yağ topuzundan | yüzü dalga dalga kızarmağa başla- düşmüş bir saç kılı. Çatalı elinden attı. Bir hamlede caddeye çıkmıştı. Hareket etmiş olan tramvaya atla. | bahsederken “dümensiz gemiler, dı. Nereye gidiyordu?!... İtiyatlarma tâbi olarak Taksim- de tramvaydan indi. Hiç girmediği bir gazinonun en yukarı katında tenha bir yere çekildi. Hiç bir tanış | saçları, zeki, parlak siyah gözleri- sima ile karşılaşmak istemiyordu. Zaten bellibaşlı bir dostu da yoktu | hun ifadesiydi... Necat mahcubiye- ya! Evvelce teklifsiz arkadaşları o-| tine lan Selimle Cevadı gücendirmişti. Bu temiz yürekli delikanlılar artık semtine uğramıyordu. Onları dü » şününce Bonjur gazetesindeki va- zifesini hatırladı. & Fakat bu yeni ait her şey onun kalbinde bir tiksinme uyandırıyordu. Bu his.| fakat âmiyane güzel kadın resimle- sile bugün çok açık © bir ifade ile gelmişti. Dostu acıkmıştı. Masaya otur» | biydi. Masanın üstündeki gazeteyi du. Fakat daha ilk lokmayı ağzına | açtı. İlk sayfaya göz alır almaz diline bir şeyler dolaştı. | sağ sütunun ls Öğünmemek için kendini zaptede-| minin karşısında birden durakladı. di pek vüzuhla gö: tâ karısının göğsündeki / pırlanta broşla Celâl Eflâtunun arasında fasih bir münasebet seziyordu. Can sıkıntısından boğulacak gi- gezdirince ia bir kadın res- Bu çehreyi tanıyordu... Bu Hace- dı. Gazete, genç kızın emsalsiz bir muvaffakıyetle Hukuk fakültesin- de verdiği doktora imtihandan ismile ilk yazmış olduğu eseri ka- rilere tanıtıyordu. Hacer bu resminde ne cazip bir masumiyetle gülüyordu... Düz siyah le ne temiz, kibar ve vakur bir ru- ül edemiyerek sayfayı çevirdi. İlân kısmında bir kadın resmi daha © vardı. Bu da Suzanın fotoğ idi! Mübalâğalı bir de- kolte üstünde bu şuhane gülen ka- barık sarı saçlı çehre tıpkı lâtarna- larm aynalığında gördüğü güzel rine benziyordu. Genç adam gaze- Celâl| teyi ikrahla elinden atarak sokağa karş karşıya Eflâtunun gözlerindeki riyayı sim-| erlet Hızlı hızlı lüşünüyor- | ye, kumar oyunlarına karışmnı# P* du. Demek Hacer Darülfunun dip. | rayı vermek istemeyecek kadar lomasını almış, hattâ onun yazama: | taasarp bir ismet intibahının seti. dığı edebi veyahut içtimai bir eser | duymuştu. Tekrar | geri döndü bile yazmıştı. Bunun için epeyce bir | bir otomobile atlayarak — pe zamanın geçmiş olması lâzımdı. | ya — dedi — Aksarak dediği di Necat kendi kendini tel'in ediyor | man içi hiç | tiksinmemişti, 7: du. Demek annesini uzun zaman- | Beyazıtı geçince etrafına özleri dir ihmal etmişti. Şimdi gözünün | gözlerle bakıyor ve bir dakika ©” önünde canlanan Aksaray mahal. vel eski mahallesine kavuşmak les, komşu evleri, satıcı sesleri ru- | acele ediyordu. Yaz günüydü. buna munis ve samimi bir. sokul. | © Ere ğa kaf? ganlıkla doluyordu. Oraya gitmek, | Ka kendisine yakın insanlara sokul. | MM ner erinde yalı ezan gö mak ihtiyacı bir daüssıla ateşile | moağa başlarken geçtiler. pi içinde dalgalanıyordu. Tokatlıya- | kak başmda arabadan m i nın önüne kadar hayallerine dala- ©vine her zamanki gibi yayan | rak gelmişti. Ortalık kararmağa başladığından gazinolarda elek- | trikler yanmış bile. Tokatliyana girdi. Büyük bir kutu pasta hazır- lattı... Bundan sonra o gözü süslü ve zarif küçük kutulara DO Onları in evirip çevirdi... Bir türlü bırakıp yürüyemiyordu. İçle- rinden bir tanesini seçti ve şokola- ta ile doldurtarak vezneye do; yürüdü. Cüzdanımın en iç gözü beş tane beşer İiralıktan bir tane- sini kasadara uzattı... Cüzdanm bu | iç gözünde sakladığı para, bir gün evvel gazete — idaresinden aldığı kendi kazancının mahsulü idi.. Bu temiz kadınlara götürdüğü hediye- | cekti. Kapıyı açınca o kimbi b” nesi nasıl sevinç gözyaşlarile nuna atılacak, Hacerin cumb3*i, dan sızan hafif ışıklar içinde 7 yecanlı fısıltılar ve gölgeler P ket edecekti! . 5 Sokağa sapınca acemi acemi ge rafma bakındı. Buraları “iyi i sizliğe ve karanlığa gömülü Yürüdü, beyocanı ziyadeleşiyoği, 5 Tığ Murat Beyin kahvesinin ge penkleri indirilmişti. Bir solea yg 4 ha saptı. Dönemece geli çe p kendi evinin sokağı!.. Hey&iiyi | dan sarsılarak yürüdü... Bir © eski evini bulamıyordul.. . . © A