4 ahh saa Seyahat intibaları: 26 Otomobille Avrupada 9000 kilometro Yer yüzünde Sırat köprüsündende geçiş var! Sırat köprüsü nasıl ve kaç para ile geçilir? - Bükreş garp şehirlerini aratmayan bir şehir oldu - köstence yolu mu, Rusçuk mu? Romanya'ya seyahatimizin bi- rinci merhalesi Cluj şehri idi. İkin- ci merhalesi de Sinaya oldu. Cluj" dan hareket ettikten sonra Sinaya' ya yakın Brasso şehrine kadar ye- ni Romanyadır. Brasso'yu geçtik- ten sonradır ki yolcu eski Roman- yaya varır. Şinaya'ya yaklaşma, telâşlı bir kaç sey.üsefer memuru karşımıza çıktı ve şehre giremiyeceğimizi söyledi. Bunun sebebini sorunca, memurlar: — Sebep çok uzundur. İzahat veremeyiz,dediler. Ve ana yoldan ayrılıp ikinci derecede bir yolu ta- kip ederek bir meydanda bekleme- mizi söylediler, Emir o kadar kat'i idiki itaat et- ik. Dar bir yolu takip ettikten son- rs kendimizi yüzden fazla otomo- bilin toplandığı bir meydanda bul- duk. Acaba Romanya'da bir ihti- lâl mı çıktı diye endişe etmeğe baş- larken, mezele anlaşıldı. Sinaya'da bir otomobil yarışı yapılıyormuş. Bu sebebeple yollar kapanmış. A- rabamızdan indik ve yaya olarak yarış yerine kadar gittik. Binlerce halk heyecan içinde yarışı seyredi- yorlardı. Bin müşkülât ile otellere gidebildik. Bir taraftan mevsim or- tası olma: iğer taraftan da oto- mob.l yarışları yapılması dolayısi- le otellerde yer bulmak mümkün değildi. Fakat epeyce aradıktan sonra sapa sokakların birinde kü- çük bir oda bulabildik. Biz odayı buluncaya kadar da otomobil yarı. şı bitmiş, yollar açılmıştı. Yolların açılmasını takip eden seyrüsefer karışıklığı gö:ülecek bir manzara idi. Yolların sağından da solundan da otomobiller geliyor. Kimsenin eyrüsefer memurlarma kulak astığı yok. Bir müddet sonra nihayet yol- İar tamamile tıkandı. Çünkü sağ- dan ve soldan giden arabalar kar- şı karşiya gelmişler, ne biri, ne de diğeri ilerliyebiliyor. Bu karma ka- rışık vaziyet gece yarısma kadar devam etti. Ertesi sabah Sinaya'dan hareket ettik. Asfalt bir yol ( bizi Bükreşe kadar getirdi. Bükreş Avrupada bi- le emsaline tesadüf o edilmeyecek derecede canlı ve şen bir şehir ha- lini almıştır. Büyük binalar, geniş caddeler, muntazam parklar, rahat oteller, zarif eşyalarla dolu mağa- Bükreş'in garbi Avrupa şe- hirlerini aratacak hiç bir eksiği kalmamıştır. Bükreş'e geldikten sonra memle- kete dönmek için iki yol vardı: Köstence'ye kadar giderek vapur- la avdet etmek. Corciu'ya kadar gidip Ruscukta Tunayı geçtikten sonra Bulgaristan yolile geri dön- mek. Turing ve Otomobil kulübünden malümat almak üzere, bu müesse- senin merkezine gittiğimiz zaman, oradaki memurların bu nevi müra- M'liliyet'in Edebi Romanı: 20 caatlara cevap vermeğe pek vakit- leri olmadığını gördük. Oda oda dolaştıktan sonra nihayet bu işle meşgul olması lâzımgelen memu- run bürosuna geldik. Bu zat başka işlerle meşguldü. Ayakta bir çey- rek saat kadar bekledikten sonra derdimizi anlattık. Memur kısaca: — Vapurla gidiniz, dedi. Türki yede hiç yol yoktur. Corciu'ya ka- dar Romanya yolları da tamir edi- liyor. Bulgaristandan da geçilmez. Bunu söyledikten sonra tekrar başka işlerle meşgul olmağa baş- ladı. Otomobil kulübü memurunun malümatı bize hiç te kanaat verici değildi. Biz oradan ayrılırken, baş- ka bir iş için müracaat Oedenbir İngiliz seyyahına da gene baştan savma bir cevap verildiğini görün- ce, bildiğimiz gibi hareket etmeğe karar verdik ve Corciu yolunu inti- hap ettik. Bükreş'ten Corciu'ya kadar alt- mış kilometrelik Romanya yolu, O- tomobil kulübü kâtibinin söylediği kadar fena değildi. Öğleden aza- cık sonra Tuna üstündeki bu Ro- manya şehrine vardığımız zaman, İstanbul markalı iki araban Tu- nayı geçmek üzere beklediklerini göardük. Bizden evvel gelen bu rabaların şoförleri Corciu'nun sı- cak güneşi altında Romanya.güm- rüğünde çıkış muamelesini yaptırı- yorlardı. Romanya'dan çıkmak, Roman. ya'ya girmekten çok müşkül imiş. Çıkış için bin beyenname yapmak lâzımdır ki Romanya lisanında ya- zılı olan bu beyenname formülünü yabancıların ıma imkân yoktur. Bu işi yüksek ücretli bir kâtibe yaptırmak (o lâzımdır. E- sasen oObu vasıtalar (o kulla nılmazsa Corciu gümrüğü muame- le yapmıyor. Otomobil beyanna- mesi, pasaport muamelesi, güm- rükte eşyanın muayenesi derken, bizi Corciu'dan Ruscuğa götürecek olan vapur kaçtı. Şunu da söyleye- yim ki bu vapurun otomobilleri makliçin aldığı ücret fahiştir. Bir otomobili Boğaziçi genişliğinde o- lan Tunanın bin tarafından diğer tarafına geçrimek için iki bin ley yani yirmi liradan fazla para alı- nıyor. Sonra yolcu Romanya'dan çıkarken, bu memlekette ikamet ettiği her gün için yirmi beş ley alınıyor ki seyyahların Romanya” da uzun müddet kalmamalarını te- min için bundan daha iyi bir çare bulunamazdı, Tunayı geçecek arabalar üç ta- ne olduğundan bizim için hususi bir vapur kaldırıldı. Arabalar bü- yük — e. ei am konulduktan sonra ir vapurla karşr, kadar çekiliyor. Her otomobili al liçin iki bin ley gibi yükiek bir üc- ret aldıkları halde arabaları salla- ra yükletmek için kullanılan vası- talar tasavvur edilemeyecek dere- ATEŞ BÖCEKLERİ Yazan: Nezihe MUHİDDİN Suzan sapsarı kesilmişti. Necat-| le dönerek: tan korkuyordu. Onu hiç böyle ta- savvur etmemişti. Ayrılmış olduğu kocasından da müthiş olduğunu an kıyordu... Genç kadın vahşet telâk- ki ettiği bu korkunç istibdada is - yan etmek istiyor; fakat Necatın ateş saçan gözlerinden ürküyordu. Dışardan kapı vurulunca genç kadın biraz cesaretlendi. Açmak i- sin doğrulurken Necat onu yerine oturttu: — Sen yorulma « dedi - ben aça- rım. Açılan kapıda Neclâ göründü Suzana serlenerileği sindi. — Haydi! - dedi - Misafirler gel meğe başladılar... Amcan seni ça. gırıyor. Bugün sevişmiş çifte kum. ağ gibi ne bu? Saatlerce baş ba- gal, Suzan hapisten kurtulmak iste - yen bi salk siki siye » diye cevap ver- di - Fakat Necat nl Sl geçti, — Hayır, bu Otu- racağız!... Sonra Neclâya ciddiyet- — Amca beye böyle söylersiniz.. dedi ve kapıyı yüzüne örtüp kilit- ledi. Neclâ: — Çılgın!.. diye bağırırken Su- zan kendini yerlere attı. Bir sar'alı gibi tepiniyor, saçlarmı (o yoluyor, homurdanıyor, teşennüçler içinde çırpınıyordu... Necat şaşırmıştı, Yer lerde yay gibi gerilip kıvrılan ni - şanlısına yaklaşamıyordu. Ağlar bir sesle: — Suzan... Suzan kendine gel kı- zım... Ne oluyorsun?.. Sana ben ne yaptım?... Suzan... Nihayet yanma yaklaşmağa ce - saret ederek çırpınan kadını kolla- rının arasına aldı. Şimdi Suzan ce- alma Yumuşayan genci İ- — İstememt!.. Seni istemem ar « tık!.. - diye çırpınıyordu - Bana bir esir gibi muâmele ettin... Ben ni - çin Remzi Beyden ayrılarak seni intihap ettim?.. Ah ne talihsizmi - şim!... , | Öz dilimizle | Yangın... Geçen akşam, Ankara oran (1) ında, apansız, korkunç bir çıngi- rak sesi duyaldu. Yangın söndürü- cü otomobiller, biribirini kovalaya- rak yokuş aşağı öyle bir gidiş gitti- ler ki, gözlerimiz bile arkaların- dan yetişemedi. — Ne var, yangın nerede? diye sorduk. — Posta yapısı yanıyor... dediler. Oraya gittiğimizde baktık ki, yan- gın değil, en ufak bir yalaza (2) bile yok. Tutuşan kâğıtları, çarça- buk söndürmüşler. Koca taş yapı, olduğu gibi yerinde duruyor. Kızi- la boyanmış otomobiller, sanki: “bizi buraya neden getirdiniz?,, demek ister gibi homurdana ho- murdana döndüler. Bana kalsa, İtsanbulda tek ağaç yapısı ev kalmadığı gün, yangın söndürücülerine de iş kalmıyacak, Bu ayağına çabuk otomobiller, yangına bir can kurtaran gibi ye- tiştikçe, taş ve çimento ile tutturul- muş sağlam yapılar, her yanda siv- rildikçe yangını, şimdiden, gülünç, inanılmaz ve hele kendisinden kor- kulmaz bir nesne gibi görmeğe alış- malıyız. kaç saat içinde kav gibi parlayıp kaç saat içinde kav gibi paralayıp tutuştuğunu gözlerile görenler, bir aralık bu yeni taş binayı da öyle tutuşacak sandılar. Bu uyanıklık iyi... Fakat sağlam yapılardan pek te korkmak gerek- mez. Bizden öncekiler, kuma, ki- rece ,laşa acımasaydılar, İstanbu. lan dörtte üçü, böyle toprak olmaz- dı. M. SALAHADDİN (1) Oran — cadde, (2) Yalaza — alev (3) Könülük — adliye. 2 — cede iptidaidir. Sal rıhtıma yanaşı- yor. Rıhtım ile sal arasına iki ka- lin tahta ile bir köprü © yapılıyor. Arabayı Sırat köprüsü gibi bu tah- taların üstünden geçirerek sala yükletmek lâzımdır. Tekerlek tah- talardan birinin azacık sağına ve- ya soluna gelirse, araba ve araba ile beraber içindeki yolcular suya düşer. Bin müşkülât ile ve bin bir tehlike atlattıktan sonra niha- yet arabaları sala yüklettik. Tuna- yı geçerek Rusçuğa varmak on da- kikalık bir zamana mütevakkıftır. On dakika sonra Rusçuğa varır varmaz, bizi karşılayan Bulgar me- murlarınm söyledikleri ilk söz, bizden araba başma yüz ellişer le- va harç parası istemek oldu. Bu harç pulile ve şusu busile iki yüz levaya çıktı. Bunun ne parası oldu- ğunu sorduğumuz zaman, parayı alan memurun bile malümatı olma- dığını öğrendik. — İşte öyle bir paradır ki her gelen geçenden alıyoruz dedi. Tabii parayı verdik. Fakat anla- dık ki Romanya ve Bulgaristan bu yoldan seyyahları geçirmemek için her çareyi düşünmüşlerdir. Seyyah. lara bu kadar müşkülât çıkaracak- larına, canlarmı tehlikeye koya- caklarma ve kendilerini her adım- da beklenmedik fuzuli paralarm da beklenmedik birtakım fuzuli paraların tediyesi karşısında bıra- kacaklarına yolların başma “bu - kapalıdır,, lev- hası assalar daha iyi olur. Suzan şimdi boğula boğula ağlı- yor ve mütemadiyen Necatın kolla- rmdan kurtulmak istiyordu. Necat elinden kaçmak isteyen güzel kadına, nasıl delice âşık oldu- ğunu şimdi anlıyordu... Kollarının arasında çırpınan kadının kanatla- rını kıramamıştı... Ve kıramaya - caktı... Onun konduğu dalların al. İz meri erime arkasında sürüklenec: âşık vu anlıyordu. Genç kadın Lik bi kesik hâlâ çurpmıyor ve sitem ediyordu: — Benden bıktın artık... Seni le evlenmeğe nasıl cesaret edebili- rim?... Yarın da belki beni dövme- ğe kalkarsın... — Çocuk mu oluyorsun Suzan? — Ben seni çok asri, çok mede- ni bir genç zannetmiştim... — Değil miyim? Değilsin ya... Niçin bu kadar sinirlendin?... Artist olacağımı du- yunca deliye döndün... Asri bir a - dam artistliği böyle fena görür mü? Suzan hıçkırıyordu. Necat güle- rek: — Dur bakalım - diyordu » üzül- me!... Onu da düşünürüz... Kağı beni ii fırladı: —— Haydi! - i - aşağı inelim... Süratle vüzünü vıleavarı. nod. AK HEHE BFAF Gizli... Gayet gizli konuşuyorlardı. O kadar ki, buna bir fısıltı bile deni- lemezdi. Fakat © şeytan kulağına hurşun, kulağım keskindir, ne ko- nuştuklarını duydum. Onlar böyle başbaşa bir müddet daha fısıldaş- tıktan sonra, bana döndüler: — Afedersin, seni yalnız bı- raktık... Aramızda hususi bir şey konuşuyorduk dar. Güldüm: — Hususi konuşuyorduk, diye- mezsiniz! — Neden? — Çünkü, sözlerinizi bir üçüncü-|$8 sü de dinledi. Bilirsiniz ya, Arap- ların bir sözü vardır: “İki kişinin arasından çıkan bir sır, şayi olur,, derler, Birisi telâşla sordu: — Bizi dinliyen kimdi? — Dinleyen demeyiniz, işiten deyiniz. Çünkü ben dinlemedim, sadece işittim. Biraz bozuldular ama, renk ver- mediler: — Sen duydunsa zarar yok... Sonra küçük bir ihtar: —- Aman, kulak misafiri... ya- sayım, demel... Ciddi göründüm: — Biz her duyduğumuzu yaz- mayız... Ve ilâve ettim: — Fakat bazan da böyle yazma- dıklarımızı duyarız! Kulak MİSAFİRİ SPORCULAR; . GENÇLER; Pek yakında IPEK sinemasında hakiki ÇILGIN Azim v İN ki - Eplence ve harek olu büvük film İ AŞIKLA > Harik Hayat K UNYON SIGOR Kumpanyasıma bir kere uğra mürai Müddeti bitmiştir. rine imlihanın mahal ve saati ve Yüksek iktisat tebi Müdürlüğünden! Mektebin her üç kısmına 19: Haberler. 19, ersite, 20,15: Plâk konseri. 20,40: | Spor. | 22,10: Radyo orkestrası. 23: Hal 223 Khz. VARŞOVA, 1345 m. | 185 Dans mirsikini, 18,50: Musahabe, 20: Ha-! Gif musiki, — Musahabe. Zi: Popüler senfenik | konser, 21,45: Muhtelif bahisler. 22: Lemberg- ten meyeli neşriyat, 22,45: Musahabe. 23,15: Reklâm ve konyeri. 2330: Dans Zdı Musaha- be, am. BAl Klz, BERLİN, 387 m. 19,35: Siğmn şarkıları, 155: Piyano - keman- Spor. 20» Rad Akşam konseri. 21,45 Tiyatro. 23: Haberler. 23,20: Spor. 23,40: Gece musikini ve lans parçaları. 574 STUTTGART 523 m. Pisuen,, isimli radyo temsil. 2130: Mandolin - gitarm konseri. (Cenup havaları.) 23: Haher- ler. 23,38: Bilmelisin ki.. 2345: Dans isi. (saat 3 çe kadar) atı. 22: Askeri kanser. 254 Öde müsikinğ ROMA - NAPOLİ - BARI, 2,48: Suppenin “Donne oparmat, 345 Khx BUDAPEŞTE, 550 10: Manita salon takımı. 204 yare. 21,80: Spor haberleri, Zi40: Budapa konyar orleesiraur. 23,10: Haberler. 23:30: Fi #musikisi. 24,16: Bura siya musikisi, 550 Ks BRESLAU, 316 m. 18,20: Londradan naklen bando mezika. 1930 Aktüalite lâyelğ radyo orkestrası: kon- sari, 23,201 Haberleri Z148: Gece konseri ve dane musik, Junnitta,, isimli Deniz yolları IŞLETMESİ Acenteleri : Karaköy Kö Tel. 42362 — Sirkeci Mühürdarınde Han. Tel 22740 Trabzon yolu ANKARA vapuru 25 Eylül SALI 20 de Galata rıhtımın: dan kalkacak gidişte o Zongul- dak, İnebolu, Sinop, Samsun, Fatsa, Gireson, (Vakfıkebir. Trabzon, Rize'ye. Dönüşte bun- lara ilâveten Sürmene, Ordu'ya uğrayacaktır. (6003) Bartın yolu BURSA vapuru 24 Eylül PA» ZARTESİ 19 da Sirkeci rıh- tımından kalkacak mutat is- kelelere uğrayarak Cide'ye ka- dar gidip dönecektir. (6002) İZMİR SUR'AT İSKENDERİYE YOLU İZMİR vapuru 25 Eylül SALI 11 de Galata rıhtımından kal. kacak doğru İzmir, Pire, İsken- deriye'ye gidecek ve dönecektir. (6004) 904 Ks. HAMBURG, 332 m. 19,30: Radyo e Halk musikisi, 20, e 23: Haberler. 23,30 Spor 24: Dans mı 740 Kbx. MÜNİH 40$ rasımı tazeledi ve Necata bakma - vetini kaybetmişti, o da arkasın - dan takip etti... — Muvaffakiyet — kili «keç, 23 Haberler, 23,30 Danş musikisi, Kr. LÜKSEMBURC 1304 m. İngiliz akşamı: 18 karışık konser, 21 210 Müsahabe, 22 Karışık konse- 23 Hafif İn Karışık İngil sında yerken Rum hizmetçi ona ba- dan odadan çıktı. Necat bütün kuv | kıyor, Necat kendi yemeğini kendi hazırlamağa çalışırken etrafa dö - küp saçıyordu. Zaten evin hali Al Tahlıktı, Salonun birdenbire göze bir şoförle işi uydurarak kaçmıştı. Yaşlı bir Rum kadını gündüzleri gelip sözde evi temizliyordu. Celâl Eflâtun Bey, Necata gazetenin ida- re müdürlüğünü de tahmil ettiği i- çin öğleden scwra idarehaneye de- vam etmeğe mecbur oluyordu. Su- zan ikindi vaktına kadar uyuduk- tan sonra kalkıp hemen hazırlanı- yor, ya arkadaşlarile yahut yalnız olarak Celâl Eflâtun lardr. miyet vermez olmuştu. Şimdi plâk- lara bile söylüyordu. Payesi büyü- üştü!.. Genç kadm içki âlemine devam ettikçe içikye de alışıyordu. Onu bir iki defa tuvaletini yap- madan gördüğü zaman Necat şaşır- dı. Tıpkı ateşböcekleri gibi.. U - zaktan ışıl ışıl parladıkları halde ele alınca birdenbire sönüveren a- teşböcekleri... yle çıkıyor-| O Buna rağmen Necat bu kadından a du. İzinden sürüklenir- Lokantadan artakalan yemekler | ken duyduğu acı zevke henüz kan- sefertasl, Necat öğle yemeklerini ekseriya yalnız yemeğe mecbur oluyordu. | miş bir emel Hele Nebahetle hiç geçinemez ol » içinde eve geliyordu. | mamıştı. Bazan sabahlara kadar beraber içiyorlardı. Içinde kökleş- i vardı: Suzana büsbü- tün sahip olmal! O zaman işin de- mwslardr. Nebahet yemeğini oda - |, Zişeceğine kani idi. Oynıyanlar: William Haines-Madge Evans - Conrad batın muvaffakıyeti - “por ve Gayet şen, eğlenceli ve musikili filminde görürecektir. Telefon : SUMER BANK Umum Müdürlüğünden: Bankamız tarafından Avrupaya Sahe gönderilecek talebesi evvelde İstanbul ve Ankara'da İcra edilecektir. Müsabaka imtihanına müracaat edenlerden ascak evvelki HH nımıda bildirilen şartları haiz olanlar girebileceğinden bu gibilf” adresl-riıs kildirileceği İlân olunur. - büyük çok neşeli vE bir SPOR meraklı ve GENÇLİK filmini zevkle göreceksiniz? HAYAT J Nas varış mücadelelerini Küçük sarışın yıldız ANNY ONDRA Pek yakında SÜMER (Eski Artisik) sinemasında R OTELİ 128021 aza ve Otomobil ic Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanmda Kâin TASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON madan sigorta yaptırmayınız. 4.4888, 5608 imtihanları 6 va 7 t hangi derslerden olacağı ayrı 12782) ve Ticaret Mek“ talebe kaydı 30 Eylül 934 p” zar gününe kadar devam edecektir. (5978) A İmama Dr. İHSAN SAMİ BAKTERİYOLOJİ LABORATUVARI Umumi İcan tahlilâtı, frengi nokt nazarında (Wasserman ve tesmülleri) kan küreyvatı seyims”” Tifo ve ısıtma hastalıkları teşbisi $. idrar, balgam, cerahat, kazurat ve tahlilâti, Ültra mikroskopi, hususi *ğ. sılar istihzarı. Kanda üre şek” yini. Divan; DM buyiğkğamin: Sükpükemekm spam EİN IHTIRA ILANI te ül siyer ğin > yaren id merbut idare tertibatı, hakkında e sal olunan 29 K. Evel 1931 md 1309 numaralı ihtira beratı bu def& il ş ; E Li z ; Gelen evrak geri verilmen — geçen nüshalar 10 kuruştur. — metine «lk lee de in — Sukutu hayal — — Necat ben gidiyorum. ,, Ö Suzan pürtaravet kadar da zarif giyinmişti ki adam sordu: ” — Nereye?., daha çok rk — Bir artiste nereye diye ö — Benim işimi var... Dünde leyeydin bir çaresini bulurdu” Suzan içinde istihza sivril0” attı: — Seni beraber götüren ki gl - dedi - Bütün davetlere beraP”” gidiyoruz? Necat hayretle doğruldu — Bir kadın kocası berabef;. madan davet kabul edebilir aye” Suzan gözlerini süzüp çanı kıvırdı: — Evet belki her kadın k7” demez... Fakat ben artisti” ” Necat dikkatle gi kadını 3 züyordu.... Birdenbire haykid'yyf Bu sölsündeki bros di ta evvel almaklığım için 1. miştin... Ne zaman aldın heye — Ben almadım... Bir beşi, — Hediye mi?! Hediye "5 N daimi vi — Evet bir dostun hedi diye aldığını artık öğrenmeli oluyorsun?.. Artistlerin ör 1) v7 7 4 İd g | i