Seyahate çıkmazdan evvel, Ro- manya yolları hakkında aldığı mız malümat çok mütenakızdı. Bazıları yolların çok iyi olduğunu, bazıları da çok fena olduğunu söylüyorlardı. Bunun içindir ki Romanyaya girmek üzere Macar bududundan ayrıldığımız zaman, yolların mahiyeti hakkında müs- bet bir malümat sahibi değildik. Ancak yolları beğenenlerin mi, beğenmeyenlerin mi baklı oldu- ğunu anlamak ta bize merak ol- muştur. Hemen söyliyelim ki her iki ta- rafın da hakkı vardır.Romanyada iyi yol da var. Fena yol da var. Fakat henüz fenası iyisinden faz- ladır. Muhterem okuyuculara doğ- ru malümat verebilmek için Ma- car hududile Bükreş arasındaki yolun kaç kilometresi iyi ve kaç kilometresi fena olduğunu, bura- lardan geçerken kaydettiğim not- lardan aynen nakledeceğim. Hudut Piscopia denilen bir noktada geçildikten sonra ilk te- sadüf edilen Romanya şehri Ora- dia'dır. Huduttan bu şehre kadar olan on beş kilometrelik yol çok fenadır. Sonra Oradia'dan Cluj şeh.ine kadar yüz elli kilometre- lik yolun yüz kilometresi iyi as- fal, elli kilometresi de taşlı ve bo- zuk şosedir. Fakat yolların en fe- na kısmı bundan sonra geliyor: Cluj'dan Turda denilen bir kasa- baya kadar otuz kilometrelik bir yol vardır ki geçilmez derecede fenadır. Bu derece fena bir yola hiç bir memlekette tesadüf etmiş değiliz. Tu.da'dan sonra da Alba Julia'ya beş kilometre kalıncaya kadar yol çok bozuktur. Alba Ju- lia'da asfalt yol başlıyor. Seyyah fena yollardan kurtuldum zanne- diyor. Halbuki hiç te kurtulma- mış. Çünkü bu ancak Şebesul şeh rinin dışına kadar devam eder, Bundan sonra bozuk yol ile as- falt yol bir kaçar kilometrelik fa- sılalarla biribirini takip eder. Notlarımdan aynen nakledeyim: Beş kilometre çok bozuk. İki ki- lometre asfalt, bir kilometre bo- zuk, bir kilometre asfalt, bir ki- İometre bozuk şose, yedi kilomet- re asfalt, on sekiz kilometre çok bozuk. Bu şekilde ve bozuk git- tikçe fazlalaşarak, asfalt ta gittik- çe azalarak Brasov şehrine kadar geliniyor. Brasov'dan sonra Si- naya'ya kadar güzel bir asfalt yol vardır. Sinaya'dan sonra Bük- reşe kadar da çok iyidir. Sinaya — Bükreş yolunun henüz asfalt ol mayan kısmı, bazı dağ geçitlerin. den ibarettir. Ancak bunların ya- kın bir zamanda tamamlanması bekleniyor. Bu izahattan anlaşıla- cağı üzere, Macar hududu ile Bük- reş arasındaki yolun belki onda yedisi bozuktur. Onda üçü de as- falttır. « Bükreşten Tuna üstühde Giur- giu'ya kadar altmış küsür kilo. metrelik yol asfalt olmamakla beraber, pek o kadar fena değil dir. Bu yol da asfalt olarak yapı- hıyor. Romanya bu yolların tama- mını asfalt yapmağa karan vermiş olmakla beraber, heniz tamam olmaktan çok uzaktır. Binaen- aleyh Avrupaya karadan gide cek olan Türk seyyahlarının daha doğru olan Sofya, Belgrat, Bu. dapeşte yolunu bırakıp ta Roman- ya yolunu almaları, beyhude kül- fettir, Sırası geldiği zaman Ro- manya yolunun diğer zorlukların- erir. bahsedeceğim, omanya yolları hakkında Macarlardan malümat sorduğu « sy zaman, mutat cevabı almış- ık; ya gi Pizim yaptığımız yollar hâ- o, Romanya hududunu geçerke ilk defa olarak eşyalarımız mua” yene edildi. Bu kadar memleket hududundan © geçtiğimiz halde biç bir yerde eşyalarımız muaye, ne edilmediği halde burada ayeneye tâbi tutulmasının sebebi, Bi anlayamadık. Bilâhare bize £ zah ettiler: Romanyanm nüfuz. Ju adamlarından biri Türkiyeye geldiği zaman eşyaları muayene edilmiş te şimdi her Türk tabaası hakkında bu muamele yapılıyor. mis. Birun doğru olun olmadı. © Seyahat intibaları: 25 Otomobille Avrupada 9000 kilometro Macar hududundan Bükreşe kadar... Yolların çoğu bozuk - Hudutta Türklerden intikam?- Acaip bir banka müdürü - Çok Macar var ğini bilmiyorum. Fakat doğru ise | bir Türk gümrük memurunun bir Romanya tabaası hakkında yap- tığı muamele yüzünden bütün Türk tabaasının senelerce ceza- landırılmak istenmesi doğru ol- masa gerektir. Muayene (neticesinde tabii gümrük resmine tâbi olan bir şey bulunmadığı anlaşılımca, memur, azacık ta itizar ederek bizi salı- verdi. On beş kilometre kadar bozuk bir yol katettikten sonra Oradiya'ya (geldik. Yanımızda Romanya parası bulunmadığın- dan Midland bankasınm İngiliz lirası seyyah çeklerinden birini bozdurmak üzere bir bankaya mü- racaat ettik. Cumartesi günü ve bizim saatimize göre yarıma var- muştı. Halbuki Macaristandan Ro- manyaya geçince saatimizi Şarki Avrupa saati üzerine ayar etmek icap ettiğinden saat bir buçuk ol- muş, bankalar birde kapanmıştı. Bununla beraber, bir bankanın a- çık kapısından girerek müdürün odasına kadar gittik. Müdür eli- mizdeki çeki aldı. Evirdi çevirdi ve bozamıyacağmı söyledi. Pazartesiye kadar Oradiya'da kalmak tehlikeli bir ihtimal şek- linde gözümüzün önünde belirme- ğe başlamıştı. Banka müdürün. den bunun sebebini sorunca; — Bankamız bu nevi çekler ü- zerine muamele yapmıyor, ceva- bını verdi. Çek elimizde mey-: bankadan çıkarken, vezne gişesinin üstün- de asılı olan levha gözümüze iliş- | ti. Bu levhada Midland bankası- nın çekleri bânkada bozulabile- ceği ilân ediliyordu. Bunun üzeri- ne tekrar müdürün yanıma çıktık ve levha üstündeki yazımın manası» nı sorduk. Banka müdürü çeki ala- rak gişenin üstündeki levhanm ö- müne kadar gitti ve levha üstün- deki bankanın ismini dikkatle o- kuduktan sonra çeki bozacağını söyledi. Bundan sonra çeki ke eden Midland bankası mü. e veznedarının imzalarının sahte o- İup olmadığı etrafında uzun bir tetkik başladı. Dosyalar getirildi. Biz de yardım ettik ve çekin üs- tündeki imzanm sahte olmadığı anlaşıldı. Çeki nihayet bozdur. duk. Fakat iki saat vakit kaybet- tik ve her İngiliz lirası içinde bankaya yirmi beş Ley komisyon vermek mecburiyetinde kalmıştık. Midland bankası tarafmdan sa- tılan seyyah çekleri İtalya, Avus- turya, Macaristan ve Ayvrupanm her tarafında kâğıt para gibi te- davül ettiği halde Romanya ban- kasının bu çeki bozdurmakta bu kadar müşkülât göstermesine hay. ret ettik, Çeki o bozdurduktan sonra Cluj'a doğru hareket ettik. Ro- manyanım her tarafında iyi lokanta bulamıyacağımızı düşünerek yemek için beraberimizde öte beri almış- tık. Bir defa şehirden çıktıktan sonra yol kenarında kahve zari nettiğimiz bir evin önünde dur. duk. Evin üstünde asılı olan bir Zannetmiştik. Ancak indikten son- ra anladık ki burası bir kahve ve birahane değil, bir Macar köylü- wn da DE için kapısınm üş- ne asmış. ru anlayınca itizar ederek geri dönmek istedik. Fa- kat Macar bizi evinin içine da- vet etti. İki odalı çamur bir ev, Fakat temiz. Terasa © üstünde beraberimizde getirdiğimiz yeme- ği yerken, Macar da bize hem hizmet ediyor, hem de etraftaki mıntakanın kâmilen Macarlarla sakin olduğunu anlatmak istiyor- du. Bir müddet sonra otomobilin üstünde İstanbul plâkasmı oku- duktan sonra boynumuza sarıla- im Türklerin Macarlarla kardeş olduğunu söyledi, so: li in fı işaret ederek: e — Çok Macar var. Çok Macar var, dedi. Çok ve var kelimeleri o kad. türkçeye benziyordu ki Macar ansızın dillenerek türkçe konuş mağa başladığını zannettik. Buradan ayrıldıktan sonra üç- te ikisi asfalt ve üçte biri de bo- Zu” ans mia» bi yolu katederek İrlandalı murahhaslar (Başı 1 inci sahifede) Dün gelen zevat şunlardır: Fransız heyeti murahhasası Fransız heyeti murahhasası sa- bık nazırlardan Mösyö Roustan m reisliği alunda O Mösyö Tour- nant, (OMösyö (o Benessy, Mös yö (Marize, Mösyö villon, Mösyö Brom, ranger, Mösyö Rais, M gues de Schosur, Mösyö Roland, Mösyö ( Jean Castamier, Mösyö Pierre Labrousse, Mösyö Henri Hamlin, Mösyö de la Ma. İngiliz başmurahhası Fazıl Ahmet Beyle beraber Sirkeci garında rudier, Mösyö rAuguste Arsan- dean ve Mösyö Cantace'dan mü- rekkeptir. Mösyö Cantace Guadelop me- busu olup zencidir. . Fransızlar , 16 kişilik bir heye- ti murahhasa ile konferansa işti - rak etmektedirler. Bir kısım Fran- 4ız murahhasları da bugün tayya- re ile geleceklerdir. Japon murahhasları On iki kişiden mürekkep olan Japon murahbaslarından dün yal- nız mebusandan o Mösyö İkkaku Sakamoto ve Mösyö Kenkar Ayabe ve Mösyö Makoto Oile şehrimize gelmişlerdir. Diğer murahhaslar da bugün geleceklerdir. Mısır heyeti murahhasası Mısır heyeti murahhâsası Ri- fat Paşanın reisliği altında ayan azasından Abdülhalim Elbiyali ve Abdürrahman Rida Paşa ve ayan- dan Habip Beyden mürekkeptir. Irlanda heyeti murahhasası Irlanda murahhasları ayan re- isi Mösyö Westropp Bennet ve Sir Edward o Coey Bigger ve Mösyö James Moran'dan mürekkeptir. Lehistan murahhas (omadam Henriette Duvursak, İngiliz rahhasları Sir Paxr Gof'ım reisliği altında Sir Jobn Davis ve Mösyö Benjamin Riley'den mürekkeptir. Diğer bir kısım İngiliz murahhas- ları da bugün geleceklerdir. Çekoslovak o murahbhası, ayan birinci reis vekili Mösyö Joseph Stivim dünkü ekspresle gelmiştir. Murahhaslar dün şehirde gezin- tiler yapmışlar ve bir aralık Yıl - dız sarayına giderek Türk grupu- nu ziyaret etmişlerdir. Murahhas- lar bugünden itibaren sarayda bir- leşerek bürolarını tesis edecekler- dir. Türk grupu bugün Yıldız sa- Cluj'a geldiğimiz zaman burada herkesin Macarca konuştuğunu gördük.Yüz elli kilometreye ya- kın mesafe katettikten sonra Ma- carca konuşan bir şehre gelince; “Çok Macar var” diyen köylüye hak verdik. A.Ş. MILLIYET CUMARTESİ27 FYLUL 1944 Parlâmentolar konferansına iştirak edecek murahhaslar gelmeğe başladı , konferansa bu mesele hakkmda İ siz amele vardır. Bu rakama gö- 7 abti Gustaf Adolf hazretleri refikası, ve iki çocuğu prenses İngrid ve Prens Ratil dün sabah İsveç bandıralı Wa- seland gemisi ile Pire limanına muva- salât etmişler gerek resmi zevat ve ge- rek halk tarafından parlak o merasimle karşılanmıştır. Hükümet reisi M. Çal daris veliahti Pirede istikbal etmiş ve Gustaf Adolf hazretlerine iskeleden şimendifer istasyonuna kadar dizilmiş piyade ve bahriye neferlerinden mürek- kep asker resmi selâmı ifa etmiştir. Diğer taraftan Atinada «Omonya» dai Resicümbur M. Zaimi kabine erkânı Atina belediye reisi M. Koçyaş, beledi meclis azaları, ecnebi devletler sefirleri ve hayli resmi zevat misafirleri bekliyorlardı. Kendileri bu- rada merasimle karşılandı. «Büyük Bri- tanya> otelinin hususi bir dairesine gö- türüldü. Müteaddit ziyaretler ve indei ziyar 'retlerden sonra resmi misafirler O Reisi- .cümhur tarafından kabul edildiler ve öğleyin Reisicümbur tarafmdan şeref ATINA, 21 (Milliyet) — İsveç veli- i raymda toplanarak, (konferans ruznamesi etrafında müzakeratta bulunacaktır. Dün şehrimize gelen murahhas- lardan bazılarile görüştük. Pera - palas otelinde kendisine mülâki olduğumuz Fransız murahhasla - rından Mösyö Benassy bize dedi ki: — Türkiyeye ilk defa olarak geliyorum. Güzel bir şehriniz var, burada iyi hatıralarla avdet ede- ceğimiz anlaşılıyor.,, Konferans müzakerelerine ve ruznamede mevcut meselelere te- mas ederken Mösyö Benassy do- miştir ki: — Ruznamede mevcut mesele: lerin en mühimmi işsizlik, ve genç- liğin çalıştırılması meselesidir. Bu mesele hakkında Fransız murah - haslarının muhtelif fikirleri var « dır. Fransız heyeti murahhasası müttehit bir fikir ve kanaatle gel- miş olmuyor. Muhtelif partilere mensup olduğumuz için bu mesc- lenin sureti haili hakkında muh. telif fikir ve kanaatler ileriye sü- rülecektir.,, — Fransada işsizlik meselesi büyük bir gaile teşkil ediyor mu? — Fransada bugün 250 bin iş- iv (Başı 1 inci sahifede) ve, Fransa bugün belki de bu der. le d üptelâ olan bir meml ame lak yila“ Faki Sete Mi e KORE RAL len talebelerin sayısısın 400 oldu: de tehdit ediyor. Bu sebeple ati İ- çin tedbirler ittihaz etmek mec « buriyetindeyiz., Irlanda başmurahhası ne diyor? Diğer taraftan Irlanda heyeti murahhasası reisi ve ayan isi reisi Mösyö Bennett bize demiştir ki: — Düblen ve Londra memleketinize seyahat (etmenin tam zamanı olduğu © anlaşılıyor. Burada gayet lâtif bir hava ile karşılaştık... A : Ben ticari konferansla- Kİ aki eri landa namına dünyaya yarayacak fikirlerimizi söylemek için İstan- bula geldik. Iktisadi noktai nazardan İrlan- da zirai bir memlekettir. o Zirai mahsulâtımızı satabilmek başlıca kaygumuzdur. Müşterimiz İngil » teredir. Fakat Ingiltere mahsulâ . ğu anlaşılmıştır. Yardım ve mua- venet için buraya askeri kıtaat gön- derilmiştir. Kigoto'da ankaz altında bin ta- lebe kalmıştır. Bunlardan 509 ü derhal kurtarılmış isede diğer 500 ünün akibeti meçhuldür. Sahilde bir çok şehirler cezir yüzünden harap olmuştur. 50 binden fazla e- vi sular basmıştır. Ondan fazla tre nhattan çık- mış veya devrilmiştir. 100 kişi ka- dar ölmüştür. Tokyo, Ozaka ve Şimanpseki de- miryolu münakalâtı inkrtaa uğra- mıştır, Saatte 70 mil süratle esen tayfun evvela Magosaki'ye çapmış sonra Ozaka ve Kobe'de büyük zararlar sahil şehirlerini harap etmiştir. 'Tokyada tayfun'un yalnız kuy- rugu çarpmıştır. Zararlar okadar yelile tımızdan gümrük resmi (alıyor, fazla değildir. bizden İngiliz ei ek ayni a e kaza ie zararlar az- şeyi pıyoruz. in iki İd. » Çünkü rasathaneler evvelce b 2 şelir, | kendilerini haberdar etmişlerdi. ziyet budur. Elbet bir gün gelir, bu mesele de li yö John Davis, bize vaki olan be- yanatmda ( İstanbul hakkındaki ihtisasatından bahsederek demiş - tir kiz — imiz uzun (sürdü. Kaleden buraya dört buçuk günde geldik. Bu, biraz yavaştır. Bu e yahati İngiltere işliyen © trenlere göre iki buçuk günde yaparız. İs- tanbul güzel bir şehir. Bugün $€- hir dahilinde yaptığımız bir ge - zintiden hasıl olan intibarmız şu- dur ki İstanbulu ihtiyaca daha uy- gun bir hale geğirmek için hemen yarısını yeniden inşa etmek lâzım- dır. Biz İngilterede (o meskenlere çok ehemmiyet veriyoruz. (Eski oturulmaz binaları yeniden yap tırryoruz. İklim şeraiti dolayısile iskân meselesi bizde sizden başka türlü tecelli ediyor. İngilterenin iklimi buradan daha soğuktur. Fa- kat bu iklim çalışma randımanını arttırıyor. Diyebilirim ki sizden bir işçi bizde çalışsa, elde edeceği randıman iki misli olacaktır.,, . — Son haber. Dün Modada icra edilen İsveç veliahti Gustaf Adoli Hz. Yunanistanda Veliaht Hazretleri ve ailesi erkânı on gün? kadar şehrimizi teşrif edeceklerdir Japonyada müthiş bir tayfun alk öm Bir tayfun neticesinde hara p olan sokaktan bir manzara . nete f nız Galatasaray ile Beykoz takımları iştirak etmiştir. Ve İatasaray takımı bire karşı 10 sayı ile kazanmıştır. lerine viyaset konağında bir ziyafet”? | rildi, agi Misafirler şerefine aşkam üstü”. met tarafından «Büyük Britany?* pu Jinde resmi bir ziyafet verile i siyalette Reisicümhur M. Zaimit me erköm, İsveç sefiri, kordiplei” i ve diğer bazı resmi zevat hazı ip muşlardır. Ziyafeti müteakip BİT kabul yapılmıştır. | İsveç veliahti bugün Meçbtl | âbiderine çelenk vazedecek ve Ke resmi bir ziyafet verecektir. Yar > sek misafirler asarı otikayı gö de Olimpiyaya gideceklerdir. ö Navpilon, Dilos ve Mikononi #ii ğ deceklerdir. a İsveç veliahti Navpiliyonda “1... müzesinin resmi küşadını yap Jü Bu müze mümtaz bir asarı atik basısı olan İsveç vebiahtinin 5 rile vücude getirilmiştir. pa İsveç prensleri buraya gele. gd gümü avdet edecekler ve ler k iş Selâmiğe dönecekler ve oradan ö? bula hareket edeceklerdir. EE ESİR PİS EE SEE tır, 8 yerde yangın çıkmış, 25e mıştır. Osaka timarhanesini cezi” götürmüştür. Timarhanede nan 60 meczup kaybolmuş! ei Tayfun'un devirdiği 10 e birisi Tokyo - Şimonseki idi. 10 vagondan mürekkep, ekspreste 250 yolcu bulun! Ekspres tam bir nehrin ü köprüden geçerken tayfun ideniderelimiştir. Fakat pri parmaklıkları nehre düşmesi” ni olmuştur. Osaka polisi, suların dan 100 kişinin öldüğünü aldığmı bildirmektedir. 80 su basmıştır. SE Ni ei Tayfunun antenlerini Nagoya radyo istasyonunda ”” |, ünü Kizir tesis edilmiştir. Ağ, KİYOTO, 21, A.A, — N ölenlerin sayısının 103 /y/ik; bildirmektedir. 352 Kit”