Henri carer Şeytan mı? verikalılara da bir a liste vüc, Bu listenin e iyor mustmuz? Neda : Norma Katoki. ir DEVİ şeytan gi , İsi il > » bu Ne, san Gileden çiz di indiki ui ıkçı Norma' *8i filmleri toplam; buki diki zavallı Norma Sheare, bir EN Sayet namuslu ki v ncağızdır. Evine, aile süre düşmüştür, Fa. in bunu filmcilere s0- me geli; Meram vaziyelten sondere- Bayri atlar. Cünkü bir fil. aa aa $i zaman hasılat daima ve ha e Rollan Skandal filminde Lloyd George Hoilyvvodda ,Film çevirmek yalnız artistlerin kârı olmaktan çıktı. Artık devlet adamları da filme rağbet gösteri- yerlar. Yeni bir filmde sabık İn- giliz Başvekili Liloyd George'un mühim bir rol oynıyacağını söyler- sek inanır mısınız? Fakat emin olun ki Lloyd Geo- rge bu yaştan sonra Greta Garbo yeya Marlene Ditrich ile beraber ir aşk filmi çevirmiyecektir. pıPakın hadise ne Bundan ir müddet evvel Metro Goldwyn direktörlerinden David Selznich ıp dra'ya gelmiş ve sabık başve- ille temas imkânmı bularak ken- “sine “Harp hatıralarını, çevir - meyi teklif etmiştir. Amerikalınm bu teklifi Lloyd George'u hayli dü şündürmüş ve sonra buna muvafa- kat etmiştir. Yalmz şu şartla k';, kendisinin bütün sahneler üzerin- de haklı murakabesi olacak ve is- tediği yerleri istediği gibi tashih e- decek, el ki halde sabık başvekilin a # için hatıralarını hazırlamakta pıduğu ve Sonbahara doğru Hol. iy Sod'a gideceği söylenmekte - MB durulayın, sonra dört tane yumurta  darım. Sonra bu havluya çıkarın ve ai Lililan Harvey Güzelligin Bütün Sırlarini Anlatıyor Amerikadaki genç kızlar daima | sıhhatlidirler, Zannediyorum ki, bu. | na açık havaya medyundurlar. Rüz- ör ve güneş ciltlerine, Parlak ve şeffaf bir manzara © vermektedir. Halbuki bunun her hangi bir krem- le bir boya ile elde edilmesine im - kân yoktur. Ben Amerikada hiçbir in almadan çalıştım. Bittabi binen bo- ya, losyon, krem tabakalarının tesi- i sene her gün biribiri üzerine rini izde etmeğe mecburdum. O za- man bir losyon kullanıyordem. Bu lisyon tıpkı elbiseler üzerindeki le. keleri çıkarmağa yarayan bir suya benziyordu. Bunun şahsan ben çok Faydalarını gördüm. Fakat kimseye tavsiye etmem, Bununla makiyajimi derhal temizliyebiliyor ve sonra da yüzümü — Hintyağı ile yıkıyordum. Hintyağı cildimi rahat ettiriyor ve lâzemgelen elâstikiyeti temin edi - yordu. Fakat şimdiki halde böyle şeyler kullanmağa hacet | kalmadı. Yüzüme herkes gibi iyi bir gece kre- mi sürüyor ve zeytinyağı ile yapıl» muş bir sabunla ve alık su ile yıkıyo- atm, Size bir şampuan tavsiye edeyim: Ben bu sayede saçlarıma altın renk: li şeffaf manzarayı verebildim: Saç larınızt, toz âabunla köpürtülmüş & lik suda iyice yıkayın, sonra bunu yı çalkalayın ve bununla saçalrını « zın dibini oğuşturun. Bundan bonra başınızı sıcak suya batırılmış bir hav lu ile örtün, Ve böylece beş dakika saçlarınızı kaynamış papatya suya ile yıkayın. Dudak boyasına bayılırım, vakıa fazla kullanmam, fahat birçok bo. yalarım vardır. Akşamları eğer gözkapaklarınız, ic mis. A sayıl, mavi veya menekşerengi bir boya ile gölgelenmiş olursa ve bil hassa kirpikl irin rimel'le boyarsanız, hazarlarınızın parlak ve derin olaca. ğını zannediyorum. Ben hiçbir za. man çok kırmızı kullanmam. Çünkü fazla boya yanaklarım — yuvarlak göslerir. İki renk podra kallanırım. Birisi fildişi rengidir. Bunu alnıma çeneme ve burnuma sürerim, ve ya nahlarım için de biraz pembe podraj kullanırım. Bu insana tabii bir tara vet verir. Bunun gibi daka birçok güzellik sırları vardır. Hepsini burada anlat mak uzun sürer. Fakot stüdyoya giren bir artist bunları çabucak öğ renir, Meselâ ucuna ince pamuk sa rılmış küçük bir çubukla, akşamlar rı gözlerinin iki ucunu h mızılatırsanız, gözbebekleriniz da. ha büyük ve daha parlak görünür. Kaşlar, çehrenin karakterini çi- zer: Onun için kaşlarınızı tamamen, yolmayınız. Fakat kaşlar gözlerderi ne kadar yukarıda olursa gözler o kadar büyük gözükür, Bunun için kaşlarınızı alırken daima alttan a- ınız ve eski manzarasını muhafaze| etmeğe çalışınız. ... Ben size zayıflamak için pehriz veydhut cimnastik tavsiye edecek mevkide değilim. Çünkü ben asl fına dahilim. Bununla beraber çok spor yaparım. Çünkü eğer vücud. hareket etmez, adelelerim gerilmez se rahatlık hissedemem. Eğer vaktim Fazla olsa “ip cam - bazlığı,, yapmak hupunda daha çok çalışırdım. Çünkü bu ekzersis her hareketten ziyade insanda muvaze ne hüsün, mevzun ve öhenktar ha- reketleri temin eder. LULLAN HARVEY Holiywoodda Artistler ekspres 4 sa vUras tiyle evleniyorlar, eks- i pressüratile ayrılıyorlar Bugün bir işitiyorsunuz filânca artist filânca ile evlenmiş. Aradan bir kaç hafta geçiyor. İşitiyorsu - nuz ki ayrılmıya karar vermişler... Daha evleneli bir kaç gün oldu ki.. Hele bazan daha evlenme habe. rini bile işitmiye vakit kalmadan ayrılacaklarmı duyuyorsunuz. Bun lar ne zaman evlenmiye karar ver- diler.. Ne zaman evlendile İşte Hollyvood da böyle iki genç biribirlerinden hoşlandılar mr o günden, o dakikadan tezi yok, doğ ru belediye dairesine... Hemen bir nikâh., Elbet bu kadar acele ile ev lenmenin sönu ayrılmak olur. Ma- amafih böyle çabucak evlenenle - rin içinde şimdiki halde çok mesut olanlar da yok değildir. £ Fakat bu saadetin uzun müddet devam €- deceğini kim temin eder? . İşte o Charles Boyer... Daha Hollywood'a ayak basar basmaz Pat Patterson'u görmüş, beğen - miş, Pat ta onu beğenmiş, beraber gezmelere gitmiyo başlamışlar..Bir akşam gene sinemaya gitmek için bir otomobile binmişler.. Yolda gi- derken konuşuyorlarmış. Söz dön- müş dolaşmış evlenmiye gelmi; “Biz de evlensek nasıl olur7. Ma- dem ki biribirimizden hoşlanıyo - ruz?.,, “Ne duruyoruz?. Haydi şim di evlenelim...., “Şoför. çek araba- yı Yuma'ya,,, Sinemaya gidiyoruz diye evle - rinden çıkan iki artist belediye da- iresine gitmişlerdir.. Bazan da acele işe şeytan karışı- yor... Gary Grant'la Virginia Che- tril gene böyle birdenbire evlen - de bir başkasına binerler. Vapu- run kalkmasına da bir şey kalma» dı... İkisi de şaşkın.. Ne yapsın- lar şimdi... Çıkıp gene biribirleri: aramıya koyulsalar vapuru kaçıra caklar. Nihayet vapurda buluşur - lar ama ikisi de yorgunluktan bit- kin... Şimdi evlenmelerinin hi- kâyesini bütün tanıdıklarıma anla- tp gülüyorlar.. Charles Boyer de Gary Grant ta karıları da masallardaki gibi mes'- utlar... Hemen bemen Allah de - vam ettirsin. . Jean Harlow ile Hal Rosson da !böyle birdenbire bir geceyarısı ev- lenmiye karar verirler. Hemen ge- ceyarısı filin demezler bir tayyare bir de pilot bulurlar, Doğru Yuma ya.. Sanki arkalarında kovalıyan var... Tayyareden acele ile atlayım derken Jean'm çorapları (o pailar, Yırtık çorapla nikâh memurunun karşısma çıkmaktansa yalınayak çıkmayı daha münasip görür. Ço - raplarını çıkarır eline alır. Hava daha: aydınlanmamış, karanlıkta yürürken Jean'ım ayağı merdivenin basamağına takılır.. Haydi apar - topar aşağıya.. Bereket versin bir yerine'bir şey olmaz. Yalnız biraz sersemler.. Kendine gelinciye ka dar bir kahvehanede oturup sabah kahvaltısını ederler. Saat altı bu- çukta da Hollywood'a dönerler. Hal bir de saatine bakar ki altı buçuğa gelmiş... Aman stüdyoya geç kalmış. Gördünüz mü işi. Ken Son çevrilen Tesso filminden bir sahne miye karar verirler ama onlar he - men Yuma'ya gitmezler.. İkisi de Amerika izdivaçlarını beğenmiyor lar... Nerede nikâh (o kıydırsınlar? Haydi Londra'ya.. Londrada bele- -diyeye giderler... Ama, dedim ya, işte aksi şeytan... Virginia eski ko- casından resmen ayrıldığmı bildi- ren kâğıtları acele ile almayı unut- muş. Amerikaya telgraf çekerler. . Kâğıtlar Amerikadan gelinciye ka dar Gary hastalanır... Hemen ame- liyat lâzım... Bu sefer kâğıtlar ge- lir, Gary hastanede... Gary hasta- neden çıkıncıya kadar o Virginia Londra stüdyolarında bir film. yirmiye başlar.. Bu necekler... Vapurun hareketinden, birkaç saat evvel nihayet kendileri ni belediye dairesine dar atarlar. Kalabalığın içinde Gary Virginia”- yi, Virgini: Gary'yi kaybeder. Ney se buluşurlar. o Birde bakarlar ki evlenme kâğıtlarını kaybetmişler. Hay Allahrm sen bilirsin ne aksi iş bu böyle.. Uzun araştırmalar. dan sonra evlenme kâğıdı da bu - lunur.. Yeni kargaşalıklara mey - dan vermemek için, bir daha biri- birlerini kaybederlerse kapının ö- nündeki otomobilde buluşmıya k: rar verirler.. Kalabalıkta ilk evvel daireden çıkmıya muvaffak olan diğerini otomobilde bekliyecek. . . Çıkınca otomobil yanlışlığı olur. dini dara dar stüdyoya atar. Jean da yorgun argın uyumağa gider... Bir kaç ay biribirleri ile zor geçine bildiler. Şimdi çokta n ayrıldılar. Jean artık evlenmiye tövbe etmiş. Üç kere evlendim, üçünde de mes'- ut olamadım, diyor. Hollywood'da şimdiye kadar gö rülmemiş bir izdivaç ta Lupe Ve- lez'le Johnny Wei idir. Iki film arasında bi vişmişler ve ayrılmışlardır. Kav - gaları daha papazın evlenme dua- sını okurken başlamıştır. o Papas duayı bitirmiş Lupe'ye bu adamı kocalığa kabul ediyor musun? diye sormuş. O da evet, demiş. Papaz ayni suali Johnny'ye sormuş o da evet demiş.. Bunun burasında kav- ga edecek ne var diyeceksiniz.Ge- Tin bir de Lupeye sorun, “Evet,i kâ fi derecede kuvvetle içten gelen bir sesle söylemedi, beni sevmiyor diye zavallı Johnny'ye öyle bir çim dik basmış ki biçare adamcağız kendini tutamamış ciyak ciyak ba- ğırmış. Papaz, ne olduğunu anlıya madığmndan Johnny'nin çıldırdı. nı sanmış ta duasının sonunu unu” tuvermiş.. Nihayet işi anlayınca ak lı başma gelmiş, duayi bitirmiş. İşte ilk gününden başlıyan kav- ga sonuna kadar sürmüş... Bağırma çağırma, gürültü hattâ