Ludendorf'un bir kitabi Almanlar cihan harbini nasl kaybet tiklerini hâlâ anlamamışlardır. Birçok e- serlere ve bilhassa devletin çıkardığı res- mi devlet kuyudatma (Reichsarchiv) rağ men, harpte hata yapanlar | sarahatle meydana çıkmamıştır. Ludendorf yeni | bir eser çıkarıyor. | Bunda 1914 te cereyan eden Marne mu- | harebesinin niçin kaybedildiğini izaha şalışıyor. (Marne Faciası) adını verdi” ği bu eserde, Ludendorf, şimdiye kadar | malüm olmıyan bazı karanlık noktaları meydana çıkarmak istemiştir. Hatırlar. dadır ki Marne kaybedilirken Ludendorf Şark Cephesinde Ruslara karşı harbedi- yordu. Mörne'dan sonradır ki © Garp cephesine gelmiş ve harbin sonuna ka - başlan başa bir ithamnamedir. Bu ithamnamede iki as- kerin siması belirmektedir. Bunlardan biri Garp Cepbesini idare eden von Mol- tke, diğeri Garp Cephesi erkâniharbiye- sinde istihbarat şeli Miralay Hentsch'tir. Ludendorf bu iki askeri şiddetle hirpa- yor. Marne barbinin kaybolmasını bun- lara atfediyor; O zamanki Alman ordu- sunun içyüzünü aydınlatmıya çalışan bu | eser, sanki bu iki askeri teşbir için ya- zaılmıştır Ludendorf diyor ki, von Maltke ga- ere (occulte) inanan bir zattı. eserlerini « dak N bsi cez kzdem siyada eleyin | i. Karısı cephede — hastabakıcı | ur ve beraberine spritism tecrüde- | um'luk eden Lisbeth Seid- | r. Bu kadın daha Berlin'de iken harbin kaybolacağı- nı ifade etmiş ve Moltke'nin karısına ve hani Moltke'ye bu kananti aşılamıştır. Ludendorf diyor ki, ruhi temayülü ma- fevkattabia kuvvetlere son derece müsait olan Moltke, iradesizliği yüzünden ta - mamaile aklın haricinde bir âleme kapıl- maştı, Marne harbinin tehlikeye girdiği zamanlarda, erkâniharbiye kararg; da kendisini görenler şaşkın ve âsâpça çok zayıf bulmuşlardı. Ludendorf, bu | şerti de bulunan bir zata © Garp Cephesinin idaresini vermek en büyük hata olmuştur diyor. Kitabın diğer kahramanı ise istihbarat şefi Hentseh çok daha kötü bir ışık tında takdim edilmektedir. Yudendorf” göre, Marne muharebesinin asıl kay! masma sebep bu zattır. Kitaba dercedi- len barekt kroki dahi görül. | zere Almanların birinci ordusu Parise otuz kilometre yaklaşmıştır. Ver- dun'dan Parise kadar bir 8 şeklinde va- alan Alman orduları, Verdun'den i- tibaren 5 inci, 4 üncü, 3 üncü, 2 nci or- dular ile Parisin karşısında vaziyet alan 1 inci ordu idi. 1914 eylülünün 8 inde İngilizler ve kısmen Fransızlar 1 inci ve 2 nci orduların arasını yardılar. Mol. bu haber ke'nin kararrâhına Fakat Ludondorf'un fevkalâde me: bir tip olarak gösterdiği bu zat, doğruca birinci orduya gideceğine, — beşinciden başlıyarak sırasile diğer orduları ziyaret öleli yad ecir Ella kmde 2 v8 1 inci ordulara geldi: Ludenderf diyor ki hem seç seldi, hem de 2 nci ordunun mü vaziyetini 1 imeiye fena şekil de tasvir ve 1 inci orduyu da, bunu da- ha görmeden, 2 nci orduya bedbin şekil- de nakletti. 1 inci orduya tesir ika ode- tek onun geri cekilmesine sebep olan bu zattır. Umumi ridat bundan sonra baş- İamaştır. Ludendorf diyor ki, Fransızlar Marne harbine (Me i) derler. Hak- ları vardır. ordunun sağ Zi harpler kazam'lığı ve askerin ruhi va- ziyeti mükemmel olduğu bir zamanda 1 inci ordu. icindeki yüksek zabitlerinin mukavemetine rağmen, geri cektirilmiş ve bunu umum çekilme hareketi takip etmiştir. Ludendorf'un en keskin ithamı burada baslıyor. Ludendorf diyor ki, “Miralay Hentech. Fermasondur va harnten evvel Fransız Farmasonlarile da dövün kelle must, Ovdmda kendisine bedbin Hikabı verilmis. Tueenrerf su surette bük - mediver: Bövl- hir askerin vapscağı şey | elhatta orduru karguns götürmekti. Tüdendarm Hv eseri avni samanda Formasoninl. slkinedir. Harntem önce, Alman oedmemda Farmasanluğun pek ileri witmiz olduğu ve bu focalarda umu” Milliyet'in romanı: 13 —— Mili — Emine, bayram yaklaşıyor. İş çok. Eve git, yemeğini yedikten sonra dükkâna gel de temizlik yap. Ben sabahacak dükkândayım. De i yaptım. Dükkânın ar- kasındaki bodrumda, öteyi beriyi temizliyordum. Oğlan üstüme bir- denbire çullandı. bağıracak oldum. — Bağırırsam seni kovarım s0- kak köşelerinde ( kalırsın, dedi. Korktum. — Sese o çıkarmadım. Kaybolan babalığım gibi benimle oynadı durdu. Ondan sonra artık günlerce hep geceleri dükkân te- mizlemeğe gittim, Bir gün belediyeden geliverdi- ler. Dükkândaki işçileri doktor mu- ayene etti. Hepsi temiz çıktı. Yal- nız ben temiz değilmişim. Yemin ettim, ağladım, vallhi — dedim bir tek bit bulamazsmız. Megerkilim bodrumda çalışırken belimi üşüt- müşümde irinli hasta olmuşum. Beni tutunca'adliye doktoruna gö- türdüler, Dektor hiç bir şey ir imi AA Velmee hel'mi | dr yemişler: O kadar beğenmişler Leblebi! Bir gazete yazıyordu: Yurdumuzun yetişken (1) leri- ne alıcı (2) bulmak işi ile uğratıl- dığı şu sıralarda leblebiciler, paça- lari sıvamış, cicilibicili teneke ku- tular içiride Habeşistana 36 kilo leblebi göndermişler. Habeşliler bu İeblebileri çıtırpt ki, arası çok geçmeden otuz altı teneke leblebi daha istemişler. Desenize, leblebi alıp yürüdü. Değeri milyonlar tutan bunca ü- zümümüz, incirimiz, palamutu - muz, tütünümüz, derimiz, tiftiği - miz, halımız, zeytinyağımız, ve da- ha suyumuz buyumuz dürurken, leblebi hepsini bastıracak, onlar - dan önce akın akin dışarı gitmiye başlıyacak. Yabancı ulus (3) ların petro! kralları, şeker kralları gibi, bizde de leblebi kralları yetişe - cek... Şakayı bir yana bırakalım da açık konuşalım: Leblebi nedir? ki.| min işine yarar? Onu bir azik (4) sayabilir miy. Hayır Se ine bu kadar düş- mek niçin? Tadına bakmak için bir iki yerden leblebi aratabilir- ler. Yalnız bakalım, bu istek sü- rekli olur mu? Tirvakis” çok olan İstanbulda bi- le leb'ebi satılmıyor. Nerde kaldı ki, Pariste, Londrada, Berlin'de, ve Habeşistanda satılsın... Leblebicilerimiz, kendilerini bu kadar kuruntu (5) ya kaptırmasa- lar iyi ederler. M. SALAHADDIN Mahsul.. (2) Alı (3) Ulus — Millet, ıda. (5) Kuruntu — Ha- | Müşteri karşı (4) Azık — yâl Beyin | ri miralaylığından müte- irtihal eylemiştir. Ce- mazesi bugün öğle üzeri Çamlıcada Bulgurlu mazarlığma defnedilecektir. Çanakkaie Şehitlerini ziyaret seyahati 26 Temmuz Perşembe GÜLCEMAL vapurile yapılacaktır. Bu sene Boğaz'ın Rumeli sahili: raya çıkılarak Şehitlik mar Cemiyetinin temin ettiği vesaitle MEHMETÇİK ÂBİDESİNE gidilecek ve merasim orada ya- pılacaktır. O kahramanlık di- yarmı ve orada yatan aziz Şe- hitlerimizi ziyaret etmek bir vazifedir. Bu vazifeyi ifa için Şehitlikleri İmar e Cemiyetinin hazırladığı fırsattan ist'fade e- dilmelidir. ZAYI — Çemişkezek nüfus ündan almış olduğum nüfus tezkeremi Ve 15 lira paramı ve 28, 29, 30, 31, 32, 33 senelerine sit makpuzlarımı zayi et- tim. Yenilerini çıkaracağımdan eskilerin hükmü yoktur. 305 tevellülü O Muh- memurlu- nün orduya sksi ve ordada münteşir bulunduğu, eserde acı bir dille izah olu- Yoksn harpten sonra kâfi şeref topliya- | mamış bir askerin iç isyanı mıdır? Bile. meyiz. Yalnız, itbamları doğru ise, şunu söyliyebiliriz ki, Unmemi harbin en par» m- senin aklına meyi garabetler icinde puyan N. Yazan: AKA GÜNDÜZ müş. Beni Çankırı o kapısında bir hastahaneye yatırdılar. Beni gibi daha birçok kadınlar, kızlar vardı. Bir ay yattım. Sonra çıkardılar. — O berber çocuğunun adı ne? — Bir tuhaf derlerdi. nım, Karaoğlandaki sokak içinde. Babasının adına purtustan (pro- testan) berber derlerdi. Şu kırmızı yanaklı, sarı saç- kr oğlan mı? — Ne bildin? ta kendisi. — Eyl. Sonra? — Hastahaneden çıkmce bu gez polis yakaladı. Kimim kimsem ol- madığını, yaşımın küçük olduğunu lıkoydular, Üçüncü mü çağırdılar. — Hacı Gülsüm de kim? — İbtiyar, ozengin bir kadm. Bentderesinde bir başma oturur. Haltada iki gece yeşil sandığının köşesinden paraları, malları grkarır sayar. — Bildim. bildim. O kadar zen- | kaldırmış, Öldürülen adam isminde bir zatmış. MİLLİYET CUMA 6 TEMMUZ 1934 Şüpheli adam Elinde ağır bir valiz, yakası kalkık, kasketi gözlerine kadar inik, arka tenha sokaktan giden bir adam insanım içine hiç te emniyet vermiyordu. Tek tük ge- şenlere kendini belli etmemeğe çalışmak istemesi, insanı büsbütün kuşkulendırı- yordu. Sokağın başma gelince derin bir mofos aldı, sağına soluna bakarak, kimsenin | kendisini görmediğinden emin, oradaki küçük bir otelin kapısından içeriye dal- dı. Karşısına çıkan otel | kâtibinden iyi bir odu istedi. Kâtip bu tanımadığı müş- teriyi #akardan aşağıya süzdükten son- ra, duvardaki tabelânm sıra çengellerin. den numaralı bir anahtar aldı: — Buyurumuz, dedi. Müşteriyi bir odaya bir itimatsızlıkla: — Seksen kuruş, dedi, parayı peşin a- yoruz beyim, Gelen adam evvelâ odanın baktı. Arkadan sürmesi olduğunu gö- rünce, içi rahat eder gibi oldu. Bir haftalığını peşin verdi. Parayı da öyle herkes gibi cüzdanından değil, pan- talonunun cebinden çıkarmıştı. Kstip hüviyet kâğıdını doldurttu, çık- tı. Cikar çıkmaz da müşterinin arkadan kapıyı sürmelediğini duydu. Aşağı inin- bini gördü: götürdü. Bariz ce otel sahi — Pek sağlam ayakkabıy: yor, dedi, gözlerinin rengini medim. Herif & Otel sahibi oda parasını — cüzdanına yerleştirmekle meşguldü, başka şeye al- dırış bile etmedi, Kâtibin içi rahat dı emir veriyor hizmetçiye iyi iyi kolla, diyordu. ilrmeliiğin de: Gönip ür. “İl vardı, oda: — Deli midir,sinirli midir? Elemek aldırt tı, öleberi yiyecek istedi, Hepsini getir- im. Kapıyı açmadı. Aralık etti de getir- diklerimi öyle aldı ve hemen kapıyı sür- mele: meştar, — Sonra gazete istedi. Sesi öyle riyordu ki,, Acaba ne okumak istiyor? — Demin ben de gazeteyi okudum. Tarlabaşında Şahin sokağında bir cina- yet olmuş. Katil kaçmış, ama maktul de ortada yokmuş. Herif cinayetini belli et- ie içim ulün vücudunu ortadan Sadık Bey lerhalde adını da doğru yazma it Hizmetçi birden bire dursladı. Mânâ- li bir bokışla yükürdaki odayı işaret etti: — Azsba, bu berif olmasın? dedi. Ga- | zeteyi okuyunca sapsarı kesildiğini göre düm. Sonra da gazeteyi top gibi buruş | turarak yatağın altina feriattı. Bu kadar bödahet | karsısında otelin haberdar etme hizmetçiye: — Haydi gitkztaköle! dedi, kimbi- lir, belki de o âdamder. see ii. Kapısmın şiddetle sarsıldığını, tekme- gören şüpheli adam kendini te ıbancasr elinde, bekliyor. du. Birden bire kuvvetli bir omuz dar. besile kapı çatırdayarak açıldı. Polisler tabancalarmın Bamılılarını. herife çevir. miş vaziyette içeri Otelin meçhül müşterisin çi tabancası yere düştü Kı in eli gevşe- ib Şinik m? Evvelâ şu bavulları aç ta bakalım ? dudaklarında eri P la elinden anahtarları aldı, bavulları aç- &. icinde çamaşırlardan ve elbiselerden baskın bir şev göremeyince bariz bir inki- sarhavnle uğrayarak doğruldu — Söyle . dedi, Sadık beyin cesetini pe yaptın? Hemen söylersen, senin için daha hayerk olur, O zman sünheli adam: — Yaka. dedi, Sahin sokağında » gin mi o? — Ne demezsin? İki dizi beşi- biryerdesi var. Kaymaları var, el masları var, Sarı | — Ecey, Sonra — Sonra mı? Ne diyordum. A, dur, tarhananın dibi tutacak. . — Tulsun, yansın, anlat! — Sonra, işte o Haçı Gülsüme dediler ki sen kimsesizsin, Bu kız sana canyoldaşıolsun. Sen (evde yokken bekçilik eder, Ikidebir ge- lip beni soyacaklar diye tacizlik- ten kurtulursun. Hacı Gülsüm beni | evine aldı. Tam beş ay. O etli fasulya pişirir. di, bana kemiklerini verirdi. Beş ay sonra.. ne bileyim işte... iki gün var. Üşüyordum. Bir yük ara- bacısı dostu vardı. Bana hırka en- tari vermesin diye beni mahana (bahane) edip kıskandı. o Evden kovdu. İki gün dolaştım. Bir gece tabakhanelerin teknesinde yattım. Dün gece de sen sandığını o bana verdin. Şimdi de buradayım. Vakit öğleyi geçmişi i azaları iflâs etmiş, kapmı$ gibi düşünüyordu. Emine dört ayaklı iskemleyi tersine çe- virdi. Üstüne bir tepsi, üç kaşık, altı dilim ekmek koydu. — O hanım gelmivecek mi? kilidine | İ Gif emasik miş. Dün rahmeti rahmana kavuşuyor- duk. Nasılsa kaçabildim. Buraya (sığın dım. O yakalanıncaya okadar | bura bekliyeceğim. Gazetede okudum ki berif hâlâ tutulmamış. o Şimdi beni karakola götürün, başka selâmet yerim yoktur. Polisler şaşırdılar, biribirlerinin yüz- lerine baktılar, İ — Peki ama, katil sen değilsin. Ne diye karakola götürelim? ön biraletır iye Göster gitseydim. $ aştan otel değiştirmek İâzim. rif burada olduğumu öğrenirse beni mu- hakkak paklar, Bugünkü program 12,30 Plâk neşriyatı. 18,30 Plâk neşriyatı. ler, Vecihe, Nedime, 0 Feridun hanımlar.) 21,20 Ajans ve borsa haberl 21,30 Radyo Sigan orkestra 223 Kis VARŞOVA, 134 20,15: Radyo, Keman kom- be, 22: Opera parçaları > 27 e komser 22 Haberler BUDA, Küğük tiyatro yark meunil BELGRAT, 437 m 21! Zagrepten nakil, 28 musikisi, 24: Dana plâk- 175 Kh 1630: Muanhabe. — Komser. be, — Komser. Zi; aKrışık © eme neşriyat, 23,8; Musahabe, 83z Khz, MOSKOV MOSKOVA, 1714 m. li beş perdelik mele. Haberler. — Plâk enli Lonubardo- örlesire: il ylyak Harmenile oknssri. Khz. Deotacilamdernder 15Tİ m. Nr Mene bank Sör ari Kin bor. gece konseri Khz. VİYANA, BOT m. 1,45: “Miran, isimli musiki giyer, Z3: 23,15; Holsnr orkestrası, — Musab, 5 Gece konseri. (Sesli filmlerden parça | Khz. HAMBURG, 332 m. 21,15: Chanberlaine dair biz yat, 22: Alman çarkıları, 2240: ma dair 23; Haberler. 2: Düuya haberleri. 2140; Plâk. 22.30; seri 22 8: Sentonii plik kanser 2390 Deni mzikini ( Asrın umdesi “MİLLİYET "tir. “ABONE ÜCRETLERİ : Gelen evrak geri verilen geçen nüshalar 10 kı matbaaya mit işler iyete mi kü li Ozkan lee ee Se tini kabul etmez, — Gelsin gelmesin, oem İşize bii | ma, sen ye! O srada İki 3 yenge geldi. Kızla karşı karşıya karmlarını doyurdu- lar. Onlar çorbayı içerken Sansa- ros avluya çıktı. Kömürlüğe girdi. Gizli bir yerden bir şeyler alıp cep lerine yerleştirdi. Döndüğü vakit sofrayı kaldırmışlardı. Sansaros: — Ilki Yenge! dedi. Arkadaşı- mın kız kardeşi burada kalacak. Sen ona iyi bir kapı bulmıya çalış. Burada ne kadar kalırsa, ben ge- lince (manalı bir göz işareti) hep- sini bir tahtada öderim. — A! Oğul, burası kendi evi, merak etme. — Sen azıcık dışarıya gelsene. İlki Yenge dışarıya çıktı. Sansa: ros; — Paran var mı? — Bir elliliğim var. — Etme! — Senin ölünü öpeyim ki başka yok. — Peki peki, ver onu. Sansaros odaya girdi. üstüne yattı. — Gecesgelir gelmez beni uyan- dır İlki Able. Çok işim var. — Peki oğul. Eminenin Sedirin Banka Komerçiyale Italyana 700,000,000 580,000,000 Liret) Travellers (Seyyahin çekleri). satar Liret, Frank, İngiliz lirası veya Doları Frank olarak satılan bu çekler sayesinde nereye gitseniz paranızı kemali emniyetle t şır ve her zaman isterse! dünyanın her tarafında, şehirde otel lerde vapurlarda, trenlerde bu çekleri en küçük tediyat içini nakit makamında kolayılıkla istimal edebilirsiniz. Travellers çeke leri hakiki sahibinden başka kimsenin kullanamayacağı bir şekilde tertip ve ihtas edilmiştir. (5999) 3ggfi Sermayesi: (lbtiyat akçesi : Münakasa temdidi Akhisar Tayyare Cemiyetinden 21 Haziran 934 de ihale i yapılacak olan Akhisar Tal yare Sinema binasına ait müddetin bu ilân tarihinden itibi ren Yirmi Bir gün daha uzatıldığı ilân olunur. (3603) Bursa Yerli Mallar Sergisi açılmıştıf Bursa Beş'nci Yerli Mallar Sergisl şebrin en muhteşem olün Tayyare sinemasında açılmıştır. Sergimizi görmek, ayni manda şifalı Bursanın kaplıcalarından istifade etmek isteyenler Bi mühim fırsatı kaçırmına nlar (884) 3978 ED ADEN YE ERA İstanbul Cümburiyet Müddeiumumiliğinden: Istanbul Umumi Hapishane ve tevkifhanesi (hastalâfi için mübayaasına lüzum görülen âzami o6810 kilo süt 24800 adet kâse yoğurdu ve 5800 kilo ikinci nev'i koyun © açık münakasaya vazedilmiştit. Taliplerin o şartnamesifi görmek üzere her gün Adliye Levazım Dairesine ve münfi kasaya iştirak edeceklerin 24-7-934 Salı günü saat 14 Istanbul Vilâyeti Muhasebeciliğinde müteşekkil Komi: nu mahsusuna müracaatları ilân olunur. o (3565) 43934W İstanbul Sıhhi Müesseseler Satınalma i Komisyonu Reisliğinden: ! 40,000 Metre Yerli Amerikan bezi 6,000 Metre Yerli Haki renkte elbiselik bez 4,000 Metre Yerli Gümüşü renkte elbiselik bez. Istanbul Akliye ve asabiye hastanesi için lüzumu o yukarda mıktarları yazılı yerli bezleri olbaptaki nümune W şartnamesi veçhile ve 17 temmuz 934 salı günü saat 14 kapalı zarf usuliyle ihale edilmek üzere münakasaya muştur. İsteklilerin müracaatları. (3346) 3859 IÇ TİCARET UMUM MÜDÜ RLÜGÜNDEN : Esas mukuvelenamesi ööahalli kanunlara göre tanzim edilerek usulen kılınan 30 Ikinci Teşrin 330 tarihli kanın hükümlerine göre tescili istenen merkezi İngilterenin Durham konlluğu O dağilinde East Belden Şehrinde lagiliz tabiiyetli ve 5000 İngiliz lirası © sermayeli (Vivinns Boring cn Eki reyşon kompani Limitet — Vivians Boring & Eksploraton Company (Limit şirketinin vekâlele verilen istidası tetkik edilerek muvafık görülmüştür. E arasındaki umumi vekâletnameye göre Türkiye umumi vekilliğine şirket na yapacağı işirden doğacak davalarda bütün mahkemelerde daya eden, ve üçüncü şahıs sıfatlerile hazır bulunmak üzre İstanbul'da (Di Levant Â; ent Maşineri Kompani Limitet — The Levant İron and Machinery Company mited) şirketini tayin ettiğini bildirmiştir. Keyfiyet kanuni hükümlere uygun rülenüş olmakla ilân olunur. (946) Darüşşafakalılar Cemiyeti Reisliğinden: Cemiyetimizin teehhur eden se- nelik kongresi 18 temmuz cuma günü 14,5 da Cağaloğlundaki Hal- kevinde toplanacaktır. (911) Deniz IŞLETM yollari ee Acinteleri: Muin serimiz Han Tel 22740 AYVALIK -., sür'at yolu MERSİN vapuru 7 Temm CUMARTESİ 17de ci rıhtmından kalkacak İ gidip dönecektir. (3703) Doktor HORHORUNİ Hergün akşama kadar hastalarını Emin önü Valide kırasıhanesi yanındaki mu- avenehanesinde tedavi eder. Telefon: 24131 MEM ( 236 ) 3345 Ebalie, sormadan kalktı, su »sıt- tı, çorba kaplarını için avluya çıktı. Sansaros karanlıkla- ra kadar uyudu. Sonra Ilki Yenge uyandırdı. Kalkması ile çıkması bir oldu. Mahalleli yatsı namazın dan çıkarken Ilki Yenge ile Emine ilk derin uykularma dalmışlardı. İşte Bozkırlı Kangaloğlu Ali'nin kızı Emine'nin hikâyesi budur. Saat dokuza yirmi kala Sansa - ros polis dairesinin merdivenleri dibine çömelmiş biteviye soluk a- ıyordu. Çok koştuğu, biraz din - lenmek istediği bel Yorgum- luğunu giderir gidermez merdi - venleri çıktı. o Gayet sakin, gayet tabii bir tavırla nöbetçi komiseri nin odasına girdi. Polis dairesinde bir telâş, bir gürültü vardı. Nöbet- çi komiseri Sansarosu görünce ho- murdandı: — Vay Sansaros! Yezidin do - ğurduğu! İki gündür nerdeydin? Nasıl kaçtın kerata! — Kaçmadım ki... İşte geldim. telâş içinde sor- m rika komiseri bırakmıyacak. de kaçtım. — Öğrendin mi bari? — Öğrenemedim. — Öyleyse Eskişehiri boylf! caksın. Yarın geleceğine söz “* yor musun? — Ben buradan bir yere Bodrum odası sıcak. — Daha iyi, Kal. Polisler girip çıkıyor, sivillef şuşuyor. Komiserler telefonla başından ayrılmıyor... San artık daire içinde serbesiti. gelirse ondan da istifade lerdi. Sansaros bir polise s0 — Bu patırtı ne ağabey? — Birisini öldürmüşler. — Vay anasını! Kimi? — Berberin oğlunu. 7 yanaklı bir oğlu — vardı işte © Hem on beş dakika ya var ya — Tanımıyorum, Vah vah Sivil başkomiseri oradan yordu. Sansaros'u gördü. Yanl! kilere dedi ki: — İşte bir yardımcı, | be dört bucağa saldırın. gi Sonra Sansarosa birtakım mat verdi. Ritmedi du: — Ulan nerdeydin? — Hiç beyim! Eskişehir işini ben yapmadım, Kim yaptı diye renmek istedim. Bırakın beni ası! yapanı öğreneyim desem, mütefer-