rwıransır tumanı in Basra körfezinde limanları vardır İran men leke! ve Hazer denizinde ve bu limanlar memleket dahiline de- miryollarile bağlıdırlar veya bağlan- maktadırlar. Ancak Basra körfezinde ki Hmanla, garp memleketlerile müna- sebet uzun ve masraflı olduğu gibi Ha- zer denizindeki limanlarla da Ogarpla münasebeti temin için bütün Rusyayı kara ye geçmek veyahut tekrar de- miryelile Baküdan karadeniz kıyısına varmak iktıza eder. Her iki yol da İra- nın İransit ticaretini istenilen şekilde göremez. Binsenaleyh, İran ticari işle- i bihakkın görebilmek için başka bir memelketin limanlarından istifade eylemek ve oradan transitini yapmak mecburiyetindedir, İki milyon kilometre murabba: vüsa- tinde olan bu âzim memleketin bilhas ân merkez, garp ve şimal krsmların en münasip ticaret yolu hângi Uman olabilir. Şimdi biz bunu tetkik edece- ğiz: İvanın garp ile olan ticaretine vası ta elarak Rusyada Batum veya Poti, Türkiyede Trabzon, Samsun, İstanbul ve Mersin, Suriyede Şam Trablus veya Bayburt ve Felestinde Hayfa limanları olabilir. k İranım en mühim ticaret merkezi ©- lan Tebriz bugün demiryolile Batum ve Potiye merbuttur. Tahran - Tebriz hattı da yapılınca İranın merkez ve şimal aksamı mezkür limanlara bağ lanmış olur. Tebrizin Batuma olan mesafesi için bin beş yüz küsur kilometredir. Teb- rizden Colfaya kadar olan liran dahi- Tindeki ki m jrofili mumiyet itibarile hat nakliyata müsa- it ve iyi şeraittedir. Ancak Iranda ya pılmakta olan demiryolları normal ya- 'ni bizim hatların açıklığında olup Rus hatlarının açıklığı ziyade olduğundan ileride hudutta İran vagonlarndan Rus vagonlarına eşyanın nakli külfetli olacaktır. Rusya içerisinden geçmek, eşya ge- girmek ve ticaret muamelâtmı temin eylemek bazı mertebe güçlüğü mucib olduğundan yegâne vasıta olan bu yol-| dan bugün bile çok istifade alunma- maktadır. Maamafih ileride memle. ket düzelebilir. Biz vaziyeti sırf fenni clarak tetkik ediyoruz ve her hükü- metin transite karşı göstereceği sühu- isti müsavi addediyoruz. Iran demiryolları grap cihetinde Kir manşah Hanikin tarikile Irak demir- yallarına kolaylıkla bağlanabilir. Tah- Tanın işbu İrak O bududuna kadarde- miryol ile mesafesi nihayet sekiz yüz elli kilometre olacaktır. Hayfada mü- him bir liman inşa olunmakta ve İrak-| tan Hayfaya kadar © petrol boruları ferşi ikmal edilmekte olduğundan ile ride Hayfaya kadar bir de demiryolu yapılırsa | İrakın, İran hududundan Hayfaya kadar olacak hat tulü takri- ben (1300) bin üç yüz kilometre ve profil itibarile nakliyata gayöt müsait bir demiryolu olacaktır. Bugün Irakta mevcut olan demiryol- İarı dar hatlardır. Ve genişliği yalnız | kilometredir, Son seyahatimde Bağ Hatların temdidine ve dildir; lâkin her ih. mali nazarı dikkate almalıdır. İleri- de İran hududundan Hayfaya kadar normal bir bu hat ucuz lır, bem nakliye kudreti büyük ©- İur, Velhasıl İran transiti için bu saye- de Hayfa mühim bir rol oynayabilir. İran gene garp cihetinden savaçpu- isle - Ravunduz - madiye - Zaho Nü- #eybin tarikile ve Bağdat demiryolla rile Suriye limanlarından birine (en münasibi Şam Trabülusu) bağlanabi Tir. Hattâ İrakta yapılmakta olan iyi- | #oseler ayni istikamette Zahodan R vanduz ve İran hududuna kadar ya- pılırsa derhal Urmiye gölünün civarı ve bilhassa gölün cenup kısmı bu ta- rikle çok güzel işliyebilir. Gerek İran, gerek Irak her ikisi de petrol ve ben zin memleketi olduğundan üç yüz İometre kadar olacak bu ş0se iyi met edebilir. Nüseybin Şam Trablusu- na veya İskenderona (750) yedi yüz elli kilometrededir. İranm Savaçpula- &a doğru demiryol yapması şimdilik program dahilinde olamadığından ş0se ve demiryolundan mürekkep olan bu istikametten İranın mahdut bir kısmı | istifade edebilir; lâkin bu tarik âtide | Milliyet'in edebi tefrikası: 90 KANLISIR İhtiyarlamış ve hayattaki hakla- rumi kaybetmiştim! Eğer. genç olsaydım, bu genç | kadın, bana karşı küstah, mütecaviz olmazdı, mazdı ya! — Keşki yek olsaydım da , bü- tün kadınlar, bana karşı al, mütecaviz olsaydılar! i Fakat £ gittikçe de gevşiyor- dum. Biraz daha oturacak olur- sam, genç kadının hazırlamış ol- duğu tuzağa düşüverecektim. 'Cebimden saatimi (çıkararak baktım. Semine, maksadımı an lamıştı; birden kaşlarını çattı: — Ne o, gitmek niyetinde mi- siniz? — Müsaadenle yavrum ! Genç kadın, dargın dargın ba- nı sallıyordu: di ge © Sıkıldınız, değil mi? Peki öyle olsun.. — İnsan, senin gibi hayat ve ışık delü bir kadınm yanında 2 diktir; lâkin u- | MUHTAR Iranın Akdeniz © mahrecine doğru en fenni ve mühim istikametidir. Gelelim İranm Türkiye des rile ve Türk limanlarile ticari kalâtını ve transitini yapması şekline: Şimalde Beyazıt civarmdan iltisak edilmesi hususu bertaraf edilince Ira- min Türkiye ile demiryollarını birleş- trmesi ancak Van şarkında ve Saray | mevkii civarında olabilir. Bu istikamet, iktisadi ve fenni cihetten vesair suret. te dahi yegâne münasip istikametti. müna- Iran demiryolları Tahran ile Tebriz arasındaki 650 altı yüz elli kilometre- lik kısım inşa olununca Tebriz Colfa hattımın (Marand) mevkiinden vs ») üzerinden.hududa kadar (175) yetmiş beş kilometre inşa eylemekte Iran dahilinde iltisak © hattı kâmilen | bitmiş olur. Yukarda yazdığım veçhile iki mem- leketin demiryol ile birleşmesi ancak bir mahalde olabilir; (lâkin buradan Türkiye dahiline muhtelif istikametler de gidilebilir. Bu istikametleri birer birer tetkik edelim: İ) Huduttan sonra Saray mevkiin den ve Erçek gölü sahilinden geçerek Vana ve Van gölünün cenup sahilin- den geçerek Tadvan | Bitlis ziyaret mevkilerinden geçmek üzere D; sas) hilinde Tirşbam civarında Dicleyi g çip nehrin sağ sahilini takiben Diyar- bekire muvasalât eylemektedir. Coğra- | fi vaziyeti ve iktisadi şekli itibarile en iyi hattır; çünkü en meskün ve en mah suldar mevkiden geçer. Lâkin hudut- tan Vana 120 kilometre ve Diyarbekir cihetinde yüz kilometre kısımları müs- tesna olmak üzere inşası masraflı ve güç bir hattır. Bu hat şatak ve Botan sularını takiben Siirt üzerinden ve ge- vaziyeti dün olur. Diyarbekir ile hudut arasındaki hat tn tülü 500 - 510 kilometridir ve bu istikameti en büyük mahzuru tülün uzun almasıdır. Diyarbekirin Mersine dömiryol mesafesi 765 kilometre oldu- güna göre hududun Mersin İimanına | mesafesi ceman ve takriben 1270 kilo- metre olur. 2) Huduttan itibaren ayni istikame- ti takip ederek Tadvana geldikten son ra Rahva © yaylasından ve Muştan ve Murat suyunu takiben Psloden irsçe- rek Elâzize gelmektedir. Evveldenbe. ri tasavvur olunan hat budur. İktmadi vaziyeti de oldukça iyidir. Ancak Mu- suyu içinde seksen kilometre tülün- e genç Boğazı inşası çok müşkül bir hat olur. Huduttan Elâzize kadar tak- iben 600 kilometre olduğuna göre bu tarikle hudut - Mersin beynindeki tül 1320 kilometredi İ 3— Huduttan itibaren Van gölünün malinden geçmek üzere Barkiri Erci- yeş - Malazkirt - Koptan geçerek Muş İ ovasma ve oradan iki numaralı şekilde olduğu gibi Murat vadisinden E in ay- Bu üçüncü şeklin ortasında bir te- beddül yaparak Koptan sonra Mu- rat vadisile Baskan vadisinin birleştiği yerde Baskan deresini takiben yukarı çıkıp Göynek ovasına - girip Göynek | deresile Çapakçura inmek ve Murat içerisinden geçen gözergâhla birle, mektir, Bu suretle hat hem genç b: zi müşkülâtından kurtulur hem de tü- lü uzamadan daha muvafık ve mahsul dar yerlerden geçer. 4) Huduttan Van gölü şimalinden tasavvur olunan hat güzergâhmı Göy- nek ovasma kadar (takip ve oradan Elmalı deresine geçerek bu dere boyun | ca ilerleyip büyücek bir tunle ile boyu- | nu aşarak Frat vadisindeki kötür köp-| rüsü civarda ve Memehatun ovasm- da Sivas - Erzurum hattı ile birleşmek. | tedir. Huduttan kötür köprüsü yann daki iltisak istasyonuna kadar ceman 485 ve yuvarlak rakam olarak 5090 ki: lometredir. Bu noktadan itibaren Trab zon limanma kadar 230 kilometre ka- lıyor. Ancak bu hattın o denize yakın olan 80 kilometresi inşası müşkül ve çok inasraflı bir hat olacaktır. Hi de İranın denize en yakın mahreci â- tide bel 1 Trabzon olacaktır ve tülü 730 kilometredir. Kötür köprüsünün Samsuna kadar mesafesi sekiz yüz kilometre olduğuna göre hudut Samsun limanı beynindeki mesafe azami bin üç yüz kilometfedir.. | Yazan: Mahmut YESARİ ğımı bilmezsin! - — Yalancı! O halde, niçin gi- diyorsun? — Birine söz vermiş dum. Semine, çapkınca göz kırptı: — Söz verdiğini unutuver! — Olmaz, yavrum. Boynunu bükmüştü, bir çocuk gibi mırıldanıyordu: — Darıldım sana.. Bu sahnenin uzam. linden ürküyordum: Sana, söz veriyorum, haf- ta içinde muhakkak gelirim. — Beni atlatıyorsan! — Hayır, hayır. Çok (ciddi söylüyorum. Şimdi, senden bir ri- cam Yar, Sırrı Nevres, buraya ge- lirse, söyle, muhakkak beni gör- in. Çok mühim bir şey konuşa- cağım. — Peki, seni nerede bulsun? — Ben, klübe adresimi bira: kırım. ni bulun- w ihtima- İ idi, EN AE Eflâtun!.. Bir eski dostamdan dinledim: — Bir zamanlar, mahallede genç bir kıza tutulmuştum. O kadar se- vişiyorduk ki, değil bir gün, değil bir saat, on dakika biribirimizi gör- meden edemiyorduk. Hayranlığım, gitgide arttı. Aş- kım, kabına sığamaz hale geldi. O da, beni | seviyordu. Fakat saf ve masam bir genç kız aşkile... Ben de daha ilerisine gitmemeğe kat'i söz vermiştim.Buluştuğumuz zamanlar, sadece bakışıyorduk. Çünkü, yan- yana gelince konuşacak şey bula- mıyorduk. Bu derin, içten gelen, kabahat- siz, günahsız bir sevgi idi. Bir gün, nasıl oldu bilmem, ba- na gülümsiyerek; sordu: Seviştiğimizi duysalar, aca- ba ne derler? — Diyecek bir şey bulamazlar. Çünkü biz Platonik sevişiyoruz. — Yani?.. Anlattım: — Etlâtun var ya, şu meşhur fi- lozol... Aşkı, şimdikilerden bam: başka mânâda anlamıştı, Sevgi, saf, temiz ve lekesiz olmalı kana atinde idi. Tıpkı bizim sevgimiz gi-| bi... Gülmeğe başladı: - Demek, biz Eflâtan gibi sevis şiyoruz! - Ona şüphe mi var? Aradan günler geçti. Bir sabah, | gene onunla sahilde buluşmuştuk. O zamanlar, Paşabahçesinde otu- rarduk. Evlerimiz, biribirine çok | yakındı. Farkında" olmadan, elim, | onun eline dokunuvermiş. Hemen | kendini çekti: — Ne yapıyorsun? Şaşırarak: ç/.. dedim, ben bir şey mi | Yanımdan biraz uzaklaştı. Fakat edi kendiliğimizden tek- 'imize yaklaştık. Bilmem neden, gene gayri ihtiya ri ellerim ellerine gitti. Birde: renk değiştirmekten hoşlanıyorsu- nuz galiba? Anlamadım: — Nasıl renk değişt'rmek? Müânâlı mânâlı güldü: — Eflâtundan , çabucak yeşile geçtiniz de... M. SALAHATTİN Dizdariye yokuşunu düzeltmek lâzım Iran Şahı Hz. nin Ziyareti münasebe- tiyle gazeteler bir çok şeyler | yazıyor. Ben bu münasebetle çok mühim saydı- ğrm bir şeyden bahsedeceğim: Şah Istanbul'a geldiği zaman Fuat Paşa Türbesi civarındaki İran mekte! ni de ziyaret edecektir ve bu sebepten mektep Iran konsolosluğu tarafından ta- Bir çift gri eldiven Tuhaf bir itiyat biraz banal ol- makla beraber o bu kokuyu çok se-| verdi. Mendili, eldiveni, çantası şapkası iskarp'nleri, herşeyi Flör | damur,, kokardı. Etajerinin üstün- de ufaklı büyüklü | şişeler hep içi fFlör damur dolu. Burnu keskin ko- ku alanlar: Süheylânm bir odaya girdiğini derhal anlayabilir. Bu ko- ku onun odasına s'nmiş, perdeler, masa örtüleri, fırça, gibrit, tahta- lar, albumler, kitaplar, kalemler, aynalar hep bu aşk çiçeğinin esra- rıengiz kokusile bulanmıştır. Bu ko ku Süheylâya ait eşyanın iliklerine işlemiştir. : Ogün gri bir . eldiven âlmıştı. Çantasını açtı ve küçük lâvanta şi- sesinden eldivenlerin içini dışını ene bu koku “ ile buladı. Âdeta “Flör damur,, Süheylânın eşya ü- zerine vurduğu damga gib'dir. Ev | içinde Flör damur kokan bütün eş. ya Süheylâya aittir bunu herkes bi. lir, Akşam üstü Bomontiden tramva- | ya bindi Taksimde ( Şevket Cavit beylere gitti akşam çayından son- ra tekrar eve döndü. İşte bu iki üç satlik kısa bir ziyaret (o kendisine pahalıya maloldu. Çünkü ya Tak- sime giderken ya Bomontiden eve | dönerken tramvayda sabahleyin al dığı gri eldivenleri unutmuş, kay- betmişti. Şişli tramvay deposuna telefon etti. Bulunmadı. Giden git- | ti. Halbuki öğle yemeğinde koca- İKAYE | sıda eldivenleri pek beğenmişti. Pahalı ve güzel şeylerdi. Beğenil- miyecek gibi değil ki. Yazık bir de- fa giymeden kayboluşu ne fena, Çok acıdı doğrusu, Süheylânm kocası bankada me- İ murdur. Kaybolan eldivenleri iç evde dönüp dururken bankada lışan kocasının mesai odasıraı $öy bir göz atalım. Bankada bir Nermi Bey var ki | genç, yakışıklı bir delikanlı, Her- | gün yeni bir kadın macerası anla- | tır ve karşısındakilerin ağzısını su- landırır. Bugün ö mir ettiriliyor. Yalnız Şahın geçeceği Dizdariye yokuşu pek haraptır ve parke değildi ye çi Buranın sür'atle tamiri parke- e | Tâzımdır.. Ekspres trenlerile yolcu münakal ve kıymetli eşya ve posta nakliyatı için budu > kötür Sivas - Ankara tarikile Tahran - İstanbul münasebatı en mü- istikamettir. Kötürün İstanbula mesafesi 1600 kilometredir. G ek sefer tâdat olunan mahreç- lerin biribirine nisbetle mukayese: yaparak iktısadi vaziyeti anlatmağa galışacağız. — MUHTAR — larını uzatmıştı, elimle (o uzaktan bir puse gönderdim ve süratle o- dadan çıktım. Semineyi tekar göreceğim bi- raz şüpheli.. Lâkin Sırrı Nevres beni bulacak mı? Benimle konuş- mak istiyecek mi? — 12 Kânunuevvel — Klüpte, Sırrı Nevresi bekliyo- rum, Benim için, haber birakmış! Demek ki işin ciddiyetini hi: miş! Bu çocuğun, vak'alar ve liseler karşısındaki şaşmaz has- sasiyetine, doğru ve koku alışına hayret ediyorum. Sırrı Nevres, © kapıda görün- dü. Ayağa kalktım: — Arka salonda oturalım. O- rada daha az rahatsız ederler. Sırrı Nevres, sesini çıkarma- dı, birlikte arka salona geçtik. Yağışlı bir kış güniydi. Islak rüzgârın pek hoyratlığı üzerinde Vakit, erken olduğu için, klüp- te uşaklardan, gürsonlardan"baş- ka kimse yoktu. Fakat'kalın, tüy- lü yol halıları sesleri yutuyor, cıt olmuyor, rüzgârın homurtusu, bi- nanın içinde dolaşıyordu. Sırrı Nevres, çök sakin görü- nüyordu. Bu sükünetten, onun. geç geldi. Önun bö sakrak ve kadaşları derhal anladılar: — Nermi gene bir dalgadan ge- liyorsun galiba. Güldü ve cebinden bir çift kadın eldiveni çıkararak masanın üstüne fırlattı. — İşte del Baktılar. Gri ve gayet nefis du. r kadın eldiveni damur kokuyor- Seni müdür aradı dediler. Ner | m — Vız gelir dedi. Bu eldivenle- rin sahibinin yanından gelen bir a- dam için bu haber metelik etmez. Lâkin enfes şeydi. Bugün tanıdım. Bir buçuk saat kadar beraber kal- dık. Ayrılırken bu eldivenleri ha- lıra olarak bana verdi. Kendi defa bile eline geçirmemiş. Görü- yorsunuz yep yeni. : Hakikaten hiç giyilmemiş, buruş mamış bir çift gri eldiven gözleri. nin önünde idi. Süheylânın kocası eldivenlere ba | kıyor ve hayret ediyordu. Karisı- | nn bugünkü aldığı eldivenlerin tıp kısı, bem de o Süheylânın kokusu var. Tesadüfün bu kadar yanyana gelmesi şaşılacak şey. Neyse mümkün olmayan şey de- ğil ne flör damur yalnız Süheylâya. mahsus kokudur ne de gri eldiven giymek yalnız onun hakkıdır. Geç- ti. Üzreinde (o durmadı bile, Biraz bir yerde oturdular bir iki çalıştır. | dilar, Eve döndü. Eve geldiği zaman Süheylâyı bi- raz durgunca gördü, sordu. | — Nen var? ! — Hiç, Öyle acryorum ki; sabah aldığım eldivenleri tramvayda kay- bettim, | Kocası şöyle bir düşündü. | Siz olsanız Süheylânın bu eldi- | venleri tramvayda unuttuğuna ve | Nerminin uydurma bir çapkınlık | palavrası atlığına inanir mısınız İ- nanmaz mısınız? Kadın karilerim Süheylânn ma- | sumiyet'ne inanırlar, ama erkek | karilerim Süheylâdan adam akıllı | şüpheleneceklerdir. Kocası Sühey- | lâya re yaptı? 5 mıza ge- | lenden fazlasını değil. SM İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi : Galatada Ünyon Hanında Acent.“: bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. > Tel. Beyoğlu : olduğunu anlıyordum. Biribirimizin elini ( sıkmadık, karşılıklı oturduk. Sırrı Nevres, bekliyen bir tavırla duruyordu. e başlamak için, uzun mu- kaddemeye lüzum yoktu; konuş. cağımız mesele, ikimizce de ma- lümdu: — Sizinle, açıkça “anlaşalım, Sırrı Bey.. Evvelâ, vaziyetin müp- hem, karışık ve karanlık gibi gö- | rünen noktalarını — aydınlatalım. | Ferhunde hanımı, size karşı bir si-| lâh gibi kullanmak niyetinde de- öilim. Genç kızım haline açıdım ve şimdi Ferhunde hanım, İzmi, de. Sırrı Nevres, başınr doğrult- muştu, inanmayan gözlerle bakı- yordu: — İzmirde mi?... Ne münase- bet? — Onu da anlatacağım. İs: tanbulda yaşamak istemiyordu. Birtakım nahuş manzaralarla i- kidebirde muazzep oluyordu. İz mire gitti ve.nişanlandı. Sırrı Nevres, gözlerinin bütün dikkatile beni süzüyor, bir tek ha- reketimi kaçırmıyordu: — Nişanlandı ha! Başımla tasdik ettim; - — Evet, nişanlandı. Artık si- 4887, <>2469. tehlike kalmadı. Ferhunde ha- ann, belki bir silâktr, lâkin ben bu silâhr kullanmaktan vazgeç- tim. — Neden? — Çünkü, kızcağıza | acıdım. Kendi aramızda halletmeği daha muvafık buldum. J Sırrı Nevres, inanmakla inan. mamak arasında bocalıyordu : — Aramızda, neyi halledece- 4” İz yeme AA vinerle si — Hâlâ mı'bu nakarat? Size, son ve kat'i kararımı söylemiş- tim, zannederim. Hem (aradan geçen günler, bu meseleyi büsbü- tün ciddileştirdi. Şimdi istesem bile dönemem! Dönmek elimde de gil artık! Bu adam, neler (o söylüyordu? Ne demek, ne anlatmak istiyor- du? Beynim sancılanmıştı. Haki- katen geri dönemiyecek kadar ile- ri mi gitmişlerdi? Kanım çekiliyord. dönemi > Neden orsunuz? fena halde eş dost, bilmiyen kalmadı. Bunu. bir izze- YL. YA Bugünkü pro: ISTANBUL : 18,30 Plâk meşriya! 9 M selini gerekli medal Al meariyakı. > (Efiniye Bul Ti. Sad 21 Ajans ve borsa haberleri, Ka 21,25 Oda musikin konseri (Ce <ip Yakup, Mesut Cemil Beyle 223 Khz. VARŞOVA, 1345 n 19,25: Senfonik plâklar ie a, 3 5: Konferans. 21: Senfonik ke nerin eserlerinden (Peyte operasmdan). 24,20: Sig 592, Kbx, VİYANA 507 m. aKdınlar kora konseri. 10,40: Kadın mot Haberler, 23,55: Pia) , Khz. Destsehlandasndar 1 20: Aşk ve çiçek. Zi,15: Neşe çalar. 22: “Dim Dick habe. 23,20: Haberli musikisi. 74: Mün BELGRAT, 437 m 20,50: 904 Kha, HAMBURG 332 2 Racuberhasptmann Nickel tensil, 21 Haberler, 21,15 Ney'el sildi, 22 Karışık konser, 23 Mes 2 Orkestra, 850 Kir. BRESLAU, 316 m.: 1930 Memleket şarkıları (lant TURK ANONİM ŞİR ISTANBUL ACENT Liman Han, Telefon: Trabzon ye DİKKAT TARI Vr. Haziran PAZAR sünü saat 20 4 rıhtrmından kalkacak olan purda zamanm her konforu, kamaralardı tilatör, akar su vardır ci kamaralardaki ya kâmilen karyoladır. verte yolcuları için ranzalar mevcuttur. Güdişte : Zonguldak, İnel yancık, Samsun, Ünye, Gire rebolu, Görele, Trabzon ve Dönüşte bunlara ilâveten Of meneye uğrayacaktır. İzmir sür'at y SAKARYA vap Her PERŞEMBE « 16 da Galata rıhtrmmdan &İ doğru İzmire gidecektir. Bu her pazar günü saat 1$5dal kalkıp doğru İstanbula gelec: ZAYI : Temini istikbal s8: 147.49 kayd Na. ha maaş cüz almakta olduğum maaşama ait kaybettim yenisini alacağımda| yoktur. Ali Osman. milliy Asrın umdesi “MİLLİYE ABONE ÜCRETLE Türkiye için E LK Gelen evrak geri verilmes.— geşen “nüshalar 10 kuruştur — Cİ matbaaya | mit işler üçin mü cnat edilir. Gazetemiz ilânların tini kabul etmez, yim. Hem #onra, herkes, mana verir? Sırrı Nevresin tavrı, veriyordu. Kalbim, biraz mış — Lüzumundan fazla yorsunuz. Bunlar, olağan dir. Bozulan, yarıda kalu bir tek sizinki mi? Buna, nin erhhatini bahane edebi Sırrı Nevres, o kuvvet güvenen bir eda ile kafası| tutuyordu: Bunlar, çocukça H ler, Beyefendi. , Kalbim göğsüme sığ Orada Sırrı Nevresi yumru) altında ezmemek için kend tutuyordum. Hasta Yat Mesturenin halsiz, — ölgi bana yalvarışı gözümün gitmiyor. Öfkelenmek değ zillete katlanmalıyım. — Sırrı Bey, beni dinl Şu ak saçlarımla size yal rum, Neşideden vazgeçiniz! denin annesi, genç yaşınd. öldü. Neşidenin de kuş canı var. İzdivaç, onu, his sut etse bile, sıhhatini, tahrip edecek. İzdivaç , o dürmek demektir. Eğer, İnmi “Güme <5