22 Mayıs 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

22 Mayıs 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hicaz kralı ile Yemen İmam: a- rasındaki muharebe bir kaç hafta- dan beri her yerde: gazeteleri çok meşgul ediyor. Bazı gazeteler bu muharebenin, Avrupalı iki devletin Arabistanda kurmak. — istedikleri nüfuz kavgasının bir neticesinden- ibaret olduğunu ve muharebeyi ya- pan Arsplarm o devletler elinde bir vasıta olduklarını rivayet edi- yorlar. Vehabiliğin t;r'hine göre, bunun iddia etmek te mümkündür. ri Necit emirleri ilkin Mekkeyi al- mağı ve orada Arap birliğini hazır. İamağı kendilerine bir gaye yap- muşlardır. Onların Oo maksatlarmı yaktile Napoleon < da anlamış ve kendisi Mısıra girdiği zaman, Hin- distan yolunu (o hazırlamak üzere, kendisinin himayesinde fakat Ve- habilerin riyasetinde, birleşmiş bir- Arap devleti tesis etmeğe teşebbüs etmişti. Herhalde şimdiki muharebe ba- yaği b'r Arap gazvesine benzemi yor. Necit emiri Mekkede yerleştik- Yemene gözünü atınca in çoktan beri malüm o- lan maksadı insanın hatırına geli- yor. Fakat dünyanın şimdiki hal'ne göre Arap birliğini, kurmak müm- kün olsa bile, Yemen o birliğe kati olarak, yani kendisi rıza göstere- rek girebilir mi? Herhangi bir memlekette hakiki birlik kurmak yalnız başta bulunanların isteğine bağlı olmasa gerekt'r. O topraklar üstünde yaşayan insanların arasın- da tarihçe, medeniyetçe de bir bağ- Ilık bulunmak lâzımdır. Halbuki bu bakımdan bir taraftan Hicaz ve Necit ile diğer taraftan Yemen ara- sında büyük bir ayrılık vardır. Vakrâ İslâm inkılâbı, daha hic- ret'n onuncu senesinde Yemeni de ilhak etmiş ve inkılâbın o verdiği hızla orayı da Arap birliğine sok- muştu. Fakat orada daha evvel bu- lunan medeniyetin eserlerini ve o eski meden yetin insanlar üzerinde bıraktığı tesirleri yok edememiştir. Bir medeniyet ne kadar eski olursa olsun, ona tâbi olmuş ii ü onun izlerini silme kabil olamaz. Ayni İslâm inkılâbı eski İranı da ilhak etmiş, orayı da Arap birliğine soktuğunu zannetmişti. Fakat esk''İran medeniyeti her fır- satta kendisini tekrar meydana çı karmış ve | İranlılar hiç bir vakit Arap olamamışlardır. Arap dilinin en kuvvetli devrinde bile İranlılar kendi mili / dillerinde ilim kitabı yazarak kendilerinin . Araplıktan ayrı bir iyetleri bulunduğu. nu göstermişlerdir. mezhep farkı da işte yalnız yaban cı bir içtihat farkından ibaret değil dir. Eski Iran medeniyet o vakit u- mumi dine girmiş, fakat onun içeri- sinde kend: milliyetini gene muha- faza etmek istemiştir. Bunun gibi Yemende çıkan mez- bep farkı ve bahusus bu farkın İ- randa çıkan mezhep farkına pek | benzemesi de elbetis bir tesadüf eseri değildir. Bu da Yemende, A- raplardan evvel, Ad o oğullarının kurmuş oldukları eski medeniyet'n orada yerleştirmiş olduğu milliyeti muhafaza etmek istemesinin neti: cesi sayılabil r. Önceden, Hicaz gi- bi kurak bir çölden ibaret olan, Ye- men ellerini bereketli topraklara — Ne düşünüyorsun, kızım? Seni, memnun edemeyişime üzi rum. z Eğer ağlayabilsem, karşımdaki yaprak kadar hafif, zayıf kızcağız- dan utanmıyacağım. Ağlıyacağım. Fakat kalbim öyle yanıyor ki göz narlarımı ktu: e — Sen, kendi saadetinden baş- 'ka bir şey düşünme, yavrum. Neşide, dargın dargın başını sal- EE Ben o kadar hodbin miyim? — Onu demek istemedim. Mak- sadımı yanlış anlama... Mesut ol. ak, biraz da nefse telkin mesele- t olduğuna, “olacağına kendini ındır. ii — Beni, sersem, budala yerine mi koyuyorsun? Neşidenin sesi ve hali beni kor- kuttu: — Sen, bile bile bedbaht olma- ğrmi tercih ediyorsun? — Bedbahtlık ta bir telkin mese- lesidir, Hüsrev amca! Yemen medeniyeti İranda çıkan | z Milliyet'in edebi tefrikası: 82 KANLISIR | ce çeviren meşhur büyük bent Ad o- ğullarının medeniyeti eseri idi, On- lardan sonra Hymyerilerin medeni- yeti de Ad oğullarmın kurdukları yolda devam etmiş, Yemenlilere Hicaz ve Necitlilerden büsbütn ay- rı bir hayat vermişti. Ad oğulları Sedillot'un ye: na göre Kur'anda Şems süresinde ismi geçen Semut kevmidir. Ad o- ğulları reisleri olan Şedat ve Lok- man zamanlarında, yani milâttan iki bin yıl önce İrak memleket'ni Hindistanı almışlar ve uzun zaman Babil'de hüküm sürmüşlerdir. Ora- da ilk Asuri hükümdarlarına mağ- lâp olduktan sonra Arabistana ya- yılmışlar ve Mısıra da girmişlerdir. mış bu haberlere göre, Avrupalı tarihçiler Ad oğullarının, Mısırda daha ziyade şöhret bulmuş metmişlerdi. zim tarihimize göre girm'ş olan İKESUS kabile- sini “bir Türk ailesi olarak kabul etmek için deliller vardır.,, Tarih C.1. 5. 114) İKESUS'leri eski Av- rupa tarihç'leri çobânlıktan başka bir şey bilmez, iptidai bir takım in- sanlar gibi gezerlerdi derler.Yakın zamanlarda Mısırda iki muhim Papi denilen, bu iki mühim eser Mısırda İkesus o kralları zamanında yazılmıştır ve her ikisi de o zamanda ilmi bir fikir mevcut olduğuna delâlet ederler. Abel Rey, Seience Orientale ete, kitap IN Zaten ilim tarihi, Sumerlerden gelen ilim fikirlerinin Anadoluyu, Akdenizin şark sahille, geçerek Hindistana gi rir. Yemen bu yolun ü ğu g bi Ad oğullarınm orada yap- tıkları büyük bent te şüphesiz an- cak ilim fikrile kurulabilir. Şu hal- de Yemende, Arap medeniyetin. den, İslim (medeniyetinden çok evvel mevcut olan, eski medeniyeti Sumer medeniyetine bağlamak ay- kırı bir fikir değildir. Eski Yemen medeniyeti nereden gelmiş olursa olsun, İslâm inkılâ- bından sonraki Araplıktan ayrıdır ve onun için denilebilir ki, Yemen Hicaz ve Necit Araplığından dai- ma ayrı kalacaktır., —GA — Cihanşümul bir şöhre- ti baiz şef dorkestra | tarafından 2 BÜYÜK Sigortaları halk için Acentası bulunmayan şehir! imei > Tel. Beyoğlu Yazan: Mahmut YESARİ | Neşidenin cevabı, son kararımı verdirtti. Germaine'yi hemen Pari- se göndermeli. Françoise'la Fer. Ki ir ge ,elememeyi li köyitlerine bırakır. zina, — Artık biribirimizi hiç mi gör. miyeceğiz? — Ben, sık sık gelirim, kızım. Neşide, boynuma sarılmıştı; göz. yaşları, yanaklarımı ıslatıyordu. Kalbimdeki ateş sönmüştü. Neşideyi saçlarından öptüm ve köşkten kaçar gibi çıktım. Doktor Nüzhet Süleyman, başı: nı sağ elinin şehadet © parmağile saçlarını karıştırıyordu: — Demek, Neşidenin Sırrı Nev- resi sevdiği muhakkak? İçimi çekiyordum: — Maalesef doktorcuğum. — Ben, biraz sezinlemiştim. Ev- lenecekler mi? — Şüphesiz... Neşide, kararını vermiş, Halim Siret mi mani ola- | cak? 7 olan, İKESUS'lar olduklarına hük- l akşam ve yarın akşam: SARAY (Eski Glorya) sinemasında <£ i i di lü il k li ğindes i, bi aleyh leğinde GEORGES GEORGESCO Myvüd | Garzan ka | kk glam ür im | UY BÜKREŞ'in FİLÂRMONİK ORKESTRASI Mevs'min en büyük arlistik hadisesi Fiyatlar: 100-200 ve 300 kuruş gam) (16912) İttihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz Merkezi idaresi : Galatada Ünyon Hanında MİLLİYET SALI 22 MAYİS 1934 Dartilâcezedeki paralı kısım Bir okuyucumu: 3 metro boylu adam.. Mısırda, yerlilerden bir amele, çalıştığı binadan düşmüş. Kendisi ne bir şey olmamış ama, aradan bir kaç gün geçince adamcağızın boyu, İâstaik gibi uzamağa başla- muş. Hastahanede doktorlar, etra- fına üşüşmüsşler, enine boyuna mu- ayene etmişler. Evet, ne fazla ne, eksik, Mısılı amele, her gün bir , santim uzamakla meşgul!.. Herif, böyle uzaya “uzaya boyu üç metreye yaklaşmış. Doktorlar kesip atmışlar: — Boyu üç metre olduğu gün ö- hürl., ül paralı kısım tesis edeceğini ve Da- imi Encümenin bu hususta bir de talimatname hazırlıyacağını büyük bir meserretle okudum. Ne yüksek teşebbüs, çok takdire lâyık ve se * vinçli bir eserdir. Ancak bu krsım- da yalnız tekaüt maaşı az veya ğ ridatı küçük olanları ibate ve iaşe- ye hasretmek bilmem © doğu olur mu? Tekaüt maaş: veya varidatı çok olanları dahi ibate ve iaşe et - mekle de beeriyete hizmet edilmiş Dedikleri çok'yeçmeden çıkmış. olmaz mı? Hiç kimsesi kalmamış Mısırlı amele, dünya boy uzunluğu ve her veçhile yardıma #btiyacı o - rekorunu kırdıktan © sonra, kalıbı lan ve sıhhati de az çok mubtel ma dinlendirmiş. datı yolunda insanlar da & Hi gazetede yiğiymi arka- 7. > e tesis edeceği bu para- laşlardan birine sordum: k Ke a EE lı kısmı üç sınıf üzerine ayırmalı. — Ne dersin? İnamlacak şey mi | © Kalem kâtiplerinden Ihsan efen- ei dile refilin cariye- | Birinci, ikinci, üçüncü.. Mesel ba?... Dedi ki: — Vak'a Mısırda olduğuna göre inanırım!. Nil o toprağı bereketli #opraktır... JALÂHATTİN di telâşla müdürün huzuruna girdi: derin müdür bey, dedi, Sizden dört gün için mezuniyet ri- ca edeceğim. Refika cariyeniz dün- yaya bir çocuk getirmek üzere. 'etmiş olurdunuz.. birinci için her ey dahil olduğu hal- de kırk beş, ikinci otuz yedi buçuk, üçüncü on iki buçuk Türk lirası ol- mak üzere şehri ücrete tabi tatula- bilir ve birinci smıfta olanlara yal- Sporcu memur Stadyumda 'ki meşhur takımın karşılaşacakları gün fevkalâde inzı bat tedbirelri alınmıştı. Bu iki ta- Çok lü > tecil ze N n üdü: fendinin evli | Kımın maçında nedense seyirci! nız kendisine mahsus bir oda, ikin- e a i eyh | rin sinirlerine gene hâkim olama- | ci sınıfta olanlara | heriki kiliçin | karısının dünyaya bir çocuk getir. | dıkları bittecrübe eki bir oda, üçüncü smıfta olanlara da | mesi kader, tabii bir şey olamazdı, | İki takım kendi kendilerine ber- | her dört kişi için bir oda tahsis edi. | hangi bir sahaya gitseler, orada karşı karşıya geçerler, oynasalar, biri yense, biri yenilse... hayır, öy- le olmıyor. Sey'rci denilen bir mah- lük vardır ki, oyunda hiçte rolü yoktur, fakat kendisi için hazırlan- mış tribünleri doldurur sahanın et- dedi ki: e — Hay hay, yalnız işleri yüzüstü kalmıyacak şekilde tanzim et... in alacağına evvel den em'n imiş gibi: " o Tanzim ettim efendim, tan- lebilir ve sinleri artmış kadınları. | mız da almabilir. Bu müessese da- hilinde bir kütüphane ve her sınıf halka mahsus mütalea salonu bu- l ISTANBU : Mesut Cemil ber | 120: Alaturka ilya Sadi haham ve are haberler ve borsa, karı- iecip Yakup bey tarafın lundurmakla beraber sütçü, mahal- * lebici, simitçi, yaş ve kuru yemişçi | | . | sim ettim, dedi. a Bu mah bana | satıcıları bulundurmak ta pektld | ia ie beni fendiyi tekrar | Onun içindir ki fevkalâde inzibat | Mümkündür zannediyorum.,, | a DORRAE Me e İlanla ardi) tedbirleri alınır. ” Hademsi Hayaratın maaşları | » Orkan — Ne var İhsan efendi, bir şey | © Oyun tam hızını almıştı. Yürek- Bugün ayın 21 i olduğu halde i mi söyliyecesiniz? İ ler ağızlara geliyordu. Gözler top- Erkea€ İdris lk domal başyük ilik) — Affedersiniz müdür bey, si ta, boyunlar uzanmış, gol kaçırılm- iirim'ddk s3 i den bir hafta mezuniyet rica edece-| ca hayıflanmalar, gol olunca bağ. | şan maagarım daha vermemiştir. | » ğim, Refika cariyeniz dünyaya bir | rışmalar, alkışlar, yaşalar... Ve aym İz dar da veremi - $ | mele çocuk getirmek üzere.. Çok lütfet. | Yirmi iki oyuncunun arasına kısa| yeceğini söylüyor. , : kini li miş olurdunuz... pantalonlu, senin benim gibi sivil Ta Boğaziçinden gelip te maaş- | İ 20: Pil 2000 Tamil 20 Koman k Müdür Bey şaşırdı: bir adam arız olmuştur. Bazan | larının bir kısmını yolda sarfettik | * MZ Rahim. 2210: Ri orkemranı. RM, gaz AA Me üzerine keşayeeii ağ leri halde elân haklarını alamıyan i ler z3lör Orkesirm ile popler haralar.| dedi, ayol daha geçenlerde gal ba | leler'ni tutuyor, taarruzları, “İ memurlar var. Bu zavallıla; i “4 Kr. MOSKOVA, V724 m. gene böyle.... yoksa siz değil midi- | faaları gevşetiyor, hülâsa oyunun | p. olacak? MAY A e a Ort Ma İni 0? bütün tadını kaçırıyordu. ; —— man ii Müdür geçenlerde gene böyle i- | © O gün taşradan yeni gelmişbir i zin isteyenin İhsan efendi olma- | polis te stadyumun inzıbatına me- l masını, hatırasında yanlış olduğu- | mur edilmişti. Doğrasumu iri f rek: : mek lâzımgelirse yuna düdül Istanbul Universitesi | Ordinaryüsle — Peki İhsan efendi, dedi, yek gelip oyunun keyfini bozan adama | rilen göz hastaları Peek i nız işler yüzüstü sın, ona gö- ani pek te iyi bir gözle mpyor- İl Teersheimer tarafından ve Berteyi tahzimi"dt; bir hafta git | du. Herkes Bilir ki düdük çalık” İİ ke mede Türk Tp ee İİ | Aradan iki ay daha geçmişti. ancak. polisin ve bekçinin hakkı" Ü nunda buşün saat 14,30 da Şebekiyef $ | İhsan efendi tekrar müdür beyin | dır. ; intisallerine dair bir kanferans veril , huzuruna çıktı. Müdür İöyartık Yeni polis bir sabretti, iki sab- (| çi... İ İhsan efendiyi iyiden iyiye tanıyor. du. Herhalde bu defa gelişi mezu- niyet için değildi. Hele karısının retti. İstanbuldaki yeni vazifesine daha yeni başladığı için parlak bir iş görerek âmirlerinin gözüne gir- Yiilliyet sında yanılıp yanılmaması meselesi de zihnini pireliyordu. — Gene ne var İhsan (efendi? diye sordu. — Affedersiniz müdür bey, efen dimize Allah ömürler versin, şey efendim'z, kulunuza on gün mezu- niyet bahş buyurmaz mısınız. Re- adam şu oyunculardan ne ister? İkide bir gider karışır. Biz mezun saatlerimizde ir la, dama oynarken başkasının ka- | rışmasına tahammül ediyor mu. | yuz? Ben 6345 numaralı memur gi dip bu adamı çıkaracağım. ABONE ÜCRETLERİ : Türkiye için Hariç için DAN e KONSER virilecektir. ar — Gaze 'ika cariyeniz... şey efendim, dün- O kararla bir hamlede sahaya b alt işler için müdiriyete müra- aa bi zoru getizmek üzele'de.. | fırladı. Hiç izahat mizahat dinle İğ serin nm see Nİ Müdür bu sefer afallamıştı. meden adamcağızı bileğinden ya- kaladığı gibi sahanın dışına sürük- lemeğe başladı. Fakat adam sürük- lenmek © istemiyordu. O zaman “sen misin kanuna karşı gelen?,, diye kafasına bir yumruk indirdi. Sersemleşen adamcağızı şimdi da- ha kolaylıkla sürüklerken, birden- bire üzerine abanan 22 oyuncu - nun altında yere yuvarlandı. Ne ol- — Göne mi yahu? dedi, sen be- nimle alay mr ediyorsun? Sizin re- fika hanım her iki ayda bir çocuk mu doğurur? İhsan efendi toplandı, büzüldü: — Vallahi yalan değil müdür B., dedi, iki gözüm kör olsun ki dün- yaya çocuk getiriyor. — Canım nasıl olur? anlayamamıştı? Nihayet muştu, ı kendisine gelip ayağa kalktığı za- | | man, en yakım — şefi de vazifesini | : yaptığına kani bulunan biçare me- | | ; ı ; | müsait şeraiti havidir muru haşladı. Çünkü 6345 hakemi yumrukla-” | yıp sahadan çıkarmak istyordu. — | lerde acenta aranmaktadır. 4887. “iEEp>2469 <ü —SEM— kalktım ve doktorun ellerini tut- Doktor, lin sallıyordu ee ir lala İ — OG irak Eri işle bi | Üahi sinde bir mahzur görmüyorum. G a « müşahsit gibi bulunuyor. || © | “2 Azişim, bulada sana düşen | demki e a nl iye Do; di ia int © m? . mesi, evlenmemesinden iyidir. > ize : iv İ ipeği e. doktorun gözlerinin | bir r snele ta Çünkü evlenmiyecek olursa, üzüle | erimizden yaş geldi: cek, hissi ve ruhi dalâlete düşecek. — Bana, sık sik mektup yaza « — Sen, Neşideye dikkat etmeli- sadi halin O zaman tehlike baş gösterebilir. | cak mism, Hüsrev Bey? Parise gi- — Azizim, bu iş, tiği Plaka Se NE Za Onu kimdi halis biziln: daha çok vahim... Neşide, Sırrı Nev resle evlenirse betbaht olacaktır. Sözle, nasihatle gözünü aç. Neşide, Doktorun hakkı vardı. Hangi u- | dip bir yer bulur bulmaz; sana ad- Doktor, merakla sordu: seni sever ve sözünü de dinler. cundan tutsak, Neşide tehlikeden | resim yazarım. r a — Sırrı Nevres, çok mu fena? Doktor, dudak bükevek güldü: | kurtulamıyordu. ren > oi Fakat benim adresim malüm — Doktorcuğum, bunu ne kada, — Seni dinlemedikten sonra be-! bul edip tevekküle düşmekten baş | değil. : anlatsam, gene lülilkineeş ol. ni mi dinliyecek? ka çare, yol yokiu: — Demek ki mektup yazmama* , mu istiyorsun? — Ben, belki bu kış Parise geli- | rim, Germaine, ellerini çırpıyor: — Bu daha mükemmel... Paris — Demek, Neşideyi taliine ter « kedeceğiz. Öyle mi, doktorcuğum? Doktor, kollarını açtı — Bütün insanlar gi Ben, kollarımı kavuşturdum: — Alacağın neticeye bakma, o- nunla meşgul ol. Doktora, günlerden beri içimi kemiren korkuyu açtım: — Neşidenin evlenmsei hakkın- mam, Sen, iyi insansm. Fenalığın bu dercesini aklın, hayalin almaz. Biz, pek gafil avlandık, zamanında aklımızı başımıza toplayıp gözümü zü açsaydık, önünü alaböüirdik.Fa- N kat şimdi ok yaydan çıkmıştır. Ta- | da konuştuklı » hemne hemen | o — Ve biz de buna, seyirci kala. | gelince, Otel Lütesya'ya uğrarsın. bil eğrüleli Drama başl | Safarrdat eyl ağız, değil mi? Otelin garsonlarıclan Avgaste bo Bİ | sare yok! Nüzhet Süleyman, hayretle göz- Doktor, gücenik gücenik bakı - | nisa'yeğenimdir. Adresimi onden | sorarsın, — Mersi, çocuğum, Pariste, ne * fis bir kış geçiririz. lerini açmıştı: yordu: — Nasıl teferrüat sayılır? Peki, | (o — Sana göre ne var. Bu facia - bunun esas noklası ne, nerede? o | nın bir tek seyircisi kalıyor, o da Doktor Nüzhet Süleyman saçla- rını karıştırıyordu: — Peki, böyle nazik zamanda, : ü k esas a a irmalme; Eramiorüa, Forkui m e id G5 erimeleri emele iş a e Yumruklarımı koltuğun kenarı. | Nevresle veyahut başka biri | dekter, SE ar li Di ei n, her gün göreceğim. Bütün gördüklerini de bana yazacaksın, — Hattâ hissettiklerimi de... — Mersi dokiorcuğum. — Fakat bir şartla... Arasıra İs- tanbula geleceksin... — Saha vadediyorum, doktor! lenmesi teferrüat sayılır. Asıl sele, Neşide evlenebilir mi? İzdi - vaç, onun sıhhati üzerinde tehli - keli bir tesir yapar mı? Annesi” Mesture Hanımı, düşün, Doktor, ellerini dizlerinde ki - litlemi: di —— Neşide, biraz zayıftır. kansiz. na vuruyordum: Ben, bu izdivaca taraftar de- ilim... Burada durursam kendimi tutamam, ileri geri | şeyler söyle- rim. Hem sonra, herkesin neşe: kaçırmakta ne mânâ var? Çıkar gi- derim; bari gözüm görmez. Doktor, dalgınlaşmıştı.. Ayağa titreye titreye: İ — Sırrı Nevreze bir cihetten mü ği teşekkir ve minnettrim, dedi. i — Ne cihetten; kizim? Bana, senin gibi, Ferhunde i dost kazandırdı. Fakat 9 - Bitmedi —

Bu sayıdan diğer sayfalar: