27 Şubat 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

27 Şubat 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

110 e İLLİYET SALI 27 ŞUBAT 1934 — Ecneki şirketlerde | Yumurta ihracı Türkler (Başı 1 inci sahifede) murlar için tekaüt hakkı tanınmamıştır. Cemiyet, hastalık ve saire dolayısile yardıma muhtaç memurlara hekim gön- 'dermek ve ilâç vermek suretile yardım e decektir. Cemiyet, ecnebi şirketlerde müstah- dem Türk gençlerinin, seciye sahibi ol. ymalarını gaye ittihaz etmiş olduğu için öbmal ve tekânülü dolayrsie vazifesinden miyet nizamnamesinde bu hususta sara- hat mevcuttur. Cemiyete girecek olanlardan iki lira kaydiye alınır. Aylık taahhüdat memur- lar içim 100, müstahdemin için elli kuruş- tar, şekkülü münasebeti ketlerle burada müstahdem Tür, gayri Türk ve ecnebi memur ve müstahdemin miktarı ile bunlara verilen maaşlar hak- kında tetkikat yaptık. Elde ettiğimiz ne- sudur: İstanbulda 78 ecnebi şirket ve İl ec nebi banka mevcuttur. > mevcut 212 Türk memura 436 ecnebi hademe vardır. Şirketlerde bademenin fazlalığı bazı şirketlerin a mele istihdam etmelerinden ileri gel- mektedir. Mecmu maaşın yüzde 90 1 ecnebi me- rurlara, yüzde 9 - 11 i Türlere veri mektedir. Yukarıda zikrettiğimiz rakamlar, ec- tlerin kâfi miktarda Türk me- tihdam etmediklerini göstermek- t an lerini kendilerine tebliğ etmişlerdir. sönme lar intihap edecektir. e Talebe birliği (Başi linci sahifede) da neşrediyoruz: AA — “Şehir gençlik komitası,, namı altında gönderilen tehdit mektubunu Ü- mm gönderilen mektupta bahse- inden T. Şirketine alenen teessüf Türk gençliği şuurunu daima muhafa- kanuni yollardan arar. gençliğe izafe etmek için biz- zat şirket iş ii mu temel bulunan bu mektup © niversite gençliğile bir alâkası olamıya- tabüdür. B — Tünelde olan vakanın da Birli- ğümizle zerre kadar alâkası yoktur. Ve müsebbip şahıs uydurmadır. ğamz. iyeti idare heyetlerine mehsup arkadaşlardan hiç kimse böyle bir va- kaya şahit olmamıştır. C —2 nci hadise tamamen © şahsidir. Ve tahrif edilmiştir. Vak'ayı Mühendis ale Cemiyeti tavzih ve tekzip ede- “ük bir zabıta vakasını izam ede- rek tahkikat yapmadan Üniversite Rek- Hörlüğüne gikâyet şikâyet mektubu yazan şirke- teessüfler yollarız. Milli Talebe Birliği Başlıyor (Başi 1 inci sahifede) yonülmsiştier Yemeğin sonlarında Yal > kenci zadeler namına Hilmi Bey bir nutuk söyliyerek ticari tetkikler ik İstanbula gelen" ispanyol heyeti: Mimlamış ve ezcümle demiştir ki: le, seyahatlerile Türkiye ile İspanya ara- sında şimdiye kadar inkişaf edemiye- rek basit bir şekilde kalan ticari mü nasebatın inkişafı için büyük bir açmış bulunuyorlar. Bundan her iki memleket te azami istifadeyi temin ecektir..., Bu nutku İspanyol Heyeti reisi Marguis de Lara cevap vermiş ve Ti kiyede gösterilen hüsnü kabul ve m safirperverlikten büyük bir mahzuz! yet duyduklarını ve buna ancak Türk Bazılarının İspanyayi ziyaretlerinde mukabele edebileceklerini söylemiş - tir. Bu nutuklardan sonra gerek he - yetten, gerek yumurtacılarımızdan bir seii ppütekabilen hissiyatlarını izhar lerdir. kp ile Türkiye arasmdaki se- ferler yakında başlıyacaktır. İlk va - pur Karadeniz sahillerinden yumurta alarak Köstence, Varna ve Burgaza uğradıktan sonra İstanbula gelecek ve 20 Martta İstanbuldan hareket ede - cektir. İspanya ile Türkiye arasında tica - ret itilâfnamesi o vakte kadar akte- dilmezse İspanyollar (fazla almacak gümrük resminin üçte ikisini inde et meği kabul etmişlerdir. Yumurta ira catçılarımız bu şekilde ihracat yap - mağı kabul pe » 2 Almanya ra harbe Hazır ol!,, (Başi iinci sahifede) , Almanya'nın Londra Sefiri M. Banse' kalk hill # Ki ali debileceğini ve eserin ri versitesinde resmen . duğunu hatırlatmaktadırlar. yer Fakat Hitler sulhten bahsediyor... MÜNİH, 26 (A. A.) — Başvekil M. Hitler, 14 sene evvel ilk defa nutuk söy- lediği salonda dün akşam bir natuk irat etmiş, Milli Sosyalist Fırkasnın teessüs ve inkişafına ait bir tarihçe & yaptıktan sonra, demiştir ki: “Milletin önünde dalma isbavücut etmek mecburiyetinde olduğumuza Ten zamanlarda bir Neal Kör devine bundan kaçındığını gi dük Bundan, milletin tasvibini mek gesaret olmadığı zaman sakınılır. Bu hal bizde hiç bir zaman olmuyacaktır. Biz hiç bir vakit şiddete müracaat lüzu- mumu hissetmiyeceğiz. Binaenaleyh, 8€- hede en «z bir defa millet hakkımızdaki kararını vermek imkânını yermek istiyo- Tuz M. Hitler, iyaseti yek kler sulh siyasetinden behsede- Millet. ler arasında hakiki sulha taraftarız. Bi naenaleyh, namuslu ve sulh hissile mü- tehassis her milletin istemeğe hakka o- lan bir şeyin Alman milleti ümmi ia) man inden esirgen- Yurttaş ! Daima yerli mahealii ye,. —* Daima yerli malı kullan | Çünkü Bu mahsul ve bu mal senindir. M.İ. ve T. Cemiyeti Hadisenin aydınlanmamış tarafı yok (Başi 1 inci sahifede) vat Bey isminde tıknaz, kısaca boylu bir zat, kâtiplik vazifesini görmekte- dir. Beş altı sene devam eden bu or - taklık, iki üç sene mamazlıkları mucip oluyordu. Niha - yet bir tütün alım satımı İbrahim Bey- le Tülekyan Efendinin aralarının ada» makılli açılmasına sebep olmuş ve ketin tasfiyesine karar verilmiştir. İki sene kadar evvel yapılan bu tasfiyede Tülekyan Efendi 3800 lira alacaklı çıkmış, İbrahim Bey de kendisine bu hususta bir deyn senedi vermiştir. Kâ- tip Cevat Efendiye tasfiye neticesin - de hemen bir şey isabet etmemiştir. Bu ayrılıştan sonra İbrahim Bey, Ni- şastaciyan hanmdaki yazıhaneyi ken- di namı hesabına idame etmiştir. Ce- vat Efendi de kendisine kâtip olarak alıkoymuş, komisyonculuk kabilinden işler yapmıya devam eylemiştir. Artin Tülekyan Ef: ise, Türk - Felemenk tütün şirketine irsi etmiştir; şirke- tin baş mübayaacisı ve en nafiz ko - misyoncüsudur. Şirket tasfiye edilmiş, öküz ölmüş, ortaklık bozulmuş olma- #ına rağmen ortadaki 3800 lir: çak verecek meselesi, İbrahim Beyle Tülekyan var, ki bazı anlaşa- Bey hesabma mektedir. Filbakika Cevat Efendi, Tü ekyan Efendiye bir mektup yazmış- tir. Bu mektubunda yalvaran bir sağ ta ve “yanmızda bizmet verin ülekyan Efendiye yalnız bir mektup göndermiş değildir. Ara - dan biraz zaman geçtikten sonra Ce- vat Efendi, Tülekyan Efendiye ikinci bir mektup göndermiştir. Bu mektup ta kullanılan lisan, tehditâmiz mahi- yettedir: “İlk mekinbuma cevap ve medin. Hakkımı isterim ve almağa da mektedirim. Eğer iki gün zarfmda ce- taraftan aftan rak Bez de aca sh bulunan senede raptedilmiş 3800 yı aramaması için Artin Tülekyan Efendiyi sıkıştırmaktadır.. Bu mevzu üzerinde de Tü edilmektedir. tehditlerin Efendi tehdit Bütün bu mektu, ni Resmi tahkikat ne anlatıyor? Buradan ötesini yapılan resmi tah- istinaden anlatalım: Ge çın perşemba; gecesi saat sekiz buçuğa e Tünekler Şişliye giden tramvayda bir el çantasının unutuldu- ğunu gören biletçi, bunu oradaki ga - yağa terli etmiştir. Bu çanta seki bir her biri birer zarfa koğulmuş dört bom ba vardır. Mesele, derhal zabıtı ha ber verilmiş, iş Emniyet müdürlüğüne derhal telefonla bildirilmiştir. Bu set üdiriyette Emniyet müdür mun Hüsnü Bey bulunmaktadır. Hüs nü Bey, derhal Şişliye'gitmiş, yaren mektubun delâletile Tül. Efendi- akm Bursaya) ve (Vatandaş, türkçe konuş) ünvanlı kitaplardır. Mektupta ne yazılı?.. Çantada, bu kitaplar arasmda çı - kan mektubum 5. . geldiği . Dr a ei. | e Fakat würselin adresi silinmiştir. Eski Arap harflerile yazılmış e metni şu idiz “Kardeşim Artin Tülekyan Ef., Selâm ederim. âtiyettesi - niz, Ye iş selâm «- Mektubun tarihi 31-12-931 de ve imza yerinde (F. N.) harfleri vardır. ny müdürü maktubun del it edilen Tülekyan Efendi i- kametgâhmda nezaret altına alınmış bir de polis memuru ikame gi ve Tülekyan Efendinin ika - metgâhmda arama yapılmıştır. Bu a evde siyasi mahiyette her - delil ve emare bulunama - mii, b Cevat imzasile Tülekyan Efendi, gönderilmiş olan yukarıda hü lâsalarını yazdığımız iki mektup ele geçmiştir. Hemen sorguya çekilen Tülekyan Efendi demiştir ki: 4 Bu Cevat Efendi, Ibrahim Bey- ortak olduğumuz müessesede kâ - i, Tasfiye esnasında tabiatile ken- nden ayrıldık; Bir şey alamadiğın- dan şikâyet ediyor. Bana evvelâ yal. yarış kılıklı bir mektup gönderdi, disine yardım etmesi ve yarıma alma- mı istiyordu. Cevap alamaymca teh- ditküâr bir mektup gönderdi.” İbrahim EF. nin yazıhanesinde he arama Tetkik ediliyor ve görülüyor ki, çan tadan çıkan mektupla Tülekyan Efen dinin evinde Cevat imzasile bulunan iki mektubun mürekkepleri aynidir. Bunun mütehassıslara tetkik ve tesbit ettirilmesi cumartesi gününe bırakıla- rak zabıtaca, İbrahim Beyin Nişastaciyan Hanındaki yazıhanesin - de bir arama yapılmıştır. Bu aramada yazıhanede Tokatlı Mustafa imzalı bir mektup bulunmuştur. Bu mektup, İb- rahim Beyle Tülekyan Efendinin larmın çok açık bulunduğunu ve mü - nasebetlerinin husumet 'cesinde olduğunu gösteren mahiyettedir. Bun- dan başka çantadaki bombaların sa - gile olduğu zarfların ayni, İbr; yin yazıhanesinde bul! tanın, Tülekyan Efendi aleyhine mi - rettep bir hâdise karşısmda bulundu- fu hakkında hâsıl etiği şüpheleri bunlar takviye ediyor. Yazılar Cevat EF. n'n abii, derhal Cevat Efendi de, Bo- or. Ve Şişli rahim Bey de celp ve sorguya çekili - yor. Diğer taraftan Tülekyan Efendi- nin evinde bulunan mektuplarla çan- yönel çıkan mektupların yazısı ehli hibreye tetkik ettirilmiştir. Bu meyan- da Güzel Sanatlar Birliğinden müte » hassıs İsmail Hakkı Bey de çağırıl - mış ve bu mektuptaki yazmn Cevat Efendiye ait olduğu tesbit edilmiştir. Bombalar nereden alındı?. Bu neticeden sonra mesele, şu nok- taların tenvirine münhasır kalıyordu: 1 — Bombaları tramvayda kim bi- raktı? 2 — Bombalar nereden ve kimden ne zaman ne suretle tedarik edilmiş - tir Tahkikat tamik edilince; bu mokta- lar da tesbit edilmiştir: Ibrahim ve Cevat Beylerin hizmet- lerinde bulunan Rizeli Mehmet ismin- de biri vardır. Mehmetten boş veya dolu birkaç bomba bulması istenil - Mehmet, memurluktan müte » ye gene Rizeli olan Sarıyerde İs- kele caddesinde 107 numaralı hanede oturan Rizeli Hafız Mehmet Ragıp Efendiden bu bombaları tedarik et - miştir. Derhal Hafız Mehmet Ragıp Efendinin evinde taharriyat yapılıyor ven 100 küsur bomba kapsülü bulunu- TT lekmet Hare z Efendi diyor ki: — Bunlar harbi ümüumiden kal - Me Rizeli Mehmet bana geldi, kar fırtmasından bir gün evveldi. Benden domuz “öldürmek için dört iyi kapsülü istedi. Pazarlık ettik. ya mutabık kaldık. Ertesi sabah Za Ve kapali alp sini, Hâdise nasıl tertip edilmiş?” çantadan çıkan bombalar mütehas- sıslara tetkik ettirilmiş ve le a ve a ikisinin de yer olduğu i i bal. tanın içinden çıkan mektubu yazmış ve bunu Samsundan gelmiş eski bir mektup zarfının içine koymuştur. İb- rahim Bey de, Rizeli Mehmedin gö - türdüğü bambalaı arflara koyrmuş- tur, Rizeli Mehmedin Çargrçinde te » darik ettiği yukarda isimleri yazılı kitaplar arasına o konulmuş ve bomba larla birlikte gene Mehmedin Çarşı - dan satın aldığı eski bir çantaya yer- leştirilmiştir. Bundan sonra Rizeli Mehmet, akşamı beklemiş ve aldığı talimat veçhile, hareket ederek gece hava adamakıllı karardıktan sonra "Tünelden bindiği (o tramvayda mahut çantayı bırakmıştır. Zabıta, çantadan çıkan mektupta isimleri geçen Fehmi ve Faikin kimler olduğunu da tahkik ve tesbit etmiş - tir. Bunlardan Fehminin Almayan is- minde bir Ermeni mühtedisi olduğu anlaşılmıştır. Faik te medir. İlkisinin de bomba hâdisesm - de alâkaları olmadığı ve Cevat Bey tarafmdan kasden isimlerinin meklu- ba yazıldığı tesbit edilmiştir. Bu suretle bomba hâdisesine sit bütün karanlık noktalar aydımlatılmış oluyor. Tülekyan Efendinin ismi, dün kü gazetelerde (Tarabyan) , (Gülbe- nekyan), (Yavruyan) olarak çıkmış - tur. Bunların hiç birinin bidinsd kaları yoktur. Tülekyan Efendini mi, Sirkecide Kayseri hanında bir ya- zıhanesi olan Tulukyan Efendi ile de karıştırılmıştır. Tulukyan Efendi, hâ - isede kendisinin alâkadar olmadığını gider bir muharririmize temin etmiş - tir, Tülekyan Ef. nin evinde Dün bir muharririmiz, Tülekyan Efendi ile görüşmek üzere kendisini bulunabileceki O yerlerde aramışlır. Muharririmiz evvelâ mumaileyhin ko- misyoncu ve mübayaacı olduğu Türk - Felemenk tütün şirketinin Tophane yolen salonu karşısındaki merkezine gitmiştir. Burada muharririmizi ra rg dan karşılayan bir hademe, ini sormuş ve (Tülekyan Efendi. yi) diyince; — Burada durunuz, bakayım, de - tir. Hademe birkaç dakika sona ler ederek şunları söylemiştir: “— Tülekyan Efendi, buraya her zaman gelmez . Hele üç gündür hiç gelmiyor. Kendisini ikamete. ir ül dı Bomon Muharririmiz, bundan sonra Be: tiye gitmiş ve dört katir bir apartıman yavrusunda oturan Tülekyan Efendi- nin kapısını çalmıştır. Bu srada evin dört katının bütün pencereleri sımuıkı İheivert perdelerle kapalı idi. Sokak demir parmaklıklı pencere- m Tülekyan açmış ve mu - “— Kabil değil, Bizim Mösyö bu - günlerde hiç bir gazeteciyle, hattâ hiç kimse ile görüşmiyecektir. Zaten şim- di kendisini bir imza için Polis müdür. Tüğüne çağırdılar ve gitti.» Madam Tülekyan ile muharririmiz arasında şu muhavere geçmiştir: — Bizim bildiklerimiz bunlar Ma- dam, siz ini — Ne diyeyim? Polisten bunları Yalı; SE ni işte i mir ka k. Hi bu bir iki gün tai ali O zaman gelirseniz M,, size her şeyi söyliyecektir. > > — Peki Madam, bu Cevat ve İbra: bim Beyler size hiç gelmezler miydi? —— Hayır, eskiden ikiden İbrahim Bey ge- ie sizde san ri de yok mu? — Bilmem, belki le vardır. —— Bu işe sizne game iz? — Şimdilik hiç bir şey diyemem, Hepsini Mösyö söyler icap edince.. — Arada bir alacak verecek kav- gasından bahsediliyor da.. — Kimbilir, belki de vardı. ,, Diğer taraftan İbrahim Beyin Ni - gündür kapak halen dağne söyle - . mini Tütün tacirlerinden bazılarile son zamanlarda e Efendiye borçlu değil, rep en” disinin atlamış ve dr bulunmuş olduğundan önalaiğilele etiğini söylemektedirler. Adliye tahkikatı ve muhakeme, bittabi hakikati cektir. MEMLEKETTE Sivas gazetesiz kaldı SIVAS, (Milli; nü buraya gelmesi inin kardan gelememe Pazar günü dört gaezteyi bü okumağa mecbur kaldık. Sivasta bisküvili piyango SİVAS, (Milliyet) — sir son günlerde bir ikramiyeli biskü” vi satışı aldı yürüdü. Paşa Camisi önünde sıralanan masalar ve lerine dizilen deste, deste bil ler ve ikramiye eşyaları. rında, büyükler ve küçükler, YeNi avaz bağırıyorlar: — Haydi Beyler, beş kurufö gramofon. — Tali, şans, kader... Beş KW ruş verin, bir tane de siz alın, b alıyor, Ve içerisi en — Verin Efendiye bir ayna» — Amma da yaptın ha.. — Verin Beye bir kalem ucu” — Be birader kalem ucunu "© yapayım? Onun yerine başka bi” şey, hiç olmazsa bir defter ver hesaplarımı yazarım, — Ver beş kuruş, sana şu fani” lâyi vereceğim, haydi bakalım. İhtiyar kuşağının va ndan bir kese çıkardı. Bağı çözdü, elini i- çerisine daldırdı ve beş kuruş 6” kararak bisküviciye uzattı £ — Al bakalım evlât, hakikate” şu fanelâda gözüm kaldı. Deste deste yığılı kutuların bö” gisini alacağını kestiremiyordü En nihayet en altından bir tane 3 dı ve içerisini açtı, yanında bekli" yen e bir yavruya: bak bakalım ne yaz” a. Küçük heceliyerek: — Çorap askısı, dedi. İhtiyar daha fazla bekliyeme" di.. Bisküviyi de almadı ve sav#f” tu... Kendi, kendine söyler gitti.. Küçük yavrular masaların etr* fında dolaşıyorlar. Ve ik'de birde — Efendi amca, dört kuruşu” var, Bir de ben alayım mı? — Olmaz yavrum, Annendet de tamamla da gel. Çocuk boynunu bükerek uzak" laşıyor, artık müşteri azalıyor, bis” küviciler de sağdan, soldan bağı” mağa gene başlıyorlar: — Beş kuruşa şu gramofonü # lan yok mu, yok mu?.. — Beş liralık fanilâyi beş k” roya veriyoruz, gelin siz alın Be?” er. Bu piyangocular mahalle ar” larında eksik değil Kepenek suyu SİVAS, (Milliyet) — Sivasi “Kepenek” suyu diye maruf bi su vardır. Kepenek suyunun içimi çok iyidir. Bu suyun bir çok hastt lıkları tedavi ettiğine dair bi kıymetli doktorlarımızın raj re vardır. Bu suyun daha esaslı $, surette memlekete dağıtılmas! halkın suya olan ihtiyacım öf geçilmesi Belediye reisin? İilkmet Beyle ava arkndaşliri Sü uğraştılar... Ve bunda muvaffak oldul8'; e Kepenek suyunun memlekete mesi için çok gayret 7 be Mi dolayı da gok g3. n şan liye reisimize ve na memleket namma teşekki bir vazife telâkki ederim. Tarihi Söoman* :70 e a ibuğunu çeki. rek afyon çul en altından çoban kızma lümsü; ee i etin kartal yavrusu olduğunu anlamıştı. — Bilmiyerek yediğim için gü- nah sayılmaz. Dedi. Hiddetlendi. Fakat, hid- detini belli etmek istemedi. Batı- kuşu'nun afyon çektiğini görünce, çubuğunu tekrar doldurmak fırsa- tını kaçırmak işine gelmiyordu. yaz delimi am —— Bora yurdumuzda afyonu me- netti. Delikanlılar o neşesizlikten sararıp soldular. Ne kendi içiyor.. Ne de başkalarına içiriyor. Diyerek sözü değiştirdi. Batıkuşu Türk yurdunda fazla afyon içmekle ( tanmmıştı. onu herkesin gözünnden dü: ME a Sİ vii? Güneşin Oğlu Yazan: İskender FAHREDDİN afyon içmeğe teşvik ediyordu. Hitay; reisin ısrarma karşı, af- yon içmemekte inat etti, Batıkuşu çubuğunu tüttürüyor, uzandığı © yere — saatler geçtik- çe — pelte gibi seriliyor, kımılda- mıyordu, slükmil Çoban kızı sordu: Nİ Ben ie seviyor musun? yon dumanı ışıldayan e pe Eskiden çk saviğördini, dedi, fakat yüreğinden (Bora)nın sevgi: sini çıkaramıyacağımı anlayınca kinim uyandı. Kendi elimle büyü: tüğüm ve beslediğim yılanı, ken elimle boğup öldürmek istiyordum. — Bora'ya kaçmasaydı, öldüre- cek midin? — Şüphesiz... Kararımı vermiş- tim. Sevdiğim kadının. başkasını | düşündüğünü görmeğe tahammül | edemiyordum. » — Ya şimdi,.? AĞ eği COünsilin ağlum gelmek istemiş... Kinimin üstüne taş basar ve onu gene (eskisi gibi severim. — Suriyeye akın yaparsan, Mer - sâ'yı rz b Mm caksın? — Onu ele £ geçirdikten sonra, tekrar elden çıkarmak ve gözden uzaklaştırmak istemem. Ben nere- ye gidersem, onu da beraber götü- tereceğim. Çapulcularm reisi emellinin ta- hakkuk ettiği tatlı bir rüya için de yaşıyor gibi dalgındı. Afyonunu çekti. ,Dumanmı yukarıya doğru üfle- NE Çoban kızına dönerek: — O, büyük bir kabile reisinin kızıdır, dedi, o, babası gibi büyük bir kabile reisinin (karısı olmağa lâyıktır. Eğer Suriye Kralınm tah- tını ele geçirmeğe muvaffak olur- sam, günün birinde kral karısı bile | olabilir, AR, Hitay? O şimdi yanım. da olsaydı. lenbire o Mersâ'yı o kadar çok göresimi geldi ki.. — Merak etme, Batıkuşu! Belki yarn, belki de öbür güh ona ka- vuşacaksm! O seni candan seven bir kızdır. 3 — Ona çok işkence yapmıştım, Hitay! Acaba onun da bana kini” Şiar. k sener ama, deve kini tutmaz. len kadınlar çektikleri ıstırabı ibek unuturlar, iü Cama yüzü gülmeğe baş- lı: — Doğru söyliyorsun değil mi, Hitay? Beni aldatmıyorsun, bana yalan söylemiyorsun, değil mi? Hitay suratını astı: — Sen benim Sertelli yaylâsın- da hiç yalan söylemez bir çoban kızı olduğumu ( bilmiyor musun? Biz yalan söylemeyiz.. Doğruluk- tan ayrılmayız.. Çoban kızı yerden bir tutam af- yon aldı ve Batıkuşu'nun çubuğu- na koydu: — Bunu da Mersâ'nm hatırı için çekeceksin! O şimdi yalnız seni düşünüyor.. Sende onu düşünerek eğlenmelisin! Batıkuşu son afyon (o çubuğunu da çekmeğe başladı. . Artık başı dönüyor, gözleri kapanıyordu. Kendi kendine: — Bora., Üç gün düşeceksin! , Diyordu. Seni bir yaban domuzu avlar gibi, parçalıyarak öldürece- ğim.. Sırma püsküllü kuşağını be- inderi koparıp kendi belime taka- Kral bana | “cağımı, Kral (Oşaser)in bana gön: |. isteri sonra elime Tari başma geçerek Suriyeye ine- ceğim. (Askalon) saraymı yağma edeceğim.. Suriyelileri ayağıma düşüreceğim ve bir tutsak gibi kapımda bekleteceğim. Rıvla- la. Üç günlük ömrün kaldı! Mer- sâ'yı bir gün bile koynuna alıp s6- vemedin! Onu ben alacağım.. Ben okşıyacağım. Çünkü o, beni sevi. yor. (Fırat incisi) benimdi. Gene benim olacak. Ve gözlerini kapıyarak sızdı.. icn çubuğu elinde yere düş- müştü. ... Eski Türk âdetleri Birleşik Türk kabileleri reisi (Ur) şehrine geldiği zaman, mü- him bir mesele ile £ karşılaşmıştı. Erkek çocuk babaları, oğullarını evlendirmek için, etraftaki köyler. de çocouklarınm beğendikleri kız- ları kaçırtıyorlar ve bu yüzden kız babalarile erkek çocuk (babaları arasında gittikçe artan ve derinleşen rini ve mücadeleler başlı- Bir kız babası, Güneş'in oğluna müracaat ederek: — Kızımı kaçırdılar.. Kızım da ho Sal razı değiliz. Kızımı senden yenmemeli baber göndererek kızı çağ?” ve babasına teslim etmişti. pe Bu hâdise üzerine erkek ye babaları, kız babalarile uzlaşı dan kızlarını cebren alıp 8ö' ten şiddetle menedilmişti... “ Oğlunu — evlendirmek ist baba, evvelâ, elinde bis Kimız ve bir gebe kızın çar nın yanına gider; kız ba! meseleyi anlar ve da be is alıp her ikisini birden içe! el zasını vermiş olur» Sonra meselesi, yani kızın pahası ar si konuşulur... Dünde dostlar” anlaştıktan sonra gü' 5 almak Kalılü berabere, evine gölürülür. Oradı bası, kızın başma kızın elini oğlanın eline evvelce hazırlanın bir gi fi tuzlu su isine ye böler ve yeni evi Ni yele rir; bunlar da sie ti f kız babası tara ai 29 edildikten sonra, kız, eye yn Gi da yaşayan eski Türki me âdetleri de aşağı ylenme ödetli

Bu sayıdan diğer sayfalar: