p » Karadenizde Fırtına başladı Cümhuriyet vapuru müşki- lât geçirdi, bir motür battı Evvelki geceden beri Karadeniz - | de müthiş bir devam etmekti olan gemiler liman- lara iltica etmişlerdir. Ereğli limanı birçok gemi ile doludur. Evvelki ak- şam saat 16 da başlayan kar ve sağnak halinde devam etmektedi Diğer taraftan Akdenizde de hafif ol makla ebraber fırtma görülmektedir. Yunan bandıralı Dimitriyos vapurile gene Yunan bandıralı Anna Vasiliki vapuru Zincirbozan açıklarında mü » bir fırtına basladı. Limanımıza gelen Denizyolları işletmesi müdürlüğüne ait Cümhuriyet vapuru yolcusunun bir kıs- mını çıkkarmışsa da fırtınanın gittikçe şiddetlenmesi dolayısile iskelede barma- mıyarak diğer bir kısım yolcu ve dışar- dan gitmiş oan acenta ve sahil sıhhiye memur ve muhafızı ve bir çok kayıkçı MİLLİYET PAZAR 11 ŞUBAT 1934 Balkan misakı nasıl imzalandı? (Başi f inci sahifede) nazırı, Balkanlarda ni: İe umu- mi vaziyeti ve keza Balkan itilâfı misakının misakı imza eden devlet ler arasında ihdas ettiği münase - batı siyasi, iktisadi ve hukuki sa- hada inkişaf ettirmek vasıtalarını tetkik etmişlerdör. Dört hariciye na zırı, görüşülen bütün meseleler ü - zerinde noktai nazarlarının tam mutabakatın müşahede eylemişler dir. Balkan itilâfı meclisinin gele- cek toplantısı bilâhara tesbit olu- nacaktır, Nazırlar dönüyor ATINA, 10 (Milliyet) — Yugoslav Hariciye nazırı Belgrada dönmek u:6- re bugün hareket ediyor. Tevfik Rüş- tü Bey pazartesi günü hareket edecek- tir. M. Titulesco rahatsızlığı devam et- ATİNA, 9. A.A, — Atinadan bildiri- : Dört hariciye nazırmın “Pacte enten- te Balcanigue” ismini verdikleri Balkan itilâfr misâkının imzası bugün Alinada nahiyesine nahiye merkezi önlerinde batmıştır. Bu motörün iki kişiden iba- ret olan mürettebalından birisi kurta- rılmıştır. Ve diğeri yüzerek mtörle bir- likte dalgalar arasında Çatalzeytin isti- kametine doğru kaybolmuştur. Fırtına devam ediyor. Sinopta SINOP, 10. A.A. — Karadenizde &sen — şiddetli fırtına sebebile de- niz münakalâtı durmuştur. Vapurlar Himanımıza iltica edi; Bor bir metör İkinci devre Maçları Önümüzdeki cuma günün- den itibaren başlanacak ISTANBUL, 10 (A. A.) — İstanbul futbol gempiyonası maçlarının birinci devresi Beşiktaş - Beykoz ve Vefa - Kumkapı maçlarile hitam bulmuştur. İkinci devre maçlarına önümüzdeki cuma gününden itibaren başlanacak- tır. Kabul edilen esasa göre ikinci dev re maçları birinci dövrede Taksim sa sarmal iye maçlar ikinci dev « rede Fener sahasmda oynanacak, pa mukabil Fener sahasnd rai lar da Taksime naklodilecektir. Bu cuma günü Taksimde birinci kü meden / İstanbulspor - Süleymaniye, ikinci kümeden Hilâl - Altmordu kar- #ılaşacaklardır. Fener stadında Bey - koz - Vefa-Kumkapı, Topkapı - Bey * lerbeyi maçları vardır. Denizcilerimizin çalışması pa 10 (A.A.) — Denizci. ik federasyonu umumi kâtipliğind tebilğ edilmiştir. Rİ Cumartesi saat 18 de Vefa. e 'efa.Kumka Pazartesi: saat 14, 8: e İİ ir elimde ye umuma, Salı saat 18 de Haliç klübü N e Haliç klübünde umu ka amba saat 18 de Galatasaray 17 de Bey - umuma (ha. bankalar, bütün dükânlar ve mağazalar, Balkan misakının imzası (şerefine tatil len son ufkuna kadar sıra uzanıp git- tikleri görülmekte idi. Bu kt'alar arasın da Yunan harbiye i, iye si- lâhendazları, küçük zabitler, askeri tıb- biye talebesi ve daha birçok kıt'alar ve ee milli kıyafetleriyle efzun tabur- muntazam, güzel ve çok disiplinli bir intiba nemi verip Romen, Yugoslar, Türk hariciye nazır Ya vünlindi kın İmzalandığ mi binasına kadar süren bir kilometre- den fazla mesafeye sıralanmış olan a5- kerle ve merasim üniformalarını giymiş olan zabitlerin cidden muhteşem man zarasile bunların gerisinde kaldırımları, evleri, balkonları ve bütün damları dol. duran yüz binlerce insanm toplu ve ke- sif kalabalığı şehre bir bayram günün fevkalâdeliğini vermekte idi. Akademi binasına gidilirken Sant on birde doğru M. Titül M. Yevtiç ve Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü çıkarak, binasına hep beraber gitmeğe karar ver- mişlerdi. Bu esnada Atina #kademisinin bulunduğu binaya davetliler | gelmeğe başıyor ve bunlar birer birer içeri alına- rak kendilerine yer gösteriliyordu. Britanya otelinin kapısından başlıyan asker ve zabit dizileri tam akademinin kapısında nihayet buluyordu, Eski Yu- nan üslübunda parıltısı , akademiye davetli diploma'la- rm güneş altında daha iyi parlıyan silin. dir şapkaları ve bilhassa fotoğrafçılara mevzi almış sinemacıların kalabalığı bi- raz sonra bu yerlerde harp sonrası Av. rupasımın en mühim inden bi- rinin cereyan etmekte olduğuna şü; bırakmıyordu. met Akademide Saat 12 den sonra davetliler birer bi- yer gelerek akademi binası içinde köndi- EMAR Rİ Aİ Galatasaray denizcilik şubesinde. Antrenör Herr Tegethoff ikinci bir iş'ara kadar yukarıdaki programda ya zılı şekilde denizcilerimizi çalıştıra » caktır. Keyfiyet tebliğ olunur. lerine ayrılan yerlere oturmaya başla dılar, Salonu dolduran bine yalın insan ara- sında Yunan başvekili M. Çaldaris en ön sırada oturduğu görülüyordu. M. Çak daristen sonra Yunan meb'usan ve a- yan meclisleri reisleri göze çarpıyordu. Hükümet fırkasından maada muhalefet fırkalarının da M. Kafandaris ile Papa- nastasio'nun şahıslarında merasime İşti- Tak etmekte olmaları memnuniyetle dik- kati celbediyordu. Bütün bu zevatm ya- nında Reisicümhur Zaimisin yaveri ve umumü kâtibi, bütün Yunan hükümeti erkânı bir çok Jeneraller ve alâkadar devletler sefaretleri erkânı, matbust mü- messilleri ve Atina sosyetesinin en kibar simaları, kadınları yer almış bulmuyor. ha. Hariciye nazırları geliyor Saat 12,15 te akademi içindekiler dı- Methalde i i lesko ile M. Maksimos'u beklediler ve dört mazır birleşince hepsi beraber al- kışlar arasında salona girdiler. Dört altın kalem Amfitestr şeklindeki salonun ortasın- da güzel bir masa hazırlanmış.ve bu ma- sanın arkasmda dört sandalya ve üzeri- ne dört altın kalem konmuştu. Kalem- , bu imza merasimi için Yunan hükü meti tarafından bediye edilen çok kıy- metli kalemlerdi. Imza sonra salona girerek hazırlanan masada sağdan sola doğru evvelâ Yevtiç, sonra M. Ti- tüleske, sonra Tevfik Rüştü Bey ve o- zn yanında M. Maksimce oburdular esnada fotoğrafçılar, sinemacılar durmaksızın resim çekiyorlardı. M. Ti- tülerko ile Tevfik Rüştü Beyin birbirle- rinin ğil yi rini hariciye Vekilimize ve diğerlerini diğer mazırlara verdi. Herkes elindeki vesikanm kendisine sit olduğunu kont- rol ettikten sonra Yunan Hariciye na- zır M. Maksimos, ladı. M. Malsimos metni okuyup Wi bütün salonu bir alkış tufanı çın- tt. Ikışlar arasnda (dört naz tarihi vesikaya imzalarmı koydular. Bu câna da saat tam 12,45 idi. Imzayi tes'it için Yine bu sırada şehrin muhtelif taraf- öy (bataryaların sal tamı canlı ve çoşkun alkışları vesile ole du. Ve evvelâ M. Çaldaris, arkasından Yunan metropoliti Hirissostomos ve on- dan sonra salondaki yüksek ricalin hep- si birer birer dört mazırı tebrik ettiler, Saat 12 yi 45 geçe, senelerden | beri üzerinde çalışılan ve son on gün zarfında birçok müzakerelerle en mükemmel şek- üni bulan Balkam misal artık emri va- haline t bi beline gelmiş ve saat bire on kala me- İmzadan sonra Sant bire doğru dört nazır akademiyi terkederken güzel bir tesadüf vukua gel di, Hariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü B. M. Yevtiç ile beraber çıkarken Yunan harbiye nazırı Kondilis kendilerine tesa- düf etti ve ber ikisini. otomobiline de vet etti, Bu suretle Türk, Yugoslav ha- riciye mazırları Yunan harbiye mazırınn otomobilinde ve Kondilis her ikisinin a- 54 Güneşin Oğlu diğini görünce Hitay'ın kucağı dan zıplıyarak koşmuştu. . yanma sokuldu... cilveleşti. . ve ildsi bip. den çalıların arasına doğru gire. rek, yerde yatan kara yılanı gördü. ler.. İki duygulu hayvan o sanki kendi dillerile çarçabuk konuşmuş lardı. Yavru kaplan tekrar Hitay”- m yanına koştu.. dizlerine sürtün- dü.. bakışları — Anamdan korkma..! Demek istiyen bir mana vardı. Hitay kaplan yavrusunu tekrar ok- şadı.. Kucağına aldı ve ona kav- nunda sakladığı yiyeceğinden bir uzattı. parça L Hitay' bu kaplan ailesile dost- Tuğu böyle başlamıştı. O gün küçük kaplan, çoban kı- zının Yi bırakmıyordu.. E- teklerinden çekiyor, ormanm ya- macındaki kayalıklara doğru gö- türüyordu. . Yavru kaplanm anası yumuşamıştı.. Önden hızlı hızlı gi- diyordu. Hitay yavru kaplanı ta- kip etti.. ve o gün, şimdi yattıkla- rı yuvaya geldi. Hitay vahşi hayvan yuvasında | tu. Dişi kaplan Yazan: İskender FAHREDDİN bir başka kaplanla daha karşılaş- muştı. Bu, yavrunun babası.. er- kek kaplandı. Fakat, yuvada teh- like yoktu. Duygulu ba; lar, dağların kızmı bir defa kokladık- tan sonra, yanma sokulmadılar. Hitay burada (yavru kaplanla koyun koyuna yatıyor, onu bir ço- cuk gibi , besliyor, büyütüyordu. Yaz mevsiminin yılan tehlikesi de kaplan ininden uzaktı, Buraya w- fak haşarattan hiç | birisi uğramı- yordu. Hitay, yuvalarında yaktığı kap- lanlarla çok iyi geçiniyordu. Bazan iki kaplan arasında dalaşmalar o- lurdu. Fakat, çoban kızı onları ça- buk barıştırmanm yolunu bulmuş- tu: Çarçabuk (Ookuna sarılır, iki kurgan kuşu vurup getirir, ağızla- rma atar ve bu £ suretle karıkoca arasındaki geçimsizliğe derhal ni- hayet verirdi. kavga ederlerdi. Kaplanın açlığa tahammülü yok- yuvasından fazla eder, orman içinde fazla dolaşmaz, yahut yalnız kendi karnımı doyu- ye dişisini ve yavrusnu ihmal e- li, O gece dişi kaplan gene yavrusi- le beraber aç yatmış olacak ki, sa- bahleyin uyandığı zaman çok hid- detlidi. Erkek kaplanm horul horul ve ve yavrusunun açlıktan sağa sola vurarak dolaştığını gördükçe kudurmağa başlamıştı. Erkek kaplan çok tenbeldi.. Ka- bahatlidi.. Yem tedarikinde de be- ceriksizliği meydanda idi, Her gün yavrusunu ve eşini ımiyor- du. Duygulu (hayvanlar arasında da geçimsizlik, tıpkı insanlar gibi, bakımsızlıktan ve tenbellikten baş- H itay dişi kaplanı okşamak, ve ağzma biraz kendi yiyeceklerinden atmak istedi. Fakat, kaplanın göz- leri dönmüştü. Ne yem, ne dostluk. Artık hiç bir şey görmüyor, bir şey sai e mütemadi- yen gibi açıp kapıyor, genç kızların yüzüne calıcı bir düşman gözile bakıyordu. Öyle ya.. Dostluk sadakati kırk yıl mı sür: ö! Insan oğulları bile arasıra böyle latılacaktır. Bagün öğle üzeri sefaretimizde dört nazır şerefine ziyafet verildiği gibi bu akşam da Başvekil M, Ça'daris bir ye- mek verecek ve bunu muhteşem bir su vare takip edecektir. İşte Balkan misakının bugün Atinada imzası tafisilâtı bundan ibarettir. Haber aldığıma göre Tevfik o Rüştü , misakı imzaladığı tarihi altın kale- bariciyedeki diplomatik batirat mü- zesine hediye edecektir. M. Maksimos'un nutku ATINA, 10 (A.A.) — Yunan hü - kümeti tarafından bu akşam verilen resmi dinede M. Maximos şu nutku söylemiştir: Yunan hükümeti, bugün tamamla nan muazzam escrin muhterem amil- lerini bu masanın etrafında toplanmış görmekle mesrurdur. Tarihin en par- lak eserlerine ekseriya bağlı olan Ati - na şehrinin ismi, dört Balkan memle keti Hariciye nazırlarınm memleket - ler arasında ebedi dostluğu resmi bir vesika ile temhir ettikleri bu bü ünün hatırasmı gururla taşıya güni Milletlerimiz, imza © gir onlara vermek istediği sulhün bali teminatını mazı e dex... ni etmişlerdir. Bu hususta mükerreren mesai bez- ledilmiştir. Çok defa fikrimiz bütün Balkan memleketlerini yeni bir teşek- kül içinde ihtiva edecek daha geniş parlamıştır. Ger- kı ile, milletleri baslıca mü- bir binanm serabi celeri tamamen elde edemedik. M: klar renlitesile zaruri hale kân verdiği her şeyi yaptık, Eserin işçileri Buna binaen, bu eserin işçileri Bal. kan fikrinin ilk defa olarak bütün Bal- kan tleri için yeni ufuklar a- çacak olan vazıh siyasi vesikalarin tes. bit edilmiş olacağını haklı bir gurur - la iddia edebileceklerdir. & Müşterek olarak yartlarımız üzerinde halılarımı. za mutlak surette riayeti tesis ettik. Bu suretle hem iptidei hem de elzem olan beynelmilel hayat pirensipini te- yit eyledik. Esasıdır, çünkü, temenni edilen teşriki mesaide itimat ancak bu prensiple başlayacaktır. Ve bizzat ken- di şuuru önünde kendisine zarar verme den ararisinin tamamiyeli üzerinde şüp- heler vücudünün kabule muvafakat e- decek bir memleket tasavvur edilemez. Lâzumdır, çünkü mazideki felâketle- rimizin tevlit ettiği fikir ve hislerin karşılığı içinde, müşterek sulh için, ta- rih ve adaletin memleketlerimizde kat'i olarak topladığı maddi ve manevi mis rasın müdafaası hakkındaki azmimizin teyidinden daha büyük bir nimet ola maz. Adaletin ilk kaynağı olan ve fi- kir eserleri için inzibat ne kadar elzem ise milletlerin hayatı için de o kadar elzem olan nizamdır ki, şüphe ve ka- tirazları bertaraf edebilir. Bu nizam, müşterek hayatımıza, mütekabil itima- dn dünyaya serbestçe anlayış ve kar- deşlik hazırlayabileceği sağlam ve ve- lât bir temel verecektir. Müşterek men- faatlerimizin bu teyidi diğer memleket. lere karşı yethahane ve mütecavizkâra- ne niyetleri tazammun eder mi? Böyle batıl bir şeyi iddin etmek yal- nız bizim hakiki niyetlerimizi tanma- mak değil ayni Zamanda her şeyden ev- vel diğer memleketlere herhalde mevcut olmıyan emeller atfetmek olur. Bilâkis, menfnatlerimizin bu kati teyidinin bütün Balkan dostlarımızı gecikmeksizin onla- rin temamiyetine ve hukukuna riayet i sarsılmaz kararımıza ila et meye muvaffak olmasını temenni ediyo- Fuz ve esasen in saadeti ancak bu mütekabil ve kayt ve şartsız riayet ile temin edilebilir. cekleri faydalara ikna etmekte gecikmi yeceğinden eminim, Bu faydaların idra- ki daha şimdiden yol almıştır. Yarım adamıza pek çok felâketler te- bacim etmiştir , fazla itimatsızlık mil- ketlerimizi birbrindemn © uzaklaştırmış- ter, Buna binnen dostlarımızın şüphe ve tereddütlernin, yaptığımız fevka'âde ms- #ainin memleketlerimize temin edeceği zengin nimet mahsulü | önünde gecik- meksizin zeval bulması lâzımdır. Kinlerin bu kadar haksızca deştiği toprağımız üzerinde yeni hayat nefha-ı- nın bize ümit ve müsmmen bir huzur getirdiğini, teyit ettiğimiz neticeler kar. sında, kim hissetmez ? Bu huzur içine de köylülerimiz ekinlerinin . oli leketlerimize fikri temin etmeyi ve da ha dar bir âlemde vatanmı nevmit e- den bir kin ve mücadele devresinin ni hayetinde vatandaşlarma,, ey fikir, adaleti din'e, şiddeti ebediyen unut” diye havkıran © Hesiode'ün sözlerine irca fikir etmeyi bildi. Kronosun oğ- kumun betere emrettiği kanım da çu is “Balıklar, vahşi hayvanlar, havas daki kuşlar biribirini yesinler, çünkü onları arasmda katiyen adalet yok - tur. Fakt insanlara allah kıymeti her çen ünlün olan adaleti bahgetmiş - iz» Mer türlü takdirin fevkindeki yar- dımlarile Balkan ittifakı misakının im zasmı mümkün kılan dost memleket hükümetlerinin muhterem mümessi'le rine Yunan hükümeti namma teşek - kür etmekle şerefyabım. Burada tem- sil edilen dost memelket şanlı reis sve hükümdar'armn sıhhatine ve onların milletlerinin saadet ve refahlarına içi yorum, M. Yevtiş'in natku M. Yevtiç de aşağıdaki mutlu söy- işi Nazır cenapları, Zatıdevlet'eri tarafmdan söylenen beliğ sözler düşüncelerimize sadık bir surette terceran olmakta ve imza et- imiz tarihi vesikanm büyük şümulü nü tamamen tesbit etmektedi. Yalnız Ba'kan milletlerinin anlaş- masma değil ayni zamanda umumi - yet itibarile sulhün takviyesine geniş çcek olan geerin müsmir bani İmza eden diğer memleketler gil et itbarile sulhe ve ananevi siya setine derin merbutiyctle Balkan mil - letlerinin anlaşmasına hizmet eden memleketin mesaisini bu esere sarsıl larak Ümit ve arzu ediyoruz. Balkan. larda sulhü takviye suretile muasır in- sanlığın büyük ü'küsünü teskil eden umumü sulha pek büyük müzaheret- te bulundağumuza kaniiz. İmza etti. ğimiz misakm veli memleketlerimi- zin tarihine yni zamanda yeni Avrupanın eref mevkii o- lacağından eminiz. Bire karşı ibraz bü yarduğu hararetli kabulden dolayı Yu» nan hükümetine en samimi teseklürleri mi arzederek kadehimi Yunan reisicüm- huru M. Zaimis Cenanlarının, Rermanva Kralı Karol Cenanlarının ve Türkiye Keisicümhuru Gezi Mustafa Kemal Romanya matbualı BUKRES, 10 (A.A.) — Romanya Ajansı bildiriyor: Romanya matbu, Balkan misakmın imzasını uzum uza- dıya mevzuu bahsetmekte: Gazete ler meşrettikleri uzun mak ede bu misakı imza eden dört devletin di ve harsi inkişafını istihdaf yen bu tarihi akdin ehemmiyetini tebarüz ettirmekte ve Bulgaristan yakında misaka iltihak edeceği ümi diri izhar eylemektedirler. Bütün Romanya matbuatı mensup oldukları fırkalar her ne olursa ol - sun misaka tamamile müsaittirler ve M. Titulesco ile diğer meslektaşları « nm bu eserlerindeki muvaffakıyetı met hüsena eylemektedirler, İ dir. Günden güne büyümekte ola Memlekette Samsun mıntakasında yeni ölçüler SAMSUN, (Milliyet) — Evvelce W yinini bildirdiğim iktisat vekâleti Sam | sun muntakası ölçüler ve ayar müfett” si Adan Font bey dün mustakasına SEZ yilâyetlerden bir kısmını teltiş ettikte £ sonra muntaka merkezi olan Samsuna 8 det etmiştir. Bu genç elektrik mühendisimizdet yaptığı teftişler bakımda sordukları? atideki malümatı verdi: “Mıntakamda yeni ölçülerin tama * mile tatbik edumekte olduğunu gör ” düm. Yaptığım teitişlerden mexnunus9 Her vilâyetten memnuniyetle ayrıl > dım. Esnaf ölçüler hususunda hiç bif sikmtı. çekmemektedir. İstanbuldan VE Samsundan mebzul surette dizer vilâ” yetlere ölçü sevkedilebilmesini evvele€ temin ettiğimizden vaziyet normal bir sekildedir. Bilümum belediyeler, ihtikârm önü” ne geçmek için etiket usulünü tatbik etmişlerdir. Bu veçhile kimse aldatıla” mamaktadır. İstanbulda olduğu gibi P* rada da ilk zamanlar fazla miktarda bit” re yapan mevcut olmadığından hitre ib tiyacr baş göstermişti. Fakat kısa bir müddette bütün teneke atölyeleri litre imaline başladıklarından bu da temin edilmiş ve bugün litre ihtiyacı da ozal mıştır. Teltişim esnasında bazı ufak tefek müşküller zuhur etmişse de alâkadar kimselere izahat verilmiş ve böylece 0#" lar da halledilmiştir. Bugün, dediğim gibi, vaziyet normal bir şekildedir.,, Nazillide 350 kahve olduğu doğru değil NAZIILI, (Milliyet) — Bir İs tanbul gazetesinde Nazillide 350 kahvehane olduğu hakkımdaki nef riyat tamamen hilâfı hakikattır. Nazilli halkı çok çalışkan, memle- ketlerini güzelletişmek ve vaziye- ti iktasadiyelerini yüksesitmeğe $€ celi gündüzlü büyük bir azim ve metanetle çalışan insanlardır. E* ki Nazilliden başka on sene zarfın da bir SIJOlyaşzIişı : # ii : ili güzel bir şehir vücude getirmişler bu memleket gene bu halkım çalıf masına medyundur. Bütün memle- ketlerimiz içinde en az kahveha * nesi olan yer gene Nazillidir. Mik dardakı nisbetsizliği düşünmek i cap eder. Memleketin bütün dük * kân mevcudu 540 olup tamame8 ticarethane (o olan (o bu dükkâ* ve mağazalar (arasında kabv€ görebilmekte müşkülât çekilir. NA zilli Aydın ve Denizlivilâyetler”” nin merkezi ticareti olduğunu sö7 lemek maksadı izaha kifayet eder. Kütahya hattında heyelân BALIKESİR, (Milliyet) — 3” 12.934 gecesi yağan çok şiddetli yağmurlar bu havalide oldukça hasarat yapmıştır. Şehir içinde bif si zosss çok yerleri su basmıştır. Fakat bil hasra Kütahya hattında kilometr? 180 ve 233 de iki yarma yol üzeri ne göçmüş ve bu yüzden Kütahys postası Balıkesire gelememiştir” Yolcular ertesi günü diğer bir ka" tara nakledilerek “aktöre seref le Balıkesire gelmişlerdir. Balıkesire doğru gelen kilometre 233 te yarmanm sinden yoluna devam edememil fakat katar geçtikten sonra g: l m ai kilometre pa ki rn öemeei geriye gitmek imkânından mah rum kalmıştır. Göçen toprakların temizlen* sine ve yolların açılmasına edilmektedir. Kaza ve zayiat saldırmalar yapıyorlar ve evlerin- deki misafirlerine hücum ederek parlarını ve yiyeceklerini alıyorlar. dı. Dili ve | düşüncesi olmı insanlardan uzak yaşıyan iki kap- lan, midelerini şişirmek için, elle- rindeki avlardan © neden istifade etmesinlerdi? Mersâ korkudan titremeğe baş- Tamıştı. Kürleri korkaak mahlüklara daha fazla saldırırlardı. Çoban kı- zı bunu bildi; yavaşça kenar- da duran okunu ve yayını alarak oynamağa başladı. Bu, açlıktan kudurmuş kaplar için-ufak bir tehdit demekti. Faka,t dişi kaplanm gözleri | birdenbire dönmüştü.. Böyle ufak tehditler- den yılacağa benzemiyordu. Mersâ çoban kızmın eteklerine sarılmıştı: — Bu canavarm elinden kurtu- lamıyacağız.. Diyerek ağlıyordu. Yavru kaplan anasının yânına sokuldu. Tavrında ve sokuluşun- a — Misafirlerimize kıyma.. Diyen bir mânâ vardı. Fakat, dişi kaplanın gözleri kız- mıştı.. Ağzından köpükler saçılı- yordu. Hitay yaslandığı kayanın ucunu siper alarak yayını gerdi. Mersâ: — Ne yapıyorsun? İİ Diye bağırırken, yuvanm içinde müthiş bir homurtu işitildi. Çoban kızmın yayından çıkan ok dişi kap- lanm gözüne saplanmıştı.. Hayva. nın gözleri kapandı.. Ve birdenbi- re kıvranarak yere yuvarlandı. Mersâ'nım yüreği kopacak gibi çarpıyordu. Yavru kaplan anasmm üzerine atılmıştı. vi Hitay hançerini çekerek Mersâ. nın kolundan tuttu: — Haydi, yürü. Şu taşın üstün- den atlayıp kaçalım, Mersâ laşın üstünden öbür tara- fa atladı. Hitay da arkadan yetiş- ti. Çalılar arasından sinerek beş sa uzaklaştılar. tay: Erkek kaplan peşimizi takip et- meden, izimizi kaybedelim. Diye mırıldanıyordu. O gün kaplan ininden bu su- retle kaçarak yaylâya inmişlerdi. Hitay Mersâ'yı avutuyordu: — Yurtsuz, yuvasız kaldık san. ma! Benim köyüm şuracıktadır.. Ve köyde anamdan babamdan kal- ma bir kulübem vardır. Geceleri o- rada gidip yatarız, olmaz mı? Mersâ kızınm sözlerine i- Hitay gülerek cevap verdi: — Ben insanlardan uzak YAĞ inler çok bile. — Babamdan bir alan ya kadar beni sen — besliyecekti” değil mi? Hitay başını salladı: — Elbette. p — Sen ne kadar temiz bir kızsm, Hitay! — Sen de öyle, Köyün yolunu tuttular Konuşarak gidiyorlardı: , — Babanı çok özledin mi? esdi — Yalnız babamı değil, dei Yurttaşlarımı de özledim. gu yıllar geçtikçe, 9 i t ateşi artıyor. 7 — Içinde haşka ateş yok Mersâ dudağı büktü: |, of — Eskiden vardı. GüneYi uf lunu çok seviyordum.. Ona Ky: me de ? >vü wa. 38 * * m, kemi me de daümillkemmini dek; * ii em #.