' i i e —> ll L —ğ—ğ l Askeri bahisler | 1933 yılında yapılan askeri manevralar ise bir tabiye - teknik Herkesçe belli bir şeydir. Manev- ra demek savaşa tamamiyle uyğun ve büyük ölçülü kıta talimleri demektir. Bu halde manevra yapacak kıtalar, tupkı harbe gider gibi yedek erzak: ağırlıkları ve eşyası ile, cepbanesi ile, zabitler ve neferler seferi techi- zatlarile garnizonlarından çıkarlar. Bazı kıtalar seferber edilirler, yani si lâh altına çağırılan ihtiyat askerler ve zabitler vasıtasile mevcutları lir. Kışlalarından ayrılarak ku kan askeri kıtalar ikiye ayrılarak bir taraf dost (kırmızı) ve bir taraf ta düşman (mavi) sayılırlar. Bu iki ta- rafın savaşçıları kollarma veya baş- lıklarma mensup oldukları tarafa gö- re kırmızı veya mavi W takar. lar, Bu iki taraf, birbirlerinden 50 - 100 kilometre uzak bir yerde toplanırlar. Sonra buradan karşılıklı harekete geçerler. Evvelâ iki tarafın uçkuları keşif ve bombardıman vazi- işe başlarlar. Bir iki gün birbirlerine çatarlar. En sonra asıl kuvvetler, piyade ve topçular işe girişirler. İki taraf ta birbirine saldırır, yahut bir taraf mü- rampa kabul ederek diğer taraf sal- dırm vuruşkusuna geçer; Nihayet bir taraf çekilmeğe, öteki taraf kovala- ağa başlar. Bir tarafın kazanması, öte tarafın da yitirmesi suretile hare- kâta nihayet verilir. - Sonuncu gün u- yun bir kıritik yapılarak herkes kış- laşma Her ei devlet yılda bir veya bir kaç defa böyle muharebe taklitle- yapar, Ve böylece kumandanları: run, zabitlerinin ve neferlerinin bir iş görebilecek gibi yetişip ye- tişmediği kontrol eder. Eksikler, yanlışlıklar meydana çıkarılır. in ber yıl olduk- ve manevraya ka- tılan kuvvetler ne kadar çok olursa masraf ta o kadar artar. İleride, ha- kiki savaşta gafil avlanmamak için her devlet bu masrafı göze aldırmak tan çekinmez. Büyük harpten evvel en çok ve kalabalıklı manevralar Almanyada ve Rusyada yapılırdı. ya pılan Alman manevralarına eski İm- parator (Kayser) de iştirak ederdi ve bu yüzden bu manevralara Kayser manevraları derlerdi. Büyük harpten sonra eski âdet gene canlandırıldı. Biz, büyük devlet İerin geçen yıl yaptıkları askeri ma- navraların en meşhurları hakkında Milliyet sütunlarında bir kaç yazı yaz dık. Bu makalede dahi, işbu manev- raları hülâsa ederek her devletin a3- kerliğe, askerliğin hangi kısmına ne derece ehemmiyet verdiği hakkında okuyuculara fikir vereceğiz. 1933 te yapılan manevralırm, geç ii yılana baklmcn; bariz bin farlı nı görürüz. Bu da 1933 te kara ma- nevralarından ziyade hava ve deniz manevralarına ehemmiyet verilmiş ol masıdır. Hava kuvvetlerile manevra yapmak. 1933 yılının modası oldu. Bu, her tarafta hava posatma verilen ehemmivetin gittikçe artmakta oldu- ğunun alâmetidir. Meselâ 1932 yılım- da Fransada ve İtalyada kara manev ralarına 60,000 adam katıldığı halde 1933 te İtalyada Yalnızca 30,000 a- dam, Fransada ise 15,000 adam ka - tılmıştır. Buna karşılık hava manev- raları yapılmıştır. İtalyada Apenin mıntaka- manevralara (tatbikat daha muvafıktır. Bunun hak- kmda evvolce bir makale ile bahsey- İemiştik. Başlangıçta, kırmızı ve ma. vi tarafta yalnız birer piyade fırkası bulundu. Fakat son günlerde şimal tarafa daha bir fırka katıldı. Her iki taraf dahi çevik kıtalar (süvari ve motörleştirilmiş) | kullandılar. Yani ık kıtası verildi. ınların Maa- gumuz 100,000 kişinin katılacağı büyük bir karımanavari yapmağa karar verdikleri anlaşılı- yor. Bunu takip etmek enteresan 0- lacak. Büyük Erkâni Harbiye Reisi mua- vininin idare eylediği 1933 Fransız Yazan: Stölan ZWEİG Adma “kader” dediğimiz kuv - vet, bir kalbi tamir mİ etmez sekilde sarsıp yıkmak istediği za. man bunun için daima sert ve ha- şin hamlelerle saldırmağa mühtaç değildir. Ufak sebepleri büyük ne: ticelere âdeta hâz ğurduğu korkunç neticelere baka- rak ikisi arasında bir ln yaptığımız zaman hayretten ken dimizi alamayız. Ancak nasıl ki, bir hastalık doktorun teşhisinden evvel mevcut ise insanın talii de göz ile görülebilecek maddi bir şekil almadan öylece başlamıştır. ı | manevraları bilhassa kocaman tanklar kullanıldı. a arazisi herköse yasak edil- di ve binlerce polis tarafından kapa- bildı. Bazı kıtaların yanma motosik- letli polisler katılarak davetsiz misa- firlerin bulunmaması için çok sıkı ted birler alındı. İsviçrede; her yıl olduğu üzere, geçen yıl da 4 - 6 Eylülde bir manev- ra yapıldı. Bir tarafta bir ağır topçu alayı, ve bir istihkâm taburile takvi- edilmiş o 2. piyade || fırkası - tarafta ise bir piyade livası, ivari livası ve bir de atlı makine- li tüfek kıtası ile bir sahra topçu ala- yızdan mürekkep bir mülreze bulan. a. Geçen yıl, Balşevikler dahi Lehis- tan hududu civarmda Minsk mntaka sında büyük bir manevra yapmağı ta- sarlamışken vazgeçtiler. Söylendiği. ne göre, bunun sebebi Lehlilerle baş ladıkları dostluğu kırmamak , ve Uzak Şark — için o kayırdıkları © kıtaları ve parayı harcamamak düşüncesi i- miş. Lehistanda, Stranislaw - Zaleszc- zyki mıntakasından, ve Çekkoslovak- yada, Yoguslavyada ve Romanyada dahi tatbikatlar yapılmış ise de bun- Jar hakkında malümat neşredilmedi. lspanyollar dahi 23,000 adam ka- tılmak üzere yapmağı düşündükleri manevradan, havaların bozuk gitme- si yüzünden vi . Gelelim İngilizlere; ana vatan de- niz filosu ile Akdeniz ilce, açık de- nizde büyük kuvvetlerle manevralar yaptılar. Ondan sonra, Anavatan fi- İosunun bir kısmı, hava kuvvetlerile birlikte 18 - 23 Eylülde Iskoçya filo- larma karşı bir saldırım yaptı. Biz, bu manevralardan dahi son makale- leri Yalnız iki uçku taşma gemisin. uçku saldırıcı tarafın emrinde pia tı. Müdafaa tarafında ise. 90 kadar bombardıman ve keşif uçkusu bulu- muyordu. Bundan başkaca, Cenubi İn Şilterede dahi bir hava taarruzu ve kıyı müdafaası tecrübesi yapılmıştır. ki, bunda da müdafaa tarafında 152 uçku, ve saldırım tarafında 162 mo- dern bombardıman uçkusu çalışmış- tır. Neticede, gerek saldırım ve ge- rekse müdafaa tarafının vazifelerini iyi yaptıkları bildirildi. Her halde, İngilterenin, Anavatanı havadan ge- İ lecek bir saldırma müdai ik çin esaslı tedbirler almak günlerinde yaşadığı anlaşılıyor. Fransızların yaptıkları deniz ma- ii bu defa dahi, Anavatanm Afrika ile irtibatını denemek Temel zerine kuruldu. İtalyanların. öyle, Bu irtibat meselesi İtal- Ne için çok mühim, Fransa için ise can alacak kadar mühim sayılır. Fran sa, bu manevra için, hem Atlantik ve hem de Akdeniz filoların ve ayrıca bir çok uçku birliklerini tahsis eyle- di. (Tulun) limanınm müdafaası ve buna saldırım imkânları araştırıldı. Saldırım yapacak kıtalar (Korsika) da toplandılar, 1933 yılının en mühim deniz ma- nevralarını ise Japonlar yaptılar, Bu manevralara hemen bütün Japon filo su ile bir çok uçku birlikleri katılmış. tır. Yani. 161 harp gemisi ve 180 uç- ku. Ayrıca ber büyük harp getnisinin kendi iy 2-4 uçkuyuda larda vücude getirdi! dahi rol oynamıştır. Japonyada bun- dan başka (Tokyo) civarmda dahi 15,000 kadar insanım ve gönüllü genç lik teşkilâtmin ve uçkularn iştiraki- le karamane virası yapıl dl Ameriki elince, malümdur ki, bu devlet iki yıldanberi iki koca de. niz filosunu Atlantik denizinde #op- ladı, — beraber bulunduruyor. Evvel ki yıl olduğu gibi, 1933 te dahi bu bü yük filo, adaları civarında ve Kaliforniya körfezinde manevralar yapmıştır. Bu büyük deniz filosu 212 harp gemisinden ve 236 uçkudan mü rekkep idi ki, manevraya katılan sa- izden birisinde | bahseylemiştik. | MİLLİYET PERŞEMBE, 8 Ahmet, yorgun argın daireden geç va- kit eve döndü. Henüz yemeğini yemişti. Kahvesini içmeğe hazırlanırken kapı ça- İındı. Şarap sarhoşu hâdeme, müdürün evinde kendisini istediğini söyledi. Hem İstanbuldan ayrı bulunmak, Ana- doluda, gurbette çalışmak bir de böyle vazife saatleri haricinde müdürlerin key- fini getirmek, bu tahammül olunur bir angarye değildi. Uzamış traşlı yüzü ekşidi, Paltosunu giyip eski atkısını boynuna sardı. Ayaza çıktı. Dışarıda mehtap vardı. Kiremit- siz, ufak tefek © evlerin pencerelerinde yek yoktu. Ay ığının altında boş yo- ğort destileri gibi sıralanmışlardı. Dumlupınar mektebinin önünden geçe- rek müdürün kapısını çaldı. Beyefendi daireden getirttiği radiyum lâmbasını yakmış, müsvedde yapıp duru- yordu; — Gel bakalım Ahmet Bey. Günelinin soğugu dehşet değil mi? Adamcağız sıcak odada soğukla alay ediyordu. Sobayı nar gibi kızartmasma bakılırsa muhakkak odunu bu sene ucuz almıştı. Müdür Beyin yaptığı müsveddeleri kâ- tip beyaz etmeğe başladı, Arada bir; — Beyefendi bunlar uzun, yarın ma kinede yazsak. Dedikçe öteki; — Aman bunlar (o müstacel sakın ha başmüdürün ağzını © açtırmağa vaktim yok.. Diye yarı | şaka, yay ciddi zavallı memuru. daktilöyle yazılacak tahriratla- rı gece vakti elle yazmağa mecbur ediyor. Böyle iki buçuk saat kadar çalıştılar. İşleri bitmişti ki kapı vuruldu. Gençten bir adam içeri girdi. Ve orinan memuru- m Bi Sana da hisse çıkar, dedi. Kâtip, sıcak yatağında vücudunü din- lendirmek gibi bir niymet varken gece zet bu yaylâ soğugunda kaçaktan alı- müsadere hissesine içinden okudu. Genel mecburen onların peşine düştü. Vakit i inden ayaz vücudumü. zangır zangır titretecek kadar artmıştı. Yüzlerine, kulaklarına çuvald.z gibi batı. . yordu. Doğruca daireye geldiler. Takip memurlarını uyandırıp evi dört taraftan ablukaya aldılar, Müdür hepsine emir ve- riyor: — Bu herif hinoğlu binin biridir. Pen- cerelerden sokağa starlar. Aman fırsat vermeyin. Diyordu. Ahmetle beraber evin kapısına doğru yürüdüler, Polislere haber göndermişler. di, gelecklerdi. Biraz sonra, odacı Validen taharri em- rini getirdi: Müdür, Ahmet beyin evinde po- ker oynuyorlar. — Ulan yoksa herif çaktı mı? Yok, bey sen merak ötme.. Müdür evhamlı bir adamdı. Gece vak- ti giriştikleri bu işi berbat etmekten kor- kuyordu. Hakiki cesaret korkudan ya- pılmıştır. O anda aklma bir fikir geldi: — Ali, müdürün karısının ismini bili- yor musun? Odacı kasabanm yerlisiydi: — Dur bakayım. Ha... Fatma Hanım... ve komisr de geldiler. — Aman beyler, siz hiç ses çıkarma- yın, yavaş yavaş gelin. Gidip evin kapısmı çaldı: — Fatma Hanım., Fatma Hanım. Kapı açıldı: — Ne istiyorsunuz. — Bey. akşam gönderdiği paketi isti- yor. . — Na malüm? — Malüm almasa (ben sizin isminizi m m vaşçıların sayısı 39,000 dir. Görülüyor ya, "dünyanın üstünde ye altnda, doğusunda ve batısmda, hâsılı her tarafta kavga tecrübeleri, savaş sınamaları her yıl, daha ziyade artan bir külfetle ve daha asri ve mü tekâmil şartlarla ve vasıtalarla tekrar lanmaktadır. Bunları gördükten s0n- “Arık kavga olmaz” CİNOĞLU UBAT 1934 Külfet nimete Göre olursa nerden bileceğim hemşire hanım amada yaptmiz! Kadın içeri çekildi. Biraz sonra: İ — Alınız. Diye beyaz mendilden bir çıkın uzattı. Polis, komiser, Ahmet ve diğer memur lar toplandılar. Çıkımı — açtılar, kıyılmış tütün çıktı, Müteakiben eve girdiler, Bir çalmak ve taş ve bir miktar şarap bul- dular. Tutulan zabıt varakasına evine ge- len ve şaşkın kaza dönen hane sahibi de imza etti. On beş gün sonra tahsil edilen cezayi nakdilerden hissesini almak için Ahmedi muhasebe odasına çağırdılar. Bordroya imza ederken Müdür de orada idi: — Muhasebeci Bey hissemi de Ahmet Beye veriniz. Dedi. Genç kâtip ondan sonra gece çalışma- larını angariye telikki etmedi ve kaçak hâdiselerinde elebaşı oldu. o — O.N. Himayeietfal kaza kongresi Himayeietfal Cemiyeti Eminönü kaza kongresi Şubatın 16 ıncı Cuma günü saat 14 te kaza merkezi olan Divanyolundaki merkezinde yapıla- caktır. Me Tayyare ve mason balosu Tayyare balosu bu akşam Perapalas salonlarında verlecektir, Mason balosu da gene bu akşam Maksim salonlarında verilecektir. Her iki balonun da muvaffakıyeti için aza- mi itina gösterilmişti m mmm Bir teşekkür Topkapı Türk Fukaraperver müs: sesesinden Merhum Burhanettin elendiri fatmın kırlancı günü münasebeti si tarafından mücssesemiz bime; deki Zekirlere yardan edilmiştir; Tayok- kür olunur. ve Vo neşriyat Sıhhi öğütler Sıhhate hayatta en büyük servetle bile paha biçmeğe imkân yoktur. Mer- hum Ziya Paşanın meşhur mısraı her- kesin hatırındadır: devlet ci- | me. bir nefes sıhhat gibi, akat çoldarımız vardır ki, en ba vie Mi İleri ehemmiyet ver - meyiz. Gençler, gençliklerine güvenir: ler, fakat kendilerini ilerisi için vak yaşı günlere hazırlamadıklarını düşü - nürler. Hayatta sıhhat kaidelerini ame- Ti olarak ve evvelce gazetemizde ayrı ayrı “Sıhhi Öğütler, ismi altmda meş- redilmiştir. Genç ihtiyar herkesin bu kitabı bir defa okuması kaybedilmiş değil, ka zanılmış bir fırsat olacaktır. Tevzi ye- ri: Muallim Ahmet Halit kütüphane - si. 6 Ok mecmuası Trakyada, inkılâbı yapmak ve be- nimsetmek ve doğrudan doğruya köy- lüye hitap etmek üzere Edirne Hal. kevi tarafından neşredilen (6 ok mecmuası) beşinci sayısını da dağıt yun mişt Bir vilâyet gazetesi olmasına rağ” mek isti; f LUK7S HAYAT Opereti ruma cemiyeti” tarafından neşredil- mekte olan bu mecmuayı karilerimi- ze tavsiye ederiz. Bugünkü Program 18,00 Gramofon neşriyatı 19,00 Ajans ve muhtelif neşriyat 19,30 Kemal Niyazi B. grupu (Alatar ea musiki) 21,90 Dr. Ali Şükrü B. konferans 21,30 Necp Yakup B. oirkestrası tara fından dans musikisi Yüzde 3 fzizli, 1886 ve 1903 tarihli tarafından 18 Orkestra: Hojeldicu öwvertüre Le cali. fe de Baydud, Potpourri Batland des Lachelenes, Bayer Valce, Sounam. | 18,45 Alaturka sax, 20 Ajans haberleri, VARŞOVA Miz m. 16440 Orkestra konseri, | 1740 Kenferana, 1788 Piyano relukatile şarkılar, 18.20 Piyano musikisi, 1880 Genç köylüler mahsus emis- yan, 19 Korferanı, 1220 Müsahabe, 2245 23,30 Adi dansinginden Dans musiki- , 24 Müsahabe, 24,05 Dans musikisi. BÜDAPEŞTE 550 me 1830 Opera orkestranı tarafından F. Fried in idaresinde konser, 19,40 Tafrika, 20,10 Ha rick siyasat, 2030 Macar operasında verile- cek temsili nakil, Mütenkiben Ewgen Pertis Sigan musikisi takımı, 2430 Pataky car ta- kms. BÜKREŞ MW mi | 13 Heberler , plâk, haberler, plâk, 1,715 Çocuk programı, 18 Dinike orkestrası, 19 Ha- berler, 1918 Gr, Dinik urkestras, 1980 O » dersi, 20,10 Konferana, 3030 Bük- raş oparssından naklen opera temsili, VİYANA sor 1750 Komser, 18,40 İleti Piyano kanseri, 20,25 Saat a; Aktünlite, , 20,50 Düğü herr, Hedy Renda, . rad Akşam haberleri, 22,45 Kar haberi Josef Haydan'ın eserlerinden mürekkep ser, 24 Akçam konseri plâk il BRESLÂU 316 m: Tazannili konser, 4 Plâk. nün kısa haberleri, | | VEFAT Mülga Ziraat Orman ve Maden neza- reti kalemi mahsus mümeyyizliğinden mütekait ve Mektebi Mülkiye mezunla- rından Artin Kömürciyan Efendi vefat | etmiştir, Cenaze merasimi cuma günü saat 16 da Beyoğlu Balıkpazar Ermeni | Kiliesinde icra edilecektir. İ | | "STANBUL BELEDİYESİ Şehir Tiyv” * - Bu akşam | saat 19.30 da Beyler Operâtin son haftası 12-2-934 Pa- zartesi Kadıköyde Ürey Baba Hamal esnafına İstanbul 7. © © Müdürlüğünden: Müddetleri biten — İstanbul | hamal esnafı cemiyeti idare heyetinin intihabı şubatın 14 ve 15 inci çarşamba ve per- şembe günleri yapılacaktır. Çarşamba günü saat 9 dan 16 ya | kadar intihaba memur heyet bölüklere | kadar gelerek rey toplıyacaklarından © gün İstanbul ve Beyoğlu cihetlerin - | deki bölükler bulundukları yerlerde intihaba iştirak edecklerdir. Perşembe günü gene (saat 9 dan 15 e kadar Üsküdar, Kadıköy, Adalar ve Boğaziçi mülhakat bö'ükleri de Sir - ,kecide Meymenet hanındeki cemiyet merkezinde intihaba iştirak edecekler - dir. Keyfiyet alâkadarlara ilân a) MARİE GLOR Y'nii Bugüne kadar çevirdiği gözel filmi ÇAREVİÇ FRANZ LEHAR'ın meşbüf” opereti MELEK : Sinemasındâ Emsalsiz bir muvaffakiyet * zaniyor. Fransızca 85 Ayrca: Dünya havadislefi (13088) öugüne kauar vücuda gel en muazzam film (Claude Farrere Jin eseril muktebes i HAR P Oynuyanlar: CHARLES BOYA ve ANNA BELLA (o (13054 Bugün matinelerden itibartf İPEK sinemasındi DENNİS KİNG THELMA LAUREL - HARDİ tarafından temsil edileB ŞEYTAN KARD (Fradiavolo ) hatırasını ve gülünç sahnelef”! 10 sene unutamıyacağınız heser Bire sözlü i Metro - Goldwyn - Mayer fi Ayrıca: Paramount dü havadisleri 4 Bugün ELHAMRA sinem DOKTOR RONO'nun AD Fransızca sözlü (130 Dün akşımdanberi # ARTİSTİK sineması, yeni bir zafer kızanmaktadır LUPE EDMOND LOWE ve VİCT“ Mac LAGLEN ile tı ettikleri KARABİBEF en son Fransızca sözlü ve filmlerinde seyircileri ga$) mektedirler. İlâvetan: FOX öy (13086) Dr. İHSAN SAMİ ÖKSÜRÜK ŞURUBU Öksürük ve nefes darlığı boğm kızamık öksürükleri için pek ilâçtır, Her eczanede ve ecza larında bulunur. gey 12834 Tercüme eden: İsmail MUŞTAK Bir insanın mukaaderau maddi bir şekilde taayyün etmeden ev - “vel, hem çok zaman ©vvel onun kafasında ve kanının içinde işler durur. Esasen insanlar kendi mu - ları itibarendir ki mü - dafaa tedbirleri alırlar; fakat ne Ihtiyar Salam eş vakti, bir den gözlerini açtı: Bu bir iy ya- tağı idi. Paskalya tatilini geçirmek için karısı ve kıziyle birlikte İtal. yanın bu küçük kasabasına gelmiş, bu otele yerleşmişti. Gözlerini açtığı zaman, her ta- rafı büyük bir sızı Vücudü sanki bir çember içine st- kıştırılmış gibi idi ve göğsünü taz yik eden bu çemberin arasından bin müşkülâtla nefes alabiliyordu. lar veren bu hastalığın te - | davisi için ona (Çarlsbad) a git - meği tavsiye etmişlerdi; fakat ih- tiyar Salamon kızının ve karısının arzusile burayı, İtalyanın bu cenup iklimini tercih etmişti. O gece şid detli bir ağrı ile gözlerini açınca hastalığın yeni bir nöbet nemli üzere olduğunu zannetti ve bun - dan mütevellit korku ile şişman vü ötesini - berisini ellerile yoklamağa başladı. Geniş bir ne - fes aldı: Vakıa ıztırabı. yardı, acı zail olmuyordu, fakat o bunu hi: — olmadığı İtalyan yemekleri - verdiği ağırlığa, ya - me kabilinden bir ârızaya hamle - diyordu. Bir aralık yatağında doğrula - karısını uyandırıp beyhude telâşa düşürmek te istemiyordu. Bu mülâ haza ile arkasına bir gecelik manto geçirdi, çıplak ayaklarına bir ter- lik giydi, ve el yordamile kendine odadan koridora Otelin pencerelerinden giren bu kuvvetli sesleri saydı: Saat'dört - tü, Kulenin mâdeni sesi bir aksi sa da gibi gölün sakin sathı üstüne ya yılarak uzaklaştı. Otelin uzun koridoru lıktı. Ancak (Salamon) — burasını gü gözile gördüğünde rm ve dümdüz olduğunu Bu hâtıranın yardımile bir ii ir uca kadar yürüdü, bastığı ye- örmek için ışığa ihtiyaç hisset- miyordu. Koridorun sonuna gelince dön- dü, geniş nefeslerle bu jimnastiği bir daha bir daha, birkaç defa da- ha tekrar etti. Göğsünün üstünde - ki ağırlık yavaş yavaş azalıyordu. Nihayet ağrılar büsbütün sükün buldu. O kadar ıztırabı vardı ki âdeta Salim ba via RNA korktu, telâişa düştü. Doktorlar ticelerinden lr safra kesesinde taş , sık | saha yoktu. Bitişik yatakta uyuyan | “rar dönmeğe ğ İİK» ana ilime ken koridorda bir gürültü oldu. Birden korkarak irkildi. Acaba bu ne idi? Bir gürültü e pere bir gürültüden ziyade amırıltı - Ya Besiyordu. Karanlıkta duydu. ğu bu mırıltı pek yakın bir yerden geliyordu. Bu ses çok hafif olmak. la beraber (Salamon) un kulağın. dan kaçmamıştı. İlkönce bir bir zi- ya süzülerek kori simsiyah sathına zayıf bir aydınlık verdi. Bu ne olabilirdi? İhtiyar Yahu- di bir köşeye büzüldü. Maksadı te- cessüs değildi, hayır hiç böyle bir fikri yoktu, bilâkis gecenin bu vak İN nler ve göre: 'şısında ne kadar sıkılacağını düşünerek bu mahçup mevkiden kurtulmak için köşeye saklanmıştı. Bununla beraber gözlerini dınlığın tenvir ettiği sahaya tiyar çevirmiş İunuyordu. O da kikada beyazlar giymiş bir kadın vücudünün aydınlık gelen odadan muhteriz adımlarla çıkarak korido run öteki ucunda kaybolduğunu gö rür gibi (Salamon) bu beyazlar giymiş hayaleti uzaktan nazarlarile taki etti: Beyazlı kadın yürüdü, dü, koridorun sonuna kadaf 4 oradaki odalardan birinin önünde durdu, bukısa te; müddetinde bir anahtarın K ür kadın, gece vakti iki oda © ; ki maceranm kahramani dokuz yasını bitiren kendi ve