Saygon'dan avdet eden “Eme- Taude,, Liyondan Parise gelirken firtmaya tutuldu ve ve on râkibi i- 8 düşerek yandı. Dü'tey evvel Dewoitine fabrika» da inşa edilmiş olan “Eme- Taude,, üç motorlu bir yolcu tayya- Tesi idi. © Çalışacağı uzak — şark ttma tahsis: edilmeden, birinci “inıf pilotların © idarelerinde 500, 1000, 2000 kilogramlık hamuleler- le ticari sürat rekorlarını kırmıştı. Esas pilotu Launay'ın idaresinde Yüz saatlik talimatname uçuşunu i Paris — Berlin; Pa- Tında doldurduktan sonra Saygona Zitmişti. “Emeraude,, Saygon avdetinden #onta muntazam seferlerine başla Yacaktı, Servis — tekniğinin ken- disine tahmil ettiği bütün tecrübe- İri muvaffakıyetle geçirmişti. Ar- Sa en müşkül seferlere tahsis edile- vi 'ecek emin bir yolcu tayyaresi ol- Uğu anlaşılmıştı. vw. iygon avdetinde Hindi » Çini ali umumisi Mösyö Pasauie: Mil olan ve mürettebatı ile on râ bi bulunan “Emeraude,, 14 kânu- Musanide bir hamlede Şamdan Ati- haya gelmişti, “Emeraude,, ertesi sabah 6,55 te havalanarak Korfo, Monte Kristo üzerinden 23,14 te Marignane'a ini r ve Parise gece karanlığından €vvel varabilmek ayni günd. Liyona doğru havalanıyor. : Yolda fırtmaya tutulan tayyare » Hergün bir yazı Haşmetlü 2 Liyonda kısa bir tevakkufla mah- rukat iktiyacını ikmal ettikten son- ra tekrar yola çıkıyor. İşte tayyarenin bu gidişi son gi- diş oluyor... Tayyarenin güzergâhı üzerinde- ki hava istasyonları, saat 19,10 da tayyareden şu telsizi alıyorlar: “ 1700 metrede uçuyoruz. Kar fırtınası içindeyiz.,, Bu telsizle ( endişe ve üzüntüye boğulan güzergâh istasyonları her- an tayyarenin bir yere inmiş oldu- ğu haberini bekliyorlar.. Nihayet “Beurget,, (Paris hava istasyonu) “Auxerre,,den şöyle bir telgraf alıyor: “Saat 19,10 da, fırtınanın azami şiddetini bulduğu bir sırada, Cour- bingny,, köyünün köylüleri “motor gürültüleri işitmişler ve pencerele- rinden, şimşeklerin ışığında, bir tay yarenin alçala alçala uçmakta oldu- ğunu görmüşlerdir. , Motorların ikide'bir artan sesle. ri, pilotun bunlara (tam gazla yol vermeğe çalıştığını anlatıyordu. Köylüler müteakip bir şimşek pa ğında tayyareden beyaz bir parça» nın koparak yere düştüğünü gör- müşler. Bundan sonra boğuk bir gü- rültü (duyulmuş: Motor sesleri durmuş; köy mezarlığının ilerisin- den cehennemi bir alev yükselmiş. Facia mahalline koşan köylüler alevin şiddeti karşısında müdaha- leye imkân bulamamışlar ve dayı mürettebatı ile yanmıştır. Elân devam eden ateş tayyarenin hüvi- yetini tespite imkân bırakmamakta moda Hz, müzeye girdi! Asarı atika müzelerindeki kılık kıya- fetler birer b'rer canlanıyor!.. Tarih, tekerrürden ibarettir!.. Bu hain doğrulğuna şimdi bir kat da- deyiş iyorum. Devirler değişiyor lerle beraber, nesiller değişi- » ve dünyaya her yeni doğan in- hi nesli, kendinden evvelki nesle dik iyen şerait içinde ken- e başka bir yaşayış, başka bir lane başka bir eğleniş tarzı bu- ke kat, bir gün geliyor ki, insan , kçndinden bir kaç göbek yukarıda” i cetlerine yaklaşarak yaşayışmı | Yinişini, eğlenişini onlara uydur- a başlıyor. Meselâ, bundan yüz *ene evvel, moda olan kadın “har. i,,lerinin 934 senesinde tekrar “TYüzüne avdet ederek çıplak o- işazları örteceği kimin hatırma ge- tdi? 1, Peçeyi memleketimizden kova- “» seneler oldu. Fakat hanımları. Muz şapka altında bugün dahi pe- * kullanmaktan vaz geçmediler. in. © Peçelerin benlileri, ben: izleri, bezeleri, kalınları, kafeslileri, daha yle bilmem ne çeşitleri var. “çen gün sokakta bir madama | Hadım, i kaplıyan siyah leri bile görünmü- kta mailyon- xa kadını, elle üne, onla sakladı. Yirminci &- : sır kadınlarının, kendiliklerinden kafes arkasında gizlenmelerine ne diyelim? Vaktile hanım ninelerimiz, “Sün- neti seniye ,ye o uymak gayretile parmaklarına kına koyarlardı. Bir zamanlar parmağında kınası olmı- yan kadına, iyi gözle bakılmazdı. yim orta yaşlısı, ihtiyarı kınalı idi, Bugün bile düğünlerin bir adı da kına gecesi değil midir? O gece, bütün ev halki, bir odaya toplanıp merasimle kına yakınırlardı. Avuç- larının içine dal şekilleri verilerek , parmaklar ipliklerle bağlanır, saba- ha kadar böyle | kalmırdı. Ertesi gün, kireç, nışadır, ekmek mayası karıştırılarak yapılan hamur, kma konulan yerlere sürülürdü. Böyle- likle kınanın, bir iki hafta kadar sabit kalması temin edilirdi. Hanımlarımız, bugün kına kul- lanmıyorlar ama, kınanm yeri ge- > yn ale Bu asri kmalı ha- umlar, parı yanan tırnakla File sanki kına inmüş eski devir hanımlarını ırmiyorlar mı? A- rada bellci küçük bir o renk, hafif bir koku farkı var, Fakat dünküle- rin de, bugünkülerin de tırnakları kıpkızıl. Son gümlerde, şapka bi- çimlerine bilmem (dikkat ettiniz 22 tonluk yeni Fransız tayyaresi EE Paris civarında, o “Senie,, nehri kıyılarında, yirmi iki tonluk yeni bir deniz tayyaresinin tecrübeleri yapılmaktadır. “Latham — $, E.C. M. fabrikalarında inşa edilen bu deniz tayyaresinin ismi “Santos — Dumont, dur. Cenubi Amerika hattına Alman ekabetine karşı tahsis edilmek is- enilen “Santos « Dumont,, tek ka- “atlı, tamamen madeni, deniz göv. deli, canibi iki sephiyeli bir tayya: e olup biri , üçü çeki i bir mihver üzerinde — ve mecmuu 26,00 beygir kudretinde dört motor la mücehhezdir . İki ay evvel, pilot “Bossoutrot,, nun idaresinde, tecrübelerini ge- çirmekte iken bir yangın başlangı- dır.,, kei “Bourget,, bu telgrafı alınca faci. anın mahiyetini anlamış, resmi ma- hi fil haberdar edilmiş, hava nazırı, maiyet erkânı hemen kaza mahal- line hareket etmişler... |,Pinlerce kilometrelik merhale- İeri fütursuzca aştıktan sonra Liyon ile P; rasındaki (bir kaç yüz metrelik mesafede tabiatin kuvvet- urban biçimi şapka aldı yü- rüdü. Turban, frenkçe malüm ya, sa- rık demektir. Nice kodaman ho calarımızm Oo başlarından oOat- tıkları sarık, şimdi © hanım larımızin tepesinde çörekler di. Etrafımızı saran bu civelek sof- tacıkları ben olsam, kanuna muha- lif serpuş kullandıkları için adliye- ye teslim ederdim. C Bundan kırk beş, elli sene evvel, 'Makf. erlân,, palto giymek pek rağ- bette imiş. Bugün, hazır çocuk tolarının çoğu Makferlün biçimin- e Fakatadr Makferlân değil, Pos. Adı ne olursa olsun, şu muhak- kak ki giyinişte, hep geriye doğru gidiyoruz.Ya şu çepkenlere ne dersi niz? Köylülerin sırtında gezerken şimdi şehirde en yüksek Hanımla. rım süvare elbisesi oldu. Bazı kibar aile, sofralarında ye- nilik olsun diye oymalı tahta kaşık- larkullanılıyormuş. Banyo odasın. da ayağında sedef nalınlarla tıkır tıkır dolaşan hanımefendiler var. miş, Bütün bunlar gösteriyor ki, tarih tekerrürden ibaret! Bakkal züğür- leyince eski defterleri karıştırırmış. Moda kralları da galiba züğürtle. diler, Modellerine ancak müze c. mekânlarında tesadüf edilen eski biçimleri birer birer canlandırıp piyasaya çıkarıyorlar. Bu gidişle eğer günün birinde, ha nımlarımızı sırtlarında samur kürk, ayaklarında çedik papuçlar, baş- larında bir kaç yerinden boğulmuş dilimli kavaklarla, Zuhuriye çıkar gibi garip garip kıyafetle; ğ cek olursak hiç le ya M.SALAHADDİN dinmbelimndin — A cı ile kanat merkezi kısmen yanan ve kısa bir tamir ile eski haline ge- tirilen bu tayyarenin çok yüksek | avsaflara malikiyetinden bahsedil- | mektedir. Yapılan tecrübelerde tayyarenin | 250 metrede sudan ayrılabildiği; | havada iki motoru durdurulunca | | t uçuş vaziyetini kaybetmediği; sa- atte 50 kilometrelik maküs cihetli bir rüzgârda, faaliyet ( sahasınm 3200 kilometrelik (bir nısıf kutru bulunduğu görülmüştür. Yukarıdaki resimlerden birinci- si bu yirmi iki tonluk hava devinin “Senie,, üzörinde ilk uçuşunu; ikin- cisi tayyarede iki ay övvel husule gelen ve kendi vesaiti ile söndürü- len yangını göstermektedir. lerine zebun olan “Emeraude,, ge- riye bir yığın o enkazile on torba kül bırakırken, yalnız Fransız ha- vacılığını değil, onunla beraber, tün hava âlemini de mateme boğ- muştur, aldm relite Bir kıpti Karısını öldürdü yim Sebep kaynanayı eve alıp almamak meselesi Evvelki akşam Fenerde Mehmet is minde bir Kıptı genç nişanlısı Kıpti Ayşeyi bıçakla ya AYŞE lerdir. Rabin kocası ölünce ortada Taba adamı künde Mehmet namm ir ann gara. Bu Mehmet ile Rabia Hanımın ortanca kızı Ayşe ni şanlıdır. Hattâ birkaç gün evvel de ev- Hava soğuyunca kanatların buzlanması Emeraude,,un düşerek bir yan- gin enkaz haline geldiği mıntaka- ya üç sene evvel bir İngiliz tayyare- si (Black Campbell) mecburi bir iniş yapmıştı. Londra'dan gelen ve bir hamle- de Paris'ten Marsilya'ya gitmek isteyen, İngiliz (o tayyaresinin bu mecburi inişine sebep şiddetli bir yağmura tutulmuş olması ve kanat- larında, uçuş imkânlarını selbede- Tayyareci bu mecbu teakip, saatlerce, buzların erimesi- ni bekledi; ve o gün Marsilya'ya gitmekten sarfı nazar ederek Pa- ris'e avdet etti, Emeraude,, faciasınm muhtemel sebepleri arasında mevzuubahis olması lâzrmgelen bu “buz birik- mesi,, hâdisesi nedir? Bu nin hava yolculukların- da ne gibi tehlikeleri vardır.? Bu hâdiseden kurtulabilmek için ne gibi tedbirler almalıdır? Mevzu ittihaz ettiğimiz bu su- allerin cevaplarına girişmeden ev- vel, tayyare hakkında, iptidai bazı bilgileri hatırlatalım: Her tayyare, uçuş noktai naza- rından, iki kısım azaya ayrılır: Fa- al olanlar; faal olmıyanlar. Aerodi- namik noktasından Oomuayyenbir takım şekiller arzeden faal azalar tayyarenin hava dahilinde tutun- masını, ilerilerilerken havadan as- gari mukavemet görmesini temin ederler. Bunlar: Kanatlar, dümen- ler, dikneller gibi kısımlard İşte bir tayyarede buz tekâsüfün- fen bahsedilince bu faal kısımla” rında buz birikmiş olduğu anlaşılır. Bir tayyarenin faal kısımlarında İ biriken buz, o tayyarede, uçuş em- niyetini hemen bozar, Bu bozgunluğa sebep buzun ağır- lığı değildir. Orta boylu bir tayya- re üzerinde birikebilecek (buzun ———— —————— mahvoluşunı anlamak mümkün deği Bir çok faraziye ve yekdiğerile karşılaşıyor. Acaba karboratörlerde “Yivraj,, denilen hâdise mi oldu? Acaba kanatlarda buz mu top- landı? Acaba borda alâtının faaliyetle- rini durduran bir elektrik (arızası mı oldu? DR Acaba tayyare bir elektrik kab- losuna mı çarptı? Bu acabaların anahtarlarını tah- kikat komisyonunun fenni rapor- larmda aramak lâzım gelecektir. Belki de bu anahtarları o rapor- larda o bulamayacaktır. O zaman facianın sebepleri mechül kalacak ve on torba küle inkılâbeden râkip- ler gibi onları da ebediyete göm- mek lâzrmgelecektir. ihtimaller Cuma maçları İstanbul Futbol beyeti riyasetinden 3 26-1-1934 cuma günü yapılacak mın- taka resimi : Hilâl Spor - Kasımpaşa İ nci takımları sant 13,15 hakem Cafer Bey, İstanbul spor - Beşiktaş | nci takımları saat 13,15 te hakem Nuri Bey. Beşiktaş (Şeref) sahasında: saha ko- nan Bey. Vefa- Kumkapı - Eyüp idman Genç takımları saat 11,15 hakem Halit Galip Bey. İstanbulepor - Anadolu Genç Voleybol İstanbul mıntakası Voleybol heyetin den : 26-1-1934 cuma günü Galatasa- ray lokalinde yapılacak voleybol | lik maçları : o Fenerbahçe - Süleymaniye saat 16 da bâkem Necmi B. Galatasaray» in saat 16,30 hakem Necmi - İstanbula hakem Ehram Bey. emeyi İenmiş bulunmaktadırlar.” Hüseyin Ef | semazen nin ölümü ile ortada kalan validesi Ra- bin Hanımı büyük kızı evine almak is. temiş, Saniye Hanımın kocası da buna razı olmuştur. Bir hafta burada kaldık- tan sonra ortanca kızı Ayşe ile Mehme din evine misafirliğe gitmiştir. Ayşe Rabin Hanımı yanına almak istemiştir. Fakat bu suretle Mehmedin validesile hemşiretihden © ayrılması lâztm gelmiş- tir, Mehmet buna razı olmadığı için münaferet başlamış ve bir aralık İ ra dökülünce Mehmet bıçağı ile nişan- İsa sol memesinden © yaralamıştır. Mehmet yakalanmış, kadın da hastaha» nede ölmüştür. Yargın başlangıcı Beyoğlunda İstiklâl caddesinde kun duracı Todori Efendinin 233 numaralı dükkânında yakmış olduğu mangaldan Ateş sıçramış ve yangın balangıcı görü” lerek derhal söndürülmüştür. Vapurda ölüm Bandırmadan gelen Adnan vapuru yolcularından Erdekli Pembe Hanım va purda ecelile ölmüştür. Sokakta düşen kadın Göztepede oturan Firdevs Hanm Nişantaşı caddesinden o göçmekte iken kendisine fenalık gelerek yere düşmüş ve tedavi için hastahaneye kaldrılmış « tr. Yazan: N. D. sikleti hesap edilecek (olursa, bu sikletin 200 kilogram raddelerinde olduğu anlaşılır. Ehemi tsiz ol- mamakla beraber, bu sikletini uçu- şu menedecek kıymette olmadığı muhakkaktır. Uçuşun | tehlikeye girişi, kanatların, pervanelerin, dü- menlerin, hasılı faal bi mın buz tekâsüfü ile aerodinamik evsaflarını kaybetmelerindendir Filhakika kanatların ön cephele- rinde biriken buz onlarda husule gelen kaldırıcı kuvvetlerini kaybet- melerini küçültürken, pervanelerde ihtizazı arttırarak kırılma tehlikesi» ni doğurmakta, o dümenlerde asıl tesirleri yerine maküs tesirler ya: ratmaktadır. Tayyarenin faal azalarında buz teşekkülüne mani kül eden buzu parçalamak için bir çok çareler | düşünülmüştür. Bazı teknisiyenler kanatların, dümen- lerin hücum cephelerini yağlı ka- vuçuktan yapmağı teklif etmişler. dir; bazıları, bu aksama, buzu eriti- ci maddeler tılasıı düşünmüşler- dir. Düşünülen, ileri | sürülen haller çok ise de en muvafık görü leni o kısımların ya radyatörden a- nacak bir su mecrası ile, veya hu- ruç borularının dolaştırılması sure tile ısıtılmasıdır. İşte tayyarelerde “buz tekâsüfü, dediğimiz hâdisenin kısa ve muh- tasar ifadesi bundan ibarettir, Bu hâdiseden başka, tayyarele- rin motorlarında husule gelen “Yin raj,, denilen bir hâdise daha var. dır ki bu da bir buz tekâsüfünden başka bir şey değildir.. Bu hâdiseyi müstakil bir mevzu (olarak diğer bir yazımıza terkediyoruz. GAZ MASKELERİ MODA İ OLUNCA | — Bunu beğendiniz mi #fendim? Evet; yalnız rengi daha pembe Yani neşriyat Varlık Her nüshası daha güzelleşen ve daha kıymetli yazılarla çıkan Varlığın 13 ün cü nüshası da intişar etmiştir. Bu nüsha ile Yakup Kadri Beyin Mağarlar isim piyesini tefrikaya başlayan mecmua - Falih Rıfkı Beyin pek kiymetli be - 'Nahit Sırrı Beyin bir müsahabe- si, Abdülhak Şinasi, Yaşar Nabi, Ömer | Bedrettin, Muhlis Etem Beylerin ve da ha birçok tanınmış muharrirlerin maka (| le, hikâye ve şiirleri vardır. Varlığı bü- > okuyucularımıza hararetle tavsiye leriz. ii Yolların sesi , “Yolların Sesi, mecmuasının 13 ün- cü sayısı çıktı. İçerisinde Mazhar Os- man, o Cenap Şehabettin Beylerin ve daha bir çok muharrirlerin yazıları vardır. Tavsiye ederiz. yeri im Harp malülleri ara- sında birlik Harp genleri mem İdare heyetimiz 8-1. içlimaında menafii ve gayeleri bir ©- lan Ankara Mall gaziler cemiyeti ile birleşmeye mütlefikan karar ver« diğini ve muktazi muamelenin ifası için İstanbul Vilâyet mekamma An- kara Malülü Gaziler cemiyeti riyaseti» ne resmen müracaatta bulunulduğumu ilân eyler. ği ET Bin Leylik paralar Romanya hükümeti 1000 ley kay - metindeki mavi renkli evrakı nakdiyeyi değiştirmeğe karar vermiştir. Bu te - beddül, hükümetimize de bildirilmiş » tir. Alâkadar müesseselere tamim yas pılmıştır. Paraların | değiştirilme mniüd- deti bu ay sonunda bitecektir, DOKTOR Rusçuklu Hakkı Galatatarayda Kanzük eczahanesi karşısında Sahne sokağında 3 numa- ralı apartmanda 1 numara,