( Askeri bahisler | “Uzak Şarkta harp tehlikesi azaldı mı? tezahürlerinden Uzak Şark'ta ikesinin azaldığı . Son günlere ka- dar bu tehlike fazla idi. Çünkü Avru- pada Fransa ile onun (dostları olan Lehistan ve Romanyanın Sovyet Jtti- masebetleri | hiç dostçasına değildi Fransanın, Polon fı yalnız Almanya yetler memleketi İamakta ve yetiştirmekte oduğu iddia ediliyordu. Hattü bazı neşriyata göre Fransa, Japonyayı bile Sovyetler İtti- hadı aleyhine teşvik ediyordu. Fakat Almanyada Hitler'in iktidar mev geçmesi, Avrupanın on yıllık siyaseti- ni birden bire değiştirdi. Almanyanın posatlanmasından ve ikam sax vaşına atılmasından ürken £ Fransa, kendisinden maada Lehistan ve Ro- manyanın dahi Sovyetler İttihadı Cüm huriyeti ile uzlaşmasını muvafık gör- dü. Böylece, 1933 sonbaharma ka- dar hem Avrupa hududunu ve hem de Uzak Şark'ı birlikte gözönünde tut mak mecburiyetinde kalmak yüzün- den Uzak Şark'ta dereced savaş hazırlığı göremeyen Sovyetler memle- ketine karşı, iştihası kapanmak bilmi- yen Japonyanm saldırması ve bir harp patlaması daima muhtemel iken bu defa Avrupada serbestleyen ve Ame- rika ile tekrar tesis eylediği münasebet sayesinde manevi kuvveti dahi artan bu memleketin artık kolay kolay sal- dırılabilir bir ölke olmadığı görülünce hiç olmazsa 1933 yılı ve 1934 kışı için bir savaş tehlikesi ihtimalinin azaldığı sesleri şimdi yükseliyor. Maamafih bu harp tehlikesi bugün geleceğin her çin anıklıklar olacaktır. Çünkü Japonya, Uzak Şark? ta harbi patlatacak © pek çok iştiai malzemesi depo etmiştir. Mançuriden sonra (Kalfan) istikametinde yap, ğr bir hareket | bir kov: 1934 yılı ilkbaharın sesi doğruması umulur. Her iki tara- fn efkârrumumiyesi bu kavgayı bek- liyor ve kulaklar buna alıştı. Japon Harbiye Nazırı Ceneral A- Fakinin gazetelerde yeni sözleri var: “Ruslar Mançuko hududunda topla dıkları orduyu geri çokmiyeceklerdir. Belki de bilâkis takviye edeceklerdir. Rusların (Vladivostok) civarmda ve Siberyanın diğer kısımlarında topla- dıkları kuvvetlerin yanlarmda fazla miktarda uçkuları ve bilhassa bombar- dıman uçkuları vardır. ki o bunlarla ?okyoyu ve diğer büyük Japon şehirlerini havadan bombardıman etmek fikrin- dedirler. 1935 - 1936 yılıda Japonya ile Sovyetler İttihadı memleketi ara- sında bürük ihtlâflar çıkabilir ve bel- ponyanın acele ve kuvvetle kavgaya hazırlanması olmalıdır.,, Pek tabii bir şeydir ki, Bolşevikler Siberyanın doğusunda topladıkları or- duyu terhis etmezler. Çünkü Japon- yanın Viadivostok'a ve Sovyet arazi- sine saldırması hevesini durduran kun ik ancak bu ordudur. Ma ir Blüher'in ku- mandası altında bulunan bu orduya, Sovyetler ölkesinde büyük ki kes gövenmektedir. Bu ordunun talim ve terbiye kudreti, teçhizat ve teknik evsafı çok yüksektir. Ordunun karar- gâhı (Habarofsk) ta olup iki büyük grup halinde toplanmıştır: Birinci grup: (Vladivostok, Haba- rofsk, Blagoviyeçelşk) mıntakasındı ki on dokuzuncu kolordu grupudu Japon membalarına göre bunun kuv- veti 8 piyade fırkası, 9 süvari alayın- dan ibarettir. Teknik vasıta olarak 184 topa, 40 tanka, 15 cadde zırhlı o- tomobiline ve 3 zırhlı trene maliktir. Ayrıca bir istihkâm ve bir gaz taburu olmak üzere iki ecnebi taburu, bir muh telit müfreze (bir süvari ve bir piyade alaymdan mürekkep), ve bir de hu- dut muhafız alayı vardır. Yalnız Vla- divostok kalesinin tahkimatı eski olup silâhları da modern değildir. İkinci grup: (Çita) mtakasındaki (krokiye bakıla) on se grapudur. Bu.da 9 pi süvari alayı, | Mongol süvari ; 117 top, 47 tank, 15 cadde zırhlı oto- mobili, bir gaz taburu ve bir hudut muhafız alaymdan mürekkeptir. Bunlardan maada, Siberya askerlik dairesi emrinde bulunan hazari kuv- vetler dahi (Blüher) ordusunu acele takviye edebilirler. Başkaca Dış Mo- golistan hükümetinin külliyetli mik- tarda süvari ile 2 piyade fırkası ve 80 zırhlı araba ve tanktan ve buna göre topçudan mürekkep kuvvetleri de der- hal Blüher ordusunun buyruğuna gi- rebilir, Blüher ordusunun emrinde bugün 250 uçku vardır ki bir savaş zuhurun- da en mühim rolü bunlar oynıyacak- lardır. Görülüyor ki Sovyet Hükümeti gafil avlanmamıstır. Vakit ve zamanında askerlik tedbirlerini almış olun bun- Burada lüzumu ha- onluk anilan örlkaile; serdem sılı her türü teknik vası te. Bu ordu, fakir Cin'ilerin talim ve | terbiyesiz, kopuk ve züğürt ordusuna benzemez. Bu, en asri savaş vasıtala- rı ile bezenmis bir kuvvettir. (Siberya) da son yılm mahsulâtı da çok berektli olmustur. Sovyet Hükü- meti burada büyük bir orduyu besli- KIR ÇİÇEĞİ BURHAN CAHİT. Lnkılâp Komanı Strazburg, Nasi; Paris” Ötomo: | bil yolları fevkali dam ille i bile konforlu otell öY| Gi le bir haritası var ki hiç yol sorma- ğa bile lüzum yok. Akşam Suat Bey salonda sigarı- nı tüttürürken sordu: —E, ne haber bakalım? Nereye gidiyoruz? Ben ancak bir hafta ay- rılabileceğim. — Kâfi, -— Peki nereye? — Parise! — Bulursun Çiçek... demek ka- na kana eğlenmek istiyorsun. Sen istemez misin? in,benim iste diğimdir. Programı iyi tetkik ettin mi... — Tabit.. Yolda bir iki yerde ka- ırz. Yılbaşı gününü ve gecesini ve ertesi günü Pariste geçirmek şarti- le bir haftada bol bol gidip gelece- Mükemmel! Yollar hakkında i- zahat aldın mı? — Haritalar, tarifeler hepsi ha- zır.. Arabanın da eksiği yok. Bizim (Lydya)da on gün izin istiyor. — Gitsin, tam fırsat Her şey kararlaştı. Bütün komşu villâlarda ayni ha- zırlık var, Onların çoğu yılbaşı haf- tasına daha (Noel)den başladılar. Dağ otellerine, uzak yerlerdeki ak- rabalarma gidenler pek çok. Dört gün evvel Geneve'den çık: | b tık. Direksiyona evvelâ Suat Bey geçti. Otomobil arkasında çantala- rımız, paketlerimiz var. Keskin bir soğuk var, yol çok gü- zel ve düz. Suat Bey altmıştan faz- la gidemiyor, halbuki © yol boş ve MİLLİYET PAZAR 31 KANUNUEVVF! günlerde bazı! — sadakasile bu sene kimleri sevindire- yim? Müslümanlığın güzel an'anelerin- den biri olan bu bayram sadakalarını şuna buna dağıtmaktansa, topluca hayir cemiyetlerine vermenin bin kat daha sevaplı, bin katdaha yerinde bir iş olduğunu hâlâ bir türlü anlaya- | madık. Ahmede, Mehmede, Ayseye, Fatmaya verilecek para, yalnız ik birkaç ferdini, sevindirir. Ayni le, milletin bütün mühtaç sını * San bik emele ierik keiki ken bu dini yardımın hududunu niçin bu kadar daraltmalı?.. Her sene gibi bu sene de, zekât ve fıtır sadakalarının hâsılat Tayyare cemiyeti ile Hilâliahmer ve Himayei- etfal arasında taksim edilecek. Hava- larımızda, düşmana kanat geren Tay- yare cemiyetine, düskünlere kucak açan Hilâlinhmere, kimsesiz yavrula- rın şefkatle üstüne titreyen Himayei- etfale bu ne müzel fırsat!, Geçen sün, aramızda, bu bahsi ko- nusuvorduk. Güzel ve şuh bir Hanrmefendinin ismi gecti: — O kadar zengin zekât vermez.. dive cekistirecek oldu lar, Ben müdahale ettim: — Haksızınız! O hanım, hepiniz- den fazla zekât daörtr!, Asavio?.. dediler, ne zekâtı bu? Güldüm: — Güzelliğinin z»k4: M. SALAHATTIN yebilecek erzakı depo eyledi. Ural mıntakasındaki Sovyet harp | sanayi merkezi hem bu orduyu ikmal edecek kadar yakın ve hem de Japon hava saldırımlarından emin olacak kadar leri doğurabilirse de zil ordusunun ikmal sistemi yalnız de- havvan, de- rr ile de tak- vive edilmiştir. Bundan maada ordu. mun hemen bir çok i- kinci derecede imalâthaneler ve tamir | haneler kurulmuştur. Bir çok yerlere uzun muharebelere vefa edecek bol cephane doldurulmuştur. Japonlara gelince, onların anavata- nı harekât sahnesine yakındır. Mevcut demiryollarından maada Japon Har- biye Nezaretinin arzusu ile ( yeniden yapılan Girkin - Cborrein demiryolu büyük askeri - sevkulceyşi ehemmiyeti haizdir. Bu yol Mançuriyi Koraya düz bir çizi halinde birleştirmekte ve Ja- ponyadari Mançuriye askör nakliyatı. nı iki buçuk defa kısaltmaktadır. Bu yüzden Japon ordusu iç hatlar üze- rinde harekât icra eylemek istifadesi- ne malik bulunmaktadır. pon donanması denizlere hâkim oldu- ğundan Japonlar için diğer bir iştifa- de dahi ani çıkarmalarla baskın hare- ketleri yapmaktır. Maamafih ne olursa olsun, son bir kaç aylık vakayi büyük Sovyet İttihadı memleketini Uzak * Şark'ta kuvvetlen— dirmeğe vesile olmuş ve bu yil için bir savaşım önüne geçmiştir. Japonya bu yeni vaziyet karşısında, bir savaşa baş İamak için çok düşünmeğe ve çok ge- niş mikyasta hazırlıklar yapmağa muh taçtır. Her geçen zaman ise kızıl or- dunun lehine çalışmaktadır. CİNOĞLU (1) Tanık — Şahit, Harik Hayat Ayrıca, Ja- | | Kaza 1933 SIHHİ 8 ÖĞÜTLER Nezleleri nasıl tedavi etmeli? Halk kitlesinden ve avamdan birine heziden bahsedildiği zaman o daima n üşümesinden ileri gelen nezle- Halbuki nezlenin ifade et- tiği mana daha geniş ve daha "ziyade şümullüdür. Nezle vücudumuzun en ziyade iç taraflarını örten ve kuşatan azanm cümlesini müteessir edebilen bir haldir. Nezleye tutulan kısım ne- rede bulunursa bulunsun nezleli yer- ler müşterek bir hal ve vaziyette bu- lunurlar. Bu da o yerlerin mutat olan ifrazatında bir fazlalık görülmesidir. Bu itibarla nezleye tutulan burun, boğaz ve bağırsak veya safra kesesi gibi yerlerden hangisi olursa olsun 0- rada fazla ifrazat ve akıntı görülür. İşte her nerede olursa olsun nezle zu- bur edince orada akmtı ve ifrazat zi- yadeleştiği için ilk hamlede hatırımıza gelen bu ifrazatın önüne geçmek ve bu akmtıyı kesmek olur. Ancak bu nezle olan yerlerin hepsine ayni şekilde te- davi tatbik etmek mümkün olamaz. Yetişilen yerlerde olan nezlelere düş- lar, şırmgalar yaparak önlerine geç- mek ve tedavi etmek mümkün ise de vücudumuzun iç azasınd gi nezlelere öyle kolay kolay yetişmek ve tedavi etmek mümkün olamaz. Bununla be- raber bütün nezlelere şamil umumi te- davi usülleri yardır. Bunlardan en baş- ta gelen usül yemek içmek hususunda ve beslenme yolunda pehriz ve rejim takip etmek ve muvafık gıdalar inti- hap etmekle olur. Ve bu sayede her türlü nezlenin önüne geçilmek © pok mümkün olacağı kuvvetle zannolunur. Bunun için her hangi bir katar ve nez- leden rahatsız olan bir kimse hemen ca veya mev eden şeylere oşup sarılmamalı, bir il kendini pek sıkı bir pehrize koymalı ve bu müddet zarfında ağzma meyve ve sudan başka bir şey koymamalıdır. En ziyade fayda görülen ve her türlü nezle içim en iyi portakaldır. Bundan günde bi yenir ve pehriz müddetince vam edilirse çok istifade edilir. Böyle yalnız portakal ve suya has- ilen hrize çok kimseler an- cak bir veya iki günden fazla taham- mül edemezlerse de bu müddet zar- fında da az çok istifade edilmiş olur. Büyükada Dr. ŞUKRU Holântse Bank-Üni N. V. Bahrisefit Felemenk Bankası Istanbul Şubesi, 1 Kânunsani 1934 tarihinden itibaren unvanmın HO- LANTSE BANK- UNİ N. V. olarak i ve Türkiyedeki faa- gibi devam edece- ğini muhterem müşterilerine arz © der, TEŞEKKÜR | Kıymetli pederimiz Sarıca za- de Ârif Paşa merhumun ufulü mü- nasebetile bizzat cenaze mera: mine iştirak veya tahriren teselli- mize inayet buyuran zevaı kirama teşekküratı samimiyemizi arz ve tebliğ ederiz. Merhumun ailesi ve Otomobil Sigortalarınızı Galatada Ünyon Ha'nımda Kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırınız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : Beyoğlu 4.4888 9008 geniş.. Hududu geçtikten on dakika son- ya çok güzel bir Fransız köyüne gir- dik. Burası hudut köyü.. Civarda gazinolar var. Bizimle beraber Pa- ris yolunu tutan kapalı bir hususi otomobili lâstiğini kontrol ediyor, Suat Beye: — Onları belkliybiini © iaafsen; dedim. Yolda sıkıntı çekmeyiz. Yolda daha çok otomobillere rast geliriz. Merak etme bir şey olmaz. Suat Bey işin eğlence | tarafını seviyor. Bir gün olsun otomob kapaklarını açıp motöre bakmadı. Bir gün ihtiyat lâstik nasıl takı- İır diye tecrübe etmedi İçten bir lâstik patlasa da mari- fetimi göstersem! diyorum. Çünkü ben bahçede bir kaç kere bunun provasını yaptım. Yola düzüldük, bu defa da direk! siyona ben geçtim.Bu Paris yolu çok eğlenceli, Yolda bir çok otomo- ere rastgeliyoruz, çoğu da bizim gibi karı koca, yahut sevgililer... Yol çok güzel. e Aksolâtördeki ayağım sabırsızlanıyor. Parisi bir- an evvel görebilmek için gaza ba- sıyorum. Konteur kilometigue yüzü iki tarafındaki ağaçlar, telgraf rekleri birer gölge gibi geçiyor. Su- at Bey kepisini kulaklarma kadar geçirmiş arasıra: — Yapma Çiçek! korkutamazsın! Diyor, fakat herhalde kokuyor. Strazburg yolunu tuttuk. En gü- zel otomobil yolu buradan, Nansy üzerinden Parise gidiyor. Bir aralık yavaşladım. Yetmiş, yetmiş beş gidiyoruz. Arkadan bir kılaksou sesi duy- dum. Aynadan baktım. Bir spor o- tomobili gazı doldurmuş, yol ver. mesem yüklenecek gibi geliyor, si- nirlendim. Ayağımın altındaki gaz pedalı köküne kadar gömüldü ve otomobil bir ok gibi ileri fırladı. Se- kiz silindirin uğultusu rüzgâr gibi .. Arkadaki de geliyor. Benden evvel gaz yedirdiği için o avansı var. Bir aralık yanıma kadar geldi. İçim tit riyor, el gazı açık, o heyecan müthiş. Böyle yan yana bir kaç sa- niye gittik, fakat tam gazı yemeğe Nafile beni | başlıyan benim kırlangıç yavaş ya- vaş açtı. Suat Beye haykırdım: — Kontöre bak! — Yüz otuz. Bugün ÜRK inemasında mati »elerden itibaren Bugünkü Program ISTANBUL: 170 Gram 18/30 Orkestra ve Türkçe tamgolar, Bedriye Hasr tarafmdan. Musiki Heyeti Semil mum iştirakile, ar Ve Strans Valse Yugen Lisbe. 1845 . 20 Ajans haberleri, ŞOVA 2450 Has 105 Yıllyapına giriş Avrupada sani 24, BUDAPEŞTE 550-m. ie ee bedir ÜL VİYANA m. sa. 18 Plük haf 1930 Eleşi, 29 Pi 20,50 yano masikisi 2348'Dane piller; 2345 Haberler, 23 Popi. ler radyo ori I kânunusani pazartesi İSTANBUL: 1930 Badayli Musiki Ti 21 Gramofon. 21,30 Kemal Niyasi Bey ve arkadaşları. 2 kânunusani salı ISTANBUL: 170 Gramofon 18 Refik Ahmet Bey tarafından konferans. 18,30 Örkestin, 19730 Eftalya Hanım Sadi Bey ve ârkadaş- dari. 21 Gramefe n iştirakile Bedayfi Mu- 3 kânunusani çarşamba ISTANBUL: 1730 Gramofon tiyatrosu artistleri tarafından 19,30 Bedayii Musiki Hey'eti, 21 Gramofon, 2130 Kemani Reşat Bey ve arkadaşları. 4 kânunusani perşem.e ISTANBUL: Sarre Bep tarafından Kenlerans, 1845 Orkestra ve Türkçe tangolar. Kemal Niyazi Bey ve arkadaşları. 5 kânunusani cuma İSTANBUL: Türkçe Gramofon plâkları, 210 Süsüyla kanamın işttekile bedayil mw» siki bey'e. 6 kânunusani cumartesi İSTANBUL: 1750 Gramofon. 15 Fransızca ders (Müptedi 18,30 Bali sen. 1930 Refik Beyler grabu. 21 Gramofon. 2130 Belınn Hanımın iştrakile Bedayit Me- Hey'eti. sek bir sürat yapıyordum. Arka: dan gelen bir İtalyan arabası o- lacak.. Bizi tutamadı. Fakat biz de yüz otuz üzerine fazla gidemedik.. Derhal önümüze bir işaret çıktı: — Yavaş. Bir kilometre ileride köy var. Bu işaretler çok. Iki üç renkli i- şaretler.. Fakat mânâsı bu kadar u- zun. Yazı değil, şekil... pe ne ka. dar süratli giderse gi Arpı Gazdan ayağımı kaldırdım bre yavaş yavaş döndü yetmişe kadar geldi. Köye de geldik. Biraz nefes almak, dinlenmek lâzımdı, Köyün ortasındaki meydanlıkta | durduk. Çok geçmedi, arkamızda, bizi kovalayan otomobil de geldi, tah- min ettiğim gibi bir İtalyan arabası. Bir kadın ve bir erkek var. Direksi- yondaki adam seyahat gözlüklerini çıkarırken bize haykırdı: — Bravo, Kim vardı direksiyon. da.. İtalyan konsolosu Mabino Beno.. Ve karısı... Ne tesadüf, Suat Bey sordu: bazan yüz onu gösteriyor. Yolun Dehşet. İlk defa bu kadar yük- Sigan takımı, 17,30 mek 20,000 SENEL KÜREK MAHKÜMLARI Masum olduğu halde idama mahküm ve verdiği sözü tutmak çin bir gencin fedakârlığını musavver Fransızca heyecan filmi. yay) (11697) IK sözlü ask ve Bey ve arkadaşlarının 2 nci büyük konseri 3 Küânunusani Çarşamba İPEK sinemasında Klâsik eserler, yeni şar- kılar yeni halk türküleri Biletler şimdiden satılmaktadır. (Gti; İSTANBUL BELEDİYESİ erir TİYATROSU Bu akşam saat 19,30 da UKUS HAYAT Büyük opereti Yazan: Ekrem ve Cemal Reşit muma 9584 FRANSIZ TİYATROSU Viyana Operet heyeti şehrimizden gi- diyor. Bugün 2 matine. birincisi saat 15.30 te Bayader, İkincisi saat 18,30 te Tebessüm Diyarında Lehar'ın meşhur © pereti, Yarın heyetinin vedai münasebe tile gündüz saat 17 de Beyaz Beygir O- teli, Akşam son suvare olarak sant 20,49 te Kafe Chantan suvaresi. Bütün yıldızlar tarafından münvede ile şarkılar kahkaba li skeç ve fcerik balet eğlenceleri. Türkiye İş Bankası İstanbul Şubesinden : Mülga İtibari Milli “Bankasinin Hacı Yusuf efendi namma yazılı 359627 - 359632 ve Müslim efendi namına yazılı 315967 No.lu hisse senetleri zayi edilmiştir. İkinci nüt haları verileceğinden © asıllarmın hükmü olmadığı ilân olünur. Jiilliyet ABONE ÖÇRETLERİ Türkiye için Hariç için WE LK. tir. 3 aylığı en 10 z 4— Gelen evrak geri verilmez geçen nüshalar 10 kuruştur. matbaaya sit işler için müdü racnat edilir. Gazetemiz ilim, liyetimi kabul etmez. Ramazan: 13 Imsak Iftar 8D Sb 5 39 16 57 — Evet. — Beraberiz. Karısı çok nazik, ince bir kadın. Genâve'de bir kaç kere görüştük, onlar da yılbaşını Pariste geçirecek ler. Mösyö Beno karısı ile İtalyan- ca konuştuktan sonra: — İsterseniz geceyi beraber ge- çirelim. Bizim (Lanje) de bir ma samız var, Telefonla hazırlattık. Suat Bey Parisi bildiği için bu- na memnun oldu. — balı Madam ( Beno güldü. Siz âşık maşuka gibi yola çıkmışsınız, nere* de kalacağmızı bile bilmiyorsun. Ya otel bulamazsanız, yılbaşında Paris bir panayıra döner, bunu dü- şünmemiştik bile! Suat Bey, — İstrazburg'dan bir telefon ede lim, dedi. — Muhakkak lâzım, —O halde vakit geçirmiyelim, marş. Mösyö Beno otomobile biherkeriiili — Bir şartla, dedi. Yüzden faz la gitmek yok. Çünkü ben yüz yaş — Parise mi? miden fazla yapamıyorum. © (Bitmedi)