si İktisadi bahisi Iktısadi işlerde bilhassa ticaret ha- yatında tereddüt, ist krarsızlık, endi- $e, bütün dünyanın (senelerden beri geçirmekte olüusu hasialığın en © Saslı tezahürleridir. iri Bizde, hiç bir günahımız olmadı ğı halde, ister istemez, milletlerin tesanüdü zaruretine uyup, bissemize düşen zarara, zahmete katlanıyoruz. Hükümetin isabetli tedbirleri, ve iş- İerimizin mütevazı bir çerçive için- de cereyanı, bu zararları ve zorlukla Fı eszari dereceye indirmektedir. Fakat buna rağmen sinirlerde ger» ginlik, yarını görüşte ve hazırlayışla korkaklık vardır. * Memlekette iş kalmıyor” düşün- cesi, haksız olarak, bazı kafalarda rleşimektedir. “Evet Beynelmilel ticaret o mühim nispette azalmıştır. Fiyatlarn, bil i in fiyatlarının bizde de olmuştur. Bunlar hep doğ” rudur, Fakst bu hakikatten, bu vakiadan pokalağıle bir netice çıkarmak hata- dır. racata bi ni, takip et Ee siyaseti ile zoshsulletimize yeni pazarlar açtığı- Bı, tiplere ayrılmasını istemekle müş- ze bağlamağa çalıştığını görüyoruz. Bunlar ümit verici, teşebbüslerimi 26 kuvvet verici amillerdir. Fakat bazı mufritler, buluttan nem kapacak kadar hassas olan ticaret a- leminin psikalojisini ihmal eden ba- Zi nazariyeciler, yavaş yavaş berrak- laşmağa yüz tutan iç havasını bu- landırıcı haberler neşrederek, ir kül çet ile elde edilen manevi sal Ihracatın bir elden idaresi Cevat NİZAMI İT kayp ettiriyorlar. Bu bozucu, yıkıcı haberlerden biri de, ihracatın bir elden (idaresi ohak- kmda son günlerde çıkan rivayettir. Bu rivayet şimdiye kadar mütead- dit defalar, piyasamızı endişeye sevk vat için, fazla israr ile ortaya atılma- #1, en mühim bir ihracat piyasamızı şaşırttı. Bereket versin, aklı selimin, vuku- fun timsali olan İktisat Vekilimiz bu na tekzip ettiler. İhracat ticareti en çok vukufa, u- zun senelerdenberi devam eden ve karşılıklı itimat doğuran o temaslara ihtiyaç gösteren bir şubedir. Hazırlıksız, bilgisiz, tecrübesiz bir bakkal dükkâm bile idare edilemez iken, bu en nazik sahayı, az çok mev- cut teşkilâtından mahrum etmek hiç bir zaman mevzuubahis olmaz. Şunu da söylemek lâzımdır ki, mal larımızın ihracını temin eden müessese ler,aralarında gayri Türklerde olsa;mem- Jeketin zararına çalışmakta menfaat arayamazlar, Onların menfaat işlerinin deva munda ve artmasımdadır. Binaenaleyh yaşatan menbam kuruma terler, Bunun aksi iddin bir safsata dan ibarettir. Fakat bu kürli ve Gctretin en yüke sek şekli olan ihracat subesine de, ya- yaş yavaş milli unsurun hakim olma mi istemek halılmızdır. Yalnız bun- Ki eller ik zamdır, Unutmamamız icap eder ki, dev'e- timiz ferdin, ferdi teşebbüsüm düş meni değildir. En çok elastikiyyete 'nuhtaç olan ihracat işi, hususi teşebbüsün en la- bii malikânesidir. 5 Fena tesadüf © erdi. Aecle giyinerek hemen çıktı. Fakat © çek, Kim bilir ailesi şu dakika ne te- Ielâl Hanım © gecenin geç vaktinde | abbaplarından birinin evinden dönüyor. | du. Dereden tepeden konuşurken valetin © hayli ilerlemiş olduğunu farketmemiş- pek uzak olmıyan kendi evine varmak için tenha bir sokaktan geçmek lâzmge- liyordu. Herhangi fona bir tesadüften korkan İciâl Şadan Hanım adımlarım uklası yürüyordu ls, ileride bir ka- Pinin önünde bir gölge kanıldadı. Jelâl Şadan Hanım gayriihtiyari elindeki ia id) br gg skti. Duramazı #mezdi, mazmafih her türlü Tuüdaha” eye Kazır bir halde,gölgenin kamıldadığı » dan uzakza bir yerden sokağı geç- ol için yürüdü. Tam kapmın hizasma gelmişti ki, ak tı yaslarında kadar bir kız çocuğu önü- me çıktı. Tümüzce, fakat acaip bir kiya- feti vardı. Kize 4 z ağlıyor, hınçkırık- ları arasında bir şiyler söylüyor, inkat ne söylediği anlaşılamıyordu. Bir haydutla karş laşmaktan korkan Adiâl Hanım, önünde gözyaşları içinde bir kiz çocuğu görünce, ı ferahladı. Ço- cuk ta ne sevimli şeydi? Fakat nereden geliyor, nerden çıktı, ne söyliyor? Her halde kaybolmuş bir çocuk ola Miş ledir. Vakitsiz dul kalmış, biraz 5 Ea geliri olan çocuksuz her kadın, gece- nin bu zamanında kaybolmuş bir küçük © kızla korşılaşırsa ne yapar? İelâl Hanim da çocuğu teskin bre! ve görenin bu vaktinde oralarda neden © böyle yalnız dolaştığını öğrenmeğe ça- © hştz. Çocuk hınçkırıklar arasmda baki- yolunu kaybettiğini o anlatabildi. Fakat bir türlü &vlerinin nerde olduğu “ğunu tarif edemiyordu. İelâl Hanım © zaman verdi, * çocuğu elinden tuttu ve evine götürdü. Gecenin o vaktin- e "uzcağızn ailesini bulmak imleânı yok- ğ Kelam 9 — Ayşe. Yürüdüler, Çocukçağız İençlarık lar. Br kesti, küçücük yumruğu ile gözyaşla” rm sildi ve nerdeyse okamzlaktan dün gecek bir halde olduğu için, lelâl Hanr mın elinden tuttu ve tıpış tipış yürüme ğe başladı. Bir evin önünde durdular, kapı açıl- çe içeriye girdiler Çocuk için cak bir banyo yapıldı, üzerine bir gecelik uy: valla, Büyük Bir divanın zerinde, ye niş yorganların altına sokuldu ve Ayşe hemen mışıl mışıl uyumağa daldı. Fakat İelâl Şadan Hanım rahat uyu” yamadı. Yaptığı bu harekstin mes'aliye- tini hesap ediyordu Kendi kendine ertesi dilir, yahut polis çocuğu Darülâcezeye ni gönderir, ne yapar, orasını bilmiyoc. a, Zengin ve çocuksuz olmak, sonra da bu kadar sevimli bir yavrunun Darülâce- zeye gönderildiğini görmek | İelâl Hanı mın içine dokunuyordu, Fakat silesinin de bulunmiyacağı nerden malümdu? Ertesi sabah gocuk uyandı, kahvolte Sını yaptı. Masurhane evin içinde dolaşı- yor, masanın üzerinde bulduğu mecmu- aların resimlerine bakıyordu. İclâl Ha- nım, çocuğu öğle üzeri de ksrnını doyur- duktan sonra, karakola götürmeği mu- vahık buldu, Öğleden sonra | karakola gitti. Ayşe ön eği beep öld ll Han dedi Bu tarzıbale polisler de memnun ol- muşlardı ki, bu sırada gözyaşları için- de bir kadm karakoldan içeriye girdi. O zaman hiç en bir sahne oldu. Çocuk kapıdan giren kadını görün y © Hemşireler beni bir paket gibi | merdivenden çıkardılar. emen sağda geniş, aydınlık, bembeyaz — bir odaya girdik. Havada lizol ve iyot kokusu var, Ve yeni doktor hastabakıcılara © yardım ederek beni yatırdılar. Vücudumda hafif bir ürperme “oldu. Doktor Şevket ömer Bey anla- — madığım bir çok ilâç ve hastalık — isimleri ile konuştu, Artık dinle- miyordum. © Bir aralık Reşit Beyin sesini ta» nıdım: — Ben gidiyorum kızım, akşama > gelir, seni yoklarım. Burada rahat edeceksin, merak etme! Dudaklarım kımıldadı. (Teşek- “kür ederim) demek istedim. Fakat — sesimi duydu mu, duymadı mı bil- mem, Hösiiini açamıyordum. um aleş içinde. | Nefes . Gümeli 5 | papan kaşlara gü İÇEĞİ BURHAN CAHİT. dnelâp Komanı) lamıyorum. Hastabakıcıların sesleri bazan uzaklaşıyor. Kafamda bir uğultu var. Su is- tiyorum. Dudaklarım yanıyor ve bü uğaltalar yasesalar içinde kön- dimi kaybediyorum. .. Buhran, hararet ne kadar devam etti, bilmiyorum. İlk defa gözleri- sal #öleğint salık Şammila gözel bir hastabakıcı gördüm. Elindeki limonla dudaklarımı siliyor, göz- lerinde tatlı, sıcak bir şefkat kay. Bıyor. Su istedim, Güldü: — Biraz daha sabredeceksiniz Doktor şimdi gelecek. Bu kadarcık hareket bile beni yordu. Tekrar gözlerim kapandı. MER lü fAr Sarı kız... Renklerden bahsediliyordu. Kimi siyahtan hoşlandığını, ki- mi beyaz sevdiğini, kimi ateşe De ziyen al rengi, bütün renklere tiğini, kimi yeşile bayıldığı nı söyledi. İçimizde, * Aventure meraklısı, esmer bir delikanlı vardı. Ona da sordular: sen? Siğni çekti: — Ben, sarışma bayılırım, Dün- yada akla gelen ne (okadar renk varsa bir tarafa... Sarı bir tarafa.. Kanaryayı, bütün kuşlardan fazla severim; Tüyleri sarı oldu- ğu için... Sütlâcı ağzıma koyma- dığım halde zerde için deli olurum. Sarıdır da ondan! Hastalıktan ödüm kopar ama, sarılığa tutulursam hiç Ogam ye mem... Sevdiğim şarkılar: “Son hatıra, aşkımda kalan bir sarı saçttı, “Saçları, sari sart, Bir de: “ Hangi beyin atmasısın, ey sarı hız, Sofrada yumurta yoksa, aç kal- karım ve yumurtanın da yediğim yalnız sarısıdır. Rengi sarı olduğu için eve yal- nız inek yağı alırım. Üzümlerden sarı yapıncaktan başkasına el sür- mem. Kışm bile sarı iskarpinle geze- rim. Daha sayayım mi? - — Aman, yeter,, Demeğe miec- bur olduk. Nihayet, ben dedim ki : — Sana bir şey soracağım.. — Sor! — Sarılar arasında hoşlanmadı. ğın yok mudur? Başını salladı: — Altm.... — Amma yaptın ha.. Dedik, a- yol, altın sevilmez mi hiç?. Hem onun bir adı da sarı kızdır! Başını salladı: — Benim vefasız sarı kızlarla yi vd M. SALAHADDİN cr, ağlıyarak ona doğru koştu; — Anne, annel Pe ” Ana lee sarmaş dolaş oldular. Kadınças, ğiz o memnuniyeti içinde Biznettarlığını | izhar için İclâl Hanımın ellerine yapış tı, öptü, öptü. Çikıp gidecekleri sırada, Telâl Hakimi çantasmı açtı, fakir balli olduğu anlaş: lan kadın avucuna boş lira bıraktı. Bü- tün karakol gözlere yaş getiren bu sab- | neden müteessir olmuştur. Ana kız bir hayli uzaklaştıktan sonra, kadın Ayşeye sordu: — Anlat bakalım, neler oldu? — Evin arka bahçesinde alçak iki pen: ecre var, Dün geco penesrelerden biri açıktı, Buradan girdikten tonra bir mer» diven var, birinci kata çıkıyor. Bu kat- ta salon tem karşıya geliyor. İkbal is- minde ihtiyarcn bir hizmetçi kadın var, En üst katta yatıyor. Evde başka kimse yok. Yemek odası bahçeye bakıyor. Bu- fede gümüş takımlar var. Salonda sol ta- rafi ik bir konsol duruyor. Hanı- gözündi da üst gözde, sağ köşede.. Yatak odası yemek odasının yanı başmda.. Ru odr- my rare eri en ye ai kilitli bir kutu var. İçi para dolu, O yaşta küçük görünen Ayşe büyük bir telâkatle biribiri anlattı. Ayşenin küçük görünüşüne rağ- men, en uşağı an bir yasında olduğu nu limak için, her —— İclâl Hanımdan | başkasının gözü Bizemdı Ayse inleme ika — Habeş iman: bö ge00 girl İŞ korku yok! SEM Bugünkü Program ISTANBUL 4 17,30 Gramelon. 1820 Orkesire, 19,30 Eftalym Sadi M. Sadi Rey ve ar kudaşları, Ouvertare inisie Balmesgue. 148 Örün 18 Krskovadar yinekl, Sirialin, Ma bafif havalar Puccino, Dupare, Debusey, R. Karloviex, 18,50 Müsahabe, 105 K: 1038 Az lamamış öper pik. 20 Mücahabeler, 21 Madam Angı karı isimi öyeret, 23,20 Dama musikisi. sahabe, dama: #UDAPEŞTE: 550 m. 18,05 Şandor Bura Sga takımı, 1405 Bir çocuk bahgesinden nakil, 1935 Radyo konme- Ti, 2045 Mdnalabe, 21,20 Sesli film parçalar v4 2150 Gala akşamı, E250 Sun, haberler, Sigan mmsikini, 2335, Bu- dapeyte musiki heyeti isarfından orlesire. VIYAMA: 519 m 18 Güze sen'atara dair, Plâk konse- 5,06 «ndan naklen Tisfimnel wperası, © ZEZ5 Kmbasadar otelinden naklen £ Akşam kons deri. ROMA: di m 1820 Kaiza orkesiram, 1848 Spor haber. leri, 19,45 Müsahabe, 20 Haberler, 20, hi 2 18,40 Almancz neşriyat, 1 esi müsahabe, 10,20 if müzakabaler, 2045 Amülar hey'eti tara , 21, Radyo orkestrası, 22 Piâk, sanatları, 2118 Yeni plâllar 18135 vana mwalkisi, 15 Haberler, abe, plik, 21 Mü- 22 Montmartre mes an'ın opereti, BELGRAT A3 m Da Müsahabe, 2033 MEDA süvaresi a) Müsa- habe, b) Konser, 22408 Radyo | orkentran, 22,35 Helk şarkıları. 2205 Müsehabe, plâk, 7345 Duna musikisi Zanataki Mem İslennte- Ş$ 304 m 13 Borsa haberleri, plak, 1405 Haberler, if plâklar, 18,05 İMotei orkestra, 20 Ünüreeelin medya, 2028 Pak, ERAS Kom İsrani, 21 Carmen Koosu Mluslcssco'nun bes teleri konser Halkevinde Konferans ve konser Tıp talebe cemiyeti umumi kâripli- ğinden : Cemiyetimizin konferans se risinin sekizincisi edebiyyat Fakü'te. si Dekani Köprülü Zade Mehmet Fuat Bey tarafından Halk evı konferans sa- onunda 5 Künumuevvel 1933 sali gür Dü saat onsekizde verilecektir. Mev zuu Türk edebiyyatmda hekim, edip ve şairlerdir. Konferansı müleakit tanburi Re fik Bey ve arkadaşları tarafından bir konser verilecektir. o ;Anadolu halk şarkıları) keyfiyyet Doktor talebe- İerine ilân olunur. Konferans stanbul Ha'kevi Reisliğinden İniversite iktisat Doçenti Muhlis E- tem Beyefendi tarafından Ergani bakır madeni demir yolu için tertip edilen da hili istilerasın İkinci B. tertibi halkında muma mahsus olmak üzere bir yapı verilecekti. Herkes gelip /.nkeye Honfe- Konser 6 Künunevel çarşamba alışarır sant 21,40 Saray sinemasında | musiki Göz Hekimi Dr. Süleyman Şükrü Birinci sanaf mütehassıs (Bibiali) Anlsara caddesi No. 69 SARAY sinemasında (Eski Glorya) 6 Künunusvvel Çarşamba akşamı saat 21,40 Sinema ve Musiki San,atkârları C:miyeti tarafından alaturka saz heyeti SAFİYEH. iştirakile Türkiyenin en güzide muvikişinasları (106881 En nefiş ex Tel. Beyoğlu : Yeni ni yat Orhun Edirnede her aym on beşinde intişar etmekte olan “Orhun, mecmuasnın ikinci sayısı intişar etmiştir. Kıymetli. yazıları ihtiva eden bu mecmuayı kari lerimize tavsiye ederiz. Fadime Selâmi İzzet Beyin “Fadime,, romanı kitap halinde neşredilmiştir. Kuvvetli ve cazip bir eser olan ba to- manı Remzi kitaphanesi bir cilt ha- inde tabetmiştir. Tavsiye ederiz. Holivut Holivutun 48 inci sayısı zengin hava- dis ve güzel resimlerle intişar etmiş- tir. Dr. İHSAN SAMI kaşa gi Umumi kan tahlilâk, frengi noktai nazarından (Wasserman ve Kahn “tenmülleri) kan küreyvatı sayılması. Tifo ve ısilma hastalıkları teşhisi, idrar, bulgar, cerahat, kazurat ve su tahlilât, Ültra mikroskopi, hususi a- şılar istihzarı. Kanda üre < şeker, Klorür. Kollesterin miktarların ta» yini. Divanyolu No. 189 Tel: 20951 (19562) o 8265 inirlerinizi $ uhataza i için | tamamile malz suz | olan Ja Yarınakşam MELEK PAPRİKA ve VERONİKA filmlerile baklı bir şöhret kazanan sevimli ve çen yıldız FRANSISKA tarafından yaratılan nefis ve zevkli fi'm Budapeştede İskandal Muhteşem filmi takd'm edilecektir. Bu mükemmel ğörmek iç'n biletlerin'zi şimdiden temin etmelisiniz. Y . aya ittihadı Milli Türk Sigorta Şirketi Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi : Galatada Ünyon Hanımnda Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Sinemasında GAAL at eserini (10686) 4887, 907 ISTANBUL BELEDİYESİ ŞEHİR TİYATROSU Bu aksam saat 21 de O GECE Yüzan: La Jas Zilahy Türkçeye çevireb M. Feridun li 4 Perde 1 Tablo Muallim ve talebeye tenzilât vardır 9210 FRANSIZ TİYATROSU Handa-Dramalis-Prineas yunan ope- ret heyetinin son temsilleri. Bu akşam saat 2130 te Heyetin en büyük artisti İro Handa şerefine ve Darülbedai ar- #istlerinden Şevkiye Hanım iştirakile bü» yük gala olarak o ŞEHRAZAT. Ya- mans çarşamba aksamı san defa olarak 1 Vassilissa tou atelier. Pek yakında Prassino Fox. Cumartesi akşamı Mösyö Konstantinidis ve Mösyö Dukas şere- fine büyük gala müsameresi, Pazar gü“ nü beyetin veda temsilleri, Dr. Nuri Fehmi Göz Hekimi Cığaloğlu Süreyya Bey arart. saat 2-6ya kadar. Telsfon 23212 Asrın umdesi “MİLLİYET ” tör. “ABONE ZONE ÜCRETLERİ : özle isin Hari İçini L Elk Yazik İğ bal ni Kımıldanannyorum. Bacaklar |, Alışmım kudar pek az “konujae rım uyuşmuş gibi. İkinci defa kendime geldiğim za man yanımda doktor (o AsrmBey Re yumuşak, yavaş bir sesle: — NE Çiçek Hanım, dedi. Gene su istiyor musunuz. Ni Gözlerimle istediğimi anlattım. Hastabakıcı dudaklarımı biraz limonata ile ıslattı. — Artık atlattınız Çiçek Hanım, dedi. Kendimi yokladım, Çok halsiz olmama rağmen hararet yok. Doktor nabzıma baktı. Termu- je koydu. Hastahakıcıya bazı ten- biler yaptı. Alnımı, başımı sev- — Korkacak bir şey yok, dedi. Geçmiş olsun. Size baya çorba ve- recekler, — Ben, soğuk bir şey istiyor- dum. Hemşireye: — Yoğurt ta verin! Dedi. Doktor çıktı. Hemşire, sarı saç- lı, penbe, ince bir kız. > Sandaliyesini karyolaya bitiştir. li. — Geçmiş olsun efendim, dedi. Uzaktan bir telefon sesi geliyor. Buyün artık tamam, tehlike kalma- Arasıra vapur düdükleri, açılıp ka- gürültül, .— 2 var. yi yeteceğini. dı. Şimdi size doktorun söyledikle- | bildim. Nibayet asıl hastalığımı söyle- diler. Ben grip değil, tifoya yaka- lanmışım, Bana bakan hemşire Aliye Ha- rım dedi ki; “Tamam bir hafta kendinizi bil- mi yatınız. O kadar korktuk Ayna isedim, Aradılar, gidip geldiler. Fakat koca hastahanede bir ayna bula- madılar. Bunu evvelâ hakikat zan- nettim, Meğer hastalara ayna ver- mek Kain ri ye yoğurt bir kaç gün devam Artık EM kendimi bul. dum. Bugün Reşit Bey geldi. Çok se- vindi. i — Geçmiş olsun yavrum, dedi. Onlar benim hastalığımı sakla- mışlar. Hattâ ilk gelen iki doktor hakikat grip zannetmişler, Şevket Ömer Bey anlamış ve beni kiliniğe kaldırmağa karar vermişler. Olup bitenleri şimdi parça par- ça, şundan bundan öğreniyorum. Reşit Bey on gündenberi kilinikte old: söyledi. . bii farkında değilim. Reşit Bey bir çok yemişler, şe- kerler de getirmiş. -Dekter' pekis? görrçeeti, srğık korkma, dedi. Hemşire Aliye Hanım bir me- Iâike.. Bana o kadar iyi bakıyor ki. Bugünkaryolamın yerini değiş. tirdiler. Yttiğrım yerden denizi, krşı sahilleri seyrediyrum, Doktor Asım Bey şimdi iştiha - mın artacağını söylüyor. Fakat çok yemek vermiyorlar, ei Aliye Hanım bana ayna Yüzüm bharapolmuş. Salli kavrulmuş gibi dökülüyor. Dudak- larım kurumuş. Kan çekilmiş gi - * Yük yağlanmış, kirlenmiş gibi... Apartımanda her sabah duş yapmağa alışmıştım. Birgün yıkan masam sinirleniyorum, İnsan iyi şeye alışınca vazgeçemiyor. Aliye Hanım ılık sabunlu bezle yüzümü siliyor. Bana çocuk gibi bakıyor. Artık iyiyim. Reşit Bey her akşam uğruyor, meyve, olacaktım. Allah bana in Fakat bazan öyle ie Jaa, geçiriyor. ki! Asım E klinikte kalmam icap ettiğini söy - ledi. Burası cennet gibi bir yer. Çamlar, manolyalar arasında, de nize hâkim, kartal yuvası gibi bir yilla, Yalnız ne kadar olsa hasta, hane kokusu var, Alt katta ameli - yathane yar, saat ona doğru acı acı feryatlar kulağıma geliyor. Fakat bunlar çok sürmü - yor. Galiba ameliyat olacaklar klorform almcaya kadar yaramaz lık ediyorlar. Sonra sükünet başlı- yor, irgün ikindi kahvaltımı he - müz bitirmiştim. Reşit Beyin getir- diği yeni bir romanı okumak için yaslandım. Aliye Hanımın aim başr kapıdan göründü. — Misafir geliyor! Reşit Bey olacak., Kitabr masa- ya bırakıyordum, içeriye şık, gü - ba sevimli bir genç kız girdi. Şa- dım. Arkasmdan Suat Bey gö « iz İçeri girince Suat Bey: — Geçmiş olsun Çiçek Hanım, dedi. Hastalığınızdan yeni haber - dar oldum. Size hem$iremi tanıta- yım, Kardeşim Narin,. Genç kız ne kadar sevimli, Elimi uzattım. — Merak etmeyin efendim has- talığım geçici gesi