miki al ÇA amy AÇIŞ N ; | Yunanistanda gördüklerim: 3 Aynaroz'da kaç çeşit papas var? Münzevilerin yatıp kalktıklari yerleri ne görmenin ne bulmanın imkânı yok Yazan: Mecdi Sadrettin Vatopâdi' de bir yol Aynarozda yaşayanlar beş, bat- tâ altı kısma tefrik olunabilir. Baş- ta “cönobite,ler gelir. Bunlar ta- mamen teşkilâta bağlı papaslardır. Hayatları dar ve muayyen bir çer- çeve içinde geçer. Senenin bir çok günlerinde oruç tutan bunlar Ay- narozun diğer mensuplarma nis- betle sıkıntılı bir hayat yaşarlar. “İdioi ler ise daha müs- takil bir rejime tâbidirler ve ken men iptidai bir hayat yaşayan mün zeviler ihtiyaçlarını karanlık ba- eğe temine çıkarlar, ve günleri- ve kovuklarda iba- detle geçirirlermiş Yatıp kalktıkla rı yerleri gizlemeği itiyat edinmiş olan O münzevilerin barındıkları yerleri görmek şöyle dursun, orala- rı bulmak bile müşkülmüş. N “Srabaite, ler iki veya üç kişilik gruplar halinde yaşayan papaslar- dır. “Gyrovague,, dilenen serseri papaslara verilen isimdir. Bütün bunlardan başka Aynaroza hariç- ten çalışmaya gelen bir sınıf daha vardır. Civar köylerden burada iş bulmaya, karnımı (doyurmaya ve alacağı gündeliği ailesine gönder- meğe gelenler arasında bilhassa muhacirler gözüme ilişti, Memle- ketimizden mübadele suretile ayrı- lanlar. Vatopddi'de rastgeldiğim bu işçiler, köylü kıyafetleri ile yer- lilerden kolaylıkla tefrik a'unuyor. Papasların kendilerine verdikleri gündelik 15 drahmiyi geçmiyor. muş. (Bizim para ile 17,50 kuruş.) Yalnız çu var ki, manastır- larda yatıp kalkmakta ve karava- madan yemek yemekte imişler. Bu suretle sigaradan başka hiç bir mas Milliyet'in romanı: 81 rafları olmıyan bu işçiler tasarruf ettikleri gündeliklerini ailelerine tahsis ediyorlarmış. Ancak bütün bu işçiler sabah akşam hep kuru fasulye yemekten bıkmış oldukla- rı acı acı anlatıyorlar. Manastırların senenin ekseri ay- larda kullandıkları bu işçiler, yolları tamir etmekte bahçe ve bağ İarı bellemekte, | ağaçları buda maktadırlar. Papasların ticaret işlerinde yar- dımları dokunan bu sivil ahaliden bir kısmı ise, manastırların civarım- da yerleşmiş bulunuyorlar. Vato- pi sahilinde görülen küçük ba- bkçı evleri ve kulübeleri bunlarm âhlarıdır. Zira Aynarozda istanın her tarafında ol- icaret zihniyeti inkişaf göstermiş"ir. Bir sabah şafakla beraber Selâ- nik rıhtımma yanaşmış bir papa- sw idaresindeki yelkenlinin balık satmakta olduğunu görenler, bunu tebii bir hâdise telâkki ediyorlar. Zıra Selânik haftanın bir çök gün- Jerinde böyle bir manzaraya İN olurmuş... ... Yunan hükümetinin yi ki Valisi Hariciye Nezaretinin bir Aynarozda çalışan bir amele tipt memurudur. Hükümetin bundan başka yarımadada bir jandarma teşkilâtı vardır. Mahalli jandarma da yarımadanın asayişini temin ile beraber manastırlarm muhafa- zasına memurdur. Vali Karyös te (oturmaktadır. Ve buraya bekâr olarak gelmeğe mecbur olduğu için evli valiler iki- seneden fazla kalmamakta imişler. Görüştüğümüz oniyekisin dün. lı olarak malâmattar olduklarmı gördük. Manastırlara her taraftan ESRARSIZ HAYAT Hollywood'da sinema yıldızlarının romanı Yazan: VİCKİ BAUM — Bana çiçek mi aldın? Sen mi? A- man çok teşekkür ederim. Donka Franris'e doslane ve müte- hayyir nazarlarla bakıvordu. — Benden bir şey istiyor musun? Francis başile hayır diye işaret etti. — Demin çok güzel oynadın. Çok güzel... Bu sözleri söyledikten sonra, tama- men ke has bir hareektle kızın çehresini iki elleri arasma aldı, gözle rine birer base kondurdu. Francis te böyle bir dostluk eseri, “çok iyi oynadın,, gibi bir söz istiyor- du. Evet, oda, küçük Francis Wer- Tens in vaktile Danla Moresko gibi büyük bir yıldız olmak istemişti. Hak buki şimdi, nsfrst ettiği bir adama,ken- disins verdiği vedi dolarlık bir iş için teşekkür etmisti. Hem de işi ne mu- kabilinde vermişti... Uzun zamandan Terceme: KAMRAN ŞERİF beri ağlamıstı. Fak<t orada Donka'nın gösterdiği mubabbet karşısında için- den bir ağlama geldi. Donka'nın göğ- süne kapanıp ağlamağa başladı. Don- ka bu vaziyeti biraz grotesk | buldu. Francis'in ensesini okşayarı — Haydi, heydi... Niçin yorsun bakayım? Francis hıçk'rıklarmı boğarak: — Oliver için.... dedi. Donka anlayıncıya ködar aradan bir an si — Oliver için Anlayınca Francı muzuna dayadı, yüzüne olar mile sile edi yorl.. Tüyleri diken diker olmuştu. Kıs kamıyordu, Francis yeniden cevâpver- yle ağlı. — Hâlâ yaş yor da ondan... Son de» MİLLİYET PAZARTESİ z KANUNUEYYE Poliste Nasıl çaldırmış? Sokakta atılan silâhları merak edince.. Kenan ve Suphi imminde iki. arka daş Boyazıtta bir evde bir | eğlence isminde bir arkadaşı ile bu şal nında bulunan İbrahim evleniyorum, iimümdeN sizin dı lunmanızı arzu ederim,, diyerek lenceyi tertip ettikleri eve çağırmıştır. Kenan ile misafirler: oturup eğlenir. erken dışarıda iki el silâh atılmış, her üçü de bu silâhlarm mahiyetini anla. mak üzere sokağa çıktıkları ozaman Cemal ve İbrahim Beyler iki kişinin tecavüzüne uğramışlardır. O Boğuşa esnasında Cemal Beyin üzerinden 170 lirası aşırılmıştır. Zabıta keyfiyeti tah kik etmektedir. Adapazarlı firari yakalandı , Adapazarında Musa Küzum isminde sahıs birisini yaralamış ve şehrimi- ze kaçmıştır. Musa Kâzım burada ya- kalanarak Adapaazrma gönderilmiş- tir, Iki kişiyi kuduz ısırdı Eminönünde kuduz bir köpek bekçi Mehmet Zeki isminde bir çocuğu ısırmış, ikisi de tedavi altıma almıştır. Bulgaristanda Türk paralarını taklit Bulgaristanda Türk iralarmı tak- lit ederek halk arasma sokmak isteyen bir kalpazan çetesinin yakalandığını yazmıştık. İstanbul Eswniyet Müdür- lüğü bu haberi ehemmıyetle nazarı- dikkate almış ve Bulgar Emniyet mü- - dürlügüne müracaat ederek ma'ümat Yalovada yeni otel Akay idaresinin mübayaa €- deceği yeni vapurlar hakkındaki tetkikata devam edilmektedir. Bu tetkikatın ilk kısmı bitmiş ve raporu İktısat vekâletine gön- derilmiştir. Müdür Cemil Bey, di- #er kısım tetkikatın da on on beş güne kadar intaç edilmiş olacağı- nı söylemiştir. İdarece, Yalovada yaptırtıla- cak 150 yataklı yeni asri otel için de mimarlar arasında açılan mü- sabaka ay sonuna kadar temdit e- dilmiştir. Bu müddetin hitamında veri- lecek projeler bir komisyonca tet- kik ve en güzelini kabul edecek ve inşaata ilkbaharda başlanacak- tır. Yeni otelin süratle - ikmali ve gelecek yazm umuma açılması mu karrerdir. Musa Süreyya B. in ölümü Musiki üstadı Musa Süreyya Bey merhumun dün ölümünün yıldönümü sdi. Dün sabah Erkek Muallim mekte- bi talebesi, hocalarım hatırası ya- detmek için mezara gitmişler ve bir çelenk koymuşlar, nutuklar irat edil miştir, İ Küçük haberler zl * Konser vermek için man m Mi lem le Mi Juan Me nen Belgrattan Atina yolu ile şehrimi- ze gelecek ve burada bir konser ve- recektir. * Alman Sefiri Ankaraya gitti. — Alman Sefiri M. Rosenberg Reisicüm- hur Hazretlerine itimatnamesini tak- dim etmek üzere, dünkü trenle Anka: raya hareket etmişti: ——— —-————— gazeteler gelmektedir. Gazi Türki- yesinin ileri hamlelerini Aynaroz mensupları takdir & ve hürmetle andılar. Vatopödi'den ayrılırken iskeleye birikmiş yüksek rütbeli Bir çok papaslar fasih bir türkçe ile bizleri uğurladılar: — Var olun, bahtiyar olun!.. nin bayraklarınm asılı olduğu- nu gördük. Vapurumuz demiri alır- kon, manastırın balkonundan bü- yük bir Türk bayrağı ile bizleri se- lâmlıyanlar vardı... tertip etmişlerdir. Konan Cemal Bey | 1933 Hergün bir yazı Balıkhanenin pazar başı Her sabah bu kürsü üzerinde kendi dili ile konuşan adam kimdir? Pazarbaşı kendi dilile kendint wınliyenlere kürsusnaen hitap ediyor sabahları sekizle sekiz bu çuk arasında Balıkhane önünden geçerseniz, kıranta bıyıkk bir za- tm, etrafı betonla çevrilmiş bir kürsü üzerinde dervişler gibi salla | narak, gözleri yarı kapalı, durma | dan anlaşılmaz bir takım şeyler mırıldandığını görürsünüz. Etrafını, çeviren yüzlerce balık çı, onu bir Mesih gibi dinlerler ve söylediği sözlerin hiç birini kaçır mazlar. bu zat konuşurken öteki- ben de kulak verdim. Birbiri ardı sıra, aşağı yukarı şunları sıralıyordu: — Bir kap istiridye!.. Elli... El li beş dedik... Elli beşten sonra.. Altmış var1.. Altmış beş... Yetmiş dedik... Pamukçu Yaniden yetmiş tahsil!, Buna da üç yüz elli.. Üç yüz elliden sonra, al Dimitro... Yaz Pandeliye... Üç yüz altmış beş. Hristo yanaş!.. Yaz Hristo- ya... ,, Dünyanın en anlayışlı adamı ler Bir aralık Riza babanın işi ha- fiflemişti. Yanma yaklaştım. Kür- süsünden yarımsağ manevrası ya- parak — Kolay gelsin. Riza Baba... — Eyvallah... — Nasıl bugünkü satış? Gayet ehemmiyetsiz bir rakam dan bahsediyor gibi idi: — 15000 okkabalık satıldı! — Maşsllah... Fanliyat epeyce fazlal., : Bıyıklarını okşadı: — Bu bir şey mi? 100 bin okka balık satıldığı günler olyr. Sonra anlattı: — Ben, Balıkhane idaresinin tamam 25 senelik mezat memuru- yum. İstanbul halkınm yediği ba- lıklar, hep benim elimden geçer. Sabah saat sekizde şu iskemle- nin üstüne otururum. Artık, ogün için mevsime göre, lüfer mi olur, palamut mu olur, levrek mi olur, uskumru mu olur, sazan, kılıç, kalkan, pisi, yılan balığı, yahut is takoz mu olur, Allah ne verdiyse önüme getirirler. Biz de haraç me zat satarız. Bazı balıkçılar, balığı peşin para ile alırlar. Böylelerini ben bildiğim için meselâ: “Yani... Tahsil?” diye bağırırım, yani gi- der, tahsilâta parasmı yatırır. Ba- zılarmın da kredisi vardır. Onlar, muamelesini yaptırdıktan sonra paralarını yatırırlar. Bir yabancı buraya gelip pey sürmekle müzayedeye iştirak ede- mez. Mutlaka kefaletli balıkçı o- lacak. Benim dilimden yalnız balıkçı lar anlar. Ben de onların ne de- diklerini anlarım. Bir balıkçı kaşı nı oynalsa, farkma varırım: Ba- lıkları gözü tuttu, arttıracak. Der- hal o arttırmadan ben arttırırım. Sonra, bakarım birisi, hafif bir işaret çakar, yahut uzaktan: — Riza Baba!.. Diye bağırır, kendiliğimden malm fiatini on beş, yirmikuruş arttırınım. Yirmi beş senelik tecrübenin verdiği alışkanlıkla kimin ne ka- dar sermayesi, vardır, kim hangi balığa fazla pey sürer, bilirim. On lar lep demeden, ben leblebi der, işin içinden çıkarım.” Pazarbaşı Riza Efendinin vazi- fesineçok bağlı bir adam olduğu nu şundan da anlamalı ki, kimse- nin hakkını kimseye geçirmiyor. Cebinden bir liste çıkararak bana gösterdi. Bu listede bütün 'kabzımalların isimleri vardı. Meselâ, falanca ayın filânca günü, ilk olarak falan kabzımalm balıkları mezat edilecek! Pazarbaşı Riza Baba, ogün, başka kabzımalın balıklarına ka- tiyen el sürmez. İlk olarak mutla- ka listede ismi yazılı kabzımaln balıklarını satar. Riza Babanın bütün ümidi us- kumruda.... — Mübarekler, hele bir yürü- Eh, işler biraz açılır belki... M. SALAÂHATTİN RE e m Kartal İcra Memurluğundan: Bir borçtan dolayı mahcuz olup paraya çev- rilmesine karar verilen Maltepede Zin- cirlikuyu caddesinde 105 - 1-3 No.lu 4 oda 1 sofa, 1 halâ ve altında dükkân bulunan bir bap hanenin nısıf hissesi 4. 1934 perşembe günü saat 10 da açık arttırma ile satılacağından talip olanla- rın kıymeti muhammenesi olan 1200 liranın yüzde yedi buçuğu nisbetinde pey akçesile ve şartnamesini görmek iste « yenlerin tarihi ilinden itibaren Kartal Tera memurluğuna müracaatları ilân 0- lunur. (10648) VAPUR CULUK TURK ANONİM ŞİRKETİ İSTANBUL ACENTALİ Liman Han, Telefon: TRABZON YOLU SADIKZADE vapuru 3 kân) nuevvel pazar günü muhalefei hava sebebile tehiri hareketle i kânunuevvel pazartesi günü şamı saat 19 da Galata rıhtımı”) dan kalkacak. Gidişte: Zon) dak; İnebolu, Ayancık, Samsufi/ Ünye, Ordu, Gireson, Tireboli Görele, Trabzon, Rizeye gide” cek. Dönüşte: bunlara ilâvets) OF'a uğrayacaktır. AYVALIK YOLU SEYYAR vapuru 4 bi kânun pazartesi günü saat İ de Sirkeci rıhtımından — kalk" cak. Gidiş ve dönüşte Gelibe lu, Çanakkale, Küçükkuku, Ed remit, Bürhaniye, Ayvalığa uğ" rayacaktır. BANDİRMA YOLU | KEMAL vapuru 5 Birine Kânun salı günü saat 18 de Top hane rıhtımından kalkarak Bar” dırmaya gidecektir. © MUDANYA YOLU —) BEYOĞLU BEŞİNCİ NOTERLİĞİNE Efendim, 2 Kânunuevvel 933 tarih ve 20217“ 2325 numaralı dairenizce tanzim olun” muş bir kıta vekâletname ile muris * pederim Menteş Kasavi Efendinin vefs” tından dolayı istihsal eylediğimiz vers * set senedi mucibince Beyoğlunda Tork? paranda Şimal sokağında 9 numaralı # Partımanın 3 numaralı dağresinde mü * kim Valdem Kadun Hanım mütevefi# pederimin senetli ve senetsiz piyasa v zimeminasta mevcut matlübatmın tahsi" li ve mukabilinde makbuz itası ve ihü“ lâf zuhurumda kanunda göstermiş oldi ğu veçhile takibatı icraiyede ve davs ikamesinde muhtar bulunduğuma daif kendi namına bilasale ve diğer küçük kardeşlerim Viktorya ve Mazalto ve La zar mamlarma bilveliye birlikte ikamet ettiğimiz ben, büyük oğlu (Jak Kasavi ) Yi tevkil eylediğinden keyfiyetin gerek piyasa gerekse muamelede bulunan ©$* hası sairece malümu olmak üzere sabah gazetelerinden birile ilânma vesadet buy rulmasmı rica ederim efendim. İstanbul Celâlbey han No. 2 müker- rer (Şefak) terzi ticarethanesi müessis* lerinden Jak Kasavi (10646) Kartal İcra Memurluğundan: Bir borçtan dolayı mahcuz olup paraya çev rilmesins karar verilen bir dinamo 22 adet elektrik saati 4000 metro bakır kabl0 tel 10 adet demir direk 20 edet tabta direk 100 tahta sandalye beşi tahta üçü demir masa 3 adet kameriye 10-12.933 pazar günü saat 10 da Pendik çarşısn- da açık arttırma ile tatılacağından ta - lip olanlarm o gün ve o saatte mahallin de hazır bulunacak memuruna müren Alları ilân olunur. (10649) İst. Birinci iflâs memurluğundan Asmaaltında Yaldız hanında mev- cut ve bir müflüse ait fotoğraf alât ve edevatı şehri halin 7 nci perşembe gü" nü saat on beşten itibaren açık artır- ma ile satılacağından talip olanların gahalli mezkürda bulunmaları ilân o- (10631) fa gördüğüm yaman o kadar fena di ki... Fakat bâlö yaşıyormuş. Madam Donlsa yum: uğumu sıkarak: dedi. Kes ağla- Francis birden bire anstu. Çantası aldı, mendilini çıkarıp burnunu sildi, yüzünü kuruttu. Donka hiddetlenmeğe başladığını hissederek tekrar sordu: — Bu yaptığınız şeyin manasını bana izah eder misiniz? Francis bir kere dahi derinden hıç kırdıktan sonra mantıki bir izaha ha» zırlandı: — Hiddetlenmeyiniz, Madam Mo- resko... sizi ne kadar m ettiğimi bilmezsiniz. Demin... sizi.. bu kadar iyi oynayabildiğinizden dolayı... © kadar takdir etmiştim... çekişirken... Donkanm eliyle yaptığı ufak bir hareket üzerine durdu. Francis, çekin gen çocukların, bazan “bi Bimeyapmakla berelesr sine batde içini çekti. Birdenbire Madam Mörcs ko onu döğecek gibi üzerine yürüdü. Yüzünü Francis'in yüzüne yaklaştıra- rak, bağırmadı, usulca, fakat tehdit- kâr bir tavırla: — Neler anlatıp duruyorsun? Bu nedir? Sen yek - sa aklını kaçırdın galiba? Francis çantasmı açıp buruşuk bir gazete çıkardı. Yarı hayasız, yarı pı- sırık bir tavırla: — Alın, dedi. Belki öğle nüshası- nı okumamışsınızdır.... Donka bir gazeteye, bir Francis- in yüzüne baktı, nihayet gazeteyi a- ıp okumağa başladı. Madam Mores- ko üçüncü defa olarak tabip raporu- mun şu satırları okuyordu: Oliver Dent hâlâ yaşıyor “Bir refikimizin neşrettiği Oliver Dent'in ölümü haberi doğru değildir. Oliver Dent hâlâ yaşamaktadır. Bu sabah saat onda neşredilen tabip ra- porunda, bu sabah bir kalp sıkıntısı ven fakat bunun önüne geçile- Bu esnada odayı derin bir sessiz- Tik kaplamıştı. Madam Moresko Francise döndü, Gözlerinin bir müddet, akin- tıdan başka bir şey görünmiyecek ka- dar aş içinde kaldığını Francis — Madamın yemeğini buray, go AK il e Şİ Donka boş gözlerle uşağa bala” etk Eg yi ; : ER Hi ii i r mamiyle şeffat ve su gibi renksizdi. Takus bunu endişe ile gördü. Donka sordu: — Oliver'e ne olmuş? — Oliver'e mi?..: “Ne gibi, küçük güvercin? — Yani ölecek mi diyorum? (Bitmedi)