> gacılık ilim işlerinde dahi biraz lâ- Iki büyük ili Biri Calmelte (Kalmet), Painleve (Penlöve). ayni sene için-| de — 1863 te — doğmuşlar, ayni günde — 29 Teşrinievvel 1933 te — öldüler, İkisi de Fransız; fakat il me hizmetleri ile bütün insanlara iylik etmiş iki büyük insan. Onun için bütün medeniyet âlemi onların ölümüne acıdı. Doktor Calmette'in yaptığı en bü- yük iş, yeni doğmuş çocuklara bi- yaz süt içerisinde bir parça toz — verem aşısı — içirerek onları bütün hayatlarında, insanlara musallat o- lan en büyük ve hiç aman vermi- yen salgın hastalıktan kurtarmak i- çin bulduğu usuldür. B.C.G. (Bacille Calmette - Gue- rip) denilen bu aşının hakikaten in sanı bütün hayatında veremden ko- ruduğunu ispat edecek kadar za- man henüz geçmedi. Fakat şimdiye kadar bu aşıyı içen çocuklarım sa- yısı yüz binlerce oldu. Aşı içme- miş çocuklar veremden öldükleri halde, aşıyı içenlerin vördme tutul- madıkları görüldü. Arada müstes- nalar dahi bulundu ise de bunlar ka ideyi tekit edecek dereceden yü- karı olmadı. Yalnız bir iki sene ev- vel Almayada Lübbek şehrinde bu aşıdan içen bir kaç düzüne çocuğun hepsi telef oldu. Bu acıklı hâdise verem aşısına itimadı, tabii olarak, sarstı. Fi Almanların hakkı tanıyan hâkimleri bu işte ha- kikati meydana çıkardılar. Lübbek hastahanesindeki çocukları öldüren aşının, onu hazırlatan hekimin bir ihmali neticesi olarak, yanlış bir su- rette hazırlanmış olduğuna hük- mettiler. Calmette'in bu aşıdan evvelki bü yük işi yılan sokmasına karşı bul- duğu serumdur. Bu keşfi hekimlik te lâyik olduğu kadar ehemmiyet- İe karşılandı ise de medeniyet dün yasında -istiaresiz - yılan sok- ması az olduğundan Calmette'in şöhretini halk arasına kadar götü- rememişti, Yazdığı kitapların arasında ve- rem hastalığı kitabı, yazanın fikir- de yüksekliğini, ihatada genişliği. ni gösteren ve ölmiyecek bir eser- dir. Calmette ile ben de görüşmüş- tüm, Şahsiyetinde en ziyade göze çarpan şey hakiki ilim adamlarınm hepsinde görünen tevazu idi. Bü- yük insanlarm arasına yeni girmiş bir çocuk gibi mahcup görünür ve derhal insanın yüreğine kadar gi- ren samimi bakışı, tatlı sesi ile kar-| şısındakini kendine bağlardı. En | büyük meziyeti olan tevazuu, onun! için biraz da kabahat olmuştu. Kav zımdır. Pasteur keşiflerini, kendisi- ne itiraz edenlerin kafalarına vura vura neşretmişti. Halbuki Calmet. te verem aşısına itiraz o edenlerin karşısında hemen küsmüş gibi, otur duğu yerde yan döner, cevap ver. | mezdi, | Bu yüksek ilim adamının bütün | hayatı tevazu ile geçmiştir. İlkin | bahriye hekimi, bi: ü temlekât hekimi. Bu O meslekte en büyük rütbeye geçtikten sonra tek- rar Pasteur Enstitüsünde talebe o İuyor. Oradan mene Hindir* di Saygon'da Pasteur ü bir şubesini açıyor, Fransaya dönüyor, bu sefer Lille şehrinde | gene bir Pasteur Enstitüsü tesis &- | diyor. Bir çok çalışmadan sonra ni- hayet büyük Pasteur Enstitüsüne İ ğildi. lim adamı öteki | müdür muavini olünuştu. Pekaz süren o hastalığında bile tevazuu her şeyden © üstün gelmiş. Öldükten sonra cenazesinde asker alayı yapılmamasını ve nutuk söylen tenbih etmeğe vakit bul- muş. İstediği bütün şeref tabutu- nun büyük Pasteur'un mezarının kapısındaki . parmaklığın dışarı sına konulması. Bir ilim adamı i- gin en yüksek şeref! “.. Painlev& riyaziyatta yüksek bir kafa. Daha çocukluğunda mektep- te iken riyaziyatta keşifleri ile ho- calarını hayrette bırakıyor. On iki yaşında bekalorya imtihanını vere- cek kadar malümat sahibi. Yirmi üç yaşında Lille Fünun Fakültesin- de Profesör. Yirmi sekiz yaşında Pariste Sorbonne'de konferans ho- cası, biraz sonra yüksek muallim mektebinde, Yüksek Mühendis Mektebinde'Profesör. İlimde kendisini halka tanıtmış olan büyük işi tayyarenin hesapla- rını bularak tayyareciliği bir ilim şubesi haline koymasi ve bu suretle onun birdenbire terâkkisini temin etmesidir. Henüz hatırlardadır ki tayyare meselesi de, dümenli balon meselesi gibi bir ilim lâboratuva- nda değil, onun ince hesapların- dan hiç haberleri olmıyan cesaret- li sporcular tarafından sökakta de- nilecek gibi bir.surette balledilmiş- ti, Fakat meseleyi bu suretle hallet- ileride terâkkisini temin inlevö'nin büyük mezi yeti iptidasında bir spor eğlence- si gibi görünen Layyareyi ciddiyet- le tetki ona ilmi bir esas vermesidir. Bir çok yerlerde halk tayyarenin kabil olup olamıyacağı- nı münakaşa ederken o, bulduğu he saplar sayesinde insanların maki- meli bir alet ile uçabileceklerine ka naat getirmiş ve tayyareciliğin, o- vakittenberi berkese hayret veren, terakkilerini evvelden haber vermiş ti, Hattâ o vakit yazdığı kitabında İngiltere adasının tayyare- ler ile gönderilecek askerlerle isti- lâ edilmesi mümkün olacağını yaza rak İngilizleri telâşa düşürmüştü. O zaman Lindberg Amerikadan Avrupaya gelmiş değil, hattâ Far. man Paristen Londraya geçmiş de- Painleve'in ilim hizmeti bundan ibaret değildir. Riyaziyatta bizim isimlerini bile anlıyamadığımız bir çok derin kitapları vardır. 1908 da çıkardığı meşhur “İlimlerde usul, kitabı ilmin gayesi olan felsefeye vasıl olduğunu gösterir. Ölümün- den bir kaç saat evvel Goethe'nin Faust kitabından bir parçasını yata ğEınm yanmda okutması da bu riya- ziyat hocasmım, kendi ihtisasından başka bir şeye akıl erdirmek iste- miyen, dalgın hesapçılardan olma- dığına delâlet eder. Painlev6'nin ilmi hayatından baş ka bir de siyaset hayatı vardır. 1641 danberi Paris meb'usu. Bir çok de- fa nazır, Meb'usan Meclisi Reisi. Bir kaç defa Başvekil. o Bir defa Cümhurreisliğine namzet, Politika- da gayet cenkçi, fakat Otamamen namuslu, muhaliflerinden de hür- met gören bir adam. Onun için, bütün fırkaların üs- tüne çıkabilen mümtaz siyaset a- damlarına yapıldığı gibi, onada devlet tarafından cenaze alayı ter- tip ediliyor. .. Painlevö'nin ölümü eski bir mese caya kadar müttefiklerin ber biri Milliyet'in edebi romanı: 32 Sivastaki baskında ikinci kat pen | cerenin camını kırıp atlarken kol- İ larm, ellerim kesilmişti. İlk zaman iyi tedavi edilmediği için sol kolu- bau allında ince uzun, beyaz bir ya ra izi kaldı. İ Eytamhanede iken saçlarımı a- dam akıllı kesmişlerdi. O zamaw- denberi epey büyüdü. Hanımefendi bir akşam beni kendi berberine gö- türdü, Rastgele makas vurulan saç- larımı muntazam bir şekilde kestir- di. Berber saçlarıma bir çok biçim verdi. Nihayet hanımefendinin de fikrile saçlarımı ortadan ikiye ayır- dılar. Hanımefeni. — Çekik gözlerine, uzun kaşları- na bu biçim çok muvafık! Dedi. Ben bu alâkalardan âdeta şımar-| KIR ÇİÇEĞİ BURHAN CAHİT. lnkerlâp Romanı) mıştım. Eve gelen sile dostlarına, uzak yakın akrebaya beni (Çiçek Hanım) diye tanıtıyorlar, Yanım- | da fazla izahat vermiyorlar. Ben yokken kim olduğumu, nere». den geldiğimi elbet anlatıyorlar. Fakat anlıyorum beni anasız, ba- basız bir besleme, bir ahretlik va- ziyetinde tanıtmıyorlar. Çünkü bü- tün bu yeni gördüğüm insanlar ilk | karşılaştığımız zamanki muamelele rini değiştirmiyorlar. Bilâkis daha çok yakınlık gösteriyorlar. Yalnız. Mahir Beyle hanımı de- gil ün onları tanıyan aile dost- larınm bu hareketleri bana emniyet | veriyor. Düne ait acılarımı unutu- | yorum. Uzak bir ahbabın tavsiyesile ka- pılarımı açtıkları bir kıza bu kadar MİLLİYET P. Aceleleri yokmuş. Tramvay hıncahmç... Yolcular biribiri üstüne yüklenmiş, kimi tek ayak, kimi yanpuru; kimi kanburu çıkmış vaziyetler alarak yerlerin. de tutunmağa çalışıyorlar. Derken biletçi, basamakta ündü. Girecek delik bulamadığı i- jin ön taraftan inmiş şi de ars ka saharilığa yerleşmek niyetinde! — Bilet... Dedi, tutturdu. Fakat bilet almak için evvelâ cep lere el sokmak lâzimdi. Bu kalaba- lıkta hangi babayiğit 'bu imkânsız işi başarabilirdi. Tabii kimse kıpır. danmadı. is Biletçi, sinirlenmiştir , — Haydi efendi — Bak, dedi; bütün bu efendiler bilet bekliyorlağ; di Bu söz üzerine; içerdeki yolcular arasında bir hareket baş gösterdi. İçlerinden birisi: — Telâş etme, biletçi başı?.. De- di, bizim acelemiz yok!.. Ve ilâve etti; — Böyle derek devam etti: —Sen hele dışardakilerin bileti- ni kes... Biz, beş on dakika daha bekleriz. Ve biletçi sahanlıktaki yolcular- la meşgul olurken içerdekiler, söz- İNİSANİ 1 xx OGÜTLER | Ergenliğe karşı Kız ve erkeklerden bir takım genç lerin baliğ olmak yaşına geldikleri za man yüzleriyle vücutlarının bazı kı- sımlarında rahatsızlık veren ve erğen | Jik ismi verilen bazı sivilesler ve ta- lerin mahsulleri bunlara karşı muvaf- fakiyetle kullanılmaktadır. Maama- fih bu yolda tam manasiyle bir neti- <e elde edilemiyor. Her halde uzviyo- te giren gıda maddaleri tamamiyle iş- İenip sindirilememesi ve deri gudde lerinin de yağ maddesi katılaşması intan zuhuruna sebep oluyor ve bun- lar meydana geliyor. Bazı ahvalde bunlara karşı maya kutlanılması faydalı olmuştur. Bunun sebebi maya sayesinde gıda maddele- ri vücutta kolay işlenip hazmolmasın. dan ileri gelir. Bazı yemekler hakkın da perhizkâr davranmanm da fayda sr görülmüştür. Bunlar da domuz eti, midye, sıcak taze ekmek ve ekşi ye» mişlerdir. Yakın zamanlarda bazı kimseler kandan zehirli maddeleri alan gudde vücudün başlıca guddesi olan Karaci ğerdir. Bu itibarla ergenliklerin te- davisinde karaciğer ve karaciğer kü- Bihasiyle © tecrübeler yapıla nasl olur diye düşünmüşler" ve hakikaten Yalnız burada parlak metice elde edilen erğenlikler yavaş meydana ge- lip yavaş kaybolan ve zuhur ettikleri leşmiş gibi birer ikişer yol bulup tramvaydan atladılar. Biletçi arkalarından alaylı alay- lı seslendi: — Bilet almağa gelince acelemiz yok!.. Amma tramvaydan inmek i- çin kendi ayakları yetişmez. Şey- tandan da iki tane ayak alırlar!.. 'M. SALAHADDİN ——— zeliyor» İlim O adamlarının politikaya girmeleri doğru mudur, değil midir? Meselâ, bu büyük ri- yaziyat hocası yalnız ders kürsü- sünde kalmış olsaydı, ilim kendi- sinden daha ziyade istifade etmez miydi? Belki, Fakat ilim adamının poli- tikaya girmesindeh'memleketi çok istifade etmiş. Pajnlev& derin Sa. gisi ile, cihan karbinde, memleke- tine başkalarının. yapamıyacakları pratik hizmetler etmiş. Vakıa her vakit böyle olmuyor. Lavoisier politikâya girmiş, bu sa- hada bir hizmetide belli değil. An- cak büyük Fransız inkılâbına mu. halefetinden dolayı kafası kesilmiş, ilim de hizmelinden mahrum kal mış. Onun gibi büyük kimya âlimi Berthelot'nun da politikada muvaf fakiyetine dair haberimiz i Pasteur de bir aralık âyan olarak politikaya girmek istemiş. İntihap- ta kazanamamasının pek isabetli siniz şüphe yok. Çünkü ondan sonra da çok büyük keşifleri var. AÂyan olsaydı bunlar hiç olmazsa gecikecekti. Yalnız ilim noktasından mesele- nin halli kolay: İlim © adamınm politikadan uzak kalarak bütün faa| liyetini ilme hasretmesi elbette da- ha faydalı olur. Fakat ilmin vatanı olmasa da, ilim adamının bir vata- nı vardır. İlim-adamımın ilimde öğ- rendiği sağlam usul ile politikaya girmesi vatanına faydalı hizmet et- mesine sebep olabilir. Meselâ, ci- han harbinde hem ilim, hem siyaset adamı olan Ci&menceau işe karışın- si bi östermel herhal i iii alla gi meleri Hele ifndi benio kadar “seviyor e bekara ime; rinin içi ii bir mecburiye- tin yok. ilini gitme! Dedi. ©“ Bunu bir iki gün evvel bana Ma- hir Bey de Yazıhaneye giderken otomobilde: — Reşit Bey titiz bir adamdır. Eğer canını sıkacak bir harekette bulunursa bize haber ver... Çalış- mak için seni zorluyan yok! Demiş- ti. Onlar herhalde bu bir hafta i- çinde benim huyumu, ahlâkımı tet- kik ettiler, fena bir kız olmadığımı anlaymca' hükümlerini verdiler, Hanımefendiye: — Beni evlâdınız gibi koruyorsu- nuz. Hanımefendiciğim, kimsesiz. bir kız olduğumu bana hatrlatmı- yorsunuz. Teşekkür ederim. Fakat çalışmaktan kaçmam, Bu benim i- derilerde renksiz, yumuşak ve rulu- betli olanlardır. Tedavi edilen kimseye on iki gün- levama ve günde İki kere alınmak Üzere bir ciğerin dörtte biri miktarma muadil. bülâsa vermelidir. Bundan sonra bir veya iki hafta ka- dar bırakılır ve ilâçsız durulur. İcap &i takdirde on iki günlük bir te- i daha yapılır. Hiç bir vakit karaciğer yemekle veya hülâsasnı almakla vücude bir zarar veyâ gayri tabii bir hal zuhur ihtimalini aslâ hatırdan geçirmemeli. Bu türlü kabarcık ve tanelerden müteessir ve muztarip olanlar için bü büyük bir müjde olacaktır. Zira ka- raciğer yenirse deri üzerinde bir nevi taharruş ve kırışma husule gelir” diye ötedenberi halk arasında - yanlış bir itikal vardı, Bazı yençlerin bu münase- betsiz ve sıkıntı veren rahatsızlıktan kurtulmalarına yarar diye bunları yazdık. : Büyükada Dr. ŞOKRU di ! ISTANBUL BELEDİYESİ *vosu temsilleri Tarınki Salı günü akşamı Saat 21 de BİR KAVUK DEVRİLDİ Jazan : Müsahip zade Celâl Ber ZAYI — Nezahat ve Sabahat İsmile tatbik mühürlerimizi zayi ettik. Yenisi ni baklettirdiğimiz cihetle eskisinin bük mü yoktur, (9530) “aye eyi mandi gitmen barbese rek biriş o beceremedikleri halde | onun kumanda birliğinde isi rek nihayet muvaffak olması usulünün emrettiği nu neticesi değil midir? Herhalde bu meselede karar ge- ne Clömenceau'nun dediği l gerektir: Herkes tabiatine gi şar. G.A. | çin istifadeli oluyor: Hiç olmazsa | okumamı, yazmamı unutmam. Hanımefendi israr etmedi: — Sen bilirsin Çiçek. Yalnız ha- tırında olsun, yazıhanede çalışmak- tan vaz geçtiğin gün seni endişeye düşürecek bir şey yoktur. Reşit Bey bana o kadar iyi mua- mele ediyor ki ondan şikâyet etme- ğe hakkım yok. Zavallı ihtiyar kâ- tip Ali Efendi bile emrim altında. Yazıhanenin her işini kavradım, öğ rendim. Reşit Bey bana dosya terti- batını öğretti. Bütün dosyaları ay» rı ayrı raflara ayırdım, Reşit B.in Sigorta kumpanyaları, vapur acenteleri, büyük ticarethane lerle bir çok işleri var. Çok çalışı- yor ve zannederim çok ta kazanı- yor. İşe başladığımın üçüncü günü yirmi bin liralık bir çek aldı. Ban- kada hesabı var. Almaktan ziyade ilâve ediyor. Ali Efendi onun emektar bir a- damı imiş. Bir gün bana anlattı: Reşit Bey daha ortamektepte i- ken Ali Efendi orada mubassırmış. Reşit Bey yüksek mektebe girmiş, birlik,, kanu- (5 Sinemanın keştedildiği gü ıdenberi yapılmış bütin muazzam filmleri gölgede bırakan Roma Ateşler İçinde 25090 figüran - yüzlerce vahşi hayvan - 5 milyon do'ara mal olan film. Aşk - İhtiras - İhtiyam ve dehşet filmi - canlanan bir tarihi ! 8 teşrinisani 9 Teşrinisani Perşembe | Çarşımba gecesi Melek matinelerden itibaren İpek | SİNEMASINDA Paramowt filmidir. | Biletlerinizi şimdiden aldırınız. Jj (9540) ELHAMRA HANDA - DRAMALIS - ina 'unan operet FRANSIZ TİYATROSUNDA Bu ak; 21,30 da son defa olarak i DESPİNİS 'KAPITANIĞS Sinemasında Yarınki Salı alkçamı MADAM ONİROS İTAN BUTERFLAY İİ sirvla SİDNEY İK bu fümini RADYO İğ muhakkak kaleler Ma“ Bugünkü proğram İğ rokan 50, koltuk “40; birinci 30 İSTANBUL e 18 Graomfon. 18,00 Fransizca dere Giksetemiz olanlara 19 Mahmaye Handan 20 Ralik Talat Hay ve çi 2130 Gramı Yeni neşriyat Roman ve hikâye 22 Anndolu Ajanar, Borsa haberi, Sant, ANKARA, 1538 m, Ye, Tetiği otüler umum bie alika e biyer rkrikirenda ball Bere eg anl sökkalelekie âhara İbrahim Necmi Bey sarin apılımış itirazlara cevaben yazı yeri 2lakı b dala güzel bir cik belimde 5 12,30: Genmefom. 18; Alaturkm ser. 1845: dans musikisi. 19,88; Alaturka sax. IDA8ı A- İnne haberleri; VARŞOVA, Mil m. AyaTı Salon orkestrası 18: laç ve hafif ba alar, YAŞA ki Ek Me pa mn Bü fakieli. 2045 ki Müslaim vLam para, e Ta; lamış ve (VARLIK) mecmuasının. tik mevriyatz. 24,10: ize zan yyaresi | riyat Heç meyanda olmak üzere BUDA PE ŞTE,550m 173 Kadın saata. musikisi, 20,05: Konez tarafından Tk çek odebiyne ve Ede yi ne temas eden bu güzel eseri tavsiye € deriz. Varlık cümhuriyetin on senesi ia ketin fikir, edebiyat ve maarif sahası” daki bütün terakkiyatı çok isabetli bir görüşle anlatılmaktadır. Bir çok kıymetli i şürlerini ihtiya eden. bu hü: Konferana, ; 18.25: Salon ile yane — relakatile Biadam alar, 20,451 Geni | den senfonik konser, 7425; Tagannili caz MİLAN 0- TORİNO - FLORANSA, 18,15: Balâlaykn kanseri ÇAbramof takımı) 20; Haberler . Plâk. 2025 Ecnebi lisanile ha- berler, — Plak. 2105: Haberler. — Plâk. 2230 Komadi. 72501 Oda musikisi (Besthaven, Kon sini). PRAG AM, 18,05: Plâk, — Munahabes, 1830: Plük 1856: Plâk. — Musahabe, 2005: Tachai Kowsky'nin “PİGUE « DAME,, (Pik - dam)" operası. 2338: Haberler vesair neşriyat. Milliyet asrın ümdesi “MİLLİYET” tir. ABONE ÜCRETLERİ : egr Paganini, Gisek, korsakew). 21,50: 3 aşığı 4— — Hafif musiki, — Son haberler. yim yz” 4— BÜKREŞ, 394 m. Gelen evrak geri verilmez.— Müddeti erime ir rüm Mr | tbaaya mit İş müdiriye Fatmat edilir. Gazetemiz ilânların İiyetini kabul a mama BUGÜNKÜ HAVA , Yuşilköy askeri rasat merkezinden İl rilen” maldmata göre, bügün hava açık | sakin olarak devam edecektir. Dün hava tasyiki 764 milimâtre, secak- İl lik en çok 22, en ar 11 derece kaytedil- miştir. 43: Plâke 13: Piâk. AR: Orkanira, 19,20: Mes Pavalasco tarafından tağansi. 19,35; Orkestra 20,28: Plik — Komferana, Zi: Sarvas kuatar | takımının Besthovenin rans. — Tagannili kunser. 22,720) Piyano kon | bert (O. Simin, Vesileile EZE Menta halk musikisi, yat beeler, 2325: Teknik neşriyat, 2335: Org mu- 3 sikisi. Harik Hayat Otomobil | nm iniriala Ünye Hanında Kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırmız. i Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan , ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : Beyoğlu 4.4888 8066 Kaza ve çıkmış, işini büyütmüş. Bu sırada manat Gata yağ! Ali Efendiyi de mektepten çıkar. | O — Çıkarken bana bir şey söyle" pe Bir > lere yolda | medi. Belki Ali Efendiye söylemif iş it Bey haline acı- | çi iğ N dığı için Ali Efendiyi yanma almış. TE si İhtiyar kâtip: akşam yazıhaneden çıkarke0 — O ne yaramız şeydi — bilsen, e dağırdır”” veli biribirine katardı! — Çiçek Hanim kızım. Dedi. Ben Becerikli yerinde duramıyan bir Öle PLA eli beklesin” adam, Ortadan az boyu var. Yanı: | Jer; Eee ma geldiği zaman âdeta başı omuz-| O - Emredersiniz efendim. Fakat larımda kalıyor. bazı samimi ahbaplarmız teklifsiz” li EE adam olduğu gözlerin- | ce içeri giriyorlar, Dedim, . Yazıhanenin üzerindeki kâğıtlar i için kadı i ” rü ADABA KEİ işin dim | ha mey görünerek ilâve bayli Yazıhaneye ilk geldiğim çün te | ız Eğ çekmek kapı killer sadüf ettiğim sarı pişi şık bir ha- bi pi O. e nım bir daha geldi. Fakat Reşit B. Dele yoktu. Biraz odasma girdi. Oturdu.! , Bir şey söylemeden başımı eğ: Öteye beriye telefon etti. Bana se- | dim lâm bile vermeden çıktı, gitti. Ak- | O Artık akşamları Mahir Beyino şam üstü günün haberlerini Reşit | tomobilini beklemiyordum. İşim bi Beye verirken bundan da bahset- ei bele tramvaya tim. eve gidiyordum. Reşit Bey gözleri yerde dinledi. Telefon meselesini söylediğim >» (Bitmedi)