İstanbul Belediyesinin, £ şehirin müstakbel plânını yapmak için bir müsabaka açtığını bütün Türkiye bi- liyor, fakat Türk milletinin bilmediği bazı hakikatler vardır ki, Türk mi- marları bu hakikatleri maalesef ga- zete sütunlarında çok yazdıkları hal ii geneli ebe he m belle 1 — İstanbulun müstakbel şehir plânı bundan evvel iki defa daha dü- şünülmüştür. Birisi General (Moltike) nin Be- lediye İhsaiyatı arasında çıkan bir ra porudur. Moltike'nin bu raporunda şehrin alacağı vaziyet hakkında bazı esaslar vardır. İkincisi ve en mühimmi Alman Ürbanisti “Loreher” dir ki, bu adam hali hazırda Berlinde mukim ve B. D.A. azasındandır. İstanbulun müs- “ dığını söylemiştir; biz iki yüz elli bin lira diye biliyorduk. Lorcher'in bu plânı Fatih yam ta dairesinin harita rim gibi bapsedilmiştir. Bu Yine cinayeti benim fikrimce şunlardır: 1 — Bu plânlarım yapılması için sanatini yüz yirmi bin liraya sattı ve kendi aklıma uyğun olmak üzere bir şeyler plânı yaptı. Bu plânları bizzat gördüm. İçeri- sinde Taksimden boyamak için her şey vardı. Fakat yalnız bir şey yoktu: “İstan bulu gören ve İstanbulun istikbalde alacağı şekli yayi bir göz. Kuv- sası sözde ve proje üzerinde kalan bir mimar değildi; her halde bu işi mu- vaffakiyetle başarabilecekti. Fakat kendisine bir program verilmedi, şeh rin yürüdüğü istikamet ve mal sahi- binin arzusu ve kanaatleri bildirilme- di. Hattâ daha fecii galiba muntazam bir harita bile verilmedi ki, zavallı müstakbel plânda bir çok ki, bu plânların bedelini ödedikten sonra büyük birikiyaet göstererek bu plânların bir işe yaramıyacağını ia Bizzat kendisine ait olan bu işin günahlarını biçare plânlara yük- ledi, ve zavallı plânları harita depo- Belediye ayni Belediye- di içerisine bir veya bir kaç şehir mütehassısı değil ya, şehrin her sokağını tanıyan bir seyyar tarih, bir şehir meraklı bile tir. Proje tekrar yapılıyor, yalnız pro jeyi yapanlar değişti. Bir Alman ye- Fine bir veya bir kaç Fransız getiril- di. Bu efendiler, Beyazıt kulesinden tanbul tılar. İndiler. ve kavuklu Sinanların ve kendi Türk evlâtlarının doğurduğu mimari eser- lerden mülhem olarak öğrendiklerini bize satmak üzere memleketlerine dönmektedirler. Ve bu mütehassıslar dan İstanbulun geçirmekte olduğu halihazır mühim meselelerden ve in- kanaat almak niyetile en mühim iki müessesemizde mühendis mektebin- de ve akademide konferans verdir. dile. Belediye Reisi Beyefendi ile itimat ettiği arkadaşlarının büsnü niyetlerin SANAT i İstanbulun plânları den hiç şüphem yoktur. Fakat bu iş bir hüsnü niyet işi değildir. Bu tuklarla, konferanslarla, Galata kulesine inip çıkmakla başarı- labilecek bir iş değildir. (Türk mimarları bir şehir plânı- nın böyle bir duvar afişi gibi müsaba 'ka ile hem de şehiri hiç bilmiyen ve tanımıyan ve haruna karışamamış ec nebilere programsız olarak yaptırı!- masına karşı müsamaha edemiyecek lerdir. Muhakkak bu iş bu şekilde yapılacaksa hiç olmazsa memleketin efkârı umumiyeye karşı bu büyük günahım yükünü omuzlarında taşıma mak için son dakikaya kadar söyliye ceklerdir. 1 — İstanbul bütün bu ecnebi sa- Bu bir sanat işidir. Sanat aşkı ile ve bunun lâzımı gayrifarıkı olan milli va- kar ye benlik İle olar “Sanatlar mil- li 2 — İstanbulun plânı, İstanbulun çocuğu ve onun içinde, her semtinde büyüyenler, onun yürüdüğü yolu »0- nelerdenberi görenler, velhâsıl derdi- ni anlıyan daimi doktorları daha iyi bilirler. 3 — lddiamız sözle değildir. Türk mimarları da bu müsabakaya girmek istiyorlar, kendilerinin hususi bir im- tiyaz istedikleri yok, yalnız bir hak istiyorlar. Türkiye hudutları dahilin- de her sanatkâr Türk gencinin bu hakkında artık o hürmet etmek çağı gelmiştir. ü bir de © girmek istiyotuz; Ec meydan a nebileri bu müsabakaya davet edebi- liriz. Kendilerine bir ücret verebili- riz. Ve lâkin kimden aldığımız hakla ve ne salâhiyette bir veya. bir kaç dahilinde bu cüreti kim gösterebili- yor. “Yapamağsmız ve yapamazlar &- fendim!” Kelimesini hangi birimiz ne cesaretle söyliyebiliyoruz? Hülâsa bu acı yazım benim oldu- ğu kadar çok sevdiğim bir çok arka- daşlarımın hissiyatma da tercüman oluyor. Memleketin, devletin parasile Av rupaya bir çok Türk sanatkârı gön- yapı kanımunun bir yardımcısı g her ihtiyaca cevap vermektedir. Bu Türk gencinin adı Burhan A- riftir, İstanbulda doğmuş ve büyü- müştür. Bilgisine hürmet etmeğe mec buruz. Bu satırlarımla şu veya bu ce- nebiden daha fazla muvaffak olaca- ğms iddim etmek istemiyorum. Fakat kendisinin de bu müsabakaya girmek hakkıdır. Belediye Reisi Beyefendi- den Türk mimarları bu hakkı istiyor- lar. 1 — Bu genç mütehassıs ne için davet edilmiyor? 2 — Kendisinin bu hususta her halde hepimizden fazla bir bilgisi cektir? Gelen ecnebi mütehassrsların iti- rafiyle de sabit oluyor: “İstanbulun halihazır bir müces- sem alçı modeli “maketi” yoktur.” Mal sahibinin müstakbel ihtiyacı- nı çizen bir programı da yoktur; da» ha doğrusu müsabakanın bir progra-* mı da yapılmamıştır. 928 senesinde “Löreher” e plân- lar cizdirilirken mevcut olan vaziyet ten bir adım bile ileride değiliz. Şu İSIAR Hg 7 — ÖĞÜTLERİ Veremle mücadele ve sağlam nesil yetiştirmek Son zamanlarda Veremle mücadele teşkilâtı aldı yürüdü. Bu uğurda sar- fedilen emekler, paraların haddi be- anbı yoktur. Mücadelenin hakiki bir faydası olduğu kanaatiyle tabii bu fe dakirlıklar yapılıyor. Acaba yapılan bu külfetler ve masraflar mukabilin- de müsmir neticeler ve maddi menfa iliyor mu, Yoksa ya bir. menfaat mr el. de ediliyor. Bizde mücadele meselesi henüz pek yeni olduğu için birçok sene lere ait yapılan istatistikler mukaye- sesinden bir metice çıkarmak müm- kün olamaz. Bununla beraber hayli zaman evvel veremle mücadeleye baş lamış memleketlerin bu husustaki iz- tatistikleri mütalâasından bu uğurda yapılan masrafların ve edilen feda- kârlılların karşılığı büyük bir fayda ve istifade temin edilemediği merkezinde dir. İşte Londrada 1721 senesinde verem den yüzde on dört, 1821 senesinde yüzde yirmi beş ve 1871 senesinde yüzde on iki nisbet ve miktarında ve- fiyat olduğu görülür. Bundan ke. drada henüz veremden korunma ve çareleri ve mücadele teşkilâtı Se iken vefiyat nisbeti yüzde yirmi beş- ten yüzde on iki nisbet miktarında düşmüştür. Fenni tedabirler ve tahaffurz usul leri tatbil edilmeğe başladıktan son- ra ise, ancak yüzde üç kadar vefiyat adedinde bir tenezzül görülmüş. Bu i- tibarla doktorlardan bazıları veremin ili şeklinde icrayı hük- meden bir hastalık olduğunu iddia etmektedirler. Bunlar ileri sürdükleri iddia ve itirazlara sebep toşkil eden | esaslar. dan başlıca biri de şudur: Bunlar di. yar ki: (Kalmet) aşısma göre halkın yüzde doksanı sinni şebabetten evvel veremle musap olduğunu kabul etti. ğimiz takdirde hiç bir vakit bu hasta lığı aramızdan çıkarmak mümkün o- lamıyacaktır. Bunun için asıl yapıla- cak iş bu hastalık tabum ve, itidadm- dan masun ve azade bir nesil hazır. lamağa çalışmalıyız. Bunun için de matbuat vantasile halkı bu yola sevk ve amaleye yardım eden telkinat ya- pılmalıdır. Meselâ evlenecek kimsele rin aileleri, tarihçei hayatları, serma- ye sıhatları, hâsılı banka hesapları- nı tetkik eder gibi mevcut ve mevrus bütün iudret ve kifayetlöri © araş tırılmalıdır. Buna kimsenin itiraz et- mek hakkı olamaz. Netice: Feyizli ve berekâli mah- sul almak için sağlam tohüfn Ve kuv- vetli tarla aradığımız; kuvvetli ve iyi damız lık yetiştirmek için iyi cinsten seçilmiş hayvanları birleştirdiğimiz gibi, dinç ve sağlam bir nesil vücude getirmek için de ayni suretle hareket edersek beşeriyetin atisini hastalık” lardan, rahatsızlıklardan, fenalıklar. dan halâs etmiş oluruz. Dr. ŞUKRU Büyükada —— halde daha iyi bir plânın doğacağına niçin inanıyoruz? Türk sanatkârlarının bilgi, düşün- ce ve kanaatlerinin bu kadar ihmal edildiği bu plân meselesi de katiyet- le biliyorum ki, ayni caktır. V. dirde Fatih Harita şubesinin deposu- na bir kaç mücrim plân daha depo edilecektir. Bu satırlarımız belki biraz sert cıdır. Fakat senelerdenberi acıla ki, artık hisleri “Mimar: Aptullah ZİYA PER: EMİRE Zi TEMMUZ 1933, Kari şikâyetleri Yarıda bırakılan cadde Bir başı Nişantaşına bir başı da Şişliye düşen Şairnigâr “Ah. metbey” sokağında oturan yüzler le aileler mutlaka rahat yüzü gör- memeğe mahkümdurlar! Belediye geçen kış iptidâsında yaptırmağa başladığı sokağı bir türlü bitiremiyor. Parke taşları i- yi kötü döşenildiği halde yaya kal dırımı eskiden daha bozuk bir ha le getirilerek yüz üstü bırakılmış- tır. Aradan seneye yakın bir za- man geçti, Belediyenin hiç bir ha reket gösterdiği yok. Bunun için yazın toz ve topraktan, kışın ba- taklık derecesini bulan çamur ve su birikintilerinden çekilen azap sayısızdır. Şehrin en güzel yerinde bu yarım kalan yol, nihayet hep bu vaziyete mi kalacaktır? “»» Bulgar hududunda bir haksızlık Dün Havre'da ticaret tahsilinden yeni dönmüş olan Mehmet Sabri Bey isminde bir genç matbaamıza geldi. Ve başından geçen acayip bir mace- rayı anlattı. Tren Bulgar topraklarma girip Sivilingrada varınca, üzerinde parası olup olmadığını sormuşlar. O da bin kadar Fransızı olduğunu söyleyince, memurlar genç talebeden bu parayı almağa kalkmışlardır. Mehmet Sabri Bey bittabi parasını vermek isteme- miş, bunun üzerine memurlar işi teh- dide dökmüşler ve gencin eşyasını vagondan çıkarmağa kalkmışlardır. Ze vaziyet karşısında Mehmet Sabri Bey paralarını vermek mecburiyetin- 'de kalmış ve kendisine de ayrıca Bul garca bir kâğıt imzalatmışlar, eline makbuz şeklinde olsun bir kâğıt bile vermemişlerdir. Resmi Bulgar memurlarının bu hâ diseyi neyle izah edebilecekleri bili- nemez. Fakat ortada âşikâr bir hak- sızlık olduğu göze çarpıyor. Hâdise- tahkik ve haksızlığın tamir edile ğini ümit kağ keli analiz Evlenme ve nişanlanma Konya mebusu Tahsin — Beyin keri- mesi Halide Hanımla sabık Donanma Erkâniharbiye reisi | Miralay Srtkr Beyin oğlu Tayyare mektebi #muailim- lerinden Tayyare yüzbaşı | Şerafettin Beyin evlenme; Tahsin Beyin diğer ke Himesi Mefkâre Hanımla siveri mira- layi merhum Aziz Nuri Beyin . oğlu Galatasaray izçileri Oymak Beyi Refet | Beyin nişanlanma şenlikleri bü pazar. | tesi akşamı Perapalas otelinde yapri- mıştır. Merasimde Mekbule Hİ, Hez- retlerile Büyük Millet — Meclisi Reisi Köz Paşa, Sabık Paris Büyük Klçi- si Fethi Beyf,, ve refikaları Hf, Ber- lin Büyük Elçisi Kemalettin Sami Pâ- ga Hazeratı Vali ve Belediye Reid Beyi, ve Refikayi muhtere- ile bir çok zevat hazır bulunmuş lardır. Nişan Küzmm Paşa Hazretleri ta rafmdan takılmıştır. Galatasaray izçi- lerinden bir zeybek grupu tarafından milli elbiselerile © zeybek oyunları oy- nanmış , sabah geç vakte kadar eğlence devam etmiştir. Saadetler temenni ede- siz. MEVLUDA DAVET Merhüm csvapçi Mehmet efendi heri mesi ve Kara Feryek Salih Zeki Beyin gefikası olup geçende irtihali dari ce- nan eyleyen Saadet hanımın istirahatı Tühu için önümüzdeki Cuma günü na- mazdan sonra Taksimde Firuzağa ca mii şerifinde Hafız Kemal Bey tarafın dan mevludu nebevi kıraat edileceğin- den bilumüm alıraba ve evidasının t€ş- rifleri rica olunur. (5860) Milliyet'in edebi romanı: 4l YAYLA KIZI. — YAZAN: Aka Gündüz. — "Ankara barlarmın içinde en gü- zel, kibarı ve ailelerin de gidebil- 'dikleri yer Şule Barı idi. Bu moderen, bu küb, bu süslü Bu klüpte medeni insanın her iste- diği vardı. Yemek içmek, oturmak yatmak, yazmak okumak, konu- şup görüşmek, poker, biriç, baka- ra, piket. Her şey, her şey. Hafta- İı ve bir cemiyet hayatı geçirirdi. En şatafatlı ziyafetler burada, dü- ğünler dernekler burada.. Klübün adı klüptü. Altınm adı da Şule Barı. Evlerinde kurtlarmı dökemeyipte bir toplantı yerine gitmek isteyen derli toplu aileler, ağar) başlı beyler hep buraya gelir- na ikram ettiler. Ve ertesi gün Ha- yati zorla kızı kaçırdı diye davul zurna çaldırdılar. Orada anaforlu iş oyunları da oynanırdı. Şoför ba- rında çopur Madam Sara, Elham- ra'da fındık kurtu Ferhunde Ha- nım, Karaköyde Matmazel Fifi, Sarigülde Macar hemşireler oOen | ünlü artistlerdi. Şulenin cazbandı Yıldız barın iskemle kavgası, Tur- kuvazın veresiyeciliği, Macar İo- kantasının armoniği meşhurdu. Ama Bakkal Nuri Efendi en çok Turkovla Elhamraya giderdi. Petek babalığı Nuri (o Efendiyi hâlâ ortalıkta sanıyordu. Evin ka- pısı varsın kapalı olsun. Analığı varsın dönmesin. Babalığı yalnız kalınca ne yapacak, geceleri gene oralara gidecek. nıyordu. Nuri Efendiyi aramak i- çin karısı kaç defa göndermişti. Hem gece yarıları” Yayla kızı ümidini kesmiyordu. Bütün barları dolaştı. Kapıcılar şaşa kalmışlardı: musun? — Yoo! Ne oldu ki? — Ne olacak? Topu attı, emiş EE her uğradığı yerde | bulamayınca ine gidiyordu. Kala kala bahçe içindeki barla, köşedeki bar kalmıştı. Birdenbire ğldemedi. Oralara büyük beyle- rin, süslü hanrmların girip çıktık- larını çok görmüştü, Öylelerin yan- larıma kolay kolay varılamaz ki. Babalığı bile öylelere beyfendim, hanımefendim, buyursunlar paşam ne emir buyursunuz efendim diye diller döker, karşılarmda kırılıp bükülürdü. Bunları anmanın — sırası değil, Şöyle bir toplandı. Yeni barın ka- pısını açtı, Kundura boyacısı ile iki kapıcı baktılar. — Ne istiyorsun kız? — Nuri ağam burada mı? — Kim o Nuri ağa?.. — Bakkal. Hani Nefise (o Hanr- | mın ağası. Üçü de birer kahkaha savurdu. — Burası bakkal dükkânı değil. — Bilirim. O buralara çok gelir- pek feri bir şöydi. LAF ettirmeleri koğ- RADYO Bugünkü proğram İSTANBUL » 18,» Gramofon; Kelombia, DF 865 - Ke- lombin 4325 Sahibinin 180 1 Franszon dere (ilerlemiş olanlara). » be ve arkadaşları) $ (Nebiloğlu İsmail Hakkı Bey). zerk Başika ek laşimenn ie Vadi Rza Hanim. Gramafon: Sakibinin sesi, 1224 sahi. binin sezi DA €01 » kulambia 5288, 22, « Ajans, Boran haberleri ve saat ayarı. ANKARA, 1538 m 1230 : Gramefon, 18,» Alaturka sa 1845 : Viyelensel konseri (Edip B. tarafın. dan.) 1945 1 Alaturka saz. 20,15 » Ajans haberleri, VARŞOVA 1411 m 21 Kalman'ın eserlerinden mürekkep kon- ser, 22,10 devamı, 23 kahvehane konseri. BUDAPEŞTE : 2140 haberler, caz, 2430 siyan musikisi, (Donapaluta otelinden). sekeri ko: e ar yi e MILÂNO » TORİNO - 21 haberler, plâk, 2345. ral operas, müteakiben Cası nin kanburu operası, Mü nin Kule üzerindeki şeytan isimli opera, PRAĞ 488 m. 21,05 neşeli trio "konseri, 21,90 promenat konseri, 22,30 piyano konseri. 23,20 konser. BÜKREŞ 394 m. 1 tapanni 21.25 senfonik konser. 22 de- İrtihal İnhisarlar umum müdürlüğü sicil ve memurin şubesi müdürü Cura Pa- şa ahfadından Mehmet Tevfik Beyin hemşiresi Fatma Fazliye Hanım irti- hali daribeka etmiş ve medfeni mah- susuna defnedilmiştir. Cenabı Hak merhumeye rahmet ve ailei kederdi. desine sabrı cemil ihsan buyursun. Gülhaneye hasta kabul edilmiyecek Gülhane (tatbikat oOmektebinden : 1— Tedrisat ve imtihanların hitamı mü nascbetile Gülhüne tatbikat mektebi kı- Jiniklerine 15 Teşrin evvel 933 tarihine kadar hasta kabul (edilmeyecektir. 2 — Yalnız polikliniklerde ayak tedavi si yapılacaktır. 3 — Polikliniklere mu- tad günlerde ayak tedavisine devam © dilecektir. BOĞAZİÇİNDE Anadolu Hisarı zirvesinde iseeleden on dakika mesafede Göksu ve Kü- çük Su çayirlarma ve bostanlara ne- #areti kâmilesi bulunan küçük bir çiftlik cesâmetinde 140 dönümden ibaret meşhur Muştafa > Zarifi Paşa bağı satılıktır. Görmek ve almak is- teyenlerin Anadolu Hisarında Esat Bey yalısma müracaatları. © (5840) MÜZAYEDE İLE SATIŞ Temmuz'un 28 inci cuma günü sabah saat 10 da şehrimizin en matuf mües- seslerinin birine ait ve şimdiki hâlde | Beyoğlunda Osröan Beyde Ahmet Bey | sokağında 45 numaralı hanede mevcut müzeyyen eşyalar müzayede suretile satılacaktır. Bir yazıhane kristallı, bir masa, ara masası ve bir kokuk- | tan mürekkep çok güzel yazi odası ta- kum: Biz jardinder, bir masa, bir kolon ve saireden mürekkep cevizden mamul ve işlenmiş mükemmel Louis XV salon takımı, iki Şamdan ve bir duvar saatın den mürekkep çok güzel ampir şımine garitüri; Venedik mamulâtından renk li güzel aysalar, muhtelif perdeler, kü | bik portmanto ve #aire ve saire, Bir | gok elektrik vizeler ve aplikler; Gü- zel bir piyano kuyruklu Anadol ve A- cem halıları, Pey sürenlerden 100 de 25 teminat alınır (4873) du. Petek'in son ümidi buradaydı, B-ırada da bulamazsa ne yapacak- tr? İçi titriye titriye bunu düşündü: Barın köşesinde durdu. Soğuk kes- kindi. Vakit gecikmişti. Barın iki büyük penceresi kırmızı, kalm per delerle örtülü idi. Perdelerle cam- larm arasına artist fotoğrafları konmuştu. Petek burnunu cama ya piştırdı. Perdede bir küçük aralık görmüştü. Oradan içerisini seyret- mek istiyordu. Nuri ağası belki ka- pıcılara tenbih etmişti, Kim sorar- sa yok desinler diye. İçerisi bir renk sergisi idi. Sert, bol ışıklar al- tında penbeler,maviler, kırmızılar. küme küme, masa masa birbirine karışmıştı. Beyler hep bir — çeşit, hep kara urba ile hep beyaz göm- lek giymişler. İçlerinde Nuri ağa- sına benzer kılıkta kimse yok. Son- ra bir erkek, bir kadın ikişer olup aymuzorlardı. Tıpkı yazın gittikle- ri bahçe gibi. Bir kapıcı kızım ense köküne bir şamar yerleştirdi: A lime ii ye di — Benim evim yok. — Öyleyse Beton apartımanma git! Diye alay etti.Kız uzaklaştı. Herif içeri girer girmez, gene burnunu tasty dildir ilan ali iri İ ları. üre ist. Mr. Kumandanlığı Satınalma kom. ilânları Gülhane © hastanesinde mevcut 168 kalem köhne a- lâtı cerrahiye (o 2-8-933 çar şamba günü saat İ4ten İ5e kadar müzayede ile satılacak tr. Görmek istiyenlerin her gün öğ sonra Gülhane hastanesine - ve müzayedeye girişeceklerin belli saatında merkez Satın Alma komisyo: nuna uğramaları. (3255) — * 4410 Yeşilköy Hava Makinist mektebi ihtiyacı için yüz kilo bulgur iki yüz kilo pirinç iki yüz kilo tuz iki yüz kilo kuru fasulye üç kilo çay yüz kilo peynir yüz kilo zeytin danesi yüz kilo omakarna yetmiş se kiz kilo un 27-7-933 perşembe günü saat on dört otuzdan on beş otuza kadar pazarlıkla sa kez Kumandanlığı ma Komisyonunda hazır bu- lunmaları. (109) O (3596) ... > Gülhane Hastahanesi için on bin kilo Yoğurt 27-7-933 perşembe günü saat on altıdan on altı otuza kadar pazarlık la satım alınacaktır. İstekli lerin muayyen vaktinde Mer- kez Kumandanlığı satın alma Komisyonunda hazır bulunma ları. (110) (3597) ... e İstanbul Deniz o Yollama Müdürlüğü emrinde mevcut i ki numaralı şat 16-8-933 çar samba günü saat on dörtte a- Jeni münakasa ile tamir ettiri lecektir. İsteklilerin (şartna mesini görmek için her gün ve mü a girişeceklerin bel li vaktinde Merkez Satın alma Komisyonunda hazır bulunma (3623) Kukçaleki Hakkı Gulatasarayda Kanzük” eezahânesi karşısında Sahne sokağında 3 muma- ralı apartmanda 1 numara, vi Jilliyet Türki; H ey rağ amma a aa pm BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy rasat merkezinden verilen ma- Kimata göre burün hava açık ve sakin de, vam edecektir 20-7.033 tarihinde hava tazyiki 763 mi- Here on yek mc 28, en ve 28 deren ce kı vardı. Müzik, dans, tuvalet; . İabicee iğnesi akıldan. Pi alieşine bastırdı, aiklin sancımağa başlamıştı. » Bu sefer kulağını da kapıcınm sol eline kaptırdı. Kapıcınm sağ eli gene“ ensesinde şaklıyordu. Elinden bir kurtulup uzaklaşsa bi- le küfür edecekti ama kapıcı çok güçlü bir adamdı. Üre edemiyeceğini anlayınca ağlamağa başladı. Tam o sırada köşede bir otomo- bil durdu. İçinden üç kara urbalı bey ile bir kürklü o hanım çıktı. Beyler biraz çakır keyif idiler. Kı- 21 kapıcının elinden kurtardılar. — Niçin döğdü seni? Heç... camdan içeriye bakı- — İçerde ne var? 'okstrot var. an “rot bei