aras » İİ # Na CÜMLE i RR AĞIY , iye kıvrılıp yatan kediyi göster- Siyeri & 2, erince, haydi 4 z Hİ verecekti ülte biner içi ma Fakülte bine“! için Darülfü, | hastahaneler itin sından tesinin nekli komisyonu nza 5 Man Küçükler için “ANA NASİHATİ Saka kuşu Hanım iki küçük yay- Tü ile çok meşguldü. Onları mü- da Sal maktan henüz © gelmemişti. Ne Yapsın? Zavallı anne yakındaki yi bir duvar kuduğundan bir i- Söp, yahut koruncak aramağa Şiki. Giderken de yavrularma dedi kiş 7; Çocuklar, sakm bir yere kı- Pırdamayın. Şu güneşin altında merakla seyrettiğiniz hayvan yok Mu, sonra sizi kapar, yer. Gagasile de uzakta, güneş ak & Daha bee o gitmişti ki, küçüklerden biri ötekine teklif et. — Haydi, biraz etrafı gö vize a çok aş Öteki yavrucak: > Ay, ay, ay, diye bağırdı. Saka kuşu dilinde “hayır, berr demekti. na rağmen öteki ya- banaz Meacık yuvadan şöyle bir geler, Zattı. Sonra içine cesaret bir ek biraz ileriledi, dallardan TNİN ucuna kadar geldi. sırada kuvvetli bir rüzgâr Si comp, daldan dağiya! Yere düşünce sersemle- keçe Yapacağını şaşırdı. Öyle di tu, öyle korktu ki. Evet, şim- #a, © , Yapacaktı? Ya annesinin d.vile gösterdiği hayvan gelir a, Sendisini yerse. ver- ci? hayvan gelmedi de, küçük çile bahçede dolaşırken, yerde inenan yavrucağı gördü, kuca- aldı, öptü, sevdi. Sakat ne de olsa, mini mini di yuvadan çıktığına hayır, F, (Başı 1 inel sahifede) | o | tir, iği- göze göre klinik ve polikli e dahilinde tesis edileceği icin Tap dershaneleri ve İhtiva edecektir. Bunun bir bina ara- va YE: ii i MİTE ii ii Hi 4 ii iş / ti i z i fekülte İlâhiyat falültesidir. Bsesi de, Tıp fakültesi için e görülmektedir. Maarif i yerden birini tercih © fakültenin nakline derhal başlana- Ni - Rüşei Bay me diyor? Derülfünunu iri i b a da har da — Te takükesini, halledilemedi. Meneleleyin Di. erme bimer mtzelasi diğer ba. ta tak arledi meselesi Zaten komisyonla tam dna havası içinde bildin o t Maarif Vekiğeşi ağ aval gördüğümüz bir. binayı iz, yazacağız. Vekület de bir yer ayrılması çok Cünkü hütün fakültenin inik poliklinikleri, konfesane salonları arasında teksim edilecek. Yöneldir. çelik Remzi B. ne diyor? dün ". z Dr. Tenli emi e "la toplanan komisyona aitiği wi azşehhat Vekâletlerinin tayi erinin Pi” tek işten ibarettir: Trp | ziy İstanbul mezar» yük» lezsal» | bin pişman olmuştu. Kim bi annesi döndüğü zaman kendi: yavrularından birini göremeyince içi parçalandı ve ağladı. O sırada Saka Bey de yavruların hoşuna gidecek ne yiyecekleri', ne yiye- cekler getirmişti. Allah verse de, yaramaz yav. runun başıma bir felâket gelme diye düşünüyorlardı. Aradılar, a- radılar, bulamadılar. Onun için, küçük çocuklar da annelerinin nasihatlerini dinleme- Hdirler. Hattâ bu nasihatlerin se- bebini anlamasanız bile, gene i- taatsizlik etmeyiniz. Çünkü ana ve baba nasihati hep sizin iyili- ğiniz, sizin saadetiniz içindir. En uslusu Bir müfettiş bir mektebi gezdiği sr rada çocuklara “mektep içinde en ue- Coğrafya dersinde Hoca — Nedir o? Haritanın üstün- "de ne yapıyorsunuz? Çabuk söyleyin! — Aman hoca efendi, Vi; üç dört mil şimali garbisinde bir tahta kurusu geziyor. Parmak Küçük Fuat mektepte — daha ilk | coğrafya dersine kaldırılıyor: Muallim — (Haritanm bir yerine parmağını dayıyarak) Bu nedir? Fuat — (Bilâtereddüt) Kirli bir parmak. Gözlükler Bir sün Hüseyin büyük annesinin ku- cağına oturup dedi ki: — Büyük anne sen neden gözlük ta- kıyorsun? — Bu, her şeyi büyütür de ondan... — Öyleyse bana yiyecek verirken ikleri çıkar, olmaz mu? dır. Bu iş M, Malche'ih kararı ile değil, salâhiyettar makamların cmrile vuku buluyor. Bu vesile ile M. Malche'in şah- sından bahsetmek nezakete uymaz. Ben a tekâmülünün mühim bir e nı İsviçrede yapmış olmüklığın verdiği vukuf ile söylüyorum; O Müşsrüniley» miş, inşa ettir. e wüderristir. İlmi işlerin tonik tatbikleri erbabına aittir. Lâkin ilmin usuliyetini bilenler mevzuu derhal k v- rarlar, Nitekim, bir Amerikalı iktısat limi olan Flexmer, Avrupa ve Ameri da Tip tahsilinin mukayeseli tetkiki: dair yazdığı kitap yani “Hekimin tirilmesi” kitabı, erhahınen fevkalâ, mühim addolumur, Görülüyor ki ilim »- damları usul meselelerini, mütehassısla. rw hayrete duçar edecek tarzda kavra- mak imlânma moliktirler.” Sıvas - Erzurum Hattı (Başı 1 inci sehifede) lik müzakereler hükümetin 1936 | senesine kadar hiç bir para ödeme mesi esâsma dayanıyordu. Malze- me mrukavelesinn © parafesinden sonrâl 833 yılmda 2,1934 yılında 2.ve:1938 yılında 1 ki ceman beş milyon lira bu hattın ii a hüsümetin elinde kalıyor ve 1936 | yua içinde 5 milyon liranın bu iş için tahsisi derpış olunuyor. | Bu suretle iş 1936 yılı sonuna kacar 10 milyon türk lirası tedi- ye edilebilecek bir hale. konunca hükümet hattı milli bir grupa yap tırmak imkânını görmüş ve evvel. | ce de bir müracaatı olan mühen- dis Apturrahman Nasi Beyden | teklif istemiştir. Apturrahman Na | si Bey Foks şirketinin uzun müza- | lerden sonra yaptığı teküfi Ayrıca bütün verğileri.de ödemek teahhuğuyle kabul edeceğini bil- dirmiştir. Hat 55 milyona mal olacağına Şöre kabul citiği fark birkaç mil. Yen Jira tutmaktadır. Bu suretle ya nci gruplardan çok farklı olan | ni teklif parafe edilecek bir va | maş bul ” v ne müracaat ederek bu fiatlar üzörinden yüzde 10 tenzilât yapazaklarını söyliye. | Üstteki şekilde görülen noktaları miniminiler bir karşan kalemle bir- leştirirlerse, altta gördükleri gibi güzel bir resim meydana çıkar, * Kuşların kanadı sikletine nispetle, insan kolundan yirmi de- fa daha kuvvetlidir. i * Tırnakların çabuk büyümesi sıhhatin yerinde olduğunu göste- rir, ğne ilk defa olarak 1545 se- nesinde çelikten yapılmıştır. Gümüş para (Başı 1 inci sahffede) Buna nazaran mezkür kamunun 45 in ci maddesine şu fırka ilâve edilmekte. | aş « Tizari rehinler hakkında ve ticaret kanurs bükümleri mahfuz olup alacak hı dilerse ticaret kanununa, dilerse bu kanun hükümlerine göre rehinin para- ya çevrilmesini istiyebilir.” Kanunun 82 inci maddesinin 8 nuta- e de aşağıda yazılı Fıkra ilâ ez skeri malüilerle şehit yetimlerine | il nm ve 1485 numaralı İ j | İ İ göre verilen — inhisar beyiye hisseler Devlet memurları maaşatının - tevhie ve tesdülü kesununa bağlı cetvelde ta dilât yapılmasına dair kanunun müza- keresinden sonra madeni ufaklık para basılması hakkındaki - kanun müzake- re ve kabul edilmiştir. Bu kamunun hü kürnlerine göre 11 haziran 1930 tarih ve 1715 numaralı kanunun beşinci maddesi | mücibince Cümhuriyet Merkez Banka- smun uhtesine geçen evrâk: nâkdiye- den kaldırılması için mezkür katünun onuncu maddesine yazılı istikrar ka- Bunu, beklenilmeksizin alti milyonu den ve diğer altı milyonu Jüzum üş para çıkarmağa Mali- ye Vekileti mezundur. 12 şubat 1207 ve 16 nisan 1341 ve 4 gubat 1928 tarihli #11, 624, 1027 numa ralı kanunlarla tedavüle “çıkarılmasına mezuniyet veriler on milyon liralık 100 paralık-ve 5, 10 kuruşluk" bronz ve 25 ki mi) ssi muvazensi umumiye © kanununun cw maddesiyle 2 şubat 1332 tarihli, kanunun hükümlerine göre tedavüle çi masına selâhiyet verilen bir mi yon liralık'baş, on, yirmi ve kırk pi talık nikel pariste yetins &n çok yedi “| milyan Hira'ık nikel ve bronz para bas- mak içi Maliye Vekâletine mezuniyet verileni: is yarın taplanacaletir. Vekâleti, bu tenzilât teklifi e En yeni grupa bir milyon üzeri- : liralık nat mektubunu alarak gelme. ni tebliğ etmiştir. Nuri Bey ve şerikleri bugün ve ya yarın bu teminat mektubu ile Vekâlete müracaat ederlerse on. larlada müzakere cereyan edecek- ü tir, Hülcümet hattı sekiz yılda yap- mayı düşünmekte ve yolu yetmi- şer kilometrey? ayırarak her yet mi; kilometre için bir fiat serisi i "tedir. İlk tesbit edilen '*ına Malatya - Ergami yolu üzerinde son sörbest münaka ale faiları ©5153 bulu * Kürenin” üstündeki bütün topraklar insanlara mütesaviyen taksim edilse, herkese on hektar- dan fazla yer düşer. * İnsan havasızlıktan beş da- kikada, susuzluktan bir haftada, uykusuzlüktafi on beş, yirmi gün- de ölür. © * İki büğük Asır sonra (Başı Vinci sahifede) zun bir-sulh sayesinde kabiliyeti ile mütenasip bir inkişafa mazhar edebileceğini anlamıştır. Bu gaye ile sulbü, siyasetinin en ön sırası- na koymuştur. 8, 9 asır süren bir mücadelenin son muharebesinin üzerinden on sene bile geçmeden, ananevi düş- manı Yunanistan © ilede sulh te- min olunduktan sonra, Türkiye şimdi dikkatini komşularile teşri- ki mesai gayesine çevirmiş, ve bu nu da dünya buhranının asıl se- beplerinin'âncak bu metotlarla hallolunabileceği kanaatile yap- mıştır. Türkiye ile Yunanistan a- e yolda bir e me Paşa hükümetinin nihayet şahsın- da hakiki bir iktisatçı bulduğu Türkiye İktisat Vekili o Celâl Bey tararından Atina'da imzalanmış- tır, Yunanistana olan türk ihracatı Yunanıstanuan Türkiye'ye olan ihracattan fazla olduğundan va- zıyet zaten Türkiye'nin lehine ii Gi, Bü, türkiye hükümetini en eyi mwüşterderinden biri ile olan tica- ri munasebatı daha eyileştirmek arzusunda bulunmaktan o men'et- medi, Wuşküt cihet ihraç olunabi- lecek mevat bulmak ii. Fakat tü- tün ısunsal Ve"Satışı hakkındaki teşrik mesaiye ve müşterek Kica- rer Udaları kurulmasına ilâveten her imi memleket arasındaki tıca- retin tediyesini kol: ve Yunanıstan'ın ticari muvazenesi- ni doğruitacak tedabir — ezcüm- le Yunan vapurlarına muayyen bir navlun bırakılması — ittihazı ka- rarlaştırılmıştır. Bütün bunda kü- çük san'atler kanununun Yunan teb'asına bir sene müddetle ade- mi tatbiki de dahil olarak, Yuna- nistan'ın kazancı aşikârdır. Diğer taraftan Türkler artan bir ticaret- ten ve bilnetice Türk limalarınm ziyadeleşen faaliyetinden müste- ! fit olacaklardır. DOKTOR Rusçuklu Hakkı Galıtasarayda Kanzük © cezahihesi korarszda Sahne sckağında 3 muma s<k anartananda İ numara, | Bahçuvan İbrahim ağanın oğ- lu Ali reçele bayılırdı. Fakat reçe le bayılması, herkesin söylediği sevimli ve iyi huylu olmasına ma- ni değildi. Ah, bu reçeller!... Fakat evde ancak iki kavanoz reçel vardı. A- linin annesi de bunları teyze Ay- ş6 H. ile amca kızı Feriha misa- firliğe gelecekler diye saklamak isteyordu. Fakat bu teyze hanım- la amca kızı iki üç senede bir mi- safirliğe geldikleri için Alinin dehşetli canı sıkılıyordu. Sonra nen insanlardan değildi. Bu se- bepten canının sıkıntısını başka- ları ile taksim etmek için, ağla- aaa ve malanma ği Layla” Fakat ağlamaktan ne çıkar? İnsan sesini duyurmasını bilmeli. Bahçıvan İbrahim ağa evin öte- berisini almak için ekser (sabah- aki inerken, Aliyi de bera- götürürdü. 5 & Sabahlardan bir sabah, diğer sa- bahlar gibi, İbrahim “ağa oğluna dediki : İbrahim ağa da ayakkablarını geçirmeğe başladı. İşte o zaman iş ler yea Zavallı İbrahim ağanm ayakla- rı çok ağrıdığı için, ayağında bir kaç dakikadan fözla Okunduraya tahammül edemiyordu. Bu sabah ta öteki sabahlara o kadar benziyordu ki, bir müddet yürüdükten sonra İbrahim (ağa kunduralarla ne bir adım ileri, ne bir adım geri gidemiyeceğini an- ladı. Her ikisi de o vakit yarı (yola gelmiş bulunuyorlardı. Gözü aç- mak şartile insan şöyle başını kal dırsa, çarşıyı görebilirdi. İbrahim ağa oğluna dedi ki: — Ali, ben bu lânet kundura- larla daha fazla yürüyemiyeceğim, haydi eve koş, şu benim çarıkları I, gel! Ğ si AĞLAMAK PARA ETMEZ e - e 7Y — Peki, babacığım. Ali koşa koşa eve döndü. o“ Apnesi mutfakta meşguldü. Ne- fes nefese içeriye giren Ali: — Anne, dedi, babam beni.. .... — Yavrum, dur biraz, yorgun- lağunu al da ondan sonra söyle . .. — Şey işte anne, babam, şey... — Ağzında ne geveleyorsun. Her zamanki gibi konuşsana!. . . — İşte anne babam bana dedi | ki, eve döneyim de iki kavanoz reçeli yeyeyim diye... — Oğlum sen delimi oldun? Başıma gelenler; : ;- —- Bak anne, inanmazsan, ken. disine sorayım. Ali pençereyi açtı. Uzaktan gö- rünen ve sabırsızlıkla bekleyen ba | basına bağırdı: — Baba, baba! Bir tanesini mi, ikisini de beraber mi? İbrahim ağa uzaktan cevap ver diz ) de... Ali annesine döndü: — Ben sana demedim mi? Bu suretle iki kavanozu da » di. En nihayet sesini duyurmuştu İkisini de be yavrum, ikisini Deniz silâhlarında İngiliz teklifine cevabımız (Başı 1 inci sahifede) sı ve emniyet komitesi reisi M. Politis'e fevkalâde nutkundan dolayı âlenen be yanı takdirat etmiş ve Türkiyenin bu projeyi kabul ettiğini söylemiştir. Konferans bugün bahri teslihatım mü- zakeresine devam etmiştir. “Cemal Hüsnü Bey Türkiye namma şu beyanatta bulunmuştur! , — İngiliz peojesinin bahri teslihata ait maddeleri, bunu imzaya davet edile ceklere müsavat temin edecek mahiyet- te değildir. Bu hususta Sovyet murah- hasının dünkü itirazlarının temamen va tit olduğunu kabul etmemek müşkül dür, Projenin kara kuvvetlerine it kıs mıları kemmiyet ve keyfiyet itibariyla alâkadar devletlerin silâhlarını tahdit etmektedir. Hiç şüphesiz Vaşington ve Londra muahedeleri terki teşlihat saha sında atılmış mühim bir adımdır. Bu noktai nazardan kıymetleri inkâr edile mez. Ancak; bu muahedeleri bugünkü terki teslihat mukavelesinde yalnız tes- cil etmekle iktifa etmemek, burada ta- kip edilen gayeye daha muvafık olur- du, Çünkü evvelce tepit edilmiş prog” ramların tatbik ve ikmalini sebep gös- tererek bahri kuvvetleri tezyit etmeyi, yöhiden silâhlmra hususunda umumi. yetle izhar edilen ari ile telif etmek” olsa gerektir, Bilâkiş bu ema hede yalnız bahri programların ikma- lini menetmekle kalmamalı, bundan ma da devletler arasında müsavatı zmuhte- lif silâhlar arasında muvazeneyi temin için bahriyeleri kuvveti | devletlerin teslihatryda da mühim tenzilâtı derpiş etmelidir, Türkiye heyeti esasen muğ- lak olan bu meseleyi daha fazla işkâl etmemek için deniz silâhları kısmında tadil MELER vermemişti Pakat bu şe Tait ve vaziyet içinde düşündüğümüz en basit ve makul şekli hal, Vaşington ve Londra konferansına iştirak etme- miş olan devletleri Londra munhedesi- nin hitemr müddetine kadar deniz tes- ve Londra konleran- sna iştirak etmiyen devletlerin bahri kuvvetleri ne sulh için tehlike ve ne de İ silâh rekabeti için sebep teşkil edebi. ! dir. Bu devletlerin Vaşington ve Lond- ra konferansına davetlerinde lüzum ve fayda görülmemiş olması da keyfiyeti bsdihi surette isbat eder. Cemal Hüsnü Bey Türkiyenin esas- ki teklifi bu olduğunu kaydettikten son ca İspanya, Fenlandiya, © Yugoslavya, ve Polonya heyetleri tarafın- edil;n tadil teklifini Türk he > tetkik ettiğimi söylemiş, bu tadil teklifi konferans tarafından kabul edildiği takdirde o Türkiyenin de sırf itilâfperverane bir fikirle bu tadil pro- jesine iştirak edebileceğini söyliyerek Sözüne möhayet vermiştir. Tevfik Rüştü B. in M. Litvinofa telgrafı MOSKOVA, 21. A. A: — Cenevrede silâh bırakımı umumi © komisyonunda mütecavizin tarifi hakkında cereyan e- den müzakereler münasebetiyle Türki- ye Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey M. Lisvinofa şu telgrafı göndermiştir: « Silâh brrakımı umumi kömityonu- nun celsesinde, mütecavizin — tarif ve tespiti projesini yapmış olan büyük dost memleket heyeti murahhasası hakında yapılan methüsenalara, şahit olarak er büyük sevinci duydum. Bu proje umu” jeve iltihak hususunda tehaliik göste. dim. Bu mesut vesileden istifade ede- rek samimi tebriklerimi arz ve en sami mi dostluk teminatımı tekit ederim” M. Litvinof'un cevabı M. Litvinof aşağıdaki telgrafla cevağ vermiştir: , * « Telgiafınızın mülhem olduğu döğ hik hissiyatından çok miitebassis ol lif ederken, sulh eserine daima olduğu i, kr li müzaharetinizin müen». e salla daha evvelden bili- yorduk; Büyük Türkiye Cümhuriye- tiyle olan sarsılmaz dostluğumuzun — ki şabsi faaliyetinizin bu dostlukta oy- nadığı rol çok büyüktür — Sovyet it- tihadmım sulh siyasetini ne kadar ko- Taylaştırdığını bir kere daha hatırla. mak zaruridir. Minnettarlığımı arzeder ken hiç değişmiyen dostluk hislerimi temin ederim.” Milliyet bu sütanda iş ve işçi isti. yenlere tasassut ediyor. İş ve işçi östiyenler bir mektupla İş büro- muza müracaat etmelidirler. İş isteyenler Askerliğimi yaptım. Tahsilim vandır. Mücsseselerde kâtiplik veya dahili, hark ci bir iş arıyorum. Ayda yirmi liraya çalışırım. Gedikpaşa cami sokak Teb- hir hane karşısında No. 12. Hüseyin . Cemalettin. 3 mi sulh eserinin en kıymetli vesikası dir, ve daha ilk günden itibaren bu pro dum, Mütücavizin tarif formülümü tek