İçtimai bahisler Evlenme âdetlerimiz.. İçtimai bünyemizdeki umümi tekâ mülün ana hatları içine henüz giremi- yen bir mazi mirasinı ve an'anesini taşıyoruz. Kadm, erkek, fert ve cemi- yet hayatımızı sarsan, köylere, kasa- balara, şehirlere sokulan bu anane yüksek ve basit bütün zümremizin haya tma: dolmmiştur. Evlenme âdetlerimi- zin bir türlü sadelik bulamaması yü- zünden yeni yuva kuranlar çoğunun düştüğü sıkmtr ve kayguyu doğuran a yapılan israftır. imizi hakkımız ve isteğimiz ka dar nar bir talie, şuurlu ve huzur lu bir yaşayıya hazırlıyan büyük inkı- lâbımız varlığımızın özü olan bu içti- mai müesaasayi de tekâmül —— mize göre şenlendirmelidir. öz manasına göre ikili ey hayat beraberliği yapan kadın ve erkeğin kurulacak bir yuvanın maddi ve ma- nevi bütün taliini düşünmekle sırlar. Ne yazık ki bu teşekkül verinden daima uzak kalmış, Li ler, an'aneler, itiyatlar içinde mana- bü kurulmadan, ütçesini amıyaca» ğı kadar ağır bir yük kesin bnkam hudutsuz bir israftır. < Düğün âdetlerimizin açtığı bu is. raf çığırını iki cepheden hulâsa edece 1 — Büyük şehirlerimizdeki evle- nişler. 2 — Köy ve kasaba düğünleri. İkisi de ayni milletin bütçesini ve aile ahengini bozan, uzun bir çalışma pahasma kazanılan bir çok paraları görenek düşkünlüğiyle bir kaç günün ve saatin zevkine feda ettiren bir yo- la çıkıyor. Köy düğü: i asırlardanberi tar- lada, karagüneş altnda çalışarak ka- zanılan emekli paraları garip bir gö- rünüş ve zevk iptilâsile > saçan | ne bir ananedir. Meselâ köyün hatırlı gelen bir adamının, yahut köy ağasının düğün merasiminde bin bir gece masalları gibi neler, neler ol- maz?, Eğlence âlemi bir hafta evvel başlar. Komşu köylerden pehlivanlar, isafirler gelir, kazanlar kurulup bü- köy halkı günlerce süren yemek, içki, davul, zurna ziyafetinin davet- siz misafirleridir. Bir taraftan düğün sahibinin | muhitine şöhret suçmak ve hediye toplamak için yaptığı bu zevk coşkunluğu di taraftan masum bir gok köylücüklerin de paralarını zi- yan eder. Çünkü çok cömert ve ikram cı olan Türk köylüsü hatırı sayılan bu Ağa düğünlerine hoş görünen hediye- ler götürmek için, parası olmasa bile hayvanını, kazanını satar, yahut bor- ca girer. Bu iki taraflı israf olunan paralar köylümüzü fakir düşüren mu- hitimizin istihsal ve faaliyet kudretini zayıflatan acmacak bir iptilâdir. Hat- tâ bazan köy ağası, yahut köyün ha- tırlı bir memuru şehirde oturduğu hal- de düğün yapacağı zaman hediye top lamak için köye iner, bu hatırlı misa | G yerindeki düğün âdetlerini tetkik ettim. Hepsi birbirine az çok benze- kaç porsle- | yişle bu asırlaşmış ve insiyaklaşmış israf yolunda yürüyorlar... kun bir israf kaynağıdır. Medeni mi- kâh evlenme âdetlerimizin resmi şek- lini sadeleştirdi. Fakat eski düğün â- detlerimiz hızmı hâlâ kaybetmedi. Hattâ buna yeni bir şekil daha ekle- dik: Bir gecelik eğlence için kiralanan Ya şampanyaya, çiçeğe veri- len yüzlerce lira memleketin sayılı | gelen zenginlerinden başka, gücü yet | meyenlerin de düştüğü bir görenek Harik Si Hayat n Galstada ÜNYON SİGORTASINA - yaptırınız. Türkiyede abilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON — Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon: Beyoğlu 4.4888 Milliyetim edebi Romanı MAKEDONYA Aşk, — Bu güzel.. Fakat Sandaski ile Pani- ça, Arnavudof, Sofya ile alâkadar değil. dirler. Ve bunlar zannederim ki hiç bir yerden para dn almazlar. — Mis Ston meselesinde elli bin lira aldılar Amerikalılardan.. — Sandaski mi? — Öyleya.. Sen gürültüye ne bakıyor- sun? O iş söylendiği gibi Ferdinandın i- $i değildir. Ferdinand da para aldı ama. parsayı Serez komitacıları topladı. — Buna rağmen Serezdekiler çok ide» list ae , — İdealist. Müsavi ei ale kolay ne sana... her tarafta “Yaşasın Niyazi! Diye eğ rıyorlar. Niyazi nedir? bir idealist. bitenden bir haberi vay mı? Aptalın biri. Sen dostum beyhude kafanı yorma. Bü- tün bu işler yoluna git ie sana tavsi; sas yda elesinde mü madiyen vade! Meşruti O Devletlerin | hevesi ve müsabakası açtı. Böyleleri borçla, bütçe açı; bu hevese kapılması kurulan ye: yuvanın hayatına bu bir gecenin baş- döndürücü zevkinden sonra uzun bir kayğu ve ıstırap çöklürüyor.. Basit bir bütçenin taşıyamıyacağı borç yü- de çalıyor. Bilhassa bu çiçek âd. Düğünlerimizin en baş israfı oldu. Ev- lenenlere iye © edebi kalan bir hatıra olsa, şüphesiz bir gün içinde solan rengi ve izi kalmıyan çiçekten çok daha manalı ve kıymetli olur. Hatırada hiç olmazsa hissinden ve zevkinden de bir parça vardır. İtiyatlar bütün kuvvetile insanları için, daha makul bir hare- alışmak, mefküremizin kudretli teskere muhtaçtır. Arkamızda bı- raktığımız asırların zararlı yürüyüş lerinden döndüğümüz gibi izdivaç â- detlerimizi de iktınadi seferberlikte yaşayan bir millet yeniliğile şekillen- dirmeliyiz... Zevklerimizin ve itiyatlarımızın hayat şartlarına göre tekemmülü; muhite yarayacak yahut muhiti ken- dine yaratacak »tiyaçla mukay- di Adetlerimiz bu tekâmülün tabiat ve hakikatine değil, belki tasvirine ve hayaline ait- tir. Her şeyde sadeliğe doğru yürüyen beşer zekâsının şuurlu ve girenin he- deflerine varmak için hızla giden ha- yat ve tekâmül hamlelerimizin hudu- 'dundan bu zararlı alışıklıkları ancak, | dei kıyafetimiz gibi, hayat bu ğma da ferdin ve cemiyetin te- khmiilinin iline va sesi. Yapsak lâzımdır. Adetler ve mantıklar zaman ve im bir hakikati ve ihtiyacı tetkik ve te- fekkür ederek, âdetlerimizin eskisini,, yenisini, iyisini, kötüsünü, yabancısı- ak ve arıyacak br İzdivaç gibi bir yandan vatan nü- fusunu besliyen ve büyüten, bir yan- dan da milli iktisadı ve ahlâkı koru- yan bir müessesenin asır için, millet emleket için kıymeti ve lüzumu dar; kurulan yeni yuvaların sarsel- bir temelden kuvvet alması Bu kuvvetin kökü hayat birliği yapan rma dayanan maddi ihtiyaçlardadır. Bu kökün besliyeceği yem yeşil dal taze ve gürbüz meyvelerini çoğaltmak için, Svlenenlerin çadım atacakları yolları düzeltmek medeni nikâh âdetimize u- yan bir düğün sadeliği kabul etmek ihtiyacındayız. Köy ve şehir hayatı- mıza sokacağımız bu samimi sadelik, görenekle yapılan israf itiyatlarından kurtuluş, memleketin iktisadi kuvve- tine yardımcı olacağı kadar, rin saadetini ve talimi de kurtarıcı olacaktır. Divanyolu: Bedia MUZAFFER | KADIKÖY HAVAGAZI ŞİRKETİ 79 Mayı Pazartesi günü saat 15 te Kadıköyünde Süreyya Paşa sinema- sı salonunda verilecek olan Ameli yemek ve pasta pişirme dersine bü. vim hanım efendileri davet eder. (3796) mmm Kaza ve Otomobil Ünyon Hanmda Kâin Kin, Politiha, ve Kan.. Müellifi: Nizamettin Nazif .... e Meclisleri encümenleri niçin vardır? Öl memesi istenilen işleri li rokmak için değil mi? Senin toprak lâyi- halarını da bu encümenlerden birine ha- vale ederiz; Bir kaç batın sürer.. e Sen bunları barak. Benim kafamı kurcalayan ye. Bu zabit göre ben bir di mn görmiyorum. Kendi yaşlarından, .. Hoş bu iyi oldu ama. Buna benzer suikastlerin çoğalması da | Tin biri, Namik Kemal kafalı.. Ah vatan vah vatan! Vatanperverlik bu asırda bi raz dn menfaat meselesidir. İktisat ilmi bilmiyen bir adamın inkılâper olmasına . . Bir facia Hüseyin Kâmil Beyi her hafta | mutlaka ziyarete giderim. Babamın | en iyi dostlarından biri idi, Bu ihtiyar, hoş sohbet, tatir ve hayatı macerasız geçmiş adam. Şimdi son senelerini a- sude bir ömür içinde geçiriyor. Son ziyaretimde Hüseyin Kâmil Beyi bir az dalğın ve düşünceli gör- düm. Konuşurken gözleri arasıra boş- luğa dalıyor, hattâ bazan muhavereyi yarım bırakıyordu. Bu süküt fasılalarından birinde i- di, eğildim, yavaşça sordum. — Kâmil Bey, bugün ben sizde bir başkalık görüyorum. Fena bir şey yol ya inşallah? Dalğınlıktan uyanır “gibi oldu, hâ- lâ canlı, zeki ve parlak lerini göz- lerime dikti ve ondaki başkalığı kav- rayışıma gülümsedi. Dedi — Azizim Münir, ben bir facianın kahramanıyım. Bunu kimseye söylemek istemiyordum. Fakat madem ki farkına vardın. anlatayım. ir facia mr? Aman nasıl facin bu Kümil Be; Kümil Bey sözüne başlamadan «v- vel bir az daha inceye vardı. Dü- şünürken belirsiz bir tebesüm bâlâ | dudaklarında duruyordu. — Evet, dedi, bir facia! Bilmem sen dikkat ettin mi? Bir imsan biç ta- nımadığı bir kadınla, tesadüfün sevki ile bir kaç defa karşılaşırsa acayip — Sanki bu tesadüflerin bir hik- meti olacak amma, nedir diye esrar- engiz bir hisse dalıyor. Bir gün öğle- den sonra bir dostumdan dönüyor. dum. İhtiyarea bir kadına üçüncü de- fa tesadüf ettim. Cumartesi sabahı da vapurda kar- karşıya oturduk. Dikkat ettim. Me- sut bir kadın çehresi. Yüzünün hat- ları bir az buruşmuş olsn, hâlâ ta i muhafaza ediyor. Geçkin yaşı Benim çi ok yaşayanlar, © kadar taze çehrelerin ne çabuk ibtiyarlayıp gittiğini bilirler. Bu kadın onlardan değildi. Hattâ hayalen gençliğini şöyle tasavvur ettim. Mutlaka çok, hem pek çok güzel bir kızdı. “Vapurdan indikten sonra sini unuttum. Fakat eve döndüğüm zaman,, hayali gözlerimin önünde canlandı. Yirmi yaşmdaki genç kızlık hayır! Bu günkü hal £ saçları, neşeli ve kalbinin iyiliğini akesttiren gözleri, yüzündeki hafif çizgiler... O zaman kendimi şimdi seninle karşı karşıya nasıl oturuyor. sak, onunla da öyle karjı karşıya o- turuyoruz farzettim. Sanki kırk, elli senedir. karı koca imişiz gibi düşünü. yordum. Bütün bu uzun sepeler için. de hep sandetin bayıltıcı kokusu için de yaşamışız. "Çocuklarımız ve #örehlarımız ets rafımızda dolaşıyorlüğ; Nakil anlmta; yım, şimdiye kadar bir tesadüf beni böyle düşüncelere düşürmemi Bütün bu hayali sölpiğlerden sil nip bir müddet kalktım. Sanki sihirli | bir rüya dağıldı, Çile Ev, bana soğuk, manasız ve içi siğar: i kokusu İ- le dolu gibi seli Yalnızlık ve beki lık âdeta bana öyle bir korku verdi ki, kendi kendime böyle bir hisse ka- pılışıma şaştım. Geçen Pazartesi günü ayni kadın! Mene bir çiçekçide görmiye- yim mi? Bizim Ser için bazı tohumlar ve fidanlar EE hemen oradan di- artık bu kadını benim karşıma çıkar- masın.. Çünkü ber defasmda” bana “Geç kalma” nn acılığını hatırlatıyor” du, “Bugün bir düğüne gittim. Tanır am, Arif zadelerin oğlu erlen evleniyor. Kız tarafını da tanırım. Ilhami Beyler. Kızı Leylâ gelinlik ili kayafetin- de beni görünce hemen koşup yanıma İĞ Gel, gel, dedi, size. yeni Amca kimdir? Vapurda dam ve kibar ihtiyar kadın.. Başına dökülmüş kocam yanı başım i m üzel bir genç kız ona an- başka gi ir ona meh ğlte hitap ediyordu. Tanıştırdı” ları — Iifan Adil Bey; “Süheylâ Adil Bey. — Hüseyin Kâmil Bey. Artık. defe kaagiparda e, rışiyar, 'Nç yapacağız? Artık nihai bare- ket zamanı gelmiştir sanırım. kendi kendilerini idare ©- derler, Bu seyirle yarın değilse öbürgün mutlaka hir yerden patlak © verecektir bit rolu oynayamaz. Ben bilir misin ne- den korkarım? Herifin birdebire kaunu esasiyi ilân edivermesi derhal lehine bir hava uyandırabilir. Allah vere de fazla inat etse... — Bırak canım.. Beyhude kan dökül- #mesin.. Temenni edelim ki Sultan, bir an evvel kanunu esasiyi ilini ederek işleri düzeltsin.. Yoksa birdenbire askeri bir müdalele karşısında kalsak, © Rumeli ucar hana. MILLIYET PAZAR 28 MAYIS 1933 İ dem: gibi geliyor. Ah, şimdi hatırl RADYO PROGRAMI İSTANBUL 1809 den 19,00 kadır Gramofon. »w , kadar Alaturka saz Nihal lük Hamama). 1965 , 2130 kadar Alaterka sar (Bedayli na , olam. 2206 , İtibaren Ajans, Borsa haberleri, sant ayarı. VARŞOVA, 1411 m. 13,20; Senfonik konser. 15,20: Şarkılar. 16,10: Musiki parçaları, 17,30: Plâk. 18; Piyano. Hafif musiki ve dans par gi 20,251 Me loğ 21: Lemberg'ten i varla orkevima; slsilini, KEM önna"pumrü BUDAPEŞTE, 550 m. 20,20: Opera parçaları. 21: Stüdye içeriyin- de tiyatro (Beyaz bulut). 22,58: Lisztinin ©- serlerinden konser. 23,35: Leizan musikisi. MÜNİH, 892 m. 20: Polis memurları beyeti kanseri, 203 dam zig ten: akşam konseri, 350: gece musikisi. VİYANA, 518 kuma, 1, hafif havalar ve tarkılar Çpiyano 2105 Avuntarya memleketi isimli ““TORINO © FLORANSA 29 Mayıs Pazartesi mma ISTANBUL a desi 19400 kadar Gramofon. 190 kadar Fransızça ders (Müp- tedilere mahsus). 1945 kadar Alaturka saz (Vedin Hanım) 1900 " Riza ) 20,30 kadar Alaturka sax (Servet Hamam). 21,30 kadar Alaturka sar (Safiye Hanım ve arkadaşları). 2130. , 2200 kadar Gri 220n |, itileren Ağama, #nat ayarı VARŞOVA, 1411 m. 13,15: Plük. 1650: keza. 18; Selist ke Solist konseri, 21: Plâk 20: Keman konseri 2055: Macar halk şarki: ları (PİK ile) 21,35: m eki len naklen koro konseri 21,35: VİYANA, $: Şehir siyatronumdan Bir kâğn üzer my konser PRAG, 488 m 20,30: Oriğmal Viyana musiki 21.30; Plâk ile seyahat haberleri, 21451(Mozart Prag'ta iken) smusikili seç BÜKREŞ, 394 m. 14,16: kez 18; Askeri bande ko: 20, sfatile, mümkün mertebe şen görün- meğe çalışıyordum. İrfan Adil Bey son derece nazik davranıyordu. Karı- sı gayet tatlı bir sesle, müşterek aile ve dostluk rabrtalarından bahsediyor. dım. Siz Hulüsi Sermet Beyleri tanır- | sınız, değil mi? Erenköyünde bir köşk leri vardı, , — Hülüsi Sermet Beyi mi? Gayet iyi tanırım Hanrmefendi. Hattâ bir zamanlar Erenköyündeki köşklerinde haftalarca kaldığım olurdu. O vakit- ler yirmi altı ame idim. Süheylâ Hanım gülerek sordu: — Hâlâ keman çalıyor musunuz? — Hayır, Hanımefendi. Fakat ni- çin sordunuz? — Efendim, bir sene biz de Hulü- si Sermet Beylerin Erenköyündeki gitmiştik. Ben on dokuz yaşmda genç bir kızdım. Fakat şim- günler ne kadar uzak... Hattâ bir sezai piyano çalarken, Hulüsi Beyin vve yazık ki Hüseyin Kâmil Bey burada değil. O keman ça- lar, siz piyanoya otururdunuz, ne tat- lı bir konser dinlerdik” demişti. Zan. İçeren siz bir gün evvel köşkten Nasıl iyi hatırımda kal. mış değil mi? “İşte aziz kardeşim Münir, bu ka- dm bana düğünde bunları söyledi. Ben tabii orada daima şen davran- dım. Kimse bir şeyden şüphe etmedi, fakat teslim et ki, ben şu dakika na- | kahramanı- sıl büyük hir facianm yım.” ya PRESLAU 325 « ISTANBUL 18,00 den 19400 kadar Gramofon. 18,30 ,, 1900 kadar Fransızca ders (İler. lemiş olanlara). 1900. Ağkadar Alaturka var (Mlakba. e Hamm). 1945 . 2030 kadar Alaturka saz (Hikmet Riza hanım). 2040 » 21,00 kadar Alaturka saz (Üstüd- yo saz heyeti). 2100 2148 kadar Alaturkn saz (Necmi ye Hanım). 2130 2300 kadar Grameten. 2200 » itibaren Ajanı, Borsa haberleri, saat ayarı, VA, TAYI m, iâk 16,45: Piâk 18:Senfonük 2050: haberler Zi: Şobert — Pı ko: eserlerinden solist konseri 24: BUDAPEŞTE, 539 m » Şerkrlı komser 20.10: karışık neşriyat 21, seret poperileri ve haberler mütenkiben Semplen aaklen briyo komser; 29: halk könseri (marş haberler 20,10: konser galarr 21.18; Vatani Köplatrden naklen serenat musikisi, şarkılar ve ira, 23,30: Plak ile akşam musikisi. MİLANO - TORİNO - FLORANSA 21, 50: Girofla - Girofla isimli operet 22: kala Giziyek 2320; dane m PRAG, 488 m. ROMA 481 m, 2145: (Bosch Torkanada) isimli eperet BÜKRES, 394 m. l 13: Plâk İ4,15: keza 18: Karışık komser. 20: ,25: plâk 20,45: dere Zi: şarkılar. 21, 25: radyo orkestrası 22,15: devamm erip pe ISTANBUL 18,00 den 19,00 kadar Gramole 10,00 , 1945 kadar Al fer Bey, İnci 1945 , 20,29 eme Alaturka ssx (Hami yet Hami 020 , 2055 adı Alaturka saz (Seniye Hanım). 20,55 ,, 7100 kader Alaturka saz (Mah r0 2200 |, itibaren Ajan», Borsa haberleri, san ayarı. ! VARŞOVA, 1411 m 15: Plük. 1740: 8: plik, 10 i (Senatler ve yay: ile kanser). omeri 23207 PİNE Zi? dan meta germe la eim 5: Viyalomsel konseri. 2085: 21,40: (Haydu) isimli skeç. 2140: 2420: ear Edebiyat haberler 20,20: Bir ye söz. 2015: (Rüyada nişanlar» ama) İsimli 2 perlelik opera ROMA, M1 m. 3 Haberler Z115: Tibbi müsahabe, 21,50: karşık konser. 2508; (Carabemieri) / özlmim deki temeli 2338: meriki BÜKREŞ, 34 m. 13,05: Piâk 14,15: Plâk, 18: radyo orlematrakı 20,25; Plâk. 21,05: Sehumannın eserlerinden keman konseri, 21,50: Viyolonsel kanseri 22, 20; Set 1 Haziran Persenbe ISTANBUL 18,90 den 19/00 kadar Gramofon. 18,30, 1900 kadar Franarsca dere (İlere lemiş olanlara). 1000 209 va Alaturka saz (Kemal iyazi Bey ve 5 20,00» 2030 kadar ame Çebi İemail Hakkı Bey). 20,49, 2140 kadar Alaturka snz ÇKemmni Bey ve : zin» kadar Gramafon. * 1330 Gramofon, - ARAS Alaturka saz, » 19,15 Viyolonsel ko i 1318 Viyelomssi konseri (Edip Bey 19,15 20... jane haberleri. VARŞOVA, | 1d m, 1316: Plik. İa30r kere, 1655: Plâk: 1780: 19405: hafif masi hafif konser. 2230: «kaç. 2ü,2:: musikisi. BUDAPEŞTE. 560 m. 1835; Piyana - keman konseri. 20,35: opera e RE DAYİ ork yel leri temsili makil 2335: caz MÜNİH, 532 m. 2108; Karışık neşriyat 2205: Leonkavollo- naklen ). MİLANO - TORİNO * FLORANSA Zir Haberler , — Plâk, 21,35: Verdinin (O- — Olan olur. Tarih yürüyor. Hâdise- erin içindeyiz. Seyrini de değiştireme- yiz. Eğer önümüzde akan vakalar bizi bedele oluran, bu demek: e yaklaştıracak tir ki iktidar mevkii bize mevuttur. Ah bir Nazır olabilsem... Müzakere bitmişti. Yanındaki binada yatak zili vuruyordu. Feyziye Mektibi Müdürü Cavit Bey ayağa kalkan arka- daşı Taât Beyin elini sıktı. — Canım., İsterseniz burada kalınız... Yatacak yer buluruz. Olmaz. Sabah yapılacak işlerim var Hem mektepte iki gündenberi böy gös- termedim. Bu iyi bir şey değildir. — Haklısm.. Güle güle .. Müsafirler çıktılar. Talât Beyle yol ar- kadaşı olan zaif adam ticaret mektebine gidiyorlardı. Son aylar içinde bir hâdise olmuş mebeyinin azledilen ihtilâlei, mason in de- liletile bu mektebe müdür olmuştu. ... Yol gözüktü Emine Hanım yaman bir kadındı de- miştik ya.. Fedai Atıf, iki kerei ki dört e fit yüzlü kadın olmasaydı Cemiyet uğ- ma i , didiniyor, gidi- yor ve muttasıl evine düşen büyük vazi- feye lâyık olduğunu ve yaralı bir ibtilâlei için acık baraktığı kapı şuurla yapılmış bir jestir. Yüzünde yorgunluğun bütün hat- ları belirmişti. Eğer bu hal bir müddet daha devam etmiş olsaydı, Emine Ha- nım mutlaka kolay kolay tedavi edile- mez umumi bir zafa duçar olabilirdi. Bereket versin, bir akşam Mahmut B. yin kışladan dönme zamanı yaklaştı- ğı vakit kapınm önünde üç atlı bi raha duruvermişti. Aceba gelen kim? Emine Hanım yarı endişe yarı merakla perdeyi ara- ladı; kafes arkasmdan şöyle bir göz attı sokağa. Gelen Mahmut Beydi. Fa- kat araba ile niçin gelmişti? kişle y. kım bir yerde idi. Genç zabit pek en- der zamanlarda nihayet ata binerdi. Bu itiyatsız hareket midesini bulandır- mıştı. Merdivenleri acele acele inerek — Atıfı başka bir eve götüreceğiz. thello) ozereti PRAG, 435 ». 2045p Skeç. 2140: Selim orkestra ke 23: Sön haharler. 23,15: Plâk. ROMA, 441 m 7LÖ0i, Milesüdüri; Vaiala ÇOthelle) ii BORES, me z va karışık kon kılı konser. 21,25: vvamı, 2308: © kok 2 Haziran Cuma ——. İSTANBUL 18,00 dem 19,90 kadar Gramofon 1900 ,, 20,00 kadar Alaturka anz (Mİ ref Hamm). 2000 ,, 2050 kadar Alaturka saz ÇT reci Osman Pehlivan). 2030 , 21,50 kadar Alaturka sar Ülkü are) 2100 w 2200 kadar Gramofon. 2200 ,, itibaren Ajanı, Boran hal saat ayarı, ANKARA 1230 - 1330 Gramofon. 18— - 1840 Keman konseri (Ekrem Bey tnrafındı 1840 - X30 Gramofon. 19.30 - 20.— Franseren ders, 20— Ajans haberleri, VARŞOVA, 1411 m. 13,15: Plak. 16,8; Plâk. 18: Hafif O 19: Dans muçj! 321: konferan, 21,207 fonik konser. ; dans mwsikisi BUDAPEŞTE, 550 m 18,35: Dern, 20,16: Plâk. 23,35 atam leri. Siçan eusikiai. MÜNİH, 552 m. 21,95: Tabinta dair bir musiki ve şarkılı sil, 22,25: Senfonik konser. VİYANA, 515 m. 2150: Richard Wagner'in gençlik bestelediği operalırdan parçalar İ ile dans #wsihisi, MİLANO - TRİNO » FLORANSA 2105: Haberler, — karışık konser. Senfonik konser. PRAG, 488 m. Köylü bando smuzıkası. Zi 2s 2350: 13/05: Plak. 14.20, si. 19408; vadyo orkestrası, 20: ders Pik. 21,08: Plâk ile (Rigolenito) opera 3 Haziran Cumartesi ——— ISTANBUL MN öm AA adan Dremel; 1900 45 Alaturkn sax (Servet Hı 1945 / 2050 kadar Alaturka sar (V: Rizn Hanım). 2030 , 2130 kadar Çiledayi Munikıye HM 30 ,, 220 kadir Gremefan 00 , itibaren Ajanı, Borsa haberi saat ayarı, ANKARA 1230 - 13.30 Gramofon. 1 — - 1845 Filarmonik orkesten: Beton! İ er Sympboni, 1845 - 1930 Alaturka sar. 1930 030 Dana musiki - Ajans haberleri, mn 1411 m Plâk. 14,15: Talebe matinal kons orkestrası. 23,05: Vi VİYANA, 518 m. — Tüccarlar birliği korosunun ko Sözler. 21,05: İçki ve dans gari Rockenbaner'den nakil, 23,05: Cerli MİLANO - mag FLORANSA 146: Karık . 20 Haberler, PRAG, 488 m, 20,30: Düğün havaları. 2106: Plâk. 2, ık meniki, 23,20: Hafif musiki. j BÜKREŞ, 304 m. 11: Pik İ4İB: pid, İV: karışık | konser, ders. 21: Bir Papas tarafından konferans, JS: koro tarafından şarkılar. 22: radyo ostrası. BUGUNKU HAVA Yeşilköy rasat eg egri verilen ma” lümuta bara bulutlu arasıre yağışla 278.33 verihinde hava iazyki 764 mili” mizire ea çok staklık 25 ew ae 18 derse Atıfı Emine Hanım çok sevdi oğluna bayram elbisesi giydiren nasıl binebilecekti? Alıf minnettar göz yaşlarile yürekli ananın ellerini ne Hanım bu seslerin cevabını yordu. Ve bulmakta hiç güçlük medi; — Gel oğlum.. - Dedi - seni a: ben taşıyacağım... Fakat Mahmut Bey derhal mi hale etti: — Ben varken bu işi bir başkas pamaz. Ana oğul bir an insani bir rekal göz göze geldiler. Ana oğlunun rındaki galonlara, omuzlarındaki puletlere ve ceketinin parlak di erine uzun uzun baktı, sonra; — Hakhsn... - dedi - Bu senin zifen.. EPA IEA TI Rİ SN