Bir geçişin ilhamları rkinin Akdenizden şa- ye Böğaziçinden şata- Di ördüm de bir tutamcık ıma şunlar geldi: Eskileri karıştırmak uzun sürer, sa- <e, şöyle böyle öri düm, al — kendi form ir millete vatan, milliyet, Öz! (istiklâl) duygularını verdi. Biz dedik, sarhoş dedik, saçı sa- alıma katışmış meczup dedik. Bize venlizmin i Zade Nazımı tanımadık. Tanı istemiyoru: shriba benizli, ince sakallı, güzel li ve temiz özlü İsmail memleket havası ile kabaran ci; rmi yaylaların görçekler dolusu usturadan kesicin Dirisini diri diri gömdük, ölü- tmiyoruz. Fikret; Mücerret faziletin ve icap- dile gelmiş abidesi idi. Taşı (Kendi kendine beynelmilel olan) — Günkü kendi kendine olmıyanlar pek çoktur. — Ömer Seyfettini ken- imizde unuttuk. Ölümlerden ölüm beğenen Ahmet Haşimin kaç defa mezardan çıktığını il biliriz ama nasıl duğunu tanrılar bile bilmez. Yakup Kadri aylardanberi seril- miş, A yay. Kayınmdan başka halini mi soran yok. Yok olduğu bir ya- pe kalim, Hasta olmaktan başka bir yan ciğerlerine bil Nuri hâlâ bir deri bir kemik. Nabi mi? Nazım Hikmete püf! m Kemal neymiş? Ömer Bedret- ne oluyor? £ say saya bildiğin f Bir Maksim Gorki, bir bir Danonçiyo musluğa bi- doktoru ile gider. Bahçesine v geçit resmine çıkar gibi 'e bütün düşünen, duyan dün. ardınca sürüklenir. bu hale getiren İse, (en çok) ta mensup ol rin yabancı dil bilen münevverleridir. ji Hi ÜY aisücü berecanl, ölgücü Zayretleri olmasaydı belki vene bilineceklerdi, Fakat bu böyle saçan gi olur. her davir, ve halk biztekiiz kendi görüş zaviyelerinden (lş Bankasından alınan cetveldir) 25 MAYIS 1933 Anadolu Hisse 2520 ÇEK FIATLARI ara ; 3d # Y pm 4. m B. s8. 2. x” şe ? ğ »ö ıl Zeytinyağları Geçen seneki sarsıntı telâfi edilecek mi? Gelen haberlere göre zeytin mınta kalarmda bu seneki zeytinyağı ihra- catımız için bazı ümitler beslenmekte- dir. 932 zeytinyağı ihracatının misli e iş derecede az bir mikdar- da olması ve memlekete mikdarı biç | denilebilecek derecede ax bir para getirmesi gerek mıntakası zeytinliğimizi tır. Zeytinyağcılar bu sarsmlıyı telâfi edebilmek için bir gayret daha sar- fetmektedirler. Memleketi; üç sene zarfında zeytinyağı ihraç va- ziyeti şudur: 1932 2476 772.564 1931 18.259 6.111.476 1930 4.741 1.843.867 1932 senesinde aşağıdaki memleket lere hizalarındaki mikdarlarda zeytin yağı ihra çedilmiştir. Bulgaristan 39 15.981 Fransa 1 453 İngiltere G. B, 18 5.163 İtalya 1491 477.105 Romanya 6 2.808 | U.R.S.S, 160 52.211 Yunan Grtce zi 9.461 Suriye 13 4.266 Mısır Egypte 35 9.013 Filistin Palest. 5 1.103 D.M.A.P. 681 195,000 Buğday stoku Istanbul buğday stoku son zaman- larda şayanı dikkat derecede fazla- laşmıştır. Bu hal eski mahsul senesi mahiyetinin yaklaşmış olmasından doğmaktadır. Stokun geçen seneye nazaran fazla olması bu seneki mah- sulden elde epey bir miktar bulundu- ğu kanaatini vermektedir. Ticaret borsasının tespit ettiğine nazaran son haftanın buğday stoku si lolarda ve değirmenlerde 18.860 ton- dur. Bu miktar geçen hafta 18.000 ton bir sene evvel ise ancak 10.400 ton idi. Balık bolluğu Bir kaç gündenberi İstanbulda şim diye kadar ender görülmüş bir balık bollağu vardır. Balıkhamede koskoca bir palamutun on paraya satıldığını söylerlerse inanmız .. Şehrin her tara fında, en uzak semtlerinde bile pala- mut 40 paraya satılmaktadır. Büyük harpten evvel dahi balık ancak bu ka dar ucuzdu. Balıkların yumurta zama nı olduğu halde geçen bir akın bu ucuzluğu doğurmuştur. Fındık fiatları Son günlerde fındık fiatlarının art- tığından bahsetmiştik. Trabzondan gelen telgraflara göre iç fmdık fiya- & 70 kuruştur. Bundan bir Iki hafta evvel ticaret borsası bültenlerinde fn dık fiyatı 88 kuruştu. Bir iki hafta gi- bi kusa bir zaman içinde, fındık fi- yatların bu derece yükselmesi tetki- ke şayandır. İhracat ofisi son yükseliş hadisesi hakkında alâkadarlar nezdin de tahkikat yapmaktadır. Bulgar tütünleri Çekoslovakya reji idaresi, Bulgaris- tandan 500 bin kilo tütün satım al caktır. Odaların salâhiyetleri genişliyor İkbsnt vekâleti ticaret odaları ve tcaretborsaları okanumu etrafındaki tetkiklerine devam etmektedir. Bu hu susta alâkadarlardan raporlar alm- maktadır. Vekâlet başka memleketle rin tücaret odaları kanunlarını da bu vesile ile tetkik etmektedir. Alınan haberlere göre, İstanbul, İzmir, Ada- na, Mersin, Samsun, Trabzon gibi yer i Gcnret odaların salâhiyetle- Ti daha geniş olacaktır. Nüfusu az ©- lan kaza merkezlerindeki odaların sa âhiyetinde tadilât yapılacaktır. Brezilyadan kahve geliyor Brezilyadan söemleketimize odilüğuğir Mi hve içim e velenin tatbilima başlanmıştır. Bu a- yın 24 ünde bir mikdar kahve Brezil- yadan şehrimize . gönderilmek ü yola çıkarılmıştır. Bu kahveler bir aya kadar limanımıza getirilecektir. Şeh rimizde kahve stoku tükenmekte ve kahve 140 kuruşa satılmaktadır. Ye- ni stok vurudundan sonra fiyat 110 kuruşa kadar düşecektir. Esasen mau- kavelenin faydalarından biri de fiat- la yüzde 25 nisbetinde bir ucuzluk te min etmesidir. Mukavele mucibince kahve badema saf olarak, ecnebi mad delerle katıştırılmadan satılacaktır. Belediye bütün yiyecek maddelerinde olduğu gibi, kahve satılan yerleri de kontrol edecektir. Yeni bir incir kurdu pi havalisinde yeni bir incir iye meydana çıkmıştır. Aydın, Sel- Şuk ve İmiş civarında buruk deni- terkedilmiş incirlerde lan derhal Londra emati b We ği #önderilmiş ve ge- tania ismini Saga in Myelais Cero- lanan malümattan ei e zaran bu kürtla, ksamilarınila hibe Bakiye, Ari ve vasali Amerikada kuru incir meyveler de bulunmaktadır. Kurt, memleketimizde ilk defa görülmekte” izm son | Okumağa rağbet 81367 ümmi okuyup yazmağı öğrendi 1932 - 1933 senelerinde 54 vilâyet- te millet mektepleri açılmış, mektep- dan 81,367 kişi muvaffak olmuştur. Çebelibereket, Edirne, Gireson, İçel, Kütahya, Muğla, Rize vilâyetlerinin bütçelerinde tahsisat olmadığından bu vilâyetlerde mektep açılmamış ve Hakkâri vilâyetinde mektep açılıp a- sılmadığı hakkında malümat alınama smaştır. Eyüp ilkmektepler gezintisi İmtihanların ve tatilin yaklaşması ubtelif mektepler senelik yapmaktadırlar. Bu me- yanda Eyüp mektepleri de bugün i- çin büyük bir gezinti tertip etmişler- dir. Bu gezintiye Eyüpte! mektep lerden 38, 36, 39 ve 42 inci ilk mek- iştirak etmektedirler. ile Sarıyere yapıla- cak olan bu gezintiye mini minilerin velileri de iştirak etmektedir. Müsamere İstanbul 49 uncu mekte; samere verdiler. Miminiminilerin mü- sameresinde kalabalık bir davetli gru- pu hazır bulundu ve çok beğenildi. Müsamerede bilhassa Azizlik piyesi muhtelif rantlar çok takdir edilmiştir. Teavün sandığı Hususi ve resmi mektep müdür ve muallimlerile, Maarif memurları için tesini tasavvur edilen “Maarif Teavün “Sandığı” nın projesi Maarif Vekâleti tarafından maarif müdürlerine gönde rilmiştir. Proje bugünlerde bütün mu- alimlere bildirilecektir. Projeye göre, muallimler, hususi mektep müdürle- ri ve maarif memurları sandığın tabii azalarıdır. Sandığın tesisinden evvel tekaüde çıkarılanlar ile kırk yaşından sonra maarif'e intisap edenler sandığa aza olamıyacaklardır. Her ne suretle olursa olsun maarif hizmetinden çık- bir okşamaktan kendimi Sonra düşündüm ki, Istanbulda vapu- ru kaçırmanın eden tarafı yok!.. Bu şarkı belki bir şey kat güzel bir bahar neş altında, ktanbulia Üsküdar ara- sından geçmek zevkine doyulmaz bir seyahat oluyor. sesile kendime geldim. Kendime meden Üsküdara gelmişiz meğerse. rine yerleştim. Tramvay bekliyor. Yapacak başka bir şey bula- madığım için yanımd. lindeki İSTANBULDA GEZİNTİLER Büyük Çamlıca Tepesi Tepeye çıkıp etrafa göz atınca insan kendini tayyarede sanıyor Üsküdar vapuruna elifi elifine ye- tişlim. Adımımı içeri atar atmaz iske- le: Idılar. Bana vaktimi şaşırtmadı- için cebimdeki cmekdar saati şöyle hiç birmazeret kabul İnsan, bu şehirde aklını kaçırabilir, ipinin ucunu kaçırabilir. Kulağına ka- rasuyu kaçırabilir. Nice frsatları el- den kaçırabilir. Fakat, biraz ihtiyatlı oluran, vapuru kaçınmaz. — Saatim, yok.. Ne yapayım? di- yemezsiniz. Santi'olmıyâh bir adam, bunu bi- rinden sorar: Ve her ihtimale karşı e- vinden biraz erken çıkar. Tam vaktin- de kalkan bir vapura yetişmemek, ih- malci ve lakayit insanların kârı oldu- ğuna hiç şüphe etmemeli... ».. Hani eski bir şarkı vardı: İstanbulla Usküdarın arası.. Yaktı beni kaşların karası... ifade etmez. Fa- iş ılık bir gü Yalnız on beş dakika süren deniz yolculuğu,, beni daldığım rüya- dan pek çabuk ayırdı. — Ayak! Diye bağıran çımacının ... Tramvayda, iki kişilik sralarm bi- bilmem ne aki yolcunun e öz ucile okuyorum. ik kâğıt parçasmda, hayali Bu küçi bir takım çizgilerle biribirine eklenmiş muş olanlar azalık hakkını kaybede- | isimler vari, |. ap. Kala ceklerdir. Ayda verilecek para elli ku mış o — Bahariye — Kızıltoprak — rüştan aşağı olmıyacak ve maaşa #Ö- | Mode re bir nisbet gözetildiği takdirde ma- | © Şileçç çılarına derhal muayyen bir para yar Yardım mikdarı beş yüz liradan aşağı olmiyacaktır. Bu paranın haczedilmemesi ve vera- set vergisinden istiması düşünülmekte dımı yapılacaktır. Çanakkalede oturan vapur kurtarıldı Bir hafta evvel $is yüzünden Çanakkalede karaya oturan 9800 ton benzin vegaz yüklü İngiliz bandıralı Seminol vapuru, dün ak- şam Türk Gemi Kurtarma Limi- ted Şirketinin Lavalet ve Sezar tahlisiye vapurları tarafından kur tarılmıştır. dir ve ucak memleketlerden gelen kuru meyvelerle geçen sene zarfında leoiliiine giediği anlaşılmakta» dır. Bu kurtlar ilek denilen incir dizi- lerinde yüzde 20 nisbetinde görülmüş tür. Haşerenin incirlerimizin nefaseti üzerinde tahripkâr bir tesir yaptığı görülmektedr. Haşerenin zararı var, elma ve elmalarda da nazarı dikkati celbedecek kadar fazla görülmüştür. kesi. e ei İnsanı, çeker m İzler. Beni de geçen hafta Küçük- Yolcular gülüştüler. Biletçi hafifçe bomulduz. 'x — Bir gün gelir, oda olur inşallah. Dedi. "Ağır ağır yola düzüldük. İstasyon- humurtu başlıyor: — Gene hayvanlar yoruldu galiba. — Yemini az vi rss — Bağlarbaşını tutsak, artık kork- mayiz.. Vakıa, Bağlarbaşından sonra, başı- mızı ahp istasyonlara selâm vermeden nefes nefese koşmağa başladık. Dur- madan yokuş “çıkıyoruz. Yükseldik, yükseldik.. Nihayet öyle bir yere gel- dik ki Boğaz, Adalar, hatta Halicin bir kısmı ayaklarımızın Ve tepeden kuş bakışı | İstanbulu 2. Tramvaydan indikten sonra, ille i- öl gürül akan çeşmeden iki a- Öz ra ik ba İşe mage | dir meş; olmaktadır. Toslaştılar Afyon Dün Aksarayda bir otomobil müsa- ik demesi oimeşi. Şafür deratedliek Afyon piyasası durgun gibidir. Af | daresindeki 3080 numaralı otobüs Ak yon tacirleri afyon ihracatının önümüz | sarayda Namık Kemal Bey caddesin- deki haziran ayınm birinden İtiberen den geçerken şoför Arifin idaresinde- menedileceğini söyleyerek bu husus. | iç otomobille çarpışmıştır. Bereket ver taki kanunun biran ewwecl tatbik saha- | sn bu kazada nüfunça bir zayiat ol- sına geçmesi lü: ldiğini ileri sür- ikale ilmin mk mai a A e Me vi 9k Deri Amerikalılar semleketimizden mü- him miktarda keçi de isi almıya başla #oışlardır. Şimdiye kadar çifti 70-100 kuruştan olmak üzere yüz bin adet ke- iç derisi almışlardır. Daha da alacakla” rı söylenmektedir. Tenekecilerin bir müracaatı İstanbul tenekecilerinden mürekkep bir grup Sanayi Müdiriyeti âle Iltisat $on etmişler ve biraz sonra itfaiye gel- Vekâletine müracait ederek teneke sa- | miştir. Bu esnada yangını duyan Em- nayiinin tegvik ve himayesi için hükü- metin nazarı dikkatini celbetmişlendir. İktısat Vekâleti ve sanayi Umum Mü dürlüğü memleketin bibakkın muhtaç olduğu smayli esasen teşvik ve himaye ettiklerinden Hirum görüldüğü takdir. de teneke sanayiinin de himaye edile leceği muhakkak sayılmaktadır. niyet müdürü Fehmi Bey de oraya gel miştir. Fakat her taraf arandığı hak de ne ateş hattâ ne de duman bulu- namamıştır. Sarhoşlar Kumkapıda Küçükdeniz sokağın- da balıkçı Kirkor reisin yanında taife çamlıca suyu buraya çekmiş olmalı. dan alıyor. Büyükçamlıcayı da İstan- bul Boğaziçi emziriyor. Büyükçemli canın tepesine doğru yavaş yavaş çi- kıyorum. Bodur çam ağaçları arasın- den şalar şakır bülbül sesleri geliyor... Çamlıcanm bülbülleri de pek coşkun seyler doğrusu... İnsan merak ediyor: — Bu kadar tatlı ses, mini mini gö- güslerinin neresinden çıkıyar aceba? Küçük bir eczahanenin önünden ge- çerken camekânda bir nezle ilâcının ilânı gördüm. Kendi kendime: — Reklâm parasına yazık! Dedim, böyle sağlam havalı yerde nezle ne arar? İki hanım, köşlerden birinin kapısı- pi çaldılar. Küçük bir kız çocuğu çıktı: — A.. Bahtiyar teyze! Siz misiniz? — İnşallah, annen evde yok?. Kız yayık yayık güldü: — Yek ya.. İstanbula gezmeğe git- tiler! Siz olun da şaşmayın!.. Bu güzel bavada Çamlıca tepesini bırakıp İstan- bula gitmek.. Hem de ne için? mek içim... Val eski bir yazımda İstanbul- luları balığa benzetmiştim. Ve niçin olduğunu şu musrala izah etmiştim: “O mahiler ki derya içredir, derya- ye bilmezler!,, Bu sözü tekrarlamanın sırası geldi. Tepeye çikıp ta etrefrma bir göz a- yez- yordu. Bu manzara karşısmda Çamlı- cayı arzın semaya en yakın yeri ola- rak tarif eden eski üstadlara hak ver- üstündeki gazinolara bakıyo- Bomboş... Yalnız bir tanesinde, elbiseler giyinmiş üç hanım var. kayboldu. İstanbul, uzaklaşmış, Üsküdar tok başma kal. M. SALÂHADDİN Belediyede Çare aranacak Haliç şirketinin vaziyeti kurtarılabilecek mi? Ahmet ve gene ayni mahallede Rize 5 Ahmet dün bir yerde kafayı çekmiş. ler. İçtikleri rakı #oaktan yaramş olak ki bri Almalar aci deye çıkarak nara almağa ve küfür amları Huban savurmağa başi bu kd odayı yakalamıştır, | Nasrettin Hocadan lin “ V — Maftanüm yazmşi — Allah rahmet eylesin ömür adam. dır. Fıkru tarzmda öyle hakikatler söylemiştir ki; zaman geçtikçe anti. ka gibi kıymeti artar. Daha iyisi onun söylemediği hakikatleri de başkaları onun ağzımdan söylerler, Gazeteleri okuyorum.. Bir mühim mesele etrafı sarmış görünüyor. İstan buldaki takdiri kıymet © komisyonu Ankaraya gidecek mi, gitmiyecek mi?. Diye hayli vaveyla yapılıyor. Ben ne mubadil ne de gayri mubadilim. Kıy- metimiz olmadığı için takdir de bek- bulaşır kimin arabasma binerse onun türküsünü çağırır adamlara derlerdi. Ben onlardan da değilim. lâfm gidi- tini değiştirmiyelim, Kimse iddia ede mez ki ben mubadele işlerile alâkada- rım, Binaenaleyh bu mevzuda iy “lersem gizli maksadım olduğu şüphe si hasıl olmaz... Takdiri kıymet komisyonu Ankara- ya giderse ne olur, gitmezse ne olur? Gitmeli mi, gitmemeli mi?.. Bunu hal lettmek kadar kolay şey yok, , Bu komisyonda işi olanlar hangi şe hirde çok ise komisyon orada oturur. Ama işin içinde başka incelikler var- mış, orası biz kavrayamayız. Zaten her inceliği sezmiş olsak böyle gazete bucaklarında sürter mi idik.. nedir! — Şeyh efendi! Tabir olunacak bir Tüyam var.. — Buyur bakalım. — Efendim dün gece... — Erken mi geç mi?.. Sabaha karşı... Bir yere davetli Benim gibi bir çok davetliler Karnımız t i acıkmış da yemek bekliyormuşuz. Nihayet sofralar ku- ruldu. Biz de etrafına geçtik, Yemek diye yele gele ortaya muhallebi geldi. yedim... — Muhallebi ne renk idi?. — Bildiğimiz muhallebi. Beyaz — Lezzeti nasıl idi?. — A şeyh Efendi! Bende beş kuruş olsa o kadar özlediğim muhallebi rüyada mı yerdim?! Garipsin yahut Demiş ve tekrar eşeğine binip yerine dönmüş. FELEK Bir papaz daha! Patrikhanenin emrini dinlemek istemiyor Fener patrikhanesinde yeniden bir klise emrine İtaatsizlik hödisesi ol muştur. Bundasi bir kaç sy evvel Ci- bali klisesi papası Tevfilos ile Klise meclisi arasında bir geçimsizlik arız olmuştur. Patrikane meclisi ihtilâfı halletmek için meseleye müdahele et miş ise de bir netice elde edilememiş- tir. Bunun üzerine Saint Sincide mec sköye miş ve Cibalide kalmak istemiştir. Bunun üzerine Patrikhane papas Teofilos'a vazifesi başma gitmesi için Dün akşam Vice Roy of İndin va- ile şehrimize 270 İngiliz seyya- elişi.