10 Nisan 1933 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

10 Nisan 1933 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i j i giliyet 10 NİSAN 1933 İdarehane Ta 100 Ne, Telgraf adresi Müdür : Yazı işleri Müdürlüğü £ ve Matban £ ABONE ÜCRETLERİ : geçen nüshalar pe matbaaya sit işler müdiriyete yazma Gir. Glzetimie alarm mes'e. Myetini kabul etmez. LA. BUGUNKU HAVA Yeşilköy hava rasat merkezinden al alümata nazaran bügün baya bu den sancektir. 94.533 tarihinde tazyik 762 milmetre barsret en çok 9, en sx 5 derece idi. Minare kandilleri Bir şey ya yapılırsa iyi yapıl yahut hiç yapılmaz. Bunun ikisi- nin ortası çirkin ve eksik bir şey olur. Bayram münasebetile cami- lerin şerefe kandilleri gözüme iliş- &. Bu kandiller sevap olsun, yahut elektrik şirketi para kazansın diye yakılmaz. Bu bir taraftan sevinç işareti, diğer taraftan güzellik va- sıtasıdır. Halbuki maalesef en bü- yük camilerimizin şerefe kandille- ri son derecede intizamsız. oAra- larında bir sürü boşluk. Tam su- retle sıra ile yanan bir şerefe gör- medim. Halbuki bir minarenin bir şerefesinde kandil var, öte kinde yok!. E canım! Buda mı para meselesidir. Oradaki kayyum efendiler ne işe yararlar. Mebani- i diniye Müdürlüğü neye bakar ve nihayet icare diye, mukataa diye yakamıza a (Evkaf) idare- sinin bu işle alâkası yok mudur? İnsan hiç alâkası yokken bundan sinirleniyor. (Sinan) ım yıldönü- mü gibi münasebetlerde sırası ge- lince bizim ne artist ne sanatkâr- lar yetiştirmiş olduğumuzdan göğ- sümüzü gere gere bahsederiz. Lâ- in bu güzel eserleri böyle üstün- örü, derme çatma mı şenlendiri- riz. Böyle şenlik perdesi arasında görülen bu gay- rimuntazam ışıklar, uzak bir te. pede konaklamış bir kervanm ateşlerini andırıyor. Biraz / inti. zam, biraz güzellik istemek fazla olmaz değil mi? Hele bayramdan bayrama. . . Nasihat ve para.. Nasihatle para arasında münase betler vardır. Bunlarm ikisi de verilir, de alınır... Yalnız birisi kolay- lıkla verilir güçlükle almır, ikinci- si güçlükle verilir kolaylıkla ka- bul edilir... Bununla beraber nasihat geç- mez, para geçer... Bu o paranın pasihate karşı bir üstünlüğüdür. Ama nasihatin de paraya karşı bir meziyeti varmış... Bakmız: ikisi Bu bahsi görüştüğüm Nizamed. | iz Nazif dedi ki: - Çocuğum! Nasihatin de pa- raya karşı bir meziyeti vardır: Pa. Tanım kalpı vardır. Nasihatin kal. pı olmaz.. Kalp parayı o sürmek tehlikelidir. Nasihat etmekte hiç bir zaman tehlike yoktur. FELEK Milliye) A ip Telefon Numaraları! Başmubarrir ve 7 AN, Türkiye için Hariç için LK. LK | | | | İsa yaşamamıştır! İsanın yaşadığını tüdle edenlerin hiç, kiç bir Arti yoktur öğ öne ia Bye Isa'ya ait Yahu- | aleyhinde yazı yazacağı DEE erek ta- | leyh öçsnpkan ar İle ymm rihlerinde hakikaten ki yazılar İsa aleyhinde ol: duğu izin kaleminden fıkralar bulunup kaleminden çıktığı. Bü- bulunmadı ini tetkik edece- vü TAgikla bu, BiZ alime m Hin, Bilindiği Milâttan sonra 37 harririn be yanlış İddinların bir an Romalılara çıkardığı isyanda Galilet'yi, Jotapata şehrini büyük maharet ve cesaretle müdafaa ettik- ten sonra Romalılara esir. düşmüş, ordusu cenerali Vespasieu'nün miş, Vespasicu imparator olunca, bü- yük tevecühlerine mazhar olmuştur. 70 senesinde (5 temmuz) Kudüsü zaptetmiş olan Titus' karargâhile | beraber Kudüse gelmiş şehir düştük- imkân de- yazmakla vaktini geçirmiştir. İlk ese- ri olan “Yahudilerin muharebeleri” adını taşıyan tarihi, Milâttan evvel büyük Herode'- itil ın sonra 66 sene- sinde Yahudilerin isyanına kadar Fi- listindeki vukuatı ihtiva eder. Dünya yaradıldığından itibaren 66 senesine kadar yine Yahudi tarihi olan diğer «serini milâttan sonra 93 senesinde çıkarmıştır. Bu müverrih hakkımdaki şu sözler bile, bu müverrihin, İncil İerin İsa etrafında topladıkları hâdi- selerin tam içinde yaşamış olduğunu göstermeğe kâfidir. Memleketinde zuhur eden her vak'a, her hareketi büyük bir itina ile zaptetmiş olan Jo- sephus, İsada hakikaten târihte ya- yaşamış bir şahsiyet olsaydı, elbette bu mi tarihlerinde bir yer bulurdu. Halbuki Josephus İsa hak- kında hiç bir şey bilmez, tarihlerinde ona dair tekbir söz bulunmaz. Bu hakikat sonraki huristiyanları çok mü- teessir ettiği için, bu müveribten İsa hakında bekledikleri (o şehadetleri, bizzat kendi ellerile müverrihin ta- rihlerine ilâve etmişlerdir. Zamanı- mıza kadar yunanca nüshasile gelebi- len Josephus'ün tarihlerinde bulunan İsaya dair bu fıkraların, hıristiyan ilâveleri olduğunu biz “İsa meselesi” adını taşıyan kitabımızda isbat etmiş- tik. İsanın yaşadığına inanan ve inan- mayan salâhiyettar âlimlerin fikirleri de budur. rek, bize M. Eisler'in fikirlerini, doğ- rusu pek karışık bir halde, 4, 14 kâ- nunusani 933 tarihli Vakıt gazetele- rinde bulâsa etmiş olan Rıza Beyin dediklerile, yunanca nüshada- ki sahteliği sabit fıkraların hiç bir a- lâkası yoktur. Bu anhte fıkralara da- yanmak imkânmı göremiyen M. Eis- ler, Josephus'ün İslavca tercümesin- de evvelce keşfedildiği halde, hiç bir kıymeti olmadığı derhal isbat edil- mis, bundan dolayı uzun zamandan beri unutulmuş bulunan bir mesele- nin talihini bir kere daha, fakat kat'i bir muvaffakıyetsizlikle, denemek İs- temiştir. Riza Beyinde, âdet- leri mucibince, kapalı tarzda bize an- latmak istedikleri budur. M. Eisler ile beraber Ömer Rıza Beyden yukarıda söylediğimiz Jose- phus'ün tarihlerinde bulunan İsa'ya dair fıkraların, bizzat bu müverrihin kaleminden çıktığımı iddia ve isbat et mek isteyorlar. Fakat başta yaptık» ları iddiayı, kendi muhterem ellerile yine kendileri, temelinden çürüttük- İeri için, bize bu hususta ilâve edile- çek az bir şoy bırakmamaktadırlar. Ömer Rıza Beyin, kısmen M, Eis- ler'in tercüme ettikleri bu fıkralara göre kendilerinde ancak - bir kısmını türkçeye çevirip bu fıkralar, Joseph cümesinde, münekkitlerin 17 inci par- ça dedikleri kısımdır. Eisler'in yarım tercümesinden başka, bütün parçalarm üç büyük âlim ta- rafından yapılmış tercümeleri var- dır. Ömer Rıza Beyin'bu İslavca nüs- hada bulunan fıkraların Josephüs'ün kaleminden çıktığını isbat ediyorum bütün söyledikleri şunlardan iba losephus'ün İsa ve ai Bundan dolayı Elimizde M. | için doğru farzederek, kendi iddinla- rını yine kendi ellerile çürütüklerini seyredelim. Ömer Rıza Beyin tercümesile, eli- mizdeki muhtelif nüshalarda bulu- nan ayrılıkların mühim olduğunu te- lâkki ettiğimiz yerlerde biz doğrusu- nu parantez içerisinde gösterdik. “İsa'nın âdeti şehir haricinde Zey- tin dağmda ikametti... —Burada bir satır atlamışlardır — Orada onun yardımcılarından (taraftarlarından), işi (ve halk) toplandı. Bunlar m ile (sözile) neler örünce ona arzularını bil- dirdiler. Şehre girip Romalı: askerleri ve Pilate'ı keserek kendilerine hâkim olmasmı istediler... —atlama var— Yahudi reisleri bunlardan haberdar olarak başkâhinin viyaseti altında toplandılar. “Biz zayıfız ve Aci: onun için duyduklarmızı Pilate haber verelim. Bu sayede ; iğtişaştan kurtulur (asıl metin burada #* dır), çoluk çocuğumuzun ne, ipin soyulmasma mami oiu- ruz”, dediler. ve dediklerini de yap tlar. Pilate adamlarını göndererel halktan bir çoğunu katlettirdi. Son- ra onuda (metinde: Bu mucizeler yapanı) muhakeme ettirerek onun hakkında şu hükmü verdi: O bedhah (mücrim) değil, hüyar. hak, asi değildir. Hühümdarlığa ta- mah etmiş değildir. Sonra onu salı- verdi. Çünkü o Pilate'ın ölmek Üzere olan karısına şifa vermişti. İsa kendi yerine gittikten sonra eskisi gibi ha- reket etti. Halk etrafına tekrar top- landı. Kâhinler onu kıskanarak Pi- late'ın onü öldürmesi için 36 talan verdiler, Pilate parayı aldı. İstedikle- rini yapmalarma müsünde On. lar da onu alarak ccdadımızın âdeti hildfına olarak astılir (çarmıha ger- diler).” Josephus'ün elinden çıkan | Yazt- larda İsa aleyhtarlığından başka bir bulunmayacaktı. Biz bunlarda İncil an'anelerinden ayrı hiç bir sey görmeyoruz. Ömer Rıza Bey kendi kalemlerile, Josephus İsa'ya muha- sımdı. Onun lehinde şehadet etmesi- ne imkân yoktu." Kendi kurduğu bi- nayı, yine kendi elile yıkan muhte- rem muharririn bu şi biz ne cevap verelim? budur: Josephus'i ehri Yra tercüme- sinde bulunan İsayn, le; yunanca nüshada oldüğu gibi sonra- dan sokulmuş hıristiyan ilâvelerinden başka bir şey değildir. Yukarıda büyük punto ile göster- diğimiz satırlar M. Eisler'e göre, ilâ- veleri, diğerleri ise Josephus'e göre böyle olduğunu farzetsek bile, Jo- sephus'ün İsaya dair yazabileceği yazılar için Rıza Beyin koydu. ğu miyara bakarak geri kalan kısım- da da, İsa aleyhinde hiç bir şey ya- zılmadığı aşikâr mdüğüne göre, yine kendilerile birlikte bu kısımla. rında Josephus'e ait ği söy“ lemek meci Eslevin iddinsma “gelince: Bu iddia” nm tutulacak yeri yoktur. Zira bir âlimin vesikalar karşısındaki vazife ve mecburiyetleri, ancak onları tarafan& tetki etmek, verdiği imkân. lar içinde söz söylemekten ibarettir, Yoksa vesikaları, isbat etmek iste- dikleri meselelere uygun © getirmek İ için onları budamak değil. M. Eisler? inveserinde tuttuğu yol bu ikincisidir. Vesikaları, kendi lehine *söyletmek, idinlarını isbat etmek için vesikaların M. Eisler'in elinden çekmediği kal- maz: Evvelâ onları ameliyat masası- na'yatırıp, istediklerini zorla “itiraf ettirinceye kadar keser, biçer. Yukarıda görüldüğü gibi, M. Eis- İer'in hıristiyan kalemi karışmış diye çıkardıkları satırlarla vesikanm he- yeti umumiyesi arasında hiç bir tezat yoktur. Bilâkis tam'bir uygunluk var- dır. Binaenaleyh bunların bir kısmı keyfe göre vesikadan çıkarılıp iddiamız, | ki lik şampiyonu Enosis takımıdır. | Bu takım bu sene bütün rakip- lerini yenmiş ve resmen Yunanis- tan şampiyonu olmuştur. Enosis klübünü İstanbula da- | vet eden kombinezon Galatasa- ray - Beşiktaş - Pera kombinezonu dur. Burada bu takımlar ile maç yapacak olan Yunan şampiyonu azami bir kuvette gelmektedir. Maçlar Taksim stadyomunda yapı l lacaktır, Bulgar - Slavyasiyle maç yok Dün haber verdiğimiz gibi şeh rimize gelen Bulgar Silâvya takı- mı Fenerbahçe klübüne müracaat | ederek maç yapmak arzusunu iz- har etmiştir. Esas itibarile bu tek- Hf mülâyim olmakla beraber, ta- | kımı teşkil eden oyuncuların yor- | ğun olması dolayısile maçın yı lamıyacağı kendilerine dün söy | lenmiştir. Bu suretle çok fazla dolğun o- | lan hafta yüzünden güzel bir maç | seyretmek fırsatını kaçırmış oluyo ruz, i Halkevinde Dünkü toplantı Halkevi ümumi idare heyeti dün akşsm dokuz hars şubesi idare komi- telerinin iştirakile rois Hâmit Beyin riyasetinde toplanmışlardır. Dün ak- şamki içtimada Halkevinin vereceği müsamerelerin programları görüşül- müştür. Halkevi her onbeş günde bir bir müsamere verecektir. Bu müsame relerde her şube kendi sahasmda bir numara gösterecektir. Davet Halkeyinden: Evimizin Halk dersa- beleri ve kursları komitesi, kendi şube- sine kayıtı aza ile yüksek mektepler talebesindan bu şubede çalışmak arzu- mu göstermiş olanları 114-933 Sah sürü saat (17) de bir toplantıya çağır- tadır. Bu ilünm devetiye yerine ka Di rica olunur. anlattığı her şey, İncil an'anelerin- den başka bir şey değildir. Binaen- aleyh İsaya dair bu fıkralarm hepsi, Yunanca nüshada olduğu gibi, hiris- tiyanlar tarafından bu — nüshaya da ilâve edilmitşir. Eğer Ömer Rıza B., | hakikaten bunun aksini iddia ediyor- İ İnciller larsa, bize evvelâ. bunların duğunu, hıristiyanlığın oriji neleri bu fıkralar olduğunu isbat et- mek kendilerine düşer. O zaman biz düşündüklerimizi söyleriz. Ömer Rıza Beyin “bütün ilmi tet- kikler — Ömer Rıza Beyin usulü budur: M. Eisler'in mutlaka ismi ve- rilmesi icap ettiği yerlerde ismini saklağıp, bu zatm iddiam cihana teşmil etmek— Josephus'ün, “Ha lösis” de İsadan şu şekilde bahset- tiğine varıyor” diye bize gösterdil ri vesikaya gelince: Bu vesika, “Len- tulus mektubu” diye anılır ki, iddia- ları gibi Josephus ile hiç bir münmse- beti yoktur. Bu mektupta İsa'yı tas- vir eden yazılar, İsa'nın şahsı hakkın- da hıristiyanların besledikleri biribi- rine zıt itikatlardan başka bir şey değildir. Biz bu mektuptan, doğru- dan doğruya alâkası itibarile, İsa- nm muhakemesi meselesini tetkik et- | tiğimiz zaman tekrar bahsedeceğiz. Hulâsa, Ömer Rıza Bey Josephus- ün lslavca nüshasındeki fıkralarm bu müverrihin kaleminden çıktığını iddia etmiş, fakat bu iddiasmı isbat et mek şöyle dursun, yine kendisi çürüt- müştür. Darülfünun Dinler tarihi müderris muavini A. Hilmi ÖMER ETUAL sinemasında Bu senenin en güzel filmi Kim Olduğunu Bilmek İstemiyorum LİANE HAİD GÜSTAV FROEHLİCH Nazarı dikkate: Bu film bharice gidecezinden kat'i suretle yalnız BİR HAF- TA gösterilecektir. (1762) Toto ATANSİADES | | Moda ticarethanesi; yeni modellerini 10 Nisan pazartesi gününden itibaren teşbire başlıyacağını muhterem müşte rilerine tebşir eyler. (1663) 1728 Amiral Celiko geliyor İngilterenin büyük harp donan ması Amiralı Celikonun bir kaç güne kadar şehrimize geleceği ha- ber verilmiştir. Amiralın yanında Erkânı har- biyeden bir diğer Amiral ile yave- ri bul tar, Amiral, İngiliz sefaretinin bir buçuk ay kadar şehrimizde misafi ri kalacaktır. Amiralm bu ziyareti istirahat maksadına matuf olduğu söylen- mektedir. Kendisinin memleketi- miz ricali her hangi bir surette te- maslarda bulunup bulunamıyaca- ğı bilinememektedir. Tafsilât almak üzere dün İngi- liz sefaretine müracaat ettikse de Pazar olduğu için malümat almak kabil olmamıştır. Mojico geliyor Meşhur Amerikalı sinema ar- östlerinden ve Şikago Operası te- norlerinden Don Jose Mujika, Çar şamba günü saat 11,40 ta Sirkeci- ye gelecek trenle Sofyadan şehri- mize muvasalat edecektir, Son za- manlarda Avrupada bir turneye çıkmış bulunan Don Jose Mujika şehrimizde ikameti için Tokatli- yanda bir yer tahsis edilmiştir. Kendisine kâtibi refakat etmekte. dir. Amerikalı sanatkârın rükübu için şehrimizdeki bir Amerikalı | Kiskaaç bir koca; “Batak üzere - o'an Vi tahteli karısı ile âşıkını hapsediyor... Müess'r ve hissi bir facia - Heyecandan sarsılacağınız bir file, ŞEYTAN VE UÇURUM Önümüzdeki Çarşamba akşamından itibaren ELHAMRA SİNEMASINDA Bu Fransızca sözlü flim GARY COOPER ve TALLULAH BANKHEAD' ın temsili muazzamıdır perşembe akşamı GL O R Y A sinemasında Meşhur komik ARMAND BERNARD ve BLANCHE- MONTEJL tarafından temsil edilen fevkalâde şen ve neşeli kir file: ISMARLAMA ÇOCUK 11754) (1756) 12 Nisan çatşımba akşamı OPERA sinemasında n korkunç ormanlarda çevrilm; ve müge ve bisi bir ea Vahş iler Kralı filmini Si edecektir. Baş rolde :( Frankştayim'in caniya" suratlı HU İstanbul” Tera Memurluğu, Altıncı dan: Gümüş Suyunda Park Otelin Jan Madra Efendiye. Aram Ef. e olan - 450 - lira hı ya devam edileceği ve itiraz için Zi üren BA Nea —————— İstanbul İkinci Tera Memurli stanbul luğundaş, a tarihine müsadif 154-933 arti günü saat 9 dan ibaren Bah Sadikiye han altında 14 numamağ, geri gi e ama Ür dan taliplerin ayni gün ve saatte mahj. linde hazır bulunacak memuruna mür. eaatları ilân olunur. (73) ZAYI — Liman dairesinden 1171586 mumerolu cüzdanımı Zayi ep tim. Yenisini alacağımdan eslisiniy bükmü yoktur. Mustafa (1747) Samime army İİ ZAYI — 480 S. N. Iu aamdaleılik eğ, liyetnamemi zayi ettim, Yenisini alaçı, otomobilini tahsis eylemiştir. Don Jose Muzika, Çarşamba akşamı Glorya sinemasmda bir | konser verecektir. Konser, davet- Tilere mahsus olacaktır, O gece ay | rıca mezkür sinemada Arnerikalı artistin iki perdelik bir filmi gös- terilecektir. Don Jose Mujika, Pazar güni Atina - Selânik tarikile Mısıra ha: reket edecektir. MAKEDONYA Aşk, Hin, Polilika ve Kan. gelemiyor muydu, hemen © göce Musta. > iu görüliyocde Bekle» Meka luğu görül gağu gö yordu. Erkâmharp kem Bay bip taflan Ecet Paşaya bir taraftan da saraya raporlar yağdırı- yordu. Fakat hiç bir müsbet “delile isti- pat ctrmiyen bu kalıyordu, Müşür vekilini rr et- mek için Jstanbula kadar gitmesi daha ziyade bu yüzden olmuştu. Günler geçiyor, Nüzim Selânikteki Müellifi: Nizamettin Nazif faali, stipdat idaresinin hakiki bir Gmsali haline geliyordu. O derecede ki Abdülhamide teveccüh eden umumi nef ikametini tebdil et- bataryaları İstanbulda Yıldı- zı Zlaği, fakat Selânikte Merkez kuman- danlığını mevut bir hedef addetmeğe baş lamışlardı. “Sinek ufaktır amma.. Mide bulandı- rır” derler. Nâzem da ufaktı amma, mi- de bulandırıyordu işte... O halde ihtilâ- lin sıhhatini korumak ihtilâl için çalışan lara bir “ilk vazife” haline girmiş değil miydi? İşte bir gece Manastırm büyücek ev- lerinden birinde altı kişiyi yan yana ye- tiren sebep bu olmuştu. Bu allı kişinin beşi bıyıklı, biri sakallı idi Ve sakalı konuşuyor, diğerleri dinliyordu: ri yavaş İ ihtilâl cemiyeti Tüzumsuz ted- hişlerden çekinmelidir. Çünkü bir ihtilâl toplu bir halde hareket edenlerin yapa- bileceği bir iştir. Ben ferdi suüikastlara aleyhtarım. Yalnız bir takım hâdiseler olur ki, bunlara ani cevaplar vermek lâ- zumdır. Bunun omuzlarında kaymakam apu- letleri vardı. — Nüzemin yola gelmesine imkân yoktur. - diye devam etti - Onun müte- imadiyen cemiyeti kuvvetsiz gösterecek inzibati tedbirler almasına da imkân yok tur. Eğer bugün derhal hareket edip hü kümet kuvvetini ele alabilecek şartlar içinde bulunmuş olsaydık, derdim ki bir parça daha bekliyelim, bu karpuz kabu- ğu da büyük seylâbenin önünde tekerle- nip gider.Fakat vaziyet bu şekilde değil- dir.Kuvvetlenmek için,hâdiselerin inkişafı nı beklemek için dâyanmamız. icap edi- yor. Nâzmin tahribatından kurtulmak için tek çare vardır. Gözlerini arkadaşlarının üzerinde bi- rer birer durdurarak baktı, Onlar ken- dilerinden emin adamların soğuk kanlı- lığı içinde hareketsiz, fakat metin ve ha iyledi: — Bir tek çare vardır. Nâzımı öldür. lâzimdir. Dinliyenler birer baş hareketi ile bu sözleri tasdik ettiler. Kollarındaki ga lonlardan yüzbaşı rütbesinde olduğu an aşılan bir zabit: — Sadık Beyfendiye hak veririm. - dedi - ferdi suikatelere aleyhtar olabi- liriz. Fakat bu herifi öldürmek artık bir memleket vazifesi olmuştur. Bu zabitin adına Habip Bey derlerdi. Sadık Bey diye hitap ettiği büyük rüt- beli zabit ise Osmanlı İttihat ve Terak- yarı mülâzime idi, Yusuf Ziya Bey, Biri av- &ı taburu üniformasını taşıyor. du. Binbaşı Remzi Bey. Biri biraz kısa- ea boylu idi. Birinci mülâzm Tevfik Bey Sonuncusu ise Pens gözlükleri ve tıra #e mühmel zayif yüzü ile bir Sırp Das- kalını andırıyordu: Vilâyot tercümanı Fahri Bey. Sadık Bey kısa bir süküttan sonra rekete amade duruyorlardı. Ve.. Son 45- | tekrar söze başladı: kayı biliyorsunuz. Saray bu işin tahki- kine Nâzumı memur etmek üzere bulu- muyor. Eğer Nâzim Sereze gider de me- seleyi ele alırsa bundan çok fena netice- ler çıkabilir. Herif şimdiye kadar karan- ğa meler alaz Eline bir ip ucu geçirince neler yapabileceğini anlamak müşkül değildir. Yusuf Ziya Bey can sıkmtısile: — Bu işte nereden çıktı.. - diye söy- lendi - Hem de koş koca bir binbaşı. Acaba sarhoş miydi?. — Bunları düşünmenin sırası değil Ortada bir vaka vardır. Bu vakayı tah- kika kendi arkadaşlarımızdan birinin me mur edilmesine Serezde Nâ zımdan daha kötü bir düşman yiz — unutmayınız. Müşür İbrahim e hazretleri saraya yaranmak için bu fırsattan kim bilir nasıl istifade “üğimek) istiyeceklerdir. Binaenaleyh hem oraya kendimizden birini ve hem de çok zeki âdeta diplomat bir arkadaşı memur et imeğe bakmalıyız. Demindenberi susan tercüman Fah- | ri Bey söze karıştır | kayıkhanesinde Memiş ğrmdan eskisinin hükmü yoktur. Feng, (1745) DOKTOR Rusçuklu Hakkı Galatasarayda Kanzük eczahanagi karşısında Sahne sokağında 3 numa, ralı apartımanda 1 numara, lee. ee va kak elişi ven ve bilen bir askerse © derecede zeki bir genç. pak muhakkak büyük bir gazeteci veya diplomat olabilirdi. Sudık Bey tasdik etti. Habip Bey ayni mütaliada bulundu. Yuruf Zi Bey uzun çizmeleri içinde güderi ia, lanmış bir sütüne benziyen eva birbiri üstüne atarak: deri, — Öyle ise. - dedi - Karar tatbik edilmeli. Dört gün sonra bir öğle üzeri, nikte Merkez kumandanlığı dire tam karşısındaki binanın ikinci katına, erdi. ki pencerelerden biri açılıverdi. fi; dam, duvara dayalı bir yanınğ ayakta duruyorlardı. Gözlerini Meda kumandanlığı dairesinin ikinci ka dikmişler, bir masa başında meşul i başı açık, şık bir zabite bakıyorlardı zabit Şelâniği ttreten Merkez a | danı Nüzem Beyin tam kendisiydi. İ İki arkadaştan biriz (Devamı vaz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: