İ... | FMilliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. 12 ŞUBAT 1933 İdarehane : Ankara caddesi, 100 No. Telgraf ndresi : İst Milliyet n Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 hh — “BONE ÜCRETLERİ: U Hariç için LK ye işim Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 keu- yuştur. Gazete ve matbaaya sit işler için müdiriyete müracaat BUGÜNKÜ HAVA İş Yeşilköy Askeri Rasat Mer- İkezinden verilen malümata gö- re, bugün hava ekseriyetle ba- İstla ve şimal ile çarp arasın iş dan rüzgârlı olarak devam © decektir. Yağmur ihtimali krv- vetlidir. 11-2.933 tarihinde hava taz- — 760 milimetre, sıcaklık en Mİ fazla 10, en nz 2 santigrat ola - kaydedilmiştir. slDeli ve akıllı Ne zaman ki gazetelerde ilim İrlealem adamları arasmda; laman korkmaymız. Çünkü iliğin en tehlikeli şekli — İinedildiği gibi boğaza sar iları değil — gazetelerde ef- F umumiye dediğimiz ma- mun boynuna sarılanlardır. inni kanaatlere göre hiç bir i, kendisinin deli olduğu-| N; kabul etmezmiş. Bizim ga- sütun elerin de bazı iddialı İnra düşen güç bir iştir. Lâ» doktor sözünü dinleyen kim üzellik davası Nihayet tatlı bir mevzu bur ildik: Güzellik kıraliçesi im bı bize hiç değilse sevimli | gularla İreler görmek ve onlardan tmek fırsatmı verdi, abii işittiniz ve okudunuz: 933 senesi İstanbul güz: habında isabet edilmediği ışlık veya karışıklık oldu- İ İhakkında umumi bir kanaat daha kararm itibaren mış gidiyor. Hattâ jüri a zevat bile Bu kanaat iğ edildiği andan KE jımdan olan bazı Yİ İkabın tecdidimi istiyorlar. ij Ben ne kimsenin güzelliği vd Miliye”in edebi romanı İİMAKE X€ İsigaranın birini söndürüp, ben de 933 güzeli diye ileri sü- İ rülen Hanımın intihap ettirile İ| intihabın yapılacağı gün bunu iyma eder bir yazı yazdım. Bugünkü hâkem İİ teşkil eden zevatın her karşı tam bir | hürm ok makla beraber birlikte itiraf e delim ki bu intihap (işindeki mevkileri temamen ( karaküşi | (arbitraire) dir, Bu işin müte- şebbisi olan “Cumhuriyet” ga İ zetesinin işi yürütmesi ve ber sene güzellik kıraliçesi intihkabı nın neşir ve icra vazifesini üstü ne alması pek doğru ve hakir dır. Amma kıraliçe İntihabınm, memleketi ve ırkı alâkadar & den seçme işinde hiç müessir * olmaması lâzımdır. Halbuki iş İ böyle olmıyor ve olmamıştır. Bence sakatlrk buradadır. Ga- zete idaresinin &leme karşı isim lerini sakladığı jüri azasmdan en faallerini 933 güzeli ilân « dilen hanrmın bildiği ve daima ziyaret ettiği de malümdur, O- Bun için ben jürinin gazete kda- resi tarafmdan değil san'ab © debiyat, tıp, jimnastik mües seseleri tarafmdan intihap tari” hinden bir gün evvel seçilmiş delegelerle teşkil edilmesini is- tiyorum, Bu fikrim gelecek se nelere ait bir tekliftir. Bu sene ye gelince muhterem jüri heye ti azasının de itiraf ettikleri veç hile bu seneki intihapta, hak- sizlik mr, karışılrk mı, isabet- sizlik mi. elhasıl bir münasebet sizlik olmuştur. Jüri kararmın âmme zevkine ve görür gözle rin hükmüne oynamasıyla sx bittir, Benim de gi i içinde 45 numara gibi 21 ne mara gibileri vardı ki bu tacı giymeye daha lâyık gibi görü- nüyorlar, Biliyor musunuz? Bu çıkmaz sokaktan nasıl çıkılabi- lir? Kendine güvenen güzeller tekrar itihaba razı olup ayni jürinin önüne çıkar. Bunlarm başında 933 güzeli ilân edilen azire Hanımm O bulunması nekadar özlenir. | FELEK ie TEŞEKKÜR Biribirini müteakip © ü üreme bazinda alem 2 ka berdar oldukları dakikada — elem Verimize iştirak lütfunda bulunan ga rkmilkeği ici ala Mel derle Mi minnak ei ir; bu meyanda im mer birine muazzez bir borcumuzdur. Ayrı ayrı arzma fırsat bulamadığı miz teşekkürlerimizin iblâğma kıy- metli sütunlarınızın delâlet buyurma sı rica ederim, efendim. “ İrfan Emin İRTİHALI MÜESSİF Diyaribekir Defteri hakani müdür Tüğünden müteksit Ziver Bey irtihal etmiştir dün Edirnekapıdaki mezarlı ğa defin edilmiştir Allah Rahmet eylesin , ; 18 Aşk, Kin, Politika Müellifi: , bi- | öğle üzeri yüz paralık ceğini işittim ve onun içindir ki | heyetini | DONYA ve Kan. Nizamettin Nazif İntikam Bahsettiğim mesele geçen ey: | ce söyledik ki kadınlar bazan ilde olmuştu, Bir kadın vardı ismi Nerime idi. Kocasınm is- İ mile beraber Nerime İrfan., Se | vışerek evlenmişlerdi. 17 ay var dı ki mes'ut yaşıyorlardı. Fa kat bazı kadılar arasıra deği- şirler... Günün birinde Nerime de kocasma tahammül edeme- meğe başladı. Eskiden pek ho- şuma giden İrfan ismini bile artık mânasız ve gülünç bulu" yordu Şimdi Haldun ismi onun daha çok hoşuna gidiyordu. Bu Haldun ayni zamanda kocasr Dın arkadaşlarındandı. Evleri» ne girer, çıkardı. Kocası bütün kocalar gibi bidayette hiç bir şeyin farkında değildi. Zaten derler ki, bu gibi meseleleri en son haber alanlar, kocalar olur Bir sabah Nerime H. dışarr" ya çıktığı zaman İrfan B. in i- çinden acaip tereddüler geçti. Nerime bu günlerde sek sık dr sarıya çıkıyor. Niçin?... Ve Ne rimenin'çıktığı zamanlar, her | di vakit eve sık sık gelen Haldun B. ortalrktan görünmez oluyor. Neden!.. Hulâsa, şüphe kurdu bir de- fa İrfan B. in kafasma girmiş ti. Binaenaleyh o çaktırmadan takip ve tarassuda başladı. Ve bir eylül akşamı Haldunla ka- rısmı storları indirilmiş bir oto mobilden inerlerken yakaladı. Dedi ki; — Hanım ve efendi! Ben si- zin ilimizi de suracıkta köpek gibi gebertmek isterim, Elimde bunu da yapacak vasıta vardır. e cebinden tabancasmı çıkar ... Ve düve etti: — Fakat sizi öldürmiyece- ğim. Nihayet karımı boşayabi- lirim. Namusumu kurtarırım. Yalnız bir şartım var, Boşan- dıktan sonra efendi hanımla evlenmeği kabul ettiğini şim- diden söylesin. Nerime ile Haldun şaşırdı lar. Fakat İrfan Bey hiç tem kinini bozmuyordu. — Evet evleneceksiniz. Ha- nım talâk davası açsın. Ben bo- şanmağı icap ettiren başka de- iller bulurum. Meselâ kalaba- İrk bir yerde kendisini tokatla” rım, Zaten mahkemeden de mü tekabilen talâk istersek, bu iş, olur biter. Ondan sonra sıra i | sizin evlenmenize gelir, Evlen - | mezseniz şu tabancam (yemin ederim ki, hukukunu muhafaza edecektir. Ozaman ikinizi de gebertirim. İrfan her ikisini selâmladı. Kendi otomobiline bindi ve git- G, ... Evvelki gün içindeyiz. Kadı nin ismi hâlâ Nerime... Fakat bu sefer Nerime Haldun. Zira her şey tabanca © namlusunun çizdiği şerait dairesinde geç miş, Nerime boşanmış ve Hal dunla evlenmişti. Fakat evvel ceste gönd Bu sene şeker ti. İsmail mendili re, bana bu mendillerden ceste iniz! demi, İpekçiyi nirlendiren mesele, bu mendille. rin yüzünden çıkmıştı. muzun, on ikisine tesadüf etmi Efendi bir buçuk ay nedense değişiveriyorlar. Dü yünden sonra aradan iki ay mr üç ay mı ne geçmişti, Storları inip bir otomobil Alman bahçe sinin önünde durdu. o Ortada kimseler yoktu. Tabiat sakin ve sessiz. Fakat büsbütün de kimseler yok değildi. Hemen ar kadan bir otomobil daha geldi. O da durdu. Ve içinden Hal- dun B. zuhur etti. Bir hamlede atorları inik otomobile koştu Bu otomobilde bir kadın ve bir erkek oturuyorlardı. Haldun B. kadma bağırdı: — Şimdi de inkâr edebilir mi sin? Fakat inkâra imkân yok- tu, Bedahat meydanda idi, Hal dun B. tekrar kadına bağırdı: — İn aşağıl Kadınm kim olduğunu anla diniz değil mi? Nerime H. mın yani Haldun B. in karısının ta kendisi... Fakat otomobilin © içinden müstehzi bir erkek sesi yüksel : — Müsaade ediniz de, benim de bir çift sözüm var, Hanmme fendi benim zevcei meşruam bu İunuyorlarken zatı âliniz kendi lerini ayartmıştınız. Hatırlarsı naz değil mi? Haldun B. apışp kaldi. Sesi tanımıştı. İrfan B. in sesi. Ne rimenin birinci ei İrfan Bey otomobilinden inr — Siz benim alacağım imti- han plânmi o kavrayamadmız. —— Unkapanı köprüsü için Gazi köprüsü inşa edilince- ye kadar Unkapanı köprüsü- nün tamiri için hükümet 60 bin liralık döviz müsaadesi ver miştir, Masrafta tasarruf i lere bir tamim el, an vazife i- çin bir yere gittikleri vakit al. dıkları zaruri masraflarda aza mi tasarrufa riayet edilmesi bil dirilmiştir. Masrifte Sömestr tatili bitti Darülfünun yaz aggaesez N yüksek mektepl Geriye tatili bitmiş ve dünden itibaren tedrisata başlanmıştır. Mekteplerde dişçi de bulunacak Gi Sıhhiye Vekâleti — Y' tamim yapmıştır. Şimdiye ka- dar mekteplerde bir ve bir eczacı bulunuyordu. Bum dan sonra mekteplerde birer de dişçi bulundurulacaktır. mış, bir sağa habire ha çalı arabayı bayramı tem- ma sarılryordı pin arkasındaki ucu Vi hortumun ipini iki çeşmeye tekrar dolduruyor, tekrar hortu. Ismail Efendi Avuturken Bir çocuk kazrmen öldürüldü AYDIN, (Miliyet) — Şehri mizde feci bir cinayet olmuş- tur. Dondurmacı Süleymanın İ altı yaşındaki oğlu (Mustafa, İ yanaşması Mustafa tarafından İ kazaen çifte kurşunile öldü- İ rülmüştür. Vaka şu suretle ol. muştur: Süleyman'la karısı Hasibe. karısı şehre on dakika mesafe- İ de Kepez mevkiinde (bir bağ İ damında kayınvalidesile bera- İ ber oturmaktadır. Son günler de karı kocanın arası bulun. muş, bir buçuk yaşında bir çocuğu ile 6 yaşındaki oğlu Mustafayı kayınyaldesine bırakarak ko. cası aleyhine evvelce açtığı da- vadan feragat istidası vermek üzere hükümete gitmiştir. Ha- sibe Hükümete gittikten sonra kaynanası zeytin toplamak ü- zere bağa gitmiş ve çocukları yanaşma Mustafaya bırakmış» tır. Mustafa çocukları avutur- ken odada Süleymanın asılı 0- lan çiftesini almış ve oynamı- ya başlamış. Bu sırada çifte ateş alarak çikan kurşun Mus- tafanm arkasmdan — çıkarak ! kalbini delmiş ve cansız olarak yere sermiştir. Yanaşma bunu görünce hemen dışarı çıkmış ve dağa doğru kaçmıya başla- muştır. Silâh sesini duyan Sü- leymanı validesi dama | gel- miş ve torunu Mustafanın kan- lar içinde yerde yattığını, kü- gük tornunun da ölü kardeşi- nin yanında debelendiğini gö- rünce feryada başlamıştır. Hü- kümetten dönen bedbaht ana ve bu çığlıklar üzerine o bağa koşan baba yavrularının feci vaziyetlerile karşılaşmıştır. Vakadan © haberdar olan müddeiumumi Salâhaddin B. ve hükümet doktoru Kemal B. lerle zabıta memurları o vaka başlamışlardır. Tahkikat neti- cesi cinayetin kaza olduğu on- laşılamıştır. Zabıta katili şid- detle takip etmektedir. Tapu işleri Tapu ve kadastro müdüri- yeti umumiyesi heyeti teftişi- ye reisi ve İzmir tapu cisil gru pu müdür vekili Hakkı Bey ev- velki gün şehrimize gelmiştir. Haber aldığımıza göre ta pu sicili tatbikatına Alemdar nahiyesinden © başlanacaktır. Haziranda tatbik edilecek olan tapu si içim İzmirde olduğu gibi şehrimizde de bir muhafız- İrk teşkilât; yapılacaktır. delikli uzun elile kavra- bir sola sallayarak ışıyordu. Su bitince yanaştırıyor, lu. kırmızı bağa nin arası açıktır. Bu sebepten | bu sebepten Hasibe dün | GLORYA ? da S-İIN E MA ve Münir Nurettin RE ©N3 E-R:-Â 15 Şubat, Çarşamba akşamı yeni ve güzel - programile Gişeler açıktır. muzu GLORYA S Büyük trajediyen MATHESON İNEMASINDA un temsili ve meşhur RODA SANDOR çıgan orkestrasının iştirakile çevrilmiş KARN AVAL filmi kemali muvaffakiyetle devam ediyor. Harik (Hayat Kaza ve a Otomobil Sirgortalarmızı Galatada Ünyon hanında kâin 'ÜNYON SİGORTASINA yaptırmız, Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptır- maymız. Telefon: Beyoğlu 4836. 898 Bugünkü program 18 - 18,45 : Nihal Hanım. 18,45 - 20: Orkestra. 20 - 21,30: Bedayii musikiye he- yeti, 21,30 - 20,30: Gramofon, Ajans ve Borsa haberi, saat ayarı ANKARA, 1538 m. 12,30: Ankara Palaş orkestrası. 18: Saz (Milli yedik faslı). 19: Ar jans haberleri, 18,15: Plâk. KÖNİGS VUSTER HANZEN 1635 m. 17,15: Filharmonik konser, 17,85: Müsahabe, 19: O Franz Schubert'in eserlerinden trio ev musikisi, 21,05: Bayreuth'dan Reichs neşriyatı (Mü- siten nakil), 21,55: O Münih'ten Wagner'in eserlerinden filharmonik konser. 24: Zoo'da Marmor saal'dan Otto Kermhach caz takımı. BUDAP! , 550 m 17,40: Simi Sigan musiki. si, 18,35: Konservatavar'dan: Noş'- eli neşriyat. 21,35: Wagner'in eser- lerinden büyük konser. (Ernest Doh nany'inin idaresinde). 22,20: Kon- feranı, Mütenkıben: Caz ve orkes- maballine giderek £ tahkikata | ** — Yoo ağabey! —dedi kadar ilerisine gitme! mükemmel bir mekteptir. Büyük İpekçi bu ani mukabe le karşısında derhal yan çizdi: — Canım.. Ben nadır. Amma isterim daha çok Meccani temsil Cümhuriyet Gençler Mahfili te- maşa şubesi 17 Şubat 933 cuma gü- nü Beyoğlunda mahfil müsamere sa lonunda (tarih utandı) adlı eserini | 11 de bilumum mektep muallim ve talebelerine ve 13,5 ve 16 da mub-| terem İstanbul halkma olmak üzre üç def'a meceanen temsil edecek- tir. Müsamerelere iştirak etmek iste- yenler davetiyelerini 15 Şubat pa- zartesi gününden itibaren her gün saat 15 ten 18 kadar o mahfilin Cümburiyet Halk fırkası Beyoğlu ka za merkezi binasındaki dairesinden alabilirler, Feyziye demem ki fe- 14 İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbeday' Temsiller: asa TE Zeybek Lİ Üzen 37 inci Son temsil | İş ve İsci Milliyet bu sütunda iş ve işçi istiyenlere tavassut ediyor. İş ve işçi istiyenler bir mektup- la İş büromuza müracaat et. melidirler. İş isteyenler Senelerden beri Londranm yük sek sınıf ailelerinin nezdinde mü- rebbiyelik yapan Viyanalı bir matmazel burada kib: Sarı zusundadır. Adres: ilân memurlu Bunda B. M. E, rumuzudur. ... Evlerde orta hizmeti ütü ve ça- maşır gibi işlerde çalışabilirim. İs tanbul dahilinde — 20 lira maaş Taşra için 30 lira maaşla giderim. Sirkeci Mersin oteli sahibi Burhan Beye Şemsi rumuzile müracaat. ... Resmi veya hususi dairelerde muhasiplik veya kâtiplik gibi her ir işte, istifade temin edin İstifade temin ettikten sonra az bir maaşla çalışmak şartile, İstan. bul Sanat mektebi mezumu bir genç iş m dır isteyen Mil- liyet, Burgaz ada. Memur Sabri B. vasitası ile Basri, | maştar. Rifat Efendi, Sabripaşa cad. desine doğru bir iki adım attı: — Vahit! ğırdı —, — Temiz giyinmiş, ağır başlı, Vahit! diye ba- 15 yaşlarda bir genç ağır ağır yürüyordu. Bu Rifat EF, nin tutuşturuyor, İimonatası bit- limonata ısmarlıyordu. Bakı- İsmail Efendi, neye sinirlen- ti? “Sırf kendi azmile kurduğu ve ttığı ticarethanenin İstanbul- İbir şubesi vardı. Bunun başın- kardeşlerinden bir diğeri, Apti i B. bulunuyordu. "Şube yeni açılmıştı. Fakat kı- İS İbir zaman içinde pek çok müş ; İ tutabilmişti. Bir sene evveli. İsmail Efendi İstanbula gittiği ban kardeşinin çalışmasını ve Mİ vaffakıyetlerini obüyük bir üç kle seyretmişti. Apti Beyin Mi lönsan kadın müşterileri elde İİiek hususunda gösterdiği ikti- İİ: hosuna gitmisti. Bu seyahat tam ramazan bay- ama tesadüf etmişti. İsmail E- Meli hayretle görmüştü ki, İstan | Kİ balı bu bayramda müthiş mendil sarfiyatı yapıyordu. Bil | İSa keten mendiller çok satılı. du. O derecede ki arife günü . beş kuruşa seve seve alanlar gö- rülmüş, akşama doğru ise dük- kân, beyhude yere gelip dönen müşterilerle dolup taşmıştı. İsmail Efendi bu hâdiseyi der- hal not defterine kaydetmiş ve son Avrupa seyahatinde bu men- dil işile yakından alâkadar olmuş tu, Fransada, Almanyada bir çok fabrikaları dolaşmış, nihayet İs- viçrede mühim bir keşifte bulun- muştu. Buradaki fabrikalar çok büyük bir titizlik gösteriyorlardı. Yapılan mendilleri üç defa kon- trol ediyorlar, ondan sonra kutula- ra dolduruyorlardı. En göze görünmez, hattâ per- tavsız ile bile güç anlaşılabilir bir iplik kaçıntısı gördüler mi, o men dili derhal ıskartaya çıkarıyorlar- dı. Fabrikalardan birinde bune vi mendillerden büyük bir stok bulunduğunu anlaymca İsmail E- fendi derhal kaparoyu basmış; Size vereceğim siparişe gö- evvel, ne kadar mendil sarfedile. bileceğini Apti Beyden telgrafla sormuş ve İstanbuldan gelen ce. | vaba göre İsviçreye sipari g mişti, Halbuki, bu sabah gönüer iği bir mektupta Apti Bey ay nen şu satırları kullanmıştı; “Ah ağabey. Büyük hata et- tik. Keşke bir o kadar daha getir. | te idik. Gelen mendillerden bir tane kalmadı. Dükkânda müşteri. | den iğne atacak yer yoktu.” Hava hiç mi hiç esmiyordu. Sıcağın şiddeti saniyeden saniye. ye artıyordu. Hani şu tek atlı su arabası da olmasa, | Sabripaşa caddesinin etrafımdaki tahta ey. ler bu gidişle muhakkak tutuşur. lar ve yanarlardı. Bereket versin ona.. Daha doğrusu şu, alnını, bur nunu yenine silerek durmadan yorulmadan bir aşağı bir yukarı caddeyi sulayan belediye amelesi- ne. İki tekerlek üstüne oturtulmuş | kocaman bir fıçıyı andıran araba- ağızlığma yeni bir sigara takar. ken; — Bana bak Rifat — dedi — bu sicağın geçeceği yok.. Sen ya- vaş yavaş tut dükkânm yolunu. Ben de isterim mektebe gideyim. Ve yine birden bire di: — Olmuyor. İstediğim gibi i- dare edemiyorlar bu mektebi, Feyziyeyi açalı tam yirmi sene ol du. Yirmi seneden beri kafama göre bir müdür bulamadım vesse- lâm. Herkes kendi havasında. Ta lebenin rahatı yerinde imiş, değil. miş, kimin umrunda.. Onlara var mı aydan aya alsınlar parayı, — Radoviç'li Mustafa Beyi el- bette hatırlayacaksın. Allah rah- met eylesin. “İsmail, aç şu mek- tebi!” dediği hâlâ hatırımdadır. Yirmi sene evve de, şimdiki Feyziye nerede? Deminden beri ağzından tek kelime çıkmayan Rifat Efendi ar. tık dayanamamıştı: sinirlen- i mektep nere- | ları, “se yek' sesler geliyordu. İki kardeş aya- ğa kalktılar. “Rifat” Efendi pap- yonunu düzeltirken İsmail Efen- di cebinden beş kuruş çıkardı, ma sanın üstüne attı: — Haydi gidelim. Fakat. İs. tersen bir parça daha bekle de şu gazeteyi okuyalım. “Asır” şimdi neredeyse çıkar. Bakalım kim öl. müş, kim kalmış? Vay cana! iş. te bu tuhaf. Büyük bir hayretle durakalmış tu. Sol elile kardeşinin kolundan kavrayarak sağ kolunu uzattı: Be yahu bu bizim Vahit de. il mi? — Hangisi ağabey? — Nah. Şu Etemin eczanesi önünden geçen.. — Öyle ya... — Vay külhani vay! Mektep- ten mi kaçmış acaba? — Zannetmem.. — Ne isi var bur: Belki bir şey al irda? büyük oğlu idi. — Vahit! Vahi Babasının sesini işitmemiş ola- caktı ki genç, basmacı İbrahim Efendinin dükkânı ile şekercinin önünden dalgın dalgın geçti; sağ tarafta bir sokağa saptı. Rifat Efendi oğlunun bu saat- te sokakta dolaşmasına pek me- rak etmişti, hemen arkasından koştu. Bir dükkânın vitrinini sey- rederken yakasını tuttu: — Ne yapıyorsun burada? — Hiç. Dükkânm vitrinini seyrediyorum. —Bulamadın mı bu işi başka yapacak gün.. Genç, başına boynile beraber tam bir daire resmettirerek gü lümsedi: — Sevrediyorum dedisem, ho- şuma gidiyor da onum İçin seyre diyorum zannetme bey baba.. Fa- raza ben olsam, şu gömlekleri bu rava koymazdım. Sonra şu men- dillerin açılış tarzları hiç te gü- zel değil. (Davam var)