Plak? g nisbi eki) Telgraf adresi : İ Başmuharrir ve Müdür: 24318 # BUCUÜNKU HAVA Dün hava tazy'ki 768 milimet Dikkat ediyorum, gazetelere | ri yazmak İsöylemek ve meziyetleri var fonları ortaya neticeyi, isısındaki onun doğru yanlış N | tabii tereddüt etmeyiz., | Size bizim £ propaganda ve | reklâm işindeki bilgisizliğimize | iki misal göstereceği ir salleri kimseyi tenkit için yaz- İ i mıyorum: Bu işlerde alikadar | i olanların hepsi hüsnü niyet sa- | hibi ve vazifesini yapan muh | İ terem zatlardır. Lâkin iş müs | bet netice vermemiştir: Bakr niz Siilliyet m wrmdesi “MİLLİYET” tir. 4 Ankara caddesi, 100 No. İst. Milliyet Telefon Numaraları: | bir o hafta ka| İstanbula O A- merikalı (Obir © gazete mu | habiri geldi. Bu adam 93 gaze tenin muhabirliğini taşıyordu. Dünyayi dolaşırken İstanbula ! da geldi. Gümrükten sinema | makinesini geçiremedi, müşkü” İlâta uğradı ve memleketimizi İ seyahat programından silerek | burada kalmaktan vazgeçti. Mı sıra gitti... İ Buadama bir kolaylık yap saydık - nasıl olduğunu ben bil arları bilir - Türki | birçok intibalar, hem | r alır, dünyaya bil “Bundan |dar evvel İdare ve Matban 24310 Gelen evrak geri verilmez — üddeti geçen nüshalar 10 ko- ur. Gazete ve matbanya ait > müracast — Fransısesdan — Rogers Boillon karların için de bata çıka daha birkaç adım İ attı, Sert rüzgârla karışık kar parçaları yakasından içeri gir- dikçe, vücudü ürperme geçiri- yor, âdeta kemiklerini dondu- | ruyordu. Bir taşa dayandı ve Allaha tevekkül etti: | — Yarabbi, sen bana acı! Gözlerine yaş gelmişti. Diz- lerinde yürüyecek O mecal kal mamıştır. Fakat ona da Allah nasıl aci sın?çalıştığı bankanın altıaylık veznedarlığını yaptıktan sonra, e kaçmıştı Maksadı oradan hu- edi, Biz böyle bir propagan | in binlerce lira verebilir: | İ bizden kaçmıştır. Tabii böyle, | ; bir şehre çıkarken müşkü çekmiş olan gazeteci lehimize bir şey yazmaz, mümkün oldu | ğu kadar aleyhimize yazar.. Biz de öbür tarafta hâla — Bize neden seyyah gelmi- yor yahu? diye hayıflanırız. (Turing Klüp) te seyyah celbi için harıl harıl dışarıda prop: yanda yapmaya çalışır. Allal İ yardım. olsun..; Simdi, diğer bir müşahede: Tütün inhisarı (Çeşit) ii minde her neviden ve frenkle- İ rin Assortie dedikleri tarzda İ karışık bir cıgara çıkarmış. Bu nun içiri de sesli bir reklâm fil- İ mi çevirtmiş... Allahım o ne garip ve soğuk seydir!, Kendi kendime düşündüm: halledemedim, Arkadaşlara sor dum; onlar da halledemediler, Şimdi size soruyorum: Tütün İnhisar: reklâm filmi- ni kim için yaptırır?.. Herhal- İde bu Türklere tütün satmak için olmasa gerektir. Çünkü da hilde onunla rekabet edecek bir müessese yoktur, Tütün içen keri rasat merke- nalümala göre €n fazla sıcaklık ik da 5 derece idi. 1, enaz ehlikeli şeyi. | »hlikeli, hiç de- & zararlı bir şey oldu. Mat- £ Kanununun sertliği cephe n değil... latayım: ğı yukarı herkes bildiği- dökmek için eye yazı yazar. is de bu maksatla yazar bu zan ile r. Lâkin a mek ki; dahil zum yoktur. lerde tütün i | ken iş berakis olmuş ve herif! $ İ rakmıştı, Keni İşeni yiyip bitirmişti. Annesi ile | duda geçmekti. Niçin bu işi yapmıştı, anla- ılmaz, Babası ölürken kendi: ne oldukça mühim bir miras bı hissesine dü kız kardeşi hâlâ o mirasın kı rıntıları ile geçiniyoriardı. Be- reket versin, kendi hissozini yi yip bitirdikten sonra insaf et- miş, onlarınkine el uzatmamış tu. Evde yemesi, içmesi, yatma w her türlü istirahati edilmişti, Bankadan aldığı ma- 3$ ta cep harçlığı olarak yanı” na kik yerd Pa ihtiras bu! Tırnaklarile Rögers'in içini ye | meğe başlamıstı. Eğlenmek, gezmek, tozmak için daha faz- İla paraya ihtiyacı vardı. Daha | fazla kazanamayınca ne yapa- caktı? Çalaçktı. o Çalınca da | memlekette kalabilecek miydi? Hayır! Onu biliyordu. Fakat ecnebi bir memlekete kaçıp paraları orada yemek ve ihtirasını teskin etmek kabildi. İ Fakat evdeki pazar çarşıya uy I madı, Altı saattir dağlarda, karla, aaa a gara içmek) müsabakasına da- ir bir film görmüştüm. Meselâ böyle bir fırsatla tütünlerimiz eklâm edilebilirdi... İ İşte bu film bizim istiyerek, para sarfederek yaptığımız bir büyük bir vurgun vurmuş, Lile ! temin | | buzla, fırtına ile boğuştuğu hal de, hâlâ hududa gelememişti. Zaten gelmiş olsa da. kolayca i geçebil miydi? Haydi geç- se de, onu karşı tarafta hemen izaz ve ikram için bekleyen biri mi vardı? Tekrar kapaklandı ve bu s& fer beş on dakika karın içinde bocaladı. Elleri ve ayakları don mak ârazı gösteriyordu. Onun için, kanına hareket ve vücudü ne hararet vermek için elini ko lunu oynatıyordu. Artık takatinin son hadleri- ne gelmişti. Ah, karşı köye ka- dar sürüne sürüne olsun , bir gi | e. Ister yakalayıp hapse atsın- lar, ister zincire vursunlar. Fa kat bir kere şu badireden kur | tulsa., Çünkü biliyordu ki, daha | bir çeyrek $onra kendisini bek İ Hiyen ölümdü, Artık yürüyemiyor, yuvarla nıyor. sürünüyordu. Nihayet köye erişti. İlk evin kapısını yumrukladı. Kapı açıldı. Köy- İllü tanımadığı perişan halli bir i adamın kartismda idi, Bu a- dam: İ — Açımı'susuzum. Sadaka istemiyorum, parmâ yar, Bana biraz çorba, bir bardak su ve- prim. Köylü acıdı. Sabık veznedarı | İ içeri aldı, Rogers çabuk pişiri- len bir çorba ila ekmeği kıvır İ dı, Akşam için sıcak bir döşek. İslâ bir kaç tavuk ısmarla i yordu, Köylüyü tama ettirip l fazla ihti- | mam göstermesini temin için, bir yüz franklık vererek gözle. rini boyamak istedi, Fakat eli ni cebine uzatınca yüzü sar, "dı. Gözleri fırladı. Cür'etkâr: ne hırsızlığın bütün semere' si olan paralatr yerinde yoktu. O zaman karlarda yuvarla- İ nışını hatırladı. Belliydi ki, ora larda bir yerde düşürmüştü, Baştan aşağı kadar bütün aza- İsi titredi: — Eyvah, mahvoldum. dedi. Köylü mânal! mânalı gülüm sedi: | — Ben senin ne serseri oldu İ istiyorum. Arzu edenlere YALOVA TÜRKÜSÜ istiyenler bir mektup- la İş büromuza müracaat et- | melidirler. İş isteyenler * Şişli Harmanoğlu sokağı Da- | badorya apartıman kapıcısı vası- | tasile Şemsi Hm. o 10 ilâ 15 İire mukabilinde aile nezdlerinde yal- nız gündüz hizmetleri veya dadı- ik gibi islerde çalışabilir. Evvelki çalıştığı yerlerden hüsnü hal v. kalarını hâmildir. Kâtibelik, ufak tefek muhasc- be işleri, herhangi bir surette yazı | işlerini | mükemmel yapabilecek bir hanım öğleden sonra çalışmak üzere gayet müsait şeraitle bir iş arayor, İatiyenlerin Milliyet te K. M. rumuzuna müracaatları. ; Kk “AÇ Artistler: ROLF Bu meşhur sihirbaz ve Fox Eski ve yeni türkçe, rumca 0- kur yazar, fransızca dahi az çok | 18 Be, biliyorum. Bakkaliyeden ve komis yon işlerinden anlarım. Ticaretha: | ne müstahtem ve ya çırak olmak sdresi | l İ iy. 18,45 - 19,30: Orkestra. 19,30 20: . Seniye H. Memenriiismen li Ne; 2050 © 214 Oleanmayor. Orta mektep mezunuyum. Ya | şim 22 dir. Noterda kâtiplikle ça. işte. Resmi veyahut. hususi dai relerde cüz'i bir'm uşmak istiyorum. Adres: Gure- ba Hüseyin ağa mahallesi İmam sokak No 24 Burhan Cahit. kadaşları 22 - 22,30: Geamofen ve saire. 22,30 - 23,30: Darüttalim, 18,35: Klâsik musiki, ni 24 Kari mektupları Varşova 1411 m. Bir mahpusun mektubu İ Kackari, Minlme; Gazetenizin sütunlarında dai- ! Waldtenfel). 22,35: Piyes. ma « vukubulan — ceraimden bahse-| Caz. diliyor. Biraz da bunun aksi Yel 2 rafına imalei halem © edilerek se Badaperte 550;m. nelerden beri bapisane . köşelerim! © 18,35: Ruhi konser de hürriyetlerinden ve her türlü | 20,20: Piyes. 21.50: Musiki hukuku beşeriye ve içtimaiyeden | çalı bir © müsahabel mahrum ve bir kısmı bazı garaz | 2235: İ fon ile). 19,05: ve iftiraların - kurbanı ve “hatayı | mı. 24.05: Plâp ile caz. adli neticesi mazur. ve masum; | za kismen de muktezayi kader ve | | Münih 532 m. talih iradelerine hâkim olamadık- ları ve şedit elem ve ıstırap tah- tı tesirinde kalarak gayri şuuri tehevvür anlernde yaptıkları ce- raimden dolayı kanunun tayi etüği cezalarmı çeke çeke ıslahı | hal etmiş ve yaptıkları. cürüm- Yordam bü auris barı'daamek. ve | sie Temsi “Şık Hintliler” operasından sa) neler. Viyana. 517 m. vallı insanlardan ve bunlara kar- şı merhamet ve şefkat ibrazı da lâzımei insaniyeden bahsedilse ne olur? Şu bir sene zarrfnda komşu hükümetlerden: Rusya, Bulgaris tan, Suriye, Fransa, İtalya, Al. ükü nin mahkümla | zr (Dario Medina'nın 21.55: Melodram liath arasındaki ğ Gustave Marcho takımı rmasiki). Prağ, 487 m 18.55: Gramofon. — AE çi “Da | Rapro | Bugünkü program 18,45: Nebilo, İsmail Hakka r. ders (ilerlemişlere) 21 22: Tanburi Refik B. ve ar- | Königscusterhauzen 1635 m. 2220: | Maks Hartmann tarafından tagan (Schumann, Wolf, Schubert). 3 Car, 18.05: Oda musiküsi Terameo- Hafif musiki. İ 21,05: Orkestra konseri (Reissin- İ Kereisler, * 24: (kiliseden). i par- musikiye. İ İmre Magyari Sizan takı- 20.30: Mandolin konseri. 21.05 22.35: Odeon'dan naklen | 18: Maurice Ravel (gramofon aşk şarkıları). 18.45: Müsaha- pişman eylemekte olan bu za-| beler, 20.45: Cbariy Gavdrio ca- kile). |Zeybek 'aganni klübü heye- | Ismi altında Türkçeye adapte edilen Fransızca sözlü ve şarkılı BENİ Opereti buakşam GLORYA'da Roger Treville, ve Ramazanın son haftası münasebetile büyük varyete numerosu Jacgweline Francell HANSEN hokkabaz sahnemizde icrayı san'at edecektir. Fiatlara hiç bir zam yoktur. Jurnal Sinema muhiplerinin en çok sevdiği KATE de NAGY tarafında temsil edilen BİR ÇİÇEK İİ iKİ BÖCEK İİ Fransızca sözlü büyük ufa filmi MELEK Sinemasında Bugün OPERA'da DON JOSE MOJİKA Kara Kartal İspanyolca sözlü ve şarkıl filminde Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbeday: Temsilleri Bugün süvare 1 saat 21,30 da (Sarı IN M5 h- |Opereti İİ meme: Yeni eserler değil aksini elde rini reklâm et meyiz.. Eğer film - dışarı reklâmdır ve ne yazık ki; hiç bir işe yarayacak şey değildir. kayesesini size bırakıyorum. cut olduğunu bildikten son memleketler için yapıldıysa o ralarda maalesef türkçe anla- mazlar... Anlasalar bile bu film den birşey anlamaya imkân yoktur. Biribirinin yüzüne tü- tün dumanı üfleyen o ve şarkı söylemek isteyip te söyleyeme yen iki gencin filmini harice çıkarırsak tütünümüzü reklâm j edelim derken bedii zevkimiz. hattâ en basit zevklerimiz hak kında fena fikirler vermiş ola- cağız.. Film türkçe olduğu i-| çin reklâm da yapılmış olmıya cak.. Tütün reklâmı nasıl yapr Mir bilmem amma, herhalde bu filmdeki gibi yapılmadığı mu- bakkaktır. Geçenlerde Pariste İayan kazara içtinap edili bir münakaşaya li bütün ayıp" Tabii ya- anın beklediği de bu değil E. bu bir kâr değildir... ropaganda bir ilimdir paganda, reklâm bir var, nesi yo' olmazsa Av- gazetelerinin mektep ve lânlarından görüp öğre- iz ve böyle bir ilmin bizim bilmediğimizde Mezarlıklarımıza ne- den seyyah gelir? İstanbula gelen seyyahların gördükleri (curiosit&) meraklı şeyler arasında büyük mezar- İıklarımız da vardır. Dostlarım dan birine birgün sordum. — Bu mezarlıkları seyyah lar ne diye görürler?. Mezarlıklarla uğraşmış, on- darı ıslaha çalışmış bir adam olan muhatabım - içini çekerek cevap verdi: — Böyle yerlerde ölüler na- sıl olup ta dirilmiyor ve kaçmı” Yo diye gelip seyrederler. ledi, kadınlar arasında bir (Zarif si- |- ğunu anlamıştım amma, ne ya payım, yüreğim dayana madım, içeriye aldım. Rogers'in sırtına bir tekme vurarak, çamurlu gübreli kar suyuna fırlattı, Kar hâlâ ya, ir hâla esiyordu, O- İlm havası... Kurtulmanın bir tek yolu vardı: Gidip teslim ol mak.. Ve çaresiz £idip teslim oldu, Paşabahçe fıkara perver cemiyetinde | Paşabahçe Fıkaraya yardım ceşmi- yeti senelik kongresi Yarın yapılacak tar, Bu fıka: yer cemiyeti Rama. zan münasebetle elli fakirine şeker, üzüm, yağ, sabun, , PSYNİF patates un ve birer çuval kömür tevzi etmiş : sevgili Cümhu riyet hükümetimizin de hiç ol- mazsa hükunünün bir kısmını çek 21.05: Orkestra | isi). 22.05: Büyük ta- | Chi | müsamere. 23.30: Caz or- ganni Üveyana Türk. romanları" miş olan mahkümlar hakkında b.) kestrası, razı şefkat ve adalette bu hükü-| © Zangenberg, 472m. metlerden geri kalmıyacağını cas |" 2135. «A ni gönülden ümit etmekte ve bek» “Riel lemekteyiz. Aramızda sekiz on seneden be- ri hapse düşmüş ve Cümhuri mizin asarı ümran ve terakkisini | Sgambati, Sibelims, gi iş, fes, sarık devrinde gir! yaz, miş ve hâlâ dışarıdaki insanları Dİ öyle tahayyül eden ve on senede meydana gelen yaran asırlık fey- yaz medeniyete ve öndan hissse ment olmağa kavuşmak çırpı ice zavallılar vardır. Bu münsi insanları bu devre: içtimai. yede hatırlanması hükümetimizle ve adliye vekilierimizden ve bu hususta tavassutu da milletin ve bikeslerin tercümanı olan muhte. rem gazetenizden rica ederim, Gaziaymlap hapisanesinden: Ö. Remzi Roma, 441 m. ). den “FAUST” naklen) operası Kadıköy (Hale) sinemasında 24 Kü, Sani Salı akşamı Türk - Yunan artistlerinin iştirakile OTHELLO GAVRILIDİS : Otello. ERTUĞRUL Sadettin; Yago. “Ariadne auf naxos” | İ isimli Richard Struass'un operası. 21.50: Senfonik konser (Zuelli, Gownot 20.45: Gounot'nun eserlerin. » (operadan “#illiyet,, in romamı: 39 n seni çağırıyorum sevgilim! un, o geliyor... Ni- Defterimi kapatırken Salonda vazolara çiçek koyu- ım, Birden bire demirden iki çe gibi el, ellerimi kilitledi. yakında baba olacağını Be nmere tebşir ettiğini ha- weli beri, kaç gündür bu fır. — Leylâ bu hayat böyle de demez.. Hayır. im- İkimizden birimizi i Senden uzakta a iğneyece- « Leylâ. Bir şey söyle.. ri Bilmiyorum ne, fakat bu tücü vaziyet ortadan kalksın zyaşlarımla ıslanan elini 1s- daklarıma götürdüm: Bedi Muammer... Kalbim samimi hislerim ebediyen SEN ve BEN Muazzez Tahsin senindir. Fakat Nejat. O... Doğa- çak çocuğumun babası! özümü bitiremedim, (Bedi Muammer bir çılgın gibi odadan kaçtı ve bir daha onu görmedim. Günler var, Adaya gelmiyor.. Bin türlü bahanelerle bizden kaçıyor. Meyus.. Meyusum, Yakında ana olacağım, Bu ye- pi his benliğimde yeni bip ufuk açı yor, Fakat defterimi son defa ka- pamadan evvel, ne olursa olsun kal bimin en derin ve en temiz hissi- nin sana ait olduğunu., Seni unut- mak değil, bir saniye olsun ben- den uzaklaşmadığını tekrarlayo- rum, Bana inan Bedi Muammer, benim biricik sevgilim! Ben zavallı bir ana olacağım... Çocuğum. senin ve benim çocuğu” muz değil! Leylâ; canımda, etimde | kaz gın bir demir gibi dolaşan kıskanç İlk, bu gece odamı bana cehennem seninle geçen günlerimin her sani- yesini kendi kendime tekrar yaşı” yorum.. Beni sevdiğini. Sıcak kal- bini bir defa verdikten sonra geri almayacağını düşünüyorum... Bu teselli, içimi, bir dakika için, yatış tırıyor, Fakat o.. Çocuğun babası! Ne zavllı.. Ne çaresizim bilsen Leylâ, Bilsen, bana acır, başım” da yanan ateşi elinle alır söndü- rürdün, Senden bir deli gibi; bir çilgin gibi kaçtım... Aylar var; içimi bir kurt gibi kemiren dert işte bul. Sana veda etmeli idim.. Son defa gözlerime daldığı nı görmeli... Ateş dudakların sıcaklığını duymalıydım. Seni artık görmiyeceğim... Hiç hiç görmiyeceğim! Kaçtım, senden uzaklara. Çok uzaklara kaçtım. Aramıza soktu- ğum aşılmaz dağları, nihayetsiz denizleri görsen korku ile arar” dın Leylâ! Fakat burasını bilmeye ceksin, nerde olduğumu hiç bir za man bilmeyeceksin; burası dünya nın sana yabancı olari bir ucudur. Senden uzaklara kaçtım Leylâ. Fakat sen bende varsın!. ». Bu gece bütün hayatımı senle beraber tekrar yaşamak istiyorum. Penceremi açtım... Dışarıda ku duran. taşan, göğreyen bir deniz var. Sen- bu denizleri bilmezsin. Bizim yatkın mavi denizlerimize hiç benzemez, İşte ben, bu kuduran dalgalar karşısında haytımı kurdum. Kayalar üstünde kule selen küçük bir evim var... Rüzgâr ve fırtma, hiç durmadan bu evi de- ler, geçer, Ihtiyar bir. kadın. hizmetçimle beraber burada yaşıyorum... Ha- yır. ne diyorum?, Yaşıyoruz... Sen ve Bu evin her tarafında canlı olarak sen varsın. Odalarım senin dolu.. Har boyda. Her vaziyette. Her kıyafette, Yatağımın karşısın da seni sandalda görüyorum. Be raber gezdiğimiz sandalda... Masa mın üzerinde, sın. Fakat Yastığımın altında yaşa" yan resmin isi biliyor musun? Hani bana geldiğin o karlı günde. Beraber geçirdiğimiz ilk ve son günde, divan üzerinde bir ara uyu muş, yahut dalmıştın. İşte o vaziyette, gözlerin ka: palı iken senin gizlice resmini çek miştim. Orada tam manasile sen- sin ve benim.. Yalnız benimsin. çamlıklar arsında. O gün yalnız sen ve ben vardık. | candan aşkın resimlerinle | | Kalbinde ve başında başka hiç bir yabancı hatıra yoktu... İşte en çok sevdiğim resmin 0... Her akşam, saatlerce, sana ba- kar.. seninle yaşarım... Sen ne- vedesin Leylâ? Beni hiç hatırla” yor musun? Dünyanm bir ucun da seni düşündüğümü., seni sev diğimi.. gözlerim fırtınalı bir w fuk görürken bütün mevcudiyeti- min sakin, durgun bir ufukta seni ve çağırdığını biliyor musun? Leylâ, seninle yazadığım her günün hatırası benliğimde yer et- miş... Onlardan ayrılamıyorum.. Kanımdan, etimden (ayrılmadı. ğım gibi, > Bu hatıraların ortasında, te- miz ve yüksek sevgilim. sen, bir sultan haşmetile yaşıyorsun, beni yürütüyorsun, yaşatıyorsun, Bazı dakikalar biliyor musun ne düşünüyorum? Her şeye rağmen aşkımızı yaşatmalı idik! Bunu düşündüğüm vekit, seni görüyorum, soğuktan üşüyen o muzları göğsüme sokmak ister. ken: — Aşkımızı kirletmiyeceğiz. değil mi Bedi Muammer? diyor- sun, Niçin o gün sana aşkın, sahici, bir zaman, ne ini veren güzide edip ve romancı Akn Gündüz Bey yeni bir eser neşretti: Üveyana. İ Akanın samimi görüş ve sezişleri- nin mahsulü olan vezene onun kes kin zekâ ve kudretli üslübu ile bezenen bu li edebiyat lâyemutların- dan birisi olacaktır. İçtimai ha- İ yatımızm yaralarından birisi üze- rine bu eserile de hüviyet ve var- lığını koyan Akayı tebrik ve Ü- veyanmeyi bütün okurlarımıza tavsiye ederiz m Holivut Holivut'un 3 üncü sene sayısı çok güzel resimler ve en son sine- ma havadislerini havi olarak inti- sar etmiştir. olursa olsun kirlenmediğini söy- lemedim? Niçin seni buna inandır- mağa çalışmadım? Bu delicesine hayal bir hakikat olsa idi, o zaman sen ve ben bir vü cut olacaktık... Sen bende ve ben sende yaşayacaktık. Leyla, Leylâ.. Bunu niçin yap mi ? Niçin sana o kadar ya" kınken o kadar uzakta yaşadım?Ni çin, aşkın ne olduğunu bilmeyen sevgilim, sana sevgiyi o öğretme- dim? Kaşlarını çatıyorsun, mektubu mu okumak istemiyorsun artık de ğil mi? Seni gücendirdim, saf kal / bini incittim... beni affet Leylâ!.. Bir daha böyle çılgın hayallere kapılmamağa çalışacağım Böyle düşündüğümü istemiyorsun, bili- rim, Fakat, kafamın . içinde çılgın hulyalardan başka bir şey yaşat- manın imkânı var mı? Hani şıma- rik çocuklar olur, ille de gökteki yı ve yıldızları isterim diye tuttu rurlar.. Ben de öyle bir şey istiyor dum : Seni bütün bir gün burada., kur duran şu dalgaların karşısında, bir yamacın üstünde kurulmuş olan küçücük evimde görmek... beraber yaşamak!, (Devamı var)