Milliyet arın umdesi aMİLLİYEZ» tr. 19 K. EVVEL 1932 ldarehane: Ankara caddesi, 100 Ne. Telgraf adresi: İst, Milliyet Telefon Numaraları? Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 dürünün arkasma saklanıp tariz et- ABONE ÜCRETLERİ: Mk m ii iyorum.: arz ar içi e sadade ör ğ > 3 aylığı 4— JE om eg ee i « » v8 14 — Şİ ihmal ederek onlara fenalık ettikleri — »— Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur. Gazete ve matbaaya ait Cümhuriyet spor Muharririne cevap Bir hafta kadar oluyor, 30 ne Galatasaray - Fener - ra kamara ürk e müslüman gayrimütte- Bl kalinkar vur. Türk gençliği bera- kılıp yabancılar mı korunuyor” diye Sağıranlarm bu çeşme hamle man olmayan o tetik diğer bazı “Tie kulüplerini | halde toplayarak bir turnuva yaptığma işa ret etmiştim. Amma, Geler, 1 — Olimpiyat liki aleyhindeki ' Sıhhi Kaip, hekimlerle cerrahlar elinde Bu yıl Pariste toplanan cerrah- lar derneğinde konulan günlük meselelerin biri de buydu: Cerrakların albe el atması. Kor lemedim: muharriri iş zat bu sene 2 mke. şahsiyeti mâneviyesi diye tahayyül edilen bir (ruh) yapmaz. Sermuhar- rir, neşriyat müdürü falan da bunun In meşgul olmaz. Böyle şeyleri spor muharriri tertip eder, gazetenin mu vafakatini alır ve yapı. Binmena- leyh o turnuvanm gazeteye iza fe edilir amma fikir ve teşebbüs #por muharririne gittir. Şu halde ay ni adama bu sene gayrimüttefik ve gayrimüslim kulüpleri, geçen sene müdafii olduğu teşkilâtla tesisi mü- Basebete sevkedecek yerde bir turu va tertip ederek onlara teşkilâtln a- lâka tesis etmenin hiç bir faidesi ol- madığını ve bilâkis teşkilâtlaki ku- lüpler gayrimüslim ve gayri Türk kulüplerle müsal yapamadıkları İeceğini gösterdi. Evvelâ şunu söy- Bu | leyeyim: Ben gayrimüslim ve gayri Türk kulüplerin teşkilât haricinde bırakılmasının ve onlarin temas edil memesinin şiddetle aleyhindeyim. Bunlarla maç yapı cin bir zarar telâleki ederim. ! matbuntta derin hislere ei kök Skam TES oetmhleze ya nılmayan bilgilerine ve teknikle- rine güvenerek kendilerinden ev- vel geçmişlerin el süremedikleri lara bıçak atmak huu- sunda gösterdikleri cesarete bun- dan güzel örnek olamaz. Kalbe uzun reüddet el sürülemez sanıl- dı, Şüphesiz düzeni bozulmuş uzvu düzeltmek, düzgün çalışmasına karşı duran engelleri kaldırmak onu zayıf düşüren ârızaları defet- yoktur. Yalnız İ göğsün içine kadar işlemiş, kalbe dokunmuş yaralardan bahseder. ler ve “hemen bunu kapayınız ve öte tarafını tabiate ve Allaha bir | rakınız!” demekle iktifa ederler- di. Meshur cerrah Ambruvaz Pa- re'nin dediği gibi: “Ben Onu tı- mar eltim, Allahta iyi etsin” Yirminci asır, geçenlerin pek dilli | bir suruşla çizdikleri bu sırlar aşi. 1902 yılında ilk defa olarak cerrahlar san'ntlerinin bu ktsmile | uğraşmağa başladılar, O zaman- dan biraz önce Farina adlı bir cer- rah kalbin yaralarını dikerek e- hemmiyetli bir adım atmıştı. O vakitten beri bu keyfiyet hemen hemen her günlük işler sırasına | girmiştir. Muharebe bu hususta | yeniden bir ilerilemeğe sebep ol. | du. Kalbe saplanmış, nescine ka- Jüpleri geçen sene üç büyük kulü- bün çıkması yüzünden zâfn uğradı- üns akşam nüshasında yazdığı İs- tanbul teşkilâtına girmeye teşvik > meli, halbaki o Türk, ecnebi ve) gâyri Türk takımların bu teşkili girmeden de müsabakalar yapacağı: | nx, gözelelerin himayesine mazhar olacağını gösterecek bir teşebbüs ya pıyor. Dünyanın hiç bir yerinde mat buat, başı bozuk spor teşkilâtını ko-| Maahaza kabahat kendi kârı| inen ve okuyucusunu arttır. in tedbirler alan gazetelerde değil, on beş yirmi Türk kulübünü İstanbulda kayıtsız, kuyutsuz bıra- | karik onlara memleketin spor teşki | (Cümhuri; il Yeni ie Mim bl lâtma girmeden de pek güzel spor Tüy çe ai e eleği e Li bir yu yapabileceğini görtertn İstanbul 2 — Bu like edilen hücum içine | daha geniş bir kmdro ile ayni mümese | eutakarındadır. gayrimüslimleri aldığı i an ai 165 | se tarafından ihtiyar edilmesini de| Venizelos iç yılımağa teşebble ettiği şim) garip girmeme Seydi, Bu seneki yarenlik ne?! Ce-| Galatasaraylı mı? e (Cümhariyet) ise gayrimüt.| çen sene olimpiyat likinde meveat| © Dünkü (Son Posta) gazetesi İs tefik Türk kulüplerine maçlar yap- Hrarak onlara hizmet ediyor. 4 — (Felek) mantıksızdır. Bu o- labilir. Amma onun gölgesi olan ve| teşkilâtta vazifesi bulunan Bürha- neddine bu mantıksızlık yakışmaz. Ve işte cevabı: Uzatmayalım: Geçmiş gündür e Cümhuriyetle (Yeni Gün) tü biribirine karıştırmış olabilirim, Maahaza (Yeni Gün) (Cümhuriyet) | gazetesinin Büshası idi, Binaenaleyh işi hallet. mek için şu muadeleyi kurabiliriz: Yeni Gün — Cümhuriyet Yeni Gün spor muharriri — Cüm. huriyet spor muharriri Yeni Gün turnuvası > Cümhuri- yet turnuvası, Bunlar itiraz edilemiyen “ma- lâm” lardır. Çünkü Yeni Günde im- zasile olimpiyat İikine hücum eden muherriri ün (Cümhuriyet) tur- muvasını tertip eden adamdır. Yeni Milliyet, ip | maz 10 olan gayrimüslim ve gayri Türk ku lüpler şunlardı: Pera - Kurtuluş - İtalyan takımı. ! Bu sene Cümhuriyet turnuvasına davet edilmiş olan gayrimüslim ve gayri Türk takımlar da şunlardır: Pera - Kurtuluş -- Arnavutköy - İtalyanlar - Bulgarlar. Geçen sene Olimpiyat likini dağıt Farm pamela iyat üzerine İs mintakası nizamsız bir şekil. de Para Kurtuluş ve İtalyan takim | rak tanbulun usta bir damacısı ile mülâ rt yeymap Nahlettiği sözleine ba. kılırsa hoş bir adam. Bu zat tercü- mmei halinden bahsederken: İ — (Venizelos) la Galatatarayda | beraber okudum. diyor... (Venizelos) un merede oküduğu- nu bilmem amma Galatasarayda oku pkk Mim Şa halde ya bu b ur m, yaka KE Venizos (bd) da İstanbula gelip Galatasarayda © Dn müsaadelerini geri almış ve el - Galatasaray ve Beşiktaşa bu iplerle çine klz olaki. Bu sene bu takımlar gayrimüttefik kulüplerle çatır çatır maç yapıyor ve sos çıkarmak şöyle dursun bu müsa bakaları (Cümhuriyet) gazetesi ter- #p ediyor. E, bunu âlem yutar mi?.. (Cümhuriyet) gazetesi eğer Türk kulüplerine ve Türk teşkilitma yar- dım niyetinde ise gayrimüttefik ku- Acah Map Napoleon'ln da tanışmış madr?.. Kani elinle İsmail Hakkı Beye Mektubunuzu aldım. Fazin tafsi- İât için gazeteye teşrifinizi rica ede- ceğim. Hürmetler. (Cuma ve pazar- dan başka her gün dörtten sonra) FELEK 'dası görülüyor. yolu kesmek, senputik dar girip kalmış mermi parçaları oluyordu. Bunları oradan çekip almak lâzumdı. Ve, bu yapılmıştır ve yapılıyor. — Bir kaide altına alın- mış olan bu ameliyeler buyün cer rahlık sahasının bir kısmını teşkil ediyor. Bu türlü ameliyelerde mu vaffak olan Leriş, Lenorman gibi | meşhur cerrahlar raporları ile, da gitmek için cerrahlara | daha ziyade emniyet ve cesaret verdiler. Bugün cerrahlar kalp ü- zerinde üç türlü iş görüyorlar: | Kalbin sinirleri; kalbin zarfı, zat kalbin eti üzerine ol sürüyor- lar. Bu üç zümredem biriöcisinin gok mühim bir kalp hastalığında | göğür hünnakında çok defa fay- nakları vardır ki ıztırabıma güç akay ve sonundan endişe edi- lir. Bu vak'alar da iztırap hafifle- « | tebilinirse de hastanm camı emni- yet altına almamaz, Böyle hallerde cerrah sahneye girer. Bu müdaha le şu enasa dayanır: Göğüs hünna kı, çok kerre kalpten başlayan ve gene oraya dönen bir refleksten ileri geliyor; ve bizzat kalbi bes- leyen kan sisteminde bir bozuk düzen işlemeye sebep oluyor. İşte bunun için bu reflekte sebep olan sinirinin © parçasını kaldırmak düşünülmüş- - Bu sinirleri kermek ve onlara ğı olan hazı düğümleri kaldır mak, bıçak işi olmayan daha tat- İs ve hafif uzullerden ziyade mu- vaffakıyet vermiştir. Bu usulün muvaffakıyetle neticelenmesi için vak'aların ilerileyerek dehşet kes betmemiş olmaları lâzımdır. Bu- nunla beraber muvaffakıyet zi; dedir; on bir vak'adan yalnız iki- si beklenilen neticeyi vermemiştir. Şüphe yok ki, cerrahlığın nazik | bir kısmı, lâkin çok heyecan ve İ ümit veren bir kısmı. Çünkü her vakit tamamile iyi etmese bile ha yatları hemen hemen durmuş, 1z- Urapları dayanılamayacak derece yi bulmuş ve ölüm gölgesi üzerle- rine düşmüş hastaların bir çokla- rmm ıztıraplarını azaltıyor. Kal- bin mahfazası üstünde yapılan a- meliyelere geçelim. Kalp iki kat- lı ince bir zar torbanın içindedir çi bir de ey Kuda kalbi ken rm müzmin in Hehegiisemmee, gerek torbanıa ge- rek bu zarla civardaki uzuvlar a- rasında yapışıklıklar. ve bağlan- İ malar peyda olür. Bu yapışıklık. (lar, bu bağlanmalar bu düzenli birliğin düzenini bozar. Bu zarla- Tın müzmin iltihabı nadir görülür, çünkü müzminleşmeden hızla u- Zursuz bir âkıbete doğru gider ve bu hızlı gidiş Lenorman'ın de- gibi cerrahın en cüretkâr mü dahalelerini haklı gösterir. Elde istatistikler var ki ölümleri pek az sürecek hastaların. hanrtal akları ye ez çek çalışmak kabiliyetini kazandıkları ve | hekimden yardım — göremiyöcek bir gere İde bulundukları için surette malül olarak yatakta kal. maya mahküm olanların cerrahın müdahalesile kurtulduklarını gös teriyor. ... Cerrahlığm bizzat kalp üzerin. de ne yapmak istediğine ve neler denediğine gelince; meselenin he- yecanlı parçası burasıdır. Cerrah- lık burada hekimliğin bir ey yap mağa kudreti kalmadığı zaman o- nun yerine geçmek istiyor. Mese- lenin iyice anlaşılması için şunla- rm bilinmesi lâzım: Kalbin içinde başlıca dört delik vardır. İlk sıra- da “buteyn ve üzeyn” denilen boş akları birleştiren delikler gelir. | Bu deliklerde gayet ince yapılmış Öyle göğüs hüm-| kapaklar yardır ki kani geçmesi tizamla açılır ve keme Di. ikisi, ilki büyük damarın delik ir; bu damarların birisi ak ci: yek merke rig e müvellidülhumuzalanmak için ci- Zerlere götürür. Öbürü aort dama rıdır ki akciğerlerde humuzalaşan kanı umumi na döker. Burada da küç paklar vardır ki güvercin yuvası” na benzerler ve damarın deliğin- den geçen kan damlasının geri dönmesine engel olurlar. İnsan uzviyetinin ıztırap çekmemesi için bu kapak sisteminin düzgün ola- rak işlemesi icap eder. Tâ ki kan geçeceği delikleri açık ve geçtik- | ten sonra geriye dönmemek için kapanmış bulsun. Öyle vak'alar 0- lur ki kapakların bu açılıp kapan biz | ması biribiri arılnca muntazam ol | maz. Kalp hastalıklarının bir kıs- İ mı bu yüzden teşekkül eder. Ve hastalık iki türlü bozukluktan ile- ri gelir: Kapakları tamam olmaz, deliği lâzım olduğu kadar kapa- yamaz. Yahut deliğin kendisi da ralmış olur, kan dalgasına gergi gibi geçit vermez. Vak'aların pek İ soğunda hekimlik, şüphesiz tabii halin iadesine, yıkılanların tami- rine değil, bu gayritabiiliklerden ileri gelen ıztırapların önüne geç meğe muvaffak olur. Müzmün has talıklar içinde müzmin kalp hasta bkları belki en ziyade bir ömür temin edenlerdir. Bazan öyle vak alar olur, hastanın hali o kadar fenalaşır ki en akıllıca ve en âlim ce yapılan tedaviler tesir etmez. Böyle vak'alarda, eğer iyi netice vermek ihtimali varsa, her çareye laması faydasız olduğu zaman cer rahlık onun yerine geçmeğe yelte nir. Cerrahlığın elde bıçak man üzerine bu ateşli atılışma (yeltenmek ) diyişim, bu türlü iş- lere karışmaların, bu güne kadar, pek ender olarak tecrübe sahasr- nı geçmiş olmalarındandır. Mese- eksik kapaklari tamamlamak in cerrahın müsaade edilmez. İyi işlemeyen bir kapağı kuvvetlen- germek, yahut yeri ne yenisini aşılamak henüz de- nenmemiştir; bir gün gelecek bu da olucak. Deliklerin darlığında, bilâkis işe girişilmiştir. Bu kadar zor olduğu, meseleyi enine boyuna çekiştirmeden anlaşılır. Bir kalp, bir el, bir ayak, bir bar- sak gibi evrilip çevrilmez. Onun bir düzüye vurması, hiç şaşmayan bir düzenle vurması hayat için lâ- zımdır. Yapılması lâzım olan şey- ler, hiç bir motöre benzemiyen bu motörün içinde yapılacaktır; alışan ve içinde daimi surette li dnlüm bükük avda işli de çalışabilmek için ne kadar in- ce ve sıkı tekayyüdat ister. Tehli- ke çoktur; ve biraz da teessür ve- ricidir. Bunun içindir ki ne kadar cesur olursa olsun cerrahlık bu husustaki projelerini ancak tecrü be hayvanları üzerinde tatbik ede bilmiştir. ifesini yapmasını | bozmamak için ilk önce kalbin yerim İni aşmayarak © işe girişmek denem miştir. Meşhur cerrah oo Tüfiye kal bin üzeyn denilen kısmınm yumu- sak ve kabarik cidarıa, eldivene parmağını sokar gibi parmağını sokrnuz ve bu parmağı, genişlet mek için daralmış deliğe daldır- mıştır. Tüfiye'nin bu süretle ame- Tiyat yaptığı basta yade sonra sekiz sene yaşamıştır. muvaffakıyete rağinen bu rl müdahalelerin sürekli muvaffakı- yetler vereceği umulmuyor. Bü- yük tehlikeleri göze alarak kalbin içine girmek, Kutranu arttırmak — daralmış kalp deliğine onu ,enişletecek, yahut kenarlarını İ kesecek bir Alat aokmak Istmdi. MATA - erkenden BEKÂRLI Filmi, sevimli ve ere ik bir Akit İzmirli Halimağa Zade Naciye Hanımla Hamamcı Zade Zeki Be- yin akitleri dün Beyoğlu dairesin- de kibar bir halk huzurunda icra kıldığını haber aldık. Tarafeyne saadetler temenni ederiz. Duvayen bu işi ilk önce yapanlar» dan oldu, ise gözle görerek kal lışılmak düşünüldü ve kalbin içini göslerecek (o bir alet yapıld. Bir defa da bir adam üzerinde bü su- retle ameliyat yapıldı ve itiraf et meli ki bu da muvaffakıyetsiz ol- du. Şimdi köpekler üzerinde ame liyata devam olunur; şimdiye ka- dar elde edilen neticelerin bazıla rı bu döşüncelerin, hiç olmazsa, doğru ve tahakkuku mümkün ol- duğunu gösteriyor. Düşünceden ini yakın bir âti göste- ... Daha bir çok araştırmalar yapı” hyor ki kalbin tedavi usulünün bu beyecanlı faslını zenginleştirmek- le neticeleneceklerdir ; belki de cer- Tahlığı daha bambaşka (bir yola yünülteceklerdir. Kalbin ve bahu- sus onun sinir manzumesinin fizi- yelojisinin henüz bize açılmamış sırları vardır. O perdeler kalkar- sa işin rengi değizecektir. Şimdi- lik bu kalp cerrahlığı nazari ve sırf tecrübi olmadığı zaman, istis nai bir müdahale mahiyetindedir. Bu cihetle bunu yerinde sayan he kimlik zararma olarak cerrahlı ğı terakkisile bir kere daha ö- vünmek için bir bahane etmeme- lidir. Bilhasa kalp hastalıkları faslında bu pek haksızlık olur. kis hekimlik hastalıkların yaptık- ları karışıklıkların nasıl doğduk- larını, nasıl yürüdüklerini, nasıl tedavi edilebileceklerini derin de- rin araştırıyor; fiziyoloji ve klinik sahalarındaki bu araştırmalar teş hisin temelidir. Teşhisin kat'i ola» rak konması ise cerrah için elzem dir. Cerrahın müdahalesi lâzım gelip gelmediğini hekim tayin ede cek ve her ikisinin birlikte çalış- masından yeni ümitler doğacak- Bu akşam MELEK ve ELHAMRA sinemalarında Mevsimin en güzel filmi HARİ Şaheserini yaratan misilsiz yıldızlar: Greta Garbo - Ramon Novarro Bu filmi görmemek hiç bir film görmemiş olmakla müsavidir. Tamamen Fransızca sözlüdür. DİKKAT: Fiatlarda zam yoktur - Biletleriniz aldırıdız. Bugün yalnız mstineler'& Bir Millet Uyamyor FRANZ LEHAR'ın maşbur opereti ĞA VEDA My lâtif bir musikiye şabeserdir. Baş rollerde: LARIHA EGGERT - ERNST VEREBES - Rolf von GOTH Bu persembe aksamı ARTİSTİK sinemasında | iş ve | Milliyet bu sütunda iş ve örme gri 74 iri itiyenler bir mektne- melidirler. İş isteyenler 4 sene daktilo, kasadar ve muha muavinliklerinde bulundum. körü- | Bon servisim vardır. Türkçe, Fran- Kefalet sizça ve İngilizce bilirim. verebilirim, Ufak bir maaşla iş arr yorum. Arzu edenler adre 86 mektupla müracaat etsinler: Mil. liyet gazetesi iş bürosu 5. N, ... Gidi ve malimatlı bir genç ken tanbul Posta Kutusu 46 V. B. adre. sine yazılması. * On senedenberi piyasada mü- teaddit komityoncular (o nezdinde (plasye) vazifesile müştegil idim, Piyasayı eyi tanırım, ciddi bir ko- derhude ederim. Milliyet İş bürosu- na ofe rümuzile müracaat, ez Alafranga ve alaturka mutedil üe- retle ailelere piyano dersi veriyorum. raya e Beyoğlu Aynalıçeşme Zeren sokak No, 21. Piyanist Melek. İrtihal Kıymetli ve vatanperverliği ile tanman doktorlarımızdan Hasan Rıza Beyin tedavide | bulunduğu Bakırköy hastanesinde — tasal- Tabu levhavi — hastalığından Ir tulamıyarak vefat ettiğini tesssür- le haber aldık. Bu devasız basta- İ Trakyada ve Umumi harpte | cephesinde çete teşkilâtma dahil olarak çalışmış ve Mü sene” lerinde Damat Ferit Hükümetinin zulmüne uğrayarak bir seneden fazla | Bekirağa bölüğünde yat- mıştı, Vatanı uğrunda birçok fe- lâketlere katlanan bu aziz ölü i- çin Hakkın rahmetini diler derli ailesile kendi SEN ve BEN olduğunu ve bu kadınlardan ne kadar iğrendiği hayatının ta içinde sızlayan bir acı ile duyar- dı. O zaman. kollarının arasında- ki bu ruhsuz vücutları ellerile iter ve günlerce onlardan uzak- larda kalırdı. Bu hissini anlatmağa çalıştığı bir arkadaşı, ona; — Karışık ruhlu adam.. demiş- ti. Hakikaten de öyle idi. Bu gündelik maceralar onu doyurmaktan çok uzak kalıyordu. O, bunlardan daha yüksekte ka- lacak ve düşmüyecek bir aşk, bir kadın arayordu. .çok genc bir dula ve. aradığı kadın bu- ERA, enik geçirdiği. ilk ay İar bir cennet saadeti olmuştu. O kadar biribrine yakın idiler . Jülyet, sarı saçları, koyu elâ gözleri veçok sevimli ve cana yakın şakrak (o tavırlarile (& Bedi Muammeri pek çabuk kavra; şt. Muazzez Tahsin nın yanında uzun senelerin Yor- gunluklarını dinlendiriyordu. O kadar ki,. ani bir vak'a olma- saydı, belki de bu kadını kendi- sine ebedi arkadaş edecekti. Bir gün, fabrikada alm müdürün onu görmek istedi haber verdiler, Kendisini, va lerden beri beraber çalışmanın verdiği o samimiyetle karşılayan sevimli yüzlü müdür, ona, kü- çük mavi. gözlerinde şeytani bir parıltıyla bakaral — Bedi Muammer. İstanbulun camilerini görmek istiyor musun? diye sorunca, Bedi Müammer, için- de, kal in en ince bir damarının sızladığını duymuş ve müdüre ce- vap vermeden, bir şimşek kadar çabuk, gözlerinin önünde güzel İstanbul ışıldamıştı. Güzel İstan- bul ve Ayşe teyzesi,. — Tereddüt ediyorsanız, bir baş kasını gönderelim. Bedi Muammer, acı bir gülüm- seme ile: Tereddüt mü? Memleketime Sözlerini. ne zaman belini e — *otanbuldeki şubemize bir tayyare gönderilecek... Orada yal- nız yirmi dört saat kalmanız şar- tile bu vazifeyi size verebilirim. — Peki.. yalnız yirmi dört sa- at... Ne zaman gideceğim? — Yarın sabah. Ertesi sabah.. Jülyete veda &- derken, bütün taşan heyecanma rağmen, biraz müteessirdi. Uzaktan ince minareleri gör- vel ü m gözleri o yaşardı ve nazarında bir hiçe imi yalar e iekibiik yalnız kendi güzel memleketi ve onun, ciğer- lerine tatlı gelen havası, Yeşilköy tayyare meydanma saat ikide indi. iki t isti. rahatten sonra İstanbula iner ve akşam Adaya geçer teyzemi gö- rürüm, Yarın sabah saat onda kalkacak Mesajeri vapuruna ye tişmeliyim”.., diyordu. Fakat, bü- tüm harekâtımızda bizi yolumuz- dan çeviren, bizi her şeyde ida- re eden “tesadüf” Bedi Muamme- rin projesini de alt üst etti, Tesadüfen Yeşilköy tayyare meydanma hücum eden kalabalı- re oldu, ordu, tesadü- İa Tnanbel ön linde yapılacak ti. tesadüfen yabancı bir Türk kızı ona yol arkadaşı oldu... Te sadüfen öleceklerdi, tesadüfen kür taldular.... Ve bütün bu bitip tü kenmeyen tesadüfler bir araya ge- lince, Bedi Muammer teyzesini göremedi. Ve ertesi sabah saat on- da Galata rıhtummdan demir alan Mesajeri vapurlarından birine bi- nerek Marsilyaya döndü, Fakat Bedi Muammer buse- fer yalnız gitmiyordu. Bütün ben- liğinde, i tablo gibi kızımın llbildiği kadar mağrur. Her halinde masum bir temizlik okunan, ateş gözlü bir kızın ha yalini de beraber götürüyordu. Bu hayal ona ne kadar yakındı. Bun- da şimdiye kadar tanıdığı kadınla” rın, ilk bakışta kendini veren göz- Onların yılışkan sokuluşla- rı yoktu. Bunda asil bir kanın kim olduğunu bilen bir kibarlı vardı ve işte bunun için Be- li Muammer, kanının son damla- bu hayalle kaynaştığı- nr duymuştu. Güvertede, ıslık çalarak aşağı yukarı dolaşırken; kendi kendisine acı acı güldü ve düşündü: İlk görüşte âşk mı oldum yoksa?.. Sonra, kendi içinin gururu, böy le dü: üinmekten onu kurtardı: sek buldum. Fakat ateş rinde yanmadan ondan dım. Bu hayalin, sevimli bi bi, bende hatıran Tale Ne Jülyet... Birden bire nasıl ma- nasız bir oyuncak gibi zihnine ta- kaldı, ... Fakat © garda onu karşı- layan ve kollarını hasretle boynu- na dolayan sarı erahierişkee çizip sız kızını gördüğü zaman içi gene yatıştı ve tabii hayat avdet etti. Şu farkla ki, bu ük seya- hatten sonra, İstanbulu daha has- vetle düşünmeğe ve teyzesini da- ha sik hatırlamağa başlamıştı. Onları düşünürken. bir çift a- teş göz, onda isimsiz bir heyecan ve azap uyandırıyor, kalbini biraz ezerek hırpalıyordu. Ne zaman tayyaresile | yalnız başma bir uçuş yapsa, bulutlar a- rasma karışan ince bir sesin; — Korkmuyorum. ne kadar is- iz elebilirsiniz! Dediğini işitir gibi oluyordu. Her defa yere inerken, korku ve cesaretle dolu bir çift gözün, ona meydan okur gibi gözlerine saplanacağını zannediyor ve bunu uşuçlar yapıyordu. Aylar, sonra seneler geçti. Jül yetle olan hayatı ve cansız bir itiyattan ibaret kaldığı halde, bu bir kaç saatlik macera. dan onda, her dakika yeniden yaşadığı bir rüya gibi, sevimli bir hatıra kalmıştı, Ve nihayet çalıştığı fabrika, Türkiyede yeni bir tayyare teşkilâ- tı yapmak için tesis ettiği şirke- tin müdürlüğünü ona teklif edin- ce, bu vazifeyi memnuniyetle ka- rışık bir ıstırapla kabul etmişti. Onun için, “İstanbula gitmek, teyzesini ve belki de ateş gözlü yoldaşmı görmek demekti, Teyzesini görecekli.. Fakat bu ismini bilmediği, ailesini tanıma- dığı genç kızı, büyük | İstanbulun hangi köşesinde bulabilirdi? Bu müşkülât ona ıstırap veri. yor ve onu titiz ve sinirli ya pıyordu. Öyle iken, Fransadan ve gözleri yaşları arasında bıraktığı Jüyetten kolaylıkla ayrılıp vapu ra binmişti. . ey a Uzakta., çamlıkların giz i şelerinde, kokulara ve karışan bir piyano sesi titredi. Bedi Muammer.. acı bir gülüm- seme İle sigarasını elinden attı. ği