YS 7 MEY EV i İ Milliyet Asrın umdesi «MİLLİYET» tir 9 T.SANİ 1932 İderehane: Ankara caddesi, 100 Na. Telgraf aöresi: Est. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matban 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için - Hariç için LK. LK 3 aylığı 4— 8— s6 , 70 14 — 2. M— 28 — Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 k- ruştur. Gazete ve matbaaya alt işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilinların me. #uliyetini kabul etmez. BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merke- zinden aldığımız malümata gö- 16 bugün kısmen bulutlu olacak rüzgâr şimali istikametlerden hafif olarak © esecektir. Dört günden beri devam eden fır. tina durmuştur. Bugün yağmur yağmak ihtimali yoktur. Dün hava tazyiki 766 milimetre en fazla sıcaklık 14 en az sıcaklık ta 11 derece idi. e De İki zihniyet! Dikkatli okuyun: Bu sonbahar başında Pariste iken bir gün (bulvar üzerinde bir çorapçı mağazasma girdim. (Derby) denilen çoraplardan bir iki çift aldım. Bir de askı beğendim.. Beş yüz franklık bir kâğıt verdim. Dükkânda tek başına çalışan bir kadın parayı bozdu ve bana yüz franklık bir | kaç kâğıtla ufak paralar verdi.. Akşam otele döndüm. Hergün kü gibi mutat para hesabımı yaptım ve gördüm ki; dükkâncı kadın bana yüz franklık kü. ğıt yerine bir ellilik vermiş. © kâğıtların rengi ve hattâ kıt ası biribirine benzer. Bende aptal gibi yutmuşum.. Ertesi gün doğru o mağazaya gittim... Alacağım cevabı bildiğim hal- de kadın hakkında hüsnü zan- da bulunarak meseleyi anlat- tım... Kadın cevaben: — Mösyö, dün akşam kasa “hesabımda santim fazlalık yoktu. Teessüf ederim. Hesa- bmızda yanılmışsmız. dedi. Ben ısrar ettim. — Madam! Sizi hiç tanıma- yan ve burada bir sürü mağaza ya girip çıkan benim gibi bir ec pebi hic yoktan size gelip elli frank eksik para iddiasında bu- Tunur mu? Buna imkân ve se- bep var m?.. Ben bu parayi si- zin iade etmeyeceğinizi biliyo- Tum amma bir kere denemek is tedim, dedim ve güva intika- mımı alarak çıktım, Enayi gibi “Milliyet, in romanı: 9 in romanı: 9 Aşk ko Bediadan Nihale mektup Sana yemin ediyorum ki Nihâl, artık hiç kimseyi sevmiyeceğim. Kalbimii. aşkın bütün üzüntüleri- | me, sonsuz ıstırap ve acılarına ka- | payacağım. Bundan böyle haya- tamı kendi işimde yaşayacağım. Günlerimin sakin ve müsterih 3a- | atlerine hiçbir erkeği karıştırmı- | yacağım. l İ İşte seni görüyorum. Her şeyi| çabuk kavrayan zeki bakışlarının | meraklı bir sualile gözlerimi del- mek eren e mü tecessis bi — Ne ik Neden Ümitsiz ve mustaripsin Bedia. Söylesene!... istediğin halde, gene sa lecanla benim anlatma. bır ve mar Sabihle iki senedir, ne kadar işli ve derin sevgile bağlı olduğu” musu bilirsin. Bu sevgimizin tatlı ve gizli saadetini sana anlatmak birax zor olacak Bedia; her saati için sayfalar ca yazı yazsam, gene sana bunla. bizim elli frank uçtu gitti, Şimdi bir de şunu dinleyin: Dün İstanbulun en maruf tuhafiye mağazalarından biri- nin müdürü bana yazıyor: | “Bundan takriben on sene ev | | val yüzü nurlu ihtiyerca bir ha ' nım mağazamızdan alış veriş İ yapmış. Kasadar para klüsuru İ inde ederken hanıma 30 kuruş fazla vermis, Hanım da bu ya- rayı saymadan alıp evine dön- müş, Evde otuz kuruş fazlayı bulmus, fakat ertesi günü er kenden İstanbuldan hareket et tiği için hemen İade edememiş tam on sene sonra mağazamıza geldi ve kasadara anlatarak ve özürler otuz kuruşu İade etti. İ Dikkat ediniz. Para vealış veriş doğruluğuna birinci an- lattığım modem zihniyettir. İnincisi eski zihniyettir. Bunun birincisi vaziyete hâkim oldu- İ gu içindir ki; işlerde ahlâk un- İ suru zayıfladı ve maatteessüf de namına bir şey kalma- Baston! İ Gözümüz ve elimiz alışmış ta İ bize garip gelmiyor amma, söy | le bir düşünün! Neden elimize baston alıp gezeriz.. Sağ bileği mize amudi o bir kavis resmet- Hrerek bir üçüncü ayak gibi a. dım adun yürüyen bu değneğin hayatta lüzumu nedir?. Neden ekserimiz elimizde bunu tasr rız.. Ne gülünç şey değil mi?.. Simdi baston yerine meselâ ne bileyim. boynumuza bir elbise fırçası assak, âlem güler diva- neliğimize kail olur. Halbuki elbise fırçası bastondan on defa daha lüzumludur. Gün geçtik- çe bu süslü değnekler ortadan çekiliyor ve gün geçtikçe bu- nun gülünç tarafları söze daha fazla carpıyor. Lâkin gene bastondan şıklık ödünç alan- lar, bastona dayanıp yürümek zaruretinde kalanlar pek çok fazladır. FELEK | ÂDEM ve HAVVA ve olabilirdi? Benimle evlenme. yi aklına koymuştu da buna mu- vaffak olabilmek için beni aldat- mak. kendini erkeklerin evlen- mek için arayacakları tipte bir ka- dın olarak göstermek mi iste. e kuvvetli bir ihanetlerini yüzü mişti? Bu, ihtimaldi. ne vurduğum zamanlar ne in, çı biv sebatla beni yanıldığıma, masumiyetine (o iknan çalışmıştı. nihayet hakikatin saklana mıyacak kadar aşikâr bir surette örünce Fakat meydana çıktığını ihtimal izdi inkâra bile İkkayt bir tavır takınmaya başla” maş. Bununla laşan ihtirasımın. her şeye ç porjesinin artık suya düştüğünü hissederek artık lüzum görmemeye, beraber benimle niçin tamamile kes- Essen zamanla fazla Yaşar Nabi takip “ekranda. ike ii ğım değil miydi? O eğer at” mek icap etmez miydi?. sana yolunu şaşırtıyordu. mekteki zevki daha uzun çünkü bir köşede düşi bike muvaffak olamadığım plânı Fakat bu plânı olamamaklı- ğımın yegâne sebebi onu lüzu mundan fazla sevmiş olmaklı yunda muvaffak olabiliyorsa bu- nu sevgisinin azlığma hamlet- bir sürü farazifelerdi ki ruh â- leminin karışık labirentlerinde in- Tlk zamanlar onunla evlenme. Yi çok ciddi o olarak düşünmüş, ve hattâ bunun ergeç tahakkuku ©, mukadder bir o şey olduğuna ka- naat getirmiştim. Bununla bera. ber onu yavaş yavaş tanımakta, benliğine zerre zerre nufuzel- | medisi re isti bunu biliyorum. Sabihi nasıl tanıdım?. Kocamın ölümünden © sonra, ben evimin kapılarını herkese ka- pamış ve onunla çok sevişmediği- iz halde genç bir dulun, ölen ko casınm hatırasma karşı yapması lâzımgelen bütün vazifeleri yap- maştam. Evdeki im gibi anlatamıyacağım kin ve yalnız hayi aş o kadar içime sin , ne bir balo, ne bir davet, hiç bir şey beni memnun et miyordu. En samimi dostlarımdan bâş- ka kimse ile görüşmüyordum. Da ha siyade onlar bana geliyorlar ve biribirini anlayan insanlardan görülen teklifsiz ve külfetsiz sa- atler geçiriyorduk. Bir gece Sadi Bey geldi; biz, Ahmet ve İsmetle birlikte Semiha Bın çaldığı tatlı bir piyano sesile ayaş kalmıştık velâ, onu görmedik.. o Musikinin nağmeleri “indiği vakit, Sadi Be- yanında bir Beyin, gö lerinde İsimsiz bir parıltı ile göz- lerimi aradığını gördüm. Sadi Bey, kabahatli bir çocuk — Bedin Hanı sinden izin lala Erke Gelem getirdiğim için affınızı dilerim; fakat Sabihin ricalarma dayana. madı... dedi. Ben, tabii, memnun gibi görün düm ve malüm nezaket kelimele- rile yeni gelen misafiri | karşıla- dım. O akşamdan sonra, nasıl ol- du da Sabihle aramızda o samimif laşlık temeli atıldı?. Bus nu hi anlayamadım. Görüştüğü müözün üçüncü ayında, artık, o, her akşam yemekten sonra bana geliyor ve geceyarısna (kadar gok güzel saatler geçiriyordu. | Aramızdaki münasebet, biribi- akın iki dost mü- bileceğini o vakit düşünmüyor- bile. Onunla, uzun saatler, sobanın | başında hasbuhal ediyorduk: Mu- | siki, edebiyat, kadın, erkek, aşk | sandet ,her şey. - No kadar hassas ve bilgili *.. Onu dinlerken tatir Bu çok mesut, anlatılamıyacak kadar mesut akşamlar, altı ay ka dar sürdü. : Ogeldiği za- man ben Ahmede yeni maşketti- Kim bir şarkıyı çalıyor ve söylüyor dum, Ahmet beni nasıl dinliyordu De yapiyordu ?. Bilmem, Ahmet gittikten sonra Sabiha nalet . Der gnrlerinde İlk defa biraz, yeni üşülü: — Bu akşam neşesizsin Sabih! hatsez ettiğim için çok müteessi- rim. Hayretle yüzüne baktım: fa- kat ben bir şey söylemeden o atıl- dı: — Kuzum Bedia... Boş sözler- le beni aldatmağa kalkışma! Ab- met Beyin bütün şüphe ve tered- | düdü ortadan kaldıran halini yör- | miyecek kadar beni kör sai sanı. meden elime örgümü aldım ve hiç bir şey olmamış gibi sobanın ya- İ nındaki koltuğa oturarak işimle meşgul oluyor yaptım; fakat i bilinir miydi? şekil kat istediğini dilebilecek en büyük kaçarak yapayalnız bir yere dudaklarımı bu o- Bunlar | Uk geri dönülmesi uçuruma kendimi | edebilmek, onu her caktı.: ters tarafı zaman | | muvaffak ta olmuştum. Fakat İhtirasım öyle bir almıştı ki bana, bir daha kendisini görmekliğim ancak ey- İendiğimiz: takdirde kabil olabile ceğini söylemiş olsaydı. belki bir kat daha gözümden düşecek fa- yapacaktım. Onu görememek benim için tasavvur 6 Bazan “Deniz, gel evlenelim, yavrucuğum. Seninle bu muhitten, bizi tanıyan bütün bu insanlardan kalacağımız demem: a? zannediyordum ki bu (kelimeler ağzımdan bir defa dökülürse - ar- atmış olacak- tım. Onun yalnız bana ait olma- akküm sı, onun her arzusuna bilmek . ne büyük bir saadet ola" Fakat madalyanm bir de vardı ki! Deniz genini est, muhteris bir kadın beni aldatmakta tereddüt etmeye cekti. Karim olduğu zaman ba- pışıyordu. Onun Ahmedi kıskandı ğin görmekle memnun, bana küyet etmek hakkım © kendinde bulduğu için de kızgındım. kad delik Kap mint serbekf Sonra o, bir rüyada gibi, ayak- larımın bastığı yastığa oturdu..Be şinı dizlerime dayadı ve ellerimi tuttu: — Beni affet biricik aşkım! . O akşamdan sonra, tarı iki se ne, saadetimizle dünyaya meydan okuduk. Tam iki senelik ömrümü rün her sa her dakika ve sa- nisini biribirimize verdik., İkimiz. den başkasının mevcudiyetini u- nuttuk, herkesten uzakta yalnız | biribirimiz için yaşadık 0, benliğimde hir zerre boşluk | bırakmıyacak kadar beni doyu- ordu. Hassas bir kadınım bekle madetin n yüksek tepesine i tepeden, eski Bir Yanan Hik: gibi, dünyaya bi l kimim sanıyordum. ğım bu cennette bir tek t yöktu; her taraf mavi Bedia... Benim vallı ben, bu yüksek saadet i i o birdenbire en i, en bayağı bir dünyaya yu- varlandım Felâket ve ıstırabım, o canımı a çok yakıyor, bu- :ak bir erkek gi- bi aldattı. Geçen hafta © perşembe günü idi. Semiha ve İsmetle Elhamraya gitmiştik. Bir ara kulağıma bir fı sıltı geldi. Yanımızdaki locada ko | muşuyorlardı. Bunu tabii görecek ve ehemmiyet varmivecektim; fa- | kat konuşan erkeğin sesindeki bo- Huk ahenk, farkında olmadan ,dü | şünmeden, birdenbire, beni bir a- | lev gibi sarıvermişti. Yanımdakilerin karanlıkta ol- malarından istifade ederek kom- şa locaya baktım ve dinledim: ndaki bir kadına, | bir sesle söylüyor —Hayır Nemide, vallahi yal- nız seni seviyorum.. Başka kadın benim için yok artık, inan bana Onların hepsi geçici maceraln. ETUA sinemasında Ştrau3'un en güzel operetlerinden YAN ASE Mümessilleri; şen artist Anny Ondra ve operet, ELHAMRA SİNEMASINDA Şarkıları herkesin ağızında olan KADINLARIN SEVGİLİ sevimli Viyana operetinde çok gülüyorlar, İlâveten: İpek Film tarafından Gazi Hazretlerinin Büyük Millet Meclisindeki nutukları ve Para mount Jurnal, 12 Teşrinisani Cumartesi günü saat 18 de matine olarak Fransız Tiyatrosunda Meşhur piyanist FRANÇOİS LANG tarafından konserin biletleri tiyatro gişele- ri tarafından satılmağa başla- verilecek miştir. İstanbul Belediyesi İ Şehir Tiyatrosu İ Darülbedayi Temsilleri Bu akşam saat 21,30 da dm! başka See? değilmiş... ” Pazartesi için artık bir sen varam. Yal- nız sen... Ebediyyen... Perşembe m ee dinlemeğe | Komedi 3 ne lüzum vardı?. Ben alelâde bir macera kadını oluvermiştim.. Bu kâfi değil midi?. Ortalık aydınlanmca, Sabihle gözgöze geldik.. Hiç bir şey olma ükünetle hepimizi selâm 1... Bir sahiye içinde iki yabun- cı olmuştuk. Gec3 kapımı sıkıca kapadım. Hizmetçiye kim gelirse, evde yok dedirttim. Saat on İki vakitleri, pencere- den, Sabihin kapıyı çaldığını ve sonra, başı döndüğünü ini karışık bir hisle gördüm ve bu aşk mit kapıları benim için tamamen | kapandı artık! Bundan sonra kalbim, bütüm | hissi üzüntülere zırhlı bir duvar | gibi mukavemet edecek © ve ben, | bir daha, böyle bayağı bir mace- ranın kurbanı olmamak İçin, ken- di kendime, içimde yaşayacağım... Belki de saadet bundadır, ne dersin Nihâl? MUAZZEZ TAHSİN EMDEN istical etmel tıklarını, arkamdan dum. felâketti. boşaltıklıktan sonra bir faraziye idi. Ya ek için Öyle imkânsız bir dakika göre- cezbeden şey hiç bi gibi rını çıkaran ili vah Yazan: Müsahip zade Ce'âl B. Zabitan gecesi, mediği kuvvetteki ihti kımdı Haftada bir iki defa muhak kak yazıhaneme gelirdi. Tırmakla- TE Vi Yeni neşriyat Bir çatı altında tında ” Yaşamak y Veremle mücadele cemiyetinin her ay neşretmekte olduğu Yaşamak > İu mecrmamsı çıkmıştır. Kudsi B. yin “Harp sebil fikrinde ne uyandırıyor?" isimli ma-| kalesi şayanı dikkattır. Bugün, bu akşam ve yarın son matinesine kadar MAJİK SİNEMASINDA KORSAN KRUVAZÖR Muazzam filminin son günleridir. Geç kalanların ri, | mın bana acıyan sinşüleilk tl. vah, zavallı koca, dediklerini işitir gibi oluyor- Bu beni işkencelerin en zalimi ile çırğındıracaktı. Fakat belki de diyordum, evlenirsek birkaç aylık müşterek . bir hayaltan sonra om dan bıkacaktım ve intikam almak sırası bu defa bana düşecekti. Onu atılan bir şampanya şişesi gibi atarak geniş bir nefes alabilecektim. Fakat bu aksi vaki olur. sa, Ya ben onu, karım olduktan sorira daha fazla sevmeğe başlar- sam... Sevdiği kadma olan aşkı- nı öldürmek için onunla evlenmek çaresi kimin hatırma gelmişti.. Bu De gülünç bir vaziyetti. Her halde pek emin olmadığım bir yola gir- memek ihtiyatkârlık olacaktı... O'da benden büsbütün vazgeçe miyordu.. İhtimal ki © bende onu ir erkekte gör- iras ve aş şi hayvan gibi men, bir çılgınlık möbeti tadabilmek için acele etmemeyi, | ma ibanetinden daha fazla sek En ki e eee mr e el eimişim. rap duymayacakıtım- bip olaoklla aramızda kavga eseri rr ge yere iy eri eN phi eger err Pür Ve rsamgrrtk nama ra bu ümitle benden kaçıyor, llkayt | bana öğreten hiğiselerden sonra | de olacaktı. Fakat bu defa İzzöti “| /Bir buhrenile başlıyan bu sebase en örünerek © ihtiraalarımı «daha |: bir wüddet ba fikri “tamamile di | Safe, gururum ayaklar altnda | tatlı Büvasişler en okşayıcı keli- bi İn tahrik etmek, beni daha | mağımden kovmaya çalışmı: “ / ciğrenecekti, Bütün tanıdıklar. | melerle bir arzu ve zevk cıleralığı İyi 1 Bunlardan birisi : Kıymetli muvaffakiyetli romanlarile sevilen ve tutulan muharririn bu eserleri de - | eskileri kadar ve belki onlardan da ha muvaffak eserlerdir. Karilerimi- ze tavsiye ederiz. L si yeğüne Nefis ve şen komedisi! Baş rollerde: diğeri de ve olu İ ! içinde biterdi. O gittiği zamanlar hayatımın boşluğunu, hiçliğini, ne feci bir şekilde hissediyordum. — Artık hiç bir şey beni alâkadar etmiyordu Müşterilerimi o kadar soğuk ka, şilıyor, > bahsettikleri davalar için öyle fahiş fiatler istiyordum ki bir mü sonra en ta- kip edecek bir işim kalmamış gibi idi, Öteden beriden biraz varida- tem olduğu için para © tihetinden müşkülât çekmiyordum. Bütün gün, tasavvur et. sabah- tan akşama kadar, bir koltuğa gö- mülmüş, cilaramın dumanlarına da larak — artık içmeğe © başlamı tum — hep onu, yalnız onu nüyordum. Bütün hareketleri, yi zünün çizgileri, vücudünün bütün teferrüatı birer birer © gözlerimin önünden geçiyor, sevdiği veya kız dığı anlarda söylediği sözleri, yap tığı hareketleri hatırlıyor ve bü” tüm bunlardan'sonra onu (obenüz anlamağa muvaffak olamadığımı kendi kendime itiraf ediyordum. Ne kadar esrarengiz bir kadındı.? Sonra onda bir şey daha nazarı dikkatimi celbetmişti. Çok iyi gi- yiniyor, tuvaletine fazla masraf yapıyordu. Her defa ' muhakkak üstünde yemi bir şey görüyordum. Hiç olmazsa eldiveni iskarpini, çorapları veya çantası değişmiş o- 1 DELİKLER amma Bu aksam MELEK sinemasında Bütün kadıların hoşuna gidecek bir film. Şıklık kraliçesi: tarafından temsil edilen ve bir kadm hayatını müsavver olan MUTALLAKA (Kadın Hayatı) filmi başlıyor. İlâveten: İpek Film tarafından Gazi Hazretlerinin Bü- yük Millet Meclisindeki nutukları ve Paramount Jurnal dünya havadisleri, GLORY A'da , Bu akşam sinema ve İMÜNİR NURETTİN KONSERİ CENNETTE BİR GECE “Mösyö, Madam ve Bibi” filmi ile kıyas #öilebilir. Halk şarkıları, eğlenceli, gülünçlü sahnelerile herkesin hoşuna gidecektir. Anny Ondra ve Robert Pizani. Yarın akşamdan itibaren Büyük Gala olarak ARTİSTIK SİNEMASINDA Uâveten: FOX halihazır dünya havadisleri ve “Denizin derinliklerinde”) fenni filmi, Yarın akşam: 21.30da MAJİK sinemasında Comedie Française'den JEAN WEBER ile COLETTE DARFEUİL ve JEANNE BOTTEL EVLİLER VE SEVDALARI (Un coup de Telephone) Fransızca sözlü ve şarkılı filminin ilk irasel şerefine BUYUK GALA MÜSAMERESİ “ADALAR ŞARKISI, LUPE VELEZ KIRIK KANATLAR filminde sineması Sevimli iki ahbap komikler PAT ve PATA: #n son ve İstanbul Filmi başlıyor. Bu filmi görünce deliler gibi NORMA SHEARER tarafından temsil edilmiş filminin unutulmaz yıldızı luyordu. Halbuki inin böyle masraflara katlanacak kadar halle ri vakitleri yerinde olduğunu hiç Zannetmiyordum, Bu parayı nere den buluyordu acaba?. Bir şüphe beynimi kemirmeğe ( başlamıştı. Yoksa, diyordum, bu dereceye ka- dar alçalıyor, vücudünü para mü- kabilinde satmağa kadar (o iniyor mu idi?. e yanılmadığımı bir t€ sadüf ,österdi. Bir gün m Ee yeme ri yalnız başına yürürken rasladım. | Beni görmemişti. Nereye gittiğini öğretmek için duyduğum müthi$” merakla takibe başladım. Yan s0 kaklardan birine saptu £ peşinder ayrılmadım. Bir sokak daha döm dükten sonra 18 numaralı eve gir | di. Sokağa ve numaraya dikkat etmiştim.. Şimdi iş evin mahiyeti ni öğrenmeğe kalıyordu. Ve, öğre” dim. Bu ev münhasıran İst: gelen ecnebi seyyahlarına mahsu* İken bir randevu evi idi, Çok kibaf | ve güzel kadınlar gelirmiş. Hatti bunlar içinde evli olanlar bile var miş, fakat eve kat'iyyen yerli er kek kabul etmezlermiş. Bu malümat hâfızamdeki bi hatıra ile birleşince derhal zihnin de bir aydınlık oldu: Anlamıştı"” (Devamı var)