DMilliyet Asrın umdesi «MİLLİYET» tör 22 T.EVVEL1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 Ne Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için (o Hariç için LK 3 aylığı 4— a n , 4— Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen nüshalar 10 ku- ruştur, Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracant edilir. Gazetemiz ilânların me- s'uliyetini kabul etmez BUGUNKU HAVA 765, en fazla sıcaklık 19, on az hararet 9 derece idi. Haftanın yazısı İEleninin Yüz © — Bana ara sıra tanıdıklarım sorar: — Yahu! Her gün başka bir mevzu nasıl bulursun?. Evvelen Omevzuları her gün bulamam: her gün pe Gün olur ki; şeye tesadüf et- ş sğei gün olur ki üçü dör. dü birden gelir.. Mevzu topla mak, tıpkı balık tutmağa ben- ç zer. Kâh dokunur, kâh dokun- a , Ama. bir kere mevzuları | İlemükize ölişirüiice mi,'o kan "& kendine önünüze düşer. İşte © size bir tane... Komşumuz var. Lâtif B. is “minde hakikaten zarif ve lâtif | © bir zat.. Evlidir... Allah ba- © Bışlasm bir de çocukları o var, Hanım gayet rabıtalı.. Rahat sakin bir aile, Onlar ikide, biz üc numara- © da oturuyoruz. Tabii komşu ol * duğumuz için © biribirimimzin ii iliri £ Beyle- rin bir de hizmetçisi var. Eleni | isminde bir Rum kadını.. Bir az delice ama iyi kadın. . İki, üç gün oluyor. Merdi- | venden çıkarken Hanıma ras- İ geldim. Hal hatır sordum. Bi- © az meşesizdi. Sebebini anlattı; ; — Bizim Eleni hasta! Yüzü Ni gözü gişti. . Yılancık olmasın diye merak ediyorum. . i © — Ağrıyor mu imiş?. Semada; Bir kere be | kar musınız?.. Size zahmet a- mâ. . — Hay hay! Birlikte çıktık. . Kapıyı çal dık. . Eleni açtı... Ben gülme. mek için dudaklarımı ısirdım.. Biçare Eleninin suratı davul gi bi gerilmiş, gözleri dışarı fırla- Tini almıştı... — Ne o geçmiş olsun Ma- dam Eleni!.. Ne oldu yüzün; — (Gülümsiyerek) Vallahi bilmem Pasam.. Galiba gece bir böcek gezdi.. Şimdi böyle | oldu. — Ağrıyor mu?, ! —Yook.. Ağrımaz.. Ama bir parça yanıyor. . — Yanıyor mu? — Evet!.. — Ne zaman başladı. . —Ni sabah kalktım. . — Ne yapıyorsun?. Ne zaman — Pasman yapazayim. Ve gülüyor .. Deli mi n Hanıma dedim ki: . O korktu le bir şey görmüyorum.. Maa- mafih eğer şiş inmezse bir he- kime gösterseniz fena olmaz. . “AL. Şimdi götüreyim. . | Ben meraklı kadınım.. İ Ben dışarı çıktım.. Birbir buçuk saat sonra avdet ettim. Merdivenden çıkarken onların kapısı aralıktı ve hanımın hid. ! detli hiddetli Eleniye çıkıştığı- nı işittim. . ğınm mahiyetini Efedim. Eleni, şimdiki mo- dern hizmetçilerin ekserisi gibi tuvalet ve boya meraklısı Fırsat bulduğu zaman hanımın tüp içindeki Nives, Tokalon gi bi kremlerini alır yüzüne sürer miş. . Zaten genç hizmet lan kadının krem: pudra ve bo- ya masrafları mutlaka mis İse - üçte bir fazla olur. . Bizim komşu hanım bunun farkına varmış. . Ve kremleri. ni saklamış... Saklamış ama, Eleni bir kere hanımın kremle- | rinin yüze pek iyi geldiğine i- | nandıktan sonra bu itiyattan ko lay kolay vaz geçmemiş.. Ge. İ ne yüzüne Hanımın ini sürmüş... Ama ne sü yor musunuz?. Tüp içi pastasmr.. Sabun ve ol bir macun olan bu krem tabii dürmüş,Hanım bunu yemekten sonra dişlerini yıkamak için ma " cunu aradığı zaman farketmiş ve Eleni'ye sormuş: - — Kız. sen benim diş macu- numu sakın yüzüne sürmüş ol. saydı, Ilik su ile güzelce yıka- dıktan yarım saat sonra Eleni- nin yüzü yerine gelmiş. | FELEK ış... Ve bir Mogol karısı şek | Eleninin suratmı davula dön. | Osmanın size, hepinize se- lmı var, Nasıl?. Osmanı tanı- madınız mı? Nasıl tanımazst. nız canım, Muhsinin kardeşi. Hoppala Muhsini de mi tanıma dınız?, Bu mümkin değil. Muh | sini tanımamak kabil değildir. Muhsin. Canım bizim Muhsin Hani Ziraat Bankasında. çenlerde hastalandı, Cerrahpa- şa hastanesinde eh şöyle böyle bir buçuk ay kadar yattı, Za- vallı Osman kardeşi için az mı çalıştı. Çabaladı. Osman. Za. vallı Osman, Öyle fedakâr ço- cuktur ki.. Nasıl oluyor da o- mu tanımıyorsunuz! Harbi u- mumiden beri onu tanırım, Bir | gün kendisine gücenmiş deği- limdir. Osmana gücenilmez ki güceneyim. Osman bu. Koca Osman, Aksaray yangın yerle. rinde yedi serseriye bir meydan okuyuşu vardır. Sonra Trakya- da eşkıyalara karşı gösterdiği | yararlık. Osman bu. Yahu. ya- mandır, Osman yamandır, Bu. nu iyi belleyin bilmiş olun ki şu insnalık daha Osman gibi a- dam yaratmamıştır. o Osman başkadır. Başkadır o. Size ya- lan söyliyecek değilim a, Ge. ün bana geldi. Öyle zayıf ş. öyle bitmiş ki; — Ne oldun Osman? dedim. sana ne oldu?. İçim acıdı yahu Koca Osman, Osman böyle o- lacak adam mı idi?Eh! Düşmez kalkmaz bir Allah!, Neyse şu kadar söyliyebili- rim ki ben ölseydim de Osma. | nı bu halde görmeseydim. Şimdi madem ki Osmanı ta- | nımadınız. Daha doğrusu tanı- mamazlığa geliyorsunuz. size onu tanıtacağım. Osman! Muhsinin kardeşi, | Hani şu Ziraat Bankasındaki Muhsin, Bizim Muhsin, Bildi. niz ya, İşte onun kardeşi, Muh- in kardeşi. Osman. Fedakâ: sman! Bu Osmanın ne kadar yaman adam olduğunu anlata. bilmek için * size şu kadarını söyliyebilirim ki bu Osman yer deki bütün Osmanlarım en güzeli, en akıllısı ve en kah. ramanıdır. Bir defa bu Osman değildir. | Ve mevcut değildir. Nasıl şey bu demeyiniz. Bu | benim Osmanımdır. Öyle sev- gili ve kıymetli Hiç kimseye man, Muhayyelemin Osmanı. Benim Osmanım, Benim kah- ramapım, Ve... . Ve sora şu Osma- mın'talihsizliğine bakınız ki ki- me: — Osmanın selâmı var, de- sem, hangi Osman diye sörar- lar, Daima onu tanımamazlığa gelirler, Ben anlatırın. — Osman canım. Bizim Os. di, Korkumdan yalnız dostlarım- Ge. | Ben | man, Muhsinin kardeşi, Hani şu Ziraat Bankasındaki Huhsi- nim, Onlar da sizin gibi tanıma- miş görünürler ve Osmanı: za- vali Osmanı tanımak istemez. iler.Fakat ben onlara tanıtırım. Zorla tanıtırım ve artık Osman tanınmalıdır. Dün Selâmiye te- lefon ettim: — Osmanın selâmı var. De. dim, Hangi Osman diye sordu. Muhsinin kardeşi dedim, tanı- madı. Ziraat Bankasındaki Mu | hsinin kardeşi dedim. tanıma- | dr. Tanımadı vesselâm, Doğrusu, size bir şey söyli- Ben kızıyorum.Hep | sine hepinize kızıyorum. Zira Osman tanınmıyacak adam de- İ gil, Osman bu"Hey gidi Os. man hey! İlhamiye telefon ettim,. — Osman yarın sana gele. cek dedim. — Buyursun. dedi, | Yahu bu hangi Osman?. Anlattı tanımadı. Gene yaşasın İlhaı Osmanın ziyaretini reddetme- di. Osman ona gidecek mi? Git miyecek mi, bilmiyorum. Osman. Muhsinin kardeşidir Diyorum.Zannetmeyin ki Muh #in Osmandan daha çok tanın- mış? Daha meşhur | birisidir? Hayır! Muhsin mü banka memurudu: man, Koca Osman, O başkadır. Onu tanımayan yoktur. Gerçi kimse tanıyorum demiyor ama, | onu herkes tarıyacaktır. Her- kes Osmandan bahsedecektir. Osmanı size. bütün insaniyete tanıtmak benim için bir borç, | bir vazifedir. Şimdi artık Osmanı tanımı İ yoruz diyebliğiikleiniz? Hayır Zira siz Osmanı artık tanıdı. Bız. Aziz karilerim sizden bir ri- cam var. Osmanı bütün bildik İ lerinize. tanıdıklarınıza tanıtı- | Bız. Zira o sizin tanrmaklığınız İ lâzım olan bir adamdır. Osma- nı tanıdıktan sonra korkmayı. vız. Her felâkette sizin imdadı İ nıza yetişir, Sizi eğlendirir. Os Her halde Yoye'dan | daha meşhurdur. Yalnız ben İ bir haftadır onu © göremedim. Şayet içinizden biri ona rasge- İirse benden selâm söylesin, İrtihal Mülga Harbiye nezareti Top- İ çu dairesi reisi mütekait feriği Ali Rofik Paşm vefat ötmiş. | man bat | i l günü Göztepedeki küşkünden sa. at iki buçukta kaldırılarak cena- ze namazı Göztepe cawüinde ba- deleda Sahrayıceditteki aile kab. ristanına defnedilecekti “En bi topçu | İ hitlerle ve samiinle tebalep dolmak: | tir. Cenazesi buşünkü cumartesi | tadı Fokstrot Üç âşık bir kadının kocasını öldürdüler AMASYA, 19 — Kadın yüzünden i saat mesafede Ka- vak çayırı denilen bir köyde Ali oğ- lu Temel isminde bir adamın Şa- siye namında üzel bir ka- rat vardır. Bu kadma Bölmebük kö- yünde Hamza'oğlu Ali ve Buğa köy lü Mehmet ve Rumeli muhacirlerin- den Hasan oğlu İbrahim alâkalanı- yorlar, Dün gece bu üç âşık sözle şerek Temelin evine giriyorlar, bu | esnada uyanan Temel tabancasını İ kaparak mutaarrızları def için kar: İ şılarma çıkıyor. İç mütecasır o kaçacakları yerde İ müttehiden Temelin üzerine hücum. İ ile elinden aldıkları tabanca ile zaval İlye mühlik surette yaralıyorlar ye oradan kaçıyorlar. Fakat hadise derhal jandarmaya aksediyor, müddeiumumi Aptülbari beyle merkez karakol kumandanı başçavuş Mehmet Feyzi ef, Kavak çayırma yetişerek ağır yaralı - | lin ifadezini almakla beraber eavizleri de kâmilen yakalayarak A- masyaya gönderiyorlar. Mecruh aldığı yaraların tesiriyle biraz sonra vefat etmiştir. Eşek cinsinin ıslahı Kazalardan ine gelen İzmirden yazılıyor: vilâyet baytar mü malümatı göre önümüzdeki sene zar fında eşek cinsinin ıslâhı için şimdi den çalışılmaktadır. İzmir için bu se İ ne eşek aygırı satın alınacaktır. Bir çok köylerimizde de zirat tinin emri © dairesinde katır kiçin teşebbüslere başlar Bir çete imha edildi Muştan yazılıyor: Geçen sene gör | düğü tazyik üzerine hududu aşarak lerde tekrar hududu geçmiş ve köy Tüyü rahatsız etmiye başlamıştı. Jan 'davmalarımızın amansız takibi meti- cesinde bu azılı eşkiya çetesi 9 kişi ölü, diiterleri diri olarak yakalanmış | tar. İki yüz çocuk sünnet edildi Gönenden yazılıyor: Kasabamızın çocuk nüfusu gitikçe | artmaktadır. Bu sene kasabamız halini almıştır. Her hafta, barlarda; tek sürme düğünleri tertip edilmektedir. Şimdiye kadar ü yapılmıştır, ünler de çocuk miktarmın art | tını gösleren en büyük bir. delik Urfada bir cinayet davası URFA, 20. — Siverek eşrafından sabık Urfa meb'usu Mahmut beyin min beyin katli maddesinden maz. Bun olanların Urfa ağır ceza mahke mesinde muhakerelerine — başlanıl muşbir. Bu suçu işleyen, ve bu suçu i yenleri teşvik © ve tahrik © etmekle, maznum olanlar mühim bir yeküna baliğ olmaktadır. Aşiret cahumaz ye in kurbanı olan merhum Meh- rini bey namuslu, mert, sahi, faziletkâr ve hayırhah bir zattr. İyi- liğile bu muhitte şöhret almış ve herkese kendini sevdirmişti Mahkeme salonu maznunlarla, şe ir. i . Trabzonda iki konferans TRABZON, 19. —Mebuslarımız- ayaklarını mahdumu Odabaşı zade Mehmet E- | kâ Şeyh Abdurrahman Avenesinden biri tarafın- dan öldürüldü MARDİN, 20. (Müliye) 2an E | mamızın şehadetine sebebiyet ver- İ dikten sonra cenuba firar | etmiş © | lan ve dört seneden beri hoybon ce- miyeti namma Türkiyeye © geçerek propaganda, teşkilin yapan medrese Şeyh Abdürrahman bu def'a hudu du geçerken beraberindeki çete ef- radından Siirtli Rağda oğlu Necmi Vanm Şitak kaymakamlığına da- İ halet ettiği söylenen Necminin mak- tul Şeyh Abdürrahmann üzerinde bulduğu evrâkı havi çantayı da ki. kümete teslim ettiği haber alınmış- tar. dan Daniş ve Raif beyler, halk fırka salonunda, dünya buhranı hakkın da birer konferans vermişlerdir. Raif bey konferanında dünya buhranmn Türkiyeye olan akisl Konferans münakaşalı olmuştur. Bazı gençler, bu mevzu üzerinde sualler sormuşlardır. Yeni bir köy İzmirden bildiriliyor: Tire kaza: | sında Rahmanlar civarında yeni bir köy kurulacaktır. Bu köy; Rahman- | lar köyüne 20 dakika mesafede olu. caktır. Tirenin Hacı Mukaddes cifliğin- de senelerden beri yarıcılık ederek geçinen 150 türk ailesi vardır. Kur- şaklı aşireti nammı taşıyan veöz türk olan bu halk müşkül şernit i- çinde yaşamakta idiler .Satın almak isteseler bile bu havalide arazi bula- miyorlardı. Vilâyetçe maliye vekâleti nezdin. de yapılan teşebbüs üzerine bu türk | ailelerinin yeni bir köy teşkil etmele- ri ve ekndilerine Tepeköy emlâlâ milliye çifliği arazisinden şimdiye kadar köylüye tevzi edilmemiş olan 2000 dönüm arazinin & fik görülmüştür. | Cenupta iki kaçakçı| Fevzipaşadan bildiriliyor: Halepli olup memleketimize | ederek burada oturan Vahit ve Şev ki isimlerinde iki kişiden şüphe edil | İ mekte idi. Bunların srasına Bulgur- | lu istasyonuna bir sandık bagaj yap trmalam ve şüpheleri kuvvetlendir. mekte idi. İki gün evvel Vahit ve Şevki efen | diler yine Bulgurlu İstasyonuna bir sandık bagaj yaptırmışlar ve mev- | İ cut şüphe üzerine sandık. açıldığı vakıt içinden yüz kutu kaçak sigara kanıştır, Vakadan © derhal iye adliyesine malumat | veril | Kaça evleri vakayi mütea- İ kip aranmış isede bir şey bulunama muştar. — | ! | Diyarıbekirde Banka Dolu vilâyet bir yardım bankası açıyor DİYARBEKİR, 21 (Milliyet) — Umumi müfettişlik mıntakası indeki dokuz vilâyetin iştirakile Di- nan ve bir ie zabit, memur, jandar | yarbekirde bir yardım bankasının â çılması tekarrür etmiştir. Diyarbe" kir Vilâyeti 15 bin Mordin 6 bin li- tler de bütçelerinin müsadesi nisbetinde Bankaya odar olmuşlardır. Bilhassa erazi sahiplerile köylüye kredi açacak olan bu bankanın tes” yüzü Umumi müfettişlik mmtakaseli da iktisadi büyük inkişaflara amil © lacaktır. MARDIN, 21. (Müliyet) — Var limiz Talat beyiu riyaseti | altınd fevkalâde olarak toplanan yilâyeti" miz umumi meclisi Diyarbekirde aç lacak Yardım bankasına 6 bin lira i> le iştirake ve bankanın nizamname sini tanzim, iptidai muamelâtile İş“ tiğal edecek olan muhtelit ençüme- ne mürahhas olarak | azadan Rifet beyin gönderilmesin» karar vermiş” İçlimada Vali Talat B, Yardım ihdaf edeceği gaye ile bagünkü şayani şük” ran faaliyetleri etrafında da mühim izahat vermiştir. Içtima iki buçuk (saat kadar d& vam etmiştir. Ş İK SİNEMASINDA Pek büvük muvaffakiyetle devam eden HAYDUT AŞKI TINO PARTİERA ve komik ARMAN BERNARD tarafın- dan tekmili Fransızca sözlü ©- pera filminin son iki günün den istifade ediniz. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu Darülbedayi Temsilleri Maline saat 15,30 ve iy > sat 21,30 3 perde 2 dal Mucize Yazan: R, d* Flers ve F. Ceaisset, Terğ me eden: | G£ lip bey Halk gecesi. konrodi DİKKAT Müttehit Ermis Emni- yet Kartal Konserve Fabrikaları Türk Anonim Şirketi idareha- mesini bu kere İstanbul'da Balıkpazarında MAKSUDİYE Hanımın zemin katında 9 mu- maral dâireye | nakletmiştir İTTİHADI MİLLİ TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi ies. eyleriz. Sigortaları halk için müs t şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatadâ Ünyon Hanında Acentası bulunmayan ze acenta ar: Oynadık. Kendimi “Milliyet, in edebi romanı: 22 ——— —— — ROMAN şilikten çekilir a olamadık” ları için ağlayanları gördüm, p Yüzüme baktı: — Başka bir şey daha söyle- mek isterim. Sizde kadın... Bil. “mem nasıl arılatabilirim, bir şeref, bir gurur davası bile değil, çünkü dava ancak hürmet edilen bir seyin davası olabilir, sizde kadm ibtiyarladı mu. biraz çirkin oldu u, kafası. beymi, ahlâkı ne olur olsun. ona yüzünüzü ekşitirsi- iz, evet, bilmem ne davası deme. li, belki bir horoz davası... Doğru “ doğru. bir horoz dav. © şimdi ne gülünç şeyler hatırıma » geliyor! Ne teklifler ne oyunlar... Imız olduğu kadar.. Kulağıma ka- namı çekiştirmiyen pek az erkek Başka Yazan: Falih Rıfkı dının nesini kıskanıyorsunuz? Kis kanılacak nesi kalıyor?. Mallığın- dan başka, kibrinizden başka... Size başımdan geçen bir hikâye an latayım.. içer misiniz? — Şahısları ben, biliyorsun: tanımazsınız, birinci sınıf bir Tük erke; cam iş için Avrupada idi kendi rüyalarımm erkeğine susa- mıştım ki, ecnebilerle düşüp kalk- maktan, konuşup & dolaşmaktan kendimi alamıyordum. Şimdi ser- besçe söyliyebilirim: Hiç bi eğlenceden başka bir şey düşündü güm, yaptığım da yoktu. “Kocam deli gibi kıskanç; kıs- çünkü ben onun da buluşuyorduk. Bir gece nasıl- sa aklımıza "gati, Tarabyadaki ote- le akşam yemeğin gittik. Hafta a- rası, kalabalık olmayacağını zan- nediyorduk. Kimseler de yokmuş. Yedik, içtik, Dansettik, Gülüştük. “Bir aralık, masada otururken bi ses işittim: “— Madam. dansedebilir yim “Başımı kaldırdım. Kimi gör- sem beğenirsiniz. kocam arkadaş larından birini... Yüreğim oynadı, “— Evet, dedim. ama. buz kesil dim, alktık, oynuyoruz. o Belimi tatlı tatlı sıkışlarından, enseme kö tü kötü soluyuşlarından. dizkemi- inin sakarlarından bahsetmiyece- ğim. İstanbul © dedikodularından korktuğum içi: “— Beyfendi, dedim; bir sür. ettim, Fakat kocamın haberi olma sını istemiyorum. “— Aman efendim, ne münaşe- lerine karışmak değil, onları eğlen dirmek te borcumuzdur. Acaba bir akşam ben de ayni kavalyeliği İ | unutmuştum, Neden korkuyordum erkekten mi?, Hattâ korkuyor mu idim, o da değil Küçülüyordum. Kabul etmeğe mecburdum. “İkinci bir havayı uzun uzun el çırparak istedi. Anlaşılıyordu ki: “Evet!, siz ayrılamıyacaktık. *“ — Evet, dedim. Beni niz, ? “Eve kapandım. Hastalanmış olacaktım. Bir iki gün, sonra belki unutulup giderdi. Hizmetçiye: “— Bir Türk erkeği telefon e derse. hastayım, dedim. “ Daha ogün iki defa © telefon saldı. Cevap dediğim gibi oldu. “Ertesi gün, öğleden sonra, hiz. ararsı- Madam, dedi; sizi bir ecnebi arıyor. “ O geldi... Tutuldum,kurtula madım. akşam üstü çıktık. “Yemekte o ne dil, o ne söz. : Hoşuma bile gitti. Fakat karar ver miştim: Bir damla içki | içmiyor. dum, Zayıflamaktan değil, onu za yıflatmaktan çekiniyordum. * — Buyurmaz mısınız?, Dedik ge, ben kaskatı. buz taş. “Yemekten sonra dans basladı. mu bilemezsiniz. Bütün teri boşu- “— Madam, dedi; dansı seviyor sunuz, Ben iyi tango © yapamıyo- rum, İsterseniz. son derece terbi- yelidir, buranm bir dansörü var, ta- nıdık ta yok, Tango havalarında onu getirteyim. “Gülüçtü ama, kalkmadan evvel hem istediğim gibi oynamış ola- caktım. hem de vakti ondan uzak geçirmiş olacaktım. “Kalktı, gitti, İlk Tangoda kar şıma bir fraklı Rus dikildi. Öm- rümde o kadar güzel erkek gödü- ğümüi hatırlamıyorum. Yerimden içmedi kokteyl kadehini. kendi kadehile değiştiriyordu. “Düşünmüştü, ki bu erkekle cinsimin sarsılm. ası imkânsız- dır, Bir iki das, bir il teyl'i başdönd döndürü “ — Hayır, » rahataızım, dedim. 5 masadan uzaklaştıktan son vaz n da terbiyesiz demeyiceğim siz ii erkek d 5 DEYE buluyorsunuz?, Fakat dahası vi “ Kocamdan ayrılmama bu ğin mektubu sebep oldu. “Lügatlerinizi doğişiiie her şeyin türkçesini, fakat hir k€ Hakemin; kadın kelimesinin, igiiziİ cesini alınız. — Fakat siz Tük erkeği dir bir levatenden bahsettiniz, — Ya kimden bahsedeyim? ya nındaki Macar artistini dans arkadaşına bile vermeyen horozdan mı? Ben size ka bahsetmek istemi ştim. — Işallah gene görüşürüz. Ma — Zannetmem. Ben haftsy?i memlekete dönüyorum. — Uğurlar ola, Madam. - bir erkek örneği gönderir mi —İş— Üsküdarda, Zünbüloğlü bağçesinde-.. ö Istanbul, ne tükenmez vi zaj... Bir ömür çürüttüm her besi her göşede bir yeni şey, bir ve ka şey bulurum. si şehri bir edebiyat ezberliyemedi, Üsküdarın Marmara irili dan Sarayburnuna kadar yı bu sene öğrendim. Hele g9” 3 öteki zi ında