gailliyet Asrın umdesi “MİLLİYET” tir. A a 19 TEMMUZ 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: Ist. Milliyet Telefon Numarı z Başmuharrir ve Müdür: 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 “ldare ve Matban 24310 (ABONE ÜCRETLERİ: Türkiye için o Hariç için LK LK 3 aylığı 4 — EE 5 750 w— iz “— w— MR e alimin Gelen evrak geri verilmez — Müddeti geçen müshelar 10 ku ruştur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracast edilir. Gazetemiz ilânların mes'u- BUGUNKU HAVA 18-7.932 tarihinde hava taz- yiki 768 milimetre, en fazla s- caklık, 35 on az 18 kaydedilmişti Terbiyeye dair! Hocayız.. Az çok terbiye bah sinde lâf edebiliriz. Ben terbiye kelimesinin öç mânasını biribi- rine yaklaştırmak için bir hayli uğraştım. Evvelen bu üç mâna | yı terbiyecilerin müsaadesile ya zayım: 01 Çocukterbiyesi — Peda goji. 2 — Yemek terbiyesi — Sal ça, 3 — Beygir terbiyeleri— Diz Çocuk terbiyesile yemek çası arasnda çeşmi vermek it barile münasebet olduğu gibi ile de terbiyenin in- cihetinden * münasebet vardır. | Lâkin ne derlerse desinler bu üç isim terbiyecilik noktasm- dan pek parlak münasebetler i- fade etmezler. Ata binmediğim için dizgin mönasına gelen terbiyeden bah sedemeyeceğim. Ata da neden binmediğimi burada söyleyi ve reyim, Ha; kimseye bar ol mak istem i gi ğim yolda etmek te istemem. Salça mânasma olan terbiye | İğilim. Hele limonu fazla gelir. 5 ağza alınacak şeyolmaz.. Gelelim çocuk terbiyesine; kim ne derse desin bizde halk “çocuk terbiye etmek bilmiyor. Zaten öteden beri terbiye 6sas- Tarı arasına soktuğumuz bir lâf “vardır. “Eti senin kemiği be- nim” der, çocuğu mektebe ve- “ririz.. Kaniim ki, esefle kaniim “ki; halk arasında çocuk terbiye in hâl& en esaslı unsuru da- j im | Ölüler yaşıyorlar mı? (Felsefi fantastigue roman) Yazan: HÜSEYİN RAHMİ Orhan — Dilâver zevzek- “liği kes... Madonu nasıl gör- dün oraya gelelim. Dilâver — Bu merhametsiz taş hâil arkasından biribirine çaresiz sevda çeken bu hay- © vanlara içim acıdı. Onlara va- sıtalık yapmak için bir yol dü- İ Eer Duvarın kağşamış| © yarı yıkık bir tarafı vat. Atak İİ Üdurup durup oraya “saldırıyor | m öteyana aşmaya bir tür | kaya çıkan bizim güzellerimiz | ü yetmiyor. Her sıçra- “yışında yine bizim tarafa İüyer; Ben bahçede yine: te- rassuduma devam ederken du- çe arkasından “Koket,, in © davetkâr av'aveleri © gelmeğe başladı.. Atak neftlenmiş gibi | “duvarın yıkık kısnıma — kendi- verip verip yere düşüyordu.. yana atlamak için hayva. | ği rum... görem karşılıklı iki çocuk va â: .. Birisi limon i şekeri istemiş, annesi almamış bir daha isteyince bir tokat!.. Çocuk ağlamaya başlar. Ikinci si daha beter bir şey. Çocuk pencereden bakayım demiş. Ba bası aktarma, ir İste” lar el da İ ye gene dövüyorlar. İ hafı çocuğu döven bu sonuncu adamın, vapurun kalkmasına i- İ ki dakika kala aklı başma gel- di, Meğer bilet almayı unut. İ muş. Siz olsanız hangisini dö- gün bir plâja git' tim.. Gazinosunda oturup hava alıyordum.. Yanı başımdaki ma İ sada bir yahudi ailesi. . Zayıf, çekirge gibi bir kız çocuğu... | Babası dövmeye başladı. Ne- den bilmiyorum, Çünkü yahu. dice görüşüyorla Hep ra. | hatsız olduk.. Ama baba çocu- İ ğunu terbiye etmiş olmak zev- | kile mütekevvir ve memnun et- | rafına bakımıyordu.. İ Bir cemiyet yapmak istiyo- (Sokakta çocuklarını dö- | ven ebeveyn ile mücadele cemi İ yeti) nasıl yazılır mısınız? Anlayamadığım şey! Meyveler arasında kokulu, çeşnili, renkli ve çeşitli olanla- İ rını ayırsak armut baş taraflar da gelir... İnkâr edilemez ki; iyi bir armut çok lezzetli ve ne- fis bir yemiştir. Buna rağmen neden aptal ve enayilere, para hususuna aklı ermeyen ve alda tılanlara armut ismini verirler? Bu ciheti bana izah edecek ka- rilere müteşekkir kalacağım.. Sıcaklar! Eskiden hava ısınınca: “gene | cehenneme kütük attılar” denirdi... Bugünlerde galiba ce henneme bir kaç kütük atıldı, Şehrin en serin yerlerinden bi- | rinde oturuyorum. Derecei ha- raret güneşsiz bir odada 34 de receyi buldu. Bu kadar sıcak ge çen sene görülmüş değildir. Al lah encamımızı hayreylesin am ma galiba bu gidişle tavuklar hazırlop yumurta yumurtlaya. | | caklar.. Böyle sıcak havalı yer | lerde Avrupada olsun, saat üçe | | kadar çalışıp ondan sonra tatil f ederler. Bizde de şu usul tat- bik edilse, yahut on ikiden dör de kadar tatil edip dörtten ye- İ diye kadar çalışılsa fena olma- yacak! FELEK TE EK KKUÜR İ Dört senedenberi bemşireme ariz elan öm < hnskalığıman bada: Etfal hastanesi emrazı cildiye ve &£ İ renci mütehassıs Doktor - Ali Riza Beyefendinin üç aylık teda sinde bu melun hastalıktan şifayap olmuştur. Bu hasusta Ali Riza Be- yefendiye derin hürmetlerimle teşek kürlerimi takdim eylerim. Adıyamanlı; Yusuf Ziym | Türkiye İş Bankasmdan: MM Bayram münatebetile 23 Temmuz 932 cumartesi günü İstan- bul ve Beyoğlu şubemiz kapalı bu- Hunacaktır. yiliği ondan esirgemedim.. Be- inden tutunca komşunun bah. çesine itiverdim... Kendim giz lendim. Uzum sürmedi.. Panco ru açık pencereden Mado: züktü.. Nasıl tarif edeyim si hakikaten sema yarıldı bir me lek arza baktı sandım.. Çünkü İbu yaşıma kadar (o insanlarda İben bu kadar güzel bir kadın yüzü görmemiştim. . Müsaba- | bunun yanında Eyübün kızıl | boyalı, yaldezli aynalı göcek leri gibi kalırlar. Eğer bu Ma don hıristiyanlıktan evvel doğ muş olaydı o mutlaka Cenabı Hak Merihe tercihan zevceli- ğine bunu intihap ederdi.. Orhan — Ey o kadar bal- landırma... Ne oldu söyle. İri ihya eden Nal imitsiz bırakıldığı halde Şişli | | ma giydirmiş. Dilâver — Sanki güneş gör Konyak ve manolya Bugün Nahideyi gördüm. A- radan bu kadar uzun seneler geçtiği halde onun hâlâ tarave- tini muhafaza edişine bir az da şaşmadım değil, İ Ne gürel günlerdi yarabbi!. | Harbi umumünin son senelerin | den beri idi. Tepebaşındaki partımanın &n üst katında Mü- | rüyvet ile beraber isticar ettik- | leri odada Hüsnü ile benim par | lak, amma çok parlak günleri- | miz geçmiştir. O odanın adıma “yuva” dedikti. Orası saadet yuvası idi. Nehidenin Hü vip sevmediğini. bilmiyorum. Hattâ merak dahi etmiyorum. Fakat ne olursa olsun o günle- | lenin coşgun lukları mümkün değil unutul maz, Konyak ve maholya gecele- | ri. Diyeceksiniz ki konyak ile | manolyanm ne münasebeti var? | nüyü hâlâ se- İ Gençlik!. Tepebaşındaki apartı manın en üst katında bardak bardak konyak içerek sarhoş ol duğumuz, demet demet manol- yalar koklaya koklaya soldur- duğumuz günler... Konyak ve manolya. Biri içe rek, öbürü koklayark bizi sar- hoş ederdi. Gecelerin en geç sa | atinde Tepebaşından geçenler bu yüksek apartımanın en üst | katmdaki kırmızı abajurlu oda- | sından kaldırımlaradökülen sar | boş kahkahaları dinlemeğe, i- | şitmeğe çok alışkındılar. | Bu hâtıranm arasında öyle derinleşmiş, kökleşmiş bir gece nin hâtırası vardır ki bu kon-| yak ve manolya gecelerinin şah eseridir, Size onu anlatmak za- afından kendimi bir türlü kurta ramayacağım. Nahideden bir "mektup aldık. | tı. Diyordu ki: “Pazar günü yu vama geliniz ve çılgın istiş- mamlarınızla © safiolyalarımı soldurunuz. Konyaklar sizden” Biz, Hüsnü ile ceplerimize konyak şişelerini yerleştirdiği: miz gibi pazar akşamı erken- den yüyaya damladık. Oda m nolya ile süsli Etajerlerin masalar her taraf manol- dolmuştu... Manolyadan ! lar yapılmıştı. Odadan cad- deye kadar manolya kokusu ya ğıyordu. Birer yumrukta kon- yak şişeleri açıldı. O gece çok | konyak içildi. Ben-sarhoş ol. | suştum. Galiba onlar da olmuş İardı. Birden birimize bir fikir eldi. Bir deftere o gecenin hâ- tırasmı çizmek. Herkes bir sey yazacaktı. Sarhoş, kelimeler, Sarhoş cümlelerle defter dolu- yordu. Ben şöyle yazmıştım: “Baykuş yuvasında neşe ara mak çölde gölge avlamağu ben | zer.” Nahide dargın ve bücenik İ bir göz ucu bakışile beni tekdir etti. Şişeler tazelendi ve tekrar tekrar içi Konyak içildikçe manolyalar koparılıp koparılıp parçâlanıyordu. Tuhaf bir zevk değil mi Bu acayip zevkte he- Turban — Anladık; Peki son ra. Dilâver — Benim gözetle- diğimi bileydi şüphesiz Madon gözükmezdi. Orhan — Gözüktü sonra ne oldu canım? Dilâver — Ne olacak pen-| cereden sarkarak haykırdı: “Veysi, Münire koşunuz. Komşunun köpeği bizim bah- çeye atlamış taarruzundan Ko keti kurtarmız..” Bu çağırışa di şi erkek hizmetçilerin ikisi bir den koştular.. Duvarın O arka- sındaki muaşakanın ne manza- ra aldığını göremedim... Yal. renin şu tedipkâr se- ymun baksanıza bizim Koketi cek.. Haydut nereden buraya?,, Bu tazirin üzerine (o galiba bizim atak beli ortasma bir iki baston yedi.. Can acısile sali. verdiği boğuk av'aveler sında bir bohça gibi bizim ta rafa atıldı. Köpek olsun ne olursa olsun, doğrusu yeni girdin İ edilen mütehaserslar müvacehesinde | dan tecrit etmeğe ve altını serbest İ buki bugün altın ikilosu 7000 peseta arasında can verdiklerini gör- | mekte öyle zevkleniyorduk ki | bariçten bakanlar, bizim çıldır- İ dığrmıza tamamen hül lirdi. Biraz sonra Nahide dışarı çık | tı ve gelmedi. m o kadar iş olacak ki| ea gaybubeti his | — Nahide nerede? dedik. Hepimiz birden odadan fırla dik ve onu hayli aradıktan son» ra musluğun dibinde, kokain şi şesi elinde bileğinin damarları nı kesmiş, kan revan içinde ye- ve boylu boyuna uzanmış yatı- yor bir halde bulduk, Mürüvvet körktu. Ve pence- reden “polis” diye bağırdı. Po- lisler geldiler. Tedavi başladı Nahide kendine gelince yarı $ı kanla kırmızıya boyanmış ge celik robu ile onu da bizi de ka- rakola götürdül, Hayli müşkülâtla bu işin için | den sıyrılabildikti. Bugün Nahideyi gördüm. O hâlâ terü taze, Konyak ve ma: nolya gecelerini hatırlamamak mümkün mü7, Cıvadan altın İhraç edildi Masrafı altının kıy- metinden daha ucuz düşüyor Madritten Avrüpa gazetelerine ve rilen bir habere göre Botilla ismin- da bir Ispanyol kimyakeri civadan altın istihsaline muvaffak olmuştur. Kimyaker Botella bu tecrübeyi Mad cit sanayi mühendis mektebi İabora tuvarmda hükümet tarafından teşkil yapmıştır. Botella yaptığı tecrübede civa amotlarını, bioxde de sowffre olarak elde elmeğe muvaffak olmuş- tr. Kimyaker Botella'yâ yöre civa dan sikletinin yüzde ellisi nizbetin de altın istihsal etmek kabildir. surette elde edilen altınm bir kilosu 1500 peseta'ya mal olmaktadır. Hal dır Müdritte çıkan Libertad esi bu huberi verirken bunun | İspanya isadiyatnda bir inkilâp husule ge ei çünkü dünyada mevcut civnın “yüzde 60 ının İspanya'da bulunduğunu yazmaktadır. Doktor Rusçuklu Hakkı Beyoğlu, İstiklâl caddesi Bü yük Parmak kapı, Afrika hanı on bitişik. Apartıman No. 21.— Tel: Beyoğlu 2797. Sant: 14-18 DOKTOR FMİN ŞUKRU Chili hastalıklar mütehassıs Her gün öğleden sonra İstanbu! Türbe Babsâli Caddesi No. 10 Telefon 2,2622 Orhan — Sonra ne oldu? Dilâver — Madon pentere- den çekildi.. Galiba Koket ku- cakta içeriye © gitti.. Macera bugünlük bu feci surette bit- ti... Turhan — Bu dayağın üze- rine atak hâlâ duvar - dibinde serenat yapıyor mu? Dilâver — Bizim köpek yi- git atın öli arpadan ol- sun hikâyesini insanlardan can kulağile dinlemişe benzi- yor. Hayvanlar aşk mücade- İesinde adam oğullarından da | a cür'etkâr görünüyorlar. Orhan — Ey şimdi ne ya- pacaksın? Dilâver — Tarassudumda devam edeceğim... Amik ovası Türkleri ları da hicrete mi - Jmecburetmekistiyor hıyor; Amik ovası meskün bir kıtadır. Bu zengin ova bu sene büyük bir felâkete maruz kalmıştır. Fransızlar getirip burala ra yerleştirdilderi çöl arapları man. i Köylülerin harmanlar: diyen yağma etmekte ve tevali eden cinayetler vukun gelmektedir. Bu hal karşısında Fransızlar temamile bir seyirci vaziyetindedir! yakası bir araya | gelmeyen in bu sene mahsulu bol olmuş- olmuştu. Fakat şimdi bu ümidi muştur. Diğer taraftan. Memurlar, tahsildarlar | geceleri kamyonlarla harmanları basarak borçlu olan köylülerin mahsullerini müsadere ve pazara sevketmektedir. Ve sonra da kamyon ücreti, bama- liye, kemisiyon memur hacırahı di ye bir takım masraflar tarh odildik ten sonra buğday fiyatı yarıya du- #üyor ve mötebaki kalan kısım da İ köylünün borcuna mahsup ediliyor. Bu vaziyet karşımda ne yapaca- ğms şaşırıp kalan köyü nereye baş vurmuşsa daima menfi cevap almış- tür. Bu suretle tedrici bir surette im- ha edilen Türklerin yerine Ermeni muhacirlerini yerleştirmek düşünü ancak dahilindeki ka kseri de zail ol. yetine tahvil etmek mandaler metin en büyük gayesi gibi birşey olmuştur. Paristen gelen bir telsizle fevler- lâde komiser M. Ponsotnun Parise vasıl olduğu © bildirilmektedir. M. Ponsot Pariste gazetecilere bey: natta bulunarak Suriyede bir idare ve mükemmel | bir asayiş temin edildiğini söylemiştir. Bu haber gelir gelmez Beyrutta. ki bütün gazetelerin mümessilleri içtima aktederek (Fransiz Hai mazaretine bir telgraf çekmişlerdir. Matbuat bu telgrafında M. Ponsot- nun Lübnanda teşrii hayatı söndi mek için aldığı kanunsuz tedi hemen ilgasını ve bugünkü iderci ğını bildirmişlerdir. te için kuvvetli bir tekzip olmuştur. Mahmut Esat Beyin Büyük Mil ron için verdiği takrir ve Meclisteki beyanatı Antakya ve İskenderon Türkleri üzerinde çok tesir uyandır dı. Hökümet dalkavuğu gazeteler müstema olmak üzre hattâ bütün | Suriye gazeteleri bile İzmir Mebusu nun boyanatını sütunlara geçir mişlerdir Halepte çıkan (Elvakıt) isminde- ki paçavranm Türk düşmanlığı, bu husustaki mzgin neşriyatı ötedenbe ri malümdur. İ eden mezkür varakpare bu defa da Iskenderun ve Antakyada hiç Türk bulunmadığını ve halkın Türkçeyi Ermenlerden öğrendiğini | iddia et İ mek gibi bir küstahlıkta bulundu. Bundan başka Türkiye ku Damat Feridi il listeye dahil T; İsmindeki gazete de bu | nevi meşri- yatta devam etmektedir. İ Antakya ve İskenderon Türkle- rinin gayzımı bu neşriyatın yakında lâyik olduğu | mukabeleye maruz kalacağı şüphesizdir. Suriyede tasarruf Şamdan yazılıyor ver sen de atak gibi beli tasına birkaç sopa © yedikten sonra duvardan bu tarafa atıl- mayasim.. Yeni komşular hakkındaki tahkikat beylerle Dilâver ar, sında böyle alay tarzında de- vam edip duruyordu. Bir akşam üç köşk © aşırı komşuları doktor o Müammer Feyzi Bey Velittin Paşanmki- lere oturmaya geldi.. Bu hoş sohbet zat spritis- ma meraklarından dolayı bey- İllere takılmayı | severdi. Hoş beş arasmda dedi ki: — Kasımdan sonra buralar. İda kimse kalmıyor. İnsan ruh İlerdan başka görüşecek ahbap Orhan — Ne suretle? Dilâver — İşte vallahi ben | de onu düşünüyorum... Dilâver derin bir işmizazla | kulağının arkasını kaşıyarak: — Aklıma bir © kurnazlık geliyor amma. Orhan — Nasıl? Dilâver — Bir © kolpasını! bulup Münireye ilânı aşk mek.. Hizmetçi kızın gönlü nin — ik bir iin yl | kamaştıran eriştim tac yap- rr “e m ele zaferyap olduktan o sonra aile| LI sk kalavin i rın ene bulamıyor... Hanımlar beyler toplanmız bakalım. Bir . table İ tournante yapalım.. Dünyanın İ halini ölülerden sormak tuhaf oluyor.. Onlara da , yalancılık yapmıyorlar denemezse de di- İ riler kadar değil.. Alfabe usu- İlile hecalar teşkil ederek masa yı tıkırdatan o bu kuvvetin ne ir türlü akıl erdire- Doktorun bu arzusu üzeri. İde mülanezi imiien.z Komşu memleketlerde| | Fransız idaresi on- | temamen Türklerle Senelerdenberi aşar belâsı yüzün- tu ve biraz nefes almak ümidi hasıl | mutlakanın Suriye ve Lübnanlıların | arzularına katiyen muvafık olnadı- | Bu telgraf M. Ponsotnun beyana | let Meclisinde Antakya ve İskende | Bu vesileden istifade | İTTİHADI MİLLİ Harik ve hayat üzerine sigorta nwamelesi Sigortaları halk için icra eyleri: | TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ | müsait şeraiti havidir Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Tel: Halepten Adana gazetelerine yazı | Beyoğlu : 4887 BEYKOZ FABRİKASI ve roğbet dolayısile imalâtmı tevsi ve fistlarını nefasetleri etmez derecede tenzil ettiğini teşekkürlerini arz ile SATIŞ MAĞAZALAR İstanbul, Bahçekapı'da Yerli Mallar Pazarı Ankara, Yeğenbey caddesi Yerli Mallar Pazarı. Samsun'da yakında açılacak Yerli Mallar Pazarı, kuruştan | Erkek iskarpinleri 470 başlar potinleri 490 İİ kadın iskarpinleri 575 ! Lüles seyahat ve el çantaları ile *20 tenzil KAPPS Kiralık Ev Kadıköyünde Mısırlıoğ- lunda Nuhbey sokağında altı odalı 22 numaralı ev kiralıktır. Talip olanlar ga- zetemizde Ramiz Beye mü- racaat etsinler, içtima ederek — tetkikatma Bütçe üzerinde yapılan ktisadi buhran yü Zünden muhtelif iratlar üzerindeki | tenakus 1,611,343 lira olarak tesbit | edilmiştir. Kongrenin bütçedeki bu azim açı ği kapatmak maksadiyle bazı mü- him tedbirleri hükümete tavsiye ede | İ ceğini ve bu meyanda memur maaş larından tenzilât yapılması da mev- zuu bahsolduğunu — gözeteler yaz- sından hir zatın beya. tasnifden övvel 1925 se içedeki memurin maaşla. buçuk milyon birayi en tasnif karargömesi tatbikinden sonra bu miktar ili mis line yani 5 milyon liraya çıkmıştır. İ iyor: Firedeviç paşa Tayyare ile bulur ivarına gelmiş ve İ ornda & z kuvvetlerini İ teftiş etmiştir. Erden bududundaki vetleri, İbnismuudun askerlerine ica- bında yardım için emir almışlardır. İngilir kuvvetleri hududu sıkı bir surette tarassut etmektedir. Bu ta- rassut neticesinde geçen gün ai ve âit otuz yük cephane ve erzak le yirmi kişi tevkif edilmiştir. Mekkeden gelen haberlere göre, kralı İbinissuut, asilefin üzerine gön derilecek olan kuvvetlere yapılacak için hazinede — para bulama- muş ve Ciddodeki tüccarlardan 12 ia etmek imeeburiye- Diğer bir | kelam vakçı bey Mekkede tevkif edilerek hapse konmuş ve elleriyle ayakları. pa zincir vurulmuştur. Bin İngiliz harp gemisi Akabeye ih kaçırılmasına mani olmak için İ emir almıştır. | min, Talât Bey o çocuklar hep İmasanın etrafma © dizildiler. Lâmbalar kısıldı. Eller uzatıl- dı. Ruhları davet vaziyeti alın dı. e Ruh ile mühim mülâkat Davetliler çök istiğne gös- termeden geldiler. İki” dünya arasındaki telgraf Oo manipla- teur'u tıkırtısına başlandı tor ruhlar hakkındaki ( itikat- sızlığında Talât Beyle hemfi- kir idi... Binaenaleyh ilk tıkır- tıda suale girişerek: — Kimsin? Masa cevap verdi — Ruhum.. — Ruh ne demektir ben bil miyorüm., Kendini bana an- la | — Nasıl anlatayım? — Şimdi hemen karşı kar- İşiya gibi konuşmuyor muyuz | Mademki böyle o bilvasıta gö- dini bana tarif et., — Ruh ruhiyetini dilile tarif edemez. dünya ” İ Memleket habörle BERUT, 13.— Kahireden bildiri | icaz kuvvetleri kumandanı İngiliz kuv- | giderek oradan Hicazdaki asilere si | İ rüşme kudretine maliksin ken- | | sağl 250 başlar 275 Çoçuk iskarpinleri leri 150 mek oophilecö b3İNE ç MEAL derecesinde am Alman kitapçı, Alman kitapları en ucuz satar, Beyoğlu, İstiklâl cadde- si 390, İsveç sefareti karşısında. Il RADYO | Bugünkü program orkostra İ BUKREŞ (394 m) — 20 orkest ra, 20/30 konferans, 20,45 şarkı, Ze za, Lekme Rigolettodan parçalar. İ ROMA (441 m.) — 20,15 Mem iskethaberleri, 2145 bir konseri | 22,15 bir perdelik komedi, 23,30 | dans havaları, İ PRAĞ (488 m) — 20 Şarkı kos seri, 20,20 keman konseri |. VİYANA (517 m.) — 21,20 Ses | foni, 23 dans havaları, PEŞTE (550 » | orkestrası, Madam çalar, VARŞOVA (1411 m.) — 20448 1 alişan kom — 20,45 Salar tterilyden par | seri, 23 dans havalı BERLİN (1635 m.) — 20 günü haberleri, 21 akşam konseri, Göz Hekimi x» Süleyman Şükrü Birinci Sinif Mütehassıs (Babıali) Ankara exddesi No, 69 Göz Hekimi Profesör Dr. ESAT (Babısli) Ankara caddesi No, 60 Doktor Hafız Cemali Dahiliye hastalıkları mütehassısı İ Cumadan manda hergün öğleden İ sonra saat (2,30 dan Se) kadar Tar tanbulda Divanyolunda 118 muma İ rahı hususü dairesinde dahili hasta ıkları muayene ve tedavi eder. Te defo: İstanbul 22398, san mı vardır?, — Ruhlar lisana muhtaç değildirler. — Ya nasıl biribirinize me İ ramınızı anlatırsınız... — Gayri mer'i cihazımız da her hangi bir fikir tekevvünü anında harice akseder.. — Canım mademki bu kar dar söyleyebiliyorsunuz, Bunu bizim anlayacağımız — surette biraz daha basitleştiriniz.. — Mümkün değil. — Niçin? — Çünkü çok nakıs uzvi- yetinizde bu kabiliyet yoktur. sapıtarak bizi mevcudiyetiniz- den şüpheye darını anlatabiliriz. — Tabii.. Siz de kendisi İzin ne olduğunuzu bilimiyor sunuz ki bize anlatabilesiniz. — Siz bir kediye © felsefi den bahsedebilir misiniz? bizim aramızda meram teatb sine hizmet edecek bir dil yok tur. Halbuki sizinle © vat — Hayır Çünkü kedi “ie konuşmak için © ğ i — Böyle kaçamak yollarm? |