Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Üite muhtelif istikametlerden ese- _t'-..l'ınmişgihihfı tu- "reneukdq f ııhhbolıııınyomın.. Milliyet | Asrın umdesi “MİLLİYET” tir 30 NİSAN 1932 İdarehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İet. Milliyet ,Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 243919 İdare ve Matbaa 24310 ABON E UCRETLERI Tiyetini kabul etmer. BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merke- rinden aldığımız malümata göre bugün hava ekseriyetle açık ola- rak geçecek, rüzgâr hafif kuvvet cektir. Hava tazyiki 762, en faz- Haftanın Yazısı Hiddetli bir Adam — Selâm terbiye icabıdır.. — Ben teı-biyeyi senden öğ- — Ayol, bı;ün sana olmuş — olacak.. Nedir bu surat? — Beğenemedin mi?.. Sabah — Ey uzattın amma.. Sonra dıye soruyorum Ne vazifen senin?.. — Efendi, bileti ona göre ke seceğim!. Neı'eden bindiniz?. — Sen lâf etmesini öğren de sonra biletçilik et!.. — Ben lâf etmesini öğrense |idim.. Avukat olurdum.. Nere- |den?.. — Parmakkapıdan.. — Taksimden demek. — Hayır Taksimden - değil, Parmakkapıdan... — Lâhavle.. Pek alâ Parmak kapıdan.. — Sen biletçi değilsin belâ. sın |!.. — İşiten Allah için söylesin. — Ya sabur... — Levhadır 0, kahvelerde vardır. — Şimdi seni... — Uzatma efendi!. Al altı | kuruşunu in arabadan... | — Babanım... — Baba, ana — karıştırma!. Sen bir belâlı adamsın.. Ya kes | ıeııııı yahut arabayı durduru. rum. (Etraftan müdahale.. Ara ba gıder] ... — Evrak kalemi hangisi... — Üst katta.. . — Hangi üst katta?... — Aha! Bu üst katta.. — Kaçıncı oda?, — Odanın kaçıncısı olur mu? — Çattık.... |Üst kata çıkar, evrak kalemini bulur | — Efendim, şu numaralı ev- rak ne olmuş?.. (Bir müddet bek —Beyim şu evraka bakar mı — Sana söyliyorum yahu! İ kidir rica ediyorum, cevap ver- miyorsun. ÂAğzını kiraya mı ver din?... —.. ..-.Kime söylü: yorsunuz?, — Ay çattadak çatlayacağım. Efendi sana söylüyorum. — Benedenize mi söylüyor- — Evet., Şu evraka bakar mısı nız.. |Numaraya baktıktan son ra| — .qufuıdıye müracaat edi r“; Trtraadak niz.. Şu karşiki köşede gözlük- &- Çıkarsirçıkim hel, En ea KB Oraya müracaat eder, — Kaç portakal?.. — Beyim, şu evrakımız ne ol — Portakalı mı sordun?. — | muş acaba?.. — Ben ne bileyim, efendi; — Cart kaba kâğıt... 4 — Edepsiz... terbiyesiz, hay j © rile iki jandarmanın zorlu kol- kayit masasına sorsanıza!., — Haoppala!.. Kayıt masası- na sorduk size gönderdi, siz de kayıt masasına gönderiyorsu.- nuz.. İkinizin arasında mekik mi dokuyacağız?. — Efendi burası bir dairei resmiyedir. Makamın haysiyeti il.. | vardır. Lâubali sözlere mahal — Admı sormadık.. — Affederımıı, sağır ben de || geliyorsunuz — -dan müdahaleler.. Sahne kapa- B — sultanahmsi dedik yal $4 ll oğır mısın?... yok. Mesai aidesinden sorunuz. Eğer bir güna şikâyetiniz varsa âmirimize şekva edersiniz... Na mülâyim sözlerle kalemi işgalet Merkezi idaresi: Gal. | 'ki Tttihadı Milli TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ Harik ve hayat üzerine sigorta muamelesi icra eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir, meyiniz... Bunun burası bir hü- kümet dairesidir.. — Anladık anladık, ders ver meğe hacet yok!. Sizin vazife. niz eshabı mesaliha nasihat ver mek mi, iş yapmak mı? Benim şu numarama bakmadıkça şura dan şuraya gitmem... — Efendi, kayıt masasına sö runuz diyorum, anlamıyor mu- süunuz?... (Bir masaya gider, numara yı gösterir.) — İstida mı, müzekkere mi, tezkere mi, tahrirat mı?.. — İstida... . — Karşıki masaya... (Karşı- masaya gider.. Kalabalık var.. Oradakileri biraz itişti- Sesler: — Yavaş yahu, araba mısın? — Kime söylüyorsun?.. — Sana... — Sen beni tanıyor musun?. — Tanımağa ne hacet?. De- minden beri reklâmını yaptın!. — Efendim ben senin bildiğin adamlardan değilim!!.. oldum.. Hele kalcakl Sna — Memnun MİLLİYET CUMARTESİ 30 ; - (0| Maarifb ahisleri Almanya'da İlk mektep muallimi nasıl yetişir H Katolik a 1. Beuthen (Boyten) — 1930 denberi. Birinci sömestr: Haftada iki defa ikişer saat, gurup halin- de(*), “müşahede usulü ile ted- ris,, meselesi. (İkinci saatlerde Do zentlerle münakaşa| mevzuu bah ıedılır Asrı hazır bilgisi dersinde ıçkımıı nizamlar,, tetkik olunur kademileri: sil devreleri imtidadınca çalışmak şarttır. Maamafih bir kaç zümre- ye birden iştirak ve sertifika al- mak ta mümkündür. Her müdavim iki sene zarfında altı referat yapmaya ve bunları ya tahriri veya şifahi olarak ver- meğe mecburdur. Kezalik namzet lerin her birinden tatilde kendi tik pedagoji ve psil mevki alır. nımzetlerın hakkındı dersleri mühim bir Bunlardan maada bulunduğu şehrin ikteplerinde ders dinleme veya içtimai nizam- Tarı tanıma fıılıyetı ııteııır Nıııı- M zetler tatildel | din ve tabiat bilgisi malümatı takviye ve itmam edi- lir. Musiki, resim, elişi, jimnastik saatleri bilhassa bu devrede faz- ladır. Ayrıca haftada bir gün —tabii ve içtimai muhit tetkik e- dilmek üzere— ekskürsyona çıkı- lır. Bu sömestr tatilinde namzetler kendi bulundukları şelıirlori? ilk ÇY SEE Li bil İkinci sömcstr: Haftada üç de fa ikişer saat, yine gurup halinde, şöyle arkaya geç ile... — Acele işimiz var:. Başefen di havale etti. — Sen hele şöyle çekil baka yım.. , — Ne yakama yapışıyorsun? — Uzatma da şöyle çekil... — Çekilmiyeceğim... — Ben adamı çekmesini bi. lirim (|Yakasma yapışır itişir- ıler., Başkâtip — odacıyı çağırır ikisini de kapı dışarı ederler. | AA Yemekte: — Bu dolma olmamış.. . — Evet! Biraz yaprak buzlu olmuş... — Berbat şey.. Bakkal kâğı- dına sarmış gibi.. — İçinde eti de yok! Aç kal dık bu akşam, . — Biraz peynir getireyim. . — Peynir getireceğine dol. mayı iyi yap!.. — Baksana bey! ben aşçı ka dın değilim!.. Yemeğimi beğen miyorsan bir aşçı tutarsın! — Vay! bana kafa mı tutu- yorsun?. — Ben öyle külhan lâfını an '— Külhanbeyi sensin!.. Ağ- zını topla!. — Kuzum sana ne olmuş!.. Önüne gelene saldırıyorsun! hed uıulıı ile tedris,, dersi devameder. Asrı hazır bilgisi der sınde sınat ve iktısadi nizamlar tetkik olunur. Bu esnada tayyare- cilik, gemicilik, kimyakerlik gibi mnhtelıf san' ıt ve lıcaret ışlerınde a. vet olunarak konferanslar verdi- rilir. Muhtelif derslerin tedris u- sulü ve pedagoji tarihi bu devrede başlar, ruhiyat dersine ve temrin- lerine devam olunur. içüncü sömestr müdavimleri altı hafta şehir mekteplerinde, iki hafta da köy ııekteplerında uıl- bikat y k sonra zamanı akademide nazari meşga le ile geçirirler. (Plânım devamı henüz tesbit edilmemiştir). 2. Bonn —926 Mayısındanbe- ri. Birinci sömestr: Esaslı zümre- ler addedilen pedagoji ve psikolo jiye methal dersleri. Haftada bir defa coğrafi ve tabii tetkikat icin ekskürsyona çıkılır. Müteakip sö- mesirlerde tevsian görülecek olan ilmi zümrelere ve musikiye met- hal dersleri verilir. Haftada İki saat akademi mekteplerinde “mü şahede usulü ile tedris,, meselesi tetkik olunur. ve müteakiben bu meselenin pedagojik ve psikolojik | nie istil d FTi h sı yapılır. ispa- ta yarar birer veııkı ibrazı ile de mükelleftir. IH, Simultan akademi Frankfurt sur le Main .— 927 Nisanındanberi' Ameli surette mesleğe hazırlan mak için şu sahalarda çalışılır: A) Tam ve mufassal ilmi züm- re takrirleri: Yalnız birinci sömes Yaşamanın yolu Dostum Le grand ile birlik- te Metrodan çıktık. Kol kola yürüyoruz. Mübareğin ne çok ta tanıdığı var. Kadınlı, erkek li gelenden, geçenden selâm üs tüne selâm... Eh, tanınmış bir muhar- rir.. Vakıa ben de muharririm, orasını da saklamayalım. — Hava güzel, dedi, doğru su bugün bana hayat pek neş'e li ve cazip geliyor. — Canım, sana göre hayat her gün öyle.. — Doğru.. Çoluğum — yok, çocuğum yok, çok şükür kazan cımız da yerinde.. Oradan da vet, buradan davet.. Yalnız kal dığım da yok. İyi amma, senin le çokdandır baş başa yemek trdedir. Bunlar: din tedrisatını il- mi esasları (2 saat), mahalli zira- at bilgisi (Isa.), mahalli halk bil. gisi (1 sa.), mahalli hayvan ve nebat bilgisi (birer saat), hükü- Met ve cemiyet bilgisi (1 sa.). Teknik usulü: İkinci ve üçüncü sömestrlerdedir. Bunlar: din (2 sa.), almanca ve toplu tedris (bi- rer sa.), hesap (1 sa.), hangisi in tihap edilmişse: tarih, coğrafya veya tabirat bilgisi (birer saat). Teknik zümrelerin tedris usulle ri, bunların akademide tedrisi es nasında verilir. Bundan dolayı ders saatleri haricinde ayrıca za- man almazlar. C) Müşahede usulü ile tedris meselesi: Yalnız birinci sömestrde ve haftada üç saattir. Bundan ma ada birinci devreyi takip eden bü yük tatilde (yazm) dört hafta müddetle bir ilkmektepte veya ço cuk yuvalarında, tatil kolonilerin- de, yahut ta kır terbiye yurtların- da tetkikat ve ders dinleme. (Mümkün olduğu takdirde faali- yete iştirak). D) Tedris tı!nıkatı ö in başl mekteplerinden birinde beş hafta müddetle tatbikat yapılır; her 2/3 namzet bir sınıfın bütün dersleri- ni deruhte ederler, Üçüncü sömes tri takip eden büyük tatilde dört hafta devam eden köy mekteple- ri tatbikatına çıkılır. E) Mesleki diğer dersler: Mek Uçüncü açi İkinci sömestr: Esaslı zü rin mecbüri temrinlerine ve takrir lerine devam ölunur. Tedris usulü (umumi - ve lıııııı) bu devrede tepcılık lıılıııı, mektep sihhat ko ruma, içtimai pedagojisi ve köy mektoplırı podı:o_ıııı İkinci sö- yediğimiz yoktu. Cevap vermedim: — Yahu, işitmiyor musun? Çoktandır yemek * yiyemedik, diyorum. Yine aldırmadım. O zaman sükü l gibi; — Korkma, dedi, bu sefer ben davet ediyorum. — Haydi canım, me.. — Vallahi doğru söyliyo. rum. Bilirsin ki senin kaç de- fa yemeğini yedim. Evine gel- dim, otomobiline bindim. Hiç birine de mukabele edemedim. — Bilâkis.. Yanıl ni alay et- — Fransızcadan — — Şuraya girelim. G * Güler yüzlü bir metr dotel listeleri uzattı. Ben listeye b madan bir çorba, sahanda yür murta ve meyva isterdim. — İçki, bir şey emreder mı siniz? — Hayır, bir bardak su.. Dostum kızdı: — Yahu, diye — söylendi, kırk yılda bir davet ettin. Böy- le yemek yenir mi? — Nene lâzım efendim? safir ben değil miyim? Kumant da bende.. . — Ciddi söyliyorum, — ayıp. ettin. Hem ben de mahcup ol: dum. — Belki canım büunlardan. başka bir şey istemiyor. Key- fimin kâhyası değilsin ya? j *& * &* Elmayı soyarken sordum: — Tabii bir kahve içeriz. — Yüz tane iç. Davetlisin korkma, Tam sigaralarımızı yakmış: tık. Dostum yerinden kalktı: — Aman, dedi, karşıda Kon kordiya urketı müdürü var Senden iyi olmasın, aziz ahi bımdır. Bir dakika — görüşes yim, — Hay hay... Bir dakika, beş dakika, on dakika.. Gitti gelmez. Nihayet garson hesabı getirdi ve bittabi. sen de beni birkaç defn yemeğe davet etmiştin. Yalnız her da- vetinin sonunda ikimizin de pa rasımı ben veriyordum. Orası başka.. — Belki.. Fakat — çok eski bir dostum — olmasaydın, böy- le bir tarize — tahammül ede- mezdim. — Aramızda her halde bir kavga çıkardı. — Eh, yalan mı söyledim? il amma, senin gibi kibar bir adam, böyle ufak te. fek kusurları insanın yüzümne | dım. vurur mu? Hem kabahat ben- de değil, sende! Ne zaman se ni yemeğe davet etsem, se ıık Henel, başlar. N rofe- u:l: verirler ve dersin ıo:undı rinin (Jıî;:ııdınter) f:ılıyetl:ı; münakaşası yapılır. üzerine d Üçüncü sömestr: Devam etmek | 445 vardır. İ te olan derslerin ve temrinlerin yanında -. hafteda iki /,dafa ııııılî 3 .l:ıdııo_u ıluıdııııılırı lulık:-: tedrisat vardır: Köy mektepl — Vay ben köpek _lm7- de ve tek sınıflı ııek!epleı-de ders __oyh.ı &- dd Üalenii ve nt tedlris. tecrli- — Ağazma geleni kulağın işit | beleri yapılır. sin hanım. Sonra fena olur.. Dördüncü sömestrde de üçüncü — A, a, a! fena mı olur? Ne olurmuş bakalım.. Eskisi gibi (Boş!) diyince boşamak kalktı kuzum.. Dişe diş, göze göz! Allahım sen sabır ver! Da yanamıyacağım.. — (Evden çı. kar, kahveye gider. | FELEK A da Ünyon H Tel: Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadn Beyoğlu : SK Millıyet"m Edebi Romanı: 82 - ıılonuııdı oğultu katil reisin em- Dedi. Ve. Avııkıt müdafaasına devamı ediyordu: — — Reis Bey ıöylenecek tek iüme yok. Avukatlık iş kal- gamıştır. Her şey göz önün- Adlıye tarihinde hâkimle imin, kanunla cürmün bu tadar yakm ve aşikâr bir şekil karşı karşıya geldiği görül- mistir. Halledilecek üzerin GÖZYAŞLARI!. Etem İZZET de düşünülecek, en basit — bir mülâhuı yürütülecek kanuni ve hukuki hiç bir nokta yok- tur. Derhal hükmünüzü veriniz. En ince noktasına kadar bütün bir hayat safhası aydınlanmış- tır. Cinayetin yapılışındaki hissi, fikri, içtimai, ruhi, bede- ni, akli bütün sebepler izah edilmiştir. Hiç bir hâkim hük- münü verirken kendi kendisini bizzat tahlil, tasvir, — ifade ve isbat eden bu kadar vazıh bir dava — mevzuu ile karşılaşma- mıştır. Birçok hükümler veril- miştir ki hâkim yine en hafif ve tereddütsüz şeklile bile olsa bir defacık: Demekten ve hükmünü bi- vaz da tevekkiila va kanaat his sine bığkmılıtzn nefsini me- nedememiştir!, Salondaki oğultu yine ke- silmiş, herkes avukatı dinleme- ğe dalmıştı. Avukat: — Reis Beyefendi yalnız bir noktayi bir defa daha işaret etmek isterim.. . Dedi ve.. ilâve etti: — Cinayetin yapılışmda, ha riciye nezareti şifre müdürü Ruhi Beyin — Çamur ve katil Ruhi haline gelişinde bir gayri tabiilik yoktur. Hatmaları ile bize anlattığı ve- gösterdiği bü tün hayat safhaları ve değişik likleri yerindedir, haklıdır, ta- bitdir. Müvekkilim anadan doğ ma bir hastaydı. Anormaldı. Yüksek bir tahsil yapmış, genç yaşında mühim bir de'vlet va- zifesi almış li e müdavimleri bir kaç gurupa ay- İ rılırlar. Bunlardan her biri bir Do- | üzerinde çalışırlar. Prof. ve Dozent || zılarrı da her gurupa ayrı ayrı veri- |. Hir. Maamafih devre sonunda o sö- deki ders ve temrinlerle tedris tat bikatına tevsian devam olunur. Bütün tahsil müddetince de- vam eden dersler: AÂmeli musiki hlnıılı [bu meselede her nuıı zedin müstait olduğu tiyor. llıııııı takip odmi sonuncu Oder ak köy ıııehıılın tıthkıtını ı.ıı bir ter yeme. ğin da beni bir dalgınlığa getirerek, hesabı hemen görü- veriyorsun. — Yamansın monşer.. Sen- de bu dil varken, değil başkala rından ,uıdı yemek, başına bi yine — kimse ses çıkar- artlğer ımdec ğiz. İ Yalnız şu ıokuyı da kayde- delim ki, Almanya'da şiddetle hü küm süren mali ve iktısadi buhran yüzünden tatbik — edilen tasarruf pı'oırıııı mııciunı:e Pn—n ıiı- âlette* ilerlemesi ve tedris hlıilî- yeti kııuımııı eıııtır] Jiıııın.& ay için- de kapatılmıştır. Bıınduı dolayı Mayıs birden itibaren ancak altı ve yüzme dan maada serbes olınk ıııtılııp edilecek bir zümrede bütün tah- —N (*) Bazı akademilerde bir dev- zentin idaresi ıkııdadır l'kr gu- ikademi faaliyete devam edecek- tir. Esasen Almanya'da muallim adedi ılıhyııçlı.ıı çok fazladır. El- de ettiğimiz malümata göre bu gün yalnız Prusya hükümeti da- hilinde 13.000 muallim münhal vazife beklemektedir. Bunlardan bir kısmı hususi mürebbilik veya ayni ders derin takrir ettikleri derslenden ba- " mestrde öğrenilmesi mukarrer mev- zular her gurüp tarafından — ikmal edilmiş olur. ve görgü alan ve kendi janrın da ayni şekilde anormaliteye sahip olan Naran; Ruhi de'bu hastaliğı — diriltmiş, v- yındırmıgtır Güzelliği ile, cin si cazibesi ile, şi'riyeti ile, men- fi zekâsile ındırlnlı, onu kendisine hıilıııııı esir etmiş- tir. Ve.. müvekkilim belki de gayri tabitliğinin tesiri altın. da pek te zeki, kurnaz, iradeli bir adam değildi. Vaziyeti kav rayamadı . İlk önce sinirleri- nin, a , cinsi hüviyeti. nin sevkile Nınnı kapıldı, esir oldu. Bu kapılış — seciye, şuur ve psikolojik varlığını da sarmağa ve sarsmağa başladı. Naran, cinsi cazibe ve sihrinin üstünlüğünden istifade ederek mıllı terbiye ve görgüsünün . lli ) d. diğer sahalarda bir iş bulabilirler se büyük bir sürurla kabul etmek maz. Onıın için bugünkü nazi- kâne davetini maalmemnuniye kıb;ıl ediyorum. Nereye gidiyo —Müesseseyi hhınııce ne olacak- sınız? Maksadım lıınıi ıııktcpl.e muallim y—ı tirdiğini öğrenmekti. Muhatabım | acı acı güldü ve sadece: — Arbeitslos (işsiz) dodı Bu, ne derin ve acı bir ti ifade ediyordu. Filhakika bu genç ler, resmi bir devlet vazifesi ala- | bilmek için, kim bilir kaç sene da ha beklemeğe mecbur idiler. Buna rağmen akademi gençleri ııııı büyıık bir gayretle ve ümitle hayat ve lıhdıı'k tedirler. Ab 'da tak- riben 6,5 mılyon (umumi nüfusun yüzde onu) işsiz meyanında çok yüksek mektep mezunu ve ihtisas sahibi vardır. Akıdenıı ımçlen ile ilk tema- birisine luk ve esareti gitgide arttırdı, istismarma devam edebilmek Açin hastalığı çoğalttı, büyült. tü. Ve.. bir an geldi ki Ruhi B. m “inconscience” mdaki maraz ve gördüğü tahrik tamamile hâkim oldu. Ve.. bu hâkimi- yet zavallı müvekkilimde her gün yeni bir sarsıntı yapa ya- pa; irade, taakkul, muhake- me, mantık, seciye, tahsil, ter. biye ve ruh varlıklarını yıka yı ka anormaliteyi onda tabii kıl- dı. Ve.. bu onda o kadar kuv- wetli, hızlı bir inkişaf buluyor du ki, bunun ilk ve bariz te. zahürü karısını ve çocuğunu bırıkınk Naran'ın koll:rı ara N | sına at Ve.. aynı moralitesindeki zayıflıktan da hüviyetinde — gizli, ıııık bir mikrop halinde duran ve yaşa- küvvet alarak başkaları hesa. baına casusluk yıpıyoı'du. Ma- li ve ddi GN Mııyomı-kı—-ıhıhıdı o- kuvan bu & hir sonra Ruhi Bey hastalığının tam seyri içinde — giden ve o- nun tabii icaplarile baş başa kalan bir adamdı!. Alkol ve esrar da uzviyetlerin tagayyürü ne yardım ve melekâtı akliye va vukivavi elir'atla aha AA hnda husule getirdiği tutkun- ıordıım Bu çok manalı ve mües- siri ibret Iovhııını dı şuracığa kaydedi i alamı- y Frankfurt (Main) Muallim: Kemal KAYA yordu!. Ve.. hatıralarında sık sık tesadüf ettiğimiz kayıtlar- dan da anladığımız gibi cinnet her zamanki gibi ben verdim. O arkadaşından ayrılıp bas na doğru gelirken, ben de kas pıya doğru gidiyordum. j — Haydi gidiyoruz dedim, | hesap tamam.. — Eh, ışkolıun sana., Hen ben davet edeyim, hem se! parasını ver. Olur mu bu? Ney, se, bir gün de ben acısını çı rıvım elbet... Kıpıdın çıkarken kıpıcıyı ©en frank vermez mi? — Yahu, neye on frank ver | din? Fena alıştıracaksın, de- dim. kalmaz vallahi!! GLORYA ' da 5 Mayıs perşembe 9,30 da MÜNİR NURETTİN Bey ve arkadaşları tarafından Mevsimin son KONSERİ Çok güzel ve yeni bir mıll e a — — Sm Z BEBEK'te hlmıııdımınıııtemııh. - Iıuıdvoılııllıutuııçm“ş_' Cinayet, cinayeti idrak, cina- yetteki hissi ve şuuri sevk ta- mamile muvakkat ve ârızi bir reaksiyonun ıfıdeııdır.xı.hı da tabii ve gayri uhıilıinı ayni KK, oldugıı bir ıınındıkı rüh has- letleri ve tezahürleri - itibarile akıl doktorlarmın ve ruhiyat- çıların uzun uzun etüd edecek. leri bir mevzu, bir — hâdisedir. Bu reaksiyon mahiyetini tah- ll edemiyeceğimiz bir tesadüf ve hilkat kabiliyetinin muka- vemetile cinayetini tekrar hu- zur da ifade edi ka- idan Aliinen Sasatn —a Bd ye