Milliyet Asrm ümdesi “MİLLİYET” tir. TI ŞUBAT 1932 İdârehane: Ankara caddesi, 100 No. Telgraf adresi: İst. Milliyet Telefon Numaraları: Başmuharrir ve Müdür 24318 Yazı işleri Müdürlüğü 24319 İdare ve Matbaa 24310 ABONE ÜCRETLERİ: Hariç için Türkiye için K Müddeti geçen nüshalar 10 ku- Gazete ve matbaaya ait müdiriyete BUGUNKU HAVA Yeşilköy askeri > rasat metke. İzinden verilen habere göre bu- gün hava ekseriyetle bulutlu ola- İcak, rüzgâr cemup ile garp ara sında müdedil esecektir. Dün tazyiki nesimi 760 milimetre, ei fazla sıcaklık 9 en öz 6 santigrat kaydedilmiştir. Matbuat balosu © eylesin! Ben iki senedir fena da dandım. Hiç bir Matbuat balo- osu kaçırmıyorum. Bereket ver- sin mübarek şey senede bir de. “fa da pek zararı dokunmuyor. Baloya gitmeğe alışmadan © evvel sorardım: j Acaba bütün bu halk ba- İki senedir. bu müşkülümü hallettim sanmayın! Bilâkis bu 8 — Acaba ben neden gidiyo Yum? Ben size bir şey söyleyeyim mi? Bunların hepsi görenek i ve alışkanlık... Vakta baloya denlerin içinde bir kısmı var ki; iyi eğleniyor doğrusu... Bu kı. “sım daha fazla kadın.. Lâkin bu © kısım devede kulak! Üst tarafı- Dın yüzüne bakınız! Kadın ise, şu karşıki köşedeki hanımı veya madam. ropu kendi: ninkinden daha iyi!.. İşte bir ta sal. Yahut kocası filânla dan- © hut sırtındaki ropu üçüncü lodur ki; giyiyor. İşte bir bü- > yük tasali, Ve buna benzer tasa İarla suratını asmış oturur. E- imlere rağmen bütün bu “cemaat ve havâ içini sıkıyor, .ayakkapların ayaklarmı, kolalı ye gırtlağını sıktığı gi- © Yatın yokuş taraflarına, yolları kısımlarına — gelmemiş takım gençler de var ki; ha © Gündüz burnumda #ep onun okusu vardı. Göz onun hayali vardı. Damarla onun tatlı ve keskin ba- larından hız alan bir kabarık lık vardı. Kulaklarımda tatlı esi, başımın içinde onun cana ren şuh okahkahalarındaki menin uğultusu vardı. Dü. üyorduna : Allah encamını hayra tebdil | anne teş Gem — sediyor. İşte bir tasa daha! Ya- | ani dan | rr... Erkeklere gelince; her in yüzünde asılı eğreti te. | Gelen evrak geri verilmez — İli y. | | | | HÂ! unutuyordum, Daha ha | İ © Ben dansetmem.. Ticaret et | Fendiye müracaatları - Milliyet'in Edebi HR emdiği 6 © GÖZYAŞLARI! m yine görüşelim... de | ran Gi “Nası bu aptallığı yaptım?. | çaldı. Ben: k gibi her önüne gelen yerde ve | yor, ağaca mı çıkıyor, İ rakamla, hesap ve ölçü ile alâ- İ biride herkese bir hediye çık. İmediğim, kimseye kefalet etme dilim ve mürailik etmediğim gi . Bunları neden etmem?, Se- va basit! Bilmediğim için. Amma eğer dansı günün birin- de kazara öğrenirsem lâf eder şekilde etmemeye ahdettim. İs mi lâzım değil tanıdıklardan ba zılarmı gördüm ki; dans mı edi bahçe mi belliyçr... Kestirilemezdi... Bütün bu hay ve buy içinde memnun memnun dolaşan bir bahtiyar zümre var. Matbuat cemiyeti erkânı... İçlerinden di i yorlar: — Bu sene de geçti. ... Matbuat cemiyeti her sene davetlilerine o hedi. vermeyi (oOâdet e dindi.. Bu hediyeleri ar. kadaşlardan birisi halka bağır. mak âdetti, Geçen sene bu işi bizim Ethem İzzet yapmıştı... Bu se. ne bu vazifeyi Nizameddin Na- | rum. zife vermişler... Lâkin çocuğun | kası olmadığından muttasıl nu- | i maralarda yanlışlık yapıyordu. Bu senenin yeniliklerinden ması oldu, Bana bir kıravat çık tr... Vebali boynuma olsun ye.. Toplu İğneye bir külâl Abidin Daver Ağabeyimize bir şişirme düdük... Ekseri arka- daşlara yeni usul adam resmin- © şakşaklar... Ufacık mürek- kep şişelerine doldurulmuş İi- kör damlaları. Bir tane yangın söndürme âleti.. (Bunu en faz. ler münasip olurdu) ve ekseri gazetecilere atlama ipleri ve ba lonlar.. Balonlai Bir ciddi sözle işi bitirmek istiyorum. Hanımlarımız ropla rmin boylarını ne kadar uzatır- larsa uzatsınlar, kendi boyları kısadır... Bizim kadınlar kü. gülmüşler... Baloda yabancı ka dımı tanımak için boylu kadın aramak kâfi idi.. (Tabii bir iki istisnası var) üsttarafı hep or- tadan ? Buna mukabil er. kek cinsi irileşiyor ve güzelleşi yordu. Burada da zoraki müsa- yat yapsalar ya bakalım! FELEK İRTİHALİ MÜESSİF Mersin Defterdarı sabıkı've Ad- liye Vekâleti esbak muhasebeci Selânik eşrafından — Sıtkı Bey icti- hal etmiştir. Cenazesi bügün east 12 de Kadıköyde iskele civarında Üzerlik sokağında eski Halk fırka- 81 binası olan 19 numaralı hanesin- den kaldırılarak Osmanağa camiin- de namazı badeleda Karacaahmet'te malperei mahsusasına defnedilecek DEVREDİLECEK İHTİRA » BERATI karıştırmağa mah yesinden istihsal edilmiş olan 15 Mart 1930 tarih ve 1144 numaralı ih- tisa beratı bu-kere ferağ veyahut i- yatı Maksim salonundan ibaret | cara verileceğinden meskür ibtirayi | kit beda sanıyor ve her tarafı pembe gö | San almak veyahut iaticar etmek yor.. Önüne gelenle dans ve | #rzusunda bulunan oşbeş ediyor. E bunlar da ba. | bvl Bahçekapı Taş Han No 4348 bii, zevatın İstan- | de mükim vekili H. W.İSTOK E- Etem İZZET ma dolu sahneleri diriliyor, ve.. kendimi onunla ya bir tangoda, ela bir iniz sanıyor; açık kah ten, bayıltan, esir .den e gözlerimden; tat lı, ahenk dolu sesi kulaklarım. dan gitmiyor ( ve damarlarım kalbime birden © başlayan bir sevginin — ezintilerini (getirip topluyorlardı. Fakat, ne tuhaf?.. Ben bü. tün bu ezginliğin sızısını du - yar, — Ne yaptım da ondan bir devu almadım?. , telefon uzun uzun | — Aloo. Der ve karşımdakinin; — Kimsiniz?. Sesini alırken sanki nefe-| | aşağı Beynelmilel Geçen akşam Selim Sırrı Bey üs tadımız edebiyattan bahsetti. Meşhur Fransız müellifi (Mae terlinek) le nasıl ahbap olduğunu ve bu maraf edibin bir kısım hayatile eserlerini anlattı. Radyo samilerinin dikkatle din- ledikleri bu müsahabede © üstat şü) sözleri de hayretle söyledi: eserleri yirmi beş bin | bin arasında satılmıştır. | 'e kendisi bu sayede iki üç yerde | Ma satolar sat almiş, hattâ | kendi felsefesine uygun olsun iye) kendi ak saçlı olduğu halde çiçek gi- İz: bi bir de genç kiz almıştır.,, Selim Sırrı Beyin bahsettiği (Mas | terlinek) in eserlerinin çoğu piyes- tir. Ve 1910 da bu müellif şöhreti la nin son kademesine vâsıl olmuştur. | Bu tarihte sahne edebiyatı Mae- | terlinek 'im biribirini takip eden eser lerile zenginleşmiştir. Ve tabii müsl | lif te iyi para kazanmıştı, oBende| işin bu tarafını kurcalamak istiyo- (Maeterlincik) in en çok okunan eseri yüz elli bin nüsha satılmış. Ve bu edip bu sayede üç kâşana yaptır mastar, Fakat ben size İspanyol edibi ve romancısı rahmetli (V. Blasco İba nez) İn yalnız bir eserinin sekiz yüz bin nüsha e, söylersem hay ret w. Sam İbanez) in ispanyolca yazdığı romanların hemen hepsi İransızca, almanca, ingilizce ve ital yancaya tercüme edilmi; rağbet gören İspanyol di yalnız (La tenlatrice) ismindeki eserinden bir milyon frank kazanmıştır. Sonra (Les Oüatre cevaliere de Tapoca.| Iypse)ismindeki eseri de müellife se biz yüz bin frank halkı telif bırake le edibi ona yakin eser yaz imiştar. İçinde satış adedi yüz binden na pek azdır. Blasco İbanez geçen sene Fransa in cenubunda bahçeler, parklar içir. deki mükellef kâşanesinde öldü. Fakat ölmeden © evvel uzun bir devri âlem seyahatine çıktı. Büyük romancı bu seyahatinde Hindi Çi. ni, Jaonya'yı, Şimali Amerikayı, Pa- namayı, Antil adaları, Mesırı ve da- ba bir çok yerleri gezdi. Bu seyahatin intibalarını da (Le voyage d'un romancier oautour du onde) isimli üç büyük ciltlik ese- rinde tatlı tatlı anlattı. Büyük romancının bu 'üç ciltlik seyahatnamesi bugünkü dünyayı ta- mamak için eşi bulunmaz bir eserdir. (banez) bu De birin yı Bu küçük seyahati ölmeden evvel bi tirirsem ne matlu!,, yük romancı seyahati muvaf- fakıyetle bitirdi. Eserini ikmal etti ve sonra mükellef şatosunda rahatça öldü. (V. B. İbanez) in biraktığı ser. vet bir kaç milyonu er. Bu servet yalnız kaleminin emeğidi Maurice Dekabea) dır. Bilhassa bu e e da nakledildiği için bir kaç misli faz | lk kazanmıştır. (Dekobra) da biraz canlanıp" pa sa miks oi in renkl başladı. İlk defa Amerikaya gitti. Almanyaya gitti. Sonra Rusyaya ti. En sonra seyahatini de Hindi tana yaptı. (Dekobra) nın eserleri içinde de yedi yüz bin kadar satan vardır. Bir kaç yıl exvel İstanbul'a geldiği za- man kendisini en çok memnun edi eserinin (Mon cocur au ralanti) duğunu söylemiş eserini yazdığı va mek isteyenler dostlarile dost olma ğa çalışıyorlar. Geçen kışı cenupta, Nis ve Monte gibi toplanıp katılıyor zannet- tim, Onun sesi idi. O, soruyor. du: -> Kimsiniz?, Güçlükle: iü — Bendenizim efendim. Ru- il | Diyebildim. Ve.. sonra açıldı, söyledi: — A.. Siz misiniz Ruhi Bey, Bonjur, Ve beni beklemeden devami) ediyordu: — Nasılsınız?. Sizi gece çok yorduğumdan ve sabaha kadar alıkoyduğumdan endişe ettim doğrusu., Acaba, bugün iyi ça- hışabiliyor musunuz?. — Rica ederim. Hiç yorgun değilim. Çok iyi çalışıyorum. | Siz nasılsnız?.. Diyemeden, demeğe fırsat bulamadan o: — Affınızı dilerim. Eğer iyi lışamıyorsanız çok üzülece- Kimbilir ne kadar da çok işiniz vardır.. Filân, dedi, ve sözlerine da- ha bir iki cümle ilâve ettikten ondan Romancılar karloda geçiren romancı oradan ye- ni bir roman mevzuile avdet etti ve derhal neşretti, Nitekim son Hindis- tan seyahatinden de böyle bir eserle önmüştü. Para kazanmak itibarile bunların ayarını tutmuş muharir bugün Avru pada pek azdır. Yalnız (i cep- hesinde yeni bir şey yoktur) namım- daki almanca eserin muharriri €8- rin mevzuundaki umumi — alâkadan dolayı epi şöhret ve servet kazanmış tr, Bu iki romancının edebi kıymet leri mukayese edilemez, (V. B. İba- mez) yüksektir. Zaten mevzuum böy bir mukayese yapmağa müteham- ml değildir. Yalnız aralarındaki ben a” eserlerinin bulduğu rağbette- Bu rağbetin sırrı da şudur: Gerek İbanez, gerek Dekobra tah lili roman yazmamışlarır.Mevzuları meselâ (Henry (Bordeaux) (gibi (Paul Bourget) gibi eserlerinin mev zuu bir şehrin, hattâ bir evin hudut ları arasında kalmaz. Sıkıcı tahlilleri yoktur. Bir kadının rubunu, bir er- keğin arzularını sahife sahife deş- mezler. Onların mevzuları tayyare gibi hu dutları pasaportsuz aşar, sabahle- yin (Monmartre) de kahvaltı eden ie öğleyin - (Kayzerhof) ta yerek yerler. Ve mevzu Fransa da başladise İngiltereyi Amerikayı dolaşarak nihayet bulur. İşte harp sonu romancılığının mu | vaffakıyet sivri budur. Fakat bunda muvaffak olmak ta bir hünerdir. Yalnız seyahat etmek kâfi gelmiyor. Ayni zamanda mah- telif memleketlerin umumi bariz ha yatını görmek ve iğnelemek lâztm. Meselâ (Claude Farrâre) de seya- hat etmiştir. Bir çok eserler yazmış- tur. Fakat ötekilerin yarısı kadar tu- tulmamıştır. Hele son yazdığı (Le chef) ismindeki romanı biç okunma- mıştır. Buna nazaran (Pierre Be- noit) daha muvaffak olmuştur. Bunlardan bahsederken eserleri- nin edebi nazarı dikka- te almıyorum, Satiş bala ölçü- yorum. Satış rekoru başka edebi kıy met başkadır. Şu anlaşılıyor ki muvaffak olmak için artık masanın başıma geçip ha- yalhanede kahramanlar icat etmenin abdesi geçmiştir. evvelâ acak, kütüp ! kabil benden ne istiyorsun benle Mimi Side Kis — Hiç gibi ehemmiyets male ae aa One El — Allah, Allah. Hele $ ra yazmağı baş okudu, | leyin bakalım.. gunu iyi hazmetimiş, iyi) ©“— Beni ortadan kaldırın. görmüşse ve umumi arı, hayal — Ne demek o? Yani öldü tm urmumü cer iyi kesfet- | reyim mi ? ve e Br Ke mi el. 1 Evet yatana ke WA) Doğrusu o böyle bir teklifi ye Kira Sİ diğe zail olunca, alaya haşla” mak kâfi değildir. m: beynelmilel oluyorlar da beynelmilel olrandıkça” şöhreti leükiiş: yayla Okunacak, gekiiğiğie. ve yazılacak eserlerin mevzuu bü iizeme ie ka rulacak, Üslüp artık ikinci derecede kalmış gibidir. yüller değişi- yor ve milletler artıyor. Aileler bile yavaş yavaş bey telmilel oluyor. Bütün Bunlar mede Di temas vasıtalarının gittikçe tekâ- xaüil etmesinden ileri geliyor. İrti bat artıyor. Binaenaleyh yeni roman kalemini İ ne daldırması kâzim geliyor. Binin gibi dört ahifelik bie öse: rin telif hakkı muharririni Parise | pi eme bn pere kadar biçare olan bir te mahrumiyetler balla istiraplar ara- sında yetişen kalem sahipleri için ne beyhude düşünce!,. Bu anla m üye eler et 7 işin ler iliak ani, Yoksa o da mı beni özledi — Neden adresini i almada Niçin telefonunu sormadım? Gene ne yaptın da, onu te- telefonla uzun konuşmaya mec bur edemedim?, Acaba yabancr bir yerden mi telefon ediyordu?, Ve.. merak ettim: — Bir daha beni mı?, Her şey ve hepsi bu kadar mı?. Hayatımda hiç bir (kadına karşı bu kadar şedit ve çabuk bir alâka duymamıştım.Onu bir den bire sevmiştim. Birden bi- arayacak beni boğacak | sonra telefonu kapatıverdi. . Anire tutulmuştum. Birden bire | İ Hayat değişiyor. Telâkkiler de- Bişiyor. Ahlâki tema; yor. Nesillerin bariz vasıfları. değişi arasındaki il Hikâye Tercümei hal — Fransızcadan — — | Tiyatrodan sonra kapılarını açan gece kutularından birin « deydim. Maksadım eğlenmek değil, orada birini görmekti. Onun için © konsumasyon maksa yanıma yaklaşan ka dınlara iltifat etmiyordum. Çok geçmeden sol taraftaki masada oturan bir zatın dik. katle beni süzdüğünün farkına vardım. Bir aralık bu zat yanı ma geldi. Damdan düşer gi- bi: — Efendim, dedi, bana bir iyilik etmek ister misiniz? Barda ne iyiliği olur? Para sız bir adama da Ne ihtiyar, ne genç bil bar bir hali var, Yalnız tetkik ediyorum. Siz bu lm İ yabancısına (o benziyorsunuz. Sonra buraya kadar geldikten sonra, kadınlarla eğlenmiyor - sunuz, Belki acemi değil, bu İ gece kutularının en iyi aşina. larındansınız da, başkalarının kâfi geliyor ve bu suretle para nız. da cebinizde kalıyor. Her iki şekilde “de burada | bulunan insanlara benzemiyor sunuz. in için hayat, bu şe. ' rait dahilinde eğlendir. mü. kemmel ve büyük bir tiyatroya benziyor. O söyledikçe ben de “Acaba deli mi?,, diye düşünmeğe var | dım, O devam etti: İ — Onun iğin size bir tekli. | fim var, l — Nasıl teklif? — Söylüyeyim- On — bin frank kazanmak ister misiniz? — Teklifi anlayalım da... — Hem de derhal tediye e. deceğim . — İyi amma, bu paraya mu | i | hiç beklemiyordum. İlk hayre — Tabanca ile i, bıçak blm e sl varsa, neden başkalarına mü. 1 ediyorsunuz? İnsan ken kendisi daha iyi göre. | 2? eğlencesi sizi de eğlendirmeğe smmm Bu akşam MUHTEŞEM GALA op Feke yalla in cat en bay Gi Kongre Eğleniyor ÇANAK HARVEY mı ÇENE CARAT JEAN MURAT KATHE DE NAGY ve MELEK Sinemasında MONTE CARLO Bombalar Altında nam şaheserlerinde İcendilerini alkışlamağa gelen halkı sevindirmeğe bir kaç gün'daha' devam edeceklerdir. Aile reisleri.. Mektep müdürleri... hayatta gençliği sevk ve idareye memur olanlar . , : .. içki tehlikelerini, kanunlara karşı > olan harekât ve icraatmı ve hayattaki igfalâtmr evvelden gören. ve gösteren fevkalâde AHLAKİ bir filim ölen KAÇAKÇILAR sabeserini görmeli ve başkalarma görmelerini tavsiye etmelidirler; Türkler tarafından vücude, getirilen ve Darülbedayi'n en inükemmel sanı'aikârlari tarafından terasil edilmiş bir türk filmidir. ELHAMRA Sinemasında Bir kaç gün daha gösterilecektir M &--K, ALEV ale sıNEMAsıNDA, opcraların en güzeli, en zengin) ve en cazibidir. Nevyork MET- ROPOLİTAİN OPERASININ ilâhi mugannilerinden meşhur tenor Alexandre Gray ve lâtif ve tatlı sesli BERNİCEİ CL.AİRE “tarafından taganni edilmiş ALEV ŞARKISI e melodram filminde gayet hissi tablolar, baş döndürücü imusiki—feerik haletler — 120 kişiden mürekkep MUAZZAM BALALAYKA — 200 kişiden mürekkep HEYETİ MUGANNİYE vardır. Tabii cenkle- çinde tamamen renkli olan bu sözlü, şatkılı ve danslı muhtesem f mir mizansenleri 1000.00 dalara mal olmustur. Mevzi Çarlar saray: larında başlayıp bir prens ile bir halk kızı arasında geçen aşk maceralarile hitam bulmaktadır. Bu akşam ASS'R Iİ SİNCE MAD A Bir aşk ve sergüzeşt şaheseri olan * CANBAZHANE ÇOCUĞU mükemmel filminin takdimi münasebetile FEVKALÂDE GALA Ba film, sirk numaralarını büyük bir maharetle #cra eden 9 yaşında wrtist FRANKİE DARRO icrafından temsil edilmektedir. Bilhassa aş döndürücü ÖLÜM KAYMALARI numaraları şayanı temaşadır. Diğer mümessilleri: Dilber ve meşhur yıldız HELENE COSTPLLO ve güzel JOE BROWN. Cazibeli — hissi — heyecanlı ve mühim bir filmdir. » Perde aralarında zengin varyete numaraları. ve intihar eden adamın hüviye ti anlaşılacak. Polis öteyi beri yi arayacak, ve bittabi cesedi mi bulacak. ce örtadan kaldıracaksınız. -— Bu nasıl olacak ? — Şimdi buradan © beraber çıkacağız. Köprüye gideceğiz, yakışmıyor. Yoksa acaba.. Yalnız şu olacak ki bön res men ölmüş bulunacağım. Eğer bu vazife için on bin frank az. fazla vereyim. — Yalnız neden kendinizi ölmüş göstermek istediğinizi / anlayamadım. — Gayet basit.. Ben terce- mei hal koleksiyonları | topla- rım. Bircok adamların terce- mei-halleri bende tasnif * edil. İmiş bir halde mevcuttur. O. İ nun için bir de kendi tercemei “ halimi öğrenmek © istiyorum. Bakalım, neler yazacaklar? size orada şapkamı, pardesümü .<— Sizi temin ederim ki tek | boyun atkımı vereceğim. Bütün lifim alay değildir. evrakım ve cüzdanım pardesü. mün cebindedir. Siz bunları a İlhp polis komüserliğine gidecek İ siniz. Orada bir adamın köp- rüden kendisi attığını gör- müş olduğunuzu, fakat yetişip kurtaramadığınızı o anlatacak- sınız ve denize atılan adamım elbisesi diye bunları polis komi serine vereceksiniz. Olur vazife değil, — Polis bittabi' pardesümü arayacak. Evrakımı (bulacak böyle bir eğ lence yerinde kara fikirler hiç İşaretimle “Sarhoş nuz?,, demek istedim. — Yek, hayır! sarhoş de, D. deği lim. Beni lerseniz, tekli fimi kabul apar. — Söyleyiniz bakalım : eni kelimenin o manası dürecek değilsiniz. Sade - musu- Kat'iyen Kalbimi ve heyecanlarımı ona | tazeliği ve hızı ü de bir zelzele olmuş gibi © vermiştim!, Dokuzuncu gün tam bir şif.| titredim.. ğ Eğer, her şey ve hepsi bu ü — Aloo,. Ruhi Bey... kadarsa bu küçücük hatıranın u | yordum. Sükünle dinliyordum. | Diyen onun sesi idi. Arka. mutülması bile benim için ne ka Sükünla / ensrediyordum. Ne dar zor, ne kadar güç bir şey 0- lacak sından yalnız üç cümle söyle. göz kapaklarımın içinde başka ğ di: her şeye beni kör eden bir ha- | — Size gücendim. ik yal, ne kulaklarımda bütün si- | — Beni hiç aramadınız7. Bek! ek Ve.” ümitsizlen. | nirlerimi buran bir ahenk've Bu eşim sinemaya gide. mek! ses vardı. Bendim; kendimdim, Beklemek ve... unutmaya ça | çalışryordum!. ilâve etti: Uşmakl, Onuncu gün nazırın yarım. | o — Sizi Tünelde tam bes hu Beklemek ve.. bekleyişteki | dan geliyordum. Odacım: çukta bekliyecağim. mafileliği öğrenmek! — Telefonda sizi bekliyorlar İkinci gün böyle geçti. Üçüncü gün böyle geçti. Dördüncü gün böyle geçti. Beşinci gün yine bekledim; yine ümitlendim, bekleyişime kuvvet, hız, takat vermeye ça- Yaz ta: — Hayır. Diyemedim. “Yine efendim... “ Dedi. — Kim?. Diye düşündüm. ve.. sorma- dım bilel, Her gün o kadar çok aranıyordum ki, telefonla ko- telefon kapandı, yine benim cümlele. rim ağzımda kaldı. Fakat, te- lefonun kapanması, benim söy- İıştım, v nuşmaktan | bıkmıştım. Yavaş liyememem hiç bir seydi, Ben, Altıncı, yedinci günler ba- | yavaş yerime oturdum. Yavaş | unutan Ruhi, düşünmeyen Ru. ei makineyi aldım. Kafa. hi — Artık unut.. ve düşünme! Dediler, hi, yine birden ve daha iliş Sekizinci gün unutmuştum. ilosar'ı hummasına tutulmuş Düşünmüyor, beklemiyor, ba. | kulağıma götürdüm ve konuş- | tum. Titriyordum. Ellerim a- tırlamıyordum. Kalbim yine es kisi gibi İl ee sev mağa başladım: — Aleo.. yaklarım kesilivermişti.