Ali Sami beye Merhaba Ali Sami Beyefendi! Gerçi pek Kiwbalilikten hoşlanmam! Amma size karşı Namık İsmail Bey| gibi eiddi ve ehemmiyetli bir lisan kullanmak ta değme yiğitliğin harcr| değildir. Ben, diğer ressam arkadaş- lar gibi sizden mütemeffir değilim ve bu davanıza hiç te karışmağı #rzu et memiştim, “Ressamlar uyuyor, aka- demi berbat, işler fena, bu me veze- let?,, dediniz aldırış etmedim. Zira tiz hoş sohbet bir zatsınız. Ara sera böyle remisden, san'attan bahseden yazılarınızı okumak © eğlencelidir. Ekser vakitleriniz frenk diyarmda ti caretle geçer zannederim. Bugünler de buhran var, Her halde bol vakti- iz olacak. Yine resmi ve ressamları kaleminize doladınız. Bu defa çok şeyler | söylediniz. Beynelmilel şöhretinizden bahsetti niz. Türkiye hudutları haricinde bü- tün dünyanın sizi maruf bir san'at kâr olarak tanıdığını söylediniz. Li. yakatinizden bahsettiniz. Tabloları- Bizin bilmem kaça satıldığını ileri sürdünüz. Nemelâzım dedim ve key finize dokunmak istemedim. Bu ka- darı iyi, hoş. Fakat bakmız tecavüz #afma geçince işin rengi değişir. 19 kânunusani 932 tarihli Cum- hüriet'te “hem ağız bozmadan konuş maktan,, dem yuruyorsunuz hem de “Galatasaray sergisinde resim teşhir #imemek bir kabahat değil, şerefini bilen bir sana'tkâr için bir vazife ol Muştur.,, diyorsunuz, Şerefin ne olduğunu bilseniz de bilmeseniz de bu kadar. sahibi hay- “iyet meslekdaşların şerefinden böy- Is bahsetmek ne hakkınızdır. Ne de haddinizdir. Siz şerefinizi kurtarmak Bahnnesile Türkiyede resim teşhir “meyebilirsiniz. Kıymetli metaları- mızı Londradaki Paristeki Hollan» da ve Kahiredeki müşterilerinize gö- türebilirsiniz.Bizden size bol bol “pa #ar ola,,. Ali Sami Beyefendi ben za- ti âlünüze bir şey söyleyim mi siz pul larımızla, banlenotlarmızla baş başa kalıp böyle etliye sütlüye karışması tiz her halde hakkınızda daha hayır b olur, Elit NACİ Orta mektep Resim Sergisi Güzel san'atlar birliği bey'eti ida /6si tarafından orta mektep (talebe- leri arasmda tertip edilen hayırhah sergi müsabakasına ait yazıları mem huniyetle okudum. Şurası tuhaf ki serginin mahiyeti(esguisse)e inhisar *diyor. Tedris usulüne inzimam €- den san'at kültürüne içerden bakan bir gözün vaziyeti anlayamamasıdır. Bunu mekteplerle alâkası olma- Yan bir birlik hattâ hariçten bir ikim *€ bile resim tedris usulünü tetkik “der anlar sergi ve müsabakayı ona #öre yapar, Halbuki güzel sanatlar birliği bey'eti idaresinde senelerden deri muallimlik yapmakta bulunan ?evat var, Çocuklara hayali mevzu “iuuisse hakkında bir fikir vermiş. lev midir? 2 — Resim tedrisini istidat telik- ki edenler ve çocuğa hiç fikir vere Seviyesine ve âtideki mesleğine gö- *e çalışacağını anlatmaksızın kalemi İs tashih edenler san'atı talebe ra “nda teşvik olan hedeflerine muva- *alet edebilirler mi? Kısaca teşvik *srgi ile değil, çocuğun kafasına nü tuzla ve ilmi şekil ile olur. İkinci de Tecede sergi gelir. Resmin tedrisin- den istifade için — anlatılmış talebe teşvik edilir, 3 — Jüride bulunacak zevat kon- Pozisyon mu arayacak, figür yapma *i anlatılmamış ve bilmeyen talebeye Twsimde sekiz yaşındaki çocuğun yap tı çizgilere mi bakacaklar? San'at Balümatı görülecek resim arayacak Arma kopya edilen işe mi bakacak” İs? Tesisatı geniş levazım kem Mel mekteplerde bu şekli takip odi- Yorlar du ve sonrn eseuisse- sergisi #çmak teşebbüsünde © bulunanlara Yaptıkları işin farkında olmalarını tavsiye ederim. © Mazi Oamannasa orla mektep Geçen hafta bu sütunlarda Askeri müzede “Çürüyen tab- lolar,, hakkında (o ressam Elif| Naci Beyin bir yazısı çıkmış-! tr. Elif Naci Bey bu yazısmda müze binasının rutu le kıy mettar tabloların (o çürümekte olduğunu söylüyordu. Bu mese le hakkında mütalealarını öğ- renmek isti imiz Güzel San'- atlar akademisi müdürü Namık İsmail Bey bir muharririmize berveçhiati şu şayanı dikkat be yanatta balımcıştr. ” ina ve mn ve gerek Türk san'a ie çok resimler vardır ki fenni bir şekild: muhafaza edilme | dikleri için bozul.nağa mahkümdur. Bu eserlerden en fena şersit altnda bulunanları şüphesiz Askeri müzesin de olanlardır. Rutubetin bu eserleri tahrip etmekte olduğu hakkıda vek tile Sanayii nefise encümeni Maarif vekâletinin nazarı dikkatini elbet miş ve bu eserler Maarif vekâletile Müdafaai milliye vekâleti arasında uzun ve melicesiz, muhabereye mev: | zu olmuşlardı. Askeri müzede Türk menin jr Çap * — resamlarına ai iyi z İce vardır. Bunlar meyanmda bilbas *a Fransız (İvonne) un Kırım muha rebesine ait bir tablosu çok kıymet- li bir eserdir, Türkiye tarafından 15- marlandığı için bazı figürleri tadil & dilmiş olan bu resim bizzat san'at- kârı tarafından ikinci defa yapılmış- ter. Bu resmin eşi (Versailles) müze sinde bulunmaktadır. Rutubetin tah | ribatına daha uzun zaman mukave- met edemiyecek olan bu eserleri kur tarmak ve şurada © bürada dağılımı; bulunan kıymetli eserleri cem ve tas nif ederek bir müze yapmak gençli- ğin ve halkın san'at terbiyesi için| mübrem bir ihtiyaçtır. Dolmabahçe sarayında mevcut bir çok resinilerin | işinde onbeş yirmi parça eter vardır | ki her Avrupn müzesinde yer işgal © debilir. Bu m ize bu sa-| vayda bulunan bazı san'at hazineleri nin vaktile nasıl kaybolduğuna dair tesadüfen edindiğim malümatı anla- tayım: Son halife Abdülmecit Ef. bana portresini yaptırmıştı bu esna. sbet “eeeaeeeeekemeseeeeaemereeereşesaesekişiseseseaaeşeşeemesieeesemekeeaemeeeeene Resmi sevenleri davet resim tarihi yazsak mutlaka kendim deyirlerin iki milletinden: Mu “| ziynde, helenistik denen devrin zonu | fa mizde epice b Yunanlılar işin iş böyle değil. Kadim Yamaner anların bükün eserleri mahvolmuştur. kâh (Delos) ta, kâh (Pompsi) de ve (Herkülanom) da, diye faturalarını bana © göstermişti. Bu faturaların içinde sarayda mev- cut resimler meyanda tesadüf odi- İemiyen bir çok resimlerin ismi oldu ğu gibi, (Delacroix) mn da iki adet eseri zikredilmekte idi Bugün yüz binlerce lira eden bu eserlerin bütün taharriyat ve tetkikatımıza rağmen ne olduklarını bulamamıştık. Bu tet- kilat neticesinde bir çok kıymetli re- simlerin bilhassa çıplak insan resim lerini bavi olanlarınm sofu padişah- lar tarafndan — gözlerinin önün- den kalkması için bendegâna hediye edilmiş olduklarını öğrendik. Ancak padişah hediyesi olduğu için bir ka ren bu eserlerin tere. kelerden bedestana ve oradan da Av rupaya gittikleri muhakkaktır. Es deitndan bir iki mecidiye mukabi- linde bir ccnebi tarafından satın alı- nan ve dünyanın en kıymetli vesim- lerinden biri olan(Jeanetti Bellini )ta rafından yapılmış Sultan Fatih por- tresinin böyle bir macera geçirmiş olduğuna şüphe yoktur. Bu teessüfe şayan kayıplara rağ. men, Arkeri müzesinde, Ankarada etnografi müzesi i Ankarada kale de, Dolmabahçe be Beylerbeyi sara. yında ve daha saz resmi meyanın- da dağınık bir halde © bulunan kıy. metli resimlerle — iyi bir eleme ne- ticesinde garp resim san'atına ol. bir resim müzesi yapılabilir. Bu müzeye garp usulünde çalış- #mış ressamlarımızm, şark usulünde çalışmış kadim ressamlarımızın eser lerinden ve balk resimlerinden mü- rekkep bir milli resim müzesi nüvesi ve edilebilir. Bugün artık resim müzesi olma. yan bir millet kalmamıştır. Ergeç ya pılması icap eden bu mlizenin malze mesinin toplanabilmesi için bir kaç sene sonra geç kalınmış olacağı mu hakksaktır. Bu işi şu ende yapmak mümkün olmasa bile şurada burada dağınık bir surette duran eserlerin hiç olmazsa bozulmasına mani olmak icap eder.,, 4 kâh cenubi İtalya, Bingazi veya Kı- rım taraflarında elimize geçen resim ler kadim Yunanlılara sit olmaktan na veya Romalılara aittir. San'at öleminde — kadim Yunan Heykeltraş Zühdü Bey Bundan üç dört sene evvel Avru paya giden genç sana'tkârlarımız bi- rer birer memlekete dönüyorlar. Bu kafileden bu hafta size eserlerini tak dim ettiğimiz Zühtü B. Avrupaya gitmeden evvel de eserlerini Galata- saray ve Ankara sergilerinde teşhir eden kabiliyetli i. Pariste Colarrossi akademi M. Marcel Gimond ile çalışıp bura» ya dönen bu genç heykeltraşımızdan mm | Zühtü Bey bugüne kadar devam eden kıymetli mesaisine dahn büyük (bir ceht ile çalışması temenni ederiz. Resimle- rimizden bir kadın başmı gösteren €seri Pariste bu sene sonbahar sergi sinde teşhir edilmitir, Kadın başı dr” ara mmm ve «Zevxis>, «Parrhasiosn un eli İ tahakkuk eden büyük ve kat'i inkı- İ iba müncer olmuştur. Bütün bu ibdalar hakkında elimiz 'de ne kalmıştır? Taşlar veya papi- rösler üstündeki metinlerin şehade- HI Eğer bu kuru e yimiz olmasaydı, Y. iha unan resmi kmda uzun konuşmalar bile lüzum- suz, imkânsız olurdu. Halbuki kadim Yunan devreyi İstranat Futurisme nerede ve nasıl doğdu? Tarihi Tefrika: 37 Sabatay Zevi Sabatay'ın düşmanları, onun Sara gibi bir kadını alma- sı vesilesile de kendisine az hücum, etmemişler, az lâ- kırdı söylememişlerdi. Belki de Sabatay zevcesinin masum bir kadın olduğunu ispata çalış makla düşmanlarının O elinde kendi aleyhine kullanılan bir si lâbı akim bırakmak istiyordu. Belki de kendisinin Sara gi- bi bir kadmı zevce olarak -İ- masmın muhik bir hareket olduğunu herkese göstermek istemişti: Sabatay Evvelce iki kere evlenmiş, fakat çok geç- Futurisme, 1908 de Milan” doğdu. Şimdiye kadar açılan binlere: sergi, verilen binlerce konferans ve konserler ile kendini san'at âlemine iyice tanıttı. Bugün güzel san'atlerin ber şubesinde futurisme, canlı bir varlık gösteriyor. Bir çok yeni şeylerde her sahada olduğu gibi mevcut san'at istatul sının bozulmasını da istemiyenler gö rülmedi değil, Fakat her sahadan zi- yade bilhassa san'atta futurisme ka dar taraftar kazanmış ve onu benim semiş hiç bir şey yoktur. Futurisme i bütün meden zevcelerini ğa mecbur olmuştu. Bu nikâhla- rin neden bozulduğunu herkes unutsa da Sabatay'ın düşmanla rı unutmamıştı. Halbuki Sa- batay o zaman kendi hakkında dedikodulara nihayet vermek i- çin, henüz izdivaç hususunda kendisine emir ve ilham gelme diğini, manevi müsaadenin va ki olmadığını söylemişti. Şimdi ise, Sara'nın kendisi- ne lâyık bir zevce (o olduğunu çok | söyliyerek tesis edilen aile Ta- kılâl tası halini aldı. İlk zamanlarda İtalyada — futu- risme ortaya atıldığı zaman ber ta- rafta amansız hücumlar, iftiralar aldı, ü. Bu muarızların başında €n ziyade mürteci, klerikal, ahlâkcı ve muhafazaklır kuvvetler bulunu- yordu. Bunlar, san'atte bile olsa yo- nilik aleyhinde idiler, Fakat futuris- me bu muazzam mücadelede ebediy | yen galip çıkmış bir iyettetdir. Futurisme, bidayette te'sirini san'at sahasında olduğu kadar politika sa- hasında da gösterdi. İbtilâlci bir va- tanperverlik propagandası başladı. Harpten bir kaç sene evvel Milanda “Lirica” tiyatrosunda ilk nümayişini tertip etti, ve bu nümayişte #kahrol- sun Avusturya» diye bağırdılar. İtalyan futuristleri 15 eylül 914 de Milan'da yine Avusturya aleyhine yaptıkları nümayişlerle hâlâ iftihar O nümayişler. eenasnda öekiz Avusturya bayrağı nümayişçi- ler tarafından cayır . cayır Görülüyorki futurisme san'at saha. sında olduğu kadar politikada da müessir olmuştur. irler. Ti tari Figaro gazete 20 şubat 1909 elm bir beyanname ile ortaya atılmıştır. : Hürriyet aşıkı birkaç genç edi- bin geceleyin bir limba etrafımdaki sohbetlerinden doğan ba beyanname bütün dünya san'at adamları der- bal alâkadar oldular. Bu gençler be- şında Marinetti olduğu halde beyan- namelerinde bilhassa on bir noktayı ileri sürüyorlardı. — Bu gençler bu beyannamelerinde ezcümle şunları söylüyorlardı: “Bizim gürlerimizin unsurları ce- saret, cür'et ve isyan olacaktır. Şim- diye kadar zihai bir takım durgun- luk ve baygınlık içinde bırakan ede- biyatın hareketsizliğine karşı biz hü .».. M. Marinetti şehrimizdedir ve bu- gün saat 18 de Casa İtalin'da bir konferans verecektir. içi yetişiyor: Kadim Yunan (görlekciliği — cöramigye)!. Yanskle an (kizli kupadan; kadehten, tencere, tabak, sürahi, tu valet avadanlıklarına kadar pişmiş bıtasının maddi ve fili delili- ni bile göstermek istemekten kendini alamamıştı!.. Ne olursa olsun, yahudiler buna inandılar. Saf ve masum Sara'am vâki olan ilham üze- rine kocasına itaat ettiğine ka- naat getiril Fakat Sabata- yn düşmanları da buna inandı lar mr?.. Hayır! o Sabatay'ın düşmanları Mesih ile Kraliçe- nin teşkil ettikleri ailenin vazi yetile eğleniyorlar, Sabatay ile zevcesi arasındaki münasebat- tan istihfafla bahsediyorlardı. Bu şayanı dikkat vaziyeti, o za manın yahudi olmıyan bir mü- ellifi şöyle tasvir ediyor: “Sara.. Sabatay ile evlendi- ğinden memnun değildi. Saba- tay da kendi itiraf ettiği üze- re, diğer ilk zevcelerile olduğu gibi Saradan da uzak yaşıyor. Sabatay o gün kapısının ö- nünde birikenlere bu haberi verdikten sonra ne yaptı?.. Din liyenlerin sevinci arasında batay gene muhteşem bir alay la yola çıktı, Sinagoga gidiyor du. Her halde daha söy şeyleri vardı. Alayın önünde giden bir takım ellerinde çiçek ler götürüyordu. O Sabatay'ın beyaz cübbesinin eteklerini tu- tan adamlar da vardı. Mesih &- lindeki yelpaze ile kalabalık arasında bazı yahudilere vuru- | yor, onlar da bunu büyük bir jeref ve saadet bilerek sevini yorlardı. Bu suretle Sinagoga giril- di. Sabatay orada (Tevrat) m mahfuz bulunduğu mahfazaya bir deynekle vurdu, Sonra Cena bıHakikın İbrani lisanında en bü yük ismi olan kelimeyi yedi ke re zikretti. Bu hareketin ma- nası ne idi?.. Hazreti Musa Be ni İsrail'i Mısırdan çıkardıktan hüviyetini, istikametini, tekâmül saf halarını bize pek esaslı surette tanıt maya hizmet eden vesikalara sahip olmuş bulunuyoruz — Bunu dünya müzelerini gezenler öğrendikten son ra, oralarda kadim Yunan çömlekçi Tiğine ayrılan iş ve çok salonlara şaşmayan 2 muş olmamızın sebebi şudur: Bu memleketin çocuğu, resim hakkında ki bu tarihi tekâmül üzerinde, keza pirimitif ve arkayik Yunan resminin i üzerindeki te toprak veya kilden yaptıkları; evle | sirini rinde, ellerinde kullandıkları eşyayı resimlerle süslemeyi bir hayat ihtiya etmişlerdi. Bu minik ve kalarla doludur. Yalnız 34 üncü sa. lon, resmi seven; resim safahatını ta kip eden bir güzideyi santlarca koy. nunda alıkoyacak bir hususiyeti ha lerin üstünde bize lag ma levhalarm, o zamanın en yüksek res | İm emare er ğunu anlamak arkeologi için artıle zor değildir. izdir. Ben İste bü güzideleri ve onlar ini, memleketimin bu gü- zel servetini görmeye davet ediyo. ram. Nakleden; R. N. Sabatay, Saranın kendisine lâyık birzevce olduğunu ilân etti Sabatayın dostları belki buna inandılar, fakat düşmenları inandılar mı? sonra çölde su bulma kiçin dey. neğile taşa vurmuş, derhal sular fışkırmıştı. Sabatay da Hazreti Musa- nın kurtardığı kavmin © karşı sında yaptığı bu hareketi mi hatırlatıyordu?. Yoksa Cenabı Hakkın en büyük ismini zikre derek niyaz mı ediyordu?.. Yok sa Mesih'in hiç bir şeyle mağ- lüp ve mecruh © olmıyacağını göstermek mi istiyordu?.... Böyle birçok manalara delâlet edecek bir harekette © bulunan Sabatay'ın : kendisi bile haki katte ne demek istediğini belki bilemezdi. Bundan sonra Sabatay tün bu merasimin son safhası. nı da ikmal etti: — Sara, dedi, bu gece hâ- mile kaldı. Bir erkek | çocuk dünyaya getirecektir. Fe'-at bu çocuk yaşamıyacaktır!.. © Sabatsiy'ın verdiği bu haber ilkinden daha az mühim değil di. Çünkü “Mesih, in evlâdı olmıyacağına dair yahudiler a- rasında kökleşmiş bir itikat var dı. Şimdi yahudi mabedinde bizzat “Mesih, in ağzından bu haberi işiten cemaat, ses çıkar maksızım, buna da inandı. De- mek ki “Mesih, in çocuğu ola bilirmiş, diye düşünüldü, Fa- kat hiç kimse tek bir şey söyle memiş olmasına rağmen için için gizli bir itiraz hissi duyul mamış değildi. Bu halk “Me. sih,, i nasıl tasavvur O etmiş, hayalinde nasıl canlandırmış- t17.. Şimdi ise eski itikatları hi lâfma olarak karşısında ne gö- rüyordu?.. Bu yahudiler üzerin de bir inkisarı hayal tevlit et- mekten geri kalmadı. Sabatay'ın düşmanları bun dan da az istifa etmemişlerdir. Bilâhara bunlar tarafından çı- karılan rivayetlere göre, Saba- tay'ın biri kız, diğeri erkek ol- mak üzere iki evlâdı dünyaya gelmiştir. Maamafih bunların uydurulmuş iddinlar olduğu an Taşılıyor. Çünkü Sabatay evlât Sa | brrakmıyarak dünyadan gitmiş tir, Sabatay on yedi sene evvel bir gün © gene bu mabede gel- miş. Kürsüye çıkarak “Cenabı Hakkın en büyük namını zik- retmişti, O zaman cemaat genç bahamın bu cüreti karşısında sanki donmuş, kalmıştı!.. Çün kü Cenabı . Hakkın en büyük namını ancak museviliğin en Halbuki © zaman Sabatay Zevi denilen genç haham buna cesa ret etmişti. Neticede kendisi İzmirden 'çıkmağa mecbur kal. miş muydı?.. Şimdi ise, Sabatay, o on ye i sene evvelki Sabatay. Zevi değildi. Şimdi onun yerinde beklenen “Mesih,, vardı. “Mesih,, o zamana (okadar kökleşmiş olan bir takım an'ane leri yıkmak isterken ibadet ve merasim usullerine de dokun- maktan kendini alamadı. İşte o gün mabette Cenabı Hakkım en büyük namını zikrederken, iba det ve merasim şekillerini de tadil edeceğini gösteren bir ta kım yenilikler de bulmaktan ge ri kalmadı. Cenabı Hakkın İbrani lisa- nında en büyük mam olarak mezkür olan kelime “Şem ham furaş,, tır. Herkesin talâffuz. etmesi memnu olan bu kelime yi herkesin zikredebileceğini yeni Mesih ilân etmekte gecik medi. Hilkatten, Hâlik ile kâi- nat arasındaki münasebetler- den bahseden esrarengiz “Ka- - felsefesi bu — hususta der “Hakkın eseri olan kâinat hakikatte mükemmeldir. Fakat