i Valentino Clark Gable son filmlerinde mütevaffa Valentino'yu da geçti Valentino 1915-1923; Ramon Noyarro 1924-1831; ©! Valentino öldükten sonra, Yerini bir başkasının alması i- bip ediyordu. — Netekim halk, ilhassa kadınlar bu yere Ra | Novarro'yu geçirdiler. Fa | Kat ne de olan insanlar, bilhas- | ş* kadınlar vefasız oldukları ve ter şeyden çabuk bıktıkları i- Şi» şimdi onu da yerinden azlet | işe benziyorlar. Çünkü Clark sable'i onun — yerine geti *tiyorlar, Clark, Amerikada o Ohyoda sakin ve sessiz Cadiz'de doğ- | Muştu, Burası ihtiyarlar cen- Deti sayılal Fakat gençler || için öyle değil. Gençler bü 368 sizlikten bir şey anlamadıkları || için, vakit gelince büyük şehir- lere hicret ederler, Clark ta © Akron'da ilk verilen işi kabul etti, Bir kauğuk kumpanyasın- İ da çalışıyordu. Ona mektuplar yazdırıyorlardı. Clark yazar gi- bi görünmekle beraber, daha Mes'ut bir hayatı düşünüyordu. ilhassa tiyatroya incizabı var dr Her akşam tiyatroya gider- di. Nihayet küçük bir tiyatro kumpanyasında iş buldu. İş de- Üğimiz de alelide ve bir cümle 78 siğan bir sözü söylemekten | Saretti. Para vermezlerdi. Fa- | “*t Clark gene memnundu. Ti- şatonun düzgün ve podra ko- “su içinde kendi âlemini bul- MU ibi idi, Bir gün babasi kendisini bul du ve petrol sanayiinde biri v yimde bir iş iinebilmesi için Clark'ı Oklo- Maya götürdü, Fakat delikan Mari Beli © artik sahneyi il Bibi bir ” tey. MN Tali” filminin mü | Messilesi için yeni! ir senaryo daha; Sami. ark Geble 1931. beş gün içinde petrol diya ka ROL Eki. İki sene şehir şe- hir dolaşan bir tiyatro kumpan yasında çalıştı. Az kazandığı için çok günler yevmiye üç de- fa yemek yiyemiyorlardı, bir gün kumpanya dağılınca Clark cebinde yedi çentle ortada kal- dı, Montanada günde üç dolara odun taşıdı. Nihayet Portlant- | ta başka bir iş buldu. Burada bir kadınla tanıştı ve evlendi. Karısı kendisine “Los Angeles'te bir iş temin etti ve Clark' ta Hollyvood'da bir kaç girişti, Fakat film â- milleri kendisine çok büyük ku lakları olduğunu ihtar ettiler. Ondan sonra Clark karısını bıraktı. Tekrar tiyatro kumpan yalarının biri ile turneye gıkti; Başka bir kadınla evlendi, Niha yet Nevyorkta bir sahiüğde mü vaffakıyet kazanmca, Hollyvo- od'daki ceki direktörü kendisi. | ni çağırdı. Çünkü Hollyvood'. | da Gangster denilen kaçakçı baydut rollerini oynayabilecek atlet yapılı delikanlılar kalma- aştı. Clark bir film çevirdi. İkinci filmi Joan Crawford ile bera- ber oynadı. Ondan sonra filmle rin arkası açıldı. Clark'ın kadın bürcile arasın daki muvaffakıyeti müteveffa Valantino'yu da geçti. Şimdi en büyük sinema yıldızları çe- virekekleri filmlerde eş olarak Clark'ı istiyorlar. | Havadis İ 932 tarihli nüshasında (hava- | İ ti cümhuriyemizce hüsnü telâk- Filimleri Acaba kontenjandan istisna edilmez mi? Foks film acentes ki mektubu aldık: | Milliyet gazetesi müdiriyetine: n atideki| Efendim. li (Milliyet) in 10 kânunusani | dis) filmleri hakkında intişar e | den makaleyi alâka ile okuduk. Filvaki o halkımızın (havadis) filmlerine karşı gösterdikleri a- lâka hakikaten şayanı dikkattir (Havadis) o filmleri olmayan programlar o kadar hüsnü te. lâkki edilmiyor. Bu münasebetle arzedeyi ki; (havadis) filmleri ace; ri bu filmleri günü gününe çı- karmak hususunda (konten- jan) sebebile büyük müşkülüta | tesadüf etmektedirler. Şüphe- sizdir ki; bir film halka ne ka- dar çabuk gösterilirse o kadar kıymetini muhâfaza eder;. Tıp- kı gazetelerde günü gününe in- tişar eden haberlerin kıymetli olmaları gibi, Bir çok Avrupa memleketle. rinde bu havadis filmleri hattâ gümrük resmine tabi değildir. Biz de bunu talep etmiyoruz, | sadece her haftanın havadis fil mini kontenjana tabi olmadan | gümrük resmini vererek geçir- | mek istiyoruz. Biz hattâ tayya | re gibi seri vasıtalarla muhte» | rem halkımıza havadis filmleri göstermek emelindeyiz: Uma- rız ki; bu maruzatımız hüküme. ki olunur da halkımıza yepyeni havadiş filmleri gösterebi Bilvesile hürmetler efendim. | Sinema Haberleri * Conrad Nagel ve- Joan Marsh Nevyorktn bir tiyatro ile angajman | yapmışlardır. Şimdi sahnede oynu yorlar. * Sıhhati endişeyi mucip bir devre geçiren Tom Mix iyileşmiştir. * Umumi harpte batan Lusitanin vapurunun yüzdürülmezi mevzuu ba hemi, hattâ deniz altından dahi filme alınmasına karar verilmiştir. * Amerikan yıldızlarından Jon yaşındaki sarısın artist 1926 da bir milyonerle, 1928 de de Jonriy Consi- sine ile evlenmişti, Bu defa da meş- MİLLİYET SALI KANUNUSANI Bu senenin Fransız güzeli Matmazel Emilienne Caisson de Souza'nın yeni bir resmi Bir kararın zararları İzmir sinemacıları ile film tacir rinden dün, İzmir Belediye mecli İ müşterileri sinemaya eelbetmek için ne hitap eden şöyle bir mektup af- | bilel dek; yaptığı el ve duvar ilânlarındı Izmir Belediyesinin kânynusani | tediye eden mir, ve havalisi sinemacıları ve film Feci bir vaziyete düş- | İstanbul blödiyesi Avru- *İ padan gelen filmlerin'kilosundan bir defaya mahsus olmal fizere 150 ku- ruş almaktadır. İzmirşdse filmler İs- | tanbuldan ithal, olunmaktadır. Şim- | diye kadar İzmir belediyesi filmlerin kilosundan ? va resmi almakta İdi?” Bu defa bu resmi 200 kuruş çikariörşter. Ancak) böyle bir karar verirken Filmleri mahrecini mezarı itibare almamı Bu suretle ayni film: İzinire her rişinde 50 İira oktruva resmine tabi tutulmaktadır. Halbuki İzmir ve hâ- valisinde öyle sinemalar vardır ki bir baftalık pası. pek 30 kiraya ba: | e ii liğ olmakta va filim kirası olarak bi hntir, Bu tahlis ameliyesi | safahaki:| pt ancak 7,80 lira vörmeledi Böyle bir sinema da oktruva resmi olarak bir filme 50 lira vermeğe mec bar sindeki sinema ve ö il 3 film tacirleri zmir bele. Blm EE aememiiin Gt İL Vel, por tiği balde olan nazarı ibare alınma: yan müri ye İzmir Belediyesinin 1 kânumusa- but senaryocu Gene Harkey'i İse? miden itibaren tatbik eylediği yeni Jığa intihap etti. oktruva tarifesinin filmler hakkında Mi ki fıkrasında büyük bir yanlışlık var dır. Bu yanlışlık acilen tadil edilmez te İzmir dahilinde Ve o civarındaki fln ve sinemacılığı mahvedecek ma. | kez | hiyettedir. İzmir Belediyesi film oltruvasını tezyit ederken, İstanbul oktruvası. Am yalnız Avrupa veya Amerikadan | gelen filmlere vazettiği oktruvayı na dilerini defterlerimizi ve hesaplarımı #1 tetkika davet ediyoruz. Ufak bir Tanin ©; 30 unu Belediye, Maliye, İstihlâk, Damğa ve sir v Te 30 unu film bedellerine, e 10 umu elek K mütebaki mesarife verdikten sonra bu meslekte geçinen © ailelere basılâtın 4, 10 w bile kalmıyor ve hepimiz zararına çalışıyoruz. 780,000 nüfuslu Tetanbul © şehri Belediyesi ticareti dahiliye getirilen filmlerden oktruva olarak hiç bir şey mufutlu İzmir Belediyesi malın kilosundan 200 kuruş ist, i, çok ve tahammül ödemiyeceğimiz derecede u tan, yüz misli olarak, çıkarılan bu verginin, ya rica ve istirham ey. Şehrimize bir film bir defa değil, müteaddit defalar gelir. si hamra, Majik sinemalarında gös ildil sonra Türkiyenin sair bu malarında gösterilmek ü rin kilosunun 15 lira gümrük resmi. ne nazaran ©, 10 yani 150 kuruş ol truva resmi almakta, Türkiye d. lindeki şehirlere gönderilen ve hare İstanbula inde edilen filmler is. oktruva resmine tabi tutulmamakta dır. İzmir ve civarı sinemaları, filmle | rini İstanbal filmlerinden celbetmek. tedir. Hiç birisi Avrupadan doğru. | dan dağruya film getirmez. Şu hale mazaran, İstanbul Belediyesini: truva tarifesini, yeni, tanbul Belediyesinin Yaptığı gibi, ti- iliye olarak İzmire getiri rek Asri, Lâle, Ankara, Şık sinemal İstanbula inde edil ta, Burdur, Uşşak, Hiğh. ilir. Bu sinemalar bir filme sayın emveti dı filmlerden hiç bir resim almama- icap ederken, İstanbul Belediyesi. nin memaliki ecnebiyeden getirilen filmler üzerinden aldığı oktruva res- minden bile yüksek bir resim talep etmek suretile, Avrupadan doğrudan doğruya memlekete film celbeden ve ü senelerce Türkiye hu- deki sinemalarda teşhir eyleyön bir film; taciri ile o filmi si- nemasında yalanız bir hafta ir: sinemacı beyninde hiç bir fark gözet miyor demektir ki; bu cihet şehri. miz sinemacılığını da ızrar etmekte. dir mız şehirler sinemalarının kaparma- $ı demektir. On liraya film alan, e wılat yapan bir müessese, veremez. Bunun i- mezkür fil olduğuna nazaran ve İzmir & , dört sene zarfmda götte İ rilmiş filmler olduğu ve bu filmlerin İ de oktruvası verilmiş dan, mezkür sinemaların dosyaların , Polis kontrol defterlerinden ko- laylıkla isimleri tesbit olan bu kabil filmlerin, mükerrer ok. truva resminden istisnasinı rica ile bu meslek sayesinde geçinen yüzler e ailenin mağduriyetine meydan Memleketimizin yegâne oğlence mahaller: pek büyük bir buhran geçi yan kardeşlerinin ve diğer ya- kımlarının arasında “Kraliçe, ile beraber evden içeri girince kuytu bir odaya çekildi. Kimse İileszö: Tarihi Tefrika: 34 Sabatay Zevi Nakleden: R. N. Binlerce yahudi hep bir ağız- dan bağırdı: “ Mesih geldi! Bunu işiden Sabatay taraftarlarının teşkil ettiği safların arasından ilerledi İzmire mahza bu tezahürat esnasında bulunmak şerefine | di nail olsun diye pek uzaklardan kafile kafile yahudiler geliyor- du, Sabatay Z kaç bin kişilik i bu kimbilir yanında “Kraliçe, si olan Sa- ra da vardı. Saranın uyandır- dığı tesir ve intiba pek büyük tü. Yeni mesih'i görenler bu tezahüratı bütün tafsilâtile ve mübalâğalarile | anlatırken'en en ziyade Saradan bahsetmek- ten kendilerini alamıyorlardı. Sara beyaz ipekli esvap içinde bürünmüş, kocasının yanında bulunuyordu. Kendisi son dere ce güzel görünüyor, muvaffa- kıyetinin ehemmiyetini düşüne rek mağrur ve azametli bir ta vur alıyordu. Bütün bu teza- hürat devam ederken, Sara ne celbetmeğe muvaffak oldu. | Sara'nın bir zamanlar haya linde beslediği o masal bugün bir hakikat olmuş demekti. Sa ra nihayet Mesih'in karısı ol- | muştu, Hattâ (daha ilerisine gidilerek odenebilirdi ki, Sara- nın bugün mazhar olduğu saa- det şimdiye kadar hayalinden bile geçmemişti. Sabatay ile karısı dünyada mı yaşıyorlardı, yoksa başka bir âleme geçmişler de oradan mı bu tezahüratı seyrediyorlar | dı?.. Her halde kendilerini ha- yali bir âlemde farzedecek ka-| dar mes'ut bulunuyorlardı. Diğer taraftan bu hayasız | yahudi kalabalığı da ne yaptı- ğını, ne gördüğünü fark etmez bir hale gelmi yaklarının altında kayıyordu. Hepsi şuur ve muhakemelerini kaybetmiş bir halde bulunuyor | ol. lardı, Bu şuursuz zevkin tesi- rile olacak ki bu binlerce yahu di hep bir ağızdan bağırmağa başladı: — Mesih, mesih!.. Mesih | geldi!. Bunu işiten Sabatay ken- di pek yakın taraftarlarının teşkil ettiği sıranın arasından ilerledi. Sağ elini yukarı kal- dırdı. Bu bir işareti. Ani ola rak bütün deminki bağrışmalar durdu. Herkes susmuştu. Yalnız ağızdan ağıza bir mi rıltı vardı. Herkes yavaşça bi- ribirine: — Mesih söz söyliyecek!., Onu dinliyelim!.. Diyordu. Sabatay kendisini sabırsızlıkla dinliyenlere kısa bir hikâyede bulunmağa mec- bur oldu. Onlara: — Bana mesih demeyiniz!, Sabatay böyle demeği mu- *İ vafık bulmuştu. Bunun mana- sı şimdi kendisinin mesih diye ilân edilmemesi, fakat kendisi İne vakit muvafık . gördüğünü | -İ bildirirse o zaman bunun mey dana çıkarılması idi. Biraz ev)" . | vel derin bir şuursuzluk içinde nasıl bağrışacaklarını bilemi- spar.| yen yahudiler şimdi kâmilen susmuşlar, hareketsiz duruyor Jlardı. Aldıkları vaziyetle şunu demek istiyorlardı: — Madem ki Mesih kendisi izin vermeyinceye kadar bekle- riz!, Alay bundan sonra durgun Bizzat, “Mesih,, im ver diği emre itaat eden bu sayı- sız yahudi kütlesi artık sös çi . | karmadan Yavaş yavaş ileri yordu. Sabatay Zevi kardeşle rinin evine gidiyordu. Alay| kendisine oraya kadar refakat etti. Sabatay kendisini pek şe- refli bir misafir diye karşıla bundan vazgeçmiş gi x vüz karşısında Sabatay hiç iti dal ve metanetini kaybetmek: zin gözlerini kardeşine dileti, istiyordu. Oruç tutmağa başla z Dışarda yahudiler kendisin: bekliyorlar, hiç olmazsa bir ke re daha olsun görmek istiyo lardı. Fakat bu intizar beyhu- i | de oldu. Çünkü Sabatay gre kalabalıkla, halk ile alâkasını kesmiş, tenha bir yerde ibadet ve riyazete ( başlamağa karar vermiş görünüyordu, Sabatay niçin bu halkı kendi denmesi en is- tenen bir gaye idi. Senelerden beri bü gaye uğrunda çalışma mış mi idi?, , Her halde muhakkak olan bir şey varsa o da Sabatay Ze vi'nin kendini Mesih ilân et emk emelile İzmire gelmiş ol- duğudur. O halde şimdi niçin üyor du?.. Hüdiseleri daha iyi ski rakabe edebilmek için bu onun tarafından gösterilen bir ihti- yattan başka bir şey değildi. Kendisini o gün halk kütlele. rinin heyecan ve tezahürlerine kapdırmayarak daha müsait bir zaman beklemeğe karar ver İ mişti, Maamafih Sabatay Zevi bu vaziyette ne kadar kendine hâ kim olursa olsun artık halkın hissiyatına tâbi olmaktan kem- disini kurtaramıyacaktı. Öyle üyordu ki, Sabatay Zevi ile kardeşi İlyas arasında bu hususta bir münakaşı cere- yan ediyordu. Çok geçmeden bir rivayet çıktı: İlyas, Saba- tay Zevi'nin “beklenen Mesih olduğuna itikat etmiyordu! İlyas, Sabatay Zevi'nin Mesih ik ilin © edilmesinden ne gibi siyasi mahzurlar çıkacağı Dı düşünüyordu. Natan Gazatı her tarafa dağıttığı beyanna- melerinde Mesih'in zamanım padişahım hükmü altına alaca ğını iddia etmemiş mi idi? Böyle bir iddianın ne gibi ne ticeler doğuracağını İlyas he- sap ediyor, bunu zararlı görü- ordu. Sabataya hücum İlyas bunun yahudi cemaa- tine meş'um bir takım netice. leri olacağına kanidi. Daha i- leri giderek bütün bir cemaatin J zarara duçar o olmasından ise Sabatay'n ortadan kalkması merci olacağını Bir gün evde yalnız bulduğu Sabatay'a elinde bir kılıç oldu- ğu halde hücum etti. Bu teca müyordu. İlyas bu nazarlar karşısında büsbütün kaybede. leki kılıcı'bir tarafa at tı. Müteakiben ölü gibi yere yıkıldı. Sonra kendine geldiği Zaman“ artık o da" Sabatay'ım beklenen Mesih olduğuna kâmi len kanaat getirmiş bulunu- yordu. Sabatay'a itikat eden © halk “İonu her türlü fena akibetten muhafaza çarelerini temin et- mek istiyordu. (Devamı var) Kaçakçılıkla Mücadele İzmirde de şiddetle harekete geçildi IZMIR, 18 A.A. — Bütün mülk