7 Ocak 1932 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

7 Ocak 1932 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gp ye © GLümüa dudaklarını büzdü: vg” ;, tesadüf edilmiyor. Asrın umdesi «Milliyet» tir. 7 K. SANİ 1932 İDAREHANE — Ankara cadde- si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Tatanbul, Telefon numaraları: 24310 — 24319-— 24318 ABONE ÜCRETLERİ BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy askeri rasat merkesin- den verilen habere göre vagün hava az bulutlu olacak ve türgür hafif surette mitehavv! ölarakili esecektir. Dün tazyiki mesimi 770p! milimetre, azami ; hararet 6,e3- gari, nakis 4 derece idi. Şu masuma ver!.. Analık, tabiatın yarattığı gü zel şeylerden biridir. Ananın çocuğuna karşı beslediği his derinliği ve şiddetidir ki; onu her zahmete katlandırır. . di bunu bir tarafa bırakalım da şuna bakalım. . Muhtelif dilenme vasıtaları içinde küçük çocuklar en mües- sirlerinden biridir... Yolda gi- derken önünüze perişan ve ekse ri genç bir kadın çıkar ve ku- cağmdaki altı aylık çocuğunu göstererek; — Şu masumu sevindir beğ- ciğim!, der! Çok kimse bu emzikli anaya para verirler... İşte ana çocu- gunu dilenme vasıtası yapmış- tır... Ben.hayatın bu küflü ta- vafın gördükçe ana olmadığı- ma şükrederim, İtiraf etmeli- yiz: Çocuğunu böyle dilencilik vasıtası yapmak kadın için ifti- har edilecek bir şey değildir. Ço cuğunu vasıtası yapan baba belki vardır, lâkin bizde Bu, belki erkek hissinin daha manevi o- Tuşundan ileri geliyor... Radyo ve Telgraf Telgraf idaremiz, bazı tel grafları radyo ile verecekmiş. Simdiye kadar vermeyişi abes! Dünyanın her tarafında rad- yo ile muhabere yapılır. Yalnız bir noktaya dikkat etmesini ri- ca ederiz.. O dabu telgrafları mümkün İse gündüz bire ğilse saat sabahın birinden son ra versin de memlekette de rad yo amatörleri bizim istasyonun zıriltısmdan müteessir olma- El elden üstündür! Napolyonun bir hikâyesini o kudum. ., Çok yerde bugünkü İsmi hatırımda kalmıyan bir görüşürken Napolyon yüksekçe. Güzellik. İki genç kız bu zarif ve kıy mettar çiçek sepetine koştular. “Açık penbe den yapılmış olan mutena bir yi gönderen (o kimdi?... Belkis mia haykırdı: kumandan bir gün Napolyonla | şeydi, Milliyet'in Edebi Romanı: 5 doğru | şünmeğe değmez nasıl olsa an güller- | İyacağız... buketti, bu... Acaba bu hediye- |rum. . bu muammayı düşünürken Lâ- | me.. Mademki bu kadar.alâka- — İşte gönderenin kartı!,. | dana çıkaracaktır., Kitapçının asık suratı— Ukalâ bir Antholi Kadınsız balo — Balo Geçen gün Babıâli . caddesi- nin epey eserler meşreden bir kitapçısile karşılaştım. Elinde bir paketle e dönün yordu; — Nasıl işler, dedim, yeni bir roman basmağa niyet yok mu? Gülümsedi: — Niyet ver, fakat imkân! da çürü; i dandı, üstelik bir ie verip ilâç aldım. ..» Bir muharrir için tâbiin neşe siz ve ümitsiz yüzü kadar gam k çehre olamaz. . Sevgilisinin aşk buhranmdan çatılan kaşla- rı, tâbiin iş buhranmdan asılan suratı yanında mamasını yemiş bir çocuk yüzü kadar sakin ye sevimli kalır. Hele muharrir başında henüz bahar kelebekle ri uçuşan bir heveskür ise, tâbi: ekşi çehresi ohün kalbini kes kin bir baykal ayazı gibi dondu: rur, Çok şükür ben ve benim sıramdaki arkadaşlar, sporcula rımizın gol yemeğe alıştıkları gibi böyle acı mükâlemeler din İemeğe o kadar kanıksadık ki, ne bayiin, neşesizliği, ne tâbiin ii bizi telâşa düşürmü yor. (Profesyonel) olmak im sanda san'at gayelerini söndü- İrür derler, Belki doğrudur, fa- İ iği Var ki insanı be- kadar yese ve ümit- sizliğe kaptırmıyor. Maamafih kit pçının açık İ sir etmediyse (Kitap sevenler cemiyeti) diye peyda olmağa ça lışan teşekkülleri de o kadar alâ kadar etmedi. Çünkü (kitap) m pırlanta, inci, kürk manto gibi ziynet eşyası arasma gir- diği bir devirde onu halka sev- dirmeğe imkân yoktur, Çocuğunun mektep kitabını almak için doksan okka buğ- day sattığını söyliyen bir baba- &tmek için modası geçmiş elbi. selerini yahudiye satan bir , ilmi bir ki- disine ele etmek şartile mümkündür. Bununla meşgul olanlar şu iki noktayı unutmasınlar, 1 — Bizde iki sınıf kari var- dır. Birinci suf yüksek tahsil bir yerden bir şey almak iste- miş ve yetişememiş, kumandan ki: — Efendimiz! Müsaade eder — Evet, siz benden uzunsu müz, buyurun. Cevabını ver. Hayatta yükselmeği uzamak tan ayırt etmek çok lüzumlu ir, FELEK Kraliçesi Nezihe Muhiddin — Hiç şüphen olmasın.. Dü — Hiç te lüzum görmüyo- — Sen ister gör ister gör dar olmuş, elbet kendisini mey İ nun için İstanbulda Fransiz mu İ kilerden fazla satılır. © Olomun halkını nasıl tanıyı, rim? Belkis ta görmüştü, - penbe — Çıkarmasa daha iyi o- bir kart © iliştirilmişti; Kartı |r.. İsusi bile sörince “dökün aldı. Lâmia da yanma gelmiş- |du.. ti. Beraber okudular... — Belki yüzü daha ziyade “Mısırlı Harun banger Mec- | dokunacaktır.. Fakat her halde di,, Belkis: çok zengin olsa gerek!.. ” — Bu da kim?. diye sordu. Nereden — Hiç tanımıyorum., dedi. | sanki — Sahi mi? kere... — Elbette sahi. Bütü; yüz liralık bir hediye. Da ziyade devam — Bu da mu balodün biri?.. | edemediler... Açık Belkis? Şu sepete bak bir Faydasız bir cemiyet — ogie meraklısı— mu, eshaf sergisi mi? görmüş, ecnebi . mekteplerimde | yetişmiş, yarı tatİr su türkü bir zümre, Bunları Babrâli cadde- si kütüphanelerile alâkaları yok tur. (Libreri Mondiyal) müde- vimleridir. Ve zengindirler. O- | harrirlerinin romanları bizim- 2 — İkinci sınıf pâraca za- yiftir, Yalnız. tam-öz türk kari sınıfıdır, Mualliml; ri ancak bunlara güvenir. Bü s1 nın da yekânü ikibini geç mez, Bunları böylece bildikten | sonra kitabı ; sevdirecek yeni bir sınıf mı aranır, yoksa bu sevdadan vaz mı geçilir bil- mem, Temenni ederim ki iyi fi- | kirle işe başlıyan bu cemiyet | muvaffak olsun. | | Bir mektep hocası kendi gö- rüşüne göre yeni bir (Antholo- | sie) yapmış. Görmedim, söylediler. Ve dediler kiz — Bu zat bazı müherrirleri | unutmuş, Meselâ türkçeye en | güzel nesri veren, ve şir, naz- ma yeni bir ahenk getiren iki muharrirden hiç bahsetmemiş. | İsmimi hiç bir zaman ük sınıfma koymadığım ve bütün iddiamı gazetecilikte topladı- ğım için bitaraf sayılırım. Bu itibarla yapılan münasebötsiz- liğin sebebini sormak isterim, Türk edebiyatına eser ver- iş, binlerce kari toplamış ve başlı başına bir (mektep) tesis etmiş olan bu simaları mu allim efendinin kitabı ihmal et- se bile onların karileri unutur- lar mı, ve edebiyat tarihini on- lardan bahsetmeden geçebilir mi? (Edebiyat) diye etrafında patırdı yapılan nesnenin gö Düllü angaryecileri saysanız iki mangayı geçmez. Bunların a-| Y dını ve eserini unutmağa im- kân yoktur. Bunları unutan & sasen böyle bir Anthologie yaz- mağa muktedir veya salâhiyet- tar değildir. Eğer bu hareket kasdi ise edebiyat tarihine hür metsizliktir. Ceplerinde bir lise diploması olmadan (Antholo- gie) yazmağa kalkanlar, eğer isimlerinin üzerinde bir de mu- Bir edip siyasi fikirlerin kur. bam olabilir. Fakat edebi varlı. ği tarihten. sökülüp” atılamaz, bir müharrir fikren umumi te- lâkkilerin bir merhale ileri veya gerisine atlıyabilir. Fakat üslü- bu aforoz edilemez. Bir edebi- yat hocasının bunu bilmesi lâ- zamdır. Geçen yıl başı, Anadolunun uzak ve yakın bazı yerlerinde bir takım sesler geliyordu., Bel kis'kulak kabarttı, Lâmia; — İşitiyor o musun? - diye sordu - Babamla Ziver & Paşa sınsı sınsı güldü: rorlar,- adeta İiret ediyorlar.. İki genç kız sanki gürültü etmekten korku |! e gibi, ayaklarının ucu basarak açık pencereye ee aştı r, Başlarını uzatmağa bi le lüzüm , görmeden bahçede konuşanları görüyorlardı. On- lar da ilkbaharın tatlı tatlı ısı- tıcı güneşinin altında birer ka | darım elimde mış koltuğa karşı karşıya otur muşlardı. Aralarındaki masa- nın üzerinde bir yığın gazete vardı. Ziver Paşanm beyaz sa balolar verilmiş, Yakın bir vi- İbir cümle gözüme ilişti: lâyet merkezinde verilen balo hakkında gelen telgrafta şöyle — “Yılbaşı balosu bu sene çok neşeli geçti, Hattâ ilk defa olarak bu seneki baloya kadın- lar'da geldiler.,, Balosuna ilk defa kadınlar ge len bu vilâyet merkezini kazan- | dığı zaferden dolayı tebrik ettik ten sonra düşündüm . Acaba şimdiye kadar verilen balolarda erkekler ne Yaş Vardı, Nargile mi içiyor, tavla mı oynuyor, yoksa ince saz mr dinliyorlardı. Anlaşılıyor ki (balo) nun ne olduğunu hâlâ kavrıyamamışız. Üstat Selim Sırrı Bey bana geçenlerde Erzurumda iken da: vetli olduğu bir (balo) den bah Sini Ünen kendine mahsus zarif nükteli ifadesile bu baloyu | şöyle tarif etti: | akşam saat sekiz” türdüler. Üzeri laş ri bir yere girdik. Bazıları Fİ içiyor, pastırma yiyorlardı, Bir kenara oturduk. Kendi kendime; — Baloya yemekten sonra | sidöceğiz galibi. Dedim . Rakı getirdiler: — İçmem! dedim. Vakit geçiyor, oirefsmdekiler.| harıl harıl içiyorlardı. Karnım: acıkmıştı. Bir köşede incesaz. çalıyor, rakı şişeleri boşalıyordu. Saat ona geliyordu. Artık ye mekten ümidi kesmiştim, Ya- vumdakilere: — Hâydi artık baloya gide- lim! dedim. Hayretle biribirlerine baktı - lar. — Ne var, dedim. Güldüler . Biri: — İste balodayizya! dedi. Üstat bu vak'aya iki yıl ev- vel uzak bir Anadolu köşesin- de şahit olmuş. 932. yılını aç- mak için Balıkesirde verilen ba loya ilk defa hanimların geldiği haber verildiğine göre şimdiye kadar verilen balçlar hep üsta- dın şabit olduğu imcşaazlr içki ziyafetleri nev' "inden olacak! Hoş uzağa gitmeğe hacet rok, “ Istanbulda bile (Balo) nun ne demek olduğu ia lame O kadar ki (balo) salı maf sergisine benzetmek ede ler var, 7.K.S.982 Bürhan CAHİT Hı bu aşa RICH MAJIK'te HİTİ tL ARD TAUBER Büyük Varyete (Diz Grosse Atrakt'on) filminde Yerlerinizi evvelden tetarik ediniz » Gişe sızt 10'dan itibaren açıktır. l BUGÜN MELEK Sinemasında Sevimli ve girin Bugün akşam © yy elediği atz30da ŞehirTiyafrosu İş adamı Yazan: O, Mi rbeau. Tercüme E.: Reşat O Nuri Yakında: Enin de Sonunda. az Yunan Milli Opera Heyeti Fransız “Tiyatrosunda Bu akşam saat 21.30 te La Tosca Yarınki Cuma > günlü metine sat 1680 te Carmen Cuma akşamın Lucia em PEK YAKINDA Zinci Tiyatrosundan DANSÖRLER KİRALI DOUGLAS size zinci danalarnı, zinci heyeti muganniyelerini, zinci komedileri, zihei şarkıları, zinci musikisi ve zinci dekorlarını takdim edecektir. Douglas emek Muganniyesi Douglas Cazı Yeni Rusya Falih Rıfkı Beyin Yeni Eseri Komsu Devlet için dilimizde yazılmış ilk tetkiyk. Gençlik ve halk terbiyesi metotlarının, şehir ve cemiyet , hayatının, kızıl fırkanın eh eyi tahlili, ON FORMA, 150 KURUŞ Tevzi Mahalli: Muallim Halit Kütüphanesf. Adnan Bey kalın yünlü pi- jamasının kordonile © oynaya" rak, sevimli sevimli Paşayı teskine çalışıyordu: — Dostluğunuzun kıymeti çok büyüktür. P. . Fakat meseleyi “izam - ui ,nuz.. o Kendinizi ( üzüyorsu- uz. ii, ir şey mi bu Beyefendi?.. o Senelerden beri keranbeha bir pırlanta gibi sak ladığimız Belkisin | güzelliğini bütün İstanbul duydu. Ah şu küstah gazetecileri. Eski ikti- olsa idi, alim- allah hepsini... Lâmis yavaşça Belkisin ku lağına fısıldadı; — Eyvah.. eyvah, hepsini galiba Fizana sürecekti... Ve dat Nacinin talij varmış. Adnan Bey Paşaya cevap yetiştiriyordu: — Fakat bu kadar © telâş ve hiddetinizin sebebini Güzellik kadar şayanı iftihar ne vardır? Balo halkı Belkisi -İ beğendiler. , | yap dillerini Siz de buna müsaade et- — Alemin gözlerini bağla” kesemezdim. ya e fendim.... Bunda mucibi âr ve / haya olan nokta neresidir?. — Beyefendi güzellik, hele kadm güzlliği bir sır gibi mu. ti - Bu nazariyeyi asrın yeni zihniyeti kabul etmiyor Paşa efendi.. Fakat netice gene si- Zin İstediğiniz gibi oldu... Bel kis müsabaka teklifini kabul et medi, — Demek Belkis kabul et- LİLİAN -HARVEY Armand Bernard ve ROANNE 1 ile. betaber İ aşka | İ Ö V BE ai lüyor, BU AKS ASRI SİNEMADA ce olarak Cc A N LEE ŞE eserinden (Tolstoi'nin ayni namdeki muktebes aşk dramlarınni en asth: teşemi olup dünyan bütün sinemalarında büyük muvaffakiyetler kazanmıştır. Bu filmi temsil eden meşhur yeldizlar JohnGilbert-Renee Adore-Conrad Nagel-EleonörBoâtmann| İhtirasatı beşöriyeyi (CANLA CESET) filminde olduğu kadar ve bütün çeplaklığı ile hakiki bir surette şimdiye kadar tasvir edilmemiştir Bütün İstanbul halk: bü filmi O Mükemeren görecektir. Haşiye: Bu İmuazzam filme her akşam mükemmel BALALAİKA ile SAN'ATKAR MUGANNİYELER refakat ve film diğ beraber sarkilar taganni edeceklerdir. Musikisi». Maeütro Polianaky tarafından hususi biz ! sutette tatbik edilecektir. Bugün matiğülerden itibaren ALEMDAR Sinemasında Tütk parası, Türk attisti ve Türk tausikisi ile vücuds getirilen: ISTANBUL Sokaklarında ilk Türkce'sözlü, sesli ve şarkılı büyük film başlıyor. Öz dil ve öz musikimizi filmde dinlemek .ve yakından tanıdığımız İİ yiksek Türk san'atkârlarını görmek için her halde bü filmi seyrediniz Bu filmin devam ettiği müddetçe seanslarımız: Gündüz : 2; 4, 6 da, gece 9.30 ta olacaktır. Dikkat:'Bu muazzam şaheser, İstanbul cihetinde yaltir sinemamız tarafından gösterilecektir Nafıa vekâletinden 300 adet meşe köprü traversi pazarlık edilecektir. Pazarlık 16-1-932 tarihine müsadif cumartesi günü saat 15-te Ankarada Nafia Vekâleti Müsteşarlık makamda yapılacaktır.'Pazarlığa iştirâk edeceklerin yüz liralık teminatı muvakkate ve Ticaret Odası vesikasile birlikte ayni gün ve suretile mubayaa ve saatte Komisyonda buluhmaları lâzımdır. Talipler şartna- meyi görmek üzere Ankarada Nafia Vekâleti malzeme daire- sine, Istanbulda Haydarpaşada İnşaat tesellim ve muayene memurluğuna müracaât edebilirler. (4661) Dr. KADRİ RAŞİT Pş. Dr. HORHORUNİ Seyahatten avdet etmiş ve muayene. | Zöhreviye ve bevliye tedaviha— ili Yine - e timi Taksim ek ii ari eml karşısında “ Sıhhat ” Şamlı apartı is İN manma nakletmiştir . mam. FERİKÖY (HAMAM)da (400 metre mürabbasda) beton Şen PE DARE örme vâsi mahal SATILIK VEYA ris'in meşhur FARDS ! KİRALIKTIR. Zemin katı ve ta- PASTELS, CENDRE | aça ile örtülmüş bir kottan mü. DE ROSES ROUGE i yekkeptir. MANDARİNE in muci- Birinci kat beher © metre mürab- di BOURJOİS riyat bar itibarile 600 kilo ve taraça 500 İ hanesinin en son ihdala | kile siklete mütehammildir. İ reder Fabrika, atölye vesaireye elve- tişlidir. Şerait müsaittir. Tel. B.O. 1148 tur... Her şey değişir, fakat ta Lâmia Belkisi gazetelerin biatin kanunları değişmez Ad | yanına doğru çekti. nan Beyefend... — Bak şu resimlere, şu ya” — Buda bir terbiye mese | zılara... Birden bire meşhur ol lesi... Zâten Sizde garip terbiye | dun gitti. usulünü Küçük yaşi i ta Belki omuzlarını silkti: kip eden Lümin, Belkisi ya-| <—— Bir günlük şöhreti, vaşça içeriye çekti, biri gü — İstersen bütün gençli- ila İagrmaa ğinde | dince devam edebilir... Düşün Belkis.. Dün akşamki muvaffa kiyeti göz önüne getir. Bun- dan sonra her gittiğin yerler de bütün gözler seni araştıra- caklar... Küçük © bir iltifat görmek için ışık etrafında do- laşam pervaneler gibi etrafında e şeker gibi bir adam... Pİ abide sl ya «fen- | sen Nedim Münirle evlendi. dim... Yermi yaşındi şahsl- | ğin zaman Ziver Paşanın ta- yetine sahip olmuş bir kız ken | hakkümünden epeyce çekece- di kendine karar vermek salâ | ğin var... hiyetini kazanmış demektir. — Yanılıyormun . Lâmia,, yerinden | Nedim Münir hiç babasını sus bir nazariye... Bence kadın | tulaca; bir mahlük | birakalım. zannetmiyorum.. | Lela Bir dim e münakaşayı | bile. dönecekler. Hayatın zevki ne- söylediklerin yalnız güzellik le temin edilmez. Bak ben ikin &i bir baloya gidersem değişti recek tavaletima bile yok., dem MM sdinme ÇA

Bu sayıdan diğer sayfalar: