20 Aralık 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

20 Aralık 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tarihi Tefiika :6 Diğerleri © üzerinde böyle İsik ve hâkim bir rol oynamak tay'ın malik olduğu kuv- Vet yalnız zekâ ve fikrinin kuv İ vetinden ibaret değildi. Onda başka bir cazibe vardı ki bü- tün şahsiyetini kaplayan bu ca #ibe sayesinde diğerlerinin ita- ât ve inkiyadını temin edebi Yordu, Bu tesir ve müfüz, se- meler geçtikçe eksilmemiş, art- miştir. Dostlarının da, düşmanları- Min da birleştikleri bir nokta: gençti. Sabatay yakışıklı bir rivayete göre vü f bir koku bile , Kendi kendi- me ibadet ve riyazetle geçen Saatlerden sonra onu görenler: — İşte, derlermiş, bu dünya Bin fevkinde bir âleme hıpnsup bir mahlük gibi yüzü parlıyor! O zaman yapılmış o resim- lerden anlaşıldığına göre Saba tay'ın gözleri ve ağzı Müştes- Na derecede geniş ve canlı imiş. Sabatay hülya âleminde ya $üyan bir gençten mi ibaretti?. suale hemen tasdik cevabı Verilemez, Çünkü mi yaptığı işler yal- tız hülya ile yaşayan bir ada- Mim karışık harekâtından iba. ret değildir. Bilâkis onun tinde vuzuh, kal'iyydi ve ma- Ma göze çarpmaktadır. İsrail oğulları bir zamanlar Çöllerde, ıssız ovalarda oradan “raya muhaceret ederken bile Bündüzün mihnet ve meşakka. tini geceleyin yıldızların altın- da unutmağı bilir bir kavimdi. eceleyin gözlerini gök yüzü- ne dikerek yıldızları temaşa © de ede kendilerini bu dünyadan ışka bir leme geçmiş, mes'ut ve müteselli bulurlardı. Sabatay da ecdadının ru- hundaki bu ihtiyacı hissediyor du. İbadet ile meşgul ve ya- hut yalniz olmadığı zamanlar geceleyin dolaşarak tenha bir manâyı daha iyi anlar ve anlatırdı, üyüğünü bu yolda yetiştirdi. inden dolayı büyük bir sevap & at ederek bu- Bun pek büyük bir mül €lde edeceği kanaatindeydi. Siyasi ve iktisadi vziyet: Venedik harbi ı dikkattir, Padi- ği karışıklıklar vezirler biribi- Sultan İbrahim tahta çıkar Sıkmaz ilk işi büyük Venedik Sümhuriyetine harp ilân etmek olmuştu. O zamanlar İstanbul ile ânik Osmanlı imparâtorlu- ğunun iki büyük merkezi sayı- ordu. Fakat Venedik ile çıkınca o zamana kadar ami ge yolu kesil- Miş oldu. İngiliz, Fransız, Fe- İrmenk ve İtalyan tacirlerin *kscriyeti padişah ile * Vendik sümburiyeti arasmdaki harbin keridi işlerini alt üst etmesin. den korkarak ticaretlerini | İz- Mire nakletmişlerdi. Bu vaziyet İzmir © için pek büyük bir değişikliğe yol açtı. Bilhassa İzmirdeki yahudiler için... Çünkü İzmir yahudileri vaziyetten yep yeni bir de- Yir açmış oluyordu. Eskiden İzmirde yerleşmiş olarak az yahudi bulunuyordu. ın hali de Sabatay'ın ba bası tavukçu Mordehay Zevi- Din halinden daha iyi değildi. Halbuki yeni harp vaziyeti çı. kınca Şarkın ticareti İzimirde toplanmış oluyor ve bu tica- Petin işlemesi için de 'çalışabi- Sabatay Zevi! Nakleden : R.N. Sabatay yakışıklı, siyah gözlü, endamı mütenasip bir gençti Hattâ rivayete göre vücudünden lâtif bir koku bile intişar edermiş lecek adama ihtiyaç görülüyor du. Senede üç dört defa Hindis tandan,İrandan, Ermenistan ve diğer yerlerden gelen kervan- lar geldikleri yerlerin ipek, ba- harat deri ve saire gibi mahsul lerini, emtiasım getirirdi. İzmirde ticaret böyle geniş- lik peyda eder etmez muhtelif tacirlerle yerliler arasında ter- cümanlık ra lü” zum görüldü, Bu sayede Sabatay'ın baba: ' sı Mordehay Zevi de iyi bir iş bulmuş oldu. Büyük bir İngi- liz ticarethanesi Mordehay'ı kendi mümessili olarak intihap etti, Bu suretle tavukçu Morde hay az zaman içinde zengin ol- du, artık herkesten hürmet ve itibar görmeğe başladı. Talih admâcağızı nihayet gelip bul- muştul, | Fakat şunu da söylemeli ki, servet ve refah Mordehay'ı hiç şaşırtmadı, Eski fakir tavukçu Mordehay ne kadar dindar ise şimdi böyle birden bire refah ve rahata nail olan Mordehay da o kadar dindar bir adamdı. Sabatay'ı okuyup . yazdırmak ve onu böyle tahsil görmüş bir genç haline getirmek için çalış tığının manevi mükâfatını gör düğüne kani olan . Mordehay Zevi gitgide daha zengin olur yordu. Mordehay Zevi için iktısadi ve siyasi şerait diye düşünüle- cek bir şey yoktu. Onun itika- dınca her iyilik bir iyiliğin mu kabili, başa gelen musibetin de bir fenalığm cezasından başka bir şey değildir. Babasının zengin (olması; böyle büyük bir itibar kazan- ması Sabatay için de az faideli olmamıştır. Çünkü kaç zaman dan beri kazandığı mevki, şim- di zengin bir adamın en sevgili oğlu olması (o hasebile maddi bir surette de kuvvet bulmuş oluyordu. Sabatay'ın kendi nef sine olan itimadı böylelikle bir kat daha arttı. Şimdiye kadar elde yaptık- larımı gözden geçirdiği zaman her halde bazı muvaffakıyetler elde ettiğini görüyordu. Saba- tay'in manevi muvaffakıyetleri cemaat içinde git gide da artan (o itimat ve emniyeti daha kuvvetlendirmekten geri kalmıyordu. Fakat Sabatay © kendisini artık git gide halktan uzaklaş tırmağı daha muvafık buluyor du. Eskiden denize (giderek riyazet yapmak için o yıkamır- ken yanma bazı yakın taraftar larını da alır; ruhum her tür lü dünyevi heveslerden temiz- lenmesini ihtar manasında bir timsal olan bu yıkanma mera- simini başkalarile birlikte ifa ederdi. Fakat Sabatay kendi ehemmiyetinin git gide arttığı nı gördükten sonra netti. Onunla birlikte pa yıkanmak için denize gidemi- yordu. Kendini her vakitkin- den ziyade yalnız O kalmağa muhtaç görüyordu. Bu suret- le yalnız kendi ruhile konuşa- cağıma, haricin © tesirlerinden bir kat daha kendini kurtar. mış olacağına hükmediyordu. Sabatay şimdiye kadar ce- | maatinden we Tie imsele kuvvet ermiş, Yüz- lerce kimseler üzerinde bu te- sirini icra ederek onların mane viyalını takviye etmişti. Onun kazandığı asil ehemmiyet bu idi. Fakat Sabatay kendi ken- kalabalıktan ve | i dine yaşamak, halk ile temastan uzaklaşarak rubunu di ihtiyacına kapıldıktan sonra pek iyi fark etti ki şimdiye kadar elde etti ği muvaffakıyetler, asıl var- mak istedeği gayeye göre he- zn 20 KANUNUEVVEL Sinema artisti olmak için neler lâzım? EE e Tesadüfler ve figüranlar iğ Sinema âleminde yıldızlar hakkın da biribirine muhalif iki cereyan vardır. Tiyatrodan sinemaya gelen artistlerde en ziyade şikâyet edilen şey, talâffuz buna mukabil tem vaktinde kagir na gelişleri, rollerini daha kolay öi renmek istidatları, makyaj kusurlarıdır. Fakaf ve gri- majları, soğukkanlılıkları methü se na edilir. Sesli sinemada iyi bir artist ol- mak için evvelâ lisana hâkim olmak Renee Berp) L'İntransigeant gaze- tesinde çalışıyordu. bir tesadöfle artist oldu. ve kelimeleri güzel telâffuz. Lisa Tüzumdr. Şimdi sinema olabilmek dört em İİ kalmışlardır. gıyan gık beyler lar Sinema artisti Merdivende etmek | gil geçmemeli. | eri beynelmilel lisan öğren evvelâ Holiyvood'u ve oranm zengin mukavelelerini dü- iz. Sinema için dans bilmek lâzem- dir. Dans deyince, izim İldi üç ay- öğrendiğimiz. öt fokstrotlar aklı gi . dır. Bunun için dans dereleri, gün saat devam eden o jimnastik derslerine dönmüştür. karnınızı yok eder, gözlerinizi dön- | dürür, kalbinize durgunluk verir. Fakat daha darunuz! Yalnız bun ii ya — bir yıldız hayatını ve tercümei hali itibarile ni anlatıyor değil mi? Şöyle: pe “Bir mağazada çalışıyordum. | Hiç bir şey düşündüğüm yoktu. bir gün sokakta gayet peraketle zat, komali “Affedersiniz, sormak is müz bir başlangıçtan başka bir şey değildir!.. Gaye daha pek uzaktı, — (Devamı var) kı söylemek lâzım! Şarkı için dedi- gimiz gibi yüksek sese ihtiyaç yol İ Bu dersler! ildir. Bi: | | üç senesini ve| etmemeli Deşriyatın | . Meselâ yı 3 dedi, sizden bir şey | Film artisti olmak | üdyo figüranlara (elbise yapmaz. « | Hatti rol icabı bir çok şeyleri figü | mecburiyetindedirler. İİ rile ödemek ve yahut | erkeele fi yeni yeni yıldızlar keşfettiği ender Badırattandır. Biraz parası ve çole istidadı olan bir kız üç sene teğanniye, dansa, te letfuza, spora, vucuaunun batlarmı düzeltmeğe uğraşsm. Çünkü bunlar ancak uğruşmakla ve çalışmakla el de edilen şeylerdir. Ondan sonrada bir sahne Vaztı onu görsün, Tesadü- Ten mi?? Hayır?? Ya bir çaycn beraber bulunmalı | Sir resimler ibarettir yahut aparlıman komşusu olmak, yahut tenis sahasında tanışmak, hu | lâsa bu hazırlanmış kızı #nhne vaza ile tanıştıracak bu kabilden yaklaş tarıcı fırsatlar mevcut olmalıdır. Onun iiçn Amerika'da bu fırsat ları ihzar için tam manasile Ameri kanvari bir şekil bulunmuştur. Me- selâ bir kapıcının kizi sinema yıldı- zı olmak istiyor. göze kestirildimi, bir şirket bu keza tuvaletlerini yor, alacağı derslerin. parasını veri: yor. Fakat bu kız bilânare mrtist ol dumu, evvelce Nâs mecburiyetindedir. Sonra arkadaşlık ve yahut aşk gibi sebepler vardır ki, terazinin ke | fesinde gayet ağır basarlar. Jepperson Cobn filmi finanse etmiş iti. Fankt Marcelle güzeldi, sesi en- festi, müstesna bir komediyendi. Öyle iken bile kocasının azim mas- rafı sayesnide bugün bir yıldız ola- bilmiştir. Bu yüzden kocası ile de bozuşmuş ve ayrılmıştır, orası baş, Avrupa'da genç ve'güzei kızlara “sinema. artisti solmak, iğter misi- niz?,, Deyipte fuhuşta | kullanmak üzere Bunus Ayres'te sermaye ta- a ilyolar her çeşit fiğüranlarını hemen hemen an sönüyor. Hollyvood da ise ingilizce! gaje etmiş vaziyettedirler.: Kız ve konuşulur, > Amerikunlaştırılmış Sİ alkttuz, u öğreten © yerler de bakarlar. Bir konservatuvarlardır ye her isteyen de konservatuvarlara giremez, Sine nlar evleripide rahat ra mez İm ihtiyaç varsa, © Za ie davi il ler. hat otururla, Kocüsr müthiş para ösröteiği içe. Marcelle Chantal “Kraliçanın ger- dünlığı” 'nr / çevirmişti. di elindeki figüranlari haricinde Ki- “| güran isterse, scenteye © müracant | eder, © | Görülüyor ki, müşkiller me kadar &n| çok! Fakat istişmalar da olmiyor de Claris Beryi'dir. Rende ğil! Bunlardan biri Fanny Öteki de Rened Beryl “Namzel Nitüity den bir çok sil iri.» İş sikeçler çe: geant gazetesinde kütibe gün merdivenlerde sahne vazır Eğ. mond Greville kendisine tesadüf e zı, açık bir filin müsait gördü ve angaje etti, Çok zeki bir kiz olan Renöe derhal kendini gösterdi ve si nemadan tiyatroya geçti. sonra ntransi- güzellik müsabakasına Vakıa intihap edilmedi amma, İ ada bie sebime vaz 6 tüniştu Hor ikisi de on sekiz yaşındadırlar. Fakat bu tesadüfler ne kadar na dir değil mi? Fransa'da bir figürant (sabah iz sekizden eler e yi rm e iş A ere yevmiyesi 150 - 200 pik giyimin bir | İrank olur. Bir sikeçte dane ederse ya akrabası veya tanıdığı hariçten . gelipte iş bulabilmiş | fiyüran lez ve erkek azdır. “ CArkesı var) etmek | idi. Bir | 1931 Sinema Amerikan gazeteleri- ne göre sesli” film de iflâs ediyor Hollyvood'da çıkan bir gazete nin verdiği malümata göre, sinema öleminde pek yakında büyük bir ta İ havvüle şahit olacağız. Çünkü İ “Canlı Film,, diyebileceğimiz yeni İ bir ihtiram son tecrübeleri! muvaf- fakiyetle yapılmıştır. Bu yeni tarz | sinemanın diğerlerinden — farkı ve İ fevkalâdeliği, resimlerinin arzı ve | tulü olduğu kadar “ derinliği , de - Yani bu yeni tarz fi İmde oynuyan eşhas “ kabarık , gö rünmekledir. Şimdiki | Filmler düz Derinlik se bulunması zilmivor. Bu yeni ihtiram sesli filmden zi yade sinema âlemini (değiştireceği iddin edilmektedi Sonra “canlı sinema, nim beyaz İ perdeye de ihtiyacı yoktur. Bir kaç senedenberi gizli gizli ça lşan muhteri, nihayet istediğini el de etmeğe muvaffak olmuştur. Ge çön haftalar sekiz büyük (stüdyo müdürini evine davet etmiş ve bah- çesinde yeni ihliramı o davetlilerine göstermiştir. Bahçede he sahne, ne beyaz perde yokta, — Ortalık karar mağa başlayınca, muhteri filmi çe- virmeğe başlamıştır. e Orada hazır bulunan film mütehassısları gözle rine İnanamamışlardır. Zira film İ gösterilirken, bahçenin ortasında konuşan, hareket eden hayali eşhas peyda olmuştur. Canlı insanlardan farksolmıyan bu hayali eşhas seyir cilerin üzerinde derin bir tesir berak muşter, Filmi sörenler, karçılarmda cidden berha; : insanlar gör- müş gibi olduklarını söylüyorlar. Yeni ihtira: himaye için şimdi- ye kadar yirmi berat alınmıştır. Söy lenildiğine göre, bu ihtira işletmek için yirmi milyon dolarlık bir şir- ket teşekkül etmek üzeredir. Sinemi berle: * Müstakbel bir film âmili olan San Rorh hesabına film çeviren Cla ta Bor her filmi için dört milyon frank almaktadır. * Londra'daki Tarih cemiyeti, si- nemanm çocuklara tarih öğretecek en müessir bir kuvvet olduğu kana. | atindedi * Biritish İntetrnational Picture yamyamların hayatımı filme almak için Afrik'aya 500 artist gönderme. fe karar vermiştir. * “Mustafa Hayat Yolu,, ismin- de olan bu ilk sözlü Rus filmi Ceci- rikalı rejisör bu şahesere hayran ol- muş ve bu tek film için Amerika'da | 20 tane makale yazmıştır. Ekk tarafından sahnöye konan ilk sesli Rus filminde 80,000 çocuk oynamıştır. Şuradan, buradan! Maris Dreiler'in fikri; “Hayatta mes'ut olmak için üç şart lâzimder: “İyi bir sıhhat sakin bir mizac ve sevmesini bilmek, | Kolay mı dersiniz? Şart olurda kolay olur mu? *# Esatirde biribirinden güzel üç aliheden birini intihap etmek müm kün olmamış. Joseph von Sternberg bu mese. deyi de halletti; “Holirood'un altı - güzel yıldı. zından beyaz perdede en güzel 6- lanı hangisidir? Von Sternberg bu suale şu ce- vabı veriyor? Başta Marlene Dietricki, sonr sırasıyla Greta Garbo, Lily Dami- ta, Cları Bov, Frances Dee ve Joan Cravford. hi İhanet! Willian Powell ile Riç hard Dit mensup oldukları bekâriar kulübünden istifa ettiler. Sebebi melüm! Şimdi Ramon Novarro'nun riya umumi- | set ettiği bekâzlar kulübünde şun- İar kaldı: Gary Cooper, Cherles Rogers, Philipp Holmes, Williar Hames ve Georges O Brien. Hür Amerikanın kızları bu ku- Tübün candan düşmanı imişler, sax Yalnız kalem değil, isim de 1â- zaminaş, Bir senaryo müellifi, yazdığı se maryoya, bütün gayretlerine rağ- men 5/000 dolardan farla milişteri bulamamış. Nihayet yazısını maruf senaryo müeğliflerinden birine gö- türmüş ve kendi imzası tahtında satmasını rica etmiş. Derhal 15000 dolar vermişler ve elN alıcı arasında bir mücadele başlamış ve nihayet 20000 dolara satılmış. “Nasıl Para Kazandınız? Marko Amram Efendi yi dinleyelim.. Üç kardeşin yedi yüz lira sermayemiz vardı, bu paranın bize bir kaç yüz bin lira dan fazla kazançtemin ettiği günler oldu — Rafael Amram Efendi ile mi teşerrüf ediyorum? — Hayır efendim. Rafael | kısım malları Efendi, büyük biraderimdir, Be nim'ismim Marko Amram.. — Biraderiniz olmuş.. Siz ol muşsunuz, hep bir.. Bize nasıl para kazandığınızı anlatırsanız, Marko Amram Efendinin ze ki ve görgülü bir iş adamı oldu ğunu derhal anlamıştım. Çün- kü, mukaddeme bile yapmadan bana bütün hayatını anlattı: — Pederimiz çuhacı idi. Biz üç kardeşe 700 lira para vere- rek “haydi bakalım, göreyim Marko Amram efendi sizi.. İş yapın, para kazanın!,, dedi, Galatada, Havyar hanının arkasında Aleksiyadi hanında küçük bir dükkân kiraladık ve burada kösele alıp satmağa baş ladık, O zamanlar, piyasadeki bütün kösele ve deriler Avrupa dan gelirdi. Bir sene, yemeyip, içmeyip çalıştık. Bir sene #on- ra, bir de ne görelim: Bin beş yüz lira paramız olmuş. Ee.. O zaman, hepimiz genciz. Ateş gibi delikanlıyız. Ağabeyim Re fael Efendi mal getirmek için Avrupaya gider, ben de Anado luda dolaşarak gelen malları sa tardım. En küçük kardeşimiz İsak ta o tarihlerde mektepten çıkarak bize yardım etmeğe baş ladı, 6 - 7 sene sonra 700 lira ile giriştiğimiz köselecilik, bize 10,000 liralık bir sermaye te- min etmişti. Dükkâna derhal bir iki oda ilâve ettik, muame- lemizi genişlettik. Harbi umu- miye kadar işlerimiz çok iyi gitti, Harp patladğı zaman 20, bim lira sermayemiz toplanmış lu, Fakat tekâlifi harbiye usuli- le bir kaç ay zarfında bütün kö sele ve derilerimize vaz'ıyet ©- dilince hemen de yarı sermaye mizi kaybettik. Tabi bu vazi- yette köseleciliğe devam ede- mezdik. O aralık birader Avru paya gitti, Elde kalan paramı- zı İsviçre frangına tahvil ettik. Gene on bin lira kadar bir pa- ramız olmuştu. Ticaret hayatı tuhaftır, İnsan, işsiz duramaz. Avrupada bulu: biraderim, bize bir iki parti markizet ku- gönderdi. Markizetler çok beğenildiği için derhal mevcu- du tükenmişti. Siparişleri ço- ğalttık. Kardeşim oradan gön- deriyor, biz burada satıyorduk. İki sene içinde bu cins mallar- dan ve diğer manifa! işleri; kazandık. Artık cesaretimiz art mıştı. Büyük ipek işlerine gi- riştik. Gömleklik, pijamalık kumaşlar getirterek satıyor- duk. Fiatler, durmadan yükse- liyor, fistler yükseldikçe bizim de , © nisbette artı- yordu, Harbin son günlerinde çok mükemmel satış yapıyor. duk. Fakat işler, hep bu karar. da gitmedi. Mütareke olunca fiatler birden bire düştü, Metre si 300 kuruşa satılan kumaşlar 30 kuruşa indi. Elimizde 2. 7,5 milyon İsviçre franklık mal var dı. Hali siz düşünün... Akşam- dan zegin yatıp sabahleyin fa- kir kalmak buna derlerdi, Bira derim, başımıza belâ olup ka- Jan malları satmak için Avus- turyaya gitti, Fakat kuron, deh şetli surette düşmüştü. Tut ki bedava verdi geldi. Ben de bir alıp Rusyaya git tim, İlk ve ikinci seyahatimde bir az kâr ettimse de üçüncü se yahatimde az kalsın canımdan oluyordum. Bolşeviklerin elin- den kapağı İstanbula der at- tum. 60 bin liralık malım bolşe viklerin elinde kalmıştı. Uzat- mıyayım: Hesabin başına otur duğumuz zamân gördük ki eli- mizde ancak 2 - 3 bin lira para kalmış. Sermayemizi kaybetme den evvel deri üzerine iş yapa: rız düşüncesile Yedikulede kü- çük bir deri fabrikası açmış, fa kat harp araya girin ile memiştik. Tekrar dericiliğe baş lamağı düşünürken bir gün, İs- pânyada tanıdığımız bir tüccas namımıza 80 - 100 liralık bir deri gönderdi. Tabit, biz bunun parasını ödeyecek halde değil. dik. İspanyadaki tüccara bunu telgrafla bildirince şu cevabı al dık: “—Deriyi namınıza satın. Komisyon hakkı sizindir.., De rileri yüksek fiate sattık, bu sa yede 10 bin lira kazanmıştık. Biraderim, son Avrupa seyaha il öl işi eski san'ati. miz olan dericiliğe döktü lar, o günlerde yüksel, için bir sene zarfında 30 - 40 bin li- ra para yaptık. 1920 senesinde deri piyasasında mühim bir düş künlük oldu. Tekrar sermaye- miz mahvolmak tehlikesinde i- di. Fakat, tali gene imdada ye Gşti. Günün birinde dükküna Romanyalı bir tüccar geldi. Bir parti mal kaldırdı, derken bir parti, bir parti daha aldı. Uzat mayalim, bütün mallarimızı Ro manyaya sevkedip iyi fiatlerle sattırdık. Fakat (ley) düşünce, Ziyan etmemek için mallarımı- 31 tasfiye ederek İstanbula dön dük. Avrupadan bir mütehassıs getirip fabrikamızı büyüttük. İlk sene 30 - 40 bin okka mal işleyebilmiştik. Tedricen Avru 206 in küle dr etmeğe baş 200 bin kil i e ba; ladık. İlk günlerde fakirikmeğın. da 50 - 60 kişi çalıştırıyorduk. Git gide işi ilerlettik. Bilhassa vidalacılığa ehemmiyet verdik. Nihayet seneden seneye daha iyi mal çıkarıyorduk, Nihayet piyasada tutunduk. Avrupadan yeni makineler getirterek faali yetimizi tevsi ettik. Bu gün kö sele fabrikamızda (40, vidala fabrikamızda 60 kişi çalışıyor. Senelik imalâtımız kösele üzeri ne 300 bin kilo, vidala üzerine bir milyon ayak raddesindedir. Teşviki sanayi kanunundan is- tifade etmek sayesinde bütün kuvvetimizi fabrikaya verdik. Yeni gümrük kanunu, büsbü- tün cesaretimizi arttırdı. Vida- ladan sonra glâse imalâtına da başladık. Rugan derileri fabri- kamızda yapmak için de teşeb- büslerimiz var, Bunun için bir mütehassıs getirtmek üzereyiz. İstanbuldaki deri ve kösele fabrikalarmın çıtardığı ma'lar, Sofyanım yüzde 60 ıı teşkil e- diyor. Vidalacılığı daha ileri gö türmek için (o hükümetimizin gümrük tarifesini bir parça da- ha arttırmasını, yahut ta kon tenjan listelerinde vidala mikda rının azaltılmasını bekliyoruz. Marko Amram Efendi, tica- ret hayatındaki muvaffakıyetle rini böylece hülâsa ettikten son ra dedi ki: — Çok kazanç iş adamlarını cesarete sevkeder. Alış verişte cesaret iyi şey değildir. İnsan hesabımı bilmeli.. Ne kazandığı zaman fazla ümide düşmeli, ne 'de kaybettiği zaman kendini yeise kaptırmalı!., sald. aa RİN giyme a akya ys

Bu sayıdan diğer sayfalar: