© Nasıl Para Kazandınız? Denizlili İsmail Hakkı Bey ne diyor? vdeki keçiye yedirmek için küfe- lerin içinden asma yaprağı opladığım günleri hiç unutmam...! — Çarşının Mercan kapısın- n çıkmız.. Yüz adım kadar Mürüyünüz. Sağda içerlek bir ğaza göreceksiniz. & Abacı de Denizlili o İsmail Hakkı i orada bulursunuz!., Abacı zade İsmail (o Hakkı İBey, Ticaret odası âzasından- , dabağlar cemiyeti reisidir, ayi bilriğinde veznedardır.. 'e daha kim bilir (o böyle kaç külde Azalığı vardır. Ne zaman arasam aldığım €vap şu oluyordu: — Kazliçeşmeye gitti... — Ticaret odasından çağırdı — Sanayi birliğinde işi var. — Sabahleyin beş dakika uğ dı amma şimdi nerededir, bil iz. Nihayet geçen gün, ma- Zasından çıkmak üzere iken aladım. Evvelâ küçük bir reddüt devresi geçirdi: — Başka bir gün gelseniz.. iyecek oldu. Berhal atıldım: — Eğer işiniz fazla ise, be- İber çıkar, yolda konuşuruz. Artık itiraza mecali kalma- — Efendim, dedi ben, aslan Yenizliliyim. 305 senesinde ta- İam 13 yaşında iken İstanbul ticaret yapan amcam Hacı asan Efendinin yanma gel- Tabif memleketten on para- iz çıkmıştım. Amcamın delâ- ile İstanbulda eczacı mekte. | ine girmek istiyordum. Fakat ahmetlinin okuması yazması Mekteplerin kayıt ve abul zamanı geçtiğini bahane “lerek beni yanma aldı. , çarşı içinde, zebil soka- nda kösele üzerine iş yapıyor Ayda bir lira aylığım var- * Fakat bu bir liranm on pa- ımı yemeğe mezun değildim. & — unutmam: Geldiğimin inci günü idi. Çıraklardan bi- inin eline iki kuruş © vererek &ni yanına kattı, Ayasofyadan yemeni alıp ayağıma geçir. ler. Dönüşte amcama, “ben İİtmeni giymem,, diye sızlan- ağa başlayınca kızdı: — Şimdilik © giyeceğin hep yemenidir.. Potini büyüyüp dam olduktan sonra giyersin! edi. Evde keçiye yedirmek için, Mercan kapısında üzüm küfele nin ağzından dökülen Oasma /âpraklarını bana küfe küfe ta- ırdı, Sonra akşam olunca, #embili sırtıma vurur, ucuz ol- m diye tâ Kantarcılardan arzavat getirirdim. İ, O kadar çalışırdım ki, gece ir lokma ekmek yer © yemez, İitap düşerdim. Bu hayat, iki e kadar devam etti. o Am- “am, iş içinde iyice | piştiğime İânaat getirince beni kendisine at etmeği düşündü ve kızı- ! bana verdi. Artık, Hacı babanın kazan- dan yüzde yirmisine ortak İmak hakkını da © kazanmış» im, Evlendikten iki sene son- hem amcam, hem kaynpe- lerim olan Hacı Hasan Efen- inin 150 liralık (o sermayesini 000 liraya çıkardım. Bedestan 1 Ali Bey isminde birile birle- rek, sermayesi ondan, çalış- tası bizden, kösele müteahhit- “iği yapmağa başladık. İşimiz, o kadar iyi gitti ki, cam kazancından bin lirası- cıkarıp bana verdi. Kazlı- mede öteden beri bir dabağ- &ne açmağı zihnime yerleştir. Miştim, Bin lira sermaye ile bu Zumu yerine getirdim. İki se- geçmeden, dabaghaneyi fab ya tahvil edecek sermaye: bagat fabrikasını açmış oluyor- İ dum. Fabrikaya “Abacı zade De- nizlili Hacı Hasan ve şürekü- sı,, ismini verdik. Fabrikamız, otuz sene içinde mamâülâtının nefasetile şöhret alarak bütün rakiplerini ortadan kaldırdı. Bundan on üç sene evvel, ka- yınpederimle aramızdaki şirke- ti feshettik, Fakat Hacı Hasan Efendinin oğulları Basri Bey- le oğlum Ahmet Hamdi ve Ali Rızanm iştirakini de temin e- derek yeni bir şirket teşkil et Şirketimiz “Abacı zade De- nizlili İsmail Hakkı ve şürekâ. 8ı,, namı altında devam ediyor kaympederin & vefatında raktığı emvali gayrimenkule- nin kıymeti 200,000 lirayı mü- tecavizdi, Çiftlikler, hanlar, ha mamlar,. Fatil i Ticaret hayatımda en bü- yük buhranı iki buçuk sene ev- vel geçirdim. Deri piyasası bir- den bire düştü. Öyle ki, artık xararına satış yapmağa başla- MİLLİYET PAZAR 6 Artist olmayanların Filmleri yalnız tanınmış ve- ya tanınmamış aktörler çevir. mezler ya!.. o Bir film şirketi zencilerden mürekkep Bali a- dasına giderek, sırf yerlilerin iştirakile bir film çevirdi. Bu filmin bütün aktörleri, aktrisle ri, figüranları hep yerlilerden seçilmişir. İtiraf ediyorlar ki, bu yerliler sadelikleri ve sami- miyetleri ile vücude getirdikle- ri filmde, Avrupa ve Amerika- nm en maruf aktör ve aktrisle- rine taş çıkartmışlardır. Aynı zamanda film, gayet iptidai bir bayat yaşayan bu adaya doğ- vu, seyredenlere güzel bir seya hat yaptırmış oluyor. Filmin isimi Kriss'dir. Kriss yerlilerin lisanınca < “hançer,, demek. Tabii hançer işin içine girince gözde bir aşk (| faciası canlanıyor. Faciada din ve ec- dattan kalma an'ane kuvveti büyük bir rol oynuyor, Ne sev- dalar var ki, çevirdikleri film an'ane kuvveti | N Kris filminde rol alan zencilerden bir erkek ve bir i. Filmin sahne vaz Amerika- kı Andröe Roosvelt'tir. Zencile rin bile harikulâade ffak oldukları bu filmi dü; , insan gayriihtiyari kim bilir kaç göni yattığını o düşü; film çevirmek için, tiyatro ve | sinemanın tekniklerini bilmek lâzımdır. Bunu öğrenmek için de stüdyo setlerini aşındıran ar tistler yüzlerce metre film he- | ba ediyorlar. Sonra da asıl film çevrilirken, rejisör: “olmadı,, diyor. Aynı sahneyi iki, beş, on | dela çevirtiyor. En sonuncusu filme konuyor, evvelce çekilen filmler de gene heba! Sonra bir de şu hiç sinema ne demektir bilmeyen zencile- rin çevirdikleri filmi düşünme- li! Muhakkak maruf bir sine | ma artistti diye tamnan yıldız | kadar film şeridi heh etmemiş ! tir. Çünkü zenci yerlinin, sine- | ma yıldızı gibi sun'iliği yoktur | da onun için diyeceksiniz, de- il mi? Doğru! Çi bunların önkişafim mari olamış 5 | bar. Olamamışsa kana boğrauş d tur, NG İğ Ismail Hakkı Bey buk yetişen muştık. Bu esnada Cümhuri i 1 öküiüezi; ike “karl İK artist ini daha gösterdi: Ma. | GÜRER mâl derilerin kilosuna 80 kuruş | ) gümrük koydu. — Milli sanayii | GEOŞGL İNİN himaye eden bu karar, bepimi- zin belini doğrulttu. Aksi tak- dirde, mahvolacaktık. Milli sa- nayi erbabı, hükümetimize kar- şi sarsılmaz minnettarlık his- lerile bağlıdırlar, Bugün için, hariçten bir tek ayakkapı derisi girmese mem- leketin bütün deri | ihtiyacını temin edecek vesaite malikiz. Son hizmetim, bundan üç se- ne evvel (130) bin lira sarfe- | derek Kazlıçeşmede vücude ge tirdiğim fabrikadır. Oğullarımın ikisini dabagat | tahsili için Almanyaya gönder- dim. Sonra bir mütehassıs cel- bederek ayda 400 lira ücretle iki sene yanımda çalıştırdım. Alman, gitti, fakat her şeyi bi- ze öğreterek gitti, Şimdi, bü- tün ustalarım, © ustabaşılarım, işçilerim Türktür. Oğlum AL manyadaki görgü ve bilgilerin. den çok istifade etti. Çıkardığımız derilerin Av. rupadaki emsalinden, bir farkı varsa, o da bizimkilerin daha dayanıklı olmasıdır. İsmail Hakkı Bey, kahvesin- den son yudumu içerken ilâve etti: işte biz böyl, irdekti yetiştik... Te Ayağımda yemeni sırtımda küfe ile Kantarcılardan zerza- vat taşıdığım, günleri ömrüm oldukça unutmam ve hatırladık ça daima iftihar hissederim, Para kazanmak için belki zekâ, talih gibi şeylere de ihti- Pe ” “a M. Ginetie Gaubert Fransız artistlerinden Mİ. Ginette Gaubert sinemaya baş- lıyalı daha on sekiz ay oluyor. Bu müddet zarfında dört film çevirdi. Hayatta bir çok kabiliyet ve istidatlar vardır. Fakat bu kabi liyet sahipleri sempatik değil. dirler, İnsanlarla kaynaşmağı beceremezler. Onun için de ka- biliyeti sönmeğe mahküm ka- lır, Halbuki Ginnette Gaubert stüdyodaki sevimliliği ile her- kesin gönlünü kazanmış bir ar- tisttir, Bir defasında Fransanın gü zellik kraliçesi, bir defa Atlan- tik kraliçesi oldu. Pek çok gü- zellik müsabakalarında mükâ- fatlar aldı. Fakat ona sinema- da yardım eden güzelliğinden ziyade, san'at vi indeki isti. dadı olmuştu. Şimdi de © yeni bir angajman aldı; “Vatandaş” lar rey başma!, (o isminde bir film çevirecek, mmm İ müşkülleri yener ve ergeç, ta- libin kolunu bükmeğe muvaf- Şarlo 100 bir alacak davası karşısında LONDRA: 2 — Mis: Shopheard | namında bir reklam ve ilânata ajanı, | Charles Cbaplin e bir ala-| is i mn oyan a ninni mı isi Ğ va şimdiye Sar maş kalan Bry geyler m dana çıkarmıştır. Mis ifşaat arasın- da Chaplin'den haftada âncak 15 lira aldığı halde Rudolph Valentino'dan kırk lira, İackis Coogan'dan 35 lira aldığını söylemiştir. Hâkim Chaplin ne gibi hizmetlerde bulunduğunu sor | muştur, Mis Chepheard bu suale şu İ cevabı vermiştir: Ona türlü türlü bizmetler ettim. Kendisile Londra gebremini arasın. daki mülükatı hen hazırlayıp temir etm, Chaplin'i yemeğe davet ede Başvekile gönderilen cevabı ben y” | dim. Kralm amcası Duk Connar2t | ile vukuu kararlaştırılan. mülata Chaplin'in geç kalmasını maz £ös termek için yazılan komik r“aleyi | ben kaleme aldım, Şu sayd'm hiz- metlerin değeri her halde'üz lira. | dan çok fazladır. Fakaşchaplin'ni | eli seks bir adam olar” tanıdığım. içi ondan fazla birge'istemeğe ce saret etmedim, Chapf'don bir'mü- lâkat talebinde bulun takriben elli kişiyi baştan savı için sarfetti. #im belâğat ve Ckblnin kendilerile görüşmekle meir olduğunu diğer 40-50 merakli mektupla anlatmak Niçin sarfettişm gayret hesaba dahil değildir. yoksa bunları da saysam Chaplin'i/ büna birkaç yüz lira ver- mesi lâzin gelir. — e — İüstakbel yıldız 1929 a kadar her sene Hollywo oğ'dn “13 müstakbel yıldız,, intihap | edilirdi, Geçen sene Yapılmıyan bu intihap basene yapılmıştır: “Müstak va yıldız, olarak seçilenler şunlar» | er; Joan Blondeli ( First National ). Constance Cummings o (Colunbis), Sidney Fax ve Anita Louise (Univer gal), Frances Dec ve Judith Wood (Paramount), Rochelle Hudson ve Marion Sehilli > Radio), Jo #n Marsh ve Karen Morlen (MG. | KÂNUNUEVVEL 1831 | | * Fransada 4530 sinema sa- lonu vardır. Bunl, seslidir. Yalnız Pariste 212 si- | nema vardır. Pariste sinemala- rın mecmuu kazancı 1930 da ! 308,197,011 frank, 1927 de ise 117,655,896 frank idi, * Buster Keaton'nun son fil mi olan “Buster muharebeye gidiyor,, filmi orduyu gülünç | gösterdiği için Fransız sansü- ' rü tarafından menedilmiştir. | ! * Bir Amerikan sirema kum panyası (Avrupaya “sinema keşşafları,, göndermiştir. Bu keşşaflar mütenekkiren bütün müzik holleri ve tiyatroları do- | laşacaklar, sinemada kendilerin | den istifade etmek mümkün o- | lanları gördükleri zaman, ken- dilerine angajman teklif ede- ceklerdir. Bir çok artistler se- yirciler arasına karışan bu keş şafları tanrmak istiyorlar. * Jean Mirat ayni zamanda iki | muhtelif. firma hesabına ayrı » vaz sahneler idaresinde iki film çe| | virmektedir. Biri Baron o Getti'nin İ idaresi altımda OSSO şirketi hesabı | na “Brumes,, di Pathe Natan he sabına Joe May'ın idaresi altında “İkisi bir arada,, dır, * “Lostracılar Şahı,, filminin ilk temsili Paris Mulen Ruj'unda büyük bir gala ile 13 teşrinisani tarihinde pek parlak olmuş ve bütün Paris si- nema erkân; hazir bulunmuştur. Pi ere Colombier ve Rene Pujol tarafın- dan düşünülüp Piere Colombier ta- bu yeni filmi bir alkaş tufanile ve s0 nunda mümessiller ile sinemaya, ye | si, komle bir şaheser bahşeden Pat! he Natan'da şiddetle alkışlanmıştır. | rafından vücude getirilen Bubul'un | Cb: Te Madşe Evons evinde Şarlo'nun Borcu LONDRA, 3 (A.A.)ıy Reklâm işlerile meşgul ka Shepherd ismindeki İresin- dınının bir alacak #lin a- den dolayı Charlie “dünkü leyhine açtığı davfsti na- celsesinde sinemeçirmiştir. hoş bir iki dakilurada hiç Mahkeme reisişna yapıla» kimse için bik © muamele maz herkesen yerinize otu gösterilir. Kbi sanki komik bir rol oy? gibi müdafaa ve bir rol Çağa | şakalaşan kili ilesiddiyete davet etmiş hapi, Mis o Shepherd'in tir. Çe istikametine hafif sürmeğe kalkışan da- ilinin bu tarz hareketin- X çirkinliği şiddetle takbih Lostracılar Şahı,nın tevziatı şöy- ledir: Ceorges Milton Bubul, Hen, Kuray Anatole, Adrien Lavey Zer Henry Honry Mülterim, Gildes | ki, Simone Vaudry Dezi, | Suç, Deve Pola Graçı, Gayd Glay, nedar, Floreneç Valton Mis .— * LOSTIRACILAR MİLTON'un yeni filmi, gesi lar Şahı, geçen ayın 3. Paris'in Mulen Ruj'unda matbış © erkânına gösterilmişti © *noma tarihinden şimdiye w yeri Lie rülmemiş bir muv? ir tar, a hazır. dım, filmini € birlikte SU; YERNON'İn SARI İSRARI ve SİYAHLI 'ANI Çep MRKOKUSU filmlerinin a- 'ÖULETABİLLE'i Ro- Gl BİS SAYLAN oynamaktadır. L.ND « ümit est a mous "ve «DAGİ. çe> Gilmlerinin unutulmaz baş Üssili JEAN MİRAT şimdi Da 5 PAROLA ile “Jacgucse BA- JNCELLİ'in idaresi altında “SİS,, İmiştir. Chaplin reklâm ajanı bir santim bile borcu olma 'dığından bidayette mahkeme- ye gelmek istemediğini ve fa kat işin içine Başvekil gibi ba zı mühim şahısların karıştırıl ması üzerine işi mahkeme hu zurunda temizlemeği tercih et larım olan bazı büyük zevatın isimlerinin bu derece âdi bir davada zikredilmesine ve güya bunlara karşı hürmetsizlikte bulunmuşum tarzda hakkımda çirkin bir isnadatta bulunulma sına çok müteessifim, davayi kısa kesmek için Mis Shep- “| herd'in sözde benden alacağı olan paradan başka mahkeme masrafını derhal ödemeğe ha- zır bulunuyorum,, demiştir. Clara Bow evlendi ra Bow” dün sinema artistlerinden rin her ikisi de ilk defa olarak izdi- mini çevirmektedir. vaç hayatına girmektedirler. tiğini söyledikten sonra: “dost | LAS VEGAS (Nevada) 5 A. A.— Maruf Amerikan sinema artisti “Cla Rex Beli ile evlenmiştir. Yeni evlile- 5 | FEN | Termometrenir Tarihi Hararet derecesinin; i ve rakamla tayin ve t? rinin ilk önce hangi minin kafasından ge lâm değildir. ma» pan Ho- İlk termometreeille van landalı fizisyen' 1572 de Drebbel'dir. Bu ölmüştür. doğmuş ve 1Gmaması için İlk termoretie ilâve edilen içine acide taptan ibaretti. suyu havide bir ağzı açık, Bu kabmüdevver | olarak Öteki kıt tüp o koyarlardı. şişirilna soğudukça asit- Ondajahilinde yavaş yavaş lisu çıkar ve nihayet bir yak dururdu. . Bu mokta no obaraket,, derecesini “rirdi, Tüpün kenarına in- ir şerit yapıştırılır. vebu İtin üzerine “vasati hararet,, oktasının üst ve altına doğru dereceler işaret edilirdi. i İtalyanlar Galillöe'yi termo metrenin mucidi gibi gösterir- ler, Fakat bu iddianm doğrulu- ğu şüphelidir. Drebell'in termometresinde ilk tadilât del Cimento akade- misi âzası tarafnıdan yapılmış- tır. Akademi termoretreyi aşa- ğı yukarı bugünkü şekline ge- tirmiş ve busuretle bu termo- metredeki tazyiki nesimi usulü nü kaldırmıştır. On deyinci asrm ortalarma doğru, termometrelerdeki hara ret derecelerinin sabit olması lüzumu hissedilmiştir. İlk defa olarak Robert Boyle harareti bit noktası olarak suyun incimat derecesini tek- lif etmiştir. Fakat fizisyenler bir tek sabit noktanın kifayet etmiyeceğini düşündüler. İkin- ci sabit nokta olarak ta tereya- ğinm erime derecesini kabul et tiler . “1701 de Newton bir termo- metre yaptı ve ispirtoyu terke derek ketentohumu yağı kul- landı, Çünkü bu yağ kaynamak sızın ispirtodan daha © yüksek hararete mukavemet edebiliyor du. Hararet derecelerini tayin için de buzun erimesini, insan kanımı, balmumunun erimesini, suyun kaynamasnı, kurşun, ka lay ve bizmütten © mürekkep bir halitenin zevebanını, sade kurşunun erimesini esas ittihaz etti. Bunu müteakip on üç sene termometreler şekilden şekile girdiler ve nihayet Fahrenheit ile Celsius'un ve Reaumur ter- mometreleri meydana çıktı. Daniel Gabriel o Farenbeit (1690 da Dançinde doğmuş ve 1740 ta vefat etmişti) ticareti terkederek Holandaya geçmiş ve orada termometrelerin ısla- ha ile uğraşmağa başlamıştır. Fahrenheit ispirtoyu müber- rit bir mahlüta karıştırarak ter İ mometreyi içine koymuş ve is- pirtonun tevakkuf ettiği nokta ya O rakamını koymuştur. Bu O son derece soğuğu görteriyor- du. Ondan sonra termometreyi su ile karıştırılmış buzun içine sokmuş ve ispirtonun tevakkuf ettiği noktayı da, buzun eridiği derece olarak işaret etmiştir. Bu her iki nokta arasindaki me safeyi de 32 dereceye ayırmış- tır, 1730 da Reaumur ilk ter- moretresini imâl ( etmiştir. O da su ile karışık ispirto kullan- mış ve buzun erime derecesile kaynayan su derecesi sında- ki farkı 80 dereceye taksim et- miştir, v En nihayet 1740 ta İsveçli fizisyen Celavis buzun © erime derecesini O ve suyun kaynama derecesini 100 ittihaz ederek aradaki mesafeyi yüze taksim etmek noktasında ısrar etmiş- tir me ci Bugün bütün dünyanın