İN iş N - İ O Avam kamarası âzasını yeniledi. İngiltere'nin Avam ve Lortlar kama rası Taymiz nehrinin sağ sahilinde ki muazzam Westminster sarayında taplanır, Üç yüz metro tulünde bir yer işgal eden bu saray, gelip geçmiş bütün İngiliz hü larlarının hey- kelleri ile tezyin edilmiştir. . Bu sarayın bir de meşhur kulesi vardır. Şaat başmı haber veren ça- nı dört baş mil mesafeden duyulur. Yalnız bu çan üç buçuk ton silletin dedir. vuran çekiç ise elok- trikle işliyen kuvvetli bir makanizma ile müteharriktir. Bu © çekiç de iki yüz kilogram sikletindedir. Çeyrek saatleri yarım saatleri haber veren küçük çanların mecmu sikletleri de sekiz ton kadar vardır. Kule murabba şeklindedir ve dört cephesinde de saat vardır. Bu saat- lerin kadranları sekiz metre kutrun- dadır. Dakikaları gösteren yelkuva- nı 4,20 metre, saatleri gösteren ak- rep 2,70 metredir. Saatin karasmsı 4 metre uzunluğundadır, rakkasanm ucundaki topuzu da 200 kilogram dır; 1858 de yerine konan çan sa- at başındaki darbeleri bütün Londra saatlerinin ayarı metabesindedir. Saat kulesinden manda Viktorya kulesi denilen krallara mahsus bir şeklindedir ve 104 metre irtifamda dar, Alt kısmında Kraliçe Viktorya- nın muazzam bir heykeli bulunmak tadır. Kapısını İngiliz bayrağını ta #yan iki büyük arslan muhafaza et. mektedir. Bunlardan başka bir de merkez kulesi var ki, yapılışı itibarile diğer- lerinden farksızdır. Bu kulenin bo- yu 92 metredir. İlk taşı kral Canut'a kadar yük- edilen ve bir defa ilen, tezyin iş bir yangın geçiren bu saray- müthiş da evvelce krallar otururlardı. 1847 de Lortlar, 1850 de Avam kamarası bu saraya yerleştiler. Sarayın dahili taksimatını tarif çok uzun sürer. Büyük mer. etmek emi gider. Burada da kraliçe Vik torya'nın mermer bir heykeli var dır. Odanın şimale kapısından Lortlar kamarasıma girilir. hen bulunduğu dairenin koridoru ge Şildikten sonra, Avam kamarsına alt “hirelere varılır. Bu kısımda 1882 Ye kadar başlıca İngiliz mahkemele- tinin kurulduğu Wesminster burada İdama mahlcim edilmişti. Bu soğuk Ye haşin yerde İngiliz tarihinin belli edilmişlerdir. Sarayın dahilinde birçok avlular, koridorlar, kütüphaneler, mazırlar, İortlar ve avam kamarası © âzasına Mahsus yemek salonları vardır. Bu te elinde 2210 iliğinde e ve işliği, metre genişliğinde Ahiren Nev, np kule daha vardır ki, bu da murabba selen ve sonradan gelen krallarla tev & in | | a Westminster © sarayının Kulesi meşhur” İ i Reyler 15 sene muhafaza edilmek üzere anbara indiriliyor. büyük bir traçaya açılırlar, Avam ve'Lot unarası gayet dav salonlardır. Meselâ Lortlar ka- marası 27 metre tulünde, 14 metre arzındadır. Avam kamarası daha kü çüktür. 2 metre tul ve 14 metre ar. zındadır. Avam kamarasında 615 â- za olduğu halde burada © ancak 450 kişilik yer vardır. Lortlar kamarası o dardır. Fakat gok muhteşemdir. — Pencerelerdeki resimler ve dıvarlardaki freskler tün İngiliz hanedanın. tarihini hi- | küye ederler. Main şeklinde taksim edilmiş tavandaki . resimlerin etrafı kâmilen altındandır. MILLIYET Avam ve lordlar kamarası "Avam kamarasının dahili manzarası, Ön taraftaki kürsünün arkasında “yün kise Wooleaek,, denilen meş- hur tahtı vardır. Bu yün kise İngil- terede tawamile yün ticaretine isti- mat eden ceki refah devrinin bir alâ metidir. Bu kürsünün önündeki ma- salarda kâtipler otururlar. İki tara- fmda kırmızı meşinden geniş ve ra- hat kanepeler vardır ki, Lortlar bu kunepelere sıralanırlar. Avam kamarası ise Lort kamara #1 ise tam bir tezat teşkil edecek de- recede sadedir. o Burada taht, yani kral için yer yoktur, Burada hâkim | olan “Reis - Speaker, dir. Kürsi Lortlar o kamarasındaki tahta ben ser. Kürsünün önünde büyük ve a- ğır masa vardır. e Nazırların ve muhalefet lideri yerleri ayrı» dır, Reisin sağında ekseriyet farkası neb'usları, tam karşı tarafta muha- efet fırkası meb'usları otururlar. Sa lonun etrafmdaki ve yukarıdaki gale | ri gazetecilere, kadınlara, Kor diple matike tahsis edilmiştir. Her iki mecliste de, diğer Avru- pa parlamentolarınida © olduğu gibi hatipler için kürsü yoktur. Nazırlar | ve hatipler kâtiplerin bulunduğu ma san yanında durarak, söyliyecek- lerini söylerler, Diğerleri ise bulun» dukları yerlerden söylerler. m dana ba '|Kemik veremine karşı vitamin keşfedildi KASSEL,21 (A.A.) —Go &ttingen'li profesör Adolf Win dous'un 4 sene taharriyattan llur halinde kemik ve- remine karşı vitamin istihsali- ne muvaffak olmuş olduğu bil dirilmektedir . Avusturyada izdivaç kanunu VİYANA,2I (AA) — Milli meclis maliye encümeni, Sosyalistlerin izdivaç kanunu- run Alman izdivaç kanununa göre tadili takririni bir rey ek- seriyetile reddetmiştir, Hiristiyan Sosyalistler, izdi vaç kanununun Vatican'ın nok | tai ni mesi rı dahilinde ıslah' edil. İtizam etmektedirler. Tayfun LİZBON, 21 (A.A.) — Oui bala (Angola) dan bildirildiği ne göre şehirde şiddetli yağ- mMurlarla müterafik bir tayfun hüküm sürmektedir. Hasarat İ mühimdir. ieeeareasesmesaremesemasaneyeeresessseameasassalaaesezseseseseesiaseeeeese | apılmıştır. Bu köprü 300 metre tulündedir. Köprünün geçilecek kısmı deniz salhından 15 metre irtifaındadır. PAZAR 22 TEŞRİNİSANI | müşteri gelmedi | Gaz harbinde şehirler ne halde Saz maskeli kızlar Varşava sokaklarından geçiyorlar Yeni harbin bir kirma mu-) idaresinin nazarı dikkatini vel harebesi olacağına şüphe yok. | betmek üzere geçenlerde Var-| Bu harpte zehirli gazlar başlı- | ovada şayanı dikkat hir nüma ca rolü ifa edeceklerdir. Fakat | yiş yapılmıştır. Bu nümayişe bu kansız, fakat boğucu harp-| kadın erkek bütün sivil teşek- ten yalnız muharipler değil, | küller iştirak etmişlerdir. Alay şehirler halkı da müteessir ola | şehrin bütün sokaklarını dolaş İ caktır. Hattâ himaye vesaitini | mışlardır. Şimdi * Avrupa'nın baiz değillerse, muhariplerden | büyük şehirlerinde böyle halkı daha ziyade müteessir olacak- | zehirli gazdan himaye usalle- | larına şüphe edilemez. Sehirler | ri ihdas edilmektedir. | Sâbih bir sarayda muazzam salon MEZE /) Bu.salon görünüşte büyük bir otelin veya sarayın intizar salonuna benzeyor, H“ &ikaten gene bir sarayın salonudur, k kat bu salon seyyardır. Fransızların Atlantigue ismindeki bü- | yük vapurlarının büyük salonunu göstermektedir. Lİ sp Kibristaki son vak'alara ait yeni resimler;! Bu resim Lefkoşada yakılan hükümet konağının enkazını göstermektedir... Kıbrıs kıyamında maktül dü şen bir ruma yapılan muaz- zam cenaze merasimi. Wi | çıkmıştı, Dokuz itfaiye takımı | ateşi güçlükle söndürmüşler- dir. Yüksek binalar arasında | Sesenlerde Amerikada Det- | bir yangının azameti daha baş- İ roit şehrinde büyük bir yangın | ka türlü oluvor. Buhran Yorgi Efendinin Galata'da bir gömlekçi dükkânı var, Beş saattenberi dükkâna bir tek için acı acı düşünüyor. Tam busırada kapı açıldı ve Murat Etendi içeriye girdi. Yorgi Efendi müşteri zanni le Murat Efendiyi kemali mü- saraatle karşıladı: — Ne emrediyorsunuz een dim? Murat Etendi dedi kii: — Azizim benim de Mahmut paşa'da bir gö i dükkâ- nım var. Üç gündür müşteri geldiği yok. Şuradan geçiyor- dum, Acaba sizde de öyle mi, diye bir sormak istedim, Saat Bir gazeteci sordu: — Yahu saat kaç? Senin sa atin vardır. arkadaşından — Bilmiyorum dostum. Gö rüyorsun ki üzerimde simokin var. Bu akşamı baloya gidece- ğim. — İyi ama, simokinle saatin ne münasebeti var? — Münasebeti olmaz olur- mua? Bizim simokin rehinde İ- di, Almak için yerine saati bi- raktım. Musiki Geçen gün borç yapmakta üstat olarak tanınmış Arif Bey anlatıyordu: — Azizim, bu icra memurla- rinin ne kadar musikişinas ol- duklarını bilmez siniz. — Allah, allah! — Evet, eşyama haciz kon- du değil mi? Evime her geliş- lerinde evvelâ piyanoya doğru gidiyorlar. Gaip çocuk Hatice Hanım başını, saçını amatörleri yoluyor, Komşusu Şerife sebe- | bini sordu: — Ne o, böyle döğünüp du-| ruyorsun? — Çocuğu kaybettim.Çocuğu mu kaybettim. — Öyle ise . gazetelere bir ilân ver. çocuğun daha okumasını pilmiyor ki.. Eşek Ali Etendi eşşeğini satmak istiyordu. Eski dostlarından Veli Efendinin bir eşek almak istediğini öğrenince, kendisine şu mektubu yaz “Azizim Veli “Eğer bir eşşeğe ihtiyacın varsa, beni hatırla,, Elbette günah Yaşlı ve çirkin birkadın pa | paza sordu: — Papaz efendi, bir genç var, daima bana — güzelliğim- den bahseder. Bu gencin söz- lerini dinlemek günah mı? — Elbette günah! Genci ya lana alıştırıyorsun. Aç adam Bir dilenci Sirkecide Ali Be- ye el uzattı: Bir sadakacık! Dedi, açlık tan ölüyorum. Ali Bey acıdı. Ve dilençiyi yemek yediği lokantaya gö- türdü; y ğ —Şunu bir tarafa oturdun, ne isterse verin. Ben yarın hesa* bini görürüm. Şimdi işim var gideceğim. Ertesi günü Ali Beye hesa- bı getirdiler! 490 kuruş... Ali Bey bu hesap karşısında me- rak ederek sordu: — Bu adam ne yedi? İşte etendim, iki paket bo- Zaziçi siğarası, iki şişe bira, on iki duble rakı, iki kadeh şarap, lp ii 4 ii 7 Yahu hastalarından ma | Sil para alıyor musun? | .. — Basit! Ben sadece kay- | manaları tedavi ediyorum. | Kurtulursa parayı yor. Ölürse damat veriyor. | Asıl surat Eşnattan Hamit Efendi, de ima ayni berberde tıraş . olur. Bir gün tıraş olurken dedi ki: — Yahu, bir sakal traşı işin yirmi beş kuruş çok para! veri. — Öyle ama, azizim. Bu İ buhran zamânında bir traş e$ kisine nazaran zun sürüyor. U | zun sürünce.de emeğimiz artı- yor demektir. — Allah allah! Anlayama- Varım. — Anlayamayacak bir şöy yok! Bu buhran zamanında her müşteri büraya âsık suratla ge iiyor. Ölçü Genç bir kadın mağazaya girdi, iskarpin smarlayacaktı, Karşısına çıkan genç kalfa bir sandalya uzat t. Kalfa kadını güzel buldu, kadın da çini cebin göstermedi. Kalfa kadının mini mini ayakları min ölçüsünü almağa başladı. Fakat bu ölçü epice sür Bu sırada mağazanın sahibi gel icü alıyo. — Hanımefendi iskarpin eni ısmar | yor, çizme mi? — Efendim, altı aydanber bir iş arıyorum. — Evvelce ne iş yapardı- miz? — İş bulan idarehanesinde çalışıyordum etendim. Kadın ve memleket Moliere'e sormuşlar: — Bir erkek dokuz yaşnıda tah- ta çıkabiliyor da, on sekiz yaşmdan evvel evlenemiyor. Niçin? Moliere; cevap vermiş: —Çürkü kadını — idare etmek, memleket idare © etmekten güçtür de ondan, O da uyumamış! Ai Bey sabah saat beşe o doğru eve geldi ve karısını göz yaşları için de buldu. — Bu kadar zamandır nerede kal dın? Bu gece hiç uyumadım. Ali Bey'üetifini bozmadı: — Karıcığım, bunun için ağlanır mi? Bon de bu gece hiç uyumadım. | kocasına) — Kocacığım, anne- İ me mektup yazıyorum. (Me- | zarlık) mı yazayım, (Mesar) İ mı yazayım?