Ymilliyet TE Asrın umdesi «Milliyet» tir. > 22 TEŞRİNİSANİ 1931 l İDAREHANE — Ankara cadde- si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Uatanbul, Telefon numaraları: 24310 — 24319 — 24318 ABONE ÜCRETLERİ G 3 aylığı o 400 kuruş 800 kuruş My 1400 2 , MO , 20, Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen mushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbasya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânlerın mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü hava Yeşilköy rasat merke- zinden alınan malümata göre bugün hava kısmen bulutlu olacak ve ruzgâr şimalden mutedil esecek tir. Dün hararet azami 8, ısgari 5 derece idi. Yağmur ihtimali soktur. Neresine geçelim? Diyoruz: Daha yapmadık yal — İhtikârın önüne geçece- Ben buna taraftar değilim. İhtikârı önümüze katalım da yaptıkları gözümüzden kaçma- sın!,. Arkamızda bırakırsak kamızda gözümüz yoktur ki; kontrol edebilelim. İcare |. Size şayanı hayret bir şey haber vereyim!.. Malüm ya! 931 haziranın- danberi hükümet bina vergile rini yüzde 35 nispetinde indir di. Çünkü kiralar düştüğü gibi yeni binalar yapılmasından do layı birçok yerler de boş kal- dı. Bukran dolayısile kiracıla- rın tediye kabiliyetlerinin ek- silmiş olması da caba Lâkin buna mukabil Evkaf, daha iki gün evvel hakkında bu sütunlarda yazı — yazdığım Evkaf icarelere tamam yüzde kırk zam yapmış. Bugün öğ- rendim. . İnsaf! Hayrat yapsın iste- miyoruz. Eski hayratı berbat etmesin! Herkes yiyecek ek- meğini, evinin vergisini nasıl tedarik edeceğini düşünürken Evkafın icare ismindeki acayip ve dünyada emsali bulunmı- yan vergiyi yüzde 40 nispetin de arttırmasına hayret etmez misiniz?, Devlet mükellefin bina ver- gisini yüzde 35 - 40 indirirken Evkaf sanki ona tezat olsun diye yüzde 40 arttırıyor.. Ve bu parayı almaya gelen tahsil vasi da şayanı hayret bir cür'et e: — Efendim malâm ya! Bi Milliyet'in Edebi Romaı BAŞI DÖNÜ — Kuzum dayı, çok fena- yım, biz de gidelim. Demişti. Reşit Bey, Ahmet Nebile seslendi: — Nebil Bey, bulursan iki otomobil getir. Ben de Nemi- kayı götüreyii Bu defa büsbütün bulan delikanlı dışarıya ald Sicim gibi yağan yağmurun al tında caddeye koştu. Muhteşem Nihat Hanrme- fendinin debdebeli salonu bir- den bire bozgun yerine dönmüş tü. Kimsede itiraza, söyleme- ğe mecal yoktu. Herkese bir şaşkınlık gelmişti, Atf Cemşit Bey karısile kaynanasını yağmur altında o- tomobile bindi Nebilin getir: i de kapınm önüne gelmişti. İki dakika sonra Reşit Beyle Ne- mika Sıfrı Hanım, Ahmet Ne- M. Lambry otomobilinden | soymağa kalkanlara hadlerini a sola yıkılmadan | mi bildirsin? Ken inerken, $. dik durabilmek için otomobi- lin kapısına dayandı. Güçlükle | bayiğit mahalleliyi Türkiye için Hariç için | cüzdanından bulup şoföre bir | ayıplamazlar mı? O halde, kol- kâğrt uzattı, Verdiği on frank | ları sıvayıp yumruğa güven mı, yüz frank mı bilmiyordu. | mekten başka çare yok. Aksi Fakat bir huvardalık âlemin. | lik her gün taşıdığı tabancası: den sonra, artık böyle ufak te- | nı bugün nasılsa üzerine alma- fek hesaplara dikkat edilir mi? | miştı. Otomobil uzaklaşıp ta, ken- aralık başımı havaya kaldırdı ve o sırada da yüzüne (o sanki bir kova su serpilmiş gibi ayıl- dı. Gözlerine inanmadı. Evinin yemek odasında lâmba yanıyor du. Bu ne iş? Karısı imkânı yok bu saate kadar uyanık kalmazdı. Onun | bir bekârdan fazla serseriliği- (me üç alışmıştı. Hiç işi gücü yok ta oturup oOonumu / bekliyecek? Tamam! Kapıya anahtarı soktu. Fa- kat hayret! Çevirmesine hacet kalmadan kapı açıldı. Artık şüphesi kalmadı. Eve hırsız girmişti. Yemek odasın- da ışık olduğuna göre, demek şu dakikada büfedeki (o gümüş takımlarını topluyorlar. Uzaktan bir ayak sesi duy- du. Demek ki haydutlar ulu orta çalışıyorlar, Evdekilerden kimsenin bir şey duymadığına bakılırsa, demek ki haydutlar karısını, annesini (ve zavallı hizmetçiyi boğazlamış olacak- lar. Şimdiki hırsızlar sadece para ve eşya çalıp gitmiyorlar, işlerine gelmiyenlerin de vü- cutlarmı ortadan kaldırıyorlar. Şimdi M. Lambry ne yap- sm? Yavaşça dışarıya (o çıkıp bekçiyi, polisi, mahalleliyi ba- tuttursun, yoksa (o bir cesaret gösterip içeri | girerek, evini ——— na iratları arttı. Diyor. Allah onlara insaf bize ta- hammül versin! Yenibahçede yeni tesisat ! Yenibahçe belediyemizin göz bebeğidir. O tarafları şen lendirmek için ne lâzımsa ya- pacak, elinden geleni diri etmiyecek ve bu hususta karşı koymak istiyen her ezecektir. Bu meyanda Yeni- bahçede bir asri mezarlık tesi- sine de karar (o vermiştir. Bu mezarlık tamamen modern $6- kilde yapılacak , mezar arasın- daki mesafeler, hava ve güneş geçecek derecede geniş bırakı lacak bu suretle emvatın sıhhat leri bozulmamasına itina olu- nacak, civardan otomobil, öküz arabası, çıngıraklı başlık taşı- yan beygirler gibi gürültü ya- pan şeyler de geçirilmiyecek ve bununla ehli kuburun istira hatleri dedirgin edilmemesi te min edilecektir. Bir müddet tenberi İstanbulda esirfiraş ya tan sporun da buraya defnedil mesi mukarrerdir . FELEK Sarhoş disi de ortada ve istinatsız ka- | hızla merdivene savaştı. Lâkin lınca sallanmağa başladı. Bir | ne de olsa can korkusu bul Ye şına toplayıp hırsızları öyle mi | sızdin? MİLLİYET PAZAR R Yeni neşriyat Beş hasta var! Etem İzzet Beyin son zamanlar- da gazetemizde tefrika | edilen ve muh. Mey kitap, İstrap çocuğu, betler kiş ir daha yüksek bir rağ zanan “Beş hasta var ” romanının kitap halinde tabına baş- lanmıştır. Pek yakında zarif bir çilt halinde Suhulet kitaphanesi tarafın- dan neşredilecektir. Abdülhamit ve Yıldız hatıraları Esabak Mabeyin baş kâtibi Tahsin Paşanın Milliyet'te tef İ rika suretile çıkan hatıratı Mu- allim Halit kütüphanesi tara- fından bir kitap şeklinde neşre dilmişi Tahsin Paşa mükaddemesin de hatıratına yeniden bazı ilâ- veler yaptığını yazmaktadır. Hakiki aşk mektupları Hakiki aşk mektupları Nevvare Hulya Hanımın eseridir. Derin bir aşkla yazılmış pek çok mektupları ihtiva oden bu eseri tavsiye ederiz. Kadındım — Fransızcadan — gibi koskoca bir ba- toplarsa, Ne olursa olsun o diyerek mek odasının kapısının önüne gelince durakladı. Yandaki masanın üstünde duran bronz heykel gözüne iliş ti. Hırsizlara çaktırmadan şu heykeli yakalasa, onunla bi İ disini hini hacette müdafaa e- debilirdi ve hakikaten mevcu- diyetini hissettirmeden heykeli alabildi. Lâkin o sırada da işi çaktırdı. Artık katilin hücum edeceği muhakkaktı. Fazla dü- şünmeğe vakit (oyoktu. Bronz heykeli bütün kuvvetile karşı- daki adama doğru fırlattı. Bir şankırtıdır koptu. Hiç ses sada | çıkmadığına göre, demek | hırsızı bir vuruşta gebertmiş- ti. Fakat gene içi rahat değil- di. Ya birden kalkar da, hücum ederse. Heyecan içinde bir müddet hırsızın doğrulmasını bekledi. muştur. Tavsiye ederiz, ilân İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel Şirketleri ile İstan- bul ve Kadıköy havagazr Şir-| ketleri ve Tesisatı Elektrikiye ' Şirketi, elyevm ve oldukça u- zun bir müddet için münhal hiç bir memuriyetleri o bulun- madığını ilân ve hiç bir netice verilemeyecek olan hizmet ta- lebinden sarfı nazar olunması» | mu bilhassa rica ederler. Binaenaleyh o müstedilere alâkadar olan hayırhah 2€- vattan gelen tavsiyenamc ve teşebbüsler hakkında dahi key fiyet aynıdır. Doktor Hafız Cem! Dahiliye hastalıkları ütehasâsısı Cum, maada hergün öğ- leden sohra saat (2,30 dan Se) kadar İstanbulda Divanyolun- da 118 numaralı hususi daire- sinde dahili hastalıkları mua- yene ve tedavi eder, Telefon; İstanbul 22398 Sıra numarasını beklememek isteyenler, kabineye müracaat la veya telefonla randevu al- malıdırlar, bire başı döndü, gözü karardı ve üç defa karısmın ismini tek raladı: — Anjel, Anjel, Anjel! Ertesi sabah karısı: — Hay Allah müstahakını versin, bu gece de burada mı Anjel kocasını sarsa sarsa güç belâ uyandırmıştı. — Herif bu odanın hali ne? | Ne ettin bunlara? M. Lambry şaşkın şaşkın etrafma bakındı: > — Ben, dedi, ben gece bir hırsız öldürdüm. Sokak kapısı açıktı, burada ışık yanıyordu. O zaman Anjel gülmekten kırıldı: — Ne hırsızı (o yahu? Dedi. Sarhoşlukla aynada kendi ha- yalini görüp hırsız sanmışsın. Yoksa kapıyı açık bırakan; oda nm lâmbasını | söndürmeyen benim. Senin ne körkütük ge- leceğini bildiğim için öyle yap- maştım, ——— —————— Harik (Hayat OKaza Otomobil Sirgortalarmızı Galatada Ünyon hanında kâin ÜNYON SİGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte-olan, ÜNYON kumpanyasma bir kere uğramadan sigorta yaptir. mayınız. Telefon: Beyoğlu 2002. ve 27 TEŞRİNİSANİ Hüseyin Nacı B. tarafından yazıl: sinemasında GRETA GARBO en son şaheseri olan PUSE filminde: Rejisörü: JACÇURS PEY- DER. Yerlerinizi temin ediniz. Telefon: il 460 ZAN Bağ ETUAL SİNEMASINDA GÜZELLİK KIRALİÇESİ Louise Brooks ve Şa Amk akk Genina || Tiyatro, Sinema © Sinema İstanbul rn Darülbedayi tenasi'leri Bugün akşam Yy m Saat 21,30da ii Mukaddes Alev İli! e Facia > DE tl 0 Mil Yazan: Gm İ Terciime E A, Gazanfer, Halk gecesi, , Oyundan sonra hususi tram | vay, —aw— Üsküdar Hâlç Sinemasında YAŞASIN HAYAT Mümessili : Nikola Kolin, —um— BULGAR OPERETİ (Fransız Tiyatrosunda) Bugün matine saat 16 da KONTESS MARİCA Akşam saat 21 de: Victoria ve Husarı Prima donma: Mimi Balkenaka Rejisör: 8. Stoiloff. Şef Orkestr: Stoyanoff. İrtihal Drama eşrafından Raif Bey za- de Fazıl Bey müptelâ olduğu hasta- hıktan rekayap olamıyarak vefat et miştir.Cenaze namazı öğle vaktinde Valide camiinde kılınarak merkez efendide bulunan sile kabristanma defnedilecektir. Cenabıhak ailesine sabırlar ihsan buyursun. 5 KLER İbrahim NECMİ | bille Nebahat Şişli - Fatih yolu üzerinde uçuyorlardı.. e YAĞMUR ALTINDA Gök yüzü kapkara bulutlar la doluydu. Sert yağmur sicim leri sanki yu! an yer yüzü- nü kırbaçlıyordu. Karanlığın içine dökülen sularm şıkırtısı yakariğa arasıra * GçülME Talaş şeklerin ışığıle beraber gürle- yen velvelelere karışıyor otomo bilin pencereleri, elektrik fener lerinin camları sık bir buhu ile beraber dökülen damlaların da perdesile iki kere gölgeleniyor hu. Şişli tramvay caddesi bom- gibiydi. Yalnız arasıra bir temeli açılıp kapanan ışık- İs gözlerile tramvayların uzak. tan silik silik farkedilen ziya- ları göze çarpıyordu . hissetti — Nebahat Hanım! — Nebil Bey ? — Sahi bu. akşam ben varım Otomobilin içinde Nebahat mantosuna bürünmüş, uzunca beyaz yüzü karanlığın içinde ince bir beyaz o çizgi halinde, derin bakan elâ gözler pencere. | di nin buhulu yarım şeffaflığına Ahmet Nebil sre sa- rımmıştı, Gözleri (o şimşek gibi | — İnanamıyorum ki. j parlıyor, yüzü & hümmalı gibi | — Niçin? bir sararıp bir kızarıyordu. De- — Bilmem. «İçimden inan- rin ve acı düşünceler beynini | mak gelmiyor. oyuyordu. — Başka ne sebeple gelmiş Otomobil yağmurun orta- | olabilirim? sında, göklerin karanlık bulut- | — Ne bileyim? Belki bu âle- larmı yararak çakan şimşekler | mi de görmek hevesi... gibi, ortalığın kesif siyahlığını | — Bende bir heves yokki. yara yara koşuyordu. — Yahut, Nemika Sırrı Ha. Harbiyenin önünde ileriden gelen bir tramvaya. çarpma- mak için birden bire şoför ma- kineyi sağa çevirdi. Hafif bir sarsıntı iki genci daldıkları de- rin van uyandırdı, Vü- nımın 18FAFL... — Evet, Nemika çök israr etti. * — Ne dedi, kuzum? — Bir çok şeyler: Söz ver- miş te, ben gitmezsem sözün- de durmamış olacakmış ta.. Ne bileyim? — Rica ederim hatırlamağa | / çalışmız . 4 © — Neden? — Çok mühim? kutpunun çarpışması ili o ol. ii Ahmet Nebil birden bire cinde bir şimşeğin — çaktığı — Ne gibi? — Sonra anlatırım size. E- inizi toplayın. Nasıl Hanım size ne karak arka yola sapacak yere gelmişti. Nebahat, kendini zor a Başün şam orada bir süvare var. Ah- met Nebil Bey de gelecek.,, Nebahatte bir tereddüt ese- ri belirdi — Kesmeyin, rita ederim. lin şimdi geçtiği yolun üzerin- de ışık yok gibiydi. Nebahat, İ kısa bir tereddüt duraklama: sından sonra, birden bire bir karar vermiş gibi, devam etti: UÇURUM KENARINDA — İsminizi duyunca ben bir demişim. Bunun üzerine ARTİSTİK Sinemasında | OPERA Sinemasında DOLLY DAVİS ve $ DOLORES DEL RİO VİĞPORMBONEHER, Birinci sözlü ve şarkalı Veli) FAHİŞE HAYATINI filminde KAZAN Fransızca sözlü ve şarkılı mülemme! film Bugün her iki sinemada saat 16 1-7 mati- nesinde Eduardo Bianco'nun Argentin or- kestrasınin veda matinesi at 21, 1-2 da SON SUVARE «alanlar fırsattan istifade etsi “ler. Fiatlarda zammiyat yoktur. ve Calibi dikkat bir surette temsil edilmis Fransızca sözlü film. VATAN HAİNLERİ İnsanların müzlim mazisi yeğâne gölgeyi teşkil eden sehranmı ortasında cereyan eden pek mliessir bir dramdır. JEANETTE MAC DONALD işin; REGİNALD DENNY... ile beraber temsil ettiği AŞKA SUSAMIŞ filminde oyrladığı büyük bir muganniye rolü kadar kendisine münasip bir rol yapılmamıştı. Bu muazzam film WAGNER'in TRİSTAN ET YSEULT tekmil bir perdesini muhtevidir. Pek yakında MELEK “SINEMASINDA Tr Sahillerinde 'TOLSTOİ'nin en kuvvetli eseri olup şayanı hayret | bir surette sözlü film yapılmış ve LÜPE VELEZ LA MASLOWA rolünü temsil eylemiştir. Pek yakında ELHAMRA Sineme | sında Kuvvetli bir dram olup fevkalâde temsil edilen AŞK UĞRUNDA ÖLÜM Bütün sinema meraklılarını ASRİ SİNEMAYA celbediyor. Mümessilleri: HENNY PORTEN, MARY KİD ve İGO SYM. Bugün saat 16,30 matinesinde ve suvarede: VARYETELER NANDY'S RÖVÜSÜ ile ASSO ve JANA yeni repertuvarlarında Nafia Vekâleti Adana Yedinci Daire Su işleri Müdürlüğünden: Adananın Seyhan ırmağı s0! sahilinde ve Taşköprüden iti- baren yapılması lâzım gelen büyük seddenin tamirat ameliyatı keşif bedeli olan «12205» lira ve «95» kuruş mukabilinde ve kapalı zarf usulile münakasaya çıkarılarak 931 senesi kânunu- evvelinin dokuzuncu çarşamba günü zevali saat on beşte ihalesi mulkarrer bulunduğundan taliplerin teklif mektuplarmı ihale- den bir saat evvel hükümet dairesinde müteşekkil komisyona tevdi etmeleri ve mukavele ve şartname ve sair fenni evrakını görmek üzere Su İşleri dairesine müracaatları ilân olunur. (4003), beni aaheyekreliğeri başladı. — Ne diye? Gen kız gene durdu, Derin | bakan elâ göler, stemli stemli Ahmet Nebile dönmüştü. San- ki bu gözler: — OF! Anlamıyor musun? Neye anlamıyorsun sanki? Diyor gibiydiler, Ahmet Nebil, karanlık için- de bu bakışları göremiyordu. Israr etti: — Ne diye sıkıştırdı Rica ederim . Nebahatin © yüzüne dalga dalga kan çıkmıştı. Dudakları hafifçe titriyordu. — Şey... Bilirsiniz ya, Nemi ka çok mütecessistir. — Evet, — Şey diye sordu bana, Si- ze neden alâka gösteriyorum “|nim size sevgimden bahtedip etmediğimi sormuş olacak, Nebahatin sesi belirli bir — Öyle ya! Yoksa size de mi sordu? — Ha! Evet, Bana da sor- du, Daha doğrusu sormadı. An ladığını söyledi. — Ya? Ötomokil şimdi Tepebaşina * giden tramvay caddesi üzerine |! çıkmıştı, Birden bire şöför fren yap- tı. İki genç otomobilin bu sert ve âni duruşile adeta biribiri- nin üzerine düştüler. Ahmet Nebil, şaşkın şaşkın öne doğru eğildi: ” — Ne var? Ne oldu? İC Şoförtelâşk | telâşlı cevap verdi: — Önümüzdeki den işaret verdiler. — Hangi otomobil? — Hani sizle beraber bir beyle bir hanımın bindikleri... — Ew? sizi? örün Ahmet Nebil sarsıldığını hissetti: Ha! — Evet. Bir çok sordu . Delikanlı, vaziyeti ihata et- mişti, — Durun, anlıyorum. Size bini sevip sevmediğinizi, be- ücudünün otomebil- (Devamı var)