“İlind lisanında “Maha,, büyük, demektir. Mahatma Gandhi : ” ruh ir. “Mahatma, ük ruh! | Bu isim Gandhi'ye sonradan iza- ise asıl is 1868 senesi teşrinievvelinde, n denizi sahillerinde Porbam- İda doğmuştur. | | Kimisi babasının bür mürababa- itni de bilâkis malını mülkünü taya terkettikten sonra ölen bir olduğunu söylerler. * Muhak- olan şey Gandhi “Jaine,, denilen na Izlırap vermeği gü- addeden bir mezhebe mensup-| İ. Onun için bu mezhebin mensup | meselâ et yemezler. İ Gandhi daha genç yaşında iken mezhebi saran hurafelere isyan işti. Hattâ isyanını et yememeğe vardırdı. Hindistan'da pek mütenmil oldu- veçhile sekiz yaşında nişanlı Ve on üç yaşmda evlendi. / Gandhi hatıratında anlatır: | — Bereket versin ki, kardeşimin olarak, hergün evden kaçar mektebe giderdim. Bu suretle © zanfn düşmekten kurtul. olsa ben de nihayet yorğun cek ve acıklı bir hayatım yükü. Srtıma almış olacaktım. Tasavvur etmeli ki Hindistan'da altmış yaşındaki bir adam, W- n on yaşında bir kız iyor. Gandhi on dokuz yaşına geldiği ban, ailesi kendisini tahsil için ndraya gönderdi ve orada darul-| nda okudu, | 1891 de Hindistan'a avdet ettiği validesi ölmüştü. o Gan bay divanı âlisinde uzun müd- avukatlık etti “mühim bir. ler, kendile- | €vvel gelenlerle bozuşmuş fena mevkie düşmüşlerdi. Gand: gerek oradaki gayri Hindiler, ge ümeti tarafından fe- düğü halde, şaşma- kim bırakmak için “sis- tiki, bir mukavemet tanzim et- d lay Bu mukavemette şid yer ya Gandhi kend wan avukatlığı rl Te- vi ile muhabereye başladı ve Tur- diyarında hir Hind kolonisi getirdi. Bu koleniyi Tolstoi” mazariyelerine göre idare edi- indian Opinion diye hem İngiliz- hem de üç türlü Hind lisanmda| gazetedeki yazılarından do .addit defalar tevkif ve hap edildi. İngilizler yerliBoerlerle bo işmağa başladıkları zaman, Joh- g'da veba çıkmıştı. Gand- derhal bir Salibinhmer teşkilât: ir iğ, seyyar hastahanelerin ba- geçti. Nihayet Hindlilerin maruz kal İkları haksızlıkları tamir için bir ikat komisyonu teşekkül ettik- sonra, Cenubi Afrika'daki va- esini bitmiş telâkki ederek, Hin- döndü. Hindistanda ise Hintlilerin İngi- lere karşı hoşnutsuzluğu günden € artıyordu. İnglizler © sıra- da Jrlandaılarln da bir türlü geçi Gandhi İngiltere ile hiç bir veçhile teşri- mesai etmemelerini tavsiye edi- 1919 da vukun gelen muhtelif wtlardan dolayı Hindistandaki iz idaresine vâsi salâhiyet veril Nİ, Gandhi ise vatandaşlarına hiç zaman şiddet gösterilmmemesini. iye ediyordu. & Ancak “silâhsız izlik,, bütün propagandaları- esasını teşkil © ediyordu, Fakat stlara ve kanlı müsademelers ni olamadı. Hattâ bir defasında, 8 senesi nisanmın li inde Amri- da toplanan halkı dağıtmak içim *noral Deyer mitralyözlerine ateş ırdı. On dakika içinde mitralyöz kurşunlarını safettiler ve yerde İ* beş altı yüz Hintli cesedi kaldı. O zaman Gandhi mücadeleyi be ikti. Ancak 1920 de o müslüman a liler arasında Sevr muahedesine t bir hareket göründüğü zaman im iğyekel gi muavenetile tekrar ün o memlekete bili a sine iştirak etmelerini hi Hindistanda bir İngiliz idare. bir baeilr kanunü ve bir İngiliz yokmuş gibi hareket et- erni > kat'iyyen İngiliz kumaşı İanmamalarını tavsiye etti. Bu hareket büyüdü ve bununla aber Gandhi'nin şöhreti de aldı, | üdü, O zaman Gandhi'ye “Me. | ma,, İsmini verdiler. 25 kânunu ide bu hareketi tanzim ve idare bir kongre topladı. Kongreden evvel Hindistanı zi- meselâ ta sokaklarından © geçerken, tek Hintliye tesadüf edememişti. “ahti, oradaki İngiliz memur. ve lerinden başka kimse selâmla. | Lâkin Hintliler, gok defalar veri | talimattan barice çıkıyorlar ve det istimal ediyorlardı, o Gandhi meviden teşebbüsleri tebitih odi- ve her suikastın, İngiliz hâkimi yetinin nihayeti olarak tesbit ettiği günü geçiktireceğini ilân ediyordu. Dinlemediler. & Kindar nümayişler artı, Bu kin aynı zamanda müslü man Hintlilere karşı da artıyordu. Çünkü Hindistan valisi Lord Res- ding maharet ve kiyaseti ile müslü- man Himtlileri diğer Hintlilerin hare kâtmdan uzak bırakmağa muvaffak olmuştu. Hindistanda yetmiş milyon müz lüman vardır. Sonra otuz milyon ka dar Parya, sonra İngilterenin uşağı mihraçelere sadık sürüler ve Hintli- lere daima kin besleyen üc milyon kadar Hint çingeneci nazarı dikkate alınırsa, Gandhi 1922 de tevkif edil diği zaman, Hindistanın © niçin alt üst olmadığı anlaşılır. Gandhi mahkemeye sevkedildiği zaman İngiltereye karşı girişilen cadelenin bütün mes" ettiğini söyledi, Reis Broomsfield Mahatmayı altı sene hapse ey ettiği zaman şöyle — Gandhi Efendi, cürmünüzü in ka: | kâr etmiyorsunuz. Bu sebepten be- mim de işimi teshil etmiş oldunuz. Binaenaleyi kalan şey sadece verilecek âdiline cezanızın tayi Biuştur. Yalnız şu var oki, hiç e memlekette, hiç bir hâlim ceza ta- yininde bu kadar azap duymümış- tır. Milyonlarca vatandaşımız büyük bir rcis ve vatanperver sıfatile size bakıyorlar.Hasımlarınız bile sizin ha yatmıza ehemiyet vermediği, yüksek bir idenle hizmet ettiğinizi tasdik ediyorlar. Fakat benim vazi fem sizi kanunlara hürmet etmesi 2m gelen bir adam sıfatile mahlira etmektir. , Gandhi 1924 senesine kadar ha- pishanede kaldı.Bu müddet zarfında kendisine apandisitten ameliyat YAp- tar, Gandhi mahkümiyeti reislerin emri altında kendi nüfu- zundan uzaklaşmış olduğunu gördü. 1925 nihayetinde bir sene. bütün dünyadan uzak kalarak, istihareye yatacağını ilân etti. Ve bu bir sene- den sonra tekrar faaliyet sahasına gelince ortalığı daha karışık buldu. İngiliz hükümeti amansız bir müca. dele karşısında idi. Bu sebepten Hindistan'a muhtariyet verilmesi esas itibarile kabul edildi. Yalnız 1930 senesinde bir komisyon mahal ind tetkikat yaparak, bu muhtari- yetin ne dereceye kadar tevsi veya teşkil ettiği komisyonun başıma ma- ruf avukat Sir John Simon'un (şim- diği Hariciye nazırı) tayin etti. Bu komisi; Tüzumlü telâkki etüği bitaraflığı .. beceremiyecoğini söyli- yerek Hindili karıştırmamıştı. 1929 şubatında Hindistana giden komis- yon hiç bir yerde ruyu iltifat görme di. Mamafih bütün memlekoti dola. şarak nisana kadar tetkikat yaptık tan sonra inievvelde İngiltereye döndü. Komisyon, Gandhi ortalığı karıştırdığı için | tahkikatından bir şey çıkaramamıştı. Çünkü Gandhi “iz istediği şey başkadır: Ne ruhta İşte Gandhi böyle bir programla Londra konferansına gitti. Ermitage müzesinin tabloları bir Amerika'lı milyardere satıldı.. VAŞINGTON, 12 A.A. — New York Herald gazetesi, Amerika müt tehit cumburiyetlerinin en zengin a- damlarından biri olan M. Bello'nun Leningrad'daki Ermitage müzesine ait bir takım tabloları satın almış ol. | duğunu yazıyor. Mumaileyhin ken- di koleksiyonu İçin alıçiş bulunduğu bu tabloların bedeli 20 milyon fran- ga baliğ olmalıtadır. Bu tablolar a- | rasında meşhur Vandikin bir tablo- su ile Van Eyek'in maruf Annon- MILLIYET Yine galeri Meselesi Stadyum inşasına karar verilmek üzere bulunduğu şu günlerde yeni- “galeri,, rgeselesini bir defa da- ye vasıl. olabileceğime kanaatim, hiçbir ümidim a bereber belki bininci defa olarak bundan bahsetmek ( tahammülünde bulunuyorum. Ben bu “galeri, mese İcisini ağzımda bir sakız gibi çine- dim. Makaleler yazıldı. Alâkadar emin olduğ halde ba mesele Kâlkında yine kendi kendi- me şöyle bir hasbihal yapıyorum. Yunanlı ressamlar bizimle | birlikte bir serği yapmak teklifinde bulun. dular. Kabul edemedik. Çünkü Yu- panlılara karşı diyebilir miydik ki: “Galutnseriy” tllöebkisde' bize Doğ veya karanlık birkaç oda verirlerse oraya ve resimlerinizi sereriz?” Onlara diyebilir miydik ki “eski Türkocağı binasının bodrum katında bir yer ayırırlarsa sergimizi orada yaparız. Yahut kânumusani- de plener bir sergi yapmak fona ol- maz. Eski Hipodrom çok müsait bir meydandır.,, mı diyebi Balkan devletlerle bars becayişi hususunda verilen kararların âkibeti böyle mi olacak? Bulgaristan'da hergün yeni bir sergi açılıp kapanıyor, Bu sergiler hükümet Halk v. diğim beş sergi vardır. Bizde ise iki sergiyi besleyemiyoruz. Bizde açı lan bu sergilerde dediğim gibi resim ve heykel teşhirine gayri müsait yerlerdir. Biz hâlâ Taksim meydanda Benamar çadırının kurulduğu arsa. ya şöyle hiç olmazsın ahşap bir ser- gi barakasının inşasını beklemekte. yiz. Elif NACI Hamiş: Vukufsuz ve cüretkâr kalemle rin resim tenkidi yapmak hevesinde bulunduklarına dair geçen hafta im- tişar eden bir yazımdan kendisine hisse çıkaran mahut muarızım par- lak bir makale daha neşretti, Sözle- rimizi bir defa daha isbat eden bu yazıda müşarünileyh pilavın tuzum- dan, pantalonun o ütüsünden nasıl anlarsa sanat eserinden de öylece aplıyabileceğini söyledi, San'at €se- rile yediği nane arasında mukayese yaçakilen bu zat itirafile kâfi dere- &ede efkâr; umumiyeye karşı teşhiri hüviyet etmiş bulunduğundan biz ar tık fazla birşey ilâve etmeğe lüzüm görmedik. E.N. Bir itham Heykeltraş Sabiha Ziya Hanım, Gazi heykelleri yapmakla meşgul olan Kenan Ali Beyin bu eserleri başkalarına yaptırdığı iddia etmişti. Bunğır ktihama Kenan Ali B- ban dan yapacağı heykellerini e lke bir be | yet huzurunda yapacağımı ilân etmiş » 9 teşrinisani tarihli Sonposta ga zetesinde Sabiha Ziya Hanım yeni- den bu işi den soruyor.” Kenan Ali Bey henüz cevap vermemistir. Asrk Suzani Amerika işsizleri için 180 milyon dolar WASHİNGTON 12 A.A. sizlere aliye sey e almış olduğu bir rapor, lere demdir üzere lâakkal 180 mi sağl yon dolara ihtiyaç olduğunu beyan etmektedir. İş yeri Rapor, Amerikanın 314 başlıca nehrile 46,600,000 nüfus hakkında dir, ciation'u ve Hölöne Fouement'n Ru bens tarafından yapılmış bir portre. si mevcuttur e-| sebatı hariciye nazırı idi, Vakıa mü- CUMA 13 ANKA TEŞRİNİSANI 1931 Delacroix Jean Dellböe'nin Delacroix hak- kındaki kitabından bir küçük hulâsa. Bu kitap, bir biyoğrafi değil d- ha ziyade ruhların ve bu ruhların a- rasmdaki temas ve münasebetlerin tahlili gibidir. Delacroix'nm hayatı- nı kısaca naldediyoruz: Delacoix 1799 da , hatta pek lüks bir İ Babası, direktuvar idar müreffeh ve fus kudyudatına nazaran babası bu dur. Fakat onun ismini taşıdığı bal İ de, hakikatte ise Eugöne Delacroix Din Talleyrand'nın oğlu olduğu söy- lenir. O kadar Talleyrand'n benzer. | di ki munsrların bu noktada artık şüphesi bile kalmamıştır. Fakat De lacroix babasından zekâ zevk ve asa etine tevarüs ettiği gibi vislerinde de babasından müntakil £ itiyatlara sahipti, Daha çocukken bile hariku- lâde resim istidadını gösterdi, tahsi- ini bitirdikten sonra Gucrin'in atel | yesine girdi. Ve akademik üslübu derhal kendisini cezbetti, Delacroix son derece hassas, £ tezatlara âşık bülten bir kelime ile, romantik idi. Ilk günlerinde muvaffakıyetsiz. likten muvaffakıyetsizliğe © uğradı. 1822 salonunda © teşhir ettiği “Dantenin kayığı” bir skandal oldu. 1524 deki Scio katliâm: © dostlarını! ve ailesini korkuttu. Delacroix der ki: © “Benim için| pek tabii olan servet ve tenbellik ile nasıl mücadele edeyim. Matlüp eğer ekmek kazanmak ise heyecan lâzım. Bunu bilmeyen öyle adamlar ki - telyeme gelip te kafalarındaki ken- dine hâs bilgil ilhamlarımı don durup, gözlüklerinin arkasından bo- ni tartacaklar.,, Delaeroix, güzeldi, iyi giyinirdi. Bütün sosyete kendisine açıktı. Fa- kat bütün bunlara ehemmiyet ver. mezdi. Ancak san'atı düşünürdü. “İçten gelmiş bir avuç ilham her şoye müreccahtır.,, derdi, Ne salon. lar, ne atelyeler, mektepler, ne üstatlar, ne Gudrin'ler ye gros'lar onda en ufak bir tesir bile burakma- ileri giderek der “Bu, Rubenş için Raphadl için Titien işin Mickel Ange için belki varit olabilir. Onlar ne yaparlarsa Halk şairleri Sivasta “Halk şairleri koruma, derneği üç gün devam eden bir bay ram yaptı. Bu bayramda Halk ş leri ve halk musikisi dinlendi. Halk görlerinden bir tanesini aynen derce diyoruz: Bir Halk Şüri Ben caki derdime derman sirarken Yeni dert yazmadan meramın nedir Özü gamlı yüzü güler #evdiğim, Ciğerim ezmedi meramın nedir. Şahin gibi yükseğinden uçup ta, Ebruların mah yüzüne öaçup ta Bana nisbet ağ göğsünü açup ta Ciğerim ezmede meram nedir. Meslekiyem ben yanarik5 özümden Nice bir kanlı yaş dökem gözümden Ne vaz geçer ne dönerim sözümden Kavlini bozmada meramm nedir Şairin kendi ağzından ünlenmiştir. Sivas'ın meşhur halaylarından (Ahdurrahman) Halayına sit bir figür Bir torpil ayıklama gemisi karaya rd HONGKONG, 12 A.Â, — Biz bahriyesine ait mindeki torpil arama ve ayıklama gemisi Foochow açığında Tungyung adası sahillerinde karaya oturmuş. tur. Geminin tayfasndan bir çoğu karaya çıkmıştır? Derflinger ismindeki Alman vapu ru kaza yerine gelmiştir. Iki İngiliz “va gemisi de yardıma gitmektedir. | yapsınlar, Beni ne buraya, ne oraya bağlayan hiç bir şey yoktur. Delacroix bütün diğer büyük ar- tistler gibi münzevi bir san'atkârdı. Şurasmı kaydetmeli ki gençliğinde gok parlak zamanlar yaşadı. Fakat ondaki züppelik © pek çabuk öl Hülya onu hakikatin elinden aldı Çalıştı, yapmağa çalıştı, ve kudretli cüretkâr, muhteşem Pentürü akade mizrain me gayretlerine rağ men devrine hâkim oldu. Marino Falicro'su, âmâ Milton'u, Sardanapale'in ölümü bu üç tablo onu bu yeni mektebin büyük üsta- dı olarak tanıttı. Bu mektep te Ko- lorist mektebidir. we » Bütün romantizmi, en ziyade ba rikatlar üzerinde hürriyet ve 1848 de Palais Royal yangınında mahvo- larak Röchelien © ismindeki şembur eserinde daha ziyade temayüz etmiş tir. Fasa seyahalinden sonra yaptığı (Cezayir kadınlar. ) dar tahayyül etmediği Şark âlemi- nin kpılarını açtı. o Artık bundan sonra eseri eser takip etmiş, bundan sonra €n velğt ressamlar bile ona yetişemez olmuşlardı. Parlâmento- nın kötü; Apollon galerisi nin tavanmı büyük, Luxembourg salonunu, (Salon de la Paix) yi be- lediyeyi ve Saint Sulpice kilisesini bir çoğu lâyemut kalmış #serlerile tezyin etmiştir. o Bunlar arasında zikredebileceğimiz tablolar şunlar- dır: Yahudi düğünü, Salibi ahmerin Tutal fethi, Aslan avı Saint Se- bastien, Mabetten kovulan Heliado- re, Ve saire, Bütün bunları anlatabilmek, hep sinden bahsedebilmek için, sütunu - muz müsait değil, Gençliğinde güne şi çok seven Delacroix, ihtiyarlığın- da dalma gölgeyi aradı. Tapkı des- tu Baudlaire gibi, Delacroix, aynı zamanda ressam olduğu kadar da muharrir ve muci kişinastı, Fakat her © şeyden evvel ressamdı. Bir dahi olduğu halde müteva. zi'dı. Sıhhati bozuktu. Yaşı, ilerle yince hastalandı. Bilhassa son gün- leri pek hazin geçmiştir. (1863) te öldü, yirminci asır üzerindeki tesiri büyüktür. O.A —————— m Komşu milletlerde sanat Sofya'da yeni bir sergi daha Bulgaristanın maruf ressamların- dan Constantin Chtarkelov Sofyada bir sergi açmıştır. Bu seriye münev verler tarafnıdan © büyük bir alâka gösterilmiştir. Constantin Chtarke- lov, orijinal; ve nev'i şahsma mah- sus eserlerile bilhassa şöhret kazan mış bir san'atkârdır. Chtarkelov ev. velâ sulu boya resim yapmağa başla dı ve bunda sebat etti. Constantin Chtarkelov teknikteki kuvvet ve hâ kimiyei onu — Virtuosite ye isal etmiştir. Bundan manda © ressam memleketindeki arkadaşları arasın. boyaları o kader şayan hayret bir incelik arzeder ki onun renklerinin güzelliği karşısında insan bir ilk ba- du; Constantin hamlar veren tabiati kuvvetle sever sergisinde 40 kadar eser teşhir et- miştir. Bir Halk Şairi Mücahit Mehmet ef. mektebi IZMIR, 11 A.A, — İzmirin a) muhtelif köyünde mektep için temel atma mii ve Kia. rm huzurile icra e- ilmiştir. Yapılaçak bu mektepler. den Kavaklı derenin mektebine köy- lünün arzusile Mücahit Mehmet e- fendi mektebi namı verilmiştir. Meh met efendi doksan beş yaşında silâh lanmış ve beraberindeki gençlerle birlilde milli mü: e inik ak: miş ve yüz dört yaşında iken vefat etmiş bir kahramandır. ka | Kirıntısı atılacağı 5 Mektepler | için | Zarif kâğıt sepetleri Sınıflarımızda lâzım olduğu kadar evimizde de lâzım olan küğıt sepetleri daima ihtiyacı hissolunan bir £ şeydir. Dikiş gibi, kâğıt ve saire süprüntüler de bu se- petlere toplanır. Öyle ya işte yapmak için kestiği kâğıt kır- pımtılarını, köşede dikiş diken hemşiresi kumaş parçalarını ne reye atar? Yazıhanesinde meş- gul olan babası aldığı mektup ların zarflarını atmak için de böyle bir sepete ihtiyacı var- dır. Ya sınıfta yerlere kâğıt a- tılmasının cezayı iltizam ede- ceğini mektepliler pek ' âlâ bi- lirler. İşte oldükça lüzumlu olan bu sepetlerden biz de bu hafta aziz okuyucularımıza iki güzel ve yapılışları kolay o nümune veriyoruz. Bu sepetler bildiği- miz gibi hasırdan değil fakat kâğıttandırlar. Evvelâ yuvarlak olanını ya palım, Kalın ve sert mukavv. dan 27 santim genişliğinde ve 7ösantim uzunluğunda bir mus tatil keselim. o Bu mustatilin sağ tarafından 2 ve alt tarafım | dan üş santimetre yapıştırma payı bırakalım, Alt yapıştırma payını diş diş yapalım. Mus- tatilin alt kivirma Oo payından 2 santim yukarısına kurşun ka lem ile bir çizgi çiziniz; keza üst kısmının iki santimetresi- ne yine bir izgi çizildikten son Ta 6,5 santim aşasına bir çizgi daha çiziniz. Ortada kalan ge- niş yere, kreton basması veya renkli kâğıt yapıştırınız. (ku- maş olursa evinizin o odasının renklerine uygun bir renk ko- yunuz). Duvar kâğıtları bu işe çok münasiptir. Bu yapıştıracağınız kumaş veya kâğıt 17 santim genişli- | ğinde olacak ve kurşun kalem le çizmiş olduğunuz çizgileri yarım santim aşacaktır ki, üze rine diğer yapışacak olan par- ça tarafından kapatılsın. Gerek 6,5 santimlik boş ki lan yer ve gerekse aşadaki iki santimlik yerlere kalın bir kâ- gıt veya düz renkli mavi siyah yeşil bir kâğıt kaplayınız. Bun dan sonra A ucu ile B ucunu sert bir tutkal ile yapıştırınız. Sepetin altı 23,8 Oo santimetre kutrunda bir yuvarlaktır. Bu yuvarlağı sepetin altın- daki dişlere yapıştırmak ve ü- zerine kâğıt kaplamak lâzım- dır. Sepetin ağzında kalan boş İuğa 4 santim eninde uzun bir kumaş veya kâğıdı ortasmdan i santimi sepetin içine ve iki santimi sepetin dışına gelmek suretile Yapıştırmız. o Sepetin istediğiniz düz bir renk kâğıtla kaplıyabilirsiniz. İkinci sepeti yapmak için 30 santim yükseklikte, yukar- dan 28 santim ve aşağıdan 21 santim genişliğinde (4 adet karton kesiniz, Tabit yapıştır. ma paymı 3 santim eninde ke serek pay ilâve etmeği ve diş kesmeği unutmayınız, Her parçanın üstüne modelde oldu ğu gibi kurşun kalemle şekil- ler çiziniz. Görülen 6-7 numa- ralı yerler kırmızı 2 ve 5 numa ralı yerler yeşil, 3 ve 4 numara lı yetler koyu yeşil (1) numa ralı yer kırmızı olarak ya ku- Maş veya kâğıt kaplanır. Her dört parçanm kenarları biribi- rine yapıştırıldıktan sonra 21 santim genişliğinde kesilecek | bir murabbaa alt dişleri yapış- tırmız. Sepetin ağzına 4 san- tim eninde yeşil bir kenar geçi rir ve diğerinde yaptığımız gi bi iki santimi sepetin içine ve diğer iki santimi & de sepetin dışma yapıştırınız. Sepetin içi ne yeşil kâğıt kaplanır. Oyunla: Kurtla avcı Oyunculardan bir avcı inti- edilir. Diğer oyuncular da arkasına sıralanırlar ve | bunlar biribirlerini umuzların- dan tutarlar. Bu oyuncu dizisi. nin de adı kurttur. Dizinin en başında duran oyuncuya kurt başı derler. Avcı bu ayakları pek çok kurdun kuyruğuna basacaktır. Yani çocuk dizisinin en geri- sinden koşarak geçecektir. Fa kat kurt başı da © arkasındaki diziyi, avcıya istediği şekilde geriden geçemiyecek şekilde i- dare edecektir. Oyun başlarken | kurt başı ile avcı karşı karşıya gelecek: ör. Yalnız oyun başladıktan sonra kurtlar: “kurdun kuyru ğunu tutamazsın, kurdun kuy- ruğunu tutamazsın!,, diye ba- gıracaklardır. Eğer avci kur- dun kuyruğunu tutarsa, kuy. rukta bulunan oyuncu avcı ye. rine geçecektir. Kurt vücudünü teşkil eder oyuncular dizisi ne kadar uzur ve koşucu olursa, oyun o kada canlı ve eğlenceli olur.