Amerikalılar son aylarda Avrupa- ya ne kadar altın gönderdiler? Eylülden beri yalnız Fransaya gönderdiği altın ln 607 gilyen doları bulmuştur Fransa bankasında altın külçeleri muayene edilirken Harpten sonra Avrupa'dan Amerika'ya doğru senelerce altın © külçeleri nakledildiği halde, ilk defalar geçen sene Berengaira vapuru Amerika dan Fransaya 75 milyon frank kıymetinde elli altı fıçr altın getirmişti. O tarihten itiba- ren bu emsalsiz hâdise müte addit defalar tekerrür etmiş- tir, Son aylarda ise Fransaya gelen altın miktarı şayanı hayret bir dereceyi bulmuş- tur. Yukarıda resmini koyduğu muz fıçılar Paris vapurunun “geçen defa Amerika'dan Fran | saya getirdiği 418 milyon frank kıymetindeki altın kül- çelerini ihtiva — etmektedi Dört gün sönra da © Olympic vapuru yine © Amerika'dan Erma 400 milyonluk al- Döriyüz on sekiz milyon franklık altın külçeleri geminin anbarında tın getirdi. Daha sonra Be- rengaria 800 milyonluk 293 jnm elinden fıçı, Brenen ise takriben bir milyarlık 313 fıçı altm getir- di. Kıkmetli madeni ihtiva e- den bu fıçıların , bir banka- dan diğer bankaya kadar ge rek denizde, gerek şimen ferde, gerek (tayyare veya kamyonda nakli bittabi ga- yet sıkı muhafaza ve sigorta tekidatını icap ettirmektedir. Bankalar, aralarındaki al- tm mübadelesinde bir kolay- lık olmak üzere, bu külçeler hakkında bir usul (o kabul et- mişlerdir. Her alm külçesi takriben 200,000 frank kıy- metinde 12 kiloluk bir külçe İ dir. İşte fıçılara âlelâde tüc- car malı gibi yükletilen külçe ler bunlardır. 21 Eylüldenberi Amerika- çıkardığı altın miktarı 607 milyon O dolara baliğ olmuştur. Amerika, altmlarının mü- him bir kısmını sadece Fran sa Bankası mahzenlerine gön dermedi. İs ya'ya da gönderdi. Geçen seneye nazaran Ame rika'nım altın mevcudu yüzde seksenden yüzde altmışa dü: müştür. Vakıa doların sağ- lamlığı . henüz tehlikede değil dir. Fakat oldukça ciddi bir vaziyetin alâmetleri belirince M. Hoover bir kerede M. Laval ile görüşmek lüzumu- nu hissetmiştir. Bu müzake reler ise henüz devam edi. yor. . İsa peygamberin bir heykeli Heykelin henüz iskelesi alin- madığı zamanki hali keşfinin yıl dönümü münasebe tile, Brezilya'da Hazeti İsanm muazzam bir heykelinin küşat resmi yapıldı. “Bu heykel Cor: covado isminde, Riyodo Janey- ro koyuna hâkim olan yük- sek bir tepenin üstüne ik miştir. İki kolu açık vaziyetin de olan heykel, muhitatı ku- caklamak istiyor gibidir. Heykelin dikildiği Corcovado tepesi Maruf heykeltraş Lando- veky'nin eseri olan bu heyke- lin orijinali bile beş metre irti fada idi. Aslı ise 30 metredir ve Bre zilyalı mimar Silva Costa tara fından “Simen arma,, dan ya- pılmıştır. Corcovado dağının en yük- sek tepesinde 9 metre geniş- liğinde bir plâtform © vücude getirilmiş ve heykel bu plât formda inşa edilen küçük bir kilisenin üzerine rekzedilmiş. tir. Hazreti 3,75 metre irtil Heykelin insan boyuna naza ran eli kolları da bir uçtan öbür uca | kadar 3 metre gelmektedir. Heykelin sikleti 1680 ton- dur. Kabartmalar ve .diğer masarif hariç olmak üzere hey kele 18 milyon frank sarfedil- miştir, dowsky'nin eseridir, Resmi küşat gecesi heyke- li tenvir eden kuvvetli lâmba- ları M. Marconi tâ Romadan yakmıştır Nobel Tıp Mükâfatı BERLİN 30 A.A. — Nobel tıp mükâfatını kazanmış olan profesör Warburg kendisine verilecek olan mükâfatı hücey- relerin teneffüsüne ( dair olan tetkiklerine devama tal mek tasavvurundadır. Bu alim 48 yaşındadır. Bidayette kimya ker olarak tanınmış olan mu- msileyh, kanser üzerindeki tet- kikatından sonra o büyük bir şöhret kazanmıştır. Mumaile- yh, ahiren hüceyrelerdeki mu- vellidülhumuzanın intikal maye #inin kimyevi terkibini meyda- na çıkarmağa muvaffak olmuş tur. Bu keşif, kendisine Nobel mükâfatını kazandırmıştır. Edison'un Vasiyetnamesi WİLMİNGTON, 30 A.A— Bir kral ailesi Kaza geçirdi VİENTİANE, (Hindiçini), Edisonun üç oğlundan en bü- | 30 A.A. — Kamboç kralının yüğü olan M. Wiliam Edison babasının bıraktığı vasiyetna- menin doğru ve makbul olmı- yacağını beyanla itirazda bulu nacağını bildirmiştir. Edison bu vasiyetnamesinde 12 milyon dolar tahmin edilen servetinin büyük bir kısmını i- kinci evliliği zamanında doğan iki çocuğuna terketmiştir. Edison'un oğlu NEVYORK, 30 A.A, — Charles Edison, sn'i kauçuk is mali asulünü tevsi için © Ford müessesesi ile müştereken çalı- sılacağını beyan etmiştir, ailesini götürmekte olan krala mahsus kayık Mekong nehrin- de bir kayaya çarpmıştır. Kra- Im ailesi efradından 11 kişi ile iki hizmetçi boğulmuştur. ğulanların cesetleri bulunama- mıştır. İflâs eden bankalar PARİS, 30 A.A. —Dün gişelerini kapayan banka, “De Bernandi bankasıdır. Açığı 6 | milyondur. M.-De Bernandi hapse atılmış ve bankası küpa- tılarak mühürlerimiştir. * © - Kabartmalar da Lon- | Bo-| Öteberi Yaş ve yemek Yemek bahsinde bir müdek- kik kadınm - yaşı ilerledik çe zevki değiştiğini Yirmi yaşma kadar rez, pasta ve dondurmayı sevi yor. Yirmi'ile otuz “arasında balık, havyar ve, jyi hazırlan» miş et yemekleri ve bir de kah veden © hoşlanıyor. Otuzdan sonra şişmanlamak için yiye- ceğine dikkat ediyor. o Su içi- yer, tavuk yiyor. Ekmeği ga- yet az kullanıyor. Hele pasta- ların yüzüne yor. Güzel bir o kadın elli beşe geldi mi, arlik sofrada hiç bir şey reddetmiyor. Hoşuna ne İ giderse yiyip içiyor. Hafitleri ni pastacıya götürdüğü za- man, kendisi de zevkle atıştı- rıyor. Belki bunun istisnalari vardır. Fakat kaideleri teşkil edenler de İstisna değil midir? Renk ve sıhhat Renklerin sıhhat üzerinde gok tesirleri oluyormuş. Bak - teriyoloji müderrislerinden bir Alman âlimi, müteverrimle- rin kat'iyen koyu renkte elbise giymemelerini fennen ispat et- miş. Bu âlim bilhassa siy: ki menediyor. bu iki renk mikrobu ( öldüren ışığın geçmesine mâni oluyor- larmış. Bir İngiliz âlimi de menşu run muhtelif tenklerini birçok insanlara © göstermiş. Eğer renk bu adamın hoşuna gidi- yorsa, nabzı ' gayet tabii ola- | rak artıyormuş. Eğer renk ho- şuna gitmiyorsa, nabzın fa- aliy, artıyormuş. Deniik ki; renklerin sıhhat üzerinde tesiri varmış. O hal- de mefrüşatın rengi hoşumu- za gitmiyen bir odada yemek yememek lâzım geliyor. San- ra da, hattâ modanın icabatına uymâsa da, Yine elbiselerimi- zin kumağlarinı hoşumuza gi- den renklerden seçeceğiz. Fakat hayat zaten o kadar sade deği #imdi o âlimler yeni yeni, il rı yaşayışımı zı büsbütün müşkülleştiriyor- lar. Filvaki bir & hasta için, doktorunun" tavsiyelerini * dik- katle takip etmek kendi sıhha ti namına lüzumlu ve fayda- lıdır. Fakat sıhhati © yerinde bir adam, ekseriya birbirini tutmıyan bu neviden ihtirala- kü bazı sahie âlimler, insanla İrm <safdilliklerinden zevk al- İ mak için ortalığa yeni yeni i icatlar çıkarıyorlar. Domatesli tavuk Artik yumurtlamıyan iri ve yağlı bir tavuk alırsınız. İçi- İline parça parça içyağı atılmış (bir tencereye koyarsınız. Tuz İ ve büber ilâve edersiniz. Aynı zamanda bir kilo soğanla, bir kilo domates iri iri o doğrarsı- nız, İçine bir damla su atma- dan tencereyi hafif ateşe koyar sınız, Dört saat pişirirsiniz. Kalayı parlatmak İ o Bir paçavraya (o dökülmüş bir kaç damla petrol kalayları gümüş gibi. parlatır . Deriyi yumuşatmak ten sertleşen iskarpinlerinizin derisini petrolle yumuşatabilir. siniz.Petrole batırılmış bir yün parçası ile , iskarpinlerinizin sert derisini oğarsanız, iskar. pin yeni satın aldığınız zaman ki gibi yumuşar, ii Elma kompostosu Bizde kompostular neden- se reçelden farksıdır. Halbu - ki kompostunun daha müfer. rih olması iğin, şekerinin de az olması lâzımdır. Meselâ | şöyle bir elma kompostusu ya pınız, bakınız ne kadar beğe. | neceksiniz. Bir okka iyi cinsinden el. ma.. Kabuklarını soyunuz, içi ni kösiniz, çekirdeklerini çıka rınız. Hepsini , bir tencereye koyunuz. Bu tencereye ayni zamanda 14 parça (şeker atı- nız. Bir tarçın sapı, 'lar pişince ateşten almiz. İ ra bittabi aldırış etmez. Çün. | Yağmurdan veya rutubet- , Scnbahar gelince elma bol- luğu başlar. Bu elmaların için de ekseriya çok küçükleri ve ekle salih olmayanları vardır. İşte bu elmalarla nişangâh o- yunu oyanamak kabildir. Evve lâ murabba şeklinde bir tahta parçası almır, Bu tahta parçası nın üzerine resimde görüldüğü gibi, bir ucu merkezine çakıl mış çiviye bağlı ve diğer ucun İ Beyin ne kadar ağırdır Kafa tasının içindeki beyi- rin vasati “siklet erkeklerde 1200 den 1250 grama, kadın- larda 1150 den 1200 grama ka İ dardır. Maamafih bunun istis- | maları da görülmüştür. Mese lâ Cuvier'nin beyni 1828, Bis- mark'ın 1807 Filosof Kant'ın 1624, Sehiller'in 1596 gram Doktor Iki arkadaş arasmda : — Şu bizim doktor yaman adamdır. Hayata metelik ver. miyor. — Bilirim; bilirim Francoise Rosey ve Jak Feyder #rancoise Rosey ve kocası Maruf Fransız yıldızı Francoise Rosey ile kocası sahne vaz Jngues Feyder Amerika'da beş on film çe- virdikten sonra avdet ettiler. Francoise Rosey gazetecilere şu malümatı veriyor: — “Tatil vaktimizi geçirmek içini geldik. Sinema âleminde artistler ne | zaman muvaffak ölabilirlerse, © za: | man tatillerini yaparlar. İki sene ev-| vel film payıtahtma gitmiştik. Bu müddet zarfında ön film çevire . Amerika'da tasavvurun fevkinde “e humma içinde çalışılıyor, İnsan fi- İ lm havası ile o kadar meşbu birnale| geliyor ki, hattâ kendi evinde bile, | & pencerenin perdelerini, mo: bilyaları dekor zannediyor. Hattâ | şehir bile manzarası ve seması ile o kadar gayri tabiidir ki, insana bir dekor hüsnü veriyor.,, Francoise Rosey Amerikaya git- meden evvd * Fransa'da da film çevirmişti. Bu ilk filmlerinden sonra Amerikalılar derhal kendisini çağırdılar ve bittabi Franszlarda: daha fazla istifade ettiler. Jagust 'eyder'in ise mukavelesi bitmiş de: ildir. Sedecs Fransaya gelirken, çalıştığı firmadan bir tek film çevir. da tebeşir bulunan bir iple iki daire çizilir Bu daire en üzerine biribi - rinden iki üç santimetre fasıla ile uzunca çiviler çakılır. Bu çi vilerin uçları tahtanın diğer ta rafından çıkar. Bu suretle ge- ne resimde görüldi gibi bir nişangâh elde edilmiş olur. Bu nişangâhr © bir duvara çakarsınız. Dört beş metre me sefede de elmaları yere koyar- sınız ve nişangâhtaki çivilere atarsınız. Ortadaki bir tek çivi nin rakamı 100 dür. İç daire- nin rakamı 50, dış dairenin de rakamı 20 dir. Kim elmaları uzaktan at- mak suretile çiviye ( takarak, fazla yâparsa, o daha iyi atıcı | demektir. Bu mevsimin en iyi ve za- : ©; U eğlencelerinden: Nişangâh.. ğ “ Ayni zamanda nişancılığa da alışmış olursunuz. Bilhassa mayı tam ortadaki tek çivi ye takmak 100 puvan birden kazanmak demektir. o Nişancı- lık - melekeniz arttıkça da ni- şangâhla aranızdaki o mesafeyi açarsınız. Yani dört metreden alıyorsanız, bu mesafeyi 6, 8; 10, hattâ daha çok (fazlaya çıkarabilirsiniz. Möeeeeiereememeasasaşenasaanaaaseaşaenaeeeaeyeseeeekeeeeeeaseesaeeeaeeeeeaamee Jandarmalar 'Yaralı var mr? Köylü'— Hayır; daha yök! | Sinema Haberleri | * Ben Hur filmi bu defa sesli olarak tekrar çevrilecek- tir. Yalnız renkli olup olmi- yacaı henüz malüm değik lir. * Maruf Meksikalı yıl Lupe Veley'in yakında Frax saya geleceği bildirilmekte. dir. Lupe Veley birkaç hafta Pariste kalacak ve Doliy hem şirelere misafir olacaktır. e “Garp cephesinde sükü- net var” filminin mübdüi Lew | Ayres yine sinema yıldızla- | | rmdan Lola Lane ile evlen- | miştir. Şimdi Kanada'da bal aylarını geçiriyorlar. * Paristeki terbiyevi film, ler kongresi mesaisini miş ve mühim kararlar vermi tir, * Fransız stüdyolarında azim miktarda ecnebi artisi, figüran, sahne vazı ve müzi siyen istimal edilmesi, Fran sızları asabileştirmeğe başla- mıştır. Bunun için Fransız mesai nezareti bazı kararlar vermek üzeredir, müsaade almıştır. Bu fil min ismi “1940,, tır. istikbal değil!Dokuz sene bu sürat asırda dokuz ay gibi gelip geçiyor. Yalnız Feyder o tarihte Fransa'da filmin mev you biri erkek, diğeri kadın iki si yasi hasmı karşılaştırıyor ve bu iki siyaği hasımdan biri koca, diğeri ka- rısıdır. Her siyasi fikirleri arasındaki nihayet izdivaç aşkını öldürüyor, Nihayet mecliste birlikte geçen eski hayatım hatırası galebe ediyor. Eski siyasi iki hasım ve karı koca müşterek bir muvaffa- kiyet temin ediyorlar. Bu filmde Francoise Rosey'in meb'uş kadın olacağına şüphe yok! Marl&ne Dietrich'in yeni bir filmi Marlâne Dietrich pek ya- nida “Sesgiiay Ekegrap isminde yeni bir film çevirme ğe başlamıştır. İsminden de eeinlaği ne Di Sarılar ve Beyazlar © çarpişa- caklârdır. Yalnız bu mevzuda bir | se geldiği aşk, Sarılarla Beyazlar “ara- sında bir mukareneti teshil e- decektir. Bu film bittikten sonra, e e Harold Lloyd'in çocukları ya avdet €- ktan som, ra tekrar Amerika'ya dönecek tir. Amerika'da bu defa Emi le Yanninge'le bir film ez recektir. . Amerikan güsstedile'i Jeanette Macdonald'e Pari- zaman en ziyade neye hayret ettiği sormuş” lar. O da tereddütsüz cevap vermiş: — Gazetecilere! Hakkım - da uydurulan şayislardan son ra, tan ceklerini düşünüyordum. Bil - âkis bana karşı son derece. nazik davrandılar. i ne tiyatrodaki loc. oturduğum oteldeki O daireme cebren girmedi. Hayretteyim. Amerika'da gazeteciler her-tür lü haklara sahip olduklarını zannederler. Hayatınızın her hangi bir anında karşınıza çıkarlar ve size olmadık sualler sorarlar, Parise geldiğim © zaman böyle merhametsizce bir hü- Cuma o maruz kalacağımı min ediyordum. Aksi