Sinema Tefrikamız : 6 | Sinema âleminin Gizli tarafları Artistler ilânat dairesinin istediği şekilde rest meoburiyetindedirler. İlânat Stüdyoda, arkasında mühim şey ler cereyan eden bir kapı daha ver- dır, Burada da durmak, kapı. içeriye girmek, battâ bir MÜ “turmak zahmete değer Diyebilirim ki, #tüdyoları, tatbil metodunu Ayerikadın almılardar. 'ünkü orada bir film şeridi am ve demek olduğu, diğer mem leketlerden daha iyi ulaş En kötü bir filmi bile, en mwvaf- fak olmuş film diye halka e yönler işte bu kapının arkasında © my a itir, Yalnız Ameri- zzam bir kuvvettir. 2) kada değil, bütün dünyada hafta: veya ayda bir çıkan sinema mec” aları, şa bildiğimiz. “magazin, er hattâ yevmi gazeteler, ie nalı vaatte. Stüdyolardaki ilâmat dai- | Fesinin emirlerine tâbidirler. "Amerikada ilânat şefleri, matbu- akıttıkdarı parayı, gürültülü mü Kükatlar, medih ve sitayiş destanları, sahifeleri tutan rengârenk ilânlar haline kalbederler. Ve emin olunuz ki, bu parayı da deve yapmış adde dilmezler. Diğer & taraftan gazete karii ayni zamanda sinemaya gittiği için, ilânat şeflerinin bu noktadan da kazançları vardır. Sinemaya gi- den gazete kari, meselâ Greta Gar 'nun sabahleyin yataktan kalktık tan sonra ne yaptığını, sant birde Basıl esnediğini, saat altıda bilmem ingi kurtta elindeki raketle topu hasmma doğru nasıl fırlattığını bat tâ Greta Garbo'dan daha iyi bilir. m Novarro'nun — piyanoda en $ok severek çaldığı parçaların isim- lerini ezbere sayar. Bu sinema amatörleri şayanı hay Yet insanlardır. Herbirinin kadin- vive erkekten birer “intihap gör“ »si,, vardır. Meselâ bir tanesi Bri #stte Helm'e âşıktır. Artık bu artist ne kadar | kötü Jipasa, onun gözünde mükemme- eh oynamış gibidir. Bir tanesi de Barry Cooper'c bayılır. Onun hayat #örmüş insanlara mahsur tavrı, v- Zan boyu hoşuna © gitmiştir. Artık Garry Cooper rolünde kıl kadar ia eder mi? Kimi Banckrofttan ir parmak şaşmaz, kimi Marlöne Dictrich'i Greta Garbodan üstün tu | ar, Bu kadar karışık zevkte bir kari kütlesinin huzurunda gazeteci ne Hepsini de memnun et- itler mükem- Giyip işin içinden çıkar. Geçenlerde bir İngiliz mecmuası Greta Garbo'yu tenkit etmiş ve satı W derhal yarı yarıya o düşmüş. Bu ieviyette cesurane, gazeteciliğin x faydası yoktur. Onun içindir ki, tün dünya sinema mecmualarına, | Yevmi gazetelerin sinema sütunları: | V bakınız. Hep met, hep sena. Ku e hiç bir artist yok. Haka, Ma iymaz. Fakat daima bu Muhasımeden mağlüp çıkan da mü- Mekkit muharrirdi k ve gün cesur i, yeknesaklığa isyan etmiş & #azetenin münekkidini çağırmış? - , — Haydi monşer demiş, gördü. Şünü yaz. Muvaffakıyete muvaffa. öyet de! Fakat kusura da muvaf 'akıyet deme! Seni ben bu göğsü- Mün arkasında — muhafaza ederim.) Ve işe bakın ki, münekkitte bu leri ciddiye almış ve bir Film için ilm değil, çirkef!,, tabirini kullan 708. Çocuk bu sinema münekkidi! “hi gaflet! te, Makale çıktıktan altı saat sonra, tur gazete müdürü, münekkidini Hağarmış; 477 Yahu, son bu filmi görüp ten Bidini yazim ama, her halde o ge- Yahatsrzdın galiba! Çünkü“ ben İ yanl Yazan: Marc Steler mlerini çıkartmak iy gördüm ve fevkalâde be- ia me daa, sıha ve pür neş'e görünüz. | ım. Müs) bu sefer tammi ve bir halde gidip aye mi : ün rejisörünü Ba ard. Onu da memmun) etmiş olursun, Cidden çalışan, mü-, kemmel insanlara da haklarını ver- mek nüsfet icabıdır. Münekkit biraz şaşırmış . ama, tekrar ayni filmi seyretmeğe gitmiş. | Ve ertesi hafta şu satırlar: | “Geçen hafta o kadar | şiddetle tenkit ettiğim filmi bir kere daha görmeğe gittim. Nedense insanlar bir filmi ilk defa gördükleri zaman, inceliklerini kavrıyamıyorlar. Onun içindir ki, bir filmin ruhunu anla mak istiyenlere, ayni filmi ikinci, üçüncü, hattâ dördüncü defa görme- lerini tavsiye ederim. Bu şahsi tec rübemin neticesi şu oldu ki, geçen hafta tenkit ettiğim filmin bazı nok- talarını tâshih etmek mecburiyetin- de kaldım. Bir defa film haddi za- tında gayet iyi “monte, edilmiştir. Senaryosu bugüne kadar yazılanları nım en İyilerindendir. Tevziat hari kulüde yapılmıştır. Artistler yarat. tıkları şahsiyetlere ' hakikaten ca vermişlerdir.,, Belki siz, tanım bu kadar bariz dönüklük olur mu? O Diyeceksini Olur, olur. Bunun hikmetini eğer anlamadınızsa, cesur gazete müdü. rü ile münelkide sorabilirsiniz. Fa kat onlar filvaki bu hikmete ermiş- lerdir ama, yine size sadra şifa veri ci bir şey söylemezler. Şimdi gazete ve mecmualarda bir filmin tenkidi âdeta stüdyoların ilâ- nat şubesine havale edilmiş gibidir. Bu şubede cidden kalemleri kuvvet- li muharrirler ve münekkitler vardır. Ondan sonra ilüncilıkta yüzde yüz ihtisassahipleri, boyuma yeni yeni ilân afiş şekilleri yaratırlar. Gazete- lere tenkit makaleleri ve bir maksa- da matuf sinema havadisleri hep bu daireden gönderilir, ve bunlar gaze- tede de aynen intişar eder. En tanınmış artistler bile, kendi haklarında bu şubede çıkan yazılar ya itiraz edemezler. Meselâ Greta Garbo Metro Goldvin'de mi çalışı- yor? Bu stüdyonun ilânat şubesi Greta Garboyu nişanlandırır. Amma bu, Greta Garbonun hiç işine gelmi yorunuş. İlânat şubesinin umurunda dahi deği Çünkü Greta'nın ni- anıp nişanlanmaması, * sekizinci, onuncu derecede bile kalmaz. Esas ya onun, yahut kendisine nişanlan- adamın çevirdiği filme azami kuvvetle reklâm yapmaktadır. Bu! şube, pek belli olmasın diye, ekseri- ya pek üstadane hareket ederek, en- direkt usuller kullanır ve kimse far kma varmaz. Greta Garbo ise “gık bile demez! > Geçenlerde ilânat şeflerinden biri ni vazife başında görmüştüm. Yarı- nın yıldızı olmağ namzet bir artist- le konuşuyordu. Öyle bir artist ki, “lamse” etmek, yani ismini, cismini halka tanıtmak lâzım, Aralarında şöy İe ticari bir muhavere cereyan etti; | — Ne kadar âşıkınız var? — Bir tane. — Hâlâ bir tane mi? — Evet. — Aşıkınızı seviyor musunuz? — Evet. — Olmadı o madmazel, olmadı. Derhal âşıkımıza ihanet ediniz. Hem de kaybedecek vaktimiz yoktur. Bu günden itibaren yeni birkaç artist daha tedarik ediniz ve he yeni şi larınızla göz önünde dolaşınız. yeni fikiinizde “Mleş'am kadın, ro- lü alacaksınız. Meş'um kadın, endişe Ki olduğu kadar mennun, bitkin ol- duğu kadar şen, bir çehre gösterme: idir. Çehrede bu ifadeyi gösterebi mek için de birkaç âşık Jâzmmde ğil Fakat kaniim ki bu ilânat şefi Greta Garbomun hâlâ gece gibi es- lde MİLLİYET CUMA Müstakilier Bu sütunda yazıları çıkan Elif , müstakil © ressamların pazar günü açılacak sergisinde, anlıyan gözlere eserlerile hitap edeceği için , bugünlük, yerini bana verdi. Müs takillere dair bir şeyler yazmam lâ- zmn, Fakat, bilmem ki, siz onları, müstekilleri biraz olsun mısınız? Müstakiller ne demek? Ne demek müstakil ressamlar? Bunla rın istiklâlleri üstünde fazla durm yalım. Müstakil ressam şu demek: tik: Türk resmini yaratan iki nes lin sonuncusu. Şüphesiz en sonun. cusu döğil, Bundan sonrada bi çok nesiller, yirmi sene , evvel Ç İ'nm, Namik İsmail'in, Hikmet B: yin, rahmetli Ruhi'nin, ve diğer öt ki arkadaşlarının başladıkları “te- sis,, işine devam edeceklerdir. Çün- Türkiye'ye Garptan re- ir. Hern de meşihat gümrüklerinden kaçırarak, tehlikeyi göze ularak, softa jandarmayı alda tarak resim getirmişlerdir. tanıyanlar | Fakat san'at eseri daima eksik) bir şeydir; her yeni neslin vazifesi, bu eksik şeyi tamamlamaya © doğru bir adım atmaktır. İşte dünkülerin eksiğini biraz daha tamamlamak üze re meydana atılan büzünkü nesil san'atkârlarma “Müstakil ressam. lar,, derler. Tam eser çıkıncaya kadar, yani Allahın eseri kadar tam eser çıkın caya kadar kaç nur © veya kaç bin İ asır geçecektir Ne bileyim? Fakat bu neslin o nesle ne ilâve etti bir kere daha görmek için pazar gü nü açılacık taze eserler meşherine gitmek lâzımdır. Tstanbul Türk ğmdadır. Ben, o müstakiller namı na ve o müstakillerin haberi olma dan, bütün güzel san'at muhiplerini oraya davet için şu birkaç acele sa- tarı yazdım, Peyami SAFA Muhiddin Sebati B, Hâle Asal E, Nurullah Cemal B. © Eli Naci B. AN Bey Relik Fazıl Bey Mahmst Bey Şedet Bep Pazar günü müstakillerin ser- de eser teşhir edecek olan san'atkârlarrmızdan bazıları Müstekillerin sergiei Yarın değil öbür gün yani teşrini» evvelin 25 inci Pazar günü “müsta- ressam ve heykeltraşlar Birl resim sergisi eski Türkocağı salon. larmda açılacaktır. Sergiye şehrimiz bulunan Balkan murahhasları davet edilmişlerdir. Serginin keyfi yet itibarile çok şayanı dikkat ola- cağı tahmin edilmektedir. ga AŞ rarengiz, Clara Bow'un ise on yer. de, on yataklı kızlar olduğunu, Va-| lentino'nun belki de hâlâ ölmediğini zannediyor. (Arkası yarın) l İ i Bulgar halılarında bir nümune Sofyadı - birkaç © gündenberi (Bank kooperatif santral) binasın- da. ( Çiprovzi ) köy kooperatifleri tarafından tekâmül ettirilen emel halıları sergisi açılmıştır. Burada teş hir edilen nümüneler bu imalâtnbu-! susiyetini mütebariz bir şekilde gör termektedir. Bir müddettenberi bu kiymetli) sanayiin yeniden tekemmül veinkişa fı temin etmek için Bulgaristan. da ciddi bir mesai sarfedilmektedi Bu mesainin başında profesör ( Bacok ) un belli başlı mesaisi | zikretmek lâzımdır. (Çiprovzi) köyünde halıcılığın, bu milli san'atın eskiden beri bir ma zâsi vardır. Aşağı yukarı onseneden ZE ME EO A ER Bâlhar halıcılığından iki model beri inhitat devresinde Bulunuyord. Eskiden meşhur Glen önodeller kaybolmuş, onları Yerine resimler- de, renklerde bir İnsicamsızlık kaim olmuştu. Bununla beraber dokuma ve renk vermek san'atında da müte- madi bir gerilik müşahede edilmek. te idi. Üç seneden beri bu şu ki şaşan devresine sokmak için sar. fı mesai edilmektedir. Bu maksat, 1920 senesinde Sofya ticaret ve la a iki devam edilmek üzere bir meksepl PA Pascin'nin (Görad, Nerval) iş. | minde bir arkadaşı var. Bunlar biri birlerile çok sevişiyorlar, Yani tam manasile arkadaş. Bohem © hayata karşı zevkleri, Almanyada ve şarkta | geçen gençlilleri kadına karşı olan iptiliları sefalet içinde geçen müşte rek hayat bunları © kadar biribirine bağlamış ki, biri o kendisini sokak | fenerine asmış, öteki de kapının to! puzuna, Bir gün kendi ifadesine göre Baz cin evinin penceresinden atlayıp le yuvasını bırakmış. (1885) te Vi 23 TEŞRİNİEVVEL | nin idaresini deruhte din'de bir | İtalyan Sep anadan ve Musevi bir babadan — ki orijirini Bulgardır — doğmüş asıl ismi Pin.| cas, Evvelâ Münih'e gitmiş, O za. man 18 yaşında, İlk resimlerine ora da başlamış. Simp! mus" da bir takım resimleri çıkış O genç yar şa rağmen resimleri sayesinde fyi para kazanmış, oradan 'Berline git: | miş. Oradan 1907 ye doğru Parise| gşlmiş, çalışkan, iş aramakta mahir bir insan olarak atelyeyi sokağa ter. cih etmiş , 4 a ği Zaman kendi- sini Londrada buluyoruz. Fakat Garp âleminin bu. boğuşması onu hiç alâkadar etmediği için, vapura bindiği gihi Amerikaya gitmiş. Şima ki, cenubi bütün Amerikayı © dolaş mış. (Brooklyn) de otrafına topla. Ban bir çok genç artistlerin (kadın erkek) takdirini celbetmiş, kendi. sinden resim atelyesi 'açmasını rica etınişler. Oradan (Caroline) adala- rına (Havana) ye bilhasan Charler. ton'n gitmiş ve bilhassa Charlestonu pek beğenmiş. Çünkü Charlestona âit pek iyi tuvalleri vardır. l Harp bitince Paris'e geliyor. Ken disini hiç bir ırk ile hiç bir vatanla münasebettar addetmiyor, Eski dost ailesini hattâ hatırasını taziz annesini bile ihmâl ediyor. Burjuva yaşayan “kardeşi ona mobilyeli apartman tutmak istiyor. Pascin kabul etmiyor. Annesinin ve fatından bir kaç gün sonra Romaya | gidiyor. Müşarünileyh | hiç bir din tanmiıyor, Kanında Yahudilik oldu. ğu halde tanımıyor. İ mağa başlamış. El saati, duvar sa 1931 haline ifrağ edilmiştir. Mektebin bu gün (25) talebesi vardır. Bank koo- peratif profesör (Bocaf) ım teşeb- büslerile hiç menfaat göstermeden; (Çiprovzi) mamülâti için yardımlar | da bulunmuştur. Bunun neticesi ola| rak halı imali ile meşgul olan köy-| lüler ayrı ayrı evlerde çalışacakları yerde, mükemmel, geniş, asri bir a- telyede toplanmışlardır. — Profesör (Bacof) bu atelyenin artistik kısmı etmi; Ve yeni bir çök modeller tesisi için ça- leşmaktadır. Profesör gayesini şöyle etmektedir: “Maksadım, bütün eski halk mo- bülâsa tiflerini ihya etmek ve busuretle as ri kompozisyonlarla milli unsurların tebarüzüne çalışmaktır. Aynı zaman | da renkleri suya, güneşe karşı daha Muhabir mektubu Mersinde Halk ticaret mektebini ziyaret Mektepte tedrisat gece yapıldığı için herkes istifade edebilecek Mersin Halk Ticaret Meki MERSİN — Oda reisi Seyit A- rif Beyin delâletile bu mektebi ziya ret eyledim. Bu müessese, ticaret mektebinden mezun Cemil Beyin idaresindedir. Mektebin ( dershanesi Ticaret odasının altında ve deniz kenarmda vasi ve her türlü levazımı cami bir salondan ibarettir. Almanyada tah» sil görmüş gençlermizden Oda baş- kâtibi Mahmut Sayda Beyde bu mektepte hocadır. Bu cins mektep- ler Belçikalı Omerbois nrmında bir profesör tarafmdan hükümetimize tavsiye olunmuş ve 15 yerde açıl. mıştır. Manhaza, muallimler buluna- madığından hepsi lavolunmuş isede bunun idamesinde israr et. tiği cihetle bir müddet Ticaret odası ve belediye dairesinin yardımlarile idamei hayat etti yet vekâleti celilenin emrine alınmış tar, Bu mektebin müdavimleri, tüc-| car, esnaf ve çıraklardan ibaret ol- mak üzere 72 talebedir. Oda reisi Seyyit Arif Bey mektebin binasını temin etmişler ve müessesenin bu hale getirilmesinde çok müessir ol- muşlardır. Mektep & meceanendir. Muhtaç olanlara da yardımlar yapıl- mukavim bir hale ifrağ için uğraşıl. maktadır. Bu mesai artık mühim bir suretle semeresini vermeğe başla mıştır. Ve bu açılan sergi bu nevi sergilerin birincisidir. Profesör of) ber sene daha geniş esas- sergiler açmağı tasavvur etmekte Oradan Tunusa ve oradan Fi tine giderken Pire'ye uğrayor. Va, purdaki şikâyeti şu vapurda çok Yahudi var, Filirtine gitmekten vaz geçiyor. Tekrar Tumusa dönüyor.) Oradn 1926 da İspanya ve Porteki ze gidiyor. Fakat bütün bu seyahat| lerinde başında daima değişen bir kadın vardır. Müzeleri hiç seviniyor. Müzeler için daima (ölüler diyarıdır.) derdi.! Üstatların resimlerine bile bakm yor. Onun için en büyük ilham me bas sokak. Pas hiç sevmiyor, F. kat eline geçtiği zaman © da gü sarfediyor. Cebinde parası varken de dostlarına ziyafetler vererek son | meteliğine kada” sarfediyor, . | 1925 ten 1930 a kadar © Clichy| bulvarında atelyeleri her cumartesi akşamı ahbayların toplandığı bir bir yerdi. Cumartesi alışamları atel yesi adeta bir şehrinyin yapıyor. İlk zamanlar çalışmağı çok seven Pascin sonra | tenbelli bâşladı. Bir işi ertesi için her şey onun için bir mazereti, Bir gün: — Bugün o kadar çalışmak isti yorum ki, demiş derhal © kendisine Yep yeni bir pastel kutusu getirmiş; ler. Kutuya bakmış ve yepyeni ku- tada renklerin o derece derece olan güzelliğini bozmağa kıyamamış. Ek seriya modelleri atelyeye gelir, ak- şama kadar çırçıpalk oturur. Ve Pas | cin eline kalemi almaz. Mizacı, lem fatik asabi, Pascin'in resimleri asabi, sert, canlı, bulanık, gayrihakiki bir pen türdür. Son zamanlarda © saate kız ati ne kadar saat vraa hepsini mut. faktaki dolaba sokmuş ve kendini 5) bodi bir santeizliğe mahküm etmiş. Bohem arkadaşların ve kızların | meclisinden çok zevk alıyor. Ekseri ya sokağa çıktığı zaman arkadaşla rın: eğlenceye götürürmüş, Bir gün gnzete alacağım diye çıkmış, eve «e | bahleyin gelmiş “gazete almak için Şıkan adam sabahleyin gelir mi? di — “Çok iyi insanları — rast gel. maktadır. Beş muhtelif yazr maki- nesi de tedarik olunmuştur. Emsa linin tekessürünü temenni ederiz. Temenniyat Bu dershane 100 kişilik olduğu halde devairdeki efendilerin buraya devam etmemesi şayanı teessüftür. Bu efendilerin ekserisinin malümat. ları nakıstır, Valilerle daire amirleri bu gençleri mektebe sevketmeli ler. Çünkü iktisadi inkılâp bunu is- tilzam ettirir. Mektep geceleri üçer saat çalışmakta olduğundan bu mü det zarfında herkes devam edebilir. Mektebin gayesi Esnafı inkirazdan okurtarmak ve şirket ve kooperatif teşkiline doğru sevk ve imnle eylemekten ibarettir, İstihlâk kooperatifi Liman inhisar şirketi müdürü Mansur Bey cidden çok kiymetli, yüksek! miş ve en niha-/ 3 tebinde Muhasebe tedrisatı mazik ve kibir bir zattir. Şimdiye İ kadar bulunduğu Polis müdiriyeti İltısat müdiriyeti gibi vazifeleri hüs İ nü ifa eylemiş ve şimdiki vazifesin. İde de azami derecelerde muvaffak olmuştur. Liman şirketini vukuf ve malümati İ le ıslah ederken bir taraftan dali ileri tarafından bir koopera- tf vücude getirmiş ve bu müesse- seyi Cemil Beyin idaresine tevdi ey- lemiştir, letanbuldan Karakulak sı yunu bu kooperatif getirtmekte ol- duğu gibi buz sarfiyatından da “13 kâr tevzi eylemiştir. Bu şirket diğer lecine de bir nümüne olmalıdır. Adanada tütün işleri Adana vilâyeti tütün ve kâğıt kaçakçılığının bir mihrak noktası. dır, Suriyede imal olunan sigara kâ- ğıtları vaziyeti coğrafiyesi hasebile buraya ithal olunmaktadır. On ay zarfında bir milyon sigara kâğıt ve delteri ve (110,000) kilo tütün ve 37 havan derdast olunmuştur. Tütün ambalajlarında istimal ©- lunan kanaviçelerin imaline mukta zı Hint geneviri denilen jut'un ye- tiştirilmesi burada tecrübe olunmak- tadır. Netice iyi göründüğünden şu halde senevi harice verdiğimiz 8 mil yon lira memleketimizde kalacaktır. Bu mesut hâdiseyi de Müdürü umu- mi Behçet Beyin muvaffakiyeti he- sabına kaydedilmek lâzımdır. Adananın bağları pamukları Adananın umum bağlarında has- talikvardır. Onun için bu sene üzüm az olacaktır. Havaların fena gitme sinden dolayı amaliyatı zürraiyenin İ bir araya toplanması ve mesainin bir İ ana tesadüf eylemesi çiftçiyi yor- gun bir vaziyete düşmüştür. Mtçi lâyıkiyle yardım göreme- diklerini söylüyorlar. Adananm yü- zünü güldüren turfandacılıktır. ve gok parlak bir şekilde istifade olun. maktadır. Hergün garbe doğru va- gon dolusu sebze sevkiyatı yapıl maktadır. Ragıp KEMAL dim epice eğeneldik. Amma nereye gittik? Bilmiyorum. Eğlendiğimiz adamlar kimdi? Bilmiyorum. Şimdi bu gecemi resmedeceğim, Şapkasını çıkarmış. Paltosunu çıkarmış. Ken- di kendine konuşarak resim yapma başlamış: — “Sabahu kadar beraber kaldık. i bizimle beraber otu- ansınız. Fakat ar. meş doğunca meş'eyi bozdu. Dostluğu bozdu ve beraber eğlendiğim, insanlar benimle alay ettiler.,, Bu resim hâlâ mevcuttur. Resmin altında şu yazı vardır: Atel yesini düzeltmeğe gelenlere: “M. Pascin'le alay edenler, “inti- zamsızlığa çok bayılırdım. İntizam- sızlık bana İâzsm bir şey,, derdi. Pascin resimlerinde Alman eks- presyonistlerine biraz yakışır, Bir iki kübizm tecrübesi yaptı. Ve yap tığı tuvaileri yırttı, (Hendese ile re sim olmaz.) dedi, Yaşı ilerledikçe kendini hissinin — sevkeylediği yola bırakıyordu. Ve diyordu ki: “— Benim yaşta insan ne ise o- dur. Yani çocuk. “ben yatakta öl- miyeceğim demişti.,, Ve son zaman- larında daima ölümü düşünüyordu. Bu ölüm, onu yapılacak son şaheser gibi görünüyordu. 45 yaşına geldiği zaman arkada. #1 (Bernbeim) im kendisini asmış ol ması üzerine deruni kederleri için. de kendisine karşı ifrat derecede gös terilen muhabbetlere rağmen 1930 senesinin güzel bir baharında Cl <hy bulvarındaki atelyesine kapan. mış ve damarlarını açmıştır. Dakika lar geçiyor. Kapıya vuruluyor, Ge- len bir model Pascin cevap veriy: — Bugün sana lüzum yek! Model kapı açılmadan gidiyor | Atelye eski sükününa © avdet edi yor, Kan boyuna akıyor. Ölüm geli yor. Pascin atelyenin içinde hem da aşıyor, hem sigara içiyor. Hem de eski mektuplarından bazılarım oku İ yer. Gidip aynada yüzüne bakıyor ve o zaman kendini asmak aklına ge liyor. Ve diyor kiz — İspanyada, alçaktan o asılırlar- maş, Ve kapının topuzuna bir kement. Bu defa her şey bitti, ölmeden ev- vel atelyede kendi kanile duvara şu kelimeyi yazdı. — Pardon! İD Ölümü kaldıran haham: Saint Oven mezarlığında son düayı yapar ke, Gözlerine rahmet olsun. Ke di kanile duvara,, Affet kelim yazan ve mukadderatın © kendisini ber cepheden tatmin ettiği bir sani. | te yaşamak için kendisinde hak gör meyen aile cüda çocuğun ruhuna, dedi. Charlottenburg gecesi, © şişman bir İngiliz kadının zaaflarını tasvir eden “Güzellik dektoru,, nam tab. losu, Babil gecesi, (Florida zenci sahneleri 1918, Sabah © tuvaleti ve yeni Orlöan çarşısı 5 Yeni Gilan çarşısı Tunus Yabudi- Krokilerinin en © güzçileri “Charleston limanı,, 1515 Pi sevdiren ve ismini unutulmaz hür hai le getiren eserleri, bilhassa emsal desenleridir. | | Balkanlarda yaptığı resimler için İde bilhassa foule resimleri, id