Greta Diyor ki: Ne esrarengizim, Greta Garbo'nun Am gazetelerinde çıkan şayanı di kat bir yazısını iktibas ediyo - “Bir Amerikalı gazeteci ba Vadissiz kaldığı zaman, der- hal kalemini eline alıyor ve “Esrarengiz Greta Garbo,, Ya dair'iki sütün yazı yazıyor. E Tarın sembolü olan meşhur Ebülhevlin ee bi e ve sinema payıtahtındaki psr- lak süvarelere iştirak etmedi- ğim için serzenişte bulunuyor. O zaman o oturuyorum ve gülüyorum. Şu başıma konan esrar halesi kadar Hollyvood- da beni güldüren bir şey yok- Canım hangi esrar? Şu ga zetecilerin O muhayyelelerinde canlandırdıkları esrar m ? nim için söylenen gülünç şey ler etrafında biraz hasbuhal 6- delim , ..» Şöhret, insanlara birçok mecburiyetler tahmil eden ağır bir yüktür. Meselâ bir gazete- cinin isminizin etrafında reza- lete sebebiyet verecek bir yazı Yazması çok mümkündür. Ya zan bilir ki, yazdığı yalandır. Fakat okuyan bilmez ki, oku - duğu yalandır. (Greta Ameri- kalı gazetecilerden bahsediyor tabii) Facia şurada ki, gazete ka- rilerinden çoğu bu iftiraları ay »i hakikat diye kabul ediyor- lar Meselâ en ziyade kabul edi len ve inanılan — bir masal var ki, o da şudur: Güya ben John Gilberte âşıkmışm, onun İ- Şin bitiyormuşum. Bu haber de Gilbert'le beraber birkaç aşk ilmi çevirdikten sonra ortaya Sıktı. Eğer halk, perdede gör düğünü hakikat olarak kabul ediyorsa, demek ki biz perde- de rollerimizi cidden güzel ve hakikate em yakın bir şekilde Oynamışız. Bundan bir artist ancak iftihar hissi duyabilir. Halbuki halkın perdedeki oyu. na hakiki bir mana verişi, be nim için olduğu kadar, John Şilbert için de sıkıntılı bir şey el Halbuki filmde ben mağa- zada müşterime mal satan satı Sı kız vaziyetindeyim. No ya- Payım, benim de işim bu öğ Sonra itiraf mad tğimız kumpanya ilbert'le beraber çevirdiğimiz. filmlerin in hoşuna gittiğini görün- “e, ortalığa (yayılan şayiayı ekzip etmekte bir fayda gör- medi , â 3 bütün diğer kadınlar gibi bir kadınım. ii e fevkalâdeliğim var. ,, Kumpanyanın kasası dolduk ça, biz de ralitikap filmlerde mütemadiyen De rolü ü oynuyorduk. Kumpanya i- Şi LE bir ticaret işidir. Fakat izim için öyle mi? abuk Sou Gilbert'le ara- mızda iyi bir arkadaşlıktan baş ka suretle tefsir edilebilecek hiç bir münasebet olmamıştır. Gilbert'i aktör olarak tekdir e- derim. Fakat muhtemel bir zevç sıfatile beni zerre kadar a lâkadar etmez. İnn Claire ile evlendikten sonra, artık Garbo - Gilbert ef- sanesinin büsbütün kapanacağı nı ümit Ceiireri Ml daha ziyade felâkete sardı. > Bu insanlar nerden keşfeder ler, anlaşılmaz, güya ba ilbert'i sevmiyormuşum. “a hell ezi dü diye bir baş kasile evleni Bazıları da bunun aksini söylüyorlar. Gil: bert güya İna Clsire'in sihrine İ meclüp olunca, bana yol ver miş. isinin de biribirinden farkı olmayan bu yalanlardan hangi- simi canınız isterse intihap edi- ill Gavin Gordon'la “Ro- mans,, filmini çevirdik. Gene şayialar.. Bakınız, Gordon'le a ramda neler geçti?Bu aktör bir | or Onun için benimle çevirdiği aşk sahnelerine kuvvetli his koydu. Bu kadar iyi oymadığı için, gayretine mukabil bir mü kâfat mı gördü? Hayır efen- dim. Bir çok gazeteler iri iri harf lerle şunları yazdılari Gahbo'nun sihrine kapılan Gordon Bu suretle çizilen yola bütün Heliyvood davul zurna ile işti rak ettiler. Gordon benim için çıldırıyormuş. Zavallı yemek: ten, içmekten kesilmiş. Halbu- ki Gordon sadece vazifesinin emrettiğini yapıyor ve hakkım da öyle roman mevzuu olacak bir his beslemiyordu. Dahası var, Gayri melhuz se “ se ” Yal, ” de yeni ME ha la onler . beplerden dolayı Romans fil minden sonra Gordon'un muka velesi tecdit edilmedi. O zaman Hollywood'un bü- tün gazeteleri, gene ilk sahife- lerinde iri harflerle sevinçlerini ilân ettiler. Onu işinden çıkar- mek için ben nüfuzumu istimal etmişim. Stüdyo ahvalini bilenler, pek vâkıftırlar ki, hiç bir yıldız defa büyük bir kudretle oynu. | İ fransız yıldızlarından stüdyo müdürleri üzerinde ne nüfuzunu istimal edebilir,ne de “şunu yap, bunu yapma, di- yebilir. Gordon'un sinemada çok muvaffak olduğunu gördü ğüm için samimiyetle mes'u- dum, eminim ki, gazeteler o- nun güya beni sevmiş olduğu hakkındaki yalanlarından fera- gat ederlerse, kendisini çok memnun etmiş olacaklardır. .”» Sonra derler ki: “Ben züppe bir kızmışım,.. Çünkü Holiyvo od'da herkesi beğenmezmişim. Başkaları gibi süvarelere git mezmişim, Kendimi dev ayna- sında gördüğüm için alelâde fa ilerle düşüp kalkmağı nefsime yedirmezmişim. Yarabbi, bunları söyleyenler Greta Garbo sade zevkleri, çocukları ve denizi sever ne budala insanlar! Evet, çok dışarıya çıkmıyorum. Çünkü yorgunluğum bana kâfi geliyor bir az evimde dinlenmek istiyo rum. Dışarıya çıkmak ta bir ne vi yorgunluktur. Düşünmeli ki, ben bir ecnebi kadınım, Elbette sesli film İn. gilizceyi mükemmelen bilen di ğer artistlerden ziyade beni yo rar, Bundan daha tabii ne olabi lir? Düşününüz ki, bir çok saat lerimi, ertesi gün mikrofon ö- nünde rclümün icabı vereceğim cevapları ezberlemekle geçiri- rim, Şimdi de filmlerimin Al mancasır: söylemeğe mecbur tutuluyorum. ğa Süvare için, şen akşam ye- mekleri ve sair eğlenceler için vakit kalıyor mu ya? ... Arasıra Marion Davies'in verdiği suvarelere giderim.Ora da bazı dostlara tesadüf ederim Fakat sinema âlemine mensup artistlerin suvarelerinden müm kün mörtebe ictinap ediyorum. Çünkü bu süvareler içki içmek in bir vesileden başka bir şey ğildir v Eğer gazetecilere beyanat vermiyorsam, onun da sebebi var: Çünkü Hollyvood'a ilk gel diğim sırada, daha ben ağarmı açmadan, onların ellerindeki kâ ğıtlarda benimle yapılmış mülâ katlar gördüm. Ve bu, bana ka- rarımı daha o gün verdirdi. Çün kü biliyordum ki, onlara ne söy lesem, azçok tahrif edilecek. Onun için süküt daha hayırlı İ dır. İsveçli ve İngiliz üç dört ga zeteciden başka kimseye mülâ- kat vermedim ve bir kaya gibi samut davrandım. Tuhaftır, bu sükütum bol bol konuşan artistlerden ziyade, be Dim için bir reklâm vasıtası olu yor, Fakat bazan da hiç doğru ve dürüst olmayarak... Greta GARBO —— — —— — * Sinema mühendislerinin âhiren Amerikada aktettikleri bir içtimada, renkli film devri- | nin başlamasına karar vermiş- lerdir. Fakat bu içtimada geniş filmlerin revaç bulmayacağı an laşılmıştır Sinema Haberleri * “Rusya cevap veriyor, mek üzere altı Amerikan sahne j vazii Rusyada bulunmaktadır. lar, lıkları Avrupa ve Amerikaya nisbet edilirse, çok azdır. En maruf yıldızlar bile senede aza mi 5000 dolardan fazla alamı- yor . * Şarlo teşrinisanide Holly- wood'a avdet tir. Şarlo bir'uzun ve sekiz kısa film çevi recektir. * Klara Bow Uhiversal ile filmini tecdit ederken yeni fil minin senaryosunun baştan ba- şa tebdil edilmesini şart koş. muştur, artistler hesabına “Ya Bu Ge. ce, Ya Hiç!,, isminde yeni bir film çevirmektedir. * Harold Lloyd'in “Yük. seklerde,, ismindeki filminin gördüğü rağbet üzerine, Para. receği filmlerin eski tipte olma masına karar vermiştir. . senarist olan Robert Montgo- meri'nin haftalığı 700 dolardan 2500 dolara çıkarılmıştır. Carole Lombard'm yıldız ilân edilmesine karar verilmiş. tir, * 1931 . 1932 senesi için Foks 42 film imal edecektir, * Mac Murray Tiffany şir. keti aleyhine, mukavelesinin feshinden dolayı (7,600,000 frank zarar ve ziyan davası aç muştur * Gaumont British'in son plânçosuna nazaran geçen se. nenin temettüü 502,059 İngi. İngiltere'de 'de bir sinema değil 2600 kişilik bir sinema sarayı yaptırmıştır . * Albert Prejean Marsilyada dır. Galone (tarafından vaz'ı İssahne edilen “Bahriyeli şarkı- $ı,, filminin sahnelrini çevir. İ mektedir. Bu filmin bir kısmı minde bir film vücude getir- | “6 Jap Yıldlkkınn hafte.| * Gloria Swanson müttehit | ! munt badema bu artistin çevi. || * İyi bir aktör olduğu kadar | | 3 Lilian Bond da İstanbulda geçecektir . * Baskın filmi 10 memleket- te alkışlanmış ve 15 memleket te gösterilmeğe hazırlanmış- tır. Bu filmi yakında Beyoğ- lunun büyük sinemalarından birinde seyredeceğiz . * Yakında şehrimizde seyre- deceğimiz o Pathe - Nathan'ın bir filmi olan “Mahkâümun kı- zı, filminde ilkdefa olarak fevkalâde dilber ve çok büyük bir san'atkâr Nadia Sibirskaya yı seyretmek fırsatına nail ola cağız . * Gannont British'in son plânçosuna nazaran geçen se- nenin temettüü 502,059 İngi- liz lirasıdır. * Paramunt İngilterede Newcostel'de bir sinema değil 2600 kişilik “bir sinema sarayı Yapmıştır. İnn başına geçti. nir. İktibaslar Sir Josiah Stamp ismi, İn- çgiltere Bankası müdürü M. Montagu Norman kadar tanın miş değildir. İngiltere'de altın vahidi kıyasisinden feragati in tac eden son hâdiseler esnasın Ida Sir Josiah Starap'ın gayet mühim bir rolü oldu. Bazıları © | nin iddiasma nazaran, İngiliz hükümeti ile İngiltere Banka- sının ittihaz ettikleri bu son mühim karardaki bütün mes'u Niyet kendisine aittir . Sir Josiah Stamp Young olarak çalışmıştı. Ceneral Dı wes'e de maruf plânmın ihza- rında yardımda bulundu . Bu iki Amerikalı büyük ma Londra sefiri olan Ceneral Dawes kadar (O M. Youngda bu zatm muasır Avrupanm en münevver bir kafası olduğu siz böyle bir takdirde ifrata gidilmiş değildir . Sir Josiah diğer birçokları gibi, mütevazı kadrosu dal linde alelâde bir memur ola- İ rak işe başladı. Fakat memur luk içini tatmin ee: nce, ad hiyeye geçti. O da gelme- yince, iş hayatına atıldı. An- cak bu sahadadır ki derhal nazarı dikkati celbetti ve şöh- ret aldı . Canlı lügat Sir Josiah Stamp hayatın şimdi en uygun yaşımdadır. 1880 haziranında Londradan birkaç fersah mesafede Sidcup ta doğmuştur. 16 yaşındayken liseyi bırakarak, hususi tahsil de bulundu. Ve bundan sonra gümrük idaresine girdi. Genç memur, işlerinin intizamında âmirlerinin nazi dikkatini celbetti. Kuvvetli hafızasma herkes hayrandı ve gümrük gi bi bir işte böyle bir hafıza kuv veti cidden fevkalâde işe yara dı. Gümrükte birkaç sene ça- lıştıktan sonra, kendisini de- niz kısmma naklettiler. Orada da üç senelik vazifeyi mütes- kıp, gümrükte yüksek bir ma- kam aldı. Bu sıralarda mali ve iktisadi malümatını tevsi et- miş ve İngiltere'nin bu vadide göze çarpan şahsiyetlermden biri olmuştu. Daha bu kadı genç . yaşta iken kendisine “Canlı lâgat,, isimini vermiş- lerdi . Umumi harp ilân edildiği zaman, 34 yaşındaydı. Genç denilebilecek bu yaşta, İngiliz maliyesi teşkilâtında okendisi- ne çok nazik işler verdiler. toptan ticareti için teşkil edi. len bir kontrol merkez bors; Burada Sir Josiah tam bir teşkilâtçı adam İ olduğunu ve iş bahsindeki yük sek ihatasını ispat etti . Fevkalâde enerji sahibi o- lan bu âdamın çalışma kabili - yeti hakkında çok şeyler söyle Bütün hayatı idare ve kuvvetinin misalidir. — Tahsili vakitsiz yarıda © kaldığı için, 33 yaşında Londra Darülfünu. nuna girdi. Ve bütün imtihan | larını muvaffakıyetle verdi. Vâ si mikyasta işleri idare etmek- le beraber, aynı zamanda da- rülfünun tahsilini de bitirmiş- ti, Bütün bunlar yetişmiyor. muş gibi en karışık fenni tet kikatını tamik edecek vakit te buluyordu. ğ Yine bu zaman zarfmda yaz dığı bir kitapla İngiltere fen âleminin en yüksek teveccüh- lerinden biri olan Cobden mü- kâfatını kazandı. Ekonomi po litikten doktorasını o verdik. ten sonra, çok geçmeden Lon dra Darülfünununda bir kürsü him fenni cemiyetle rinden biri olan Royal Statis tical Society'nin riyasetine in- tihap edildi. Harpten sonra kendisini Nobel cemiyetinin ba şında görüyoruz. Harikulâde teşkilâtı sayesinde, mühim bir mevaddı müştaile konsor. siyomu tesis etti 1926 da Nobel cemiyetini konferansında teknik müşavir | liyeciden, şimdi Amerikanın || nu saklamıyorlar. Hiç şüphe - € Harbin sonunda İngiltere'nin | Bu osnada İngiltere | oldu. Yani bu İngiliz şimendi- ferler idaresinin bir nevi dikta törü demekti, Montagu Norman'ın yerine geçecek mi? Bu son vazifesi dolayısile- dir ki, İngiltere (e Bankası ile münasebatı daha sıkı bir hale geldi. İngilterede para buhra- nı gittikçe hat bir hale gelin - Pp iğ ce, Mac Donald hükümeti mü tenddit defalar kendisine mü rucaat ederek, fikir ve mütale- asmı aldı. Sir Josiah Stamp bu suretle dir ki, altın mikyasının kaldı. rılması lüzumunu teklif etti. Şimdi İngiltere Bankası müdü rü M. Montagu Norman'ın pek yakında istifa edeceği söy leniyor. Bu takdirde herkes İ İngiltere maliyesinim başında İ kendisini tabil bir halef gör- mektedir . Türk kadınları biçki yurdu sergisi Sergiden bir köşe Divanyolundaki Türk kadın- ları biçki yurdu sergisi bugün kapanıyor, Sergiyi şimdiye ka dar gezenler çok memnuniyet izhar etmişler ve yurt mezunla rınm bu seneki elişlerini çok be ğenmişlerdir. Alman Âlimleri Bugün Sofyaya hareket ediyorlar Giçenlerde şehrimize gelen Sehil- İ ler akademisine mensup Alman ölün: İ lerinden mürekkep seyyah kafilesi İ dün de şehrimizi gezmiş ve akşam Totonya klübünde lerine par- lak bir ziyafet ve müsamere veril. miştir. Şehrimizde bilhassa Darülfünun Jerimizle tanışmaktan çok olan kafile reisi Dr. Leit bir muharririmize demiştir ki: — En çok zamanımızı hasreti ğimiz Türkiyeye ait kıymetli intiba larımız! hiç © unutmışacağız. Bir mucize olan Türk inkılâbını ve se ri teceddüt hareketlerini yakından gördük ve Türk harsini tetkik fır. satmı bulduk. Türk milleti hars i- tibarile çok yüksek ve kuvvetlidir. Istanbulda gördüğümüz hüsnü ka- bule çok mütesekkir ve mütehassi- siz, İlk fırsatta tekrar geleceğiz.” Alman seyyahları bugün Sofya- ya hareket edeceklerdir. Altın vahidikıyasisini kaldıran adam - Kopenhağda çıkan POLITİKEN den -