AUER “ETE va meni 7 Vİ e Tlililiyer Asrın umdesi “Milliyet” tir. 1 TEŞRİNİEVVEL 931 IDAREHANE — Ankara cadde. si No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Istanbul, k Telefon mumaraları. — “55 24311 — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ 6 Türkiye için Hariç için 3 aylığı © 400 kuruş 800 kuruş 6 750 1400 2 1400 , 2700 Gelen evrak geri verilmez Müddeti geçen nushalar 10 kuruş tur. Gazete ve matbaaya ait işler için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz ilânların mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü Hava Dün azami hararet 15, ari 10 derece idi. Bu- gün . ruzgâr mütehavvil hava bulutlu. İngiliz lirası düşerken! İngiliz lirası da olmuş armut gibi pat diye düştü... Lâkin dü şerken bir sürü parayı da bera ber sürükledi. Benim, daima kendisinden bahsettiğim bir arkadaşım var- dır ya!. Hep menfi vaziyetten memnun görünür, İngiliz lirası nın düştüğünü görünce koşarak | geldi: — Aman kardeşim! Allaha şükrediyorum. O kadar mem- bunum ki; — Neden? — Neden mi.. Tirası düşüyor... — Bunda memnun olacak ne Ayol İügiliz « var? — Hâlâ anlamadın!.. Ya be- nim İngiliz liram olsaydı... Şim di ne yapardım?.. Allaha şükür yok... da ondan dolayı memnun oluyorum. Zannedârim ki; çoğumuzun vaziyetimiz bu menfi sevinçli ar kadaşıma benzer.. Hemen he- men hiç birimizde İngiliz lirası yoktur ki; sukuttan müteessir olalım... Yalnız İngiliz lirası ö- teden beri bir çok memleketle. rin paralarına esas ittihaz edil miş olduğundandır ki; diğer pa Akşam yemeğini dostum Chanon'da yedim. Enfes ye- mekler.. İyi aile bunlar doğru- su.. Chanon kurdela ticaretin- den zengin olmuş. Karisi ken- disini çok seviyor. e On sekiz yaşma giren kızları Antoinette evin şenliği. Yemekten sonra Chanon bana dedi ki : — Bu aym sonunda köşke taşınıyoruz. Bizimle gelmez mi sin? — Sen köşkü tanımazsın. O rası wet gibi b Ma mmm zn ralarda da sukutlar oldu. Bir İngiliz darbı meseli var- İngiliz dermiş ki: “Düşerken hiç bir şey hisset dı te yeri bulunca elem hissediyo rum, Şimdilik sukut devam edi- yor. Bakalım, ne zaman çuku- run dibini bulursa, İngiliz lira» sı o zaman acısını duyacak!. Esnaf bankası müdürlüğü Şirin ve nüktedan üstadımız sabık belediye reisi muavini e rif Beyfendi bu kere (Esnaf Bankası) müdürlüğüne çırağ edilmiş. Mumaileyh tekaüt ol- duktan sonra tüccarlık edeceği rivayet edilmekte idi, Demek o | rivayet Esnaf Bankacılığından galat imiş. Bu makama tayininden sonra kendisini ziyaret eden münase- betsiz bir gazeteci sormuş. — Beyfendi ettiniz mi?. — Hayır bankacılık etme- dim amma sarraflık ettim.. — Nerede sarraflık ettiniz? — Dahiliye memurin müdür lüğünde bulundum.. — Bunun sarraflıkla müna- sebet — Dahiliye memurin müdü- rü olan zat adam sarrafı olur. — Esnaflık ile mühasebeti- niz var mı ki; esnaf bankası i- daresini elinize aldınız? — Oğlum senin ii Şöyle tapu idaresine, bizim sa- bık daireye, polise filân bir ce velân yap bakalım.. Yok: Şerif Beyin hiddetini hiç gör memiş olan acemi muharrir he men pilıyı pırtıyı toplayıp çik- mış ve telâşla şapkasını unut- FELEK En guzel Güzel pijama Fransız Güzel Plâjda |* — Allah Allah! miyorum, Lâkin düşmek bitip | hiç bankacılık | MİLLİYET PER BE ke Otomobili adam — Fransızcaaan - mez Portakal ağaçları, mey r, güller.. Sonra civarda bir bahçe var. Akşamları dans ediliyor. — Pek âlâ, siz bir defa yer leşin de, sekiz gün için kalma- ğa gelirim . Olmaz. Seni de beraber receğiz, Otomobil (o rahat rahat dört kişi alıyor. Biz de iz. Üç gün mükemmel — Doğrusu pek mültefitsi- | niz. Fakat ben trenle gelirim.» Madam Chanon bağırdı: Otomobil dururken trenle gidilir mi? Antoinette: | — Bunu da yeni işittim, de- | di. J Chanon sözüne devam etti; İ Budalalık etme! Otomo- | bil demek, mes'ut olmak de- | mektir. Düşün bir defa! Evin- desin. Canm bir yere gitmek istiyor. Otomobilin hazır... İstediğin zaman oradasın. Hal buki trene binmek için saatlar ca beklemek lâzım. Otomobil- de ise, saata bile bakmağa İü- zum yok. Yolda güzel bir köy oteli gördün mü, iner, yemeği- ni orada yersin. Ah, hürriyet, hürriyet! Biraz gevşedim. dim ki: — Otomobili hızlı sürersin diye korkuyorum. Aman, ben işte bundan yılarım, — Hiç bir zaman altmış ki- lometreden fazla gitmiyorum. Karım da senin gibi korkak. O nun için çok ( tedbirliyimdir. Haydi gel canım bizimle.. Karar verdim: Fakat de- ket ediyoruz. Hattâ altıda mek istiyordum. o Çünkü Yemeğini Mako:i'da yemek lâ- Zum. Akşam da Okser'i bulma hayız. Ertesi sabah altı o buçukta dostumun kapısında idim. Ma- dam Chanon otomobile sepet, paket, valiz ve saire yerleştir- mekle meşguldü. o Antoinette çantasını kaybetmiş, aramak için içeriye girmişti. p Chanon da sabırsızlanıyor- lu. — Bu gidişle galiba hareket edemiyeceğiz. — Canım sabırsızlanma! Fransız opereti kadınlar müsabakası inceliği şarkılar GENÇLİK GÜZELLİK ve ANN Milliyet'in Edebi Romanı :38 BAŞI DÖNÜKLER Semiha Nazmi Hanımı söyle- terek bu Hanımların iç yüzle- rini anlamak için adeta kendi- liğinden bir yol açılmıştı. Tec rübesizliğine ça önüne dökülü şem Nihat Hanımın değil, fa- kat ötekilerin içini ini bu Hanıma söyletebili: Ateşli o gözlerini, Semiha Nazmi Hanımın baygın bakış- Ws elâ gözlerine dikerek sordu: — Kim bu “ötekiler,,? — Aman, Nebil Bey, anla. maz gibi davranmasanız a Öy- İe, işte Neriman © Cemşitl Süheylâlaz, Mebruke Numan- lar.. Vallahi © onların hiç biri Muhteşemin tırnağına değmez: ler. Ne yapacağı şeyler oldu- ğunu bir bilseni: — Ne olur, Semiha Hanım, demin sofrada bana yol göster | derim. Ama sizde söz verin ki | İbrahim Necmi diğiniz gibi, bunlar için de be — Ne bileyi bir âlemin ideyim ki. — Kuzum “Nebil Bey, göz- | g leriniz yok mu &i — Var ama... — Bunun aması filan yok. Bir gece, tek bir gece bunların ! hallerine dikkat etseniz, bütün mahiyetleri meydana çıkar. — Meselâ bu gece?... — İsterseniz bu gece... Yal nız uyanık ve dikkatli bulunun. ! Girişlere, çıkışlara dikkat edi: | Kapalı kapıların arkasını gör- İ mek çaresini bulun. İ © işte bunlar öyle şeyler- ki ben hiç beceremiyorum. — Peki. Ben size yardım e- | İzmir — Aria arasmda | J görüp | — Hayır ama göni işittiklerinizi kimseye söylemiyecek: — Yemin ederim. — Bunların değersizlikle- rini anladıktan sonra Muhte- şeme döneceğinize de söz verir misiniz? — Muhteşem Hanıma dön- — Canim maksadım ne ola cak? — Ben Muhteşem Hanım- an kaçmadım ki geriye döne- İ yim. iü alır. İ sınız, ona sadakat gösterirsi- niz, — Bundan size ne, Semiha Hanım? — Ne olacak? Dostluk... — Ahmet Nebil, yine göz- lerini kaldırdı. Semihâ Nazmi Hanıma derin derin baktı. | | — Kuzum, böyle bakmayıh | bana... | — Neden? İ — A! Sir gözlerinizdeki kuvveti bilmiyorsunuz galiba? | — Yook! ii İ yatırdığımı söylerim. Dedim, canın ne Zaman İster- »e ozaman hareket edersin. Otomobil bu! Tren değil ya! — Fakat öğle üzeri Makon' da olmalıyız. Antoinette çantasını o bulup geldi. Fakat Madam Chanon kapıcıya mühim bir şey söyle- mesini unuttuğunu (hatırladı ve.tekrar eve girdi. Chanon tepiniyordu. Yedi buçukta © yola çıktık. Madam Chanon diyordu ki: — Görüyorsunuzya, otomo- bil ne rahat'şey! Treni kaybe- deceğim diye aceleye hiç lü- zum yok. Ne zaman canımız istedi ise, o zaman yola çıktık. Fakat bir müddet sonra, o- tomobilin sür'at kadranına bak tım. Saatta seksen beş kilomet re yaptığımızı anladım. — Hızlı gidiyorsun Chanon! — Mecburum saata bak. Bir dakika bile kaybedilecek vakit yek. Mkaon'a saat ikide vardık. Karnımız zil çalıyordu. Proğ- rama göre, bu saatte buradan hareket edilecekti. Chanon: — Çabuk yemeğimi kalkarız, dedi, bundan İl yol düzgündür. Yemekten o snora rahatça kahve içmek istiyordum. Fa- kat Chanon yakamıza yapıştı. Bizi otomobile soktu. Asgari seksen beş kilometre ile yola çıktık. Ciğerim boğazıma gel- meğe başladı. Bir aralık lâstik patladı ve Okser'e gece on bu- çukta vardır. Chanon: — Çabuk yemek yiyelim, ya talım. Sabah beş buçukta ha- reket edeceğiz, dedi. Yarın A- viniyonda yatacağız. Vaktin- de oraya varmalıyız. Kaybetti. | ğimiz zamanı da kazanmak lâ- | zım — Öyle amma, sen bana demedin mi ki, otomobilin zev ki insanın çanı ne zaman ister- se, o zaman hareket etmektir. — Evet öyle dedim, gene öyle diyorum. Yarın saat beş buçukta hareket edeceğiz. Bey hüde çene patlatmayalım. Cüm leten Allah rahatlık versin. Yolda göne“tâstik patladı. Nihayet Avikiyonu geçtik ve | köşke geldik tahina, ne halde? Chanon dedi ki: - Gördümmü'ne güzel yer! İstersen yarın Saint Raphael'e gideriz amma, saat yedi buçuk ta hareket etmeli. — Oraya tren yok mu? — Hâlâ tren mi? Bırak şunu Canım! Trene binmek istersen, aman kaçıracağım diye ak. ln fikrin saatte kalır.. Hülâsa saatin esiri olursun... Halbuki otomobil öyle mi ya? Canın ne | terse, o zaman git. | yer, sonra ARTHUR ARTHUR ARTHUR — Ne itö'gelin bükalım; — Nereye? — Sizi tuvalet odasına sak- lıyacağım. — Eeeee?.. — Ecesi bu.. Orada saklı ol- duğuruz yerden buradaki ha- nımların yaptığını ettiğini gö- rürsünüz. — Onların oraya geleceğini | — Ama uzun ettiniz artık. | Gelin bakalım. Semiha Nazmi Hanım, Ah- | met Nebilin parmaklarını ma- | nikörlü, - yumuşak, elile tuta- rak odadan çıkardı. Tekrar ko- | ridordan geçirdi. Tuvalet oda- | sının içine “girdiler. Semiha Nazmi Hanım, banyo dairesini ayıran pafavananm arkasına Ahmet Nebili yerleştirdi. İşte dikkat ederseniz hem görür hem işidirsiniz. Ben biraz başınız ağrıdı Diyerek ayrıldı. Ahmet Nebil, pacavananın | arkasında, düşünüyordu. Arka | İ kazanç temin TEŞRİNİEVYEL “| Milli San'atlar | 1931 Akli selim sahibi hiç kimse yok- tur ki Türkiye ahalisinin dahilde yapılan emtiaya Azami derece alâka göstermesinin memleketin menafi âliyesi iktisazmdan bulunduğunu inkâr edebilsin. “Bu, we isbata ihti yacı olan ve ne de münakaşa kabul eden bir hakikattir. Çünkü bu, her hangi münakaşayı İüzurmuz kile cak kadar sade ve sade olduğu ka- dar da kat'idir. Pakat bu hakikat hör ne kadar'nsü nakaşa kabul etmiyecek kadar açık olea da memleket * ahalisinin kısmı âzamına bunun ehemmiyetini anlat- mağı ve bu hakiketi anlayacak ka- dar münevver olup ta ancak ehe- miyetini her zaman göz önünde bu- lundurmuyanlara bu hususta © bazı izahat vermeği faydadan hali bulmi yoruz. Sermaye hiç şüphe yok ki sana. yiin hayat damarıdır. Fabrikalar, sermaye sayesinde işler ve sermaye olmaksızın işçi istihdamına bittabi imkân yoktur, Bu memlekette tees- ancak sermayelerine nisbetle makul © bir ettikleri müddetçe ofahı umumiye hizmet ede bilirler Çünkü bunlar istihsal ettik leri emtia üzerinden ettikleri kâr niebetinde işlerini tevsi ve binaen- aleyh #azla aeele istititam edebilir. ler, Memleketimizde sermaye ile işleyen san'at müesse- süs etmiş olan san'at evleri dir #eleridir ki yeni aan'at evlerinin | teessüsüne veyahut mevcut olup ta her harigi bir sebep dolayısile mu- vaffak olâmıyan san'at müessesele- rinin hyasına medar olacak yeni sermayelerin tahsisi © için kuvvetli bir emniyet telkin etmişlerdir Müceses fabrikaların istihsalâtı bilâ tevakkuüf devam ederse bittabi amele kendisine © misbette daimi bir iş tedarik etmiş, ve ekmeğine münasip ve makul bir ücret i ve atlesini re | i olan mübayatta da buluna rak bu suretle diğer erbabı ticaret | ve san'atı da ayni zamanda müste- fit eder Yerli emtin ve istihsalâta bu süret- Ie rağbet etmeyip te memleket hari. cihde yapılan emtia teşçi edilecek o emtiyayı'imal etmekte 0- mili fabrikiların tedris ve © binmetice © kapanma- ve bü “suretle © ortada işsizliğin tevlit ettiği elim bir va- #iyetim tekassül etmesi bir. emri vaki olur, Gerçi gümrük rösümü- Dirin arttırılması süreti ile bu vazi- yetin önüne geçilmesi düşünülebi- lirse de bu tedbirin ne dereceye ka dar maksadı temin edebildiği cayi süzldir. Her halde şurası muhakkak ter ki memleket dahilinde yapılan yerli emtizya rağbet nekadar çok ancak büyük | Yangın Hayat Nakiye Kaza Otomobi ANADOLU SİGORT ŞİRKETİ Türkiye İş Bankası tarafından teşkil edilmiştir. Adres: 4üncü Vakıf Han Telefon: Te raf ler, 5319p İmii İmtiyaz Dün akşam OPERA SİNEMASINDA CECİL B, DE MİLLE'in muhteşem eseri NAGEL'in fevkalâde temsili ve CONRAD) DYNAMITE Almanca sesli ve sözlü filmini görenler derin bir heyecan ve tecssür içinde kalmışlardır. Yarın: İlk matine saat 10,30 da. Umumi düku iye 25 kuruş Bu akşamdan itibaren ASR SİNEMA Sinemanın 2 meşhur yrldızı olan CONRAD VEİDT ve SON TEMSİL MARY PHİLBİN'i filminde takdim edecektir, Bu müessir dramın mükemmel ne kadar vücuda getirilenlerin fevkindedir. ZVANELLİ heyeti temsiliyesinin yeni proğramı. mizansen, lüks itibarile bug ZAYİ — İstanbu) 1 inci ilk mekte binden aldığım tasdiknamemi kay- İ bettim. Yenisi çıkaracağından hük- mü yoktur, Hüseyin Rahmi, İstanbul Mahkemei Asliye birin. ci Ticaret dairesinden: Galatada ithalat gümrüğü 2 ve 3 mumerolu antrepolarda mevcut üç sandık ve Eminönünde 3 - O nu- merolu antrepoda kezalik üç sandık sön'i ipeğin müşterinin | tescİlüm den imtinat hasebile mahkemece sa tılmasına karar verilmiş — olduğun dan talip olanların 7 Teşrinievvel 931 tarihine müsadif Çarşamba gü mü sent TI de Galata antrepolarında İ ve saat 15 da Eminönü ante: da hazır bulunmaları olursa memleketin de terakki tealisi o nisbette edilmiş olur. temin Binaetaleyh biz memleket dahi- linde müesses Ve İstilisalâtıni hemi memleket dahilinde sarf ve ecnebi memleketlere ihraç öden fa- brikaların imalkerdesi emtiaya âza- mi derecede rağbet edilmesini va- tandaşlarımıza bir kere daha ve is- rarla tavsiye ve rica etmekten me- ni nefis“edemiyoruz. Ancak böyle bir rağbettir ki o fabrikaların ba- ka ve terakkisini © teabil ve bu sw- setle binlerce vatandaşım refah ve kazanmasını her seadetlerini temin Acele satıık ev (1500) lira, 4 oda ve müşte- milâtı, Aksarayda Muratpaş& mahallesinde Tanburi Cemil sokağında 33 numara, tramvay'$ Bu, istasyonuna üç dakika yakınlı- ğında fevkal senede 300 lira icar getirmekte dir. Her gün saat 10-15 e kadar içindekilere müracaat edilebi” lir, Üsküdar Hâle Sinemasında Mülâzım Ahmet Mümessili: Anna Vojzik. Bu akşam Şehzadebaşında Millet İ Tiyatrosunda Komik Şevici Bey hes yeti temsiliyesi gala müsaveresi BİGÜNAH AVCİ 4 perde İstanbul Üçüncü Tera Memuru” dundan: Bir borcun temini istifası için mahcuz ve paraya çevrilmesi mü“ karrer 38000 pişmiş « tuğla Eyipte Gümüşsuyu civarında kar kuyula- rındaki Kemal Beyin tuğla harma- “ ce e nezareti hai£ hey, biz atu mında Teşcinievvelin dördüncü pa Üy, zar günü açık arttırma suretile saat ondan on bire - kadar satılacaktır. Taliplerinin mahallinde bulunacak memuruna müracaatları ilân olu” nur, 1 BU AKŞAM: GALA ARTHUR 2 “Çıplaklar “Güzel Herkes bir tarafında banyo dairesinin 80- ğuk ıslaklığını hisediyordu. Ön tarafında tuvalet odası en gü- zel kokularla sıcak bir yuva gi biydi. Acaba bu tarassut yerin. den neler görecek, neler duya. | caktı? Delikanlı, zaman hissini kay betmişti. Aradan ne kadar va- kit geçtiğini fark bile edemi- yordu. Bir müddet sonra tuva- let odasının kapısı açıldı. Neri man Cemşit Hanım, edalı eda- hı, — Aman, artık buraya ka- dardamı refakat, canım? Diyerek kapıyı yanındakinin yüzüne kapamak istiyordu. Ka lin bir ses: — Buyurun, Hanrmefendi, buyurun, size yardım edeyim. Diye aksetti. Hemen arka- sından bu sesin ibi, Yazıcı zade Nazmi Beyde içeriye gir- di. A! Siz femme de chambre — Sizin içinne isterseniz olurum. “KADIN MASÖRÜ, klübü müessisi,, kadının kocası, — Bir parçacık beni rahat bırakmaz musunız? — Ne yapayım, evvelen siz nız? Neriman Cemşit Hanım, bir taraftan güya yazıcı zade- nin orada bulunmasına itiraz ederken, diğer taraftan da pod ralanıyor, boyalanıyordu. — Bilir misiniz, biz neden burnumuza putra süreriz. — Ne bileyim? — Parlamasın diye... — İyi ama, gözler, yanak- lar böyle parıl parıl parlarken, ne çıkar? ” Ahmet Nebil, gözlerini pa- ravananm aralığına uydurmuş tu: Yazıcı zadenin bunu söy- lerken kuvvetli ellerile Neri: man Cemşit Hanımı kucakla- dığını, parlaklığından bahset- tiği gözlere, yanaklara dudak- larile temas ettiği ü du. Neriman Cemşit Hanim, — Yapmasanız a, canım. Diye güya itiraz ediyordu. Fakat bu itiraz o kadar s€ssiz, o kadar zaiftiki yazıcı zade hiç benim aklımı başımdan aldı- |” muhakkak görmelidi” aldırmıyordu. —Şu güzel gerdana bir gür ii zel inci kolye lâzım... Ahmet Nebil, şiirden o ks" dar heyecanla bahseden, haya düğünü söyliyen bir inci kolye vaadine buk# | dar kolaylıkla kapılmasına $$ mıştı, İğrenerek geriye doğr” çekildi. Tükürüğü ağzında toP lanıyor, paravanı o tekmeleyiP bu tükürüğü orad. rin yüz” lerine savurmak için yüreğinde | dayanılmaz bir istek duyuyor” du. Aradan gene Ahmet Nebik pek uzun gelen bir zaman g©$ ti. Sonra, boşalan tuvalet od , sının kapısı tekrar açıldı. (Devamı var)