İ Asrın umdesi “Miliyet” tir, 17 EYLÜL 1931 . IDAREHANE — Ankara cadde- İs Noz 100 Telgraf mdreniı Milliyet, * ralafam smmasilerm AE 24511 — 24312 — 24318 ABONE ÜCRETLERİ G Türkiye için Hariç için 2 ğı «00 kreş 800 kreş Gi 70, 1400 U ,# 1400 2 , Gelen evrak geri verilmez Insanlar Tava pek iyi olacağı benzi- yordu. Güneş yükselmiş, mas mavi denizin üstüne ışıktan bir halı seriyordu. Eteklerini küçük, yorgun dalgaların yaladığı kırmızı bir kayanın üstünde nasılsa bitmiş giçekli bir mimozanın gölge sinde doktor Bonfatig ve Olive Müddeti geçen munhalar 10 kuruş | limonatalarını yudum yudum için müdiriyete müracaat edilir. tur. Gazete ve matbaaya sit işler | boşaltıyorlardı. Olive, doktorun hoşuna git- Gazetemiz ilânlarm mes'uliyetini | sin diye mevzuu doktorluk ba- Anket açmak Avrupadan bize gelen boş ve nafile şeyler arasında anketi u- nutmamalıyız.. Bence anket ga) zetecilerin ilmi, fenni, içtimai dedikodu yapabilmelerine im- Eskiden çok rağbette idi. Şim- di Avrupada o kadar gözde de- gil... , Lâkin bizde hâlâ eseri » satışı takviye için şırmga gibi kullanılır bir devadır... | Bence bir iş hakkmda anket in pencere açmak, ağzını yraza açmak arasında fark Yola Her üçünden de alaca- © ğumız havadır. Havanın da ne işe yaradığı malüm.... Haydarpaşa köprüsü Derler ke Haydarpa- vayeti işidiyorum. Şüphe et- miyorum ki; Benim çocuğum olsaydı oda otuz sene sonra aynı sözleri tekrar ederdi. Yal. 4 mız dünkü gazetelerde bir ha- , ber okudum. Belediye bu sene bu köprü için bütçeye tahsisat « koymamış... Lâkin geçen iki se | » meden birikmiş 120,000 lira varmış, onunla köprüye başla- yormuş. Bu sösü belediye erki nından birinden işitseydim: — Allah aşkına lâtifeyi bı- rak ta ciddi konuşalım! der- dim... Söz aramızda belediyenin ı köprüden yana pek talii yok- © tur. Hâl& Gezi köprüsü ihale i edilemedi. Hatırlar mısmız, bu | dört kişi alabilir ya! buna da ; köprünün plânı Avrupadan ge- . İirken zayi olduydu. Bir kere de Ticaret odasından bir grup Karaköy köprüsüne garaz ol- muşlar, vücudünü kaldırmaya karar vermişlerdi... Ya köprü parasının hikây. Onu hiç açmayalım.. Hulâsa köprü bah sinde tam bir vuzuh peyda ede miyorum. Eskiden beri işittiği İ Süheylâ Hanım kocasının bu fikrini haracetle alkışladı: © — Çok iyi olur. Hem bize öde Hanrmefendinin sıhhat ha- berini getirirsin.. i Fuat Sami Bey büyük bir nezaketle herkese veda etti. Ahmet Nebilin elini sektı; | — Teşerrüf ettim, Beyefen © di, inşallah tekrar görüşürüz. Dedi. Sonra Mukbil Nedim le birlikte çıktılar. İÇ Onlar çıkar çıkmaz Sühey- lâ Hanım, hemen gramofona İ bir plâk koydu. k — Hadi sizinle bir çarlis- ton oynıyalım, Nebil Bey. | Ahmet Nebil, © kavalyeli davete atılan bu damla bir likte bacaklarını çarpıta çar- © pıta oynuyordu. Mebruke ia iyet'in Edebi Romanı BAŞI DÖNÜKLER hislerine temas ettiriyor ve bu bahislerde cehaletinin verdiği bütün salâhiyetle, gülümsiye- rek diyordu ki: — Zamani kadimden beri tıbbı ilmi yerinde bir karar bu- lunuyor. Halbuki ilmi cerrahi büyük hatveler attı. Cerrahi üstatlar; son maharet kesbettiler, Yine öyle iken be- şeriyet bundan ne fayda elde etti? Sorarım size! Hiç! Doktor Bonfatig itiraz et- mek istedi: — Affedersiniz mönşer 'am- a... Olive sözünü kesti: — Evet, üstatlar biribirleri- ni tutuyorlar, Ben diyorum ki âlemi cerrahiyede husule ge- len bu terakki, sırf bizim zara- rımıza bu üstatların bir nevi eğ lencesi oldu. Sanki bir dolap açar gibi insan karnı açıyorlar. Neye? İçeride ne var diye gö- receklermiş te ondan.. Çok de fa bıçaklarını içeride unutu- yorlar. Haydi bakalım tekrar —— —— necek olanın vasfıdır. 10 kuruşa binilemez!. Olur yal on kuruşa adam ta- şıyorlarmış... Lâkin belediye | menetmiş.. Çünkü bu ucuzluk ne taksi, ne de otobüs talimat- namesine oyuyormüş... İyi am ma ey efendim. Bu bizim ke- selere uyuyor. Onu ne yapa- lum? Ben bu yasağı işidince bazı şeyler öğrenmek istedim, fakat daha öğrenemedim: 1 — Bir şoför, saatin gös- terdiğinden eksik para alabilir ya? Buna kimse hayır diyemez. Çünkü saatin gösterdiği para müşterinin vermeğe mecbur ol duğu mikdardır. Şoförün alma ğa mecbur olduğu değil.. Daha fazlasını isteyemez, lâkin daha eksiğini alır... Vâkıa yeni man- tık cereyanını takip etmedim amma bu da pek mantıkidir... 2 — Bir otomobil müsait ise diyecek yok! 3 — Bir arabaya binenlerin mutlaka biribirinin akraba ve ya ahbabı olması lâzımdır diye bir nizam var mıdır? Ben böyle bir şey bilmiyorum ve olamaz. O halde ben arabama dört a- dam alır ve bunlardan kırk ku- İşte aağayntmadağını cihet but. FELEK İbrahim Necmi Ferit Necdet Beyle dansa kalk mışlardı. Nihat İlhami Bey, oturanlara: — Hadi biz de bir poker ya palm! Dedi. Reşit ve Cevat Bey ler itizar ettiler. Onlar salo- ime re zeri kendi ara- larında bir mesele konuşuyo: lardı. Yazıcı oZade İzmi, Şeyda Kâmil Beyle hazırdı lar. Fakat bir dördüncü lâzım dı. Nihat İlhami Bey, birden | çevirdiler, arkamdan | kestiler, | dan kestiler. Parşömen gibi vü rınızı rica ederim. Burada ka- valyelere yetecek kadar dam poker yapacak olanları niden işleterek Ahmet Nebilin MİLLİYET böyledir —Pransrsçadan— açıyorlar, bu sefer gözlükleri. ni unutuyorlar. Haydi bakalım bir defa açıyorlar. Bu defa da | kol düğmelerini unutuyorlar. Bune? Böyle eğlence olur mu? az mübalağa ediyorsunuz zan- ederim — Hiç te mübalâğa etmiyo- | rum. Hattâ isbat ederim. Ço- cuktum,.. fakat işte şöyle de serpilmiş boyum vardır. Ben- den dört yaş büyük, lâkin boyu benden çok küçük (kardeşimle | şapka yarışına çıkardık. Kim | şapkayı daha yükseğe atacak? | Ben hepsini de bastırırım. Şap ka havada iken de, tabancamı | çeker, “pan!,, kurşunla şaplea- yı delerdim. Bir gün gene böy- İe şapkayı fırlatmıştım. Tam | ateş edeceğim sırada, boyu çe neme bile yetişmeyen karde- şim ayağıma dolandı. Kurşun | şapkayı deleceğine ağzıma gir Bağırdım düştüm. Kendimi | kaybetmeden bayılmıştım. Be- yahut birmide açıp dikmek için bekleyen cerrahlar, derhal be. smmm Bügün İ yaz gömleklerini giydiler, ka- uçuk eldivenlerini taktılar ve bana hiç bir şey sormadan bi- çaklarını karnıma ( soktular, Ha babam kestiler. Sağda bir şey bulamadı, solu kesti. Bir şey bulamadı, aşağısını kesti, kolumdan kestiler, bacağım- cudümde bütün bu yırtıkların hiç te hoşuma gitmediğini ta- avvur edebilirsiniz. Fakat bo- İ yana kesiyorlardı. Bir tek söz söylemeğe vakit bırakmıyorlar dı ki.. Nihayet canları sıkılmış bir halde durdular, o zaman, gayet hürmetkârane bir lisan- Ja kendilerine dedim ki : — Cerrah efendi, vücudüm de neden bu kadar delik açtığı nızı sorabilir miyim? Sonra ha va cereyanlarından bana nezle yakalattıracaksınız . Ne dese beğenirsiniz : — Yavrum, kurşunu arayo- rum, Fakat bulamadım, den mez mi? Halbuki kurşunu ben hastaneye giderken, diş kovu- ğumun içinden çıkardım, Nasıl sa kurşun (o gitmiş, o kovuğa sı . O zaman dedim ki : — Cerrah efendi, beyhude yoruldunuz. Niçin evvelâ bana sormadınız. Kurşun cebimde! Tabii cerrah efendi, bu sö. | adı zümden sonra vücudümü kal- bura çevirdiğine mahcup oldu. Siz ki doktorsunuz. Cerrah &- fendinin bu hareketine hak ve rebilir misiniz ? Doktor dedi ki : — Meslekdaşımın memnu niyet göstermediğini anlıyo- rum. Çünkü iz, size ait olma- yan bir işe karışmışsnız, Kur- şunu bizzat siz çıkarmışamız. Halbuki cerraha ne diye götürdüler? Kurşunu o çıkar- yok. Binaenaleyh içerde bir dans- tan feragate davet ederim. Dedi. Kemal Reha ve Fe- rit Necdet Beyler pokere ay- rıldılar. Süheylâ Hanım, poker ma sasını bazırlatmak için içeri- ye yürüdü. O zaman Semiha Nazmi Hanım, gramofonu ye kollarına atıldı, Nevzat Sürey ya da Mebruke Numan Hanr- mı yakaladı . Dans arasında Semiha Naz mi Hanım Ahmet Nebille ko- nuşmağa da başlamıştı : — Bilmezsiniz, bu gece ne kadar sıkıldım, Nebil Beyi Bu PERŞEMBE o 17 EYLUL 1931 ERA SİNEMASINDA Almanyanın birinei komik komediyeni SİEGFRİED ARNO ile JENNY Judo BELKİ. ..BU GECE (Heute Haçht... Evemtueli) Tamamen Almanca sözlü ve şarklilr son kotedilerinde te- SİNEMASI Bu hafta (UF A) nm birin- €i İleni ve fenni Frarsızça söz 18 Filmini iee ettiğini ebeveyin ile mektep müdür ve muallim- lerinin enzarı rtlama arzeyler. Yarınki Cuma saat 10 3/4 da tenzilâtiı matine, Bugün Yeni şekil ELH EE ALİN de Soldan sağa 1 — Birlik (7) Adet (3). SİHİRBAZ 2 — İşe yaramış olmak (8). Tamamen Fransızça sözlü ve Lezzet (3). renkli film. PARAMOUNT i- 3 — Bayat değil (4). Hücre (3). mi ve fenni gazete ve film. Beygir (2). 4 — Köpek (2). Pİ (2). İstikbal (3). 5 — Şayla (7). 6 — Bir hastalık (4). 7 — Edat (2). Atılgan (4). 8 — Nota (2). Boyaz (2). — Denizaltı gemisi (11). 0—..... Yarınki Cuma saat 10 3/4 da tenzilâtir matine. MELEK LİLİAN HARVEY ve WİLLX FRİTSCH gibi id mahbup yıldız Kitty Kellermann 11 — Özlemek (7). Bağışlama Davası ©. filmini san'atkârıme ve dahiya- N : Yukardan aşağı İâveten; PARAMOUNT ses 1 — Ayrılık (2). 2 — Mübadele (5). Yükseltmek li ve sözlü halihazır dünya ha Yangın Hayat Nakiye Kaza Otomobil ANADOLU SİGORT ŞİRKETİ Türkiye İş Bankası tarafından teşkil ve Adres Telefon: 4üncü Vakıf Han | Ist. 531 Elektrik ve Havagazını (İstanbul ve Anadolu) cihetinde sanayide kullanan müşterilere ilân 1-9-31 den itibaren tatbik edilecek olan Havaga2! ve Elektrikten yüzde 5 istihlâk vergisi hakkımdaki ni kanun ahkâmı, sınai müessesatın bu vergiden müs olduğunu tasrih eylemektedir. Keyfiyet muhterem müşterilere beyan olunur. | Bu muafiyetten istifade etmek arzusunda * buluna müessesatın mahalli en yüksek maliye (o tüakamma bit iu istida ile müracaat ederek muafiyet tasdiknamesi istili fi sal etmeleri ve bunu bilâ teahhur şirkete tevdi eyleme" leri icap eder, İşbu muamelenin vakit kaybedilmeksizin yapılma sı sınai müşterilerin menfaati iktizasındaridır. Yüksek Mühendis mek: tebi kaydü- kabul muamelesi Kayıt muamelesinin hitamı olan 24 Eylül 931 Per şembe günü akşamına kadar mektebe kaydü kabul kadrosuna göre almacak leyli talebe miktarmı te Çikan olan ikale kak 0 Fİ 931 pazartesi günü sabah saat (9) da icra edileceği cihetle alâkadaranın mezkür gün ve saatte Gümüşsu” yunda kâin mektepte hazır bulunmaları lüzumu ( ilân vadisleri. sın diye değil mi ? — Evet, doktor değil misi- niz? Siz de öyle düşünürsünüz. — Eh, şimdi ne şikâyetiniz var? Mamallah turup gibi sağ lamsınız. — Öyle le amıma, bu neviden ameliyat hatırıma geldikçe, i- çim ürperiyor. Bence fen, tıp- ta ve ilmi cerrahide ebedi haya tı temim-ettiği zamandır ki, in saniyete hizmet etmiş olacak- tır. Doktor bir yudum daha li- monata içti : — Ebedi hayat m? o Dedi. Hah, hah, hah! Lâkin ben dok tor Bonfatig mümkün olduğu kadar çok yaşamanın çaresini buldum , Olive'in gözleri merakla par — Allah Allah, bu çare ne- dir? Diye sordu . — Çok basit! Varis diye ta- lisiz bir adam bülmak.. Olive bu defa kendisile a- lay edildiğine zahip (oldu ve hiddetle yerinden Kalktı ve doktoru bırakıp gitti. Bonfatig düşündü: — Allah Allah, bu insanar, başkalarmın lâtifelerine hiç te tahammül edemiyorlar . (3). 3 — Yüksek perde (3). Birler (4. 4 — Fikir (3), Baston (3). $ — FE (2). Edat (2). 6 — Musikili tiyatro (5). 7 — Kemik (5). Yemek konan kap (5). ! Su taşıyan (4). Köpek (2). Beyaz (2). Ni-! da (2). 10 — Yazacak şey (4). Edat (2) 11 — ittifak (7). Kaldırmak (3). MEVLİDİ NEBEVİ Merhum Kabzimal “ Hüseyin Be- yin kerimesi ve Tüccandan Ali Hü- Beyin ve Hayrettin Hüseyin Bey- lerin hemşireleri ve Sanayi ve Maa din Bankasından Hüseyin Zeki Be- yin zevcesi Nadide Hanımefendinin ruhuma ithafen 18 Eylül 931 Cuma günü Anadoluhisermda | kâin Kü- çük Su camii şerifinde salatı edayı müteakip Hafız Kemal Bey tarafın dan mevlidi nebevi kıraat edilece- dinden ihvanı dinin teşrifleri rica olunur. — Bu Akşam — Şehzadebaşmda Millet Ti- yatrosunda Komik Şehir Şev- ki B. temsillerile Garp Yıldızı m.Anastas baleHleyyeti tarafın dan Büyük müsamere Birinci oyun, sinema 2 cinai dram Ko- medi 4 perde Cani Kadn Ya- hut intikam, olunur. (2534) Ti HANIMLAR dürlüğü ittisalinde 35 mu- maralı Yavrular Yurduna müracaat İstanbul (o Defterdarlı- Kiralık odalı dükkân: No. 3509/369, Tophane — Kışla altı, Senelik kirası 190 lira, kirala- mak açık arttırma 27 Eylül 931 pazar günü saat 15 te Def- terdarlıkta (M-143) (2244) İstanbul ( Defterdarlı- ğından: Kiralık odalı dükkân.: No. 361/371, Tophane kışla altı, senelik kirası 180 lira, Kirala- mak açık arttırma 27 Eylül 931 pazar günü saat 15 te Def- terdarlıkta. (M-142) (| (2245) ZAYİ — Göztepede Beşinci ilk mektepten aldığım şahadetnameFey ziâtiye devamın esnasında mektep- te vukubulan harikte yanmıştır. 149 No. Mediha Rüştü | MUZAYEDE İLE SATIŞ 1931 Eylülün 18 inci Cuma günü sabah saat 10 da Beyoğlunda İsti“ | | klâl caddesinde Parmakkapu ista” “İİ syonunda FERİT BEY apartıma" j 3m 3 üncü katında mevcut ve mâr İ cuf bir aileye ait müreyen eşyalaf müzayede suretile satılağaktır. Sör” model ve gayet zarif 9 parçadan mü sekkep yemek odâ takımı, yüzleri | moket kadife kaplı 7 parçadan ibâ vet son model pomye kanape takrmi” | 18 parçadan mürekkep Viyane usu- | lu komple bir silen, göl kaplama seri Pegof divan, etajer ve sanda yalar, gri kaplama 7 parçadan iba- ret müzeyen yatak oda takımı, po” mye kanape ve koltuklar, gayet ne” fis arabesk salon takımı, sedefli ta“ bureler, 84 parçadan ibaret gayet tal kadeh taktmları, çay takımı, var | zolar, asri elektrik avizeler, Pegof fileler ve ipekli perdeler, gayet kıy imetdar bir abajur, Kolumbia markt k plaklarile mükemmel * gramofot ve sair eşyalar, Ulbrich markalı ne fia bir alman Piznösu, Anadolu vi Acem halıları ve Secadeleri ve ki Timleri. Pey sürenlerden 100 de ” teminat alsnrr. ZAYİ — 1925 senesinde Beyoğlu Beşinci mektepden aldığım tasdik nâmemi kaybettim. Yenisini alacâr ğımdan eskisinin hükmü yoktur. Mehmet Azi£ Bey yerini ona - verecek. Siz Mukbil Nedim Beyi nasıl bul. dunuz ? — Bilmem ne diyeyim, ha- nımefendi? Bu işe bir türlü a- kıl erdiremedim. — Hangi işe? — Bunlar, karı koca, nasıl oldu da barıştılar ? — Ha! İlâhi çocuk! Nasıl olacak? Basbaya! — Canım, geçen akşam Muhteşem Hanımefendinin a- partımanmda. . — Reşit Beyin hikâyesini söylüyorsunuz. Fakat bir şeyi var: Mukbil Nedim Beyin bu- gün bütün kazancı o ayda yüz yirmi lisâyı geçmez. Be bu debdebeyi hep. Süheylânm iratları idare eder. | Gabe satabilir. — Demek bunun için.. — Öyleya | Ahmet Nebilin dizleri tit- sunu şaşırıyor: sin ki bu aralık plâk bitti, Se- miba Nazmi Hanım, Ahmet Nebilin koluna girerek : — Biraz hava alalım! era balkona doğru yürü- Gök yüzü yıldızlarla süs- lüydü. İleride Yıldız tepesi gö sünüyordu: İçinin haraereti ile | ısınmış vücutler burada serin | bir rüzgârla okşanmaktan zevk | duyuyordu Ahmet Nebil sordu: — Kuzum hanımefendi, şu halde Mukbil Nedim Bey para bire gramofona doğru yürü- dü. pokerin çıktığma bir taraftan memnun oluyorum, Çünkü Ni- hat İlhami pokeri pek sever. Şimdi oyundan başını kaldıra- mıyacaktır, — Lâkin Mukbil Nedim Bey pe ona da bir oyun bulma Oyunculı lar. Nihat İlhami Bey bir ba- tip tavrile: — Ey? — Esi ne olacak? Para bu... hatırı için bile bile bu vaziyeti kabul etti ? bun yalan olduğu temin ettik. Nihat İlhami Beyin apartıma- na igrmesi Süheylâ için değil, iki kat yukarıda oturan bir mü sevi ailesinin Madaması ( için olduğunu söyledik. (Doktor Lütfi de zarla zorla aldandığı- nı itiraf etti. — Böylece... — Böylece zaten bu ayrı- lığm o neticelerinden korkan Mukbil Nedim Bey de hata et- tiğini anlamış oldu . — Demek Fuat Sami Bey de bu oyuna girdi ? — Hayır Fuat Sami Beye Süheylâyı ben gönderdim. O, yalvardı, yakardı, aile namusu nu kurtarmak için müdahalesi ni rica etti, Mukbil Nedim Fu- at Sami Beye Allaha inanır gi- bi inanır. Onun nasihatini ü- zerine bizlerle görüşmeyi ka- Mukbil Nedim Süheylâyı bo- Semiha Nazmi Hanım tek- rsa Süheylâya bir şey olmaz. | lifsizce Ahmet Nebilin sırtmı ei ayda en aşağı üç dört | okşadı : yüz lira iradı var. Fakat Muk- bil Nedim, ayda yüz, yüz yir- mi lira ile makine bir apartı- iin bul etti. — Sonra nasıl oldu ? — Doktor Lütfiyi. kendim buldum. Bu yolda devam ei ye bir mektup yüzl kendi ve ziyeti ne olacağını düşünmesi” ni söyledim . — Atıf Cemşit Beye mi ? — Öyle ya! Doktor Lütfi Be yin karısın âşıkı — olduğunu bildirsek.. — Hanımefendi, © Doktor Lütfi Bey Neriman Cemşit Ha namim,.. — Aşıkadir. Bunu bilmiyor mıydınız? — Yoook! Semiha Nazmi Hanım, bir daha Ahmet Nebilin sırtını ok şadı: — Vah vah! Siz de bu muhi ti hiç tanımıyormuşunuz yal Bir gün bana hususi olarak ge lin de size uzun uzadıya anla” tayım. Şimdi üşümeğe başla" dım. Hadi içeriye gidelim de sizinle bir tango yapalım » Dedi . ları kendisine kapanacağını i- anlattım. Atıf Cemşit Be Devamı var) güzel sufrâ takımı, bakara ve kris “|