bir ame- tı müteakıp pritonitten ve- eden Pola Negri 1895 sene i kânunuevvelinin 3li nde, Le histanda Varşova ( civarında Lipno'da doğmuştu. Babası Yeorge Chaulupez aslan Macar İ. Anası Eleonore Kielsezevs- *a bir nahiye hâkiminin kızı Ti idi, Apollonin Chaulupez (Pola hin asıl ismi) Varşovada tiyatro balet mekt ?amandır ki, ken. e Negri i6 Mini verdi. Bunun da | sebebi | da Negri isminde bir İtalyan | Mirinin Leh'çeye tercüme © | “dilmiş şiirlerini son derece be /ehmiş olması idi beş yaşı terdiği kabiliyet ve bal hakkında iyi tahminlere “l açarken, genç Pola bir ka: rkadaşı ile birlikte Varşovada Mil Cendrillon seyretmeğe gitmişti. şaman dram san'atına karşı ağle bir incizi , fakat ba eği ilmağa karar verdi. O günden İtibaren & İvedi ai e rihte ayda yi kazanıyordu. Bu temsillerden veya muvaffakiyet birden bi Nİ temmuz 1913 de Pola li Varşova milli di vi tosunda sosyeter sıfatile e İler veriyordu. Burada 2- bir muvaffakıyetle mühim Vr yarattı , i 'mümi harp başlayınca, ha e harbiye artisttin. haya ti, A büyük bir boşluk 1, VE bu, mütarekeye kadar böy toy, am etti. Mütarekeden | d, © tiyatro hayatı Varşova- İk ivaz yavaş canlanınca, Po | «| peri tekrar sahneye geldi. W , Sia Negri ilk filmini 1915 fan prmiştir .Sinema, yeni do | Ye apir san'at halinde, Pol “Aş kadar ediyordu. Kendisi Yar. VE ihtiras, isimli bir se- iş yo hazırlamıştı. Bu senaryo fi, aslıca rolü kendisi alarak, * çevirdi. Bir aylık mesai- Wi, p*onra film ikmal edil Poj yat kuvvetsiz olduğu için İve,, v4 filmi yüz küsür ruble- bu gatti. Halbuki satın alan zat Çüy nden spice para kazandı. tiği film bütün kusurl Rig», muvaffakıyet kazan- tol» Bilhassa filmde, başlıca İ tak, teşkil eden © “Salomenin yi? Vardı ki; çok hoşa git Mg 18 da, bilâhare Nevyork- Nüg, .Stro Politen operasının ind olan Richard Ordinsky i ziyaret etmişti. Bu za yar Alman sahne vi Yordu 9g Reinkord gi ehir Polayı Pola Negri len & e Berline davet ediyorlardı. ”“Pola kabul etti ve 1917 kâ- nunuevvelinin onunda Berlin- de Kyamoranplala de, se bir vaffakryetle temsillere baş- iadı. agi Ufa film stod- yolarında da bir angajman al- dı. 1917 mayısta Almanca çe- virdiği ilk film “Polonez dansö zü,, dür. Fakat bu film hiç mu vaffakyet kazanmadı. Bunun ü zerine Pola kendi sahne vazımı kendi intihap edeceğini söyle- di ve o zaman Max Reinhard tronide alelâde bir aktör olan Ernest . Lubitseh'i i nun idaresinde filmini çeviri “Mumyanın gözleri, : ondan sonra da üçüncüsünü: o “Sarı pasaport, .. Bu son film müthiş bir muvaffakıyet kazandı. Taakup eden üç sene zarfım- da Hollyvood'da ve Paramunt tan angajman aldığı tarihe ka- der, Pola Negri hep Lubitsch' in idaresi altnıda film çevirdi. 918 de Emile Yannigs ve Harry Liedtke | ile birlikte “La Dubarry,, yi ,ondan sonra da Ladam inilir Karmen umru'yu çevirdi. 1918 nihayetinde Pola bir kaç ay içinVarşovaya döndü. Orada Kont Dombski ile tanıştı ve ev | uharrir ve şairdi. Gayet his- lendiler. Bu izdivaç uzun sü“ medi ve on sekiz ay sonra ay- ği 919 da Berline la Negri 1 a Berlin. dönerek, gene Lubetebvin idare si altında iki modern film vü- cude getirdi » 1923 te Pola Negriyi Holly yood'da ie Paramunt, isttinin — “ yı, ve Soanbanı, ismindeki ar in Amerikada kazandığı mu- Si aker dolayı kendisini angaje etmişti. aid k defa olarak Georg Fitzmi ice'in idaresin- “Bella Dona” yı çevirdi. dan sonra da İspanyol rakka- si,, nil 5 1924 Paramunt Ernest Lu- biteh'i da angaje etti ve onun idaresinde Pole “Memnu cen- cet,, filmini gecirdi. 1925 ten 1039 « kadar Pola Negri Para munt hesabıma sıra le şu Se leri çevirdi: “Yara, Sehhar dın, Gece giçeği, Mon Ma Bataklık çiçeği, Ab, bu Me - ler!, Kraliçe, İyi ve kötü, Ya- 0 eler, Ak- örgü, İtiraf, Üç mi ş ek Moskovadaki mi) Pola Negrinin mukavelesi sesli film Amerikada yavaş ya vaş kendisini göstermeğe bat” ladığı zaman nihayet buluyor” e İngilizceyi fena konuş voğm bale muka sb inde, ne Paramunt, ne de Foks mukavelesini tecdit etme diler. Bir seneden beri Pola Nez Bu cumartesi günü İngiltere de Wight adası ile Soteampe- ton ve Portesmot arasında Spi- #head koyunda, son defa olmak üzere meşhur Schneider kupa- sı müsabakaları yapılması lâ- zım geliyordu. Bu mürabakayı 1912 de Fransız Aero - Club'üne men- sup Jague Schneider isminde bir zat tesis etmişti. 1929 da bu müsabakayı kaza- nan İngilterenin bu cumartesi günü de kazanacağına şüphe etmemelidir. Bu suretle de ku- panm son müsabakası yapılmış olacaktır. 1913 de ilk müsabaka Mona İ ko'da yapılmıştı ve müsabakayı saatte vasati 75 kilometre sür- etle Prevost isminde bir Fran- sız kazanmıştı Aynı tayyareci aynı senenin haziranmda saat- te 180, eylülde 192 kilometre yapmağa muvaffak olmuştu. 1914 te müsabaka gene Mo- nakoda yapıldı ve Hovard Pi- tayyaresile saatte 240 kilomet re katederek kupayı kazandı. « riGürcü prensi M. Divani ile ev li olduğu için, kocasile birlikte Avrupaya döndü. Bir müddet iki sene evvel annesi için satm aldığı şatoda istirahat etti. On sonra “Kraliçenin gerdan- , filmini çevirmek © üzere bir fYansz firmasile müzakera- ta girişti. Fakat son dakikada İ de tamamile göstermiştir. rolünü başkasma vererek, bir İngiliz firması ile mukavele ak tetti ve yeni bir film çevirdi . M. Divani'den ayrıldıktan sonra, Londrada bir haylı otur du ve ingilizcesini ( düzeltti. Hattâ ölümünden çok az evvel Londrada oynadığı sekeçlerde çok muvaffakıyet kazandı. Pola Negri, bilâ şüphe be- yaz perdenin büyük ve muvaf- | fakıyetli şöbretlerinden biri ol muştur. Bu kıymetini filmlerin Pola Negri, yüksek bir ar- tist olmakla beraber, iyi de bir li ve derin şiirlerinden mürek- kep bir mecmuai eşarı ve bir de düşüncelerini topladığı bir ki- tabı vardır. Meçhul şarkıcı Meçhul şarkıcının kim oldu ğunu herkes bilir!... Önce, bu, Tourjensky'ni ikmal bir filmin ismidir. Ve senaryo- da, Radiyoda binlerce meçhul samiin için teganni eden bu es rarengiz artisttin kendisi de fih herkes bunun, bu filmin yıl dızı meşhur tenor Luicien Mu Hakikat olsa o kadar güzel olmayacak derecede san'atkâ- Tane konmuş bir sakal ve bı: | yık, Lucien Muratore'un çehre | sini tamamen (değiştirmiştir. Riga'nın küçük bir - sokağını, irae eden dekor çinde mütevah hiş bir neş'e ile Jim Gerald'ın kolunda yürümektedir. Meş- hur tenor esrarengiz bir facia | esnasında müfekkiresini ve bü | tün hatıratı maziyesini kaybet | miş olup Jim Gerald ona hatı | ratını iadeye uğraşmaktadır. Riganın büyük tiyatrosunda “Mim Butterfly,, oynandığını i | lân eden bir affiş onun müfek- kiresinde bir ziya uyandırmak- tadır . Marion Daviess'in geliri NEVYORK, 11 A.A, — Sinema yıldızlarından Marion Davies gelir vergisi dolayısile Amerika hüküme- & ile arasında çıkan ihtilâfı 25 bin dolar tediye etmek suretile hallet- 1927 ve | seton isminde bir İngiliz deniz | senkeneereeasseeeeesüsemeşseeeeeeeeeemea Belçikalılar güzellik kraliçesini seçtiler ettiği / fi meçhul kalmaktadır. Maama- | | râtore olduğunu bilmektedir. | | ———. | 1919 da Bouremouth'ta fena bir havada yapılan aynı. mü | bakayı münakaşalı olmak üze- İ ve, Janello isminde bir İtalyan kazandı. 1920 de, Venedikte İtalyalr Bologna galip geldi. 1921 de galibiyet gene İtalyada kaldı. 1922 de İngiliz Biard kupayı aldı. Fakat her sene sür'at gittik- çe başdöndürücü bir hız alıyor du. 1923 te Amerika da kupa- ştirak etti ve'mülâzim Rit- tenhonse saatte 285 kilometre atle kupanın şerefini Ame- ya götürdü. Ertesi sene müsabakaya işti rak edecek İtalyan ve İngiliz tayyareleri hazırlanamadığı i- çin, müsabaka yapılmadı ve Amerika bu şerefi muhafaza et ti. Keza 1925 te Baltimore'da yapılan müsabakada Amerikalı mülâzim Doolittle saatte 350 kilometre ile kupayı aldı ve A- merikanın şerefini muhafaza et ti 1926 da İtalya kupayı Ame- rikadan aldı, 1927de kupayı İngiltere İtalyadan aldı. Galip ril 5 plân olunmuştur. iğ Bazı otlar vardr ki, etle ta. ayyüş ederler. Bunlardan bazı ları da yaşadığımız mtedil ik. limlerde vardır. Fakat Icısmı azamı Afrika ve Amerika or. manlarında bulunur . * En belli o başlı olanlarının yapraklarında sayısız kıllar var dır. Bu kılların ucunda şeffaf bir damla mayi görünür. Bir bö çek veya sinek yaprağın üzeri ne kondu mu, kıllar birden bire sıkışır, böceği veya sineği hap seder. Sonra yaprak yavaş ya- vaş kendi üzerine kıvrılıp kapa nır. Bu suretle hapsedilen hay- vancık kıllar damlaları içinde boğulur. Bu mayi o zaman ha- aniştir. mız halinde sineğin vücudünü Schneider kupasını kim alacak? Cumartesi günü yapılması lâzım gelen müsabakada saatte 600kilometrenin geçilmesineintizar ediliyord GE Müsabakaya iştirak için yaplırılan tayyareler Webster Venedikte saatte” 453 kilometre yapmıştı. O sene ku- panin her iki senede bir yapıl- masına karar verilmişti. 1929 da, müsabaka, bu sene nin müsabakası yapılacak olan Sotent'te yapılmıştı ve İngiliz mü ne ölmüştür) saatte528kilomet re 8867 metre ile kupayı İngiliz lerden bırakmadı. Bu tayyare- ci müsabakada katedilmesi icap eden 350 kilometreyi 39 dal ka ve 42 saniyede katetmi Bu sene 600 kilometreyi lemek lâzımdır. Artık sür'ate o kadar alışıyoruz ki, | dan bir saattte Vana gi! söyleyenlere hayret etmeyece- giz. Hava müsait değil LONDRA, 12 (A.A.) Schneider kupası için yapıla- cak olan müsabakanın Ohava şeraitinin gayri müsait olmasın dan dolayı bugün icrasınm pek az muhtemel olduğu o resmen bildirilmişti aka kat'i surette tehir edilmiş değildir. e Yarın yapılması ihtimal dahilindedir. easererersesseseasesemsessesee Yeni sene güzellik kraliçalığı için muhtelif memleketlerde intihaplara başlamıştır. Yukarki resim 1931 kraliçalığı için, Belçikarın 9 eyaletinden seçilmiş güzelleri göstermektedir, 5 Eylölde Anvers'teki Magic Palace'ta yapılan ikinci müsabe- kada bu 9 güzelin arasından bir tanesi seçilmiş ve Mis Belçika yavaş yavaş tahrip ede ede hâl ve masteder. Bu suretle yap- rak sineği yemiş olur . Daha doğrusu şudur ki, eğer yaprağnı üzerine küçük bir taş parçası konursa, ayni hâdise vu kua gelmez. Yani kıllar sıkış- maz ve yaprak kıvrılmaz. San- ki yaprak konan © şeyin kibili olmadığını — biliyormuş 'Akilüllâhim,, denilen © bu nebatatım başka cinsleri de var dır ki bunların yaprakları huni ye benzer. Bu huninin dibinde gece şebnemlerinden veya yağ murlardan hâsıl olmuş su biri- kintisi vardr. Huninin üst kıs- mında da küçük ( hayvanların çok sevdikleri bir koku vardır. Bu kokuya aldanan sinekler ve böcekler derhal soluğu huninin dibindeki suyun içinde alır ve orada boğulur. Nebat o zaman gene hamızlı bir su hâsıl eder ve bu su hayvancığın vücudü. nü ede ede eritir , Şişenin mantarı Bir şisenin mantarını tirbü şonsuz açmak isterseniz, bir kolayı vardır. Duvara bir hav lu koyunuz ve bu şişenin dibi ni kırılmayacak şekil, avlu. ya vurunuz. Şişenin ö ucun dan martar fırlar. Havluyu ky maktan maksat müsağemenin | tesirini azaltmak içindir. Bakınız, bu hâdise niçin köy im Weghora (geçer se, | Ti de Hippopotam denilen su | kurşunları bile bu kalım deriyi Şu hayvanda hiç zekâ Afrika'nın belli başlı ve şa- yanı dikkat hayvanlarından bi aygırlarıdır. Dört metre boyu vardır. Hiç bir tüyü olmayan derisi koyu kurşuni renktedir. Fakat o kadar kalındır ki, de- ğil zencilerin okları insanların zor deler. Bütün kafası sanki çeneden ibarettir. Bu çene haricinde ka- fası vücudüne nazaran çok kü: » Büyük kafada da kü- ir beyin vardır. Belki o- içindir ki Hippopotam yer yüzünde mevcut hayvanların en ahmağıdır. Hakikatte zekâ- ya da hiç ihtiyacı yoktur. Çün kü korkacak nesi var? Zekâ, tir. Nice hayvanlar vardır ki, kendilerini ancak o zekâlarınm yardımı ile müdafaa (ederler. Halbuki bu iri hayvan zekâsm dan ziyade kuvvetine güvenir. Sıra sıra sağlam dişleri olan çe leri ve sinirleri öy r ki, (Obir zenciyi veya kayığın yakaladığı gibi, ikiye bölüverir. Sonra kendileri ne yiyecek bulmak için, öyle hesaplı girişmeğe de ihtiyaçla- rı yoktur. Göllerin ve nehirle- rin kenarlarındaki mebzül ot- larile geçinirler. Düşman ola- rak, yer yüzünde korkacakları yegâne mahlük insanlardır. Fakat burada da budalalklarını gösterirler, en basit tuzağa ya kalanırlar. Kısa bcaklarının üzerinde ağır ağır ve adeta güçlükle yü rürler. Yüyürken de öyle bir korkunun doğurduğu kuvvet- | eseri görüyor musunuz” nefes alışları vardır ki, ta uzak lardan işitilir. Bazan yirmisi otuzu bir araya gelir. O vakit nefeslerini kilometrelerce uzak tan duymak kabildir . Fakat buna mukabil de em salsiz yüzgeçtirler. Memeli hiç bir hayvan onun kadar mükem mel yüzemez. Onun için on beş | metre derinliğinde bir suyun dibinden yürümek işten değil- dir. Ancak on beş, yirmi daki- kada bir suyun üzerine çika- rak, ciğerlerine temiz hava dol durur. Tonlarca sikletine rağ - men, öyle sür'atle (o yüzer ki, kuvvetli kollarla idare edilen bir sandalı geçe bilir, Bir kâşif elinde kilometre ile hesap et- miş, ki bu hayvan saatte 35 ki lometre sür'atle yüze biliyor. Zenciler bunları avlarlar. Çün- kü evvelâ etini severler. Sonra derisinden kalkanlar yaparlar. Bu kalkanlara hiç bir ok işle mez . Sonra dişlerinin de mühim bir ticari kıymeti vardır. Çün- kü bu diş, fil dişinden ince ve zariftir. rlarca bu dişten in sanlar için takma dişler imal edilmiştir . Zenciler Hippopotam avla- mak için, onların en çok dolaş tıklar yerlere çukurlar kaza- rak, bu çukurların üzerini ot- larla örterler. Hayvan bir defa bu çukurun üzerinden geçti mi vücudünün bütün sikleti ile içi ne yuvarlanır ve bir daha ora- dan çıkamaz. Artık zenci aile- si için bir senelik yiyecek çık- i demektir . Eğience Kadehin dibinden geçen para Bir su kadehi alırsınız. Bir beş kuruş nikel £ para, bir de geniş bir mendil.. Fakat bu leneyi tatbik etmek için dö düncü birşey daha lâzımdır ki da beş kuruş böyüklüğünde kestireceğiniz veya bizzat ha- zırlayacağınız cam pal dır. Marifetinizi göstermek için: — Hanımlar, efendiler, diye başlarsınız, şu bardağın içine şu beş kuruşu atacağım ve üze rini mendille kapatacağım. Son ra emrederek beş kuruşu bar dağın dibinden aşağıya düşür- teceğim | Tabii kimse inanmaz. Siz marifeti için cam par çasmı elinizin görünmez bir kıs mında tutar ve haziruna (o beş kuruşu gösterirsiniz Sonra bar dağ üzerini mendille örtersi- niz ve mendilin altından beş kuruşu elinizde tutaraka, cam parçasnı badağın içine bırakır- smız. Cam bardağın içine dü- şünce ses çıkarır ve herkes bar dağa beş kuruşun — atıldğmı zanneder Hatta mendil altın- dan bardağı çalkalayıp, beş ku ruşun hâlâ içinde ( olduğunu ilirsiniz. Sonra men bardağı kaldırırsı- le oluyor? Sişenin dibi duvara vuduğunuz zaman, içindeki ma | yi, kuvvetle şişenin dibine hü- cum edeceği için, içerideki ha- vayı tazyik eder. Bu tazyik e- dilmiş hava, kendisini tazyik eden mayii geçerek tapa tarafı na gider ve tapayı şiddetle dı. şarıya fırlatır. Tıpkı © tüfekte, nız ve emredersiniz : — Bir, ki, üç. Ve elinizde tuttuğunuz beş kuruşu aşağıya bırakırsınız. Beş kuruş yere düşünce hemen bardağı yavaşça masaya koyar ve mendili kaldırırsınız . Kadehin içindeki cam parça «r görünmeyeceği için herkt: beş kuruşun kadehin dibinde nasıl olup ta düştüğüne hayre eder , Yalnız bütün oyun büyül bir mendilin altında oynanacal ter. Hesaplı yumurta İyi bir anne, çocuklarını mü kâfatlandırmak için her birine vermek üzere yumurtalar ha- zırladı. Yalnız verirken büyüğe dedi ki —Bütün yumurtaların yarısı ve bir de yarım yüumurta senin olacak Ortancaya dedi ki : — Büyük kardeşin hakkını aldıktan sonra, geriye yumurtaların yarısı ovebirde yarım yumurta seni Nihayet en küçüğe de, iki bü yük kardeşi paylarını aldıktan sonra, geriye ne kalirsa kendi" hissesi olarak almasını söyledi. Ve ilâve etti: —Fakat yumurtaları kırmadna paylarınızı taksim edeceksiniz. Şimdi sual! Anne ne kadar yumurta ve çocukların hissesi ne kaç yumurta düştü? Halli — Anne, çocuklarına yedi yumurta vermişti. Büyü- ğün hissesine © dört yumurta düştü. (Çünkü birinin yarısı üç buçuk eder ve bir de yarım yu murta, elti.) Ortancanın hisse sine iki yumurta düştü. (Çüm- kü büyük kardeşinden üç yu- murta kalıyordu. Üçünün ya- rısı bir buçuk, bir de yarım yu barut patladığı zaman, hâsıl o lan gazin kurşunu şiddetle dı. şarıya fırlatması #ibi.. murta hakkı © vardı, etti iki) en nihayet geriye bir yumurta