Yunan g0) wi Hükümetimizle Yunanistan nda aktedilen son muahe- j ibihce Yunan tebeasına sik olâkin sahiplerine iadesi sak çsimekte olduğu malüm Bu emlâk evvelce müba- > Verilmiş ve teffiz mua- ata İm t; Yunanistanda ikleri emlâke mukabil al olduklarından, simdi, son “#de mucibince terketmela P edeceğini nazarı dikkate ükümet, bunlara işgal et- mlâki kaç liraya almış- » Mubadillere o mikdar bo "“Tmeğe karar vermişti. Bu e meselâ İstanbulda iki "raya bir ev alan (oveson *t üzerine bu evi terke yur kalan bir mübadile iki vik ve yüzde beş faizle iki alık bono © verilecektir. itibarile mübadilleri hiç Azarrır etmeyecek olan bu et, bilâkis İstanbulda bu- ve mecmuu hkaları ük milyon lirayı bulan | E mübadillerin şikâyetlerini , P olmaktadır. “übadillerin şikâyetleri ©- *ibarile üç kısma ayrılabi- velâ Yunanlılara iade © “fesi lâzım gelen bu emlâk- T Çoğunun, Yunanlılara sonradan Yunan tabiiye- b itzar etmiş sabık Türk te- emlâki Mübadillerin şikâyetleri hangi noktalarda toplanıyor ? tu aldıktan sonra da emlâk Terini almak hakkını haiz değil dirler. Binaenaleyh O bunlara emlâklerini iade hem mukavele ye, hem de Türk mübadillerin menfaatına uymamaktadır. Sonra Türk (o mübadiller bu emlâki aldıktan o sonra artık bunları kendi malları telakki ederek tamir ettirmişler, mü- kemmel bir hale ifrağ etmişle, dir. Şimdi iade ettikleri takdir de sarftmiş oldukları bu tami- rat paraları heba edilmiş ola- caktır. En sonra olarak ta bu hane- lerin tahlyesi için kendi kendi- lerine bir müddet up etmektedirler. Bazı müba diller iddir ediyorlar ki, alacak ları bonoları nakte tahvil et- tikten sonra, bu para ile derhal birey almazlarsa ellerine geçen para kira bedeli olarak israf e- dilmiş olacaktır. Onun için ken dilerine münasip (bir mesken buluncaya kadar, bu evlerde kalmalarına müsaade edilmesi- ni isteyorlar. Bazı mübadillerin şikâyeti başka sebeptendir. Bunların almış oldukları emlâY kin muhtelif sebeplerle kıymeti artmış olduğundan şimdi ala- cakları bonolar ancak haneleri nin evvelki bedeline tekabül et tiğinden hayli mutazarrır ola- caklardır, Mevzuu bahseti miz bütün bu sebeplerle müba dillerden bazıları son zamanlar İğ rumlara ait olduğunu id- iyorlar. Söylendiğine na | " bu rumlar Yunan pasa- pr © Bir çocuk Kararümrükte Atikali paşa mar indeoturan 12 yaşında Musta- ki gün Edirne kapı yolunda YAY arabasına asılmak istemiş, ak olamıyarak, romorkün ön | ından yere yuvarlanınca, W altıma gitmiştir. Bu suretle Parçalamış ölmüştür, Kaza | nda zabıta ve adliye tahkikat maktadır. 2ıMI vermek isterken Pıçaklandı ide Üsküplü O mahallesinde sokağında oturan Ahmet, Yolgeçen hanı odabaşısı Ço- edin kayınbiraderi ile evlen İni ç temiz ve evvelki gün bu Çolak Ahmede açmıştır. Sibel at bir kaç sant sonra, ku or e kaybolmuş, Ahmet efendi det Akımı sen kaçırdın, diye Ço- Medi bıçakla tehlikeli suret amaşter. preste bir sirkat Selen Semplon ekspresinde bir sirkat vuku bulmuş, zen © Yolcunun 2000 dolar kıyme- Uğu tahmin © edilmektedir. yy Sirkeci istasyon komiserliği" "acantla hırsızlığı ihbar etmiş Kmiserlik.tahkikete başlamış” ir fırın yanıyordu ba Osmaniyede Tanaşın farra- a elk gece ateş çıkmış, YA Söndürülmüştür. Palto yüzünden , Süknazarda Muradın kahve: Oturan ahçı Ahmet ile Pırçık *n arasında bir palto mesele da hayli müşkül vaziyettedir- ler. İ tramvaya atlarken parçalandı | Edirnekapı yolunda feci bir tramvay kazası oldu sinden kavga çıkmış, neticede Hü- seyin hamil olduğu bıçakla Ahmedi arkasından ağır surette yaralamış- tır. Ahmet Cerrahpaşa hastanesine nakledilmiştir. Carih yakalanmıştır. Kaçak sigara Galatada Kutu sokağında oturan ülsüm hanının kaçak sigars sattı: | sayarız alınmış ve elinde bulunan 200 paket sigara polisler tarafından müsadere olunmuştur. ——— Müskiratta tayinler Elsiz müskirat başmüdürlüğü ne Kayseri başmüdürü Sabri, Kay seri başmüdürlüğüne Elâzir başmü: Mehmet Ali, Adapazar başmü- tan Dursun B: mişlerdir. e — Yakalanan idam mahkümu bir müddet evvel İzmir- evveli idama mahküm Hacı Hüseyin isminde şt, Merkum Tokata miştir ve hakkında gıyaben Bundan de yedi sene edilmiş olen biri”; Maliye memurluğu imtihanı yapılmıyacak Münhal maliye memurlukları i- çin her sene ağustosun 31 inci gü- | bir rapor ihzı verilmesini | oılmakta olan müsabaka im Si TP bu sene yapılmıyacaktır. £mlâki geri a lade edilecek olan lınacakların itirazları dinlenecek Ekonomi Irakla Ticaret Ticaret odası bir rapor hazırlayacak Türkiye ile Irak arasında ti- cari münasebatın takviyesini arzu eden Türkiye ve Irak hü- kümetleri bu münasebatın in- kişafı için yeni bir ticaret mua helesi akdine karar vermiş ve hazırlığa başlamışlardır. İktisat vekâleti bu hususta için İstanbul ticaret odasına tebligatta bu- lanmuştur. Her iki memleket a rasında yolların iptidai bir hal de olması Uzüretin kolaylıkla inkişafma mâni olduğundan ticarete fazla kolaylık göst mek lâzım geleceği kanaati var dir. Balkanlarla ticaretimiz Balkan hükümetleri arasın- da ticaretin inkişafına medar olmak üzere bu hükümetler ti- caret odalarının. biribirlerini kendi memleketlerinin iktisadi | vaziyetinden haberdar etmeleri esas itibarile tekarrür etmiştir. Bu malümat teatisi ticaret oda İiarının neşrettikleri istatistik ve raporları biribirine gönder- meleri suretinde yapılacaktır. Fransa tütün almak istiyor Fransız hükümeti tütün inhi sarı tarafından Bulgaristandan külliyetli mikdarda tütün mü- bayaası için epey zamandan be- ri devam etmekte olan ygüzake rat bir neticeye bağlanmamış- tır. Fransızlar yeri: mulâtından eşya vererek, na- kit vermemek istemişlerdir. Fa kat ecnebi dövizine mühtaç, ay nı zama! idhalâtın son had- de indirilmesine tarafdar olan Bulgaristan bu şekilde bir an- laşmaya muvafakat etmemiş- tir. Fransızların tütün yetiştiri- len diğer Balkan memleketle- rine de aynı tekliflerde bulun- malarına intizar olunmaktadır. Karpuz bolluğu İstanbulda bu seneki kadar kavun karpuz bolluğu görülme mişti. O kadar ki bazı yerlerde artık çürümeye başlayan veya satışı nakliye parasını bile çı- karmayan karpuzlar denize dö külmektedir. İstanbul civarında da bu bol luk devam ediyor. Burada kar- puzun arabası iki liradır. Bazı köylerde hendekler kavun kar puz doludur. Ingilterede buğday LONDRA, 12 (A.A.) —U- mumiyetle mahsullerinin zan- nolunduğundan daha fazla sür atle hazır bulunacağı zannedil mektedir. Son günlerde Rusla- in yapmış oldukları ravlun mu kaveleleri bunu göstermekte. dir. Bu mesele hakkında Eve- ning Standard gazetesi, La Pla iretinin Rusyanın müthiş İacakları tütün mamış olduğu mütaleasını yü- ütmektedir. Hattâ son yirmi dört saat zarfında 100000 ton Arajntin mısırının satılmış ol- duğu haber veriliyor. La Plata gemi müstecirleri bu hafta 15- 20 gemi kiralamışlardır. Navlu nun mikdarı piyasanın salâbeti ni göstermektedir. Bununla be raber şimdiye kadar isticar edil memiş gemilerin hacmi mecmu u da mühimdir. Montröal'dan yapılan sevkiyatta kullanılan gemiler tam yükle hareket et- mektedirler. Hali hazırda Ka- nadaya mısır sevki derpiş edil mektedir. Kömür için navlun taleplerin de faaliyet yoktur. Kömür nak li için verilen düşük navlundan gemi mücehhizleri şikâyet et- mektedirler. Meyveler pahalı Bu sene havaların ilkbaharda (nz İn soğuk geçmesi meyveler üzerine Fransız fabrikaları ma- | Belediyede Oktruva | Varidatı Geçen seneye nazaran yüzde on tezayüt var İstanbul belediyesinin oktruva v3 ridatı geçenseneye nazaran şimdilik yüzde on nisbetinde artmıştır. Bele diyenin kaçak olarak şehre oktruva ya tabi mevat girmesine fazla tekay yüt göstermesi bu tezayüde sebep addedilmekte ve bu varidatın sene nihayetine kadar daha artması da ü mit olunmaktadır. Gazi köprüsü Gazi köprüsünün siparişi i- çin İstanbul belediyesi tarafın- dan maliye vekâletinden iste- nilen dövin mübayaası müsaa- desnin henüz verilmediği mı Imdur. İhracat mevsimi ba: kâletine tekrar müracaata ka- rar vermiştir. Belediye ayni za manda köprü siparişinin şehri- mize kısım kısım geleceği için bedelinin peşinen verilmiyece- ğini ve taksitlerden döviz fiat- larının yükselmiyeceğini de ve kâlete bildirecektir. Çubuklu depoları Çubuklu gaz depolarının tevsi için Belediye ile Neftsendikat ar2- | sında yapılan mukavelenin tasdiki için, vekâlet belediyeden bazı nok: taların istifsarına lüzum görmüştür. Bu hususta muhaberat henüz de vam etmektedir. Mukavele — tasdik ve tebliğ edildikten sonra, Neftson- dikat Çubukluda derhal inşanta baş ıyacalıtır. Türkiş Petrolyom şirketine de, kendi petrolleri için Çubuklu ileri- sinde inşaat yapmasına müsaade ©- dilmiştir. Esnaf talimatnamesi Belediye iktisat müdürlüğü bar, lokanta, gazino ve emsali gibi yer. lerin sınıflara taksimi — Hakkındaki aca, bu müesseseler fiat listelerini iktisat müdürlüğüne tasdik ettire- eeklerdir. Her sınıf listede © muay- yen fiattan fazla para alamıyacak. lardır. Amerikan ve Romen seyyahlar geliyor Bugün Bayron Line kumpan yasının bir vapuru ile şehrimi- ze 85 Amerikalı seyyah gele- cektir. O Seyyahlar o şehri- mizde iki gün kalacak ve şeh- rin şayanı temaşa yerlerini ge | zeceklerdir. Yarın da Romanya seyrisefa in idaresinin Daçya Vapuru ile | şehrimize 350 Romanyalı sey- yah gelmesine intizar olunmak tadır , Gazetecilik edemiyecek olanlar İZMİR, 14 (Hususi) — Gazete. | cilik yapamıyacağı söylenenlerden “Halkın Sesi” sahibi Mehenet Sırrı B. hakkında tahkikat yapılması içi viliyete mürnenat etmiştir. Gazetecilik yapamıyacak olanla. rın isimlerin yarın gazetelere tebliğ | edilmesi muhtemeldir. —-.—— İzmirlilerin Atina seyahati İZMİR, 14 (Hususi) — Çoğu tüccardan mürekkep üç yüz kişilik bir kafile Bursa vapuru ls Yung. nistana hareket ettiler. İncir mahsulü IZMİR, 14 (Hususi) — İncir. ler sergilerde kuratulmakladır. Bu | sene incir miahsulünün 200 bin çu. val tutacağı zannediliyor. nl km fena tesir etmiş ve pek az mahsul a lunmasına sebep olmuştur. Bu yüz. den arınut, şeftali, erik gibi meyve. | ler şehrimizde geçen seneki fi renin iki üç müslinden aşağı satılına | maktadır. Üzüm ve incirin de bu se ne az ve pahalı olacağı tahmin edil. | mektedir l Istanbul cuma günleri nasıl eğleniyor? Suadiyeye kadar otobüs safası 1. Baş tarafı kız, belden aşağısı ba lık olan ücübe.. e, e İN İİ Gİ e Namludan çıkan kurşun — Ikişer dakka dursam 20 lira atar—Suadiye plâj ve gazinosunda.. — Bir fincan kahve 50 kuruşa... — Şıngır şıngır şıngır... — Kısmet gene bizim arabaya imiş... Kadıköy otobüsleri ve Bostancı sahillerine bir nazar Nomlusundan fırlayan bir kurşun belki bu. kadar hızlı gidemez. Her çiv ayrı ses çıkaran bir otobüsteyiz. Fakat, ne gidiş gidiyoruz ya?.. Arka- mızdan şeytan kovalıyor san- ki... Arada bir yolcu inmek is- teyince otobüs zink diye duru yor, haydi kafa kafaya, sırt | sırta, burun buruna bir tosla- ma! İhtiyar bir hanım, inerken az kalsın düşüyordu. Şoföre : — Canım, ne acelen.. Ha. nım insin de ondun sonra kal dır... Diyecek oldular. | Şoför, gözlerini açtı: — Benim için bir (o dakika, bir liradır.. On yerde ikişer da- kika durursam yirmi lira atar! Rekabet bu... Al lâfı otur aşa- ğı. ' Delicesine, gidiyoruz. Bu hızla, Yoğurtçu (o köprüsünü, geçmemizle Erenköye varma- mız hemen de bir oldu. Göz açıp kapamadan, ne gö relim, Suadiyeye varmışız bi- le! Sür'at asrında olduğumuzu inkâr edenlerden değiliz, Ocbüsün manda arabası gi- bi gitmiyeceğini biliriz. Yal nız, rekabet yapacağız, öteki otobüsten evvel yetişeceğiz di ye her seferinde yirmiye ya- kın yolcunun hayatı hiçe sayıl ması doğru mudur? Neyse, bir kazaya uğrama. dan mahalli maksuda © vardık ya... Biz ona bakalım , — Suadiy dim, dehşet! bir plâj yapmış- lar ki hiç sormayın.. Şöyle pa- ra dökülmüş, böyle masraf e- dilmiş.. filân filân.. Suadiye.. efen- Kulaklarımız kaç zamandır hep bu methiyerlerle dolmuş- tu. Gidip gördük. Plâj deyince hatıra geniş, © hudutsuz, bir kumsal gelir. Vakin, Suadiye plâjr da kâfi derecede geniş... Yalnız, nasıl anlatmalı, kumsa Ir tabii bir kumsal değil... ine göre, bir hay- ilerek bilmem ne relerden getirilen kumların ya rısını şimdiden deniz alıp gö- İ türmüş. Taşıma su ile değirmen dön miyeceğinin bir mi Vakia, birçok asri tesisat ya pılmış, local kameriyeler, soyunma, iş hat etme ma- halleri, hepsi güzel. o Yalnız bütüfi bunlar, acaba kumları kendi malı olan bir plâjın ver. diği hazzı temin edebilir mi? Orasını bilmem! Daha vakit erkendi. Plâjın asıl bundan sonra kı lık ol duğunu söylüy. Fakat, gazino kısmı, şimdiden dolmuş tu. O kadar ki bir tek iskemle bulana aşkolsun! Hele denize yakın taraflar, hıncahmç.. Orkestra, ağır, klâsik bir parça çalıyor... Garson, erdi ye | | j teriyor. Nezih bir aile muhi- tişti. Nereden bulmuş bilmem, hemen bir iskemle uzattı, bir de küçük masa © tedarik etti. Alesta vaziyette sordu: — Ne içeceksiniz? En mühim mesele bu işte: | Ne içeceğiz? Önüme uzatılan listeye şöy le bir göz gezdirince | hafifçe sendelemekten kendimi alama- dım: Kahve 50, çay 50, limona ta 50... Vuvarlak hesap, ne arasa- nız elli kuruşa Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var derler . Şimdi ben de burada içilen kahve için bir fincan kahve- nin kırk yıl acısı çıkmaz!,, de sem hakkım yok mu ? Bir haylı düşündükten son- ra, nihayet limonatada karar kıldım . Az şekerli, çok ekşi bir li- monata ki, doğrusu O içimine doyulmuyor . Orkestra, bir dans havasına başladı: Tenleri güneşten kızıl bir renk bağlamış genç kızlar, bağır açık, Marmaranın lâcivert denizine karşı, hararetle dönüyorlar, Daha yaşlılar, © dudaklarındi buruşan tuhaf bir gülümseme ile onları, uzaktan seyretmeği tercih ediyorlar, İşte şu hanım, dans edenlerden birinin annesi dir. Arada bir yanındakinin kulağına eğilerek, gömleğini dirseklerine kadar sıvayan par lak siyah saçlı bir genci gös- belki de tinde yetiştikleri anlaşılan bu gençler, sahiden © çok güzel dans ediyorlar. Gazinoda daha fazla kalma dım. Biraz da etrafı dolaşayım diyorum. İşte bir tenis mey- danı.. Beyaz pantolonlu iki er Belediye halici kek hara: «tli bir maça başladı lar... Ötede, ağaçlar | arasında başka bir âlem; alaturka bağ- m kurup dinlenen İcöy hanım ları... İstasyona çıkan yolun başın da küçük bir baraka, önünde eli çıngıraklı bir adam: — Deniz kızı gelip burada görmeli! Yarısı kız, yarısı ba- ık.. Canlı kız gösteriyoruz © fendim.. Allahın hikmetini sey retmeli, on kuruşa! Şıngır şıngır şıngır... İhtiyar bir bey, barakadan yüzünü ekşiterek çıktı: — Para dolabı... Zavallı bir kızı belden aşağı balık derisi- nin içine sokmuşlar... Nedir o? deniz kızı Öteden bir başkası £ — Çıkacak cana bu kadar da cefa olur mu ya?.. Zavallı kıza, pek acıdım doğrusu. Hakkında bu kadar methiye dinledikten sonra deniz kızını görmek arzusuna kapılmadım. Bana kalsa, plâjda hakiki deniz kızlarını doya doya sey- reden bir adam, bu tahta ku- lübeye on kuruş verip girmez. Deniz kızını, denizi ve he. le plâjı olmıyan bir yere götü. rüp halka orada tema: meli.. Yolun üstüne 8) İ dizilen otobüslerden birine bi- nerken, şoför tanıdı: — Kısmet, yine bizim ara- baya imi Dedim ki: — Aman biraz ağır... Güldü: — Siz merak etmeyin!., Merak etmedim ama, yolun. dönemeç yerlerinde, çarpışmak tehlikesi geçirdikçe bindiğime de bineceğime de pişman ol. dum. Otobüs mü? Aman, eksik olsun.. M.S. temizletecek.. — Oh.! Oh..? Belediye halicin esaslı surette tathi- rine karar vermiş, işte gazete yazıyor... — Adamı güldürüyorsun yahu!. Böyle beş on sene evvelki gazeteleri nereden balup okuyorsun?