ede) ir, ilir ki, Gazi Musta- İ; müesses, muntazam enkaz ve harabeleri ü- amı bir devlet kuran, ona; TJ içip muhtaç olduğu veren, onu dahili ve etsiz manialara reğ & etmek kabiliyetini nihayet en modern milli ordusunu £ kendisidir. Bu is Mustafa Kemal'i danlara mukayese isabet olur mu? Euu bahis makalede be- esasi fikirler şun- niyetler, tenkit fik- Bunun için bu mem- a tenkit hürriye- “Türkiyenin o bugünkü iktısadi ve mali va- işaf halinde değildir. mlekette tenkit hürri- tir mıdır, yok mudur? Bu- mak için fazla bir tet- zım değildir. Eğer meç- Mmuarızımız, makalesinin İP ettiği gazeteyi gördük- e meselâ o gazetenin ayni ü baş makalesini okuduk- bonra da “bu memlekette St ve matbuat hürriyeti -, diyecekse, o zatın sa- ) den mutlaka şüphe tteessüf bizde yal- ikit hürriyeti değil, tah- wüz hürriyeti de var- yetin bu kadar ifrata < ukayese, mantık ve tetkik sı olmamak lâzımdır. Va- bir ihtiyaç içinde bulu- Türkiyeyi, bugünkü mede. ve inkişaf ölçüsüyle, ve mücerret olarak mütalea ice bu memleketin dört ba- iamur olmadığına hükmet- "gayet tabiidir. Halbuki bu milli idarenin memleketi im aldığı veya hiç olmazsa iaç sene evvelki hali ile bu- vaziyeti “arasında yapı- İk bir mukayeseden çıkar. e HN albuki bu kadar düşünüp ierek hazırladığı bu sürpi- | beri Kerime İbral “zi Mumstafa Kemal ğin Türk devletinin şında duruyor ? İliyet'in tefrikası : 68 ' MİLLİYET PAZAR 28 HAZİRAN Birinci sahifeden geçen yazılar Bizde çok garip olduğu nis- bette çok yanlış bir telâkki var. dır: Biz, uğradığımız felâketle- rin, maruz kaldığımız tehlike- lerin tesirini izale edenleri ni- | hayetsiz takdir ve hürmetlere lâyık görüyoruz. o Onlardan maddi ve manevi hiç bir mük&- fatı esirgemiyoruz. Halbuki mukadder tehlikelerin, mutlak felâketlerin vukuuna mâni ol- mayı, bu münasebetlerin önüne geçmeyi bir marifet ve muvaf- fakiyet bile saymıyoruz. Hâdi- selere tekaddüm eden idare 8- | damlarının muvaffakiyetlerine | biraz da lâkayi kalıyoruz. Bu zihniyeti değiştirmek lâzımdır. Şurası muhakkak ki, eğer harici ve beynelmilel münase- betlerin bu kadar karışık oldu- ğu, dahili politika vaziyetleri- nin türlü türlü tecelliler arzet- tiği muhtelif devirlerde bu memleket, yalnız siyasi değil, mali ve iktısadi büyük musibet- lere maruz kalmamış ise, bunu sadece taliin hüsnü tecellisine değil, memleketin hüsnü idare- sine medyunuz. Her halde ten- kit ettiğimiz mevzuların iyi cephelerini de işaret etmezsek, sözlerimizin samimiyetine kim se inanmaz. Bu müsbet ilim ve nazariye- leri tahrif ederek, onları âdi si- yaset vasıtsı yapan politika serserileri dünyanın her tara- fında mevcuttur. Bununla be- raber ne kadar mahirane giz- lerse gizlesinler, efkârr umumi- ye onların sinsi ve riyakâr si- malarını keşfetmekte, hakiki mahiyetlerini anlamakta müş- kilât çekmez. Muayyen politi- ka temayüllerine tabi olmiya- rak, yalnız kanaatlerinin sev- kile nazariyelere, (o mücerret mefhumlara saplanıp kalanlara ise bu hayatta yalnız aldanma ve sukutu hayâl mukadderdir. Bu gibilere sadece acınır. Gazi Mustafa Kemal, niçin Türk devletinin başda duru- yor? Bunu anlamak istiyenler; Mecliste münakaşalar Ismet Paşa Hazretleri|O (Başı 1 inci sahifede) | verginin tamamen ilga- 5 ve lâyihanin tekrar encümene ia desi suretile memlekette ikisadi sa- mayi vaziyeine geniş bir yol açılma- sını, Türkiyenin bir sanayi merkezi olan Bursa sanayi erbabı nâmma is- tirham ederim. Maliye vekilinin cevabı Maliye vekili söz alarak Bursa meb'üsuna cevap verdi. Dedi ki: — Mühterem arlırdaşımız kanu- nun hey'eti umumiyesinin reddini mi istiyorlar? Yani muamele vergisi Bin kaldırılmasını mı? (Evet söz- leri) Abdülhalik B. (Devamla) — Biz ise bu verginin kaldırılmaması lüzu muna kaniz. Rüştü B. istibdatfan sonra Bursa sanayiinin bize seksen misbete tezayüt ettiğini söylediler, Biz yeni Myihada yüzde elli tenzi- lât yapıyoruz. Bu vaziyete nazaran imepelekelimizde “sinayi (verginin çokluğu zamanında inkişaf ediyordu da bu tenaküz sanayiin inkişafına mı mâni teşkil edecek (Handeler) İstanbul meb'usunun tenkitleri Sadettin Riza Bey (İstanbul) — Bu verginin iktisadi hayata olan menfi tesirinde hükümet ve encü- menler itilâf etmişlerdir. Bu vergi- bir çok esası silip süpürmüş, erbabı ticareti müşkül mevkie sokmuştur. Hükümet ve encümen vergiyi mu bafaza da mazeret olarak mali vazi yeti öne sürüyorlar.Bir dereceye ka- dar hakları vardır. Fakat bu iktisat diyatımızı rahnedar edecek mevzu- lar üzerine vergi tarhetmek salâhiye ti kendilerine vermez. Binaenaleyh vukuf ve ihatalarından daha zarar- *iz matrah bulmalarına intizar et- mek halıkımızdır. Yerli malları Memlekette iş yoktur. İş olmayın cn muafiyetten isifade edelim diye fabrikalar açılmıştır. Son zamanlarda yerli mallarına karşı rağbet uyanmıştır. Bu haraket kendilerine biraz haklı hayat veri- yor. Fakat istediğimiz bunların böy le kuvvet biyemut geçinmeleri de- dildir. Büyük müesseseler vücude getirmelidir. Paralarını saklayanlar Esasen ticaret hayatı durmuş ve bu da bir çok kimseleri paraları sak lamağa sevketmiştir. Lâyihanın bazı noktaları tadil e- dilirse bu paraları saklıyanlar, iş ba- gina geçecekler, “fabrika açacaklar, işsizler iş bulacak, iktisadi hayat in kişaf edecektir. Bunun için Yalnız sansi müessese ta şamil olmak üzere bu verginin kaldırılmasını teklif ediyorum. babı sanayi dilkör etmis, elleri yaklarını bağlamıştır. Maliye memurlarının, tahâkkerk memurlarının. tasniflerin: | kapı aç | mıştır. Eski lâyihada bir kuv muhrike mikyası vardı. Bütçe enc Ciro esası ve matbaacılık Ahmet İhsan Bey burada bu ceb rü esasinin sakatlığını muhtelif mi- sallerle izah etmiş ve bu esası kabul | edilecek olursa matbaacılığın sekte. | dar olacağını, Türkiyede kitap ba sılmıyacağı, kitapların da Avrupada basıp geleceğini söyledi. Ve müh- telit bir encümen teşkil edilerek, ik- Gsat maliye ve büçe encümenlerin- den beşer âzanın iştirakini lâyihanın bu encümende yeniden tetkik edil. mesini ve ondan sonra hey'eti umu- miyeye gelmesini teklif etti. Aksi takdirde münakaşanın çok uzüyacağı m söyledi, Eskişehir meb'usu ne diyor? Eskişehir meb'usu Emin Bey mu inin ilgası lehinde ida- 'âridat cephesini dü şünüyorsak 'düyunu umumiyeden milyon tarhedelim. Ona muka- bil bu vergiden kurtulalım dedi. Bir ses Salonda yalnız bir ses — Yalnız sanayiden. Emin Bey (Eskişehir) devamla— Tabii dahili sanayiden. Maliye vekili tekrar kürsüde Maliye vekili Emin Beye cevap verdi. Hükümetin Emin Beyin dü- yünu umumiye hakkındaki teklifine iştirak edemiyeceğini söyledi. Emin Bey Yerinden bağırdı. Millet İştirak etsin. Hamdi B. in fikri Mersin meb'usu Hamdi Bey, mu amele vergisi dahilden kalkarsa ha- riçten gelen mevattan da kaldırmak zarureti hâsıl olacağını ileri sürdü. Sanayiin kâfi derece himaye edildi- ğini ve liyihimın hey'eti umumiyesi min kabulü lehinde wöz söyledi ve maddelere geçilmesini teklif etti. Bundan sonra maliye encümen re- isi İsmet Bey bütçe encümeni reisi Hasan Fehmi Bey arasında vergi nin mevzuu üzerinde esaslı münaka, salar oldu. İktisat ve maliye encü- menleri beygir kuvveti üzerinden sanayi müesseselerinden vergi &- İınmasına taraftar oldukarı halde bütçe encümeni makine kullanan mü essseselerin senevi 10 bin biralık ci- ro fevkindeki mamulütından vergi almmasın; lâyihada tasrih etmiştir. Maliye encümeni reisi İsmet Bey kendi encümeninin noktayı maZarı- nmüdafaa etti, Hasan Fehmi Bey resmi kayıtla- rın gösterdiği neticenin beygir kuv bunun sebebini arayanlar, bir | Ahmet İhsan Doh kürede çok cepheleri bize benzemiyen Ahmet İhsan Bey — Bu vergi başka milletlerin tarihinde've | Türk sanayi istikbalinin yıkıcı te- misallerinde değil, Türkiyenin | melidir. Eğer biz de bugün darlık, umumi vaziyetinde, Türk vata. | Parasalık bütçe sıkıntısı varan bun nının samimi ihtiyaçlarında ve bilhassa Türk milletinin yüre- ğinde o büyük evlâdı için yer tutan sevgi ve temayüllerde a- ramalıdırlar , Sürt meb'usu MAHMUT Haremağası içeri gireliden Beyin tiç de umulan tesiri yap- | harekâtını daha büyük bir dik- & Kerime üzüntüsünü güç | katle takibe başlamıştı. yor, kocasına karşı terbi- | him Bey cebinden bir avuç pa- | arasında ay, İbra- (sığmayacak bir harekette | ra çıkarıp çengilere serpti, ay- nmamak için cebri tabiat ordu. henk başladı ve epeyi bir ni zamanda kendi deayağa kalktı. Ne kadar ağır davranıyor- det neş'esiz bir surette de- | du? Ne zaman çıkıp gidecekti? etti. Yoksa gitmeğe niyeti yok mi- raralık Ferah idi gibi | di? Kerime gittikçe sabırsızla- larınm ucuna basarak Be | nıyordu. aklaşlı, eğilerek kulağına eyler fısıldadı. rahim Bey biç istifini boz an cevap verdi: Evet, evet... Ibrahim Bey şimdi çengiler- deni biri slei konuşuyordu. Son” ra karıma döndü. Bir şeyler | söylüyordu. Kerimenin zihni © rağmen kocasının sözle- tamamile ları açacak bir yolumuz var; o da san'at ve ticaretin inkişafı. Engel Bu inkişafa mâni teşkil eden en- gel muamele vergisidir. Bu vergi benüz doğmuş ve pek zaif bir ço- cuk halinde olan Türk sanayiinin mühiş düşmanıdır. Eski kanun er. ü. Kerime bu deragu. şa tahammül ettti. Onun aklı fikri Kadri Beyde idi. İbrahim Bey karısma veda ettikten sonra etba ile birlikte vetinin ölçü olmaktan uzak bir mi- yar olduğu merkezindedir. Ciro mik darının ise ölçü olarak kullanılması daha âdilünedir. Müzakere kafi Neticede müzakere kâfi görüldü. Verilmiş olan takrirler reye kondu. Muhtelit bir encümen teşkili ile lâ- yihann orada bir daha tetkikine da ir Ahme İhsan Beyin teklifi * kabul edildi. Celse pazartesi toplanmak üzere yatayım. v — Ah Hanımefendiciğim.. Beyefendi gitti diye şimdi siz ne ülürsünüz? Ba- ri ben de yatmıyayım da size sokağa çıktı. masal söyleyeyim... Biraz avu- Kerime pencereden bakıyor- | nursunuz belki... du. Serkâtip arabaya biner bin | (Kerime sinirli bir gülüşle mez atlar hıza yola koşuldular. | güldü. Araba uzaklaştıktan sonra or- talık sükünete daldı. Bulutlar ii gümüş bir küre gi bi yuvarlanıyordu, — Haydi Peri, git yat. Geç oldu. Kerime Hanım bir kaç saat sorira odasında olup bitecek şeyleri hiç kimsenin bilmesine razı olamazdı. Onun için hala- yığmı bir an evvel başından | savmak istiyordu. | — Pancurları kapatayım mı? | Halayık pencereye doğru Zanmışlı. Fakat Kerime kat'i — Haydi sen gidip uyumana —— Peki yalnız mı soyuna caksınız? — Yok, hiç yalnız soyunur- muyum? Sen git te bana Ka- meri yolla, Hemen yatmak is- tiyorum, Haydi çabuk git! Kerime Hanım ayağını asa- bi yere vurdu. Halayığın hâlâ ısma di- kilip durduğunu ei onu kolundan tutup kapıdan dışarı atacağı geliyordu. lastığı için siniri son dereceyi Doğrudan | dakar meşguldü ki bütün gayre | bir hareketle kıza mâni oldu. | bulmuştu. i — Yek, istemez! Pancurlar | d Acaba gelecek miydi? Gele- bilecek miydi.? Vakit yak. | (Başı 1 inci sahifede) ğer zevat tarafından karşılan- mıştır, ayrı ellerini sıkmış ve trenin ha reketine kadar kendilerile gö- rüşmüşlerdir. İsmet Paşa Vali Muhiddin Beye: — Ha: dün, yaprak dedi. İsmet Paşaya, havalarm iki günden beri ratıp bir sıcaklık içinde olduğu cevabı verildi. Başvekil İsmet Paşa müder- ris Doktor Neşet Ömer ve Ede biyat fakültesi reisi Köprülü zade zade Fuat Beylerden Tıp ve Edebiyat fakültelerinin ta- lebe adedi ve bu seneki mezun ları hakkında süal sorarak iza- hat aldı, r çok sıcak. Hele kımıldamıyordu. yi miktarından memnun ol- lu. Başvekil Paşa hareketinden evvel gazetecilerin vaki olan suallerine de: “—Zahmet etmişsiniz. Mem Bun oldum. Tekrar ne vakit geleceğim hakkında mukarrer bir şey yoktur.” demişlerdir. İsmet Paşa Hazretleri tre- nin hareketinden bir dakika ev vel herkese veda ederek trene bindi ve tren saat on dördü se- kiz geçe hı t etti. Dün Başvekil İsmet Paşanın 'İ kalmıştı. Başvekil Paşa ari bindikleri trenin hareketi esna- sında garip bir hâdise olmuş- tur. İsmet Paşa trene binmiş ve trenin hareketine bir dakika sahanlıkta duruyordu. Garda bir müracaat Teşyie gelen zevat arasım- dan şahsı yabancı, te. İsmet Paşa, bu zevatın ayrı | niz nedir ve ne yaparsınız? Ne İsmet Paşa yeni mezunla- | Cevaplar müphemdi. tekrar sorduli — Vazih söyleyiniz. İsmi- Paşa istiyorsunuz? Bu sırada İsmet Paşa, Vali N uhiddin Beye hitaben: — Berdi nedir? Alâkadar o- x suz, dediler. Bir muharririmiz Ohemen Neşet efendinin yanına sokul- müştur. Neşet efendinin halin- ki garabet artmıştı, ağlıyor- du. Dedi ki: Manen açım. İki gün ev- vel baygınlık geçirdim. Tüc- carım. Mahkemelere düşlüm. Neşet efendi, asıl ne demek istediğini anlatamıyordu. Bun- ka | dan sonra Neşet efendi Haydar paşa Polis mevkiine çağrılmış- tır. Vali Muhiddin ve Polis mü dürü Ali Rıza Beyler kendisi ile meşgul olmuşlardır. Alman peticeye göre Neşet efendi Kı- miz geyinmiş, kısa kara bıyık; | sıklıda oturmaktadır. Pangaltı b otuz beş yaşlarında biri vago | da bir eczac: na yaklaşarak, birden bire ba- ğırmağa başlamıştır: — Paşam, P. ... beni kur tar. Ben şaibeden kurtar. Ben masu- mum, İsmet Paşa alâkadar oldu- lar ve sordular; — Şiktyetiniz nedir? Gözleri hadekalarndan çı- kan bu adam: şaibem yoktur. tatil edildi. Muhtelit encümen ve bütçe encümenleri #yrı ayrı top- —- Mahkemedeyim. Hiç bir | talak meselesinden ortaktır. Çar- şamba günü sokakta bayılmış, düşmüş ve polis tarafından Sıh hat yurduna yatırılmış, bir gün e li yattıktan sonra çıkarılmıştır. Neşet efendinin kuvayi ak- liyesinde bir hastalık olduğu zannı kuvvetlidir. İfadesinde mütemadiyen: — Manen açım, demektedir. İfadesi biribirini tutmamakla beraber, aile cihetinden ve bir adliyeye düştükleri ve bu yüzden Neşet —— un | efendinin müteessir olduğu gö | rülmüştür.. Neşet efendi berayi muayene tıbbıadliye gönderil- Celseyi müteakip iktisat, maliye | miştir. — ——eere —— lanarak muhtelit encümende buluna | San'at ve yatı mektepleri cak beşer âzayı intihap etti, ANKARA, 27 — Millet Azalar Meclisi Maarif encümeni san'- İktisat encümeninden: Rahmi, Ail | at ve yatı mekteplerinin vazi- Riza, Ismail (Karahisar) Sadettin | yetini tetkik etmektedir. (Şzmir) Tahsin (Kastamoni) Bey- | | Encümen yatı mekteplerinin ler maliye encümeninden Hamdi (Mersin) Enver (Balıkesir), Cemal Nevzat (Isparta), Refik (Konya) lar. Encümen yarın mesaisine haşlı- yacaktır. Tetkikatın bir hafta kadar devam edeceği anlaşılmaktadır. hanımefendiciğim... — Eksikolma Kamer... — Merak etmeyin.. Bir ta dediğin nedir ki.. gözi çıp kapamadan gelir geçe: — Kamer daha çok söyliye- cekti Fakat Kerime lâkırdıyı kısa kesti. - Aman Kamer şi rı bırak... Yarın istediğiniz gi- bi konuşuruz. Öyle uykum var ki ayakta uyuyacağım adeta... — Öyle ise hemen yatmız.. — Evet, evet. Hemen yata- cağım. Hem de niyetim yarın sabah öyle erken erken uyan- mamak... Onun için beni uyan- dırma, Hattâ odama bile gir. me, Ben lâzım olduğu zaman seni çağırırım. Kerime Hanım zamirini bel- kün mertebe sükünetle söyle- meğe çalışıyordu. Kamer bittabi hiç bir şeyden şüphe etmedi. Kı Vi ii soymağa başladı. Fakat bütün Emin (İçeli) Beyler intihap olundu | ta — Allah kavuştursun küçük | dar bağırmamak için kendi haf- | dırmaktan çekindiği ü a- | muttasıl “Haydi, çabuk ol! Ça üçük hanımını | kımıldadı. vilâyetler tarafından ve san'at mekteplerinin de Maarif Vekâ- leti tarafından idare edilmesine r gözükmektedi. Yalnız san'at mekteplerinin masrafı vilâyet hususi bütçelerinden te min edilecektir. zor zaptediyordu. Kadının dik- katini celbedip şüphesini uyan için de buk ol!,, da diyemiyordu . Nihayet Kamer işini bitirdi- — Allah rahatlık versin kü- çük hanımcığım. Diyip odadan dışarı çıktı. i ayak seslerinin uzak laştığı duyuldu. o Bir müddet sonra evde ses sada'kesilmişti. İçeri odadan asma saatın tik- takları duyuluyordu. Saat evve lâ çeyreği,sonra yarımı, sonra üç çeyreği çaldı. Kerime yataktan kalkıp alel acele giyindi. Gece yarısı ol- muştu. Sokakta bekçinin sopa- sı kaldırımları çınlatıyordu. Usulca pencereye © yaklaşıp Ji etmemek için bu sözleri müm | dışarı, karanlığa baktı. Bahçe, nin demir parmaklıkları heri- cinde karanlık için de bir ge farkolunuyordu. Bu , *. gi :obüs rekabeti (Başı 1 inci sahifede) Şu izahatım gösterir ki, biz henüz tetkik devresindeyiz ve vaziyetimiz de hali hazırda bur dan ibarettir. Sonra şirket vari. datından günde 300 lira azaldı. ğımdan bahsediliyor ki, doğru değil ”” Yusuf Ziya B. evvel i akşam gazetesinde en .cümeni daimi azasından Avni Beyin beyanatına cevaben de diyor ki: — Evvelâ İstanbul . Üskü- dar'a sefer hattı itibarile 1 mil değil, 2,15 mildir. Binaenaleyh burada yüzde yüz yanlışlık var dır, Ücret bahsine gelince, Şir ket Avni Beyin iddia ettiği gi bi 13 kuruş değil, 10 kuruş al- maktadır. Adaların İstanbul'a 15 mil olduğu söyleniyor. Ep uzak olması itibarile Büyükada bile 11 mildir. Şu mebadideki hataların bü- yüklüğüne bakıyorum da tetki- t nelayicinin de böyle h rı ihtivaedeceğinden korkuyo- rum.” Bu mesele hakkında Necmet tin Molla Beyden şu mektubu aldık: “Dün sabah intişar eden mu teber gazetenizin birinci sahi. fasında hemen bir sütunu işgal eden ve benim güya şahsen o tobüs işleteceğimden ve Ford müessesesile 30 otobüs alma! üzere müzakereye girişmiş oi. duğumdan bahis uzun yazıları okudum. Vaktim, hâlim otcbüs işletmeğe ve böyle şeylerle uğ raşmağa müsait değildir. Ne Ford müessesesile otobüs mü- bayaası için görüştüm, ned bu hususta en küçük bir teşeb büs ve harakette bulundum. Ortada şirketi Hayriye mü- düriyeti umumiyesinin teklifi üzerine vapurlarla tevhidi hara ket ve faaliyet etmek üzere ote büs seferleri ihdasına mezuni- yet almak için hissedaran hey'- eti umumiyesini içtimaa davet eden meclisi idarede hazır bulu narak bu içtimaa riyaset etmiş bulunmaktan başka yaptığım ve şahsen yapacağım hiç bir şey yoktur.,, Haydarpaşa Emrazı İstilâiye Hastanesinden: Müessesemizin bir senelik ihtiyacı olan zirde “cins ve mıktarı yazılı yirmi yedi ke- lem erzak münakasa suretile ayin ayri milüyan. edilçceke tir. Talip olanlar mezkür er- zaka ait şartnameleri ker gün Haydarpaşada kâin müesse- semizin idare memur'uğun- dan ve münakasaya iştirak etmek üzre teminatı muvak- katelerile birlikte 18 temmuz 931 tarihine müsadif cumar- tesi günü saat 14 te Galata- da Kara Mustafa paşa so- kağında İstanbul hmanı sahi- li sıhhiye merkezinde müte- şekkil ihale komisyonuna müracaat (o eylemeleri ilân İ MIKTAR Azami Asgari Cinsi 1500 kilo sadeyağı « » 400 , zeytin yağı » pirmç Bötedeğ z ğ » şehriye » pirim çunu , kuru kayın », tereyağı reçel w beyaz peynir mercimek 30000 25000 adet yumurta 200 100 kilokuru bezelye 14000 13500 ,, ekmek 800 750 ,, francelâ 7500 7200 ,, koyun eti 8000 7700 ç süt GSEŞEB3E3İS a