Asrın umdesi “Miliyetir” 13 MAYIS 1931 Telefon numaraları: 24311 — İli — 24313 yon © ÜCRETLERİ Dün enfazla hararet 90 enaz 12 di. Bugün ruzgür mürehavvül ve hava ekseriyetle açik (FEzEk * Kutbucenubi filmi Pazartesi günü Elhamra Si- neması Matbuat ile mektep müdürlerine meşhur Amerikalı Kâşif Amiral Byrd'ın cenup kutpuna nasıl vardığını göste- ren filmi seyrettirdi. Dünyanın en kıymetli “dokümanter” le- rinden biri olan bu film baştan aşağı enteresan İk at denilen müthiş kuvvete kal $ı gelmek için hayatını tehli keye atan kahramanların önün de gayri ıradi bir hürmet duyu nı verecek deği min en can alıcı yerinde hatif- ten bir ses tafsilât vermeye baş ladı. “İşte! deyordu, gidiyorlar. Allaha ısmarladık arkadaşlar, Allaha mar ! Elveda! Fa bu sözler tipki sahne- “de en acıklı'bir facia oynanır i söylendi, O kadar hararet- li söylendi ki kutbun kalın büz” ların çrimemesine hayret etme mek mümkün değildi. Şamandıralar! limana yeni şamandıralar getyormuş. Şişmanlar cemiye- ti bu işle kendisini alikadar ad- detmemektedir.. Kapanmaktan vikaye için Bazı müessesat buhran do- layısile kendilerini kapanmak- © tan vikaye için bazı tedbirler düşünmek üzere toplanmışlar. Erkândan biri sormuş: — Efendim! Müessesemizin kapılarını kapanmaktan vikaye için ne düşünüyorsunuz! Bir diğeri şu cevabı vermiş: — Efendim, kapılar kapan- mamak için önlerine taş koy- mak kâfidir. Bendeniz evde öy- Ale yapıyorum! FELEK - Kuşdili Tiyatrosunda in Bu gece Naşit Ber ve heyeti m. temsitiyesi — Hermine © Hanımın ve iştirakile hasretle vuslar “mili İ Kömedi 3 perde, düstelar ve ım. Konseri Böy kendisi © için g lebilecek tehlikenin veha» inünce dehşet için- kaldi. İbrahim Bey yanlış hürekette bulunmanın pek iyetsiz görünür- mübim gös | 'da kendisine ne mişti?.. Uyanık olmak #5 nek değil mi2. Eğer e eltemmiyet ver- IDAREHANE — Ankara caddesi 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs- İnsan tabi- | MILLİYET, ÇARŞANEA Hafize Suzan Hanım | (Başı 1 inci sabitede) şik yapmış, ağlayan bit bebeği bu ga rip beşikte durmadan sallıyor. İşte sabık İzmir konsolesu M. Ginin refika Madam Suzan, Ginin ir aşinaya anlatır gibi İhtiyar kadın derhal eski bir âşi- #un. Sanki çocuğa ne ihtiyacı var. | dı? Nedir bu gazetelerin yaptıkları | Allah aşkına? Suzan Hanım ne kaç- Tirdi amma gazete okumaz ki. Bu emada bebek gene Seryada | başladı. İhtiyar Hanım elbisesinin önünü açtı ve göğsünden bir ço-| cuk emziği çıkardı. — Soğuk süt çocuğa dokunur da mansm diye göğsüme koydum. A- man Efendim size ben anlatamam, | mutlak Suzen Hanımı görün, onun | size söyleyeceği çok şey var. Merdivenleri inerken yukarda ninni sesleri tekrar başlamıştı. Thi yar Hanım: “Dandini dandini dastana,, Gi; danalar bostana, du Suzan H. matbaamızda Hafize Suzan Hanımla yeğeni ve İzmirde vak'ayı haber veren Hida- yet Hanımın zevci Faik Beyi matba ada bulduk Suzan Hanım iri yapılı, zayıfça, serbest tavurlu, çok genç denemiy — emiz ve zarif | çok şikâyet etmekle beraber bir vak'n kahrama- ni olmaktan memmun da görünmek | te, ve hâdiselerle mütenasip va İ ler anlatmakta idi Esası Madam Suzan Gi dedi ki — Hüdisenin esasını anlatmak terim. Fakat bürolar kapanmadı evvel Fransız konsoloshanesine de amak istiyorum. Mİ, Gi ile kanun iti dahilinde evlenmiş olduğumu za ait vesikalarla, pa Bu vesaiki aldıktan metresi değil zevcesi oduğumu her kese ilân edeceğim. Müsaade ederse niz konsoloshaneye gideyim de av: dette tekrar ziyaretinize gelirim İ | l | | Rica ettik, bir kaç dakika daha İ kalmayı kabul etti, Suallerimize baş ladik, Nasıl evlenmişler mefendi? Svon Hanım bir koltuğa yerleş ti. Rahat bir vaziyet aldı ve âyak a- yak üstüne atarak anlatmaya başla dı. Kelimeleri süratle o telâffuz edi- yor, sesi biraz titriyordu. e Türkçeyi sev İ miş bir adamdır. Bütün bildiklerine hattâ valiye de demiştir ki, bir Türk Hanımı ile evlenmek isterdim, aci ba İsabil mi? Kanunu medeni çıktık” tan sonra bu emelini yetine getirme sine bir mahzur olmadığı kendisine bildirilmiş, Bir gece baloda İki sene evvel İzmirde bir gece baloda tanıştık, dansettik. Sonra âşi Balığımız ilerledi. Nihayet bana ta- ip oldu. Baktım iyi adam, kanun da müsaade ediyor, muvafakat ettim. Maamalih gene bir çok müşkülüta maruz kaldık, Ailem mutaassıptır, ayni zamanda ikinci konsolos ta M. Ginin bir Türk kızı ile evlenmesini istemiyordu. Her şeye rağmen M. İ Gi fikrinde ısrar #tti, Bu esnada müs takbel zevcim terfian Fasa tayin e- dildi ve gitti, Son mektup Kendisile muhabereye devam edi yorduik. İzmirde iken san aldığım | mektubunda diyordu ki: ra gönderiyorum, Parise geliyorum. Orada evleniriz. Derhal || Parise harekete karar verdim. Fakat haber verirse İbrahim Beyin mavolacağına şüphe yoktu. Fettah bu kâtip beyefendi- nin halini dikkatle tetkik e- diyor, ortaya attığı sözün ne büyük bir tesir brraktığmı an- yarak için için seviniyordu. | Fakat Kendisine bir kat daha ehemmiyet verdirmek için zen ci köle tekrar etti: — Söylemezseniz gidip pa- | dişahımız efendimizin sarayın İ dan sorup öğrenirim, İbrahim Bey karar vereme mişti, Zencinin ağzından esra- rını akmak için ona ne diyecek 1.2. Artık Fettafhım ehemiye- ti İbrahim Beyin nazarında bü yüdükçe büyümüştü. Kendi , ir çi giysi İSİNİ naya anlatır gibi nakle başladı. “ 7. 1400 > — Suzan Hanım şimdi çıktı, ga- | i iz 4 ”, 2709 liba sizin matbaaya gitti. İşte çocuk — yeter. — ta bu, Sebep olanın gözleri kör ol- ti, ne saklandı, ne de bir yere gitti! | iye kadar gazetelere cevap ve- | Diye çocuğu uyutmaya çalışıyor- | * — M. Gi ie manı tanıştınız Hanı | ! ile titriyordu. silemez dediler. Nihayet pasaportu mu aldım ve Brendizi tarikile şime: diferle Parisç gittim, Kendisi Paris. te değildi. Bir arkadaşı beni karşıla- dı. Tutulan apartımana yerleştim. Kı sa bir müddet sonra o da geldi. Ka- nüni şerait dahilinde evlendik. Muh telif Avrupa şehirlerinde uzun bir bal ay: seyahati yaptıktan sonra Pa- sa girik Pasta bir seüe oturduktan sonra ailemi ziyaret için beş altı ay evvel İzmire geldim. Tekrar Parise gidecektim, fakat gene pasaport meselesinde müskü- lât gördüm. Niçin İstanbula gelmiş Halbuki benim pasaportum, pasa port diplomatiktir. Hem e ve hem de buradaki konsola dahn sükuler göreceğimi bildiğim den yanıma yeğenim olan Fazıl ala | rak bir hafta evvel dim. Buraya geldikten sonra hakkımda | İ girkin rivayetlerin çıkarıldığını bü- Yük bir. hayret ve tecssürle gör-| düm. Yanl eek EA edi Hidayet Hanım ile Nazmiye Hanım dir. Bunlar hakkında gım. İstanbula gel ! dava açaca İ ginizden dolayı Hidayet Hanım ba- Z şüphelere düşmüş olmasın. Burada Fazıl Bey dedi ki: — Ben Hidayet ile dargm bulunu yordum. Hep btndan Suzan Hanım asabi devam etti — Fazıl benim yeğenimdir. Baba 8: Çanakkalede şehit oldu. yüttüm, baktım. Benim çocuğum olur, Hidayet Hanım böyle bir şüp- heye dilşmüş ise, ona sıkılmak dü- ser Çocuk meselesine gelince Çocuk hırsızlığı yaptığım mesele sine gelince, bu, tamamile uydurma | dır. Bunu isbata hazırım, çocuğun annesi olan Ayşe Hanım şimdi Ma nisada bulunuyor. Bu hanım ile ta- mısırın. Çocuğu İzmirde benim e- vimde doğurdu ve ben manevi evlât olarak aldim, Yoksa ben metres imişim de zevci mi çocuğum oldu diye kandırarak bütün servetine melik olacakmanşım. Ne fena bir şayia Beyler. Hakkımda çok fena dediko- dular oldu, Korkuyorum ki, kocam. bu dedikoduları duyacak ve ben den ayrılmak isteyecektir. Bu adam gok iyi bir adamdır. Suzan Hanım, bunları acele acele söylerken bir taraftan da: — Aman kor yalım diyor. Parıl Bey de Telerruata giriyorsun fazla di yordu. Nihayet ayağa kalktılar: — Bir susl daha, Dedik, Zevcini- zin halen konsolos değil, ticaretle mesgul olduğu söyleniyor. — Hayır, konsolostur. Ben de pa- | saportumu yaptırdıktansonra hemen. . Allaha ısmarladık Bey- Ben bü- İ e e Iktısadi propaganda Hükümetimiz — İstanbulda bir iktisadi propaganda ve isti barat bürosu tesisine karar ver- miştir, İki gün evvel Budapeşteye | giden İhracat ofisi müdürü Ce- mal ve komite âzasından Ra- miz Beyler bu hususta tetkika- ta memur edilmişlerdir. — Acaba siz, Fazıl Bey ile geldi- | Kuzum gazeteci | 13 Milliyet Bir. nci sahifeden geçen yazılar İ Avrupaya gittiler (Başı 1 inci sahifede) beyeti teşyi etmişlerdir. Sirkeci garında kendilerini ziyaret eden bir muharririmize Tevfik Rüş tü Bey evvelâ konferans iktisadi ma hiyette olduğu için Hasan Beyle görüşmesini söylemiş ve Hasan Be- yiv “avdette size her şeyi anlatırım, simdi bir sey yok,, demiştir. Bunun üzerine Hariciye vekili Tevfik Rüş- tü Bey, murahhaslarımızın Avru- pa ittihadı komisyonunda yalnız ik- tısadi faaliyete iştirak ederek siyasi mesailin gerek münakaşa ve gerek müzakerelerine iştirak etmeyecekle- Ti, hattâ son gelen davet tezkerelerin de umumü şekilde müzakereler mev zuw bahsolunduğu için heyetimizin hareketinden sarfınazar edilmesi bi le düşünüldüğü hakkında intişar e- İ den muhtelif yazı ve havadislere ce vaben demişir ki; — Cihanşümül bir bubran karşi” İ are Buna istihsal, istihlâk ve | | bil İ se ayni zamanda ehemmiyeti haiz | madan muamelâtı ticariyenin selâme İ ti nasıl düşünül Ayni zamanda iyet olundan muamelâtin m: bunlar birbirine bağlı şeyler. nun için meselenin bütün ve etrafile mütalea ederek umumunu birden müzakere etmek lâzımdır. Runlar, birbirinden ayırmak neti. İ ce iNibarile ciddi bir iş görmemek de mek olur. Dünyanın umumi sıkıntısı mev | zu bahsolunca bunun nerede başla. İ diğı ve nerede bittiği tayin oluna- | maz Nihayet dünya halkı aldetıla- i maz, ancak halkı aldatırız zamieden ler kendilerini aldatırlar. Yapılacak sey buhranı siyasi veya iktisadi kı amlara ayırmadan etrafile ve bir halinde görerek komisyonlarda bu mevzular: tetkik ettirmek ve umumi | kararlar. alabilmektedir. Kongrede İ gazetelerin yazdı timiz Si Ancak iktisadi cepbe | Aldığımız maalümâta nazaran Ce- nevre müzaksratı üç gün devam e decektir. ——.. Mevaddı İli | iye ticareti Bir rapor hazırlandı Ticaret odası rapottörü Hak- kı Nezihi B. mevaddı iptidai- ye ticareti hakkında bir rapor İ hazırlamıştır. Bu raporda dünyanın muh- telif yerlerindeki mevaddı ipti daiye ticaretinden bahsedile- rek mevaddı iptidaiye ticaretin de Türkiyenin beynelmilel pi- yasa merkezi olabileceğini izah etmektedir, Rapora göre, memleketimi mevaddı itibarile çok. zengin- dir. Oda bu raporu ehemmiyetle nazarı itibara alarak hükümet nezdinde teşebbüsat icrasını ka rarlaştırmıştır. » hanında kal Yaptı a İcra kendim — Bu köle, dedi, her yere girip çıkabilir. Kadınlar ara- sında dolaşabilir. Söylenen leri iştir, olup biten şeyleri ür. Her halde en usta bir hafiye bile bunun öğreneceği- | ni öğrenemez. Sonra Fettaha dönerek de- di ki: — Fettah Ağa.. Sana bu hu Susta bir yardımda bulunabile ceğime pek ihtimal veremiyo- rum, Bana iyice anlat: Belki sana bir yardımda bulunurum. İ Benden ne istiyorsun? — Beni böyle köle haline ge tireri kimdir?.. Beni memleke- timden kim alıp getirdi?2.. Fettahın sesi intikam hırsı | İbrahim Bey | Fettahtan edeceği istiladeyi | düşündü. Kendisini pek talih- li bir adam addediyordu. Yu- suf Paşanm ne yaptığını öğ- renmek için bu haremağasın- ÜNYON kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yapörmavız. Telefon: Beyoğli | miydi2.. Bunun! | Yusuf Paşaya dair izorharn » ÜNYON SİGORTASINA ruhu, y yi muamele etmekte olan İğ, 2002 rahim etdi: — Fettah Ağa, dedi, bana söyliyeceğin . şeyleri — söy - le... Ben de bildiğimi sana söy lerim. Senin söyliyeceğin şey. ler belki de benim işime hiç yaramıyacaktır!.. işinize yaramıyacak mı? Benim söyliyeceğim şeyler sad Tazam paşaya vc onun konuş- tuğu daha bir çok kibar bey. etfendilere taalluk eden şeyler ley ağır davranmak is- idir. — Sadrazam mi Sadra- zam Yusuf Paşa mı??.. — Evet efendim.. Sadra; bildiğ söyliyeceğim. — Fettah Ağa. Benden giz li ne olabilir?... İbrahim Bey kendini top- lamıştı. Zenci köleye karşı son derece lâkayt görünmeğe muvaffak oluyordu. o Fakat Fettah cesareti kı MAYIS İer etrafında münakaşalara salâhiye | i | birtakım şeyler çrkarırsa sa- 1941 İstikbalden haber Kibar bir adamdı. Eski bir aileye mensup asil bir adam ki daha ilk tanıştığımız zaman be nim üzerimde büyük bir tesir hasıl etmişti, kendisile çok iyi bir dost olenuştum. Çok geç- meden anladım ki bu kibar a- dam her türlü iyiliğine rağ: men zayif, tamamile zevcesi- nin iradesine tabi bir adamdı. Karısı kibar,asil ve tam bir ev kadını denecek kadınlardan dı, Bu ailede hâkim olan o i Son derece kat'i hareket etme | gi biliyor, zevcini oğlunu, kızımı istediği gibi idare edi- yordu, Bu kadın herkesi kabul etmezdi. Pek müstesna ve mü bim adamlar onun salonuna gi rebilirlerdi. Ben öyle müstesna adamlar sırasma girebilecek gibi değil- dim. Nasıl oldu da bu kadının teveccühünü celbettim?.. Bunu şimdi anlatırken ne kadar bü- yük bir pişmanlık duyduğumu tarif Oedemem.. Benim a- vuca bakarak sözde | istikbali anladığımı iddia etmem” ” bu kadının nazarı dikkatini celbet mişti.Bununla beraber kendi â İ vucuna baktırmak gibi bir ar- | zu göstermediği gibi ben de | böyle bir teklifte bulunmayor- dum,Yalnız haftada bir gün sa lonunda toplanıldığı zaman ©- radaki kibarmaruf ve mühim erkek vekadınlar bana avuçları İni uzatmaktan kendilerini ala- İ miyorlardı, Bu suretle istikbal İlerini anlamak merakı oraya İ gelenlerin hepsine sirayet edi yordu. Bilhassa (Kadınların buna ne kaar meraklı oldukları nı bildiğim için kendilerine İ hep iyi seyler söylü: le genç kızların i kadar parlak gö: buna hepsi memnun oluyordu. Yalnız dikkat ettiğim Bir nok- İ ta'vardr: Daima iyi şey söyler- İ sem falerlığım hakkndaki iti- madı sarsmış olacaktım. Onun için arada fena şeyle de haber İ veriyordum. Bu bence bir eğ- lenceden başka ne olabilirdi?.. İ Fakat işte bu eğlencenin ne acı bir netice verdiğini sonra» dan anladım. Bir insan eğer söyleyeceği şeyi iyi muhake- me edemezse pek müşkil va- ziyetlere düşer. Bu nasihatı vaktile çok dinlerdik. Lâkin bunun kiymetini ancak başımı za bir takım felâketler gelince anlayoruz. Beni salonuna kabul eden kibar kadin nihayet avucuna da baktırmak merakına galebe edememiş olacak ki bir gün ka labalık arasında bana elini u- zatarak ve gülerek: — Benim avucumda neler o kuyabileceğinizi merak ettim, dedi, ter halde bana da parlak bir istikbalden bahsedeceksi- niz değil mi?.. Bu kadın ciddi bir kadındı. El falına inantyc- muydu, inan muyormuydu bilmem... Yalnız şimdiye kadar “pek meraksız görünen bu kibar “kadına bir şeyler söy #lemek lâzımgeldiği- ni bu suretle avuçtaki çizgiler- ! İ den pekçok şeyler anladığımı | dan kendi - pırıl gi — Benim söyliyeceğim şey- | den anlaşıla: ki Yüsul Pa sa bir takım kimselerle“ gizli” gizli toplanıp Konusuyor. Bu kimseler öyle olur “olmaz a- damlar değildir; Bunlar birer ! beyefendidir,. Hepsi kibar- dır. İbrahim Bey kendini zapte demedi yerinden fırlar “gibi | bir hareketle: — Öyle mi Fettah Ağa? Diyebildi. Bu mühim “bir | haberdi. Talih İbrahim Beyin | ayağına gelmişti, Zenciden öğ İrendiği şey pek mühimdi. Bu İ meseleyi ta'tip ederek ortaya İ ! İ raydaki mevkii yükselecekti : — Söyle Fettah Ağa, söy dedi, seni dinliyorum, Ben de yükseldikçe Ti İde. İbir daha kimsenin letirkeni İbrahim Beyin zenci 006000409000009! MAJİK SİNEMASINDA KISMET WE. WERDİ UNO GELEK KATE vermek meselesi ; tarafından semasil edilen mükefi — Fransızcadan— Dö kilan * eseri Miranseni RICHARD TAUYEN hakemesizlik değil miydi?. Fakât bakmız sonra ne ol- du?.. Kadının elinde bir çok çiz- giler vardı: Musiki: SPOLLANSKY'nin Yi ' Mösyö Men - Amar tarafın — Evvela dedim, istikbal: | pöyrülücezeye ceberru edilen 500 den değil, maziden bahsede- | ianbu! Valisi ve Şehremini ex z P elendi İlazretlerile vukubülan Kadının çehresine dikkat lının çet dilekat | müldkağan sonra 1000 liraya ii etmemiştim. Fakat sanki elini | edildiği istihbar edilmiştir. çekmek ister gibi bir hareket te bulunmuştu, Ben bir şey an Jamadım. Devam ediyordum:. — Talihiniz size çok lütüf- kâr davranmış küçüklüğünüz- Beyoğlu Üçüncü Sulh Flulf Hakimliğinden: Mehmet Efendi ile Kasımpaşi camiikebir yeni caddede 10 Nol #ynı hanede sakinler Penbe ve Halime Hanımlar meyanelerinde tekevvin izalel şuyu © davasi cereyan eden mühakemesinde mü deialeyhler Penbe ve kızı Heli Hanımların kametgâblarının sweçbi olduğu mübaşiri ve mahalle hey” ihivariye > şerhinden anlaşılmış birialep haklarında bir mal smüddei ilânen tebliğar İcrası karar olmakla yevmi muhakeme Olan f Fazla söyliyemedim. Ka- dın elini çekti. Boğuk bir ses- le teşekkür etti. Bu ne demek ti?.. Salonda herkes sustu, Ben biraz sonra müsaade ala- Tak çıktım,Sonradan öğrendim ki bu kadın eskiden bir çama- şırçının kızıymış... Zengin ve kibâr kocaya bir hata netice- sinde varmış > Haziran 931 pazartesi günü * Gördünüz mü muhakeme- | 14de muhakemedr bizzat hazır DU sizliğin neticesini... Ondan son | lunmadıkları veya bir vekil gönder medikleri takdirde haklarında my# melel gıyabiye icra edileceği tebii makamına kelm olmek ütere olunur. ra artık görüşmez olduk, Ben © kadar utanmıştım ki artık avucuna bakmamağa yemin ettim. Bu akşam MELEK SİNEMASI Yi PORST ve BET Kipi Haydelberg şarkısı? EİN BURSHENLİED AUS HEİDEKBERG) filminde takdim ediyor. UFA'nın bu filmindeki aherikli: şarkılar ve gözel musiki, herkesin sğzda dolaşacaktır İlâveten: FON MOVİETONE sesli ve sörlü mi OOO im dünya havadisleri 14 Muyıs yarmli perşembe aksamı tsm saat 9 da Ben Amar 4 kardeşlerin Meşhur ve Büyük sirkı Taksim Talimane meydanında (Telefon B. 0.47 “ Müsamerelerine başlıyacaktır Bileiler yarından: itibaren Sirk gişelerinden kabah sast 10 den Iğye kadar ve öğleden sonra ssat ?den itibaren tedarik edilebilecektir. Sirk. cumadan itibaren" her“ gün sabah saat 10 dan akşam sazı J0 ag kadar halk tarafından ziyaret edilebilecektir. Bu akşam. K ER KA Sineması Amiral BYRD tarafından temsil edilen montun büyük heyecanlı ve kısmen Türkçe ve Kranmaca tasvir edilen KUTBU CENUBi filmini takdim ediyor, Ba tehlikeli ve yegâne sevkiyaün müddeti de- sanımca Paramoun'un operatörleri tarafından, fevkalbeşer fedakârlıklar ve tehlikeler hahasma filme çevrilmiş hakiki bir harikadır. Haşiie — Talebeler bu filmi 40 kuruşluk umum? duhuliye İle gö- rebilecekterdir. » İlâveten FOX MOVİETONE sesli ve sözlü mühim a Havadisler Fettah birdenbire hayretle cevap verdi; — Benim efendim mi? olamaz!.. Mümkün deği nin arkasındaki odada nasıl gizlice konuştuklarını anlattı. Kendisinin bunları, nasıl giz- lenip gördüğünü tafsilâtile an Bu İbrahim Bey ciddi tavrmi hiç bozmadan ilâve etti: — Gidip kendisine sorabi- lirsin.. — Ben kendisine bunu sor- mam.. Bunun doğru olduğuna şüphem kalmayınca ' gider o paşayı hoğarım!, Zencinin dudakları bir kat daha kabarmıştı.. Gözleri dön müştü, İbrahim Bey dedi ki: — Öyle kolay bir paşa bo- İ kölenin mühim bir hafiye ola a hiç 'şüpllesi kalmamış- - Fettahın ehemmiyeti beye- İ fendinin slağada büyüdükçe İ büyüdü, Fettaha tekrar sordu: — Yusuf Paşa mı?, — Evetu, Benim efendim.. Fettah sustu, İkisi de bir üddet düşündü Zenci oköle tekrar söze başladı: — Şimdi verdiğiniz sözü ye rine getiriniz, Beni böyle ha- remağası haline getiren kim- Zulmaz. Sonra seni de Saray» biliyo- | burnundan denize atarlar da , Fettahım istediği malü- | balıklara yem olursun. Ben-. İ matı verecekti! Gayet «ciddi | den sana nasihat, Öyle çılgın- bir vaziyet aldı. Sö gi | ca işlere kalkma.. Sen intikam senin istediğin malümatı vere ceğim. Fettah e ape na- şeyin ehemiyetini göstermek | almak mı istiyorsun? İntikam için iki kelimenin üzerinde du | çılgınlıkla deli yavaş yavaş otur