n umdesi “Milliyet” tir 51 MART 1931 Nilden Tünelli, 311 — 24312 — 24313 ği ZONE ÜCRETLERİ Mit ör 400 kuruş 800 kuruş iş 740 , 1400 b 1400 ” dn evrak geri verilmez li geçen nüshalar Küdiriyete müracaat edilir. Şetemiz il etmez. Bagün rozgir mütebavül > ekseriyetle açiktir ta>. i Gi İyi Hed 'de “eci varmış! e çi taş W görenlerdenim amma İzmir taşi beş kişiyi Pr ÖP anlatırken arka iin lan biri bana dedi kiz La — Sana bir bilmece söyleye- Bişi mi Şi “Bir futbol takımını İzmir iy şörmek için beş idareciye lü- du eye İk için kaç idareci lâzımdır? siri Pe. kurabilirsin! li; Sait Beyin tabakası im * © yapan arkadaşm ismi “Sait” ru, DS eleği Suğunu da iddin eder. Bu ço bin? gisiga © ndisi * Kankesi, £ Sy edecek diye susuyor. Taba a “kaybettim!” diyor, Yaez.. Lâkin hovardalık bu Ya de cidden anlamadım! ge .. ğ Berberler işi —Havanın açılıp kapanması i “ab Ten zaten bu işlerin gazete » vadisi krymetinde olmadığına | dur: Bu traş çok sürdü, perdahı, in İ a var, o yaramazlığı © değildi. buldunuz? dedi. “sen” kullanmayı terci! di, ii K "Kürekleri kendine doğru © ' n, sızun göldü: d Gi üz İ “Milliyet in polis istihbara- etyal Balkonun eğrilmiş parmak. “kırık kapısı üstüne san- bütün çocukluk hatıralarım; yen çizgilerle işlenmiş di. — Öyle bir şey hatırlar gibi AREHANE — Ankara caddesi © Telgraf adresi: Milliyet, le Türkiye için Hariç içim İGazete ve matbaaya sit İşler ilânların — cos'uliyetind bugün İzmire hareket edi- * Allah selâmet versin! Biz- XX bol bol dua! Yalnız işittim d İlkımın başında tam beş tane spor seyahatlerinde ida- adedinin çok olmasında fay- az mübalğealı, ipi İzmire| * görülürse Paris, Milan ve-| $ Londraya bir takım götür- de irca tarikile tena-| Babacan çocuktur, açık göz 'sigata tabakasını çarptırmış ci çarptı” dese herkes 52 dirhem imiş ve gümüş -i- po 3 Bu günkü piyasada 5 lira tabakayı getirene 20 lira ver vadediyor. Beş liralık şeyi Niraya satın almanın hik tini sordum. Güldü ve: i — Sen anlamazsın! dedi, ve “Bu günlerde iki şeyle meşgu > — Berberlerin açılıp kapan- 1931 Tayyare taarruzlarına karşı iç memleketin müdafaası İM Yeraltı sığınakları — iki yüzlü şehirler — yer altında bankalar — gez maskeleri — bu iş peh çok paraya ve yüksek bir tekniğe bağlı — hiç bir şey yapmamak mı, az bir şey yapmak mı? — Türkiye hava taar- ruzlarından pek az müteessir olacak ve pek az korkacak memleketler arasındadır.. Bimci makalede, “sivi! hava- ya karşı müdafaa teşkilât” nan tayyarelerinin taarruzlarından yapacağı işlerin” bir kısmını İmek ve gazlanmış sahalardaki Saymıştık. Bu makalede devam edeceğiz: (6)Yeraltı sığınakları: Her ş6-| teşkilâtın çalışması o lâzımdır. rinbütün halkını sığdırabilecek. genişlikte yeraltı sığnakları ha İ zırlamak zarureti karşısında ka lanmaktadır. Bu, oldukça mu- azzam bir iştir.Bu sığnaklar her mahalle için ayrı ve bir çok ma- halle için müşterek olarak vü- cüde getiriliyorlar. Sığmakla- rı, bizzat halk kendilerinin ve evlâtlarının ve kıymetli hayvan | larınm hayatlarile eşyasınm muhafazası için kendilerine ça; lışarak hazırlamaları lâzımdır. Bu halde her meskün mahallin | birisi üstünde ve diğeri altın-| da olmak üzere iki yüzü ve iki hayatı olacak, tayyare taarruzu tehlikesi ir — ve i IEapn AİAIZra inecek, Saat- larca ve belki günlerce yer al- tında bekleyecek ve yer altmda| #kinci bir âlem (kurulacaktır. Kıymetli eşyave mücevherat ve para yer altı bankalarına tevdi edilecektir. Bu ne kadar muaz- zam bir iştir; fakat buna rağ-! men yapılması da zaruri ve şart tır. Bu yer altı sığmakları yalniz parçalı bombalara karşı korun- mak değil, zehirli gazların te- ! sirini menedecek tertibatı da ihtiva edecektir. .(7) Maskeler: ,. Tayyareler- den atılacak zehirli gazlara kar- şı yalnız insanlar için değil, bey girler, öküzler, kümes hayvan- | ları ve saire gibi insanlar içi hayatları kiymetli olan bütün canlı mahlâklar için dahi daha! hazar zamanında gaz maskeleri tedarik etmek ve bunların kul- lanılması için talimler yapmak “sivil havaya karşı. müdafaa teşkilâtı” nm en imühüm bir işi- |. dir. | ..(8) Yangin söndürme ve ze- hirlenmiş .sahalati .temizleme hizmeti: Şehirlerde. ve büyük kasabalarda; halk yer altma sr Şandığı bir zamanda, düşman dan tehdide maruz kaldığını id- dia ediyorlardı, şimdi de dük-! kânların polisin cebrile açıldığı- nı. söylüyorlar. Bu söz pek akla yakın değil. Ne ise o bize lâzım kilâtı,, nm emri altma girer. nasip olur.) İşte istikbalin müthiş bir si- lâhma karşı bazı memleketler- da ise yarı yola kadar gelinmiş yük bir kısmında ise henüz lunmamış olan müdafaa usulle rini şu kadarcık hülâsa ettim. Bu teşkilâtm başa çıkarılması evvel emirde pek büyük paraya ERRRİme #İNE a len. Çin geti rin bile buna tahsis edecek faz la parası yoktur. Fakat“ eğer bunun başlıca çaresi hiç bir şey oyapmamak ise, düşman önünde diz çöleme- gi şimdiden &abul edelim.” de- ye Avrupanın en zengin millet lerinden olan Almanyanın mat buatı bağırıyor. İyi bir havaya karşı müdafaa; bir harbin mu- vaffakiyetle uzatılmasına kuv- vet verecektir. nüfusunun ve sanayiinin kesa- fetsizliği, dağlarının ve orman- larmın çokluğu, meskün mevki lerinin küçüklüğü ve dağınıklı ğı hasebile bu silâhtan çok za- rar görmeyecektir. Biz de İs- tanbul, İzmir ve Ankara gibi bir kaç'büyük şelirüçin aktif tedbirler ve fakat umum mem- leket için “sivi? hava teşkilâtı” tarafından passif ve talim ve terbiye mahiyetinde tedbirlerin başlanması zamanı . gelmiştir. gibidir. Ş © CİNOĞLU Darülaceze ve Bafal haşta hanesi sabık idare mü bey dün Selim paşa yokuşunda, Hoşkadem mahatlesinde Şirvani “Bir bardak suda fırtına... Ve|ratımızın derisini *aşındırmaya İr araba lâf. Evvelce berberler | başladı... Artık bu şemataya bir. hilâfına cumaları dükkânı | nihayet versek fena olmaz. wn açmıyanlar tarafın Milliyetin edebi romanı: or i . | bir soukluk veriyor. m amma... Biraz tered- eki ön pm mi icat ettim, Füsun hanım?. — Bilknem? ben o kanaatte- | oan siz miydiniz; diye, düşünü- | | yorum. Cünkü o küçüklük dos- uz, bana öyle geliyor ki; bi- sizin kadar, uzak ve yaban- Aramızdaki bu farkı nc- — Çünkü o, bana yalnız “Fü- "diye bağırır ve birşey lemtik istediği zaman “siz” | ih * Jarkadaşlığınızdan uzak kaldım. | kıymetli bir şeyi, yeniden bul-| e | Gönderdiğim mektuplara, kart- m zade arsasındaki biraderi mülge Anadolu » Bağdat © şimendüleri sercümanı Ali Nizami beyin ha mesinde irtihal etmiştir. Cenazesi Lpgün on buçukta mezkür banc- den kaldırılarak» Merkezefendi- deki makberesine defnedilecektir. değil asıl demek istediğim şu: friksyonu, masajı da geçti su- FELEK | Askeribahisler | | Üç ay muhabbetten sonra... -Fransızcadan- Bu genç adam kadınlar üzerin) Ben o zamana kadar başka ka- de büyük bir muvaffakıyeti ol-!dımlara bu masalı söylerken on- makla övünürdü.Fazla olarak 3 |lardan da benden kaçıp kurtul- aydan fazla hiç'bir kadınla alâ- | mak arzusunu görürdüm. Onla- (İstanbul itfaiyesinin, - sine- İma filmlerinin çıkardığı boğu- cu gazlara 'karşr bile bir kaç! maske bulamadığını burada pa | rantez içinde zikredilmek mü- de henüz başlarmış, bazıların- | düşünülmeğe zaman bile bu- bağlıdır. En zengin milletle-| Çok şükür,. ki Türkiyemiz| Muğlâk ve külfetli işler için pa- ramız olmadığı gibi bunlara lü | zum dahi yoktur, Düşman hava taarruzundan endişemiz hiç yok sını uzatmazdı, Bunun için bir de hiç şaşmayan çare bukdu ğunu ve bunu tatbik ettiğini İ — Bu keşfettiğim çare hiç| gazm tesir ve mazarratnı. gi-| yanılmayan bir çaredir. Kadın-| Sonra mağlüp oldum. dermek ve temizlemek için bir |lar üzerinde muvaffakıyeti olan İbir genç için bir kadınla uzun İbıkmak zamanı “gelince” kendi-! İmin evli olduğumu ve bir mü i İ detten beri annesinin yanına git İmiş olan zevcemin artık avdet edeceğini söylediğim zaman bu kadınların. kaçtığını görmek ka| İbil oluyor. İ Bunun üzerinden bir müd-| det geçti Kendisine tekrar ras- geldiğim vakit sötdüm: — Nasıl..? Hâlâ eski çareni tatbike devam ediyor tinusun?.. | — Hatırladı. Düşündü. Güle- rek; — Senin haberin yok, dedi, bu eski çare şimdi bir hakikat” İm PİRİM da din- ar Son defa bir kızla tanıştım. Dostum, aradan iki ay geçti. Biliyorsun ki üç aydan ziyade bir kadınla sevişmek bence im-! kânsızdı, Beraber yaşadığım bu kiza bir akşam - telâşla eve gelince zevcemin öbür gün gele ceğini söyledim, Kendisine da- ha evvel evli olduğumu sylemiş ve bu gün için zemin hazırlamış tum. Zevcem hasta olar anne$i- nin yanma gittiğini, muvakka- ten serbest kaldığımı söylemiş- tim. Fakat benim telâşlı ve hoş, mutsuz görünmemç râğmen kiz serin kanla dedi ki : — Zevcenin öbür gün gelece| ğini söyleyorsün. Öbür güne kadar beraber değil miyiz..? Ben sözde bundan memnun olduğumu söyledim. Fakat ö- bür gün geldi. Kendisine dedim | ki: — Maatteessüf ayrılmak za- manı geldi. Gidip gevcemi karşı lamam lâzımdır, Gidip karşılaya | cağım. Artık görüşemezsek... Bunun mânası artık gitmesi- ni anlatmak içindi. Fakat o bu hususta hiç acele eder görünmi İyordu. Ben de sinirleniyordum. İ Nihayet dedi ki: | -—Ben burada kalacağım. Seti izevceni karşılayabilirsin.. — Aman nasıl ölür. lir de seni burada btlu: ? O zaman gözlerimin içine dik | katle bakarak dedi ki: — Sen beni aldatamazsm.. Sen evli değilsin, Ben'buna aldan- mam, tün cazibesile bu genç kadı- nm gözlerinde derin bir muhab- bet gördüm, Dikkat et dostum: söylerdi. Bundan bahsederken |içi dolayı çıkacakyangmları söndür| dedi Sonra baktım, kadınlığın bü-! İİ A Nur Tahsin “|cevap vermediniz: Okadar ü-/kimizin de kabahati yok. Ara- İzilmüştüm ki, İstanbulda her|da bir anlaşılmamâzlık olmuş, "Kes beni'unuttü zânitetmiştim. ; Fahri Bey Düşünün bir kere: Ot sene.. İn:|. — Bugün artık bu anlaşıla- san sevdiği bir arkadaşından mamazlık bitti. (Küçüklüğü küçük bir selâm bile almazsa. müzdekinden daha çok dost ve Ve döndüğü zaman onu koca | amimi olduk değil mi? iman bir hanım olmuş görürse. Elimi uzattım: rm benden öyle bir ayrılışları Fakat b: kadın git- istemiyordu. Ve kalmak! yle bir azim ve ö karar verm nun karşısında evvel şaştım. et. Be şiddetle sevdiğini artık anla- ığım bu genç kadmı buradan Bu her şehirdeki itfaiyenin, ta- | uzadıya yaşamak bıkici bir şey-| çıkarıp yollayamayacağımı an- bil bir vazifeşidir. İtfaiye, bu isİdir. Ben tanıştığım kadından |ladım. İtiraf ettim. Evli olma- için “havaya karşı müdafaa teş- i dığımı söyledim, Fakat kısa ke seyim, Şimdi bu kadının köcası- yım, Neşriyat Hayatı İngilterede neşredi- len mühim eserler İngilterede neşredilen yeni eserelerden birini bir seyahat- name teşkil ediyor. Fakat bu seyahatname şimdiye Okadar çok gidilmiş bir yere giden bir eeyyahı hazırladığı. mitoyi, 1 rin lr Şimdiye kadar Av- rupalı bir seyah için meçhul kalmış bir yerdir. Bumeçhul yeri İngiliz seyahı Mr. Bert- ram Thomas gidip görüyor, baştan başa katediyor. Bahset- mek istediğimiz yer Amerika- nin cenubunda rik bir çöl o- lan Rubulhali'di i ki bilir ne zamandanberi Arabis- tan'da yol kesenlerin her türlü takipten emin olarak gidebile- cekleri bir yer olmakla meşur du. Rubulhali çölüne kaçan eş- kiyayı takip etmek; hakikatte) kolay değildi. Çünkü susuzlur| Zu göze alıp ta bu çöle dalmak iiikânsızdı. Fakat oraya kaçan laf susuzluğa karşı ne yapıyor- du?.. Eşkiyanın kendi arala- rmda malüm olan tertibat var- dı. Buda yalnız kendilerinin bildikleri yerlere, kumun altı- na tulumlarla su gömmek. Rubulhali için bir takım ef- saneler bulunmamış değildi. Meselâ oraya gidenler sağ dö- nemezlermiş . . Şimdi deve üze rinde 900 kara mili katederek Rubulhaliyi geçmeğe muvaffak olan seyyah bistana ya- bancı olmayan İngilizdir. Moskof sultanınm “vezir,, tiği- ni etmiş senelerce orada bulun muştur, Kendisinin anlattığı şeyler bu havalideki kabilele- rin hayatımı tasvir itibarile de Şayani dikkat görülüyor. Hülâ- sa Maskat sultanınm himaye: yı Zir”in orada oynadığı rolün €- hemmiyetsiz olmadığı anlaşıla bilir. Anlattığı şeyler arasında yes şayani dikkat olanlar var. İşte meselâ bir kabile ki yalnız kendi çocuklarmı değil, diğer “kabilelerin çocuklarmı da sün- net etmek imtiyaz ve inhisarı- na maliktir.. Zuti denen bu ka- — Ne yapalım? diyordu. Si Zin uykunuzu bekliyecek değil- dik ya... Aç kamına bir deniz gezintisi yaptık. Füsunu biraz gezdirdim, Nâzan onun birdenbire ben- den teksizlifçe bahsetmesine hayret ederken ben atıldım: ede i bilenin erkekleri'diğer bir kabi leden kiz almazlarmış... İngiliz müşavir ve maliye nazırı sefatile sultanın nezdin- de bulunmuş olan Mr, Thomas bu sultanm memleketi dahilin. de vakıt vakıt yaptığı teftiş seyahatlerinde kendisine ve o suretle mahalli âdetleri öğrenir miş. Yerli âdetler arasında bah settiği şeyler az tultaf değildir. | Meselâ anlattığına göre kadın, İ Yahudi, hirisiyan gibi şeyler- den bahsetmek ayıptır. Bir ta- kım hayvan isimleri vardır ki bunlar da söylenmez. . Yukarı- da bahsi geçen ve Zuti denilen kabileden de bahsetmek ayıp- tır. Çocukları sünnet etmek im tiyazına bir inhisar olarak ma- & olanbu kabilenin efradı ilk hasıl olacak zan hilâfma ola- rak pek aşağı görülüyor.. İş- te bundan dolayı başka kebile- den kiz almıyorlarmış. Rubulhali çölünü geçen İn- giliz seyyah eserlerinin ismi “Olarms and Exursoin in Ara- j bia,, dır. Uzak ve meçhul şeyle re karşı merak duyanların alâ- kadar olacağı bu geniş mevzur) yalnız eserin iyi yazılmış olma sından değil, böyle çetin bir seyahatı yapanm büyük keşif seyahatları yapmış meşhur a- damlar arasında mevki alması itibarile de etemeniyetlidir, Meklepliler müsabakası MAYAN SEE emen Almanya - Avusturya 97 nci hatanın 3 üncülüğü- nü Galatasaray lisesinden 1189 Sermet Bey kazanmıştır. Yazı- se şudur: Haftanın en şayan dikkat hâdisesini —hiç şüphe yok ki— Almanya ile Avusturya arasın- da aktedilen “Gümrük ittiha- dı,, muahedesi teşkil ediyor. Son gelen telgraflardan anla şıldığına göre bu ittihat yalnız iktisadi mesaile münhasır kılm- imiş ve gümrük mukavelesi şek- linde tecelli etmiştir. Mukavelenin başlıca csasai-- nı şu noktalarda temerküz etti rebiliriz: hükümetleri kendi memleketle- | ri arasında bir gümrük ittihadı vücude getireceklerdir. Bu itti hat iki memleketin istiklâli ü- zrinde hiç bir tesir yapamaya- caktır. B)İki memleket hükümetleri aynı gümrük kanununun ve ta- rifesini tatbik edeceklerdir. nı husus dahilinde mümasil mü zakerelere girişilecektir. İki gün evvel matbuata tevdi edilen bu haberler bütün nazar- ları merkezi Avrupaya çevirtmiş tir. Bu hiç şüphesiz— p0040000000001 5009999909099 ? İTTIHADI MİLLİ Türk sigo Harik ve bayat Sigortaları Telefon: Füsun? diyordu. Sükranla, Semiha, birdenbire bu samimiyetimizi anlıyama- mışlardı. Manâlı, manâlı biri- birinin yüzüne bakıp gülümsü- yorlardı. Kahvaltıdan sonra kimi ha- mâğa, kimi ağaçların altındaki A) Almanya ve Avusturya) C) Diğer hükümetlerle de ay! üzerine sigorta muamelesi icra eylerir. halk için müsait şerâiti havidir.. Merkezi idaresi: Galatada Unyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktapır. — Dosluğumuzun bu kelime- İ lerle tahavvül ettiği kanahtinde misiniz? — Hayır: Fakat bizim “gibi küçüklük “arkadaşlığınm sami- miyetine - thiamenül cdilemez Nâsıl hitap etmek lâzrmgeldi- | — Bu dakikadan itibaren es- ğinde tereddüt ediyor ve resmi ki dostluğumuza döndük, de- yen, istenmiyen bir samimiyet mimiyetin verdiği kayıtsızlık- göstermiş olmaya tercih edi-| la hitap edelim. yor, E > Elimi ciddi bir arkadaş dost- 1-0, sustu, Ben de birdenbire luğu ile sıkarken: Verecek cevap bulamadım. Dü-| — Peki, Füsun, dedi. Şüncelerinde haklıydı. Fakat Sesinde kuvvetli, derin bir ben de haksız değildim. Anne-' semimiyet vardı. sinin beni iğneleyen sözlerin Yalıya döndüğüm zaman, iden sonra ona cevap vermeyi hepsini uyanmış bulduk. Na- gök ağır bulmuş, fakat gün- zan, sandal iskelesine gelmiş, derce bu sevgili (mektupları sabırsızlıkla: Yastığımın altından çikarma-| — Kaç saattir nerede mıştım, Beni bi dinimez misiniz? dedi. Ben kü- çüklük samimiyetinden hiç bir şey kaybetmedim, -Füsun ha- num, Yalnız, düşünün bir kere, | onu eski dostluğu ve samimi- sandala binmek ihtimalinizi dü- bulunca. Kaybolmuş şündü de biraz rahat ettik, Elimi ciddi bir arkadas dost- Jon sene sizin samimiyetinizden, / yetile hörmetkâr olmayı beklenmi- dim. Artık biribirimize eski sa- | Allah aşkına? dedi. Evi altüst) İçimdeki © ıztıraba: rağmen, | etti. Bahçeye baktık. Annem şezlonklara uzandı ONâzan, tuvaletinin provası için terziye telefon etmeğe gi Ben biraz salona çıktım. O- kuyacak bir gazete araken gö- — Bu sabah gezintisi çok işe yaradı, Nâzancığım, im, Es- ki yalı bizi çocukluğumuza çek- i, Ve uzun zamandanberi. Kay- İbettiğmiz samimiyetimizi bul- te araken İduk. Lzumsuz resmiyetlerden | züme piyanonun üstündeki ke- (kurtulduk. man ilişti. Bir senedir garip bir Neden, bikhnem? Nâzan gül- | furçınlekla elime almatlığım ke- mek istedi de güle medi mi? |manı birden bire çalmak iste- Sevimli yüzünde garip bir mâ- | dim. Sesi etrafa dağılmasın di. nâ ile: ye pncereleri kapadım. Kema- — Demek ki kocaman bir iş|nm sesini alçaltım ve gayet gördünüz?! ne iyi, te-iyi! dedi. | hafif (Ave Maria) yı çalmağa Hanımefendi kahvaltı sofra- | başladım. bahçeye (o hazırlatmıştı.| Birdenoda kapısı açıldı. inin yüzünde henüz uyku- | Fahri Celâldi. Hayretle: — Yalınız mısın,Füsun?.de- Fahri ile ben deniz havasın-İdi. Nzan yok mu? bu pencere- dan çok acıkımıştık. Onlar raz-İler niye açılmamış.? lı, nazlı yerken o, reçel tabağını| * Açmağa giderken: Tuğu ile sıkarken: iş gibi mes'ut oldum. — Bu müânasiz vaziyetten i-) Fahri gülerek” X lara, hattâ selâmlara bile hiç | önüme uzatıyor! — Açma, Fahri, diye bağır- — Biz çok acrktık, değil mi |dem, Ben kapattı ike vi 5 dileği vi ii m, buraya da| dünya siyaseti için kapital bir ehemmiyeti haizdir, Yukarda tesbit edilmis mad delerde de görü çhile bu ittihattan hiç bir siyasi gaye is- tihdaf edilmiyor .Esasen muahe denin C maddesini teşkil eden satırları da bu suretle tefsir ct İmek icap eder. Fakat hakikat bu merkezde midir? | * Malümdur ki Almanya - A vusturya siyasi ittihadı her fır Satta ortaya atılan ve fazla mü nakaşa edilen Avrupa meselele rindendir. Fikriyat çerçevesin den dışarıya çıkamayan bu söz lerin artık hakikat sahasına gir. diğini görüyoruz. Alman tarihi in bariz hususiyetlerinden bir: sini de siyasi ittihatları iletrsad birlikler vasıtasile teşkil eder. Bu takdirde, basit ve tabii gös- terilmek istenen bu gümrük itt hadının ilerde siyasi ittihada in kılâp etmesi pek mümkündür Çünkü Almanya ve Avusturye birlik anmın hulülüne artık ta- mamile kani olmuş vaziyette- dirler. Bu hâdise etrafında diğe. devletlerin ihtiyar eyleyecekler: hareket te az calibi dikkat de ildir. Fransız gazeteleri şimdi den ateş püsicürüyorlar. İddiala rmın merkezi,bu hareketin Ve: sailles, St, Cermain ve Akvam Meclisinin kefaleti ile aktedi- len 1922 muahedelerile tezat teşkil etmesi şeklindedir . Anadolo ajansının bildirdiğ son haberlere nazaran Frans; hükümeti Almanya - Avustury- ya karsı İngiltere hükümeti il müttehit bir cephe almaktadır İtalya hiç bir teşebbüse giriş miş değildir. Bu ittihadı tarihin tabii bi: tezahürü olarak kabul etmek lâ zımdır. Bu suretle Almanya bi! hâssa iktısadi sahadaki faaliyet ni takviye edecek, Avusturya isr Almanyanm siyasi ve iktısad kudretinden kuvvet alacaktır. i | il Ferah sinemada Bu gece: Naşlr bey ve Her mine hanım konseri Asso jana meşhur çingeneler ve kentuki balesi ayrıca sineme İstanbul birinei iflâs memurluğundan: Kutucularda büyük kutucu ha nında Soda ve Kostik ticaretile meş- gol iken evvelce ilânı iflâsına karar verilen Aseo ve Merdikyan efendi- lerle şirketin cetayan eden musme- lu iflâsiyesi neticelenmiş ve bu Kere girket azasından berhayat olan Aseo efendi tarafından konkurdato teklif edilmiş olmasına binsen tek- Ufi vakiin müzakeresi için alacaklı ların $İ nisan 931 tarihine müsadif salı günü saat 14 de Sultanahmet'de vaki Adliye sarayında birinci iflâs dairesi toplanma salonunda hazır © bulanmaları ilin olunur. j i rta şirketi yoğlu —2003. yalınız çiktim; bu acemilikle kimin yanımda çalabilirim?. — Kendine iftira ediyorsun, | Füsun, dedi. En güzel çalan. dan da'ben bu parçayı böyle i dinledim. —Eğlenme rica ederim, de- dim; ve komanı bıraktım, — Ne fena, ne fena telekki" lerin var, Füsun! Halbuki ben okadar samimi söyledim ki. Sonra kemanı aldı: Neşeli bir parça çalacak diye bekliyor dum; halbuki bana hiç yabancı rekmiyenibir serenada başladı. kadar güzel çalıyordu kil... Birdenbire hatırladım. Berabe! ders aldığımız zaman hocomu ilk olarak bize bu serenadı ver” mişti, Çok sevmiştik.. İyi çala” bilmek için oyundan bile va; geçerek çalışmıştık. Şimdi o ça larken, gözelerimin önünede İ İki küçük baş beliriyor: Keman: İlarına eğilmiş, iki sevimli kum 0 ve siyah baş.. 9999000