1 Mart 1931 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

1 Mart 1931 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mİ Tal pe” a Vİ © ireti hâsıl olur. Bizim Vali Be| için bu © en, Dr. Tevfik Salim Paşa ta, | fondan takrirleri iyi okuyama 44 Bi için ta'zir edilen ve müka- Fikir, gililliyet | © TAskeribahisler T — Fransa, toprağını çep çevre Asrın amdesi “Milliyet” tir 1 MART 1931 IDAREHANE — Ankara caddeyi 4: 100 Telgraf adresi: Milliyet, Te anbal. Telefon numaraları: zati — 24312 — 24313 ABONE ÜCRETLERİ “Bugünkü hava Dün en fazla hararet 10 enaz Sd. Bugün © rezgr poyraz ve hava İstanbul valisi ile devri âlem Cuma günü diger bir ik İçimizde Abdülkadir Ziya B. ibi okkada ağır ruhta hafif 4 imseler olduğu bizim futbol «İz derasyonu mültezimi Şeref ibi ağzı kalabalık ve günahı jr biri de bulunduğundan bir “abaya sığmadık. İkiye ayrıl- İ ik. Ben bilhassa Vali Beyin İ tabasma bindim, Ben herkesin “abâsına binmem, çünkü son- * Onun şarkısını çağırmak za- © n arabasına binenler like yoktur. Arabalara tak- m olduğumuz zaman Şehir * eclisi azasından olmasına rağ ile etmesi üzetine: : e Affedersiniz, ben sizi me ii Ur sanmıştım, cevabına nail X an Abdülkadir Ziya Beyde (6 'kilosile bizim - arabada idi. aklâ mümaileyh: beş kuruşa / amı tartıp eline biletini veren tedin!- 1 kilo geldiğine dair ntâr bilet zla terliyen bu zatın tartılır. n böyle bir ze #re dönmüş ve 121 kilo gel- $, ancak kadronda 121 olma- $ı gibi sikleti basan mükine- de 1ZI rakamı olmadığından <ilo yazmış. O zat te bunu â- "ne gösteriyor., Xi Uzatmayalım Cuma İstanbul 1 get ait | ç si E i, Bde'şöyle bir cevelân ettik. ç; Vaktile ben Polis ve Beledi- momurlarının bezgin ve lâ i ali vaziyetlerini a görmedi; Dün bu emaili hallet- a, Valinin otomobilinin sesi m binerken Şeref, sa- iy pendant ve ihtirasının in- kılıklarında bu muhit için- bir asalet ve hüviyet aklığı- v “görmek bedbahtlıktan başka i ifade eder, Ve.. Bir hayvan nedir?. En iyi ve en kuv * / 8 hayvan en doyumsuz, pen en kuvvetli, lokmayı başka iel ağızdan kapabilen ve kendin m zayıfının üzerine ihtirasla muhitini sindirip ezmesi * Dejenere insan da da tam bu teri ve bu edayı bulmayor e # m, büyük çınarın dibin- denizi ve balıkçıları seyret- ntarlarla tartılmış ve - dik- vermiş. 1 kilodan bilet nasıl aldı: , vr düşündük bulduk: Kanta- i ibresi 120 kilo gösterir. bir tahkim ediyor.. Mukavemet yuvalarının etraflarında huniler — yer allında lâğım muharebesine hazırlık — yeni biçim mazgallar — 2 tonluk bombalara karşı koruyan demirli beton — her taraflan işsizler Fransaya gelip ip buluyorlar — Almanların feryadı — iransa gele- cek bir harpte toprağını çiğnelmemeğe azmelmiş — fransiz oynak ordusunun kuvveti artacak. a re iki üç ral makineli bu merkezlerinin gerisine sığmak- lar, gözetleme yerleri, cephane- ti. i Tıpkı deniz sahillerinde büyük zırhlılara terkedilerek bunların lerin yapılması gibi. Görülüyor nizde yeni silâhlanma tabiyesi büyüklükten küçüklüğe doğru yol almıştır. Mukavemet (merkezlerinin, kendi silâhları ile saçacakları ö- lüm ve tahrip kuvveti yetişmiş görülmiyerek bunların beheri- İnin etrafını hunilerden, raylar- dan, hendeklerden, tel örgülerin den ve lâğım tarlalardan mü- rekkep sün'i mânilerle de ayrı- ca takviye edilmektedir Böyle- ce tanklara ve zırhlı vasıtalara karşı tam ve emniyetli bir mü- dafaa'temin edilmiş oluyor, , leyince, Abdülkadir Bey: ei valinin arabasına binme, kimsenin ağzınm koku- sünü çekmez, dedi. Efendim, gide gide nereye gitsek iyi2.. Sulu kuleye. Öyle sokaklardan geçtik ki: İtfaiye otomobili bile görmemişler en- tarili adamlar, kapı dışarı fırla yıp bizi seyre çıktılar.. Biraz uzaklaştıktan sonra da an ! — Voyvol. bağırdılar. Sulu kulede bize: — Müsü! diye hitap eden ora ları görünce “dayanamadım. .. | Şerefe dedim ki: — Bak senin ne kâfir olduğu nu bunlar bile öğrenmiş.. Biz bu tarik' ile nereye gidi- i-| yorduk biliyor musunuz? Bir a-| ralık stadyoim yapılması düşü- nülen, Çukurbostana!.. FELEK Etem IZZET tim. Akşamın esmerliği denize göktükçe hüznüm de o kadar ar) tıyor yeis duyuyordum!.. “Hele | il balıkçının gözlerime garip garip, acınarak bakması beni İpek sinirlendirdi. Onun bakışm da merhamet vardı, istihfaf var dı, lâkaydi vardı, — Bu saatte burada bu sür-| tük te kim?.. Deyen bir istifham vardı! Sa bahleyin koruda da bahçevan o gözlerle bana baktı ve O göz-! İlerle: — Adam sende.. Bir kadın!, Dedi, hiç aldırmadan, hiç bir şey duymadan yürüdü gittir, Halbuki, gene bu-koruda ve bu yuvaları içine almakta olduğu, makineli tüfek o mukavemet likler yapılmakta olduğu ve bü- tün bu tesisatın, elektrik, kalo- rifer, sıcak su gibi her türlü kon forları da havi olduğu yazılmış- Eskiden yapılan tabiyeler mü heykel ve mücessem şeylerdi. Bunlar 300 X 400 metro ebadm da geniş satıhlar teşkil ederler- di. Şimdiki Fransız mukavemet yuvaları ise gerek havadan ve gerekse karadan yapılacak işle- Te karşı ancak 20X10 ebadında gayet küçük satıhlar teşkil eyle mekte olduğundan bunlara kar $t tam isabet ihtimali pek azal- maktadır. Yani eski büyük göv deli teahkimat parçalanmış, da-! ha küçük,fakat çetin parçacıklar | halinde araziye dağıdılmıştır. yerine küçük ve çetin krovazör- ki gerek karada ve gerekse de- muş, düşman lâğımları ta iken onları altlarından met merkezinin altnda dehliz- ler açılmıştır. Böylece mukave- muştur, me yerleri de Strostorcope adr verilen yeni icat viye edilmiştir. . bit edilmiştir. mektedir. İki yıldan beri Fransız para- siz vatanmı müdafaa için uğraş- tığı şeyler bunlardır. lanmayı terk ve tahdit sözleri tazminat ile bütün memleketi- içine alıyor. da icabında taarruz için elinde daha. fazla kuvvet bulundur. €a işsiz açlık ve sefalet içinde inlerken, Fransa, - Almanyadan tazminat namile aldığı paralar- la kaloriferli, elektrikli, sıcak su banyolu ve her türlü konforlari- le yer altı sarayları yapınakta- dır. Bu muazzam işlere Fransa histan ve diger dost memleket- lerden on binlerce işçi davet edi- yor... Bu muazzam tahkimat şebe- kesi bir kere kurulup bittikten sonra artık şimdiki silâhlar ve şimdiki muharebe usullerile Fransız vatanına tecavüz etmek mümkünsüz olacaktır. Fransa, kendi vatanını tecavüz edileme- yecek bir hale koymakta © oldu: gu gibi, bu tahkimat sayesinde kendi oynak ordusunun miktarı İdeniz kıyısında Emirgânlı Bel — Bir içim sut. — Enfes kız. — Şeker gibi şeyt.. Dedikleri ». .,sın gözle rinden hiç bir erkeğin gözü ay- rılmaz ve.. Her gören benim gölgemle arkadaş olmayı ken- .disi için zevklerin en büyüğü Ve en iyisi bilirdi!.. Bütün bunlar şimdi yok. Bir tek insan bile kafasını çevirip bakmayor! Bakanlar da ya ba- İlıkçnın gözündeki acıyış ile, ya kaytlıkla bakıyorlar. Öyle ya neye baksınlar, kime lar?.. Soluk, fersiz, naklarında kararan şik gibi duran bir luk benizli, renksi çiçeklere mi?.. Bu kadarı da yetişmiyerek, yer altından lâğım kazarak iler liyecek dişman kıt'alarına karşı tüfek | koymak için dahi hazar zamanm,| da ayrıca tertibat almmış,lâğım! harbi için de hazırlıklar yapıl- kazılmak el va edecek surette her mukave- met merkezlerinin üstleri ve alt ları Yahudilerin iğneli fıçışm- dan daha tehlikeli bir hale sokul Makineli tüfenklerin ateş ede cekleri mazgallardan zehirli gaz girmemesi için mazgallarda kür re tertibatı yapılmış ve gözetle- ve küçük biri motorin namütenahi bir çembe re dönen uzun yarıkları havi çe lik gözetleme kuBbeciklerile tak İki tonluk mermi ve bombala ra karşı sığınakları muhafaza e- lığı üç buçuk metro olarak tes- Fakat mümkün olan yerlerde sığınakların vema kineli tüfeklerin yer altinda ya pılmasma itina edilmektedir.Me selâ küçük tepeler ve dağların İiçi oyularak bunların içine giril sınm, Fransız san'atinin Fran- Almanlar, Fransanm bu hüm mali tahkimat mesaisi karşısın- da bağırıyorlar: “ Hani silâh- nerede? Fransa, bizden aldığı! ni ateş ve çelikten bir çember maksadı maktır. Almanyada milyonlar- amele ve işçi bulamıyor da Le- İbahçevanın bakışlarındaki lâ- baksın- cansız, bir tutam etsiz kadma mı baksın- İlar?.. Hangisine?.. Yoksa öbek öbek vücudümü saran kırımızı Bakılan kadın, pe ka- t MART Müiüzah, da artacaktır. Çünkü bir harp vukuunda ordunun küçük bir hasmı bu mukavemet yuvaları- ım arasına ve sahra tahkimatı- nın içine yerleştirmekle tahsis edilecek ve büyük bir kısmıda Almanyaya veya İtalyaya karşı taarruz için el altında top- lu olarak kullanılacaktır. Fransanın bu kadar masrafı göze aldırması da gösteriyor ki, silâhlanmayı azaltmak ve ya kaldırmak için söylenen sözlere Fransa da dahi kulak asan yok- ii Cinoğlu | Neşriyat Hayatı wi Fransada neşredi- len mühim eserler kuvvetli bir mevki vermeğe ça- lışır. Bir kadın, bir aşk macera- st etrafında dönen vakayi ta- kip ederken *kadınm tesirini, rolünü ya çok iyi anlatılmış! yahut pek Zzaif tasvir edilmiş) İbuluruz, Bu artık: muharririn| kuvvet ve kudretine tabi bir şeydir. Fakat bizim burada mevzu bahsetmek istediğimiz mesele daha başkadır. Roman- da kadının bu kabili münakaşa! görülmeyen mevkii nereden ge) liyor? Hayatta kadının nüfuz ve tesirini inkâr edebilir miyiz? O halde romanda da onu birin- ci derecede bir mevki sahibi ol ması umumi bir kaide oluyor. il Lâkin hiç kadma lüzüm görme den bir roman yazılamaz mı? Bunu tecrübe eden ve şimdiye kadar mevcut olan kaidenin ha ricine çıkan muharrirler görül memiş değildir. İşte son zamanlarda Fransa- nın neşriyat hayatında kendin den bahsettiren romancı Luc Dütrain tarâfridan neşredilen “Lignes de vie;, isimli eser ka- dmsız yazılan hikâyeler içinde en muvaffak olanı sayılmakta- dır, Fakat bu bir tecrübe sayılı- yor. Her nekadar muvvaffak olan bir tecflibe ise de bundan sonra her muharririn kadnsız hikâye yazmakta muvaffakiyet arayacağına göstermez. Bu ye- ni eseri Fransiz romancısı için bir tekâmül saytliyor. Bu bahse temas edince kadının hayatta olduğu gibi edebiyatta “da nü- fuz ve tesirini ber taraf etme- nin -imkânsızlığını L&on Dau- det yeni bir eserile pek güzel anlatıyor. Fransada yeni neşredilen ki- taplar arasında “la Femme et Yamour” isimli bu esere hususi bir ehemmiyet veriliyor. Kadı-. nın nüfuz ve tesiri mühteliftir, Bu bazen meşum, bazen mes'ut bir surette tecelli” eder. Onun için kadın aleyhinde çok şey yazılmış; söylenmiştir. Fakat Leon Daudet bi eserinde ka- dmı yalnız methediyor, ona o- lan şükran ve takdirini anlatı- yor. Kadır güzeldir, erkeğe kuvvet ve tesliyet verecek bir çok hususiyetleri vardır. Kadın olmasa erkek ne olur? Yardım görmeyen, sevmek ve sevilmek ten mahrüm bir mahlük değil mi? Erkeğe ümit, 8€' dın Şişli salonlarında etekleri- nin peşine yüzlerce perestişkâr takıp sürüyen kadındı; gondol larda, şampanya banyolarında, en yüksek otellerde, servete de ğirmenlik eden başdöndü: âlemlerde sevilen, tapılan, gö- nül verilen'diri, şehvetli, genç ve güzel kadındı. O, Belkiys'ti! Fakat, bugünkü boşluk, kim- sesizlik, sefalet bana hayatı da ha iyi öğretiyor. Ve.. Ben onu sahiden daha iyi öğreniyorum. O, öyle bir suçurummuş ki, i sanları bu uçurumun derinliği. ne sürükleyip o param parça o- lurcasına atmak için gene ka- file kafile insanlar var. Bunlar durmadan, dinlenmeden her gün cinayetlerinin üzerine yeni bir cinayet katarak yaşayorlar. Bu adamlara kimse çıkıp ta: — Hey katiller gelin bura- ya... — Hesap vı hesap. — Atın yüzünüzdeki kılıfı... Demeyor. Yahut ta demesini bilecek kimse çıkmayor! Bunla s1 Her roman yazan muharrir eserinde kadın kahraman veya), kahramanlara büyük bir rol, |, 1931 Arkadaşımın bir zamenbanbe- ri zevcesine hiyanet ettiğini bili- yordum. Kendisile pek samimi olduğum için bunu - kendisine söyliyerek: — Ne büyük ihanet, demiş- İtim, zevcen hem güzel, hem sa- İna son derece sadık bir kadın Jolduğu halde... — İşte, dedi, sen de beni an- Benim zevceme karşı beslediğim muhabbet hiç kaybetmemiştir. Bi Fakat bildiğin kadınla bi: etmem sırf geçici bir arzudan ibarettir. Sonra bana birçok şeyler an- lattı. İnsanm kalbinde anlaşıl- İması pek zor bir takım esrar varmiş ki bunları tahlil etmek ekseriya mümkün olmadığı için haksız yere şunu bunu ayıplar- mışız... Ben onun söylediği ve ihtimal ki kendini rahatsız eden | vicdanmı susturmak ileri| ! sürdüğü bu delilleri hiç itibar e Tip gibi bulmamıştım. Dedim. Ma aşi istediğin kadar bu bahis üzerinde devam et. Bence ortada bir keyfiyet var ki o da senin zavallı zevcene hi- yanet etmekte olmandır. Eğer bundan dolayı sana ceza tayin edecek bir hâkim olsaydım en a- ğır mes'uliyeti yükletkmekte te- reddüt etmezdim. Zavallı — Fakat ben söyliyecekleri-|PU mi bitirmedim i sirf ge çici bir arzu ile hattâ kendisin. den daha az güzel olan bir k dınla münasebet tesis ettiğimi adet veren odur. Buna rağmen erkek kadma karşı mütecaviz bir mevkidedir, Kanun ve cemi yet erkek tarafındadır. Kadının mesuliyeti bu itibarla daima az olmak iktiza etmez mi? yeni eserinde anlatıyor ki ka- dm güzellik noktai nazarından her şeydir. İyilik noktai naza- rından da hemen hemen böyle-! dir. Kadının erkek karşısında bir noksanı var. mıdır?'Löon Daudet bu noktayı da anlatıyor, Kendisi kadın ve erkek arasın- da mutlak bir müsait olduğu)“ fikrinde değildir. Çünkü kadı- nın terkip etmek hassasma er- kek derecesinde malik deği Gir. Erkeği dağda odun kesip! bunları bağlayan ve sırtma alıp! nm biçilmiş tarlada kalan leri toplamakla ettiğini görü- rüz. Kadın ilk tesirin altında kalan, erkek ise daha iyi düşü- nen mahlüklardır, Fakat kadı- nın erkek üzerindeki nüfuza, derin tesiri işte hep ondan ay- rıldığı bü noktalarda değil mi- dir? Bu itibarla kadın hayatta ve edebiyatta ebedi kalacaktır. “haykırmalı, bağı yetlerini boyuna yüzlerine vur- malı.ve.. Onları hiç bir zaman hiç bir kimse affetmeyi hatırla mamalıdır. Bu, yüğünden en kü daima böyle olmalıdır. Hattâ: — Ne güzelsiniz Hanrmefen- di? — Sizi seviyorum * efendici- gim... — Çok sevimlisiniz efen- dim. Deyen ve en küçük bir şeh- vet nazarı, en basitbir iştiha ile gözlerini karşısındaki kadı- nın gözlerinde dolaştıran erke- ği bile affetmemek, ona: — Sen mücrimsin... — Sen canisin?,. — Sen ahlâk düşmanısın.. Demek lâzımdır. Bu, değil, en ileri ahlâkın, aile al lâkmın, inzibatçı ve ideal cemi yet ahlâkınm ifadesi olacaktır. Hakikat te bu değil mi?; E- zamandanberi muhabbet tesis| ka- diz Fransanın bü pek maruf edibi| geri'di GSarn'at Aşk başka, arzu başka mi ? |zevcem bilior. Dahası var: na muvafakat bile etti, — Zavallı kadın... Ne - kadar âlicenap olduğunu görüyor mu- sun. Pek meşhur olan kiskaç- liğina bile galebe eden bu kadın kahraman demektir. — Evet.. Fakat benim kendi- sini nasıl sevdiğimden emindir. Hatta münasebet tesis ettiğim kadınla da son derece dost ol- du. Ben bir şey söylemedim. Fa kat arkadaşım dedi ki: — Ben kendimi tahlil edebili yorum. Anlıyorum ki aşk başka şey, arzu başka şeydir.Bir erkek ir kadına çıldırasıya âşık ola- bilir. Fakat başka bir kadını) Ç arzu etmesi de kabildir. Ben zev cemi çıldırasıya seviyorum. Fa- kat öbür kadını, belki de zev- cem kadar güzel olmadığı, bel- ki de zevcem gibi yüksek ve faziletli bir kadın rey hizi istiyorum. Anlayal Anlamamıştım, e an latmak istedim ki böyle arzulara tabi olmak değil onlari yen- İmek, kurulmuş bir &ilenin ver- liği saadeti bozmak lâzım ge. | Zeri dinlemek için şu fırtmanın geçmesi lâzım. Ben başka bir şey söyleme- dı. Fakat kendi İmkânı yok, dedim, bu za- vallı adam kendini takip eden felâketten kurtulamayacak. Bu bir his miydi, yoksa tabii neticeyi göstermekten ibaret sa dece bir muhakeme eseri miydi. bilmiyorum, Ben bu hikâyenin acıklı biteceğini hissediyordum. Bir daha eski arkadaşımı a- İramadım, görmedim. Fakat ara io ne kadar zaman geçti bil- jmiyorum..? Bir gün öğrendim. ki arkadaşımın zevcesi intihar etmişti.. Kadın kocasına . olan; muhabbet ve sadakatinin böyle hiyanet görmekte devam et- “İmişti. Ben bu teessürle günler- ce düşündüm. Sonra gene bir gün işittim ki eski arkadaşım o zamana kadar münasebet te- sis ettiği kadin: almış, artık res men karı koca olmuşlar... m. — Bedbaht, dedim, bu kadı- ni yalnız si bir arzu ile iste- diğini zannediyordu.Böyle zan nederek kendimizi kit geçmişti..? İşiittim ki artık görüşmez olduğum eski arkada- şma başka bir kadınla da müna- sebet tesis etmiğ..! miyim?.. Kim bana: — Sensin! Deyebi ağız taş ve. lur!, , On sekiz gün sonra Oooh.. Çok rahatım! Bu rahatlıkta geniş nefesin, insan hazzının bütün ferahlığı, “. muyorum, ıztırap çekmiyorum, — Kimseye © ceza Bu- dedi, fakat ie Fakat ben buna hayert et-| — indiren diye düşünürsek kadı. | Jedi Bunu deyebilecek| Böyle dedirtebile cek beyin muhakkak kerpiç o- bütün zevki var, Artık azap duy vereme Diye üzülmüyorum. İçimi bo- nize, onun akşamlarına, esmer. leşişine doya doya; neş'eli mağ. rur, içi boş bir adam gibi bak- j ğer, bö: le > olmasaydı topukla- mak ne sonshuz bir hazzimiş.... hatırtabiliyor ve.. Beni üzüyor! rında; Düşünüyorum: ç Heklep iler müsabakası Konya nutku 93 üncü haftanm birinciliğini biçki yurdu talebesinden 3150 Muzaffer Ahmet H. kazanmış- tır. Yazısı şudur: En büyük asker, tarihte gel- miş geçmiş kahramanlarm en ulusu aziz Türkiyenin yaratıcı ve kurtarıcısı, Konyada Cümhu riyet ordusunü taziz » eden bir nutuk söyledi: Türkün » tarihi bir beldesinden akseden bu yük | sek ses önünde (kalplerimizi gururla kabardığını, gözlerimi zin heyecanla yaşardığını his- settik. Dermeçatma © kuvvetlerden dost ve düşmanm hatırinr sây mağa mecbur olduğu mükem- mel bir ordu meydana getiren büyük Gazi türk ordusunu, mil- li idealin hamisi telâkki etmek- le en büyük hakikatlerden biri ne daha tercüman oldu. Millet, ordusu ile daima ifti- har etti ve her zaman için ifti- har edecektir. Yeni neşriyat “Havacılık ve Sporun 41 inci sayısı, çıktı. Resimli Şark Sesimli Şark'ın Mart nüsha- Muhit Muhit mecmuasının 29 uncu sayısı nefis bir kapak içinde çık- mıştır. IRTİHAL Kudemayı eubbayı mülkiye. den Mehmet Hanefi Bey müp tel olduğu hastalıktan kurtula- muyarak eceli mev'udu ile ve fat elmiş olduğundan cenazesi bugün (1 mftt 931) pazar günü saat 11 de: Cağaloğlunda Hima- yei Etfal karşısında 3 numaralı hanesinden kaldırılarak cenaze namazı Eyipsultan'da kılındıktan sonra sile kabristanına defnedi- lecektir. Mevlâ rahmet eyleye. İRTİHAL Sakızlı Mustala Beyin pederi Mehmet Elendi evveki gün irti- hali daribaka etmiş ve cenazesi Bakirköy'ündeki hanesinden kal dırılarak o otadaki (o kabristana defnedilmiştir Merhum seksen yaşında, çok iyi ahlâklı bir zatti Vefatı Ken- disihi” canıyanları pek mütees- sir etmiştir. Merhuma ruhmet dileriz. Mustafa Beye de taziyet beyan ederiz. “© Zayi Zati mührümü kaybettim. Kimseye borcum olmadığı gibi xöhu rondada hükmüğ olmayacağını ilân eylerim. Üsküdarda Tophaneli oğlunda 63 numarada Leylâ Ham İstanbul asliye mahkemesi birinci ticaret dairesinden: Istanbul ithalat gümrüğü 3 nume- rolu ambarında mevcut 44 X 251/2 8X8 ebadında ve 2 1/8 hibrelik UWERPOOL TW ILLS cinsinden dörder yüz çuvalı havi sekiz Balya çuvalın satılmasına * karar verilmiş olduğundan © talip > olanların © sekiz mart 1081. tarihine müsadif pazar günü saar 11 de mezkür ambarda .?İst çıkmıştır. Fakat bundan da korlemuyo- rum. Ona hiç kıymet vermiyo rum. Doktora: — Ben her halde çok yaşa mam değil mi2, Dedim, — E tabii... Kendinize pek hor bakmışsınız. Nede olsa Zaro ağa kadar ömrünüz olma yacak... Dedi. Sızı duymadım. Bugün bile ölsem, biri çşksa da: — Hayatta iki saniyen katdı. Ölüyorsun artık" Dese gene en küçük bir sil kinme, hayat düşkünlüğü, “ay rılık hissetmeyeceğim, Tek şe ye içerleyor, ona üzülüyo- Tum: Yavaş yavaş ölmek: O dir ki, Boğazda grubun iü artık seyretmek iste miyorüm., Güneşin çekilişi, yel yüzünün yavaş yavaş koyulası rak sim siyah oluverişi ban” hayatımı bütün safhaları il:

Bu sayıdan diğer sayfalar: