A ya ç $ NE Ba PT ŞA meğer Fikir, Bülliyet 6 K. SANI 1931 İDAREHANE — Ankara caddesi No: 100 Telgraf adresi: Milliyet, İs- tanbul, Telefon mamaraları: İstanbul 391), 3912, 3913 ABONE ÜCRETLERİ eyi ye Müddeti geçen nüshalar 10 kuruş tur, Gazete ve matbaaya sit işler © için müdiriyete müracaat edilir. Gazetemiz illnların U mes'uliyetini kabul etmez. Bugünkü hava Dün harsret en çok 13 enaz 10 derece İd. Bugün rüzgâr poyraz esecek bava kapali olacaktı. -İ Neşriyat Hayatı , İngilterede neşredi- leh mühim eserler İngilterede yeni neşredilen ve alâka uyandıran eserlerden bahsetmek isterken bir şarklı tarafmdan yazılan ve Şarkın mühim bir kısmma tahsis edi- İden bir kitabı unutmak kabil de- ildir. İ Kendisi bir hıristiyan Arap .olan've şimdiye kadar İngiliz ve Amerika matbuatındaki neş riyatile şöhret kazanan Emin Rihani ahiren “Arabian Peak and Desert,, ünvanlı ve Arabis- tana tahsis edilmiş bir eser neş- © retmiştir. Emin Rihani eğer ya- nılmıyorsak bundan bir iki sene evvel neşrettiği ve ayni suretle alâka tevlit edenbir eserinde Vehabilerden, Hicaz ve Necid”- in kıralı İbnissuud'dan bahset- mişti. Filhakika Garp âlemi Şark'ın bu kısmında olup biten şeyler hakkmda etraflı ve şayanı iti- mat malümat almak ihtiyacın- dan vareste kalamaz. Bilhassa 'Emin Rihani gibi Arabistan ya rımadasmda konuşulan lisana ; vâkıf olan bir muharrir tarafın- dan yazılan bir kitabın tatlı bir © üslüp, nazarlarda Şarkı canlan- © dıran güzel ve berrak hayaller le süslenmiş bir eserin ne kadar İeğzetle okunacağı kolay tah- N © min edilebilir. © © DEmin Rihani bu yeni eserin- İ “de okuyucularına Yemen'den © bahsediyor. O Yemen ki pek © — çok hususiyetleri vardır ve me- iş © raklı nazarları daima kendine © celbetmiş bir kıtadır. Her uzak ek ve meçhul yer gibi: hayallerde © <isaneler yâratan bir kıt'a. İ — Yemen son zamanlarda ecne- bi gazetecilerin gidip ziyaret et tikleri, okuyucularına sütun, sü tun yazılar yazmağa vesile teş- kil eden bir memleket oldu. Ge çenlerde bir Fransız muhabiri © #arafmdan yazılan yazılar oku- - yanların az alâkasını tevlit et- memişti. Fakat çok kuvvetli bir gazeteci olan Emin Rihani' nin diğer ecnebi muharrirlerine karşı olan İaikiyeti yukarda ukarda del | 5! i : 4 diğimiz gibi gittiği yerlerin li- sanına yabancı olmamasıdır. Emin Rihani Yemeni gezmiş, meşhur İmam Yahya ile görüş- müş, ona Arabistan'ın mukad- deratına, istikbaline taallük e- den mesailden bahsetmiştir. Amerikanın tarihi simaları Amerika başlı başına bir &- lemdir. Bunu söylemek malüm bir hakikatı tekrar için değil mevzuu bahsedeceğimiz bir ki- taptan bahsederken bir başlan- gıç bulmak içindir. Eğer tarih- te muhtelif memleketlefde hiz- met etmiş olan mühim adamla- rm aileleri bir asalet zümresi teşkil ettikleri gibi Amerika'nın banileri de birer esalet haneda- nı tesis etmiş olsalardı yeni dün yada bu büyük ailelerini ünvan sahibi pek çok oğul ve torun- tesadüf kabil olurdu. Fakat de- mokrat bir memlekette vatan- daşlar sadece vazifelerini yap- mış olmanın zevki ile iktifa 6- derek onunla müftehirdirler; Bu başlangıcı tuzatmıyalım:! İngilterede yeni neşredilen mü him eserlerden biride “The A- dams Family,; ünvanlı kitap ol muştur. Adams ailesi Amerika nın eski bir ailesidir. Efradı tâ- rafından memlekete -hizmet e- dilmiş bir aile... Bu ailenin ismi izafe edilen ilk Adams Amerika istiklâl har binin kahramanları ile beraber çalışmıştır. Kendisi son dere- ce afif, bu hususta hiç müsama- ha kabul etmez bir adam oldu- ğu için memleketinin tarihi ye ni yapılırken mühim vazifeler ifasına muvaffak olmuştur. Oğlu, torunu da mühim işle- rin başma getirilmiş adamlar- dır. Şayanı dikkat cihet şu ki A- dams ailesinin erkek evlâtları kaç nesildenberi büyük vazife- ler başma geçirilmiş, kendilerin den çok bahsedilmiş oluyorlar, Adams ailesinin bugün bir oğ- lu da Amerika bahriye nezare- tini ifa eden Charles Francis A- dams'tır. Tarih neşriyatı İngiliz neşriyat âleminin son kitaplarmdan bahsederken Cambridge darülfünunu neşri- yatınm yeni kitabını zikretme- mek kabil değildir. Peyderpey neşredilen bü kül| liyatın sekizinci cildini teşkil eden bu eser Roma ve Akdeniz tarihine tahsis edilmiştir. VEFAT Senelerce Kadıköy ve Beyoğlu'n da dişçilik eden Dr. Sahag Kanciyan Pariste vefat etmiştir. Beyoğlu dördüncü mahkemesinden: Beyoğlunda İstiklâl © caddesinde 025 num.ralı Sent Antuvan «partı- madında sukin İken İtalyan hastane- «inde vefat eden Diş tabibi Aram Aravyan efendinin terekesine mahke- mece vazıyet edildiğinden tarihi inden itibaren eshabı matlâp ve alakıdaranın BİR ay ve verescnin üç ay zarfında Beyoğlu dürdüncü sulh hukuk mahkemesine müracset ları lözü ilân olunur. sulh hukuk Şehzadebaşı Hİ tiyatrosunda Sah günü akşamı 21 de umuma (Perşembe) günü gündüz saat (Ste ( talebeye ) ve umuma, ( Başı du gan) yedili 2 perde, hüliyetin. a romanı: 74 “Beş hasta var! © Hayati beyin de bütün gururu — ve nazırlık kibri bu gece üstün - deydi. Kibrin, nazırlık sandalye sinin verdiği şımarıklık ve haki- | olacaktı. Fakat, bu öyle yapma-|laya başladık. Rifat Şükrü de © miyetle sesine ayrı bir ton verdi — we... bir az onunla konuştu: — Nasılsınız, ne yapıyorsu- nuz bakalım Yahya Şuayp Bey? Bu günler de hiç nezarette de — — göründüğünüz yok! Lg Komisyoncu, devlet hazine- sinden firenk simsarla birlik o- çap aşırmasını bilen her iş tellâ lı, dikkat ediyorum, en e Etem İZZET vabım: — Teşekkür ederim. İyiyim. iz nasılsınız?.. dı. Hemencecik, gene - ellerini uğuştura uğuştura, © kırıla dö- küle: — Pek yakında ziyaret ve is- tirhamlarımız olacak efendimiz. dedi ve... arkasından - ilâve etti: — Bakır ve simli kurşun im- ki için Beyefendimize bir müracaatım olacak! - Hayati Bey, güldü, uzun u- zun gü MILLİYEP, SALI 6 o KÂNUNUSANI | yatro haya | Yaşayan Kadavra , Cemiyetin acılarını tahlil “eden romanların tiyatroya çevrilm esi çok defa aslı kadar kudretli ve muvaffakıyetli olamıyor.. Tolstoy geçen asırda çıkan ve gelecek asrı müjdeliyen yük- sek dâhilerden biridir. Kndisi her türlü tahakkime kudretlibir aile efradından olduğu halde, sefil ve zavallı takimin en âteş- li acıyıcılarından biri kesilmiş- tir, Çarlık Rusyası gibi asri me- deniyet kılığı altımda halkı se- fil ve bedbaht edecek bütün se- bepleri biraraya getiren bir ülkede yaptığı tetkikler y'azıla- Tina esas olmuştur, | O yazlar Rusyadan başka! garbi ve vasati Avrupadada okunmuş ve tesir yapmıştır. | Tolstoy romanlarında daima! cemiyetin yaralarını. nişterler, araştırır ve ortaya döker. Rous- sean gibi Tolstoy da insan ce- miyetinin insan Sevki. tabiileri- ni? kırarak saadete halel verdi. ği kanaatindedir, Rus cemiyeti içinde o zaman hüküm süren sefaletleri hep bu görüşle tahlil etmiş, cemiyetin fertlere ettiği! fenalıkları birer birer, ince ince! göstermiştir. Kilise, hükümet, servetin inkısamı, büyük şehir- ler, içtimai sınıflar, Tolstoy'un nazarında hep birer düşmandır. Bunun içindir ki Tolstoy hemen her eserinde mevcut cemiyet müesseselerini tezyif eder, onla rın insanlara yaptığı fenalığı göstermeğe çalışır. Bunlardan biride "Kilise, dir. İlâhi menşeli değişmez ka- nunlarile güya insanlara saadet vâdeden bu mücssese, insan fıt- retini melek gibi tahayyül ede- rek onları nasıl felâkete sürü lemiştir? Bunu göstermek iste- yen Tolstoy, eline kilisenin te- Sis eylediği en kuvvetli rabıtâyı nikâh ve izdivaç müessesesini alır. Papasm yer yüzünde kıy- dığı nikâhı Allahın da gök yü- zünde takdis eylediği kanaati kilise nikâhını kırılmaz bir zen- cir hâline koyuyor. Bu da güya| insanlara, aile denilen ilk cemi- yet takımını. kuvvetlendirerek, saadet vermek içindir. Şimdi bir karrile bir koca tasavvur ediniz ki ayrı ayrı iki- si de temiz vicdanlı, iyi yürekli insanlar olsunlar, fakat birbirle ri ile anlaşamasınlar, Koca, ira- desine tahakküm eden ihtiras- lara kapılarak bir Çingene kızı- na Âşık olmuş; karı da aile yuv: sını korumak için elinden gele- ni yapmış, vaffak olamaya- cağımı görünce, kendini ço- cukluktani beri seven başka bi-| rine gönül vermiş. O halde en tabii sey, artık hiç bir işe yaramayan ilk nikâhı bozmak, yeni rabıtaları meşru) şekle sokmak değil midir? İşte bu en tabii işin karşısına kilise! çikiyor. Yok, diyor, ben bir kere sizi nikâhladım, Artık ya ölüm, ya-| hut gene kilisenin bir hükmü zi bu bağdı urtarabillr, | A. Şuayp Efendi? Şuayp Bey, gene hiç istifini | bozmadı, — Ne yaparsınız Beyefendi Hazretleri, dervişin fikri ne ise zikri de odur... Diye sırıtmalarına devam et- ti. Maamafih, ne olursa olsun si hirime dokunan bir adam. Ney se ki, o sırada Rifat Şükrü, Mit- hat, doktor, Celile, Nihal, Şu- küfe, Zerrin filân yanımızda top. landılar da biraz gülüşmeye, a- bir türlü Hayati Beyi çekemi- yor. Müthiş kıskanç. Hem: sinir! li, ihtiraslı, - çekemez bir adam. Fırsat bulur bulmaz çekiştirme ye başlıyor. Bir aralık bir iki'da kika kendi kendimize Konuşabil dik, hemencecik: — Belkiys Hanımefendi, bu'a damla da konuşmaya nasıl bil- mem tahammül edebiliyorsü- onların sebeplerini derin derin! İmin edilebilir, > lise de bu hükmü ancak pek a- gır bir cürüm itiraf edilirse ve- rebilir. Birbirinden ruhları ve cisim-| leri büsbütün ayrılmış olan karı ile koca şimdi ne yapsınlar? İşte Tolstoy'un “© halde ne yapmalı?,, isimli romanını ve “Yaşıyan Kadavra, piyesinin mevzuu İı meseledir. Koca, mükerrer tecrübelerle artık müşterek hayatın idamesi Jimkânı kalmadığına kanmış,fa- Kat talâk kararı için yapılması icap eden yalan itirafları da hay siyetine'yediremiyor. Karısını serbest birakmak — için önünde tek bir yol kalıyor: Ölünit İptida kendisini intihar et- miş zannettirerek bu çareyi bul dum sanıyor. Heyhat! Bu defa Ida adliye kuvvöti - karşısına çı- kıyor ve adamcağız sahiden ca nma kıymadan cemiyetin men- genesinden kendini kurtaramı- yor. Bu romanda derin ve kuvvet Hi tahlillerle pek iyi izah edile- İbilen bu mevzu, tiyatroya çev- rilince kuvvetinden mühim bir kısmını kaybediyor, Meselâ zev cenin annesini damadına karşı o kadar şiddetli, bilâki hemşiresini o kadar müsamaha kâr yapan sebepler sahnede gös terilemiyor. Kocanın ruhunda devam edip giden derin ve deh- şetli mücadeleler piyes hâlinde belirsiz gibi kalıyor. Bütün mühim ferileri göste- rebilmek için 12 tabloya çıkarrl dığı halde bir takım müphem noktalar “göze çarpıyor. yeni karı kocanın heray eski kocasınm oturduğu kasabaya para göndermelerinin sebebi hiç belli olmuyor. Ekseriya romancıların yazdığı piyesler veya romandan çeyri- Ten tiyatrolarda bol tafsilât ara- sında bir temerküz eksikliği gö İrülür. İşte “Yaşıyan Kadavra,, da da bu eksiklik göze çarpıyor. Hele eşhas çokluğundan dolayı en yaşlı iki oyuncu hanımın iki şer rol almağa mecbur kalış- ları temsilde seyircileri âdeta hayrete düşüren bir âmil oldu. Bir adamın karısı ile metresi rollerinin bir aktris, bir kadının hemşiresi ile kaynanası rolleri- nin gene bir aktris tarafından |Gizti Hele| Mektepliler müsabakası Örfi idare nü Darüşşefaka lisesinden 235 M, İbrahim B. kazanmıştır. Ya zısı şudur? Bu haftanın en mühim haberi hiç şüphe yok ki Menemen hâ- dise i dolayısile ilân edilen mev idaredir. Bir genç zabitimizin feci sü- rette şehadetile nihayetlenen “Menemen hâdisesinin basit bir hâdise olmadığı . tezahür etti, Şümullü bir irtica şebekesi olan bu teşekkül bütün memlekette derin bir teessür, mecliste umu- mi bir gâleyan tevlit etti. Genç lik bu teessürün en büyüğünü hissetti, kara kuvveti telin etti. maksatların. dini alet e- den, din kisvesine bürünerek Cümhuriyet esaslarını tehdit et mek gibi budalaca bir fikre hiz- meteden zehirli, yılanların baş: İarı ezildi. Ne yazık ki memleke tin bir köşesi lekelendi. Cümhu| riyetin yüksek teceddüdünü id- rakten mahrum bu memleket; nihayet lâyık olduğu idareye ka vuştu. Evet Menemenliler örfi idareye kavuşmak için bir hak; kazandılar. Genç : bir. zabitin Cümhuriyet esaslarma taarruz edenlere karşı namuskâr ve kahramanca müdafaası netice- sinde şehadetini hattâ çok feci surette katlini alkışlayanlar, Cümhuriyeti sevmeyenler ve bü! fecaatin karşısında çok hissiz duran hattâ mürtecilere müza- hir olmak gibi üzerlerine büyük bir kabahat yükleyenler Cüm- huriyet esaslarmın kıymetleri- ni takdir edemiyenlerdir. Beyoğlu İkinci İcra Dairesinden: Bir borçüm dolayı mahcuz ve paraya çevrilmesi o mukarrer büyük büfe, koltuk, kanape, avize, çini soba, #andaliye ve stire eşyanın 8 kânunu- sani Od perşembe günü sast 10 dan 14 e kadar Taksim'de Ağaç altı caddesinde 20 Nolu Kroker pansiyonunda açık artırma suretile satılacağından talip olanların mezkör gün ve saatte mahallinde hazır bu- Tanacak memurine müracaatları ilin olunur. gibi tutumsuz şekiller ve rilen bazı cümlelerin asılları “|böyle yazılmış olmadığı zannın dayız. Gene temsilde, sözün gelişi- ne göre ayri ayrı olması lâzım gelen iki şarkı yerine hep ayni güftenin söylenmesi, “çıkar mantonü, denilen adamın Ssır- tmda manto bulunmaması kabi- inden bazı noksanlar göze çar- -İ pıyor. rasında ne kadar tereddüt ve ta hayyül uyandıracağı kolay tah Tiyatromuzun kadın kadrosu ne kadar eksik oldağunu bu vaziyet bir kere da ha göstermiştir. Piyesin tercümesi Reşat Nu ri Beyirı roman ve tiyatro vadi- lerinde çok işlemiş kudretli ka- leminden (çıkmıştır. Sahnede söylenirken “bu çukura nasıl o- Juyor da düştünüz? Çok eskiden i bir arkadaşı, sana bunları söylediğinin sebebi şu ki sen- den hiç bir fikrimin gizli kalma Ben de mahsus; — Bilmem bana hiç öyle gel- meyor. Bilâkis, sıcak kanlı, ko- nuşkan, kadın ruhuna çok yakın bir erkek. ., Bi Dedim, Küplere binecek ol- uz — Aman Hanmetendi. Mu- hakkak lâtife ediyorsunuz. İm- kânı yok. Bu sözlerinizle hem kendini- ze, hem bizlere iftira. etmiş olur sunuz!, . Hepsinin kulağı biribirinin ağzında. Gözleri başka yerde i- se kulakları, kulakları orada ise gözleri bende ve benim etrafım da. Rifat Şükrüye tam cevap eroin zaman, döktor gel- Eserin mevzuu memleketi- mizde izdivacn eski ve yeni şartlarma uymadığı için adapte edilmesi tabit mümkün değil di. Hattâ terciime hâlinde bile başka bir memleket âdetleri he saba katılmadin kâfi derecede zevk alınmıyor. Bununla bera- ber Tolstoy gibi yeni Rusyanm ilk müjdecilerinden sayılan bir büyük adamın bir eserini daha sahnemizde görmek memnun olunacak bir şeydir. gisini ayırırsa ona yanaklarımı' belki uzatacağım. Bu kadar di- dinmeye, peşimde < dolaşmaya lüzum yok değil mi?.. Maama- fih, ben de hiç bozmayorum. Hepsine: — Mavi boncuk kimde “ise gönlüm onda. . Der gibi oluyorum; dehşetii' alay-ediyorum, Hele Mithat sa hiden şeyh zade, Öyle tuhaf söz leri ve halleri : var ki.. Hayati! ile fikirleri taban tabana zıt. Ev| lenmek konuşuluyordu! — Niçin evlenmediniz?... Dedim. — Kiminle evleneyim?. . Dedi. — Siz önce evlenmeye karar | 85 inci haftanın 3 üncülüğü- Mizah, Edebiyat, Uçurumun ken Bu vak'a olalı iki gün geçmiş” ti, Her acı haberi gibi bu da he- men duyulmuştu, Bir zaman-; danberi kocasının hayatında bir! fırtına estiğini biliyordu. Niha- yet kocası kendine daha ziyâde hâkim olamamıştı. Sevdiği ka- dınla bir tarafa kaçmıştı. Bunu öğrendiği zaman genç kadının duyduğu ilk his şiddet-(i li bir izzeti-nefis acısı oldu. Bu acı ona bir takım karanlık inti-| kam fikirleri veriyordu. Hiç şüp hesiz o sırada ya kocasını, ya- hut ta o bilmediği kadını gör- müş olsaydı ilk işi bunlardan bi rini öldürmek olacaktı, . Sonra bu ilk teessür ve infial geçti, Artık gitgide muhakemesinin hâkim olmağa başladığını an- â bir zaman inti- üşündüğüne gülüyordu. Fakat izzeti nefis yarası ağır dı. Bunu tedavi etmek kolay ol! mıyacaktı. Pek samimi görüştüğü daha evlenmeden evvel tanıştığı bir kadın bunu duyunca gelmişti. — Böyle şeyler çabuk duyu lur, dedi, seni çekemeyenler, u- zaktan, yakıdân “kıskananlar da vardır. Böylelerinden biri ba | na bu haberi yetiştirdi. Nasıl sın?.. Kocasının böyle bir hiya netine maruz kalan senin gibi bir kadının ne kadar mustarip olacağını bilirim. Fakat dünya- da her şeyi tabii karşılamalı... — Artık bunu düşünmüyo- rum. İlk haber aldığım zaman ne kadar vahşi hislere mağlüp olduğumu tarif edemem. Fakat artık... — Çok iyi... Demek ki lâzım olan kuvvet ve metaneti bulabi- liyorsun... Mademki artık lâ- kırdı dinliyecek bir haldesin, sa na yeni bir keşfimden bahsede- Kadm gülüyordu. Sonra gül- mekte devamla ilâve etti: — Sen birisi tarafından sevi- liyorsun!. , — Anlamadım... Birisi tara- fından seviliyor muyum?.. — Evet... Bunu sen de anla: mışmdır, fakat bilmemezlikten geliyorsun. . . Beriki yemin etti. Bilmiyor- du. Fakat keşfinden bahseden! misafir bir erkek ismi söyledi! ve ilâve etti: İ —Genç, güzel bir erkek.. Faz la olarak zengin ve bekâr da... Etrafında bulunan bir çok ka dınları bırakıp yalnız seninle meşgul olması az ehemmiyetli bir şey midir?. . Kocasmın hiyanetinden müte vellit acı darbenin tesirinden hâlâ kendini kurtaramamış olan! genç kadın içini çekti. Bir şey söylemedi. Acaba derin izzeti nefis yarasının bu suretle iyileş tiğini mi hissediyordu?.. Ka- dınlık gururunun okşandığını mı duymuştu?,. Önüne baktı. Misafiri dikkatle kendisine ba- — Amma, hangisi daha iyi?... — Yoo... Benim için mesele (öyle değil, Bence evlenilecek İkadına göre vaziyet ve karar de İğişir.... İlk önce kadını bulma- İlayım ki onunla evlenmeyi dü- im?.. gey bu kadar ka- İdin var,, Tnıyorsunuz, görüyor sunuz, beğeniyorsunuz. İşte, “bunlardan birisini seçebilirsi- izl. Bu fikrime de itiraz etti: arındaki kad —Fransızca kıyordu, söylediği şeyl rini anlamak istiyordu. Genç kadın bir müdd dedi ki: — Ne olursa olsun. . hiç farkında olmadığımı min ederim, — Sen şirndiye kadar daima sadık kaldm.. B iyi biliyorum. Fakat $ şsonra?. . Ogünbu sözler bu kalmıştı. Bir vesile olde kadin kendisine © bal genç ve bekâr erkeğe | sadüf etti. Bu sefer eri cesur davranıyordu. Nij nu uzun zâmandanberi ni söyledi. Genç kadın kendisin edilen bu aşk rabıtasma kendini: teslim etmemiş kat bir tereddüt “duymı gildi. Birdenbire “hatı $ey geldi. Bunu şimdiy düşünmemiş, hatırlamat dı?,.. Bunu düşünmediği dı. Onun bir kızı vardı. yük değil, küçük bir ku ğu. Şimdiye kadar kocas ma sadık kalmasının set İsevmekle beraber kızın şünmüş olmasıydı. Bu kıza karşı daima kalmak istemişti. İlerde bu kız büyüdüj le şeyleri anladığı vel bir uçurumun kenarına zaman ona? — Kızım; diyebilecek de vaktile böyle ; bir şe: şılamıştım. Fakat seni rek geri çekildim... Şimdi genç kadın kel kadar kuvvetli hissetti dine bakan genç adama — Yanılıyorsunuz, d sizi sevmedim. Bir iki hafta geçti. dan uzum bir mektup alci Yalvarıyor, af diliyorü kadm kısaca şu cevabı “Kızımın babası old için avdet edebilirsiniz... Fakat bu. affetmek miydi?... Yeni neşriyat Görüş Bu edebiyat ve sana muasının İkinci sayısı çe metli makaleleri muhtevi Üzere intişar etti. İçinde ve resme dair yazilari neşriyata sit tenkirler de maktadır. Karilerimize ederiz. Zayi cüzda kasından © tasârrul cüzdanımı kay alacağımdan yoktur. Şark demi eskisinin Bütün bu lâfları dinl sonra, gel de Mithata: — Şeyh zade... Deme. Fakat; Nüsreti gece bir somurtkan'ığı, liği ve hoyratlığı vardı. nuşmayor, SUrat asıyor, nen şeylere bir, iki kel cevap verip B€çiyordun beni iyor galib de bu. kıskançlığa mül edemiyorum, Ben İl senin senetli, tapulu mz Hanrmefendiciğim. . Gör- düğüm, tanıdığım, beğendiğim kadınlar, hepsevilecek, . peres- kü değilim ki birde t tabani olsun, Ona: tiş edilecek kadınlar. Onlardan .i her hangi birisine insan nasıl kıyar da evlenir?, . Yazık olmaz mı?... Bence evlenilecek kadın- — Hayati Bey bu akşâm hiç| verin. Sonra, evleneceğiniz ka-'la sevilecek kadın bambaşkâ İyi oynayamadı. Deye, başka bir lâf açtı. Ben, bütün bunları bir ışığın etrafına böşu boşuna vızıldayan dını bulursunuz. . — İşte, bütün miüşkülât ora- da ya?.. — Neden?. . — Evlenmek iyi bir şey. Lâ-, nal GRİSİ şeylerdir, Kadın evlenince kırı-| kadı lir, örselenir, solar. Hangi vic- Idan Çiçek gibi yalnız korka kor ka sevilecek, korunulacak, üze- rine il bir kadının ör- Filânda demedim. A — İşte sana hoşland EE, — Ye iç, zevkine bak — Benim sana -doyl