18 Kasım 1930 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

18 Kasım 1930 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İtalyanların biricik boksörü Karnera Şarkey ve Pavolino iki mühim maçın kontratını Mlâhiyeti tamme vermiştir. Şarkeyle Kânunusaninin “19” nda Pavolino ile ise bu aym “İ ünde çarpışacaktır, Karnero- Mn hayatı bugünkü rakibi Pav Mino gibi geçmiştir. Ve tıpkı Pavolino gibi şinıdi memleke- İinde çok sevilmekte, geçtiği Yerlerde resimde de görüldüğü Yeçhile azim tezahürata sebep Biiiaktadır. Karne:v şimdi Paristedir. Ha Şök memnandur. Her yerde bir *Üİ gibi karşılanan eski odun- Cünun terime hali böyle mü- im maçlar a ifesinde calibi dik at olacağını düşünerek burava Mklini münasip buldul.: “Bir çok kimseler boks İş ve- VA musiki için kabiliyetin mev- Mvdiyetine istinat ederler ise- © ben bu fikirde değilim. Hep İışmak sayesinde fazla bir ka liyeti cirwk'a beraber her in- a İstediği neticeve varabilir. abiliyere büyük bir eherimi- Şimek iç yük olması şarttır. Ben ilk boks dersini 21 yaşın ÜR aldım. O zaman bir çok kim- Yirmüşlerdi. Bu yaşıma kadar İckela uğraşmadığımın * sebebi İârbi umumi esnasında İtalya” bülunmuş olmaklığımı ve bu ra o vakit kimsenin ehemmi *t atfetmediğidir. Sonradan “enuli Fransaya geldim, ve berlikten odunculuğa kadar *İlerimi kullanabileceğim her ân'ata baş vurdum. O zaman tünde beş frank yevmiye ile Salışırdım ki, bu benim öğle ye- gime bile kâfi gelmezdi. Vakıâ birçok kimseler beş tankla doyarlar. Fakat unutmayın ki ben alelâ “€ bir insanm iki misliyim. De k ki benim iki misli yemek ğe ihtiyacım var. Benim Yücut ve kuvvetimi gören pat- #nlarım iki üç kişinin işini ba- Ki yapurmakla beni daha müş- bir mevkie sokuyorlardı. Gi sini bir yana bırakm ada- Makal bir yemek bulamıyan, &bir adamın halini siz tasav- e elin. O zaman bana bir de . la sıkıntı veren potin mesele Vardı. Ayakkabı dünyanın he En her tarafında pahalıdır. Fa şt ayağıma uyacak ayakkabı- © fiati de yüksekti. Bir de bu- Me uğum köyde ayağıma göre pi bulunmadığından hususi iç 5tte yaptırmak mecburiyetin idim ki, buna da vaziyeti ma- vel hiç müsait değildi. Kurak 'y Yalarda yalın ayak gezerdim. k, oMurlu havalarda ise bez ve| İi1$ parçalarından imal etti-| © 'üsusi sandalları giyerdim. wbi- Fransada iki üç hafta #stından ve bilhassa Paristen! #ler, çok geç kaldığımı ileri| İçalıştıktan sonra şans bana iBi uzattı. O zaman odun kesici liğile mesguldüm ve bir çok Za için manecer Jak Diksona! kimseler beni temaşaya gelirler di. Bir gün bir adam «geldi, be- İmim tam önümde durdu ve beni İuzun uzun tetkikten sonra bir İçok sualler sorarak gitti. Bir da ha da kendini göremedim. Bir kaç hafta sonra bir başkası gel- di. Ve ondan evvel gelen şahıs- ni seyre daldı. Ve ne için bu işi yaptığımı bok$örlükte daha faz İa kazanacağımı söyledi, ve kuv vetlisiniz bir kaç aylık bir an- trenmanla sizi iyi bir boksör va pabilirim, dedi. İlk fırsatta bu etendi —ki sonradan isminin Leon C, olduğunu işittim— ba- na bir beden imtihanı geçirtti. Ve neticeden o kadar memnun akademisine götürmeği teklif etti. Bütün masrafım ibate ve Son gelen Fransız spor mec- İmuaları Fransada yapılan mü- him bir boks maçmdan hararet le bahsetmektedirler, Vakia hakikaten alâkayı uyandıracak derecededir. Dünya horoz sıklet boks şanı piyonu Albronla Fransa şampi yonu Bensa arasında bir maç yapılmış ve Amerikalı zenci en fes bir galibiyet kazanmıştır. F- ransız spor gazeteleri maçın k- tüyorlar: Kimi Fransız Şaripi- yonu ucuz kurtulduğundan. ki- mi Albronun denildiği kadar fazla bir kuvveti olmadığından dem vuruyorlardı. Bu gazete- lerken biri en kestirme yolu bul muş, her iki boksörün fikirleri- ne mlracaat etmiş. Bakmız maç hakkında Amerikalı zenci ne diyor: “Maçtan iki gün ev- vel üşütmüşüm, şiddetli grip oldum. Beynim uvulduyordu. Menecer Jak*Diksona karşı o lan sö dönmemek için Fransız şampiyonile evvelce mükarrer olduğu veçhile dövüş tüm. Yalnız ben bilirim Bense gibi hiç bir zeman ihmal edil- miyecek olan bir hasım karşı- amda çok kuvvet sarfettim. Ön ravnd gibi mukavemeti güç bir dövüşe fevkalade bir enerji sarf” file muvaffak oldum. Ben gali- bim. Eh,memnunum, Fransız şampiyonu ise Albro nun karşısmda tutunmanın çok güç olduğunu, sol vuruşlarmın yüze seri ve tam bir sıhhatle isa bet ettiğini ve bu vaz,iyet kar- şısında ne kapanmanın vene de tan daha büyük bir alâka ile be| ritiğinde ayrı ayrı fikirler yürü) MİLLİYET Bünu pinsolinliye yapılan tezahürat zannetmeyiniz. Bu resmin solunda görülen boksör Karnaraya karşt halkın ufak bir galeyanıdır bilhassa iaşem de dahil olmak üzere temin edildi. Böyle bir teklifin bir daha va ki olmıyacağmı tahminle he- men kabul ettim. Sonradan öğ- rendiğime nazaran ilk gelen a- dam Mösyö Pol imiş, Arkadaşı Mösyö Leona beni görmesini tavsiye etmiş. Mösyö Leon büyük ve şiş- man bir adamın bir işe yaramı- yacağını düşünerek evvelâ mü- maneat etmişisede bilâhare kanarak seyahate çıkmış. Paris te yaşamanın beni ne derecede memnun ettiğini tasavvur ede- mezsiniz. Uzun senelerdenberi! ilk defa üzerimde temiz bir el bise, ve bilhassa istediğim za- man ayaklarıma göre potin bula biliyorum. Parise gelince sıkı bir antrenmana tâbi tutuldum. Beni, fazla yağlı olduğumu söy oldu ki beni hemen kendi boks) liyerek tam on üç kilo zayillat tılar. En büyük arzum çarpış- maktı. Mösyö Leon bir ay ka “Mühim bir boks maçı Dünya horoz sıklet şampiyonu Fransız şampiyonunu dövdü 7 2 MR Rl Bensa - Albrovn maçından şoyanı dikkat bir sâhne Stat Franse HAYATINI ANLATIYOR SAL 17 Oduncu Karneranın mühim maçları arifesinde dar sabır etmemi söyledi. On- dan sonra ilk karşılaşmamda hasmımı ikinci ravundda na- İkavd etim. İkinci maçımdan ay ni neticeyi akim, Üçüncü ma- çımda hasmımı maalesef üçün- cü ravndda yuvarladım. Bu tarakkiyatımın durduğu- nu ifade etmez. Çarpiştığım boksörler benden daha tecrlibe- li ve mahirdiler. Mösyö Leon boksu çabuk öğ- rendiğimi söyliyor. Zannederim ki bu doğrudür. Asıl size söyle- mek istediğini çabuk öğrenme- nin kabil oldüğudür. Boksörlük Desenize bu benim doğduğum gündenberi mevcutmuş. emme —— Almanya — Danimarka Mijli maçı Rostakta Almanya — Dani- marka arasında yapılan mili futbol maçını Almanya erfıra karşı altı sayile kazanmıştır. aaremeresasasassasanaza hucumdan kaçmak için sıyrıl- manın kabil olduğunu ve yedin <i ravndda Albronun şedit, adeta mahvedici: gibi çenesine Jisabet ettirdiği bir sol kroşe ile ” ee ez orakla biçilir gibi yere yıkıldı. | ğım ve bundan evvel de diger ravndlarda sağ vuruşlarla çok hırpalandığını söylemekte ve a “bu cidden benim için fena oldu. Mamafi nerede ji ve hangi tarihte olursa olsun dünkü hasmımla bir daha kar- Jslaşmağa âmadeyim, ,, demek- tedir, - Bohemyan Fransızlkr Çeklerle 2-2 berabere kaldılar Geçen hafta bugün Avrupa spor havadişlerini verirken Stat Fransenin Spartayı 9 teşrinis; ni için Parise davet ettiğini, £i kat çek takımının Rapide karşı Merkezi Avrupa kupası nihai maçını oynıyacağından bu dave te icabet edemediğini bunun ü- zerine Stat Fransenin bu boşlu ğu kapatmak için ik maçında Prağın na mağlüp “Bohemyan,, takımını çağırdığını yazmıştık. Son gelen havadislere nazaran Çek taktmmmilk maçı Büfalo stadında on bin kişi önünde ya- pılmıştır. Oyunun bidayetinde her iki takım beyninde tevazün müşa- hede ediliyormuş.Otuz dokuzun cu dakikada Çekler birinci ve devrenin bitmesine bir kaç da- kika kala ikinci gollerini kay- dediyorlar. İkinci kısımda Fransızlar çok sert ve seri bir usul takip edi- yorlar. Galibiyeti ne bahasma olursa olsun kazanmak emelin- deler. Sol içle orta muhacım ai sında bir konbinezon neticesin- de sol iç seri bir eşape ile ilk go lü atıyor, Tribünler alkış ve ga- leyan içinde. Oyuna ayni şiddet led lunuyor, Çek kalesi önünde bir kargaşalıktan doğan bir vaziyet icabı hakem topu ha vaya atıyor. Bu fırsattan istifa- de etmesini bilen Fransız sol a- çığı sıkı bir şütle beraber lik sayısını temin ediyor. Ve maç böyleae bitiyor. Fransız gazeteleri Stat Fran senin mütesanit ve her cihetçe mükemmel bir oyun oynadığını için de kabiliyet lâzımımış. ha.) F ibi F anin aEM büyük bir hezimeti :7 si Rasin klüp dö Frans : 2 İngiltere kupası galibi, bi- rinci seri İngiliz profesyonel likinin en yüksek takımı olan; Arsenal harp malülleri menfe-; atine mütareke oyunları nami- le Pariste icra edilen spor gü- nünde Rasin klüp dö Fransla mühim bir maç yaptı. Arsenal futbol mevsiminin en civcivli bir zamanında enform bir hal- İde Parisi ziyaret ediyordu. Maç bayram münasebetile rengâ- renk o bayraklarla ( süslenen “924,, olempiyadının yapıldığı güzel Kolomb stadında oldu. Binlerce kişi tribünleri etmişti. Nürenberg, Barselon, Sparta, Slâvya, Hamburg, Ürü guvayın Arsenali gibi meşhur takımlarla karşılaşmış” ve bir çok milli takımların oyununu İgörmüş olan Parisliler acaba | Arsenalin, İngiliz | futbolünü ibütün mânasile temsil İolan meşhur bir takımın kar- şısında ne gibi bir netice ala- |bileceklerdi. sporcular ve bü- tün mânasile sporcu olan halk arasında ikinci bir Skoc ve İngiliz futbolile diger-i lerinin canlı bir mukayesesi idi,Acaba İngiliz futbol tarzı mr güzel ve milessir, yoksa Çek ve Macar tarzı mı? Nihayet gazetelerde ilânlan- larını gördüğümüz gibi Paris- ten on dakikada bir İşliyen şi- mendiferlerle, her an harekete amade otobüsler, metrolar, ©- tomobillerle binlerce kişi Ko- lomba oldu. Seremoniden $on- ramaç başladı ve oyun bir bu- çuk saat heyecanla takip edil dikten sonra hayret ve takdir- den mütevellit bir uğultu ara- ında bitti ve stadyorn boşaldı, Şimdi gazeteler, tanımış mü- emer ser a mn ve ilk devrede muhacımların çok gol fırsatı kaçırdıklarını te İcssüfle yazmaktadırlar. Yalnız Çek kalesinin, bir mü- dafiin yaptıkları müteaddit ha- talardan bunların ihtiyat olduk- larmı istidlâl etmekte ve bu se- ne Pragda Sparta ve Slavyadan daha iyi neticeler alan Bohem: yan Parise acaba tam takımla mı geldi diye sormaktadır! işgal! edecek) “Dünyada her cihetçe hepsin Spor Sinema artistleri Gerek Avrupa ve gerek Ame rikada spora verilen yüksek kıy İmet ve alâkann akislerini her gün görmekte ve İşitmekteyiz. Spor mecmuaları ve sinema lar bunun yüksek bir delilidir. lerinde spor en mümtaz bir ter- biye mefhumu olarak ilk safta görülüyor. Ve bunun içindir ki hükümetler spora ve bilhassa sporcuya her türlü teshilât ve alâkayı göstermekten çekinme- mektedirler, Vücut terbiyesi üzerinde spo run tesirini nazarı itibare alan Avrupa ve Amerika kadınları Spora erkeklerden fazla ehem- miyet atfetmektedirler, Sinema artistlerinden tutun en fakir ai- le kadmları her nevi sporla meş guldürler, Mevsimine göre de- nize girmek, kürek ek, dağlara tırmanmak, yirümek lâde rağbet etmektedirler. Fran sa, İngiltere, Almanyayı bir ta- rafa bırakın burnumuzun dibin dınların rağbi, futbol, hokey ta kumları ve her sporla alâkadar olan spor klüpleri mevcuttur. Ve ancak bu sayededir ki kadın yaşlandıkça vücut formunr, biz de alelekser olduğu gibi, kaybet memektedir, Muntazam ve diti bir vücut hayatı aileye de neşe ve A oan SAK) Avrupanm bir çok memleket a4 Çok muvaffakıyetli bir resim : Kaleci bir planjonla gola mâni oluyor ekkitler yazıyor ve diyorlar si den yüksek bir tek futbol ve dır. O da İngiliz futbolüdür. Kadın hokey, futbol, sskrim, tenis, rağ £ * bi, ata binmek ve saireye fevka E..— deki dünkü Sırbistanda bile ka- Avrupada kadınlar, spor, karlı doğ fara korkmadan tırmanırlar nin tohumunu ekiyor. A. ESAT

Bu sayıdan diğer sayfalar: